Bir Yeryüzü Tanığı - İlhan Berk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Bir Yeryüzü Tanığı kimin eseri? Bir Yeryüzü Tanığı kitabının yazarı kimdir? Bir Yeryüzü Tanığı konusu ve anafikri nedir? Bir Yeryüzü Tanığı kitabı ne anlatıyor? Bir Yeryüzü Tanığı PDF indirme linki var mı? Bir Yeryüzü Tanığı kitabının yazarı İlhan Berk kimdir? İşte Bir Yeryüzü Tanığı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: İlhan Berk

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750815713

Sayfa Sayısı: 112

Bir Yeryüzü Tanığı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

aşağılara uzayıp giden aşağılara bakıyor

bir adam eşeğine odun yüklüyor,

yüzünün

sol yakasına kuşlar üşüşüyor.

köpeği, torbası ve toprak bir testi

ovada bir resimde durur gibi duruyorlar.

(önünde çekilmiş, iki güvercin, işlemeli bir perdenin.)

bir kadın, bir gök parçası, üç beş ağaç

uzakta dışında onların.

deniz?

deniz oralı değil: yineleyip duruyor kendini.

bakıyor o:

yakasını bırakmayan tanıklığına dünyanın.

Bir Yeryüzü Tanığı Alıntıları - Sözleri

  • Sen yoksun ya seninle binlerce yerim yok
  • Ne iş mi yaparım yolculuk ederim göğe bakarım
  • Kadın hatıralarıyla ağlıyordu Yeni bir dünyada sarhoş uçuyordu.
  • Sonra çıktık gittik. Eskidik.
  • neden bu huzursuzluk dünyada biliyor musun tutup biraz olsun tanımamışız birbirimizi
  • "Biliyor musun sen bir şiirde bir satırsın ilk sözcük."
  • —Cenazem geldi o gün gözümün önüne çarşıdan geçiyorum omuzlarında arkadaşların .
  • "Sen yoksun ya seninle binlerce yerim yok."
  • Seni düşündükçe Gül dikiyorum elimin değdiği yere
  • Her şeyi düşünmeden konuşabilirim Ama seni hep düşünerek "Susuyorum"..
  • Biliyor musun sen bir şiirde bir satırsın ilk sözcük Beyaz bir gül beyaz bir gül ne kadar beyaz olursa o kadar
  • Biliyor musun sen bir şiirde bir satırsın , ilk sözcük…
  • "Ne zaman seni düşünsem Bir ceylan su içmeye gider Çayırları büyürken görürüm."
  • Denize bakan evler gibiydim seninle.
  • Yanmış ve yakılmış şehrimize bir akşamüzeri askerlerimiz girdi Kursaklarında bir parça ekmekle insanlar ayaktaydı O gün dünyayı ve insanları tanıdım O gün ayağımın dibindeki şehirden ağlamayı öğrendim

Bir Yeryüzü Tanığı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İlhan Berk aslında kim? :D: Şâirlerini, yazarlarını, gazetecilerini hiç çekinmeden sürgün eden, hapse atan, sesini kesen; tüm bunları yaptıktan sonra maharetmiş gibi gösteren "Şâir Kasabı" bir devletin ********490 kimlik numaralı vatandaşıyım. Dışarıdan birisi değilim, bizzat bu topraklarda doğmuş, büyümüş birisiyim. Az okurum, pek yazmam ve çok düşünürüm. Bu konuyla ilgili yazının son kısmında bir iç dökme yapacağım. Saygılarımla... Bir şâir, okuruna yazdıklarını yaşatmak istiyorsa önce kendisi bir şeyler yaşamış olmalıdır. Hiç bilmediği bir acıyı tarif edemez şâir, hiç bilmediği bir duyguyu anlatamaz. Kitabın önsözünde de bu durumu çok güzel özetliyor bizlere Güven Turan, yani bu kitaptaki şiirleri seçen, hazırlayan kişi. Önsözde yine çok güzel bir noktaya değiniyor, şiirin kapalı oluşu. Şükrü Erbaş incelemesinde de bu konu üzerinde durmuştum. Bazı şiirleri okumak emek ister. Güven Turan der ki "Bütün 'sahici' şiirler, bu emeği ister okurundan." ve ekler " Onun şiirleri kapalı bulanlar, İkinci Yeni döneminin kapalı olduğunu söyleyenler, şiir okumanın bir emek istediğini görmezden gelenlerdir." Evet, bahsedeceğimiz şâir, anladığınız kadarıyla sizden emek talep eden bir şâir, İlhan Berk.. İlhan Berk “Şiir anlam için yazılmaz.” görüşünü savunur. İlhan Berk aynı zamanda, Recaizade Mahmut Ekrem gibi güzel olan her şeyin şiirin konusu olabileceğini söyler. Zengin çağrışımlara, anlamsız ifadelere çokça yer verir. Kayalar, taşlar, gökyüzü, otlar, sular, aşklar, hayvanlar... Her şey onun şiirinin konusu olabilir. Önsözde yazdığı gibi, kendisi bile.. Buna örnek verecek olursak 19. sayfada, hatta edebiyat derslerinde Hüsn-i talil örneği olarak en sık kullanılan şiirlerden birisini örnek verebiliriz. "Ne zaman seni düşünsem Bir ceylan su içmeye iner Çayırları büyürken görürüm." Birbirinden alakasız konular olmasına rağmen bunları güzel bir nedene bağlayıp kelimeleri, cümleleri birbiriyle dans ettirmiştir İlhan Berk. Kendisi İkinci Yeni’nin isim babasıdır. Hayatı böyle bütüncül görmesinin sebebi olarak resim yapma sevdası diyebiliriz. Şiirin yanında ayrıca resim de yapmaktadır. Resim sergisi bile açmıştır. Tüm şâirlerin ortak kaderini o da yaşamıştır, hüküm giymiştir. “Günaydın Yeryüzü” adlı eseri dolayısıyla anayasanın 142. maddesine muhalefetten dolayı komünist propaganda yapmak ve işçileri ayaklandırmak maksadı taşıdığı için mahkemeye verilmiştir. Şiirindeki isim gibi göğe çıkartılan ve bir türlü indirilmeyen Turgut Uyar’a göre “Şiir olmasaydı İlhan Berk onu icat ederdi.” demiştir. Türk şiirine kattıklarının yanında şiirde uğraşılan konuyu genişletmiş, yalnızca aşk, yalnızlık gibi konuları işlememiş, nesneleri bir canlı gibi ele alarak şiirlerine dâhil etmiştir. Şiir onun hayatının bir en mühim çarklarından birisidir. Dokunduğu her şeyi şiirle ilişkilendirmiş, şiire çevirmiştir. Anlam kapalılığının en büyük savunucu olmuş ve şiirin bir bakıma “beyaz kâğıt üzerinde verilen savaş” olarak tanımlamıştır. Onu şiirlerinde Toplumcu-Gerçekçi bakış açısından varoluşçuluğa, ordan postmodernizme kadar her izi görebilmek, onun ne denli çok yönlü bir kişilik olduğu konusunda bizi ikna edici olmuştur. Cemal Süreya, Edip Cansever gibi şâirlerde bile bu duruma böyle rastlayamayız. Yani sürekli kendini yenilemiştir, sürekli şiirlerini geliştirmiş, sadece bir konu, bir durum üzerinde durağan kalmamıştır. Hak ettiği değeri görmeyen şâirlerden birisidir bana göre. Türk şiirinin arka sokağıdır. Elinde Nâzım Hikmet, Cemal Süreya kitabı gördüğüm kişiler dikkatimi çekmez, onları herkes bilir, herkes okur. Yalnız elinde bir İlhan Berk kitabı gördüğüm birisine direkt yüzük uzatabilirim. (Kadınsa şayet. Erkekse de selamun aleyküm bilader derim.) Peki gerektiği ilgiyi görmeyen şâir diyoruz ama artık ilgiyi geçtim şâir bile çıkmıyor. Neden bi Nâzım çıkmıyor, neden bi Orhan Veli çıkmıyor, neden bi İlhan Berk çıkmıyor, neden bi Şükrü Erbaş, Edip Cansever, Cemal Süreya, Faruk Nafiz çıkmıyor. Neden bi Cahit Sıtkı çıkmıyor? O halde yazının başında belirttiğim yere gelelim. Siz de düşünmüşsünüzdür illaki, neden artık şâir çıkmıyor? Neden artık yazar çıkmıyor? Nüfus hayli arttı, okuma imkânları hat safada. Kitaplar falan pahalı olabilir lakin her yerde kütüphane, herkeste telefon var. Bir kitabı okumak isteyen mutlaka okur. Yazmak için kalem ve kağıt da mevcut. Hatta o kadar çok ki uçak yapıp birbirimize fırlatıyoruz. Lâkin neden yazmaya gelince donup kalıyoruz? Bunun bence iki nedeni var. İlki; Nâzım'ı hapishane köşelerine mahkum edersen, Sabahattin Ali'yi katledersen, Sabahattin Ali'nin kitabını hediye etti diye Kemal Tahir'e hapis cezası verirsen, Maksim Gorki okudu diye Orhan Kemal'e hüküm giydirirsen, Ahmed Arif'i hapishane köşelerinde 25 kuruş'a muhtaç edersen; gelecek nesillerde nitelikli yazar ve şâir bulamaman sürpriz olmaz zannımca. İkinci ve şu an bu yazıyı yazıyor olma nedenim ise şimdiki kişiler ne okuyor, ne yaşıyor ki yazar şâir olup okurlarına bir şey yaşatabilsinler. Okuyan insan, bir şeylerin farkına varan, bir şeyleri gören insandır. Okuyan insan, uykudan uyanmış insandır. Bu nedenle okumak insanı mutlu etmez. Okumak insanı huzursuz eder. Okuyunca senin gördüklerini başkaları da görsün istersin, onlar da sana gününü gösterirler. Bundan 90 sene önce gösterdikleri ve hâlâ gösteriyor oldukları gibi.. Şiirle haşır neşir olduğunuz akşamlar diliyor ve sizlere güzel bir şarkı ile veda etmek istiyorum. Şiirli akşamlar demişken.. şöyle sene 2030'larda benim Hanım, kızım Fatih Terimsu, büyük oğlum Fatih Terimhan ve küçük oğlum Fatih Terimcan ile beraber İsveç'e mülteci olarak gittiğimi, orda akşam işten geldikten sonra hanımın bize yemek, pasta, tatlı, kek, kahve yapıp getirirken evlatlarıma şiir okuduğumu hayal ettim... Bana biraz müsaade edin arkadaşlar... Kalın sağlıcakla.. https://youtu.be/cRLSKh5ridA (Kadir Tribbiani)

Bir Yeryüzü Tanığı. İlhan Berk'ten okuduğum ilk kitap... Bir Yeryüzü Tanığı; Güven Turan tarafindan hazırlanmış, bir İlhan Berk şiirleri seçkisidir. Kitap, 112 sayfadan meydana geliyor. İlhan Berk'i ilk defa kitap düzeyinde okudum. Şiirlere sinmiş bir hüzün ve ölümden bahsedilebilir. Dikkatimi çeken diğer bir husus ise cümle düzeyine varan mısralar... Kitaptan bazı alıntılar; "Bütün şehirler insanları sevmeye mahsustur" (s. 13). "Sen yoksun ya seninle binlerce yerim yok" (s. 26). "Ağzın Bursa'da zaman, çok kapalı çarşılar Eski harflerle yazılan gece" (s. 82). "Bu bitmemiş şiirler senin ayakbileklerin" (s. 84). Şiir seviyorsanız, okumalısınız. (Mahir)

İlhan Bey’i okuduğunuzda mısralarda Ankara’ya o güzel bakışı, cumhuriyete olan aşkı görürsünüz. Sevdiği ‘Çerkeş’ sokağı şimdi görse üzülürdü muhtemelen. Onlar güzel bir tahayyülle bakmışlar, umudun diğer adı Ankara olmuş kalplerinde. Şiirle hayata bakanlara, kalbi ile aklı şiirle bağlanan, şiirle yol alan insanlara hasretle… (İnsanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır.)

Bir Yeryüzü Tanığı PDF indirme linki var mı?

İlhan Berk - Bir Yeryüzü Tanığı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Yeryüzü Tanığı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İlhan Berk Kimdir?

İlhan Berk (d. 18 Kasım 1918 - ö. 28 Ağustos 2008) Türk şair.

Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu'ndan mezun olmuş, Espiye'de iki yıl ilkokul öğretmenliğinden sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ne girdi. Enstitünün Fransızca bölümünden mezun (1944) olan Berk, 1945-1955 yılları arasında Zonguldak, Samsun ve Kırşehir'de ortaokul ve liselerde Fransızca öğretmenliği yaptı. 1956 yılından itibaren on üç yıl boyunca Ankara'da T.C. Ziraat Bankası'nın Yayın Bürosu'nda çevirmenlik yaptı.

Bu süre içinde modern dünya şiirinin iki büyük şairi sayılan Arthur Rimbaud ve Ezra Pound'un şiirlerini çevirerek kitaplaştırdı. Bu tarihten sonra kendini tümüyle yazmaya verdi ve bir anlatı kitabı dışında, yalnız şiir ve şiire ilişkin yazılar yazdı. Kül adlı kitabıyla 1979 yılında Türk Dil Kurumu ve İstanbul kitabı ile de 1980 yılında Behçet Necatigil Şiir Ödüllerini kazandı. 1983'de Deniz Eskisi adlı kitabıyla, Yedi Tepe şiir Armağını'nın 1988'de de Güzel Irmak adlı kitabıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü (F. Edgü ile) aldı. 28 Ağustos 2008 tarihinde Bodrum'da 90 yaşında vefat etmiştir.

Yazım Hayatı

İlhan Berk, ilk şiirlerini Manisa Halkevi'nin dergisi Uyanış'ta yayımlamıştır (1935). Berk, 19 yaşındayken Güneşi Yakanların Selâmı adıyla kitaplaştırdığı bu şiirlerinde "hece vezni" kullanmakta ve o dönemin şiir anlayışına özgü bir karamsarlık taşımaktadır. "Sonsuzluk", "kızıl", "hulya", "ateş" en sevdiği sözcükler olarak görünmektedir. Sembolist şiirden esinlenilmiş izlenimi veren imgeler yapmayı sevmektedir: "Bir karanlık gecenin masmavi seherinde / Kızıl başörtünle gül yüzlü bahçede görün".

Dil anlayışı da henüz döneminden kopamamıştır ki, bunu da 19 yaşındaki bir şair adayı için doğal karşılamak gerekmektedir: "Kıpkızıl hulyalı bir renge yükselmeden gün / Bir devrin neşesini taşımakta yüzün". Berk'in ilk kitabına adını veren şiirinin son kıtası da şöyledir: "Neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden / Güneşi içelim mor şafaklar gecesinden / Selâm! Sonsuzluklara, hasret gönüllerden / Selâm, güneşe, göğü yakanlar bahçesinden!".

İlhan Berk, daha sonra 1940'lara doğru Yeni Edebiyat anlayışı içinde yer almış, Servet-i Fünun (Uyanış), Ses, Yığın, Yeryüzü, Kaynak gibi dergilerde yazmıştır. Türk şiirinin en deneyci şairlerinden biri olan İlhan Berk, durmadan yatak değiştirerek, ama bazı sorunsallara hep bağlı kalarak şiirini günümüze kadar eskitmeden getirmeyi başarmıştır.

“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz.

bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan

ve bana bu yeryüzünü cehennem eden

bu yazmak eyleminden kurtulduğum,

mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”

İlhan Berk

Ödülleri

Kül, 1979 TDK Şiir Ödülü.

İstanbul, 1980 Behçet Necatigil Şiir Ödülü.

Deniz Eskisi, 1983 Yedi Tepe Şiir Armağanı

Güzel Irmak, 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü.

İlhan Berk Kitapları - Eserleri

  • Bir Yeryüzü Tanığı
  • Günaydın Yeryüzü
  • Güzel Irmak
  • Eşik
  • Poetika
  • Dünya Edebiyatında Aşk Şiirleri
  • Toplu Şiirler
  • Logos
  • Galile Denizi
  • Akşama Doğru
  • Aşk Tahtı 1976 - 1982
  • Galata
  • Seçme Şiirler
  • Pera
  • Çiğnenmiş Gül
  • Mısırkalyoniğne
  • Adlandırılmayan Yoktur
  • Deniz Eskisi
  • Uzun Bir Adam
  • Kitaplar Kitabı
  • Kuşların Doğum Gününde Olacağım
  • Tümceler Geliyorum
  • Bir Limandan Üç Resim
  • El Yazılarına Vuruyor Güneş
  • Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum
  • Kül
  • Şeyler Kitabı
  • Şifalı Otlar Kitabı
  • İstanbul Kitabı
  • Aşıkane
  • Avluya Düşen Gölge
  • Çok Yaşasın Sayılar
  • İnferno
  • Çivi Yazısı
  • Köroğlu
  • Enis Batur'a Mektuplar
  • Delta ve Çocuk
  • Atlas
  • Fransız Şiir Antolojisi
  • Kült Kitap
  • Otağ
  • Türkiye Şarkısı
  • Taşbaskısı
  • Şiirin Çizdiği
  • Requiem
  • Ben İlhan Berk'in Defteriyim
  • Şenlikname
  • Başlangıçtan Bugüne Beyit-Mısra Antolojisi
  • Aşıkane
  • Bakmak
  • Asılı Eros
  • Kanatlı At
  • Güneşi Yakanların Selâmı!
  • Elin Üstünde Gezsin
  • Geceye Sor Beni
  • Defter Kapakları
  • Başlangıcından Bugüne Dünya Şiiri
  • Gerçeküstücülük
  • Poetika / Logos
  • Mağara Ressamı Sapkın Nakkaş Namahrem Kalem
  • Lettera Amorosa

İlhan Berk Alıntıları - Sözleri

  • Kırları bir severdi o bir severdi denizleri aklımıza geldi. (Çivi Yazısı)
  • Geçen dakikalarım, Kim bilir neredesiniz? (Logos)
  • sevgilim, işte eylül ve işte senin usul usul seğiren yüzün. zaman ki sonsuzdur bitmemiş şiirler gibidir. bazı hüzünleri bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir. biz ki zamanı tırnak arasına alıp yaşadık (isteğin bulanık kıyısında). bundan değil midir bizim aşkımızda sürekli bir akşam hüznü vardır.  (Otağ)
  • Ve gülmek deniz gibi haritalarına. (Atlas)
  • Bir ateş yakalım ki, tutuşsun gökler bile Ve Güneş içilsin o gün, kızıl çanaklardan! ... (Toplu Şiirler)
  • "Kalemler, söz ordularını donatırlar." (Katip Çelebi) (Kül)
  • Tanrı. Büyük yabancı. Başka hiçbir sözcük bu denli hem yakın, hem uzak olamaz. Tanrı üstüne hiçbir şey bilmiyoruz aslında: Biliyormuşuz gibi davranıyoruz. Varolmayışı ise bizi ilgilendirmiyor. (Adlandırılmayan Yoktur)
  • Ve yüzün Yüzün deniz kıyısında bulunmuş kalem gibi Bir deniz yolu gibi de git git bitmiyor (Seçme Şiirler)
  • "Elinin yanağımın üstünde hiçbir anısı yok." İlhan Berk /Uzun Bir Adam (Uzun Bir Adam)
  • Evrensel şiir, elbette merak edilen bir şeydir. Ancak yapısı gereği, doğası gereği, şiir zaten evrenseldir. Daha çok da, bütün sanatlar içinde şiirin ayrı bir yeri vardır. Şiir yine yapısı gereği insana en yakın sanat dalıdır. Şiiri böyle tarif etmek isterim. Hiçbir sanat şiir kadar insana yakın değildir. Daha da ileriye giderek, şiirsiz bir dünya yeryüzünde kurulmaz diyebilirim. Şiir zaten kendini hazırlayarak gelmiştir. Bu dünyada yerini hazır bulmuştur. İnsana o kadar yakın bir şeydir ki, onun etkisinden kurtulamayız. (Şiirin Çizdiği)
  • Kal böyle aşkım, kal böyle Ve yalnız Bana bak. Bakmak aşktır. (Güzel Irmak)
  • Şimdi dağlarda kimi rüzgarları eserken görürseniz, bilin ki ben o rüzgarlarlayımdır. Kentlerin birinde bir gülü suluyorumdur, bir bulut kopmuştur onu dikiyorumdur. (Otağ)
  • "Dublin'in, bu kentin görüntüsü bir gün yeryüzünden silindiğinde, bir rehber kitap gibi, Ulysses'e bakarak, yeniden, eksiksiz bir biçimde kurulsun istiyorum." (Pera)
  • Düşünülen şeyler var oldukları için düşündürmüyorlar mı? Fakat geceyi niçin düşünmeli;sabahta yaşarken? (Bir Limandan Üç Resim)
  • Denize bakan evler gibiydim seninle. Dur, geliyorum ellerin ne güzel öyle (Seçme Şiirler)
  • Biz bir kitabın ortalarından düşmüş, yerlerini arayan, kendi halinde ortaboy tümcelerdik… (Tümceler Geliyorum)
  • “Bir anda bütün kıtaları dolaşan kusursuz ve sonsuz bir gün ışığı önümde Seni düşünüyorum.” (İstanbul Kitabı)
  • Her şey şu gecelerin içinde oluyor (Günaydın Yeryüzü)
  • Ne zaman aydınlığında adım geçti miydi Bir aşk demekti bu dünyada. (Çivi Yazısı)
  • Sen "şu mavi gökyüzü gibisindir Baktıkça ferahlık verirsin insana" (Eşik)