Bu Gelen Köroğlu'dur - Samed Behrengi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Bu Gelen Köroğlu'dur kimin eseri? Bu Gelen Köroğlu'dur kitabının yazarı kimdir? Bu Gelen Köroğlu'dur konusu ve anafikri nedir? Bu Gelen Köroğlu'dur kitabı ne anlatıyor? Bu Gelen Köroğlu'dur PDF indirme linki var mı? Bu Gelen Köroğlu'dur kitabının yazarı Samed Behrengi kimdir? İşte Bu Gelen Köroğlu'dur kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Samed Behrengi

Çevirmen: Haşim Hüsrevşahi

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750718298

Sayfa Sayısı: 88

Bu Gelen Köroğlu'dur Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yazdığı masallar, öyküler yüzünden öldürülerek cezalandırılan "Samed Behrengi" (1939-1968) yaşadığı kısacık hayatın içine pek çok kitap sığdırmış, ünü ülkesinin sınırlarını aşmış İranlı bir yazar. "Bu Gelen Köroğludur", onun yazdığı en güzel öykülerden biri. Köroğlu, bildiğimiz Köroğlu; bizim Köroğlu'muz. "Ama Samed Behrengi"nin de Köroğlusu. Çünkü "Samed Behrengi", şimdi İran sınırları içinde yaşayan Azerbaycan Türklerindendi: Bilirsiniz: Köroğlu'nun yurt edindiği yer Çamlıbel'dir. Ama onun destanları Aras Irmağına kadar uzanır. Bugün Anadolu'nun değişik yörelerinde değişik Köroğlu destanları anlatılır. Yirmi dört ayrı Köroğlu öyküsü vardır. "Samed Behrengi"nin yazdığı "Bu Gelen Köroğludur" da yirmi dört öyküden biridir. Bu kitap, eşitliğin, kardeşliğin, direnmenin, dayanışmanın öyküsüdür.

Bu Gelen Köroğlu'dur Alıntıları - Sözleri

  • Samed behrengi
  • Birisi, “Köroğlu’nu paraya boğarız eşkıyalığı bırakır!” dedi.Diğeri, “Çenli Bel çevresindeki toprakları Köroğlu’na verelim.İstediği gibi halktan vergi alsın, milleti haraca bağlasın.Bizi de rahatsız etmesin, “dedi.
  • Çalışan herkesin yaşama hakkı vardır. Başkalarının emeğine, ürettiğine sahip çıkanlar yok olmalıdır. Ekmek varsa, herkes yemelidir , ekmek yoksa herkes aç kalmalıdır. Ekmek elde etmek için herkes çalışmalıdır. Mutluluk, refah varsa, herkes için olmalıdır ve eğer yoksa kimseye olmamalıdır.
  • Al yanağım kızıl kana bulandı, Akan kandan coşkun sular bulandı. Düşman ne söyledi,Beyim inandı, Sorarım sizlerden birgün olur ki.
  • Yiğitler birlikte kahkaha attılar, Köroğlu da güldü. Sonra da sazını aldı bağrına basıp şöyle söyledi: Bana kara diyen dilber Gözleri kara değil mi? Yüzünü sevdiren gelin Kaşların kara değil mi? Beni kara diye yerme Mevla'm yaratmış, hor germe Ala göze siyah sürme Çekilir, kara değil mi? Köroğlu'num seni isterim Seni koynumda beslerim Yüzünü, güzel, göreyim Zülüfün kara değil mi?
  • "Ama bu da doğrudur ki Köroğlu, Kırat'ın üzerinde olduğu sürece bütün dünya toplansa bir tek tel bile onun saçından alamaz."
  • "Öyle bir bakıyor ki, sanki dünyanın bütün üzüntüsünü onun yüreğine doldurmuşlar."
  • Çalışanlar yaşamalı ve onun bunun emeğini çalarak hayat sürdürenler ise yok olmalıdır. Ekmek varsa herkes yemeli, yoksa herkes aç kalmalı. Herkes ekmek için çalışmalı. Şayet refah ve mutluluk varsa herkes için olmalı, yoksa kimse için olmamalı.
  • Çenli Bel'e neden geldiğinizi unuttunuz mu? Biz burayı kanımızla kurduk ve bu ülkede bir tek ezilmiş insan kalmayıncaya kadar da mücadelemize devam edeceğiz. Çenli Bel'deki kardeşlik düzeni bütün ülkede kurulmadıkça bizim birbirimizden ayrılmaya hakkımız yok. Köroğlu istiyorsa çekip gidebilir. Biz yaşadığımız sürece ve de halkın düşmanlarını ve beleşçileri yok edinceye kadar kılıcımızı bırakmayacağız.
  • Bana kara diyen dilber Gözlerin kara değil mi? Yüzünü sevdiren gelin Kaşların kara değil mi? Beni kara diye yerme Mevlâ'm yaratmış, hor görme Ala göze siyah sürme Çekilir, kara değil mi? Köroğlu'num seni isterim Seni koynumda beslerim Yüzünü, güzel, göreyim Zülüfün kara değil mi?
  • Çenli Bel’de insanlara gösterilen saygı giysisine ya da servetine göre değildi.
  • Köroğlu’nun kılıcı hep şöyle derdi,” Ah, ey hınç! Sen de sevgi kadar kutsalsın.Biz halkımızın düşmanlarına öfke ve hınç duymadıkça halkımıza sevgimizi nasıl ispatlayabiliriz? Sen zalimlerin kanını dökmekle ezilmiş ve zulüm görmüşlere sevgini gösteriyorsun.”
  • '' Biz seni önder bildik de burayı iskan tuttuk.Özlediğimiz kardeşiliği,eşitliği seninle paylaşmak istedik.senin yiğitliğine tutkunduk.Ancak yanlışını bilmeyen yiğit olur mu? Hatasını kabul edip kardeşleriyle kol kola girmeyene yiğit denir mi?''
  • Ey nefret, sen de sevgi gibi kutsalsın.

Bu Gelen Köroğlu'dur İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Değerli Okuyucular, özellikle ortaokul öğrencileri için okunması çok kolay olan bir destanla karşınızdayım. Destan tarihler boyu Anadolu’dan kopup sinemaya, dilden dile gelen Köroğlu ‘nun çok sevdiği atının kaçırılışı, aldatarak karşı tarafın iyi niyetini kullanan Kel Hamza’dan geri alışı, zulüm görmüşlerin bir arada olup direnip zalimlere karşı birlikte oluşu anlatılıyor.Seksen sayfadan oluşması, resimlerle öğrencilerin ilgisini çekebileceğini düşündüğüm tavsiye edilesi bir eserdir. Özellikle aşıklar gibi sazı eline alıp, diliyle Han’ı kandırması, atını geri alışı ile sonuçlanması okuyucuyu mutlu ediyor. Niğar Hanım’a saz eşliğinde söylediği tanıdık gelebilir.Destan’ın son sayfasını paylaşarak yeni yelkenlere uzanıyorum. Bana kara diyen dilber Gözlerin kara değil mi? Yüzünü sevdiren gelin Kaşların kara değil mi? (Kübra ZABUN)

Bir solukta biten insanın yüzünde tebessüm uyandıran şu karmaşık yoğun hayat uğraşında kısa bir nefes, durak olan güzel bir hikâyeydi. Ayrıca insanın ne kadar yüksek mevkilere gelirse gelsin bazı şeylere kör olduğunu da anlatıyor.. Ayrıca hep duyduğumuz şiirleri mutlaka bir şekilde kulağımıza çalınan bir halk kahramanını da bizlere tanıtıyor. (Esra Nur)

Köroğlu: Köröğlu Destanını güzel bir anlatımla Çocuk edebiyatına farklı bir yorum da katarak kazandirmis.Samed Behrengi isyankar tarzini Koroglu uzerinden dillendirmis. (Adem Şancı)

Bu Gelen Köroğlu'dur PDF indirme linki var mı?

Samed Behrengi - Bu Gelen Köroğlu'dur kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bu Gelen Köroğlu'dur PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Samed Behrengi Kimdir?

Samed Behrengi (Fars:صمد بهرنگی, Azerbaycan: Səməd Behrəngi; 24 Haziran, 1939; Tebriz, İran Şahlığı; ö. 31 Ağustos, 1967; Aras Nehri) Azeri asıllı İranlı öğretmen ve çocuk hikâyeleri ile halk masalları yazarı-derleyicisi.

Hayatı

Babasının adı İzzet, annesinin adı Sara idi. İran genelinde seyahatler ile Fars ve Azeri halk kültürü üzerine incelemeler yaptı. Halkın dilinde dolaşan masalları, söylenceleri derledi, yorumladı, yeniden yazdı. Bunları derlemenin yanı sıra, çocuk öyküleri yazdı. Ne var ki kimilerince çocuk öyküleri olarak görülen bu yapıtlar kimilerince de İran ve diğer dünya halklarına, adalet, eşitlik, dogmayı sorgulama, direnebilme gibi öğütlerde bulunan metinlerdir. Zamanının Şah yönetimine karşı masal ve hikâyeler yazarak karşı koymaya çalışmış, başkaldırmıştır.Samed Behrengi öğretmen okulunda okumuştur. Öğrenimini tamamladıktan sonra köy okullarında öğretmenliğe başlamıştır. Kısa hayatı boyunca her zaman çocuklara hayatı anlatmaya çalışmış ve öğretmenlik görevinde kalmıştır.

Samed Behrengi (1967) 29 yaşındayken şüphe uyandıran bir biçimde Aras Nehri'nde ölmüştür. Yüzerken boğulduğu söylentisi yayılsa da buna kimse inanmadı, çünkü Behrengi, yazdığı masallarla, ülkesinin başına çöreklenmiş Şahlık düzenini açıkça eleştiyor, her türlü baskı yönetimine karşı çıkıyordu. Bu yüzden suikaste uğradığı düşünülmektedir.Yapıtları onlarca dile çevrilmiştir.

Samed Behrengi Kitapları - Eserleri

  • Küçük Kara Balık
  • Bir Şeftali Bin Şeftali
  • Ulduz Kız'ın Konuşan Bebeği
  • Sevgi Masalı
  • Bir Vardı Bir Yoktu
  • Ulduz ve Kargalar
  • Püsküllü Deve
  • Ah Masalı
  • Pancarcı Çocuk
  • Bir Günlük Düş ve Gerçek
  • Bu Gelen Köroğlu'dur
  • Kel Güvercinci
  • Kar Tanesinin Serüveni
  • Bütün Öyküleri
  • İnatçı Kediler
  • Uykuda ve Uyanık 24 Saat
  • Toplu Masallar 2
  • Toplu Masallar 1
  • Edi ile Büdü
  • Tarhun (Telhun)
  • Seçme Eserleri
  • Məhəbbət Nağılı
  • Deli Dumrul
  • Guldesteyek Ji Çiroken Samed Behrengi
  • Nağıllar
  • Adsız - Alışmak - Mandalina Kabuğu
  • Azeri Masalları
  • 24 Restless Hours
  • Hekayələr
  • Püsküllü Deve
  • Sevgi Masalı
  • Bir Şeftali Bin Şeftali
  • Altın Civciv

Samed Behrengi Alıntıları - Sözleri

  • İnsanın bilinen hayallerinden en büyüğü ölümsüzlüktür (Deli Dumrul)
  • "Böyle yerlerden her geçişimde kendimi sinemada oturmuş film seyrediyor sanırdım. Şunu hiçbir zaman anlayamazdım: Bu güzel evlerde oturanlar neler yer, nasıl yatar, ne konuşur, giyimleri nasıldır?" (Püsküllü Deve)
  • Tam yere ayak basacaktım ki...Orada eli sopalı bir çocuk duruyordu.Köpeğin birine saldırıyordu.Köpek ise acı acı inleyip duruyordu.O çocuktan korktum bir an.Onun bulunduğu yere inmek istemedim.Çok üzülmüştüm.Rüzgardan beni başka bir yere indirmesini diledim. Rüzgar dileğimi yerine getirdi.Beni bu pencereye doğru üfürdü.Senin elini görünce bana uzanmış bir dost eli olduğunu anladım. (Ah Masalı)
  • Gözlerinin içi gülen bir çocuktu hep hatıralarımda Tanrıverdi. Sonunda onu mutlu gördüğüme çok sevinmiştim. (Kar Tanesinin Serüveni)
  • Tahran'ın iki parçası vardır, ikisinin de özellikleri kendine göredir. Kuzey ve Güney. Kuzey temizdir. Ama Güney toz, duman, çamur ve pislik doludur, çünkü bütün eski püskü otobüsler bu bölümdedir. Bütün tuğla ocakları buradadır, bütün dizel kamyonlar buradan gelip giderler. Güneydeki yolların birçoğu toprak yollardır; Kuzey'in açık lağam kapaklarındaki pis, kokuşmuş su tepeden aşağıya, Güney'e akar. Sözün kısası Güney yoksul ve aç insanların yaşadığı yerdir, Kuzey'se zengin ve güçlülerin bölgesidir. (Püsküllü Deve)
  • Düpedüz çirkindi. Ama sevgi dolu bir yüreği vardı... (Ulduz ve Kargalar)
  • Cahilekî got, nazaneki bawer kir. Bir cahil söyledi,bilmeyen biri de inandı. (Guldesteyek Ji Çiroken Samed Behrengi)
  • "...ışık ne denli cılız olursa olsun yine de aydınlıktır." (Ulduz Kız'ın Konuşan Bebeği)
  • Dostça yaşamak varken, insanlar niçin kötülük yapıyordu? (Ulduz ve Kargalar)
  • Şimdi Ali'ye bir turunç kabuğunun ölümü engelleyemeyeceğini anlatmam gerekiyordu ama inanın bu hiç de kolay olmayacaktı.. (Kar Tanesinin Serüveni)
  • Kötülük yapanların, kendi mutluluklarını başkalarının çaresiz kılmakta bulanların, ekmeklerini başkalarını aç koyarak kazananların canını al... Git haydi! (Deli Dumrul)
  • Ben biliyorum beni buraya getirmenizin nedenini. Bana bütün insanların ben ve babam gibi sokak köşelerinde aç ve sefil yatmadığını göstermek istediniz. (Bir Günlük Düş ve Gerçek)
  • "Bu nasıl bir ülkedir ki 'sevgi masalı'nı bilen yok!" (Sevgi Masalı)
  • "Neden hırsızlık yapıyorsun, Anne Karga ayıp değil mi? " Ayıp da ne demek? Ben ve yavrularım açlıktan ölsek o zaman ayıp, yazık, günah olmaz mı? Asıl ayıp, bir yerlerde yiyecek israfı varken yemek bulamamaktan ölmek yazıktır, ayıptır. (Ulduz ve Kargalar)
  • Kayan yıldızları izlemek için pencereden gökyüzünü seyre daldı. (Ulduz Kız'ın Konuşan Bebeği)
  • "İnsanoğlu çiğ süt emmiştir, vefa nedir bilmez." (Sevgi Masalı)
  • ...içimdeki büyük ve sert çekirdeğim yepyeni bir yaşam yaratmayı düşünüp duruyordu. Yeni bir yaşam yaratmayı düşünen bu çekirdek bendim aslında. Çekirdeğim benden ayrı değildi ki... (Bir Şeftali Bin Şeftali)
  • Elbette her kitabı okuyamazsınız. Her kitap bir kez okunmaya değer, diyenler vardır. Saçma bir sözdür bu. Dünyada o kadar çok güzel kitap var ki onların dörtte birini bile okumaya ömrümüz yetmez. Biz, çeşitli sorularımıza doğru yanıtları veren kitapları seçmeliyiz; nesneleri, olayları ve görüntüleri betimleyen; hem içinde yaşadığımız toplumu hem de başka ulusları bize tanıtan ve bize toplumdaki sorunları gösteren kitapları. Bize sadece hoşça zaman geçirten da yanıltan kitaplar okunmaya değmez. (Kel Güvercinci)
  • Bir gün ölümle karşılaşacağım zaten; bu önemli değil. Önemli olan benim yaşamın veya ölümümün başkalarının yaşamını nasıl etkileyeceği... (Küçük Kara Balık)
  • Çocuklar beni ne zaman yiyeceklerine karar vermeye çalışırlarken, hayatta her şeyin ne kadar çok değiştiğini ve bundan sonra da ne kadar çok değişeceğini düşünüyordum. Önceden ben toprak, su ve güneş ışığıydım,' diye düşündüm. Annem topraktan aldığı besinleri dallarının ucuna kadar getirdi. Sonra tomurcuklandı, çiçek sardı bütün dallarını. Ben de şekillenmeye başladım. Çekirdeğimi, etimi ve kabuğumu oluşturmak için annemden aldıklarıma güneş ışığını da kattım. Sulu, olgun bir şeftali olup çıktım. Nihayet Ali ile Polat beni yiyecekler. Böylece ben onların etlerinin, saçlarının ve kemiklerinin bir parçası olacağım. Bir gün onlar da ölecekler tabii ki. İşte o zaman bana ne olacak acaba?" (Seçme Eserleri)