Bugünün Saraylısı - Refik Halid Karay Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bugünün Saraylısı kimin eseri? Bugünün Saraylısı kitabının yazarı kimdir? Bugünün Saraylısı konusu ve anafikri nedir? Bugünün Saraylısı kitabı ne anlatıyor? Bugünün Saraylısı PDF indirme linki var mı? Bugünün Saraylısı kitabının yazarı Refik Halid Karay kimdir? İşte Bugünün Saraylısı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Refik Halid Karay
Yayın Evi: İnkilâp Kitabevi
İSBN: 9789751030610
Sayfa Sayısı: 312
Bugünün Saraylısı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Hani, ilk gün otomobilin kapı tarafına büzülerek, dimdik, acemi ve ürkek, yarı ayakta duran Ayşen nerede? 'İsterseniz Ayşe olurum,' diyen, gözleri dolan, Düzceli kız gitmiş, yerine bu gelmiş. Bu? Rüştü'yü, Faruk Senai'yi, Mister Thomas'ı, milyonerleri emir kulu vaziyetine sokan şu durgun, duygusuz fettan..."
Bugünün Saraylısı, kendi halinde ve orta yaşını geçmiş olan Ata Efendi'nin Gedikpaşa'daki mütevazı evine, ilk defa göreceği yeğeninin gelmesiyle başlayan, saklı bir aşkın hikâyesini anlatıyor. Refik Halid Karay, karakterlerin iç çatışmalarını, gizli kalan duygularını, çıkar hesaplarını ve tutkularını titizlikle kaleme alarak, dönemden portreler ve mekânlarla bizleri 1940'lı yılların İstanbul'unda yaşanan bir aşkın derinliklerine taşıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Bugünün Saraylısı Alıntıları - Sözleri
- Gül mevsiminde tevbe-i meyden benim gibi, Zannım budur ki sen de peşîmânsın, ey gönül!
- Ne tuhaf şu dünya!
- Bir şey söylemek lazımdı. Bulamıyor ki... Zihni perişan.
- burası çok bayağılaşmış ayak takımı ile dolu.
- Her kadın merdivenleri çıkarken de, inerken de kendisine sinema yıldızı tavırları veriyor. Yaşlıları, şişmanları, kara kuru olanları, hepsi de! Hoş erkeklere de bir " kabaramazsın kel Fatma" lık geliyor ya...
- Başkalarını aldatmaya alıştığımız için bazı defa kendimizi başkası yerine koyar, kafamızın sesi ile konuşarak kendi kendimizi de aldatmaya çalışırız.
- Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın.
- Başkalarını aldatmaya alıştığımız için bazı defa kendimizi başkası yerine koyar, kafamızın sesiyle konuşarak kendi kendimizi de aldatmaya çalışırız.
- Eski yılgınlıklar kısa zamanda silinip gitmiyor.
- "Romantik devir tarihe karıştı. Şimdi realistiz, hepimiz!"
- Yarabbi! Ne yaparsın bu boy bos, incecik bel, ceylan bacaklar ve siyah halkalı mercan gözler karşısında? Dua mı edersin, şiir mi okursun, nutuk mu verirsin, Mevleviler gibi fırıl fırıl dönmeye mi başlar, yoksa secdeye mi kapanırsın?
- Beni hepiniz affediniz. Hele sen! Yüzüne nasıl bakacağım? Halbuki bütün arzum yüzünü görmek!
- "Öyle cana can katan bir sihri var ki yanında bulunurken insan bundan uzak yaşanabileceğine ihtimal veremiyor, uzaklaşınca öleceğini sanıyor."
- "Ben güzel olan her şeyi severim; çiçeği de, inci ile mercanı da, eşyayı, kumaşı da..."
Bugünün Saraylısı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bugünün Saraylısı romanının ana karakteri olan Ata Efendi İstanbul’da yaşayan sıradan bir insandır. Geçimini ucu ucuna sağlamasına rağmen ailesi ile huzurlu bir şekilde yaşamaktadır. Bir gün aldığı mektup ile hayatı tamamen değişir. Ata Efendi’nin zengin olan teyze oğlu Yaşar kızını İstanbul’a, Ata Efendi’nin yanına yollayacaktır. Ata Efendi buna pek sıcak bakmaz fakat başka seçeneği de yoktur. Hem kız ile birlikte gelecek olan paranın da hayatlarını rahatlatacağını düşünür. Ayşen’in İstanbul’a gelişi, Ata Efendi’nin onun sayesinde kazandığı itibar ile Ayşen’in yaşadığı maceralar romanın konusudur. Ben diziyi izleyip beğenmiştim ama kitap çok farklı. Dizi daha iyiydi. Kitapda karakterlere ısınamadım. Puanım: 6/10 (Pınar)
kitap-dizi uyarlamalarından bir facia daha...: dizisini çok severek izlemiştim nihayet kitabı okuma fırsatım da oldu, ama keşke okumasaydım da dizideki karakterler, diyaloglar, mekan zihnimde kalmış olsaydı. dizi ile alakası bile yok,karakterler tamamen zıt her şeyiyle o kadar beklentilerimin altında kaldı ki, edebi dilden uzak basit ve alışılagelmiş bir konu ve karakterler. tavsiye etmem (meryem)
Güzel bir kitap, sonuna kadar tempo hiç düşmedi. Olay kahramanı dilinden yasak bir aşk hikayesi. Çok edebî bir yönü yok. Olaylar üzerine kurulmuş. Sürpriz sonlu. (allpacino)
Bugünün Saraylısı PDF indirme linki var mı?
Refik Halid Karay - Bugünün Saraylısı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bugünün Saraylısı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Refik Halid Karay Kimdir?
Bolu Mudurnu'dan İstanbul'a göçen Karakayış ailesinden Maliye Başveznedarı Mehmed Halid Bey'in oğlu olarak 15 Mart 1888’de İstanbul’da doğdu. Galatasaray Sultanisi'nde ve Hukuk Mektebi'nde okudu. Maliye Nezareti'nde (Hazine ve Maliye Bakanlığı) memur olarak çalıştı.
II. Meşrutiyet'in ilanından sonra gazetecilik ile uğraşmaya başladı. 1909 yılında girdiği Tercüman-ı Hakikat gazetesinde mütercimlik ve muhabirlik yaptı.
Fecriâtî topluluğuna katıldı ve "Kirpi" imzasıyla mizah dergisi Kalem'e yazılar yazmaya başladı.
Yazıları yüzünden 1913'te önce Sinop'a sürüldü. Daha sonra Çorum, Ankara, ve Bilecik'e gönderildi. İstanbul'a dönünce bir süre Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliği yaptı. Posta-Telgraf Umum Müdürlüğü'ne atandı. Bu sırada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na üye oldu, Aydede adlı siyasi mizah dergisini çıkarmaya başladı.
İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılardan ötürü vatan hainliğiyle suçlandı, Yüzellilikler listesine alındı. Uzun süre yurt dışında, Beyrut ve Halep'te sürgün yaşadı. Mustafa Kemal Atatürk'e yazdığı şiir ve mektuplarla, Yüzellilikler listesindekilerin affedilmesinde önemli rol oynadı. 16 senelik sürgün hayatının ardından 1938 yılının Temmuz ayında yurda döndü. 1948 yılında, Aydede dergisini tekrar yayımlamaya başladı.
18 Temmuz 1965’te İstanbul’da vefat eden Karay, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Türk Edebiyatındaki Yeri
Refik Halid, Türk edebiyatında ilk defa Anadolu'yu tanıtan eserleri ile ismini duyurmuş, yergi ve mizah türündeki yazıları ile de üne kavuşmuştur. Gözleme dayanan eserlerinde, tasvirler, portreler ve benzetmeler kullanarak sade, akıcı dili ve güçlü tekniği ile 20. yüzyıl romancıları arasında seçkin bir yere sahip olmuştur. İstanbul'u bütün renk ve çizgileriyle yansıtarak Türkçeyi ustalıkla kullanan Refik Halid, Türk edebiyatına birçok eser kazandırmıştır.
Seyit Kemal Karaalioğlu onu şöyle tarif eder: Refik Halit Karay; «Yeni Lisan» akımının tutunmasında önemli payı bulunan, konuşma dilini yazılarında büyük bir ustalıkla uygulayan bir yazardır. Hikâyeleriyle romanlarında renkli bir görgü ve gözlem zenginliği göze çarpar. Romanlarında, çoğunlukla aile üstünde durur. Hiçbir belli teze bağlanmaksızın, sağlam bir teknikle, başarılı çevre tasvirleri içerisinde nefis bir üslupla olayları anlatır. Ağır fikre, derin çözümlemelere, tezli saplantılara girmeden, «ak realizm» diyebileceğimiz bir görüşle yazardır.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Refik_Halit_Karay
Refik Halid Karay Kitapları - Eserleri
- Memleket Hikayeleri
- Gurbet Hikayeleri - Yeraltında Dünya Var
- Gurbet Hikayeleri
- Bugünün Saraylısı
- Sürgün
- Yezidin Kızı
- İstanbul'un Bir Yüzü
- Üç Nesil Üç Hayat
- Anahtar
- Guguklu Saat
- Nilgün
- Kadınlar Tekkesi
- Deli
- Dört Yapraklı Yonca
- 2000 Yılın Sevgilisi
- Karlı Dağdaki Ateş
- Bu Bizim Hayatımız
- Çete
- Sakın Aldanma, İnanma, Kanma
- Ago Paşa`nın Hatıratı
- Kirpinin Dedikleri
- Dişi Örümcek
- Bir Avuç Saçma
- Bir İçim Su
- Tanıdıklarım
- Ay Peşinde
- Yüzen Bahçe
- Ayın On Dördü
- Bir Ömür Boyunca
- Ekmek Elden Su Gölden
- Ağaç ve Ahlak
- Minelbab İlelmihrab
- İki Cisimli Kadın
- Sonuncu Kadeh
- İlk Adım
- Kırk Yıl Evvel Kırk Yıl Sonra Anadolu'da
- Hep İstanbul
- Makyajlı Kadın
- Gurbet Hikayeleri
- Tanrı`ya Şikayet
- Yerini Seven Fidan
- Mutfak Zevkinin Son Günleri
- Türkçenin Tadı ve Ahengi
- Karga Bana Dedi ki: Mizah Yazıları
- Edebiyatı Öldüren Rejim
- Yeraltında Dünya Var
- Taklitten Adete Gündelik Hayat
- Pek İyi Hatırlarım
- Yer Altında Dünya Var
- Gurbet Hikayeleri
- İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri
- Bir Denizden Bir Denize
- Ankara
- Elli Yıl Önceki
- Aydede 1922 - 1
- Atatürk’e Eğilen Bir Sürgün
- Sonuncu Kadeh
- Aydede 1948 - 2
- Doğuştan Kadıncıl
- Sulhte Cimri Harpte Müsrif
- Bu Bizim Hayatımız
- Bu Gazeteciler
- Güzel Sanat Suçları
- Cihangir Dalkavuğu Tarih
- Sarıbal
- Aydede 1949 - 3
Refik Halid Karay Alıntıları - Sözleri
- Memur sayısını elbette azaltmalıyız; lakin mevcut memurları lüzumlu işlerde çalıştırmaya daha ziyade ehemmiyet vermeliyiz. (Aydede 1948 - 2)
- O akşam vezicebaşını kulüpte yemeğe davet etmişler di:masa başındaydılar, dört kişi... İki hanım n:Fergün ve anası Ferda, erkek olarak da onun genç kocası İnayetve bir de Süha.. (Kadınlar Tekkesi)
- Ne tuhaf şu dünya! (Bugünün Saraylısı)
- Güzellik ,tabiatın bağışladığı bir ayrıcalıktır. (Çete)
- Üşümeyi, aşağı yukarı hepiniz bilirsiniz: Titremek, içi katılmak, buz kesmek... Hayır, asıl üşümek onlar değildir. Üşümek bir nevi yanmaktır. Hiç bir uzvumu duymuyordum, ne ellerimi, ne ayaklarımı... Bedenim kalmamıştı, yoktu, Yalnız içimi hissediyordum ve içimde yanarak tükenen bir yerimi! Bu, galiba, yüreğimdi. Benliğim yanan bir kalpten ibaret kalmıştı; kar içinde tutuşmuş bir kalbin tek başına depreştiğini biliyordum, o kadar.. (Yer Altında Dünya Var)
- Aldanmaktan daha büyük teselli vardır: Unutmak! (Pek İyi Hatırlarım)
- Bütçe komisyonu sadece eski arkadaşlarının bugün ne vazifede bulunduklarını araştırsa başka hiçbir tahkika lüzum kalmadan ilgası lâzım fuzulî memuriyetler kendiliğinden anlaşılır. Himaye edilemez hale gelenleri kendi akıbetlerine veya şahsî teşebbüslerine bırakmak daha iyidir. Zaten böyle küçük himayelerle onların ne minnettarlığı kazanılır, ne alâkaları devam ettirilir. Daima eski parlak günlerin hasretini çekerler ve sinsi birer muhalif kesilirler. (Aydede 1949 - 3)
- "Bir kızım var, gelen öper, giden öper," bu hoş olanlardan bir tanesidir; bilmiyorsanız ve merak ediyorsanız söyleyeyim: Bardak. (İlk Adım)
- ...bıçkıdan geçen bir çam tahtasının ıtırı, o sıcak, mahrem ve kuvvet arttırıcı esans niçin nadide pafönler arasında satılamaz diye şaşarım! (Makyajlı Kadın)
- Siz ıstırap kuşlarının başınız üzerinde uçmalarına mani olamazsınız ama, saçlarınızın arasına yuva yapmasını önleyebilirsiniz. (Karlı Dağdaki Ateş)
- Aşk hatırlamalarla yaşar, unutmalarla ölür. (Nilgün)
- " Ben romantik eserleri daima sevdim. Hayali esirleştiren, saf heyecanlar verip melankolik düşüncelere sevk eden romanları.." (Çete)
- Bedenim kalmamıştı, yoktu. Yalnız içimi duyuyordum ve içimde yanarak tükenen bir yerimi! Bu, sanırım yüreğimdi. (Gurbet Hikayeleri)
- " İçmişim içtiğimin farkında değilim... Yemişim, ama ne ? Gezmişim, acaba nerede? Konuşmuşum, neye dair? Bu dört günden aklıma bir güzel söz, bir çift latif göz, bir dakika huzur, bir lahza zevk kalmamış! Buna mı yaşamak diyoruz? Yarın da mı bu böyle? Bu mu hayat? Yazık bize ! " (Aydede 1922 - 1)
- Yeni nesil mesela süpürge tohumundan ekmek yemedi; biz yedik. Yine onlar İspanyol nezlesinden bazı evlerin büsbütün kapandığını ve sıra sıra yangınlarla İstanbul semtinin dörtte ikiye, eski Ankara'nın dörtte bire indiğini bilmezler. (Bir Ömür Boyunca)
- Aman Yarabbi! Tebessüm ne büyük kuvvetmiş. (Nilgün)
- Rabbim her lisanı böyle uydurmalıklardan muhafaza buyursun. (Türkçenin Tadı ve Ahengi)
- Hasis, paraya kıymet veren adamdır; cimri paraya tapan; pinti para için her zillete katlanan; nekes, başkasına parayı yakıştıramıyan; tamahkâr bire beş yüz kâr elde etmek maksadını güdüp neticede zarara uğrıyan... Hasis, mesela kunduralarını kendi aldığı Amerikan mamulâtiyle evinde boyar veya boyatır; cimri son haddine varıncaya kadar bir bezle eski boyasını tazelemiye çabalar; pinti bu işe hiç yanaşmaz; nekes, ara sıra boyatır, çokça boyatanlara öfkelenir; tamahkâr, pazarlık ederek bir köşebaşı lostracısına kontrolü altında boyatır, fakat boyanın âdi cinsten olduğunu hesaba katmadığı cihetle derinin çatlaması yüzünden zarara girer! (İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri)
- Hayhuy-ı ehl-i dünya bitmeden dünya biter Dünya bitecek bu işler bitmeyecek, galiba! (Aydede 1948 - 2)
- Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın. (Bugünün Saraylısı)