Buhurumeryem - Lale Müldür Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Buhurumeryem kimin eseri? Buhurumeryem kitabının yazarı kimdir? Buhurumeryem konusu ve anafikri nedir? Buhurumeryem kitabı ne anlatıyor? Buhurumeryem PDF indirme linki var mı? Buhurumeryem kitabının yazarı Lale Müldür kimdir? İşte Buhurumeryem kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Lale Müldür
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9789753420366
Sayfa Sayısı: 136
Buhurumeryem Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yıldız Madalyalı Masalların ve kitabın en başında yer alan Umarım Takip Edebiliyorsunuzdur ile hemen onun ardından gelen Dans Adımları Atarak Dans Yuvarlağının Dışına Çıkmak:
Umarım Takip Edebiliyorsunuzdur
–Herkes is is is istediğini yapar.
–Yaa yap yap yapar istediğini.
–Biliyorsun bazan oturur öyle düşünürüm.
–Öyleyse funky sesi duyalım.
–BİR DAHA UMARSIZ YAŞAMALAR YOK
BİR DAHA UMARSIZ YAŞAMALAR YOK
–Peki ya akademi, akademik ses ne diyor?
–Akademik sesi funkla, sars, çıkart at
–Umarım sizi takip edebiliyorumdur.
–Umarım. Biz diyoruz ki lavanta çiçeği bir gökyüzü altında,
turuncu/türkuaz çizgili toprakların üstünde beyaz kır çiçekleri
yağmurunda yani Pİ RİNÇ, PİRİ NÇ tarlalarında
pantolonlarımızın paçalarını sıvamış girerken tam suya, ilerde
kırmızı kayalıkların üstüne tünemiş KALBİNİ YEŞİL
YAPRAKLARIN ARASINDAN ÇIKARAN ADAMIN farkına
vardığımızda çok çok geç kalınmamakla birlikte belli bir eziklik
duygusuyla hareket edip her bir yöne rastgele dağıldığımızda
sanki o bütün gece (sabaha kadar konuşulduğu için)
uyumamışların gündoğumunu izlemek ve günün ilk çaylarıyla
bir ay çöreğini paylaşmak üzere deniz kıyısında bir kahveye
girişimizi, sandalyelerin yerlerini hafifçe değiştirdikten sonra
sanki birden serin/serin bir yeşilliğin denizin ortasından
çıktığını görüp ama onu ele geçirmekte yavaş davrandığımız
için onun gökyüzüne sürekli form değiştiren bir bulut gibi
yükselişini acıyla izlediğimizde ki şimdi bunları düşünürken
ağzımda geveleyip durduğum çam sakızını duvara
yapıştırdığımda kendisine miras olarak bir ecza dolabının
kaldığı hafif dişlek ve hatta dörtgöz kızıl saçlı bir çocuğa
Orientin ilk astronotlarının adı sorulduğunda:
Piri Reis ya da al-Battani gibi muallakta kalan bir
cevap verildiğinde... Tüm cevap beklentilerinin ötesinde...
–Come on, come on, lets hear the funky sound:
–Turuncu/mavi bir hava alanı pistinde, bereketli topraklar
üstünde, yavaşça uykuya kayan bir çocuğunki gibi ellerimiz
birleştiğinde, yani ki artık kendimiz dahil hiçbir düşman
kalmadığında...
–Hadi hadi artık funky soruyu sor:
–Dans adımları atarak benimle dairenin dışına çıkar mısın?
Dans Adımları Atarak
Dans Yuvarlağının Dışına Çıkmak
Sonsuza dek daha küçük kadrajlara bölünerek
ilerleyen bir aynanın kendi sabit merkezine
doğru yaptığı iç yolculukta geride bıraktığı
tek şey
bir jet uçağının sesi
cıhar-ı yek
Çocukken çizilen renkli patates mühürleri gibi
ah evet şimdi o çocukluğun ay-ışıklı gecelerinde
olduğu gibi dantel yapraklı selvi ağaçlarının
serin nefti yapraklarına gözümüz takıldığında
zeytin ağaçlarının sesini duyar gibi olduğumuzda
yani onlar cırcır böceklerinin eşliğinde
serin akşam şarkılarına başladığında
akşam sefaları gecenin getireceği
binbir kötülükten ürkerek eve yani
kendilerine doğru bir yolculuğa çıktıklarında
arazöz geçtikten sonra
dış kapı önlerine su döküldüğünde
kurabiyeleri bir an evvel karabilmek için
büyük bir ciddiyet ve sabırsızlıkla
ev ödevlerine oturulduğunda
bir taşra gelini duvağı ile birlikte
motosikletin arkasına oturtulduğunda
sevgilim
will you come stepping out with me?
(Tanıtım bülteninden)
Buhurumeryem Alıntıları - Sözleri
- "Sen ve ben Hep birlikte Ve hep yalnızız."
- "Ve Adam Tanrı'yı sevdi Ve Kadın Adam'ın Tanrı'yı sevişini sevdi."
- çünkü aşkımız kayısı renginde bir şey ve bütün bunları düşündüğüm zaman odaya altınımsı bir ışık doluyor.
- BEN SENİNLE DİLSİZ KALMAKTAN HOŞLANlYORUM
- seni gerçekten hiç merak eden yok mu yok zaten etrafıma bir duvar ördüğümü betonlaştığımı söylüyorlar kimseyi dinlemiyormuşum benimle diyalog imkansızmış peki sizinle gerçekten ama gerçekten ilgilenen yoksa siz ne yapardınız?
- zaman yok çünkü ya da çok hızlı geçiyor.
- diyorlar ki ikimiz yapamayız arada çok engeller var diyorlar ama ben biliyorum ki sen 'gidelim' deyince seni takip etmek için hazır olacağım
- Kafka der ki insan Giz'i çözdüğü zaman her şey değişecekmiş sanır ama hiçbir şey değişmez. Yaşam olanca sıradanlığıyla devam eder.
- BİR DAHA UMARSIZ YAŞAMALAR YOK
Buhurumeryem İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"YAŞAMIMIN GİZİNİ VERECEĞİM SANA...": *Pazar gecesi şiir etkinliği vesilesiyle kaleme alınmıştır. Etkinliğe buradan erişebilirsiniz; gonderi/99139733 "Tanrı'nın yağmura benzeyen hizmetçileri vardır. Toprağa düşünce mısır, denize düşünce inci olurlar." diyor Lale Müldür, Buhurumeryem şiirinde ve Gül' ün sırrını açıyor ; "Evren dört unsurdan mürekkeptir. Hangisini seçersen goncaya durursun. Gül: ateşte yanar susuz kurur havasızlıktan boğulur mermerde donar." Daha ne desin bir şair, ben fakire bu kadarı kâfidir :) Lale Müldür'ün okuduğum ilk eseriydi. Eserin bazı kelimeleri büyük harfle yazılmış, bu vurgu imlası son dönemlerde şairler tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. Şairin çeşitli vesilelerle İtalya, Belçika gibi ülkelerde bulunmuş olmasının iç dünyasına tesirini gözlemleyebiliyoruz, yer yer dizelerde yabancı kelimeler yer alıyor, bu durum bir çok okuru rahatsız etmiş olabilir, bana kalırsa kelimeler özenle seçilmiş ve şiirine özel bir kişilik kazandırmış. İngilterede bir doktor kendisine aşırı hassasiyet sendromunuz var diye teşhis koymuş ve eklemiş, 'Biz kelebek kanadından ağaç kabuğu yapamayız...’ şairlerin doktorları da şair ruhlu oluyor sanırım :) Şiirleri yazma sürecinde, bir şiir bana kendini yazdırdığında, noktayı koyar sayfayı kapatırım diyor ve üç gün okumam, sonra açıp okuduğumda o şiiri yazanın ben olduğuma kendimi ikna etmeye çalışırım çünkü çok yabancı gelir, kalem oynatmadan kitabıma alırım diyor. Çok ilginç ve keyifli olsa gerek. İlk etapta şairin uslubunu biraz yadırgadım ama sonra eser bağlıyor okuru kendine. Kendi kelimeleri var Müldür'ün, bu kelimeler öyle çok ki ikinci kullanımına rastlamak çok güç. İmge patlaması denebilir şiirlerine ama söze külçeler indirmeyen, dimağa ve his uçlarına zarif dokunuşlar bırakan, güçlü denemeler... Yoğun metafizik unsurlar, öğretiler ve inanç sistemlerinin hakim olduğu, kişilerin adeta silinip gittiği kozmik bir evren, şairin zihninden bize kadar ulaşan mental sesler... İnsan çok sevdiği biriyle konuşurken, bir zamandan sonra sesini duymaz olur, hisler o kadar baskındır ki sesler siliniverir... Yahut danseden birini seyrederken dansın figürleri müziği sustururya hani...Bazı şiirlerinde kelimeleri unutturan bir müzik var. Bazı şiirlerindeyse kuyular var Müldür'ün, sadece kendi sesinizi duyabileceğiniz ve belki bir zaman sonra onunla da yollarınızı ayırmak mecburiyetinde kalacağınız. Etkinliğin başında eserin 130 sayfa oluşu beni sevindirmişti ama şakaklarım zonkladı diyebilirim :) Buhurumeryem; çoğumuzun sıklamen diye bildiği çiçeğin adı. Çiçek yetiştiren kitap dostları bilirler buhurumeryemi yetiştirmek, hayata bağlamak oldukça zordur, asık suratlı bir çiçek olmasın diye gece gündüz uğraşmak gerekir. Öyle nazlıdır ki, rüzgar deyse dalına hemen bırakıverir kendisini, çok güzel bir görüntüsü vardır, gökyüzüne açılan avuçlar gibi çiçek açar ve geceleri kapatır yapraklarını... Divan edebiyatında da 'Buhurumeryem' sıklıkla kullanılır, güzel kokuyu, saflığı, masumluğu temsil eden bir motiftir, özellikle Baki şiirlerinde çok yer verir. Tadımlık bir beyit; “Erişti hakten bûy-ı buhur-i Meryem eflâke Muattar eyledi göklerde dâmân-ı Mesihâ’yı” {Buhur-ı Meryem’in kokusu yerden göklere erişti. İsâ’nın eteğini kokulara boyadı.} Diğer yandan Hz. Meryem'in, Hz. İsa aleyhisselam'ı doğururken, ağrının şiddetinden, bu çiçeğin ağacına tutunduğu anlatılır. Bu nedenle buhurumeryem çiçeğinin dallarını kurutup doğum anında ebelerin şifa için kullandığı da vakidir. Eserin son şiirinin adı Buhurumeryem, ince bir öyküleme yer alıyor şiirde... Hz. Meryem'den ve Kuran-ı Kerim'de geçen kıssasından izler bulunuyor. Pol ile Virginie'nin mektupları çok güzeldi; bir yanıyla bilge bir ciddiyet, bir yanıyla içli bir tebessüm... Büyük harflerle yazılmış Pozitif Vibrasyon şiiri ömür törpüsüydü :) Mühendis olmanın bütün olanaklarından faydalanarak son hamlesini yapıyor şair :) Diğer eserlerini de okumayı çok isterim. Çok sevdiğim, sözleri Lale Müldür'e ait olan Destina'yı dinleyerek biraz dinlenelim :) "İşte bu yüzden, sırf bu yüzden Yaşamdan çok ölüme yakın olduğun için Seni bu denli yıktıkları için, Yaşamımın gizini vereceğim sana" https://youtu.be/fJlojNx-gxg Öncelikle Lbsarsln9268 olmak üzere eşlik eden tüm arkadaşlara teşekkür ederim. Keyifle okuyun. Derin saygımla... (Eylül Türk)
Son derece abartılı gibi olacak, ama esasında abartısız yazıyorum, son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. O kadar içim ısındı, öyle iyi hissettim, öyle iyi geldi ki bu şiirler, okurken kelimenin tam anlamıyla kendimden geçtim. Her bir satırı şuraya eklemek istedim dönüp dönüp bir daha okurum diye. Daha önce, adından başka hiçbir şeyini bilmezdim Lale Müldür'ün, belki bir iki kez şiirlerini görmüşümdür orada burada, hepsi bu. Okumaya başladığımda da hiçbir beklentim yoktu, okuyacağım şiir kitaplarını özenle seçmem çünkü, bu konuda kaderci bir yaklaşımım var. O beklentisizliği alıp öyle bir noktaya getirdi ki Lale Müldür, yaptığım ilk şey diğer kitaplarına da kavuşmayı hayal etmek oldu. Ki bu daha önce sadece Orhan Veli ve Birhan Keskin için söz konusu olmuştu. Ne hoştur ki YKY, bu anlamda güzel adımlar atmış ve bütün şiirlerini derlemeye çalıştıkları iki kitap çıkarmış. Şiir kitaplarını tavsiye etmek ne derece doğru, bilmiyorum, bu yüzden sessiz kalacağım. Okumak isteyenlere, buyurun diyorum ama, muhakkak okuyun. Keyifli okumalar. (Gamze Züleyha Üredi)
Sevdim desem olmaz sevmedim desem olmaz beni arafta bırakan kitaplardan biri oldu.. Konu şiir olunca biraz daha anlam arıyorum ve okurken akıp gitmesini.. Bu olmadi maalesef ama yine de şairlik yönüne laf edemedim okunmayı yine de hakediyor. (Ged)
Buhurumeryem PDF indirme linki var mı?
Lale Müldür - Buhurumeryem kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Buhurumeryem PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Lale Müldür Kimdir?
1956'da Aydın'da doğdu. Liseyi Robert Kolej’de bitirdi. Şiir bursu alarak Floransa’ya gitti. Türkiye’ye dönerek birer yıl ODTÜ Elektronik ve Ekonomi bölümlerine devam etti. 1977’de İngiltere’ye gitti: Manchester Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden lisansını, Essex Üniversitesi Edebiyat Sosyolojisi Bölümü’nden master derecesini aldı. 1983-1987 yılları arasında Brüksel’de yaşadı: Ressam Patrick Clays ile on iki yıl evli kaldı. 14 Aralık 2002’de beyin kanaması geçirdi, iki ay hastanede yattı.
İlk şiirleri 1980’de Yazı ve Yeni İnsan dergilerinde çıktı. Gösteri, Defter, Şiir Atı, Oluşum, Mor Köpük, Yönelişler, Sombahar ve kitap-lık dergilerinde birçok şiir ve yazısı yayımlandı. Bir dönem Radikal gazetesinde yazdı. Şiirlerinden bazıları (“Destina”, Yeni Türkü) bestelendi ve filmlerde kullanıldı. Şiirlerinden bir seçki Water Music adıyla Dublin’de (Poetry Ireland, 1998), Fransız ressam Colette Deblé’nin resimleri üzerine yazdığı şiirler Fransızca olarak Ainsi parle la Fille de pluie (Yağmur Kızı Böyle Diyor) adıyla Fransız Enstitüsü’nde, 2008’de ise Donny Smith’in çevirdiği yine bir seçme şiirler kitabı (I Too Went To The Hunt Of A Deer) Türkiye’de yayımlandı. Yurt dışındaki birçok toplantıda Türkiye’yi temsil etti; Amerika’da yayımlanan Türk şiiri antolojisinde “80’lerde başlayan krizi aşan bir şair” olarak anıldı. Ultra-Zone’da Ultrason ile 2007 Altın Portakal Şiir Ödülü’nü aldı.
Lale Müldür Kitapları - Eserleri
- Buhurumeryem
- Anemon /
- Saatler / Geyikler
- Kuzey Defterleri
- Anne, Ben Barbar mıyım?
- Apokalips / Amonyak
- Tehlikeliydi Biliyordum
- Bizansiyya
- Leonardo
- Seriler Kitabı
- Siyah Sistanbul
- Yağmur Kızı Böyle Diyor
- Güneş Tutulması 1999
- Ultra-Zone'da Ultrason
- Haller Leyla
- Anne’ye Ayetler
- Divanü Lûgat-it-Türk
- Voyıcır 2
- Alnımdan Fırlayan Bir Kartal
- Uzak Fırtına
- Medine ve Kavun Likörü
Lale Müldür Alıntıları - Sözleri
- garip nasıl da benziyor gün uzun donduran bir yağmura aşk gittiği zaman (Tehlikeliydi Biliyordum)
- kendimi vahşi bir hayvanı izler gibi izledim. bir ses "madem bu kadar güzelsin" dedi, "niçin kendini yaralıyorsun?" (Divanü Lûgat-it-Türk)
- ..kölelerinden say beni aklımla seni izlediğim için. (Kuzey Defterleri)
- Yaraların iyileşmesi isteniyorsa, yaralayan yay ele geçirilmeli. Çünkü arp kırıksa, kırılmışsa, bir akor titreşir ve ağlar... (Anne, Ben Barbar mıyım?)
- Öyle sakin, sükunet-i ahenkle duruyordun ki sen Leonardo... Ay işığı damlamış gibiydi üzerine (Leonardo)
- kalbinden küçük atlarını söküp atacağım, küçük şair, ellerinin işlerini ellerine anlatacağım. (Kuzey Defterleri)
- “Uyu benim yalnızlığım gözler uçuşan şeylerle doludur. Hava uzaklaşan kaçan şeylerle. Uyu benim yalnızlığım hiç örtme kapıları Biliyorsun ki sevilen şeyler nasıl olsa uzaklaşıp gidecekler. Anılar da öyle bir gölün kıyısından geçip gidiyorsun da sanki Dokunulmuyor bile gölün sessizliğine Göl anlamaz sessiz geçişleri onun olmayan sesleri Uyu benim yalnız gözüm , gözler terkedilen şeylerle doludur.” (Kuzey Defterleri)
- oysa bizim yok onlara verebilecek birşeyimiz gereksiz birkaç açıklama dışında (Seriler Kitabı)
- Ölen anlamlar değil... Anlam fazlalıkları... (Bizansiyya)
- önce güzel bir dünya öldü sonra güzel dünya düşleri (Anemon /)
- Milyonlarca insan... paramparça yüreğim benim. Ah, yapraklar, yapraklar... (Leonardo)
- Âşığım desem de yalan, değilim desem de. Tanrı tanıktır ki aslını anlamadım. Dedim Ya açıklanamayan şeylerin merkezi bu kitap. Merkeze yaklaştıkça da aşk çoğalıyor ya da yokoluyor. Tanrı tanıktır ki aslını anlamadım. (Apokalips / Amonyak)
- ah ne biçim ne biçim ağlatıyorsun beni Rimbaud... ah ne yakışıklı bir öldürgensin sen Rimbaud... (Apokalips / Amonyak)
- BEN SENİNLE DİLSİZ KALMAKTAN HOŞLANlYORUM (Buhurumeryem)
- Düş gören birisinin düşlediği bir düşüm ben diyorum inanmıyorlar ... (Seriler Kitabı)
- Şu anda garip bir noktada duruyorum. İyi bir insan olmak ve iyi bir şair olmak arasında bir gerilim. Doğruyu buldum, doğru şudur dediğim anda belki Nirvana'ya ulaşıyorum ama yaratıcılığım bitiyor. Çünkü Nirvana kelime anlamıyla da aklın evrilip çevrilmelerinin bittiği yer demek. Şairlere ise daha çok 'Cennette kul olmaktansa, cehennemde hüküm sürmek yeğdir' diyen Milton'un Satan (Şeytan) rolü yakışıyor. (Anne, Ben Barbar mıyım?)
- Unutmuşum başka bir sendi. Ben ölüyordum Tropiko. Unutuşun beyaz romansıyla ölüyordum. Söyleyecek başka şeyim yok artık. Unutmak istemiyordum oysa. Güzel kalan yaralarda var çünkü... (Alnımdan Fırlayan Bir Kartal)
- Seni hatırlamamak mı daha üzücü Hatırlamak mı? (Ultra-Zone'da Ultrason)
- Kafka der ki insan Giz'i çözdüğü zaman her şey değişecekmiş sanır ama hiçbir şey değişmez. Yaşam olanca sıradanlığıyla devam eder. (Buhurumeryem)
- beyaz terliklerimle çıkmışım Cuma günü Cuma namazına Afrika dahil (Siyah Sistanbul)