Çağrılmayan Yakup - Edip Cansever Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çağrılmayan Yakup kimin eseri? Çağrılmayan Yakup kitabının yazarı kimdir? Çağrılmayan Yakup konusu ve anafikri nedir? Çağrılmayan Yakup kitabı ne anlatıyor? Çağrılmayan Yakup PDF indirme linki var mı? Çağrılmayan Yakup kitabının yazarı Edip Cansever kimdir? İşte Çağrılmayan Yakup kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Edip Cansever
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750843136
Sayfa Sayısı: 68
Çağrılmayan Yakup Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İlk kez 1966 yılında De Yayınevi’nden çıkan Çağrılmayan Yakup, Edip Cansever’in “Çağrılmayan Yakup”, “Cadı Ağacı”, “Pesüs” ve “Dökümcü Niko ve Arkadaşları” adlı dört uzun parçadan oluşan kitabı. Ve tam 52 yıl sonra şimdi Yapı Kredi Yayınları’nda.
“Kurbağalara bakmaktan geliyorum
Dedi Yakup, bunu kendine üç kere söyledi
Telaşlı, açgözlü kurbağalara
Bakmaktan geliyorum. Ben sanki Yusuf
Ve Yusuf değil
Her gün bir tahtaboşta asılı duruyorum
Ve durmuyorum. Ben işte Yakup
Yok artık karıştırmıyorum.”
Çağrılmayan Yakup Alıntıları - Sözleri
- "..Kuru gözler kuru şeyleri hiç göremezler Ve düş içinde yaşayanlar düş içindekileri."
- Desem ki sözler vardır, biriyle karşılaştırır beni... [...] Ve derim ki bir gülün tersine açmasıdır solması...
- Ve yürürlükten kalkmış bir sözü tekrarlıyorum: sevin ki her şey olur Sevin ki her şey olur Olmuyor, biliyorum.
- "Ve yürürlükten kalkmış bir sözü tekrarlıyorum: Sevin ki her şey olur, Sevin ki her şey olur, Olmuyor biliyorum..."
- Doğmanın sonu yoktur ve sanık değilimdir Günün acılarını geçiriyorum işte kendime iyilikler söyleyerek Tane tane yenilgileri bırakarak arkamda...
- Alışmam ve gereksinmem Korkunç bir şekilde gerekliydi Güçlüydüm yerimdeydim eksiğim benim Yenik bir savaşçı gibi önceden Bana hiç verilmeyenden, bu yüzden Elimde olmayan bir şeyden...
- Meselâ Giderek yenilmem gerekiyordu ki kendime, Yenildim...
- Bıçağımın altında yolumu kesen Büyüyen yayılan dolduran dört bir yanımı Ve bölen benliğimi ayıran beni kendimden Bıktım içleri dopdolu Yaşayan çizgilerden...
- Ve yürürlükten kalkmış bir sözcüğü tekrarlıyorum; Sevin ki her şey olur Sevin ki her şey olur Olmuyor biliyorum...
- Tehlikeliyim Neden derseniz, biraz öyleyim Meselâ hiç yoktan canım sıkılır bir gün -ne yapsam- Ne mi yapsam, alırım bir kağıt elime üstüne bir şeyler çizerim Çizerim, çizerim, çizerim! Bunu kimselere önleyemez...
- Ben kendimi koruyordum Sanki bir çaresizlikten ödünç aldığım kendimi...
- Unutulmuş bir acıyım ben suçu pek kesinleşmemiş Bir sanığın bu yüzden.Ve bilmem neden Sırası gelmiş bir sanığın -o kadar bekledim ki Beni dinler misiniz...Ne iyi...demek istediğim Sanırım çok önemli...Beni...pek öyle değil Değil de...demek istiyorum ki...evet Sıram geldi...geçecek...Eğer isterseniz-
- Kötü de olsa, iyi de İnsan ne söylerse söylesin Ve ne yaparsa yapsın, öyle değil mi Bütün bunlar bir bir kalacaktır Yaşamının içinde...
- Kimse beni tutup çıkarmıyordu Vıcık vıcık taşlar duyuyordum ayaklarımın altında Anlamsız, yapışkan bir yığın taşlar Yoruldum!
Çağrılmayan Yakup İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Cansever şiirlerinde bireyi, onun toplum içindeki yalnızlığını, parçalanmışlığını ve silikliğini anlatmıştır.Bu kitapta beni en çok etkileyen "Çağrılmayan Yakup" şiiri oldu.Kendini gerçekleştirme fırsatından yoksun bireyin toplum tarafından ötekileştirilmesi konusunu işleyen şair, "Çağrılmayan Yakup" şiirinde, bireyin yani Yakup’un toplumun dışında kalan ve çağrılmayan kişi olmasını konu edinmiştir. Şiir “kurbağalara bakmaktan geliyorum” sözleriyle başlar ve her bölüm başında bu tekrarlanır.Sıklıkla kurbağaların vurgulandığı şiirde kurbağaların, modern dünyanın yarattığı düzene uyum sağlayabilmiş kalabalık bir kitleyi temsil ettiğini söyleyebilirim. O kadar kalabalıktırlar ki Yakup bu kalabalık karşısında şaşırmıştır. Yani kurbağalar bir metafordur.Yakup bu kalabalıkla bütünleşememiş, onlardan biri olmayı başaramamıştır. Yakup, yılların içerisinde biriktirdiği yalnızlığı yıkıp, o içindeki durgun ve çürük bir suyu düşürmek istiyor. İstiyor fakat bunu gerçekleştirebilmek için varlığının fark edilmesini bekliyor.Onu fark etmek ve Yakup diye seslenmek gereklidir. Öyle yapmalıdır ki benliğinin parçalarını bir araya toplayabilsin ve hüviyetini inşa edebilsin. Ona seslenip, çağırmaya değer bulmuş biri dahi yoktur ki Yakup eskimişliğini birer kâğıt parçası gibi ceplerinden boşaltabilsin. Kimlik bunalımındadır Yakup, bir bütün değildir. Parçalanmış bir benliğe sahiptir. O kendisine bile yabancıdır. Kendisini var hissedebilmesi için başkalarının da ona varlığını hissettirmesi gereklidir. Yakup, şiirin bazı kısımlarında toplumdaki insanları sanki programlanmış gibi bir uyum içinde algılar. Her birinin sahip olduğu uyum birbiriyle aynıdır ve mekanikleşmiştir. Her biri müzik aletleri renginde ve pırıl pırıldır. Bu uyum Yakup için korkunç bir uyumdur. Yakup bu uyumu kendisinin var olabilmesi korkunçluğu gibi tahayyül eder. Yakup eğer var olabilirse bu uyum çarkının dişlilerinden biri olacaktır. Yakup var olmayı ya da çağrılmayı hem istiyor hem de bunu korkunç olarak düşlüyor. Çağrılmayan Yakup; bir yara, bir oyuk, bir dert, bir olamamışlık. Çağrılmayan Yakup şiir ama değil de. Bir roman ama değil de... (Şükran Korhan)
"Daha hiç çağrılmadım Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç Yakup! Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım" Yalnızlığını yazmış her satırda, ne kadar yalnız olduğunu ve yalnızlığın verdiği ıstırabı hissettiriyor. Herkesin uyum sağladığı bir çağda kendisinin ayak uyduramadığı, Kitapta, kurbağalara bakmaktan geliyorum mısraları , ayak uyduramadığı topluluğu simgelemesi, kendisi sadece onları izlemekle kalması, bir türlü onlara dahil olamaması... Kimse onun farkına varmamış olması yada O topluluktan kendini soyutlamış olması... oradaki 'Yakup' diye seslenmediler kısmı onu kimse tanımıyor adını bilmiyor ki seslensinler Ben şehirden çok şiirsel anlatım şeklinde yazılmış, şiir hikaye, diyorum başka bir anlatımı var mı? bilmiyorum ama çok kısa sürede okudum aktı gitti ve hissettirdi... Edip Cansever'in zaten böyle bir yalnızlık o sakinlik halleri, sessizliğini bildiğim için mi ne ... oyüzden herhalde hissettiklerini yaşadıklarını bana da hissettiriyor... (Zakire Gök)
Çağrılmayan Yakup PDF indirme linki var mı?
Edip Cansever - Çağrılmayan Yakup kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çağrılmayan Yakup PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Edip Cansever Kimdir?
Edip Cansever (8 Ağustos 1928–28 Mayıs 1986), Türk şair.
8 Ağustos 1928’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Kapalıçarşı’da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976’dan sonra yalnızca şiirle uğraştı. Bodrum'da tatildeyken beyin kanaması geçirdi, tedavi için getirildiği İstanbul'da 28 Mayıs 1986’da yaşamını yitirdi.
Yaşamı
İlk şiiri 1944'te İstanbul dergisinde yayınlandı. Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası, Kaynak dergilerinde çıkan ilk gençlik şiirlerini "İkindi Üstü" kitabında topladı. Bu şiirlerde varlıklı, her şeye yaşama sevinciyle bakan bir gencin avarelikleri, duyguları ön plandaydı. 1951'de "Nokta" dergisini çıkardı. Bu dergi genç şairlerle ve yazarlarla tanışmasını sağladı. İlk kitabından 7 yıl sonra yayınladığı "Dirlik Düzenlik" bu dönemin ürünüdür. Bu kitaptaki şiirlerde düşünceyi dil içinde eritmeye yönelen, özlü bir söyleyiş ve çarpıcı biçim arayan, toplumsal eleştiri için mizah aracını kullanan bir tutum görüldü. 1957'de yayınlanan "Yerçekimli Karanfil" ile kendisine özgü bir şiir evreni kurdu. İkinci Yeni akımının özgün örneklerini verdi. Yenilik, Pazar Postası, Yeni Dergi gibi dönemin sanat yayınlarında şiirsel canlılığı besleyen şairlerden biri oldu. Şiirinde zamanla sevinç yerini bunalıma, toplumsal dengesizlikleri eleştirme kaygısı yerini yıkıcı bir umutsuzluğa bıraktı. "Dize işlevini yitirdi" gerekçesiyle yeni arayışlara yöneldi. Şiirde tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullandı. "Nerde Antigone", "Tragedyalar", "Çağrılmayan Yakup" bu dönemin ürünleri. Yine de İkinci Yeni içindeki bazı şairler gibi anlamsızlığı savunmadı. Kapalı, anlaşılması güç, yine de anlamdan ayrılmayan bir şiire yöneldi. Çok farklı imgeler kullanırken bile düşünce öğesini gözardı etmedi. Yapıtlarına tutarlı bir bütünlük kazandırdı. Şiirinde düzyazı olanaklarını kullanmaktan da çekinmedi. Yalnız şiirleriyle değil tepkileri ve yaşama biçimiyle de kendisinden söz ettirdi. Sürekli yazan, yayınlayan bir şair olarak ilgileri hep üstünde tuttu.
Eserleri
Şiir Kitapları
İkindi Üstü (1947)
Dirlik Düzenlik (1954)
Yerçekimli Karanfil (1957)
Umutsuzlar Parkı (1958)
Petrol (1959)
Nerde Antigone (1961)
Tragedyalar (1964)
Çağrılmayan Yakup (1966)
Kirli Ağustos (1970)
Sonrası Kalır (1974)
Ben Ruhi Bey Nasılım (1976)
Sevda ile Sevgi (1977)
Şairin Seyir Defteri (1980)
Yeniden (1981)
Bezik Oynayan Kadınlar (1982)
İlkyaz Şikayetçileri (1984)
Oteller Kenti (1985)
Hikaye,Roman
Gül Dönüyor Avucumda (Ölümünden sonra, 1987)
Şiiri Şiirle Ölçmek: Şiir Üzerine Yazılar, Söyleşiler, Soruşturmalar. Hazırlayan: Devrim Dirlikyapan. Yapı Kredi Yayınları, 2009.
Ödüller
1958 Yeditepe Şiir Armağanı: "Yerçekimli Karanfil"
1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü: "Ben Ruhi Bey Nasılım"
1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü: "Yeniden"
Edip Cansever Kitapları - Eserleri
- Yerçekimli Karanfil
- Gelmiş Bulundum
- Sonrası Kalır 1
- Sonrası Kalır 2
- Bezik Oynayan Kadınlar
- Ben Ruhi Bey Nasılım
- Öncesi de Kalır
- Şiiri Şiirle Ölçmek
- Gül Dönüyor Avucumda
- Şairin Seyir Defteri
- Seçme Şiirler
- Karanfil Elden Ele
- Sevda ile Sevgi
- Çağrılmayan Yakup
- İlkyaz Şikayetçileri
- Oteller Kenti
- Kirli Ağustos
- Umutsuzlar Parkı
- Sonrası Kalır
- Tragedyalar
- Petrol
- Nerde Antigone
- Dirlik Düzenlik
- İki Satır, İki Satırdır
- Yer Çekimli Karanfil
- İkindi Üstü
Edip Cansever Alıntıları - Sözleri
- Gizlisi yok, bu dünyada böyle sıkılmak iyi. Sıkılmak iyi baylar Biz hazır tuttukça böyle İçi yangında alev alev Dışı buz tutmuş kalplerimizi.. (Seçme Şiirler)
- Biz bu şafak vaktinin neresindeyiz Öyle bir umut gibi gelip geçecek Yalnızım, yalnızsın, bize kim gülümseyecek. (Şairin Seyir Defteri)
- İçimde yaz kırıkları. (Sonrası Kalır 2)
- “Dedim, deniz de bendim, düşleyen de denizi ve sabah olur olmaz üstünde derinliğimin bir gülümseme gibi bulacağım kendimi” (Kirli Ağustos)
- Bir canavar gibi düşünün isterseniz Herkes kendi düşündüğüyle kalacak. (Umutsuzlar Parkı)
- Büyük bir oda. Bahçeye açılan bir pencere Ortada bir masa Yanda bir kapı Daha birkaç şey: Örneğin bir yunus balığı camdan, bir heykel Sabah. Duvarda gün tanrıları Rezeneler, sedef otları, küpe çiçekleri görünür pencereden Görünür ama görünmez (Nerde Antigone)
- Ne geçmişteydi ne gelecekte İki düş parçasının kesiştiği yerde (İlkyaz Şikayetçileri)
- Kimseye bir şey söylemedim Ama bir daha gelmedi Ne sevgi, ne nefret, önceleri bir şey duymadım Sadece gelsin istedim Uyanık bekledim Gelsin istedim Ama bir daha gelmedi (Ben Ruhi Bey Nasılım)
- Güneşle karışıvermiş Kırın içinde ne varsa Öyle gürültüsüz ferah Sıcak sıcağına dünya. (Dirlik Düzenlik)
- Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz (Tragedyalar)
- Ben kendimi koruyordum Sanki bir çaresizlikten ödünç aldığım kendimi... (Çağrılmayan Yakup)
- Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz. (Tragedyalar)
- Renklerin gözleri var bakışlarımızı buluyor (Öncesi de Kalır)
- Şurayı götürün dedim onlara Buraya da, burayı da Alın götürün dedim Çimenlerin tirşe buğusu üstünden Tirşe buğunun düşlere değen üstünden Düşlerin ayçiçeği giysilerinin üstünden O zaman anlatırım dedim onlara Pencere önümün niye uçtuğunu. (İlkyaz Şikayetçileri)
- olmaz ki, kimse kimseyi sevemez. ama hiç kimse. (Ben Ruhi Bey Nasılım)
- Hayır, beni sevmenden korkmuyorum. Beni sevmemenden korkuyorum. (İki Satır, İki Satırdır)
- Saadet saadet evlerinde Saadeti sevmez Ibrahim'ler Ablası var saçları sıcakta Çözülmüş buzlar gibi akar (Dirlik Düzenlik)
- Biliyor musun ? az az yaşıyorsun içimde.. (Gelmiş Bulundum)
- Müthiş sıkılıyorum. Daha kötüsü, insanlardan soğuyorum galiba. Oysa ben onlarsız, onlara güvenmeden edemem. Ama elimden ne gelir. Sevgiden, yakınlıktan, insanca davranmaktan anlayanlar o kadar az ki. (Şiiri Şiirle Ölçmek)
- “Yağmurdan çok, beni yağmur yağmış günlerin hatırlanması ıslatır.” (İki Satır, İki Satırdır)