Can Çekişen Türkiye - Pierre Loti Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Can Çekişen Türkiye kimin eseri? Can Çekişen Türkiye kitabının yazarı kimdir? Can Çekişen Türkiye konusu ve anafikri nedir? Can Çekişen Türkiye kitabı ne anlatıyor? Can Çekişen Türkiye PDF indirme linki var mı? Can Çekişen Türkiye kitabının yazarı Pierre Loti kimdir? İşte Can Çekişen Türkiye kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Pierre Loti
Yayın Evi: Elips Kitapları
İSBN: 9789758971018
Sayfa Sayısı: 182
Can Çekişen Türkiye Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Pierre Loti, İstanbul´da bir sokağa isminin verilmesine yol açacak kadar Türkler tarafından benimsenen ve bize yakın bir düşün adamı... "Türk dostu Batılılar kimdir " denilince geçmişten günümüze ilk akla gelen isimlerden biri. Osmanlı´nın son dönemine de Milli Mücadele´ye de tanıklık eden Loti, yazdığı romanlarla Doğu´nun eski medeniyetlerini ve Türkleri yüceltmektedir. Batı´nın önyargılarıyla toz duman altında kalmış olan Türklere ve Doğu medeniyetine ilişkin gerçekleri anlatır, hatırlatır. Bu kitabı ise Balkan ve Trablusgarp savaşlarında Türklerin ve Müslümanların uğradığı zulüm ve katliamlara tanıklığının belgesi gibidir. Can Çekişen Türkiye kitabı, okuyanların kendi geçmişine olduğu kadar, bir Türk dostunun duygularına da yakınlaşacağı bir yapıt.
Can Çekişen Türkiye Alıntıları - Sözleri
- Yaşlı bir Türk size bir kilo elma tartıyorsa, bir yanlışlık olabileceği korkusuyla fazladan bir elma daha koyar. Bunu hangi Avrupalı yapar? Tam tersine, ağır basması için parmağıyla tartıya dokunur.
- Eğer Türklerin boyunduruğu altındaki bu kavimler, her ne kadar bağımsızlık arzuları tartışılmayacak kadar meşru ve haklı olsa da, bu kadar fanatik ve sert olmasalardı zulüm ve düşmanlığa kesinlikle gerek kalmazdı. Ancak Makedonyalıların eşkıyaları ve bombaları, Bulgarların zalimlikleri ve vahşetleri vardı, kelimelerle anlatılamayacak komitacıları vardı.
- ...yaradılışı itibariyle sakin bir ruha sahip olan Türkler, tahrik edilmedikleri sürece sertliğe başvurmazlar.
- Doğu'daki büyük eğitim kurumlarımızdan birinin idarecisi olan ve saygıyla anılan bir Fransız rahibesi, bana bir mektup yazmış. Bu aziz kadın, Türk yaralılar için sınıflarını hastane haline getirmiştir. "Zavallı Türklerimiz! Evet, onlara tüm kalbimle acıyorum. Onları buradan sürmek isteyenlerin yanında yaşamak zorunda kalırsak, bu kadar hoşgörü ve iyiliği asla bulamayız."
- Türk yönetimi yerine Balkan yönetimi geldiği takdirde bizim endüstriyel ve ticari çıkarlarımızın biteceğini düşünüyorum. -Lucien Moruard-
- İstanbul’un kedileri de yanından gelip geçenlerden hiç korkmazlar. Çünkü bilirler ki, yanlarından geçen bu yolcular, onları rahat ettirmek için yollarını değiştireceklerdir.
- . Biz hıristiyanlara, çalmak, hile ve düzen kurmak dinimizce yasaklanmıştır. Buna rağmen, hırsızlığı da, hile ve düzeni de pekâlâ yapıyoruz. Halbuki, Türkler asla.. Meselâ, bir yaşlı Türk, size bir kilo elma tarttığı zaman, tartıda aldanmış olmak korkusuyla, fazladan bir elma daha verir. Bunu hangi Avrupalı yapar? Aksine, sattığı şeyi daha da ağırlaştırmak için, parmağını o tarafa doğru kaydırır. .
- . Sözlerim hepimizi, Avrupa'nın bütün hıristiyan halkını içine almaktadır. Yeryüzünde en fazla insan öldüren bizleriz. Dudaklarımızda «kardeşlik» kelimesi olduğu halde, her yıl daha da çoğalan yakıp yıkıcı maddeler icad ederek, Afrika’da, Asya’da yağma ve çapul düşüncesiyle kan ve ateş saçanlar bizleriz. .
- Gerçekleri saklamak için ortaya koyulan bahaneler her ne olursa olsun, emperyalist savaşlara lanet okuyorum! İnsan kasaplarindan utanıyorum!
- . İstanbul — 25 Aralık 1912 «Türkler katliâm ediyorlar!» Bugün, bunun tam aksine «Türkler katliâm ediliyorlar!» diye Çağıralım. Evet! Türkler katliâm ediliyorlar. Yaralıların vücutları alçakça kesiliyor; karılarına tecavüz ediliyor; mahalleleri yakılıp, yağma ediliyor. Kim tarafından? Makedonya’da on yıldan beri öldürme san'atını yürüten vahşi asker çeteleri tarafından. Ve bu cinayetler hangi prensip uğruna işleniyor? Medeniyet, adalet ve hürriyet uğruna! Ve ağzı bu yüce kelimelerle dolu olan bütün Avrupa, hep birlikte, bu kadar kötülüklerin yapıcılarını sevinçle alkışlıyor. Ne acı şey! Ne utanılacak durum! .
Can Çekişen Türkiye İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu kitabında Pierre Loti,Balkan ve Trablusgarp savaşlarında Türklerin ve Müslümanların uğradığı zulüm ve katliamları anlatmaktadır..ayrıca Pierre Loti Türk dostu deyince aklımıza gelmesi gereken kişidir. (Demet Özveren)
Benim bu incelemeyi yazdığım tarih itibariyle okuyan kişi sayısı ondu. İnceleme yazısı da yazılmamıştı. Dolayısıyla çok okunan bir kitap değil. Piyer Loti'nin o kadar ismini duyuyoruz bari bir kitabını okumuş olayım diye bu kitabını okumaya karar verdim. Zaten 180 sayfa, bir-iki günde bitirelebilecek bir kitap. Dili çok ağır değil. Piyer Loti'nin Fransız gazetelerinde Türkiye (ya da o dönemki adıyla Osmanlı) ile ilgiliyayınlanan yazıların derlemesi şeklinde. Piyer Loti'nin Türkler hakkında katıldığım ve katılmadığım tespitleri var. Örneğin: "Türkler bizden (Fransızlardan) daha iyi yürekli olmakla birlikte daha serttirler. Yumuşak başlı görünürler, fakat tahrik edildiklerinde korkunç olurlar ve gözlerini kan bürür" demiş. Ayrıca "Bir Türk size bir kilo elma tarttığı zaman eksik tartmış olma endişesiyle size bir elma daha verir. Bunu hangi Avrupalı yapar? Aksine sattığı şeyi daha da ağırlaştırmak için parmağını o tarafa bastırır." Bilmiyorum, bu kitabın yazıldığı dönem gerçekten böylemiydi ama günümüzde bu tespitine katılan birisinin mahkemede şahitliğini kabul etmezler. Sadece merak ettiğim için okudum. Sizin de benim gibi "Piyer Loti'nin kitapları neye benziyormuş?" şeklinde bir merakınız varsa hızlı bir şekilde okuyabilirsiniz. (Mehmet Şentürk)
Yazar 14 Ocak 1850 de doğmuş Fikirleri ile batıdan çok doğuya yakındır Fransız Akademi üyesidir 1903'te Bir Gemi kumandanı olarak İstanbul'a geldi. II Meşrutiyet sonrası tekrar İstanbul'a geldi. Dünya çapında Türkiye lehinde propagandalar yapmıştır. Sonra çok kere İstanbul'a geldi. Türkiye hakkında çok eser yazdı. Bu eserinde Avrupa'da ve Amerika'da Çok cesur bir şekilde özellikle 1. Dünya Savaşı yılları ve öncesinde yaşanan hadiselere çok iyi bir şekilde Işık tutmuş. Kitap okuyucular için çok faydalı bilgiler içeriyor. Tarihe ilgi duyan herkes mutlaka okunmalıdır. (Yahya Akdemir)
Can Çekişen Türkiye PDF indirme linki var mı?
Pierre Loti - Can Çekişen Türkiye kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Can Çekişen Türkiye PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Pierre Loti Kimdir?
Pierre Loti, asıl adı Louis Marie Julien Viaud (d. 14 Ocak 1850 - ö. 10 Haziran 1923), Fransız romancı. Pierre Loti isminin yazara, kimi kaynaklara göre öğrencilik yıllarında; kimi kaynaklara göreyse, 1867 yılında yaptığı Okyanusya seferi sırasında, Tahitili yerliler tarafından verildiği söylenir. "Loti", egzotik iklimlerde yetişen egzotik bir çiçeğin ismidir.
1850 yılında Fransa'nın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçüğü olarak doğdu. 17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'ne girdi. Denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra 1881'de yüzbaşı oldu ve ilerleyen yıllarda da terfi ederek albaylığa kadar yükseldi. Ortadoğu ve Uzakdoğu'da bulundu. Bir deniz subayı olarak romanlarında konu ettiği yabancı kültürünü pek çok yer gezerek tanıma fırsatını buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı.
1879'da ilk romanı olan ve o dönemin Osmanlı Türkiye'sinden kesitler veren Aziyadé 'nin (Aziyade) yayınlanmasının ardından 1886'da Pécheur d'Islande'la (İzlanda Balıkçısı)'nı yayınladı. Loti, kendini edebiyat çevresine kabul ettirmiş bir yazar oldu. Daha sonraki yıllarda her yıl bir kitabı çıktı ve kitapları geniş kitlelerce okundu. 1891 yılında Fransız Akademisi'ne seçilen yazar 1910 yılında Légion dHonneur nişanını aldı. İzlenimci bir yazar olan Pierre Loti'nin oldukça yalın bir dili vardı. Edebiyattaki bu izlenimciliği kişiliğini de derinden etkiledi. Derin bir umutsuzluğu dile getiren yapıtlarında aşkın yanı sıra ölüm duygusu da geniş yer alıyordu. Bütün bu umutsuzlukla birlikte içinde duyduğu insanlığa karşı şefkat ve acıma duygusunu yapıtlarına yansıttı.
Pierre Loti Kitapları - Eserleri
- İzlanda Balıkçısı
- Aziyade
- Doğudaki Hayalet
- Yeşil Cami
- Can Çekişen Türkiye
- Hayal Kadınlar
- Kudüs
- İsfahan'a Doğru
- Bezgin Kadınlar
- Ermenistan’daki Katliamlar ve Türkler
- Madam Krizantem
- Bir Sipahinin Romanı
- Türkler ve Ermeniler
- Sevgili Fransa'mızın Doğudaki Ölümü
- Umudunu Yitirmiş Kadınlar
- İstanbul 1890
- Aziyade
- İsfahan Seyahatnamesi
- Doğu Düşleri Sona Ererken
Pierre Loti Alıntıları - Sözleri
- Mutsuz bir masal oyunu olan yaşamımın unutulmaz bir perdesi orada oynandı mutlaka, o yüzden oraya dönmek düşüncesi böyle tedirgin ediyordu beni... (Doğudaki Hayalet)
- 1896 katliamlarının bütün korkunçluğunu Türklerin üzerine yıkmadan önce "Devrimci Ermeni Partisinin" nasıl bir şiddetle saldırıyı başlattığını aklımızdan çıkarmamız gerekir. Bir grup genç suikastçı "Bu şehir kısa sürede kuşkusuz külden bir çöle dönecek" yazan afişleri küstahça asmış ve şehri ateşe verme niyetlerini açık açık ifade etmişti. Peki, dünyadaki hangi ulus böylesi bir saldırıya ibret verici bir ceza ile karşılık vermez? (Ermenistan’daki Katliamlar ve Türkler)
- Bir gazeteci düştü patavatsız, meraklı, yeni çıkan bir gazetede çalıştığı için yeni herşeye aç, insan en çok şaşırtacak soruları, zarefetten yoksun tavırlarla soruyor bana. .... ~... (Hayal Kadınlar)
- Türk yönetimi yerine Balkan yönetimi geldiği takdirde bizim endüstriyel ve ticari çıkarlarımızın biteceğini düşünüyorum. -Lucien Moruard- (Can Çekişen Türkiye)
- . İstanbul — 25 Aralık 1912 «Türkler katliâm ediyorlar!» Bugün, bunun tam aksine «Türkler katliâm ediliyorlar!» diye Çağıralım. Evet! Türkler katliâm ediliyorlar. Yaralıların vücutları alçakça kesiliyor; karılarına tecavüz ediliyor; mahalleleri yakılıp, yağma ediliyor. Kim tarafından? Makedonya’da on yıldan beri öldürme san'atını yürüten vahşi asker çeteleri tarafından. Ve bu cinayetler hangi prensip uğruna işleniyor? Medeniyet, adalet ve hürriyet uğruna! Ve ağzı bu yüce kelimelerle dolu olan bütün Avrupa, hep birlikte, bu kadar kötülüklerin yapıcılarını sevinçle alkışlıyor. Ne acı şey! Ne utanılacak durum! . (Can Çekişen Türkiye)
- "İnsan diline sığmayan düşler ardında koşardık.." (Doğudaki Hayalet)
- Camiden yayılan sükûnet belki de yaşayan şekillerin bulunmayışından kaynaklanıyordu: bizim kiliselerimizi süsleyen, çoğunlukla muhteşem ama daima fazlasıyla insani o acılı resimlerden eser yoktu. Çiçeklerin bile onları değiştiren, ne olduğunu bilmediğim katı bir tarafı vardı; her yerde geometrik düzgünlük, kişisellikten uzaklık, soyutluk, yokluk: nesnelerin düzenlenişi ve temiz hatları, cansız, soyut -sonsuz- bir tür öte dünyanın yaklaşmasını ve yatıştırıcılığını hissettiriyordu şimdiden. (Yeşil Cami)
- Filistin 'de Kutsal Kabir Kilisesinin kapılarındaki muhafızlar olarak dur dermeye hazır İYİ TÜRKLER olmadığında ; Farklı mezheplerden gelen, birbirini lanetleyen, köpekler gibi kavga edip birbirlerine gümüş haçlar ya da altın kutsal ekmek kaplarıyla vurarak bazilikaları kana bulamaya başladığında ne olacak! (Ermenistan’daki Katliamlar ve Türkler)
- Toprağın altında yatanlar zaten kurdukları huzurlu hayalin peşine düşmekten fazlasını yapamıyorlardı sanki. Hayal aynı hayaldi. Sadece biraz daha esrar vardı biraz daha Sessizlik ve karanlık.. (Yeşil Cami)
- "seviyoruz ama yalnızca ruhumuzla bir başka ruhu seviyoruz; zihnimiz, bir başka zihne bağlanıyor, yüreğimiz bir başka yüreğe esir oluyor." (Umudunu Yitirmiş Kadınlar)
- ...yaradılışı itibariyle sakin bir ruha sahip olan Türkler, tahrik edilmedikleri sürece sertliğe başvurmazlar. (Can Çekişen Türkiye)
- Sonra, hayat tükenirken de, iman vardır ölüm korkusunu savuşturmak için... (Yeşil Cami)
- Daha fazla acı çekmemek için bu hayattan kurtulmayı, bir mezar taşının altında huzurla yatabilmeyi diliyordu... (İzlanda Balıkçısı)
- evlilikler o kadar çabuk sona erdiliyor ki! .... ~... (Hayal Kadınlar)
- , ... kaç zamandır artık şaşırmamayı öğrenmişti. ... ~... (Hayal Kadınlar)
- Burada hayatın ne kadar basit ve tefekküre dayalı kaldığı hissediliyordu. (Yeşil Cami)
- O kadar çok gülerdi ki ağlamaya vakti kalmazdı. (Aziyade)
- Her türlü tensel arzunun ötesinde onu son derece sevecen, son derece temiz bir aşkla seviyorum, onun benim olan ruhunu, kalbini seviyorum, gençliğin, tensel çekiciliğin kalmadığı, bize yaşlılığı ve ölümü getirecek gizemli gelecekte de onu sevmeye devam edeceğim. (Aziyade)
- Kadınların yüz çizgilerinde bir mübhemlik(belirsizlik) ta hayatın sonuna kadar devam eden ,gençliğe ait birşey var. (Madam Krizantem)
- Beni anlamayacak insanların yanında zekâ ne işe yarar? (Aziyade)