Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki - Ruşen Eşref Ünaydın Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki kimin eseri? Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki kitabının yazarı kimdir? Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki konusu ve anafikri nedir? Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki kitabı ne anlatıyor? Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki PDF indirme linki var mı? Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki kitabının yazarı Ruşen Eşref Ünaydın kimdir? İşte Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ruşen Eşref Ünaydın
Yayın Evi: Türk Tarih Kurumu Basımevi
İSBN: 9789751602121
Sayfa Sayısı: 58
Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ünaydın; Çanakkale’de Savaşanlar Dediler ki adını verdiği bu kitapçığa alınmış olan ilk beş yazı, Birinci Dünya Savaşının sonlarında ve 1918’in ilk yarısında Yeni Mecmua’nın 18 Mart 1915 zaferinin yıl dönümü münasebetiyle çıkan olağanüstü sayısında yayınlanmıştır.
Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki Alıntıları - Sözleri
- Onun için burada cihana aşikâr oldu ki, yeryüzünde her yaratılmadan, her silahtan, her azimden üstün bir tek güç vardır: Türk!... Zira bu tepelerden ölümü yenip diriliği kazanan Türk'tür!...Yere serdiği dünyanın başına basarak sözünü ummanlara geçiren Türk'tür!...
- Giderken, İngiliz, Mıntıka Kumandanı Mahmut Bey'e demiş ki: "Türkleri şöyle cesurdurlar, böyle alicenaptırlar diye kitaplarda okudum. Bu defa da cephede gördüm. Fakat böyle şiddetli bir ateşe karşı bu derece fedakârlıklarını bilemezdim. Bu derecesini İngiliz bile yapamaz."
- - Eh bu İngiliz cesur mu bari? - Askeri korkaktır, yani... Denizden gücü çoktur. Yoksa karada yüzü yoktur. Bir kere Türk'ün askerini gördü mü, gerisi geriye kaçmaya yüzü yeter; yoksa başka bir şeye yetmez.
- ''-Hücumda insanın içine telaş falan gelmiyor mu? -Yok: Pek değil... Gelirse de geçiyor. Çünkü ümit kesildiği için... Yanındaki arkadaş tutkun olursa ve aletin iyi olursa harp etmesi, yemek yemesi kadar kolay da... Arkadaş kötü olursa yanındakine de tesir ediyor.'' Heyecanda olan ruhların, hele kalabalık ve telaş anlarında ne kadar kolaylıkla telkin altında kalacağını Mehmet Çavuş iyi izah ediyordu. Kahhar bozgunların ve misilsiz fedakârlıkların sebebi, çavuşun söylediği cümlelerde mündemiçti.
- O emeklerden bize bir yurtla bir yiğit bergüzar kaldı!... Milletin altın talihi gibi sarışın başın, ey Anafartalar kahramanı, bize bu dağlardan doğdu... Yaşatıcı hava ve aydınlatıcı ışık yeryüzünü nasıl kaplıyorsa, o günden beri senin hizmetlerin de yurdu öyle kapladı. Türk ülkesinde ne yana baksak, gözümüzde ve gönlümüzde sen varsın, ey Kemal!...
- Derler ki muharebede bizim askerlerin gözüne yeşil sarıklı askerler görünürmüş; siz de gördünüz mü onlardan? -Hayır efendim, biz görmedik. Yalnız kuşlar vardı, yeşil yeşil. Ateşin arasında gezerlerdi; sonra zeyrin ağaçlarına konarlardı. Başka bir şey görmedik. O zeytin ağaçların kurşun, gülle kırmış, yıkmış; dalını, budağını karıştırmış. O yeşil kuşlar oraya konarlardı. Kurşun murşun, Allah tarafından, onlara dokunmuyordu.
- Etrafını bir hilal gibi tavaf ettiğimiz Çanakkale!... Sana bu mana yetmez mi: Sen ki iç ve dış denizlerin ortasında bir baştan bir başa göğe yükselen yekpare bir şehit kabrisin!... Gaza diyarı, kendi anıdın kendinsin!...
- Yaşatıcı hava ve aydınlatıcı ışık yeryüzünü nasıl kaplıyorsa, o günden beri senin hizmetlerin de yurdu öyle kapladı. Türk ülkesinde ne yana baksak, gözümüzde ve gönlümüzde sen varsın ey Kemal!...
- Benimle burada muharebe eden bir cümle askerler katiyen bilmelidir ki, uhdemize tevdi edilen namus vazifesini tamamen ifa etmek için bir adım geri gitmek yoktur. Hab u istirahat aramanın, bu istirahatten yalnız bizim değil, bütün milletimizin ebediyen mahrum kalmasına sebebiyet vereceğini cümlemize hatırlatırım!
- Yeryüzünde her yaratılmadan, her silahtan,her azimden üstün bir tek güç vardır: Türk!
Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap beş kısa anı, bir mektup ve bir şiir dizisi olmak üzere toplam yedi bölümden oluşuyor. Anılar da mektup da şiirler de oldukça kısa fakat bir o kadar etkileyici. İki gün sonra Çanakkale Savaşı'nın bir dönüm noktası olan 18 Mart Deniz Zaferi. Bu sebeple elinize geçerse günün anlam ve önemine ithafen okunabilir, eşe-dosta hediye olarak alınabilir. Şiddetle tavsiye ediyorum. (Umuti)
Kitaplığımdaki en önemli kitaplardandır. Benim için tek eksiği görüşülen gazi sayılarının azlığıydı. Tabi ki dönemin şartlarına göre belki de imkan oydu. Acaba daha çok görüşme yapılabilir miydi sorusunu hep sordum. Herkesin okuması ve yaşananları ilk ağızdan okuması için çok önemli ve değerli bir kitaptır. (Kamkat)
Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki: Kitabın içinde Çanakkale'de savaşmış toplamda 5 tane er, erbaş ve subay ile yapılan mülakatlar yer almakta. Konuşmaların orjinalliğine dokunulmamış olmakla birlikte gayet anlaşılır bir üslup hakim. (Ömür Berat ÇALIK)
Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki PDF indirme linki var mı?
Ruşen Eşref Ünaydın - Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ruşen Eşref Ünaydın Kimdir?
Doktor Eşref Ruşen'in oğludur. Galatasaray Sultanisi'ni (1910-1911) ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni (1914) bitirdi. Askeri Baytar Âlisi'nde, Darülmuallimini Âli'de, Türkçe ve Fransızca öğretmenliği yaptı. Yazarlık hayatına 1914'te mütercimlikle başladı. 1918'de Yeni Gün muhabiri olarak Kafkasya'ya, Tasviri Efkar muhabiri olarak Sivas'a gitti. Dergi ve gazetelerde mülakat ve gezi türünde yazıları yayımlandı.
1920'de Anadolu hükümetinin çağrısı üzerine İnebolu yoluyla Ankara'ya gitti; Türk Kurtuluş Savaşı'na katıldı. 1922 yılında Buhara elçiliği başkatibi oldu. Lozan Konferansı'nda matbuat müşavirliği yaptı. TBMM II., III. ve IV. dönemlerinde Afyonkarahisar Milletvekili olarak görev yaptı. Riyaseti Cumhur Umumi Katipliği'nde (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği), Tiran, Atina, Budapeşte Elçiliğinde ve Roma, Londra ve Atina Büyükelçiliğinde bulundu. 1937 yılında yapılan Trakya Manevraları'na katılarak yabancı heyetlere eşlik etti. 1952'de emekliye ayrıldı.
Servet-i Fünun, Donanma, Tedrisat, Türk Yurdu ve Yeni Mecmuada yayımladığı mülakat, mensur şiir ve hatıra türünde yazılarıyla tanındı. Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat'ın yazarı ve Mustafa Kemal Paşa'nın yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Kemal Paşa'yı Türk basınında ilk defa tanıtmasıyla ünlüdür.
Ruşen Eşref Ünaydın Kitapları - Eserleri
- Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal İle Mülakat
- Diyorlar ki
- Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ve Çanakkale'de Savaşanlarla Mülakat
- Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki
- Damla Damla
- Galatasaray ve Futbol
- Atatürk'ü Özlemek
- Mustafa Kemal Çanakkale'yi Anlatıyor
- Güneşi Özledik
- İstiklal Yolunda
- Bütün Eserleri Cilt 1
- Atatürk'ü Özleyiş II
- Bütün Eserleri- Cilt 7
- Bütün Eserleri Cilt 2
- Bütün Eserleri Cilt 5
- Bütün Eserleri Cilt 8
- Bütün Eserleri Cilt 14
- Bütün Eserleri Cilt 13
- Bütün Eserleri Cilt 12
- Bütün Eserleri Cilt 11
- Bütün Eserleri Cilt 10
- Bütün Eserleri Cilt 9
- Bütün Eserleri Cilt 6
- Bütün Eserleri Cilt 4
- Bütün Eserleri Cilt 3
Ruşen Eşref Ünaydın Alıntıları - Sözleri
- O'nun ülküsünün sarayı: Türkiye Büyük Millet Meclisi idi. Ve o meclisin kürsüsünün üstünde altınlı çelikten dökme kılıçlar gibi keskin “talik”le yazılmış: “Hâkimiyet milletindir” sözü idi. O, bu “arsa-i alem”de o düşünce ülkesini fethedip milletinin egemenliğini cihana ispat için at oynattı, kılıç oynattı, kalem oynattı, cihanı yerinden oynattı. O'nun bu düşünce sarayından başını çevirip hayran kalacağı başka saray mı olabilirdi!.. (Atatürk'ü Özlemek)
- (…) askerlerimizin süngüsünden başka güvenilecek hiçbir çare yoktu. (Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal İle Mülakat)
- O emeklerden bize bir yurtla bir yiğit bergüzar kaldı!... Milletin altın talihi gibi sarışın başın, ey Anafartalar kahramanı, bize bu dağlardan doğdu... Yaşatıcı hava ve aydınlatıcı ışık yeryüzünü nasıl kaplıyorsa, o günden beri senin hizmetlerin de yurdu öyle kapladı. Türk ülkesinde ne yana baksak, gözümüzde ve gönlümüzde sen varsın, ey Kemal!... (Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki)
- Her mahluka ve her memlekete cinsine ve yaratılışına göre hasletler dağıtan tabiat ve iklim, bizi sonsuz cesurlukla mı cihazlandırdı? Dünya üstümüze çökse bile yılmamak bizim payımızdır. Napeleon’un: ‘’Türk kırılır, fakat ezilmez.’’ sözü, ne kadar doğru olduğunu, söylendiğinden yüz şu kadar yıl sonra, Anadolu’da bir defa daha gösterdi. İstanbul’da ‘’Ezip bitirdik’’ sanıyorlardı. Ankara’da gördüler ki yine tammışız!... (İstiklal Yolunda)
- İçim bütün cüdalarla dolu bir diyardır ki uçsuz bucaksız hasreti, elemi, ziyanı, nikbeti* var... Fakat bu diyarı çok seviyorum; zira bu benimdir. “Keşke iyi günlerinde yaşasaydım” diye onun şimdiki hâlinden yılacak, ürkecek kadar zayıf değilim!... Ona ağlayabilmeyi dünkü kaygısız kahkahalardan daha doğru ve daha derin buluyorum!... Yarın benden sonrakilerin yüzü gülebileceğini ummak bugün dertlerime, tasarıya sığmaz bir tahammül, bir munislik** veriyor. Evet bu diyarın toprağını da, insanlarını da seviyorum. Hepsine birden: “İyi olacaktır! Ümit kesmeyin, ümit kesmeyin! Neler çekseniz yorulmayın! Zira yorgunlukların akıbeti her fecaatten*** feci olur!... Ümidiniz varsa, ölseniz de ölmezsiniz... ” * Talihsizlik, felaket. ** Cana yakın, uysal, sevimli olma durumu. *** Çok acıklı, yürekler acısı durum. (İstiklal Yolunda)
- Öğretmen olmalıyım. Okumaktan, okutmaktan ayrılmamalıyım. Hem okumak, hem okutmak yüzde yüz müspet iştir. Yurda hizmet etmek istemenin en istenecek şekli, adam yetiştirmektir. Öğretmen, yetiştirendir... (Diyorlar ki)
- Geçen gün bir misafir hanımefendi pek doğru söylüyordu: "Unutmak olmasa yaşamak olmaz" dedi. Doğru değil mi ama? (Diyorlar ki)
- Benimle beraber burada muharebe eden bilcümle askerler kat'iyyen bilmelidir ki bize verilen namus vazifesini tamamen ifa etmek için bir adım geri gitmek yoktur. Hab-ü istirahat aramanın bu istirahatten yalnız bizim değil, bütün milletimizin ebediyen mahrum kalmasına sebebiyet verebileceğini cümlenize hatırlatırım. Bütün arkadaşlarımın hemfikir olduklarına ve düşmanı tamamen denize dökmedikçe yorgunluk eseri göstermeyeceklerine şüphe yoktur. (Mustafa Kemal Çanakkale'yi Anlatıyor)
- Paşa, ruhumda dehşetler uyandıran o boğuşma sahnelerini, o kan ve barut kokan manzaraları keşfetmiş tecrübeli bir adam temkiniyle gülümsedi. (Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ve Çanakkale'de Savaşanlarla Mülakat)
- Yalnızlık bir koskoca meydan; Duygular ondaki kalabalık. (Damla Damla)
- Kalbime Galatasaray; ülkeme Atatürk gibisin. (Galatasaray ve Futbol)
- Yenilmek,birçok millet için ar olur.Fakat yalnız bizde şan kaldı.Zira,üstümüze saldıranlar bir değil,bin idi.Biz de bir iken binmişiz gibi vuruştuk. (İstiklal Yolunda)
- Bu efrat süngü takıp yere yatınca düşman efradı da yere yattı. Kazandığım an bu andır. (Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ve Çanakkale'de Savaşanlarla Mülakat)
- Hayatı sevmiyor muyum? Canımın kadehi onunla dolu?... (Damla Damla)
- Gözlerinin içi güneşin renginde, onlara neden çağsız karanlıklar çöktürüyorsun? (Damla Damla)
- “Terennüm edilen şiir benim ruhumda ürpermeler ve ahenkler meydana getirmedikten sonra ben o edebiyatı ne yapayım....Beni en fazla Fuzuli duygulandırdı...Fuzuli, Fuzuli, hâlâ da Fuzuli...Ve Nedim. “Nigar Hanım ( 1856-1918) (Diyorlar ki)
- ... ruhi hudutlarımız Yavuz ve Kanuni ülkesi kadar hâlâ engindir. Bu engin ruh, bu tükenmez azim, Türk milletinin varlık sebebidir. (İstiklal Yolunda)
- Ruhumda her nedense Osmanlı edebiyatının mazisine derin bir lâkaydî var. Bu lâkaytlık belki onların, belki o edebiyatın pek az mahallî, pek az samîmî olmasından ileri geliyor. _R. H. KARAY_ (Diyorlar ki)
- Ben fıtraten muharririm. Yazı yazarım. Yazının ilmi kısımları hakkında hiçbir malumat sahibi değilim. Ben alaylı muharririm. _R. H. KARAY_ (Diyorlar ki)
- Bu dünyaya sen lazımdın! (Güneşi Özledik)