Çanakkale'ye Gidenler - İsmail Bilgin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Çanakkale'ye Gidenler kimin eseri? Çanakkale'ye Gidenler kitabının yazarı kimdir? Çanakkale'ye Gidenler konusu ve anafikri nedir? Çanakkale'ye Gidenler kitabı ne anlatıyor? Çanakkale'ye Gidenler PDF indirme linki var mı? Çanakkale'ye Gidenler kitabının yazarı İsmail Bilgin kimdir? İşte Çanakkale'ye Gidenler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: İsmail Bilgin

Yayın Evi: Babıali Kültür Yayıncılığı

İSBN: 9789758486489

Sayfa Sayısı: 360

Çanakkale'ye Gidenler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Çanakkale geçilmez" denmiş ve bu kilit noktada geçit verilmemiştir. Boğaz harbinde istikbalimiz için 250 bin gencimizi feda ettik. O şehitler, bugünlerimizi inşa ettiler. Çanakkele kurtularak İstanbul kurtuldu, vatan kurtuldu.

Çanakkel zaferine dair çok hikaye ve roman yazıldı, daha çok da yazılacak.

Onu anlatmak kolay değil. Tek başına edebiyatçı muhayyile ve birikimi yetmez. Tarihe sadakat da gerekir. Bu bakımdan araştırmacılık şarttır. Bu şart, beraberinde yazara büyük yorgunluklar yükler. İsmail Bilgin, bu şerefli yorgunluğun zevkine varan isimlerden biridir

- Rahim Er-

... Mehmet Nazif, gelen yaralıları, hemen tedaviye başladı. İlk önce ağır olanların yaralarını temizledi. Daha sonra hafif yaralılarla meşgul oldu. Hepsi endişeli bakışlar içindeydi. Kendilerine işkence yapılmasından korkuyorlardı. Zira, buraya gelirken kendilerine Türklerin yamyam oldukları söylenmişti. Bu söyletilerden etkilenen akserlerde esir düşmenin paniği yaşanıyordu.

Mehmet Nazif değişik duygular içindeydi. Daha bir saat öncesine kadar birbirine kurşun sıkanlar, şimdi sigara istihkaklarını esirlere vermeye çalışıyordu. İngiliz esirler de çekingenliklerini ve korkularını üzerlerinden atmış bir halde adeta hediye verme yarışına girmişlerdi. Verecek hiçbir şeyi kalmamış olanlar düğmesini, sargı bezini, mendilini hatıra olarak vermek istiyordu.

Çanakkale'ye Gidenler Alıntıları - Sözleri

  • “Çok garip değil mi çavuşum?” “Nedir garip olan Remzi?” “Barışın sembolü dedikleri zeytinlerin altına savaşta şehit olan arkadaşlarımızı gömmemiz." "Hem garip hem de büyük bir tezat. Fakat savaşı biz istemedik... Düşmanı buraya biz çağırmadık... Bu vatan bizim. Savaşmaya mecburuz. Bunu böyle belle."
  • Yenilirsek İstanbul'a istese de, kimse dönemez... Çünkü payitaht düşmüş olur... Şartlar ne olursa olsun, düşman ne kadar kuvvetli olursa olsun, onları yenmek zorundayız. Başka çaremiz yok. Dünyada hiçbir ordu bizim kadar kazanmak mecburiyetinde kalmamıştır. Bu yüzden her türlü ayrıntıyı düşünüp ona göre hareket ediyoruz. Onlar son model silahlarla bize saldıracaklardır. Ama onlarda olan bizde, bizde olan onlarda yok. Her şey silah demek değildir. Silahı tutan elin yüreği de mangal gibi olmalı, yürek yoksa silahın pek bir ehemmiyeti yoktur. Ölümü göze almış bir insan korku duymaz. Etrafına bir bak. Asker ölümü bile hakir görüyor. Bu bizim için çok önemlidir. Ama ya onlar? Muhtemel bir savaşı turistik gezi gibi düşünüyorlar. Truva'yı Dardanos'u Annibalın mezarını merak ediyorlar. İda Dağı'nda av partisi düzenleyecek olmanın hayalini kuruyorlar. İstanbul'u yağmalayacaklarının rüyasını görüyorlar... Her şey onların tahmin ettiği gibi kolay olmayacak. Bir ordu savaşta zaferden başka bir şey düşündü mü peşinen yıpranmıştır. Böyle biline. Ne ki onlar da bunu yakında görecekler... Bu şeref, namus ve en önemlisi, iman mücadelesidir. Biz savaştan galip çıkmak zorundayız. Bunun aksini bile düşünmek istemem.
  • Günden güne artan vergiler, el konulan hayvanlar ve ürünler halkın belini iyice bükmüştü, ama yine de nazlanmadan, ellerinde avuçlarında ne varsa veriyorlardı. Aniden kulaklarında yaşlı birinin sözleri çınladı: "Vatan gittikten sonra yaşamayı n'edelim? Ekmeği suyu, nefes almayı n'edelim oğul? Vatan gittikten sonra nefes almayı n'edelim?..."
  • Cephedeki erin, düşmanla çarpışan erin imanı çok güçlüdür. Çarpıştıkça bu imanı daha da güçlenir, imanı artar. Bu sayede tüm zorlukları ve nefsine ait korkuları yener. Zira, korkular hep nefistendir. Nefsi yenmek de ancak güçlü bir imanla mümkündür. Karşımızdaki düşman silah yönünde kuvvetli olabilir ama silahı tutan, tetiği çeken elin sahibinde yürek yoksa, yüreği çelik gibi değilse, o silah hiçbir işe yaramaz. Ancak yürek var ise, o yürek imanla doluysa, her şey kolay olur. Zorluklar kolaya dönüşür. Bu yüzden Musa Peygamber'e Kızıldeniz, yol olmadı mı? Hazreti İbrahim'i yakacak olan odunlar, balık olmadı mı? Peygamber Efendimiz'in peşine düşen müşrikleri bir örümcek ağı engellemedi mi? Biz düşmanı yeneceğiz. Zafer bizim olacaktır. Çünkü Cenab-ı Hak zalimlerle savaşanlara zafer müjdeliyor. Dünyanın en zalim, en gözü dönmüş, en kanlı düşmanını biz yeneceğiz. Onlar kendilerini medeni dünyanın önde gelen temsilcileri olarak görüyorlar. Ama medeniyet silahla değil, gönül zenginliği ile olur. Bizim gönlümüz zengin.
  • Ölüm vatan için olursa vuslattır.
  • - Neşen yok Hıristo. - Savaşa gireceksiniz.Bu bizim içinde iyi olmayacak vre. Sizin içinde. - Ulan gavur bu tehdit mi? Kızgın bir boğa gibi ortaya atılan Sabri söylemişti bu sözü. - İşte görürsünüz gavur der. Bana artık şüphe ile bakar. Bizde size şüphe ile bakarız. Rumlar, Ermeniler Türklere, Türkler de Rumlara, Ermenilere. Demem oydu. - Sana hiç kimse şüphe ile bakmıyor Hıristo. Sen kafanı yorma. Öyle şey olur mu? Seninle su hakkımız var. Ekmek hakkımız var. Komşuluk hakkımız var. Bu haklar kolay unutulur mu?
  • - İngilizler'e karşı savaşmak istiyorum. En yakın arkadaşım Kanal harekatında iken kucağımda şehit oldu. - Otur bakalım, Halit Mustafa. İntikam yani. - Öyle sayılır, komutanım. - Bak Mustafa, hepimiz askeriz. Asker demek, şahsi duygularından arınmış, ancak vatanı için çalışan, savaşan kimse demektir. Şahsi hareket edersek, nizam-intizam diye bir şey kalmaz. Seni gayet iyi anlıyorum. Ama kendin için değil, vatan için intikam almayı düşünmelisin. Zaman soğuk kanlı olma zamanıdır. Akıllı ve planlı bir şekilde hareket etmeliyiz. Bak kaç cephede savaşıyoruz.
  • Halit Mustafa'nın gönlü bir med-cezir gibi gidip geliyordu. Aslında cepheyi ve cephedekileri unutmak istiyordu. O, sadece görevini yapmıştı. Anlatacakları onu tekrar cepheye götürecek, cephede vuracak, vurulacak, kollarında can veren delikanlıların ölümlerini bir kez daha yaşayacaktı. Onlarla birlikte bir kez daha ölecekti. İşte tüm bu ayrıntıları tekrar yaşamak istemiyordu. Cephe artık geride kalmıştı. Ama cepheye dönerse, elbette yine gerekeni yapacaktı. Fakat insan elinde olmadan cephedeyken sivil hayatı, sivil hayatta iken cepheyi merak ederdi...
  • Vatan zor günlere hazırlanıyordu. Balkanlar'da yenilmiştik. Cennetasa, bu vatan bizim olduğuna göre üstümüze düşen vazifeyi yerine getirmeliydik, bu vazife ölüm bile olsa... Zaten ölümü göze aldınız mı neden korkarsınız ki? Kaybedilen her karış toprak, gönlümüzde derin yaralar açıyordu. Düşman çizmesinin bastığı bir karış yer için bin kere ölmeyi tercih ederdik. Bütün bu düşünceler bizi hırslandırıyordu. Düşman ile karşı karşıya gelmeyi can-ı gönülden istiyorduk. Bazı yerlerin kaybedildiği haberini aldıkça Harbiye'nin sıralarına matem havasının o kurşun ağırlığı yayılırdı... "Vatan!" diyor, başka bir şey demiyorduk... "Vatan, vatan!" Hepimizde tek bir aşk, tek bir yürek vardı vatan için çarpan. Velhasıl her şey vatan içindi. Ama her şey...
  • Asker adam yarınını düşünmez. Şimdi vazifesi neyse onu yapmaya, onu başarmaya çalışır. Gayrısı Allah Kerim. Yarın bakarsın güneş doğmaz. Bakarsın yarın doğacak güneşi biz göremeyiz. Bunlar hep mümkündür. Kemal kardeş. Düşünmeye başladın mı şevkin azalır. Mutsuz olursun.
  • Savaş insanları insan olmaktan çıkarıp adeta canavarlaştırıyordu.
  • Paşa, yorucu bir yolculuktan sonra Gelibolu Limanı'na vardı. Eski Fransız Konsolosluğu binasına yerleşti. Fakat karargahı bomboştu. Yuvarlak bir masa ve bir ayna dışında hiçbir şey yoktu. Bu yokluğu gören paşa çok şaşırdı. Ordu komutanı olmuştu lakin emrinde ne asker, ne de kullanabileceği bir eşyası vardı. Ama Türkler değişik insanlardı. Ne yapıp edip çaresizliğe, çare bulmayı biliyorlardı. O da Türklerin en çok bu özelliğine güveniyordu. Yoksa apar topar kalkıp İstanbul'dan buraya gelmezdi.
  • Türklerin damarına bastınız. Söz konusu vatan savunması olunca canlarını hiçe sayarlar. Çünkü şehit olacaklarına inanıyorlar. Hem de yürekten. Sizin askeriniz ise işte görüyorsunuz, piramitleri geziyorlar, fuhuş içinde yüzüyorlar, bilinmez bir maceranın kollarındalar. Ya Türkler? Canlarını dişlerine takarak savunma için hazırlanıyorlar... General, Türk savunması kesinlikle geçilmez.
  • Doğuda, bu efsane, bu masal kokan topraklarda bulunmaktan açıkçası rahat değilim. Sanki aniden bir şey olacakmış gibi tedirginim. Binbir Gece Masalları'nı yaşamayı uman bizler, kabuslar içinde boğulmayalım. Doğu gizemdir. Bilinmezdir. Mistiktir... Doğuyu anlamak zordur. Doğuluları da...
  • Savaş belki kötü bir şeydir. Kazanan taraf için savaş, zaferdir. Zafer kazananlarda kahramandır. Sen de, ben de birer kahraman adayıyız.

Çanakkale'ye Gidenler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Çanakkale her zaman için içimizde bir acıdır.. Bu nedenle bu kitabı da görür görmez satın aldım. Oldukça hoş hikayeler, duygulandıran diyaloglar vardı. Pişman değilim, okumanızı öneririm. (Sevde Özerk)

Zamanlamayı tutturamadık aslında.18 mart'a yetişir mi diye düşündüğüm kitabı kurgusundan dolayı erken bitirdim.savaş öncesi yapılan hazırlıklar ve insanların göstermiş olduğu özverili davranışların sık dile getiridiği bir eser olmuş.tarih kitaplarından ara sıra çekinsemde okuması rahat olan bir eserdi.çanakkale savaşı için ne kadar çok eser yazılsada yeterli olmaz.buradanbu topraklar için canlarını hiçe sayarak savaşan insanlarımıza tekrar minnet duygularımı sunuyorum.mekânları cennet olsun.aminn.. birde gelibolu diye devam kitabı varmış. (Tc Kemal Cengiz)

Çanakkale'ye Gidenler PDF indirme linki var mı?

İsmail Bilgin - Çanakkale'ye Gidenler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çanakkale'ye Gidenler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmail Bilgin Kimdir?

1964 yılında Gelibolu'nun Evreşe bucağında doğdu. İlk ve ortaokulu Evreşe'de, liseyi Gelibolu'da bitirdi ve İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümünü kazandı. Fakülteye devam ederken, iki sene süreyle Türkiye Çocuk dergisinde çalıştı. Daha sonra, mezun olduğu üniversiteye asistan olarak girdi. 1993 yılında yüksek lisansını, 1999 yılında doktorasını tamamlayarak jeoloji doktoru unvanını aldı.

2000 yılında, akademik hayatını sürdürdüğü İstanbul Üniversitesi'nden ayrıldı. Hâlen bir kamu kurumunda jeoloji mühendisi olarak çalışmaktadır. Yayınlanmış makaleleri bulunan yazarın, edebî faaliyetlerinin yanı sıra bilimsel çalışmaları da sürmektedir.

Küçüklüğünden beri okuma yazmaya karşı büyük tutkusu olan yazar, 2000'de Ömer Seyfettin Hikâye yarışmasında İstanbul Depremi’ni anlattığı “Ne Oluyor Dendiği Zaman” adlı hikâyesi ile birinci oldu. Bu tarihten itibaren artan bir gayretle yazı hayatını sürdüren İsmail Bilgin, 2014'te Eskader tarafından tarih dalında "Kut’ül Amare" romanıyla; 2015'te de Yazarlar Birliği tarafından tarihî roman dalında ilk defa verilen büyük ödüle Çanakkale Romanları/Araştırmaları sebebiyle layık görüldü. Daha çok yakın tarih konularını, özellikle de 1. Dünya Savaşı dönemini ele alan eserlerle çocuklarda tarih bilincinin oluşmasına katkıda bulunmak için tarihî hikâyeler ve gençlik romanları yazdı ve yazmaya devam ediyor.

İsmail Bilgin Kitapları - Eserleri

  • Sarıkamış
  • Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa
  • Kut'ül Amare
  • Kuşçubaşı Eşref
  • 57. Alay Çanakkale
  • 57. Alay Filistin
  • Çanakkale Destanı
  • Elveda Balkanlar
  • Gelibolu
  • 57. Alay Galiçya
  • Diriliş / Osmanlılar Geliyor
  • Sütçü İmam - Kahramanmaraş
  • Safiye Hüseyin
  • Zenci Musa
  • Şerife Bacı / Kastamonu
  • Şahin Bey / Gaziantep
  • Çanakkale'ye Gidenler
  • Küçük Yusuf / İstanbul
  • Çanakkale'nin İsimsiz Kahramanları
  • Hasan Tahsin / İzmir
  • Ankara'nın Ateştir Yolu
  • Onbaşı Nezahat / Kütahya
  • İpsiz Recep / Karadeniz
  • Çanakkale İçinde Vurdular Beni
  • Yörük Ali Efe / Aydın
  • Fatma Seher Hanım / Erzurum - İzmit
  • Binbaşı Emire Ayşe / Aydın
  • Sultan Alparslan
  • Mehmet Fazıl Paşa
  • Kara Yılan / Gaziantep
  • Kurtuluşa Koşanlar
  • Kambur Kerim / Adapazarı - Eskişehir
  • Kudüs’teki Son Osmanlı
  • Asker Saime / İstanbul - İzmit
  • Cafer Efe / Soke
  • Casus Mehmet / Tarsus
  • Ahmet Hulusi Efendi / Denizli
  • Tayyar Rahime / Osmaniye
  • Hamdi Bey / Eceabat
  • Hatice Bacı / Pozanti
  • Evliya Çelebi'nin Maceraları
  • Yahya Kaptan / İzmit
  • Gizemli Ok
  • Kurtuluş Savaşı Hikayeleri
  • Alparslan'ın Akıncısı Alperen - Saklı Hazine
  • Özgürlük Savaşı
  • Fetih Yolunda
  • Cesur Hemşire
  • Gizli Görev
  • Esirler Kalesi
  • Esrarengiz Bilgin
  • Çanakkale Tufanı
  • Cezeri
  • Tarihimizi Yazanlar
  • Çaka Bey
  • Biruni
  • Ayrılmaz İkili
  • Alparslan'ın Akıncısı Alperen - Oyunun Sonu
  • İngiliz Kıskacı
  • Deli Dumrul
  • Evliya Çelebi Maceraları / Hazarfen Ahmet Çelebi Uçuyor
  • Bedeli Çanakkale’de Ödenmiştir
  • Destan Yazanlar
  • Kayıp Ferman
  • Çanakkale Savaşı Günlüğü
  • Harizmi
  • Zafer Getiren Mayınlar
  • Korkusuz Pilot
  • Osman Gazi / Aşiretten Beyliğe
  • Oruç Reis - Kahraman Türk Denizcileri
  • Tepegöz
  • Oğuz Kağan Destanı
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 3. Kitap / Azak Kalesi'nin Fethi
  • Denizaltıyı Vuran Kahraman
  • Düşmana Göğüs Gerenler
  • Dünyayı Sırtlayan Yiğitler
  • Orhan Gazi / Beylikten Devlete
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 8. Kitap / Mısır Piramitlerinde
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 10. Kitap / Hollanda Macerası
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 4. Kitap / Kırım’ın Buzlu Denizi
  • Düşmana Korku Salanlar
  • Esaretten Kurtulan Nefer
  • Ertuğrul Gazi / Aşiretten Beyliğe
  • Barbaros Hayreddin Paşa - Kahraman Türk Denizcileri
  • Kemal Reis - Kahraman Türk Denizcileri
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 1. Kitap / Marmara Korsanları
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 7. Kitap / Bağdat Çekirgeleri
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 6. Kitap / Dicle Serüveni
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 5. Kitap / Eşkıya Peşinde
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - Çalınan Ferman
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Çocukluğu Ve Rüyası
  • Evliya Çelebi Maceraları / Siyah Lale'nin Peşinde
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Karadenizde Fırtına
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Marmara Korsanları
  • Masal Ormanı
  • Sihirli Nar
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Balkanlarda
  • Denizlerin Ejderhası - Turgut Reis
  • Kara Mürsel Reis(Kahraman Türk Denizcileri)
  • Umur Bey-Kahraman Türk Denizcileri
  • Piri Reis - Kahraman Türk Denizcileri
  • Bamsı Beyrek
  • Battal Gazi
  • Boğaç Han
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu
  • Çelebi Mehmet
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Buz Tutan Denizde
  • Mehmet Kamil
  • Mehmet Nuri Efendi - Kurtuluşun Kahramanları 3
  • Anadolu ve Balkanlara Vurulan Mühür Yıldırım Beyazıd
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Edirne'de
  • Satuk Buğra Han Destanı
  • Uluç Reis
  • Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 9. Kitap / Foncistan Yolunda
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Afrika Ormanlarında
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Yol Kesen Kara Haydaroğlu
  • Kurtuluşun Kahramanları 2 (10 Kitap)
  • KURTULUŞUN KAHRAMANLARI 3
  • Halide Edip
  • Küçük Şükriye
  • Mehmet Nuri Efendi
  • Onikiler
  • Tülütabaklar
  • Tek Kurşun Atmadan
  • Taş Bebek
  • Devletten İmparatorluğa Sultan 1.Murad
  • Buz Adaları
  • Kuşların Dilinden Hikayeler
  • Kelile ile Dimne'den Aslan ile Tilki
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Piramitlerdeki Hazine
  • Seydi Ali Reis - Osmanlı'nın Hint ve Mısır Donanmalarının Kaptanı
  • Çanakkale'nin Kahramanları Set 1
  • Sarıkamış
  • Evliya Çelebi - Buz Adaları
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Bitlis Diyarında
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Foncistan'da
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Ege Macerası
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Ferman Peşinde
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Gelibolu'da
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Diyarbakır'a Kelekle Yolculuk
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Bağdat'ta
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Mısır Çöllerinde
  • Evliya Çelebi Mecaraları / Battal Gazi İstanbul´da
  • Hasret Hikayeleri

İsmail Bilgin Alıntıları - Sözleri

  • Düşenin dostu olmazmış…Doğru ,çok doğru bir söz. (Kut'ül Amare)
  • "Bakalım gelecek günler kimi haklı çıkaracak göreceğiz.. " (57. Alay Çanakkale)
  • Mehmed Akif'in dudakları kapır kıpır duadaydı. Sık sık dua ederdi. Namazlarını hiç aksatmaz,vakit geldi mi hemen yer ve mekân tanımaksızın namaza dururdu. Kumluk, taşlık, çimenlik onun için fark etmezdi. Çok görmüştü, kuru katılaşmış kum tabakaları üzerinde namaz kıldığını ve alnında pek çok kum tanesiyle namazına son verdiğini. (Zenci Musa)
  • - Yiğit şu hançerini bana sat, -Olmaz -İyi fiyata alırım -Olmaz dedim ya, bizde silah satılmaz . Silahsız yiğit çıplaktır, bilmez misin ? Çekil yolumdan! -Omzundaki Şahini sat o zaman. -Olmaz dedim ya . Biz dostlarımızı da satmayız. -Şahin’den dost mu olurmuş . -Olur ya ... Haydi çekil şimdi yolumdan! (Diriliş / Osmanlılar Geliyor)
  • Orta Asya ülkeleriyle de ilişkileri iyi... Rusya ile aralarını bozduk ama şimdi adeta ittifak halindeler. S-400 füzelerini almak için çalışıyorlar. Korkarım en büyük kozumuz da elimizden alınacak." "Neymiş o koz?" “NATO olarak füze sistemiyle sizi koruyoruz diyorduk. Onlar şimdi ilk defa kendi milli füze sistemlerini geliştiriyorlar. Üstelik bunları terör örgütleriyle savaşırken yapıyorlar." (Zenci Musa)
  • Çeşmeye yaklaştığında, arkadaşlarının su içmek isteyen bir taşladıklarını görmüştü. Köpek bu taşlardan korunmak için acı acı havlayarak kaçıyordu. Arkadaşları yavruyu taşlamaya devam ediyorlardı.bu hareketini gören Hasan onlara çıkıştı: -Ne yapıyorsunuz, rahat bırakın o köpeği! -Sen Karışma! -Niye karışmicakmışım, o da su içmek istiyor? -o içemez. -neden içemezmiş ? -içtikten sonra içebilir. -Siz içtiniz ya... -olsun, o köpek su içemez. -Birgül demiş ve daha sonra arkadaşları ile köpek için kavga bile etmiş. Ama neticede köpek çeşmeden su içememişti. Hasanda yavruyu alıp ona bir kapta su vermişti. Kana kana su içen Köpek teşekkür etmek etmek ister gibi Hasan'ın karşına geçip tatlı tatlı havlama havlayıp Durmuştu. (Çanakkale İçinde Vurdular Beni)
  • Gönüllerde, yüreklerde açan yaralar da kabuk bağlar mı? (Zenci Musa)
  • Yaran ağır değil. Çabuk iyileşirsin bak sen de gazi oldun -Arkadaşlarım daha yüksek bir rütbeye kavuştular.Lakin ben ulaşamadım Hasan hoca anlamamış gibi sordu: -Neymiş o rütbe -Şehitlik (Gelibolu)
  • "Sonrada adamların dikkatini dağıtmak için; asıl siz kim oluyorsunuz da bize hesap soruyorsunuz." (Fatma Seher Hanım / Erzurum - İzmit)
  • Gönlüm yine bir afet-i hicrana dolaştı Sevda'yı muhabbet başıma gör neler açtı Bu hal-i perişanıma düşman bile şaştı Yine sevda'yı muhabbet gör neler açtı... (Sarıkamış)
  • Pirincin içindeki siyah taşlardan değil beyaz taşlardan kork. (Sultan Alparslan)
  • Çanakkale boğazı ile izmir körfezinin kapatılması için hazırlık emri verildi. (Çanakkale Savaşı Günlüğü)
  • Dikkatlice ellerime bakardım, defalarca parmaklarımı sayardım; bir, iki, üç, dört, beş. “Tamam” derdim içimden. Sonra diğer elimin parmaklarını sayardım. “Bir, iki, üç, dört, beş parmaklarım tamam” derdim. Gizli bir sevinç yaşarken, gözlerimin önünde elini, kolunu, bacağını, gözünü, kafasını yitirenler bitiverirdi. O zaman içimde büyük tezat yaşar, sevincim kursağımda kalır, derin kederler içinde kaybolurdum. (57. Alay Galiçya)
  • Herkes adamın gösterdiği yere baktı. -Fransız karakolunda bir Türk bayrağı. -Bayrağımız sallanıyor. -Bakın bakın. -Bayrağımız dalgalanıyor. -Hem de düşman karakolunda! (Küçük Yusuf / İstanbul)
  • Olaylar çok hızlı gelişti.. (57. Alay Çanakkale)
  • Allah her şeye kadirdir. (Elveda Balkanlar)
  • Şimdi düşman boğazımıza hançerini dayamış, son yurdunda milletimizi ve İslam'ı esir etmek istiyor. Eller koştu, biz yerimizde saydık. Birbirimize, 'Ah, vah!' ederek tefrika içinde bölündük. Çalışmadan ilerleyemezsin, geride kalırsın viraneler ülkesine dönersin. Başına akbabalar toplanır, seni durmadan didikler. (Ankara'nın Ateştir Yolu)
  • İnanmış dört adam bütün dünyayı etkiler. İnanmak, bir davaya inanmak her işin başıdır. (Kuşçubaşı Eşref)
  • Osmanlı hükümeti, harbiye nezaretinin 1.Ordu dahilinde bir müstakil süvari tugayı kurulması için emir verdi. (Çanakkale Savaşı Günlüğü)
  • "Ailelerinden, vatanlarından uzaktaki bu adaya getirilenler, yaklaşık altı yüz yıldır köklü ama şimdilerde ayakta ölmeye başlamış bir çınarı andıran devletin evlatları, ilk defa esareti tadıyor, bu esaret rüzgarının esmesiyle, içlerinde yeşillenen ümit yaprakları titriyordu." (Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa)