Çatışan Kültürler - Bernard Lewis Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Çatışan Kültürler kimin eseri? Çatışan Kültürler kitabının yazarı kimdir? Çatışan Kültürler konusu ve anafikri nedir? Çatışan Kültürler kitabı ne anlatıyor? Çatışan Kültürler PDF indirme linki var mı? Çatışan Kültürler kitabının yazarı Bernard Lewis kimdir? İşte Çatışan Kültürler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Bernard Lewis

Çevirmen: Nurettin Elhüseyni

Yayın Evi: Tarih Vakfı Yurt Yayınları

İSBN: 9789753330534

Sayfa Sayısı: 76

Çatışan Kültürler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bernard Lewis tarihçilerin, özellikle de İslam tarihçilerinin "duayen"lerinden biridir. Bu ünlü yazar bu kez üç kültürün, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi kültürlerinin, tarihin belli bir anında çatışmasını ele alıyor. 1492, İber Yarımadası'ndaki İslam egemenliğinin sona erdiği, Yahudilerin bu topraklardan çıkarıldığı ve Amerika'nın keşfedildiği yıldı. Yazar bu üç sürecin birbiriyle ilişkisini, etkileşimlerini ve sonuçlarını tarihsel bir çerçevede inceliyor. Avrupa'yı merkez alan tarih anlayışını eleştirirken bu kıtanın dünya uygarlığına yaptığı katkıları da görmezden gelmiyor; dogmatizmden uzak, çözümlemeci bilimsel anlayışı ve etkileyici üslubuyla bize bir dönemin çarpıcı bir tablosunu çiziyor.

Çatışan Kültürler Alıntıları - Sözleri

  • İn­sanlık tarihini araştırırken merhamet duygusunun belirlediği önemli dev­let politikaları bulmak zor ve belki de olanaksızdır.
  • Ortaçağ Avrupa'sı yalnızca alan bakımından küçük değildi, bakış açısı da dardı. Öteki dinler bir yana, kendi dininin çeşitli biçimlerine karşı bile belirgin bir biçimde hoşgörüsüzdü. Oysa İslam dünyası bileşimiyle çeşitliliğe, karakteriyle çoğulculuğa sahipti.
  • Müslüman yazarların çoğuna göre, önce Bizans ve ardından Avrupa Hristiyan alemi başlıca darü'l harp bölgeseydi.
  • Kıyamete, ahiretteki ceza ve ödüle ilişkin Hristiyan ve İslam düşünceleri tıpa tıp aynı olmamakla birlikte, temelde benzerdi. Cennetleri önemli ölçüde farklıydı, ama cehennemleri büyük ölçüde aynıydı.
  • Cihada karşı çok gecikmiş bir Hristiyan tepkisi olan Haçlı Seferleri kutsal savaşla kaybedilenleri yine kutsal savaşla geri almaya yönelik bir girişimdi.
  • Müslümanlar ile heretikler arasında bağlantı kurmak alışılmadık bir şey değildi. Ortaçağ Batı dünyasında yaygın olan bir hikâye daha da ileri giderek, Muhammed'i, papalık seçiminde bir tarafa itilmesine çok içerleyerek Arabistan'a giden ve orada rakip bir dini başlatan dönme bir kardinal olarak gösteriyordu.
  • İslamiyet'in ve Hristiyan aleminin birlikte sahip çıktığı büyük bir miras vardı ve bu miras da ortak kaynaklara dayanıyordu: Eski Yunan bilim ve felsefesi, Roma hukuku ve devlet yönetimi, Yehuda'nın etik tektanrıcılığı ve bütün bunların ötesinde derin kökler salmış olan antik Ortadoğu kültürleri.
  • Girişim, ortak insanlık yapılarının; başarı ise, Avrupa ile çocuklarının geliştirdiği uygarlığın özünde var olan, ama ötekilerde eksik ya da yetersiz olan bazı özel niteliklerin sonucuydu.
  • Kabaca bin yıl boyunca, yani Müslüman ordularının 7. yüzyıl başlarında Doğu Akdeniz'deki Hristiyan topraklarına yönelik ilk saldırısından Türk ordularının 1683'te ikinci ve son kez Viyana önünden geri çekilmesine değin geçen sürede Hristiyanlık âlemi İslamiyet'in sürekli ve yakın tehdidi altında yaşadı.
  • Pratik açıdan, Hinduizm'in Hintli olması gibi, Hristiyanlık da Avrupalıydı; bir başka deyişle, dünyanın bir parçasının - göreli olarak konuşursak epeyce küçük sayılabilecek bir parçasının - diniydi.

Çatışan Kültürler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz tarih akademisyeni Bernard Lewis'in bu eseri genel olarak 1492 yılında yaşanan olaylara odaklanıyor. Reconquista'nın tamamlanmasının, ardından Yahudilerin ve Müslümanların İber Yarımadası'ndan kovulmalarının ve Coğrafi Keşifler'in gerçekleşmesinin birbiriyle yakından ilişki olduğu savlayan yazar bu hususlar ile ilgili farklı bir bakış açısı sunuyor. Ben bir tarih mezunu olarak "Çatışan Kültürler" isimli bu eseri bir hayli beğendim. Tarihe ilgili olan herkese de önerebilirim. (—A—)

bernard lewis'in severek okuduğum kitabı. 1492 nin yıkıcı sonuçları , yahudilerin reconquistadan sonra vaftize zorlanması, mudejarlar, ticarette yahudilerin önemi gibi gibi bir çok konuya değinilmiş. içinde de islam ne yahudi düşmanlığı kokusu yoktu. edward said' in doğu müziğini aşağılayan sözlerinden sonra böylesini okumak iyi geldi her ne kadar lewis'in kitabında son sayfa kafamı karıştırmış olsa da. yapılan zulümlerin arkasından ağlamak yerine batının zaferini kabul etmeyi öneriyordu yazar. (GeceyeNotum)

Herkese merhabalar. "Sömürgecilik Tarihi" dersimizin kitabı ile karşınızdayım. Baskısı kalmadığından almak için gittiğim kitabevinden fotokopi olarak alabildim. Şimdi biraz kitaptan bahsediyim. Kitap siyasi olayları din penceresinden bizlere anlatmakta. Avrupa'nın batı ucu olana Gırnata (yani Granada) 'yı geri alması ile Osmanlı Devleti'ne dolayısıyla İslam Medeniyeti'ne karşı saldırıda bulunmasına zemin hazırlamıştır. Özellikle İspanyol ve Portekizli denizcilerin yapmış olduğu keşifler sonucunda elde etmiş oldukları zenginlikler ibreyi belli bir sürecin sonunda onların lehine çevirmiştir. Devamında gerçekleşecek olanRönesans, Reform ve Fransız İhtilali devirleri dünyayı değiştirmeye başlamıştır. Kitabın tamamında İspanyollar'ın İber yarımadasını yeniden fethi (reconquesta) ve Amerika kıtasının keşfi ile oranın yönetimini kendine konu edinmiştir. Okumanızı tavsiye ederim. (Okuyan Bir Vizigot)

Çatışan Kültürler PDF indirme linki var mı?

Bernard Lewis - Çatışan Kültürler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çatışan Kültürler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Bernard Lewis Kimdir?

Bernard Lewis (d. 31 Mayıs 1916, Londra, İngiltere), İngiliz asıllı ABD'li tarihçidir. Princeton Üniversitesi'nde profesördür. İslam tarihi ve İslam-Batı ilişkisi hakkında uzmanlaşmıştır. Ortadoğu hakkında uzmanlaşmış batılı uzmanlar arasında en çok okunan yazarlardandır. Yahudi kökenlidir ve George W. Bush'un danışmanlığını yapmıştır.

Lewis, 1993 yılında Le Monde gazetesine verdiği bir demeçte 1915 yılında Ermenilerin Osmanlılar tarafından öldürülmesinin bir "soykırım" olmadığını, "savaşın bir yan ürünü" olduğunu söylemişti.Paris’te bir mahkeme bunu Ermeni soykırımının inkarı olarak kabul etmiş ve tarihçiyi sembolik olarak 1 Frank para cezasına çarptırmıştı.

Londra Üniversitesi'nde eğitim gördü; yüksek lisansını Ortadoğu Tarihi yoğunluklu olmak üzere Tarih konusunda, doktorasınıysa İslam Tarihi konusunda yaptı. Paris Üniversitesi'ndeki araştırmaları sırasında Türkçe öğrendi. 1938 yılında ders vermeye başladı. 1974'e kadar Londra Üniversitesi'nde, 1974-1986 arasındaysa Princeton Üniversitesi'nde hocalık yaptı. 1998 yılında Atatürk Barış Ödülü'nü aldı. Araştırma alanları Ortaçağ İslam Dünyası, günümüz Ortadoğusu ve Osmanlı Devleti'dir.

Başlıca Yapıtları: The Arabs in History (1950); The Emergence of Modern Turkey (1961); The Assassins (1967); The Muslim Discovery of Europe (1982); The Political Language of Islam (1988); Race and Slavery in the Middle East: an Historical Enquiry (1990); Islam and the West (1993); Islam in History (1993); The Shaping of the Modern Middle East (1994); Cultures in Conflict (1994); The Middle East: A Brief History of the Last 2,000 Years (1995); The Future of the Middle East (1997); The Multiple Identities of the Middle East (1998); A Middle East Mosaic: Fragments of life, letters and history (2000).

Türkçede yayımlanmış yapıtları: Modern Türkiye'nin Doğuşu (1988), İslam'ın Siyasal Söylemi (1993), Ortadoğu: Hıristiyanlığın Doğuşundan Günümüze 2000 Yıllık Tarihi (1996), İslam Dünyasında Yahudiler (1996), Müslümanların Avrupa'yı Keşfi (1997), Çatışan Kültürler - Keşifler Çağında Hıristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler (1999), Ortadoğu'nun Çoklu Kimliği (2000), Tarihte Araplar (2000), Alamut Kalesi ve Hasan El Sabbah(2012).

1998 yılında Atatürk Uluslararası Barış Ödülü'ne layık görüldü.

1915 Ermeni tehciri hakkında sonuçları

Lewis, Ermenilerin bağımsızlık hareketlerinin diğer azınlıkların bağımsızlık hareketleriyle karşılaştırıldığında Osmanli devleti için en ciddi tehdit olduğunu bildiriyor. Lewis'e göre, Türkler, fethettikleri Sırp, Bulgar, Arnavut ve Rum ülkelerinden isteksiz de olsa vazgeçebiliyorlardı çünkü sonuçta uzak olan illerden vazgeçiyorlardı ve devletin sınırlarını "kendi evlerine" yaklaştırıyorlardı. Ermeniler ise, Türklerin anavatanlarının üzerinde yaşıyorlardı. Bu topraklardan vazgeçmek, devleti küçültmek ile değil, devletin parçalanması ile eşanlamlıydı.

Lewis, bu satırları 1966 tarihli The Emergence of Modern Turkey (Modern Türkiye'nin doğuşu) adlı kitabının eski basımında yazıyordu.

Lewis, daha sonra fikir değiştirdi. Aynı kitabın 2002 seneli basımında son cümleyi değiştirdi: kitapta "holokost" yerine "slaughter" (kırım, katliam) ve "1,5 milyon ermeni ölümü" yerine "1 milyondan fazla Ermeni ve bilinmeyen sayıda Türk öldü" yazıyor.

1993 senesinde fransız Le Monde gazetesine verdiği röportajda, aynı vatan için iki halk arasında süren kavganın soykırım ile bittiğinin kuşkulu olduğunu söylemişti. Lewis, Ermenileri yok etmek için bir plan olmadığını, Osmanlı belgelerinin ermenileri kovmak / zorunlu yer değiştirmek (expulsion) niyetini ispatladığını ancak kökten yok etmek (extermination) niyetini ispatlamadığını söyledi. 1 Ocak 1994'te, Osmanlı hükümetinin Ermenileri yok etme niyeti olduğuna dair güvenilir kaynaktan hiç bir delil yok, dedi. Daha sonra, 2002 senesinde The Emergence of Modern Turkey kitabının, yukarıda sözü edilen cümle değişimini gerçekleştirdi.

19 Mayıs 2018 tarihinde Voorhees, N.J. yaşadığı huzurevinde 101 yaşında öldü.

Bernard Lewis Kitapları - Eserleri

  • Alamut Kalesi ve Hasan El Sabah
  • Hata Neredeydi?
  • Ortadoğu
  • Modern Türkiye'nin Doğuşu
  • Tarih Notları
  • Haşhaşiler
  • Demokrasinin Türkiye Serüveni
  • Çatışan Kültürler
  • İnanç ve İktidar - Ortadoğu'da Din ve Siyaset
  • İslam'ın Krizi
  • İslam ve Batı
  • Semitizm ve Anti-semitizm
  • Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik
  • İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyeti
  • Tarihte Araplar
  • İslam'ın Siyasal Söylemi
  • Müslümanların Avrupa’ yı Keşfi
  • Babil'den Dragomanlara
  • İslam'ın Siyasal Söylemi
  • İslam Dünyasında Yahudiler
  • Haşişiler
  • Ortadoğu'nun Çoklu Kimliği
  • Uygarlık Tarihinde Araplar
  • İslam
  • Ortadoğu'da Irk ve Kölelik
  • What Went Wrong?
  • Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik
  • From Babel to Dragomans

Bernard Lewis Alıntıları - Sözleri

  • Ve Rab dedi: işte bir kavimdirler ve onların hepsinin bir dili var... ve şimdi yapmaya niyet ettiklerinden hiçbir şey onlara men edilmeyecektir. Gelin inelim ve birbirinin dilini anlamasınlar diye onların dilini orada karıştıralım. Tekvin 11: 6-7 (Babil'den Dragomanlara)
  • Orta Çağ tarih ve siyaseti üzerine yazılmış Katolik aleminin kitapları ile İslam aleminde yazılanlar arasında önemli bir fark vardır. Batı Hıristiyan uygarlığı barbar istilalarının yarattığı karışıklıklar yaşanırken doğmuştur. Bu süreç boyunca siyasal hayatta baskın olan iki olay her şeye biçim vermiştir –Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı ve Hıristiyan Kilisesi’nin yüklelişi. İlk Hıristiyan siyaset kuramcısı olan Aziz Augustine’e göre, siyasal gövde insan zihninin bir ürünü olup kötü bir şeydi. Devlet ise, insanoğlunun cezalandırılması için; en azından, ilk günahın ödenmesi gereken bir karşılığı olarak ortaya çıkmıştır. (İslam'ın Siyasal Söylemi)
  • Zatıalilerinizin karnını göğsünüzden göbeğinize dek yarmak istiyorum, çünkü kürsünüzden bizlere ķüfür ediyorsunuz. (Haşhaşiler)
  • Genç Türkiye'nin ilk önderleri siyasetçiler değil,şairler ve yazarlar oldu.. (Modern Türkiye'nin Doğuşu)
  • "Yahudiler ve Siyonizm bir kötülük ağacı gibidir. Bu ağacın kökü New York'tadır, dalları tüm dünyayı sarmıştır ve yaprakları da Yahudilerdir- yaşlı ya da genç, kadın ya da erkek, istisnasız tüm Yahudiler ağacın dikenli yaprakları, zehirli dikenleridir. Bu zehir hızla yayılan ve çok ölümcül bir zehirdir." (Semitizm ve Anti-semitizm)
  • Eğer şikayet ve mağduriyetten vazgeçebilir, farklılıklarını çözebilir ve ortak bir yaratıcı çaba içinde yeteneklerini, enerjilerini ve kaynaklarını biraraya getirebilirlerse, o zaman bir kez daha Ortadoğu'yu, Antikçağ ve Ortaçağ'da olduğu gibi büyük bir uygarlık merkezi haline getirebilirler. Şimdilik seçim, kendi ellerinde. (Hata Neredeydi?)
  • Ömer Selman'a sordu: " Ben hükümdar mıyım yoksa halife mi?" Selman şöyle cevap verdi : Eğer Müslüman ülkesinde bir dirhem, yahut az veya çok vergi alırsan ve bunu kanunsuz bir şekilde kullanırsan sen halife değil hükümdarsın, demiştir. Ve Hz. Ömer bunun üzerine ağlamıştır. (Tarihte Araplar)
  • Sadece üç şeyin duayı bozacağını söylerlerdi -bir eşek, bir köpek ve bir mawla. Mawlā kunya [Arapça isimlerin bir kısmı, Abu--oğlu- kelimesini takip eden bir diğer kişisel isimden oluşurdu, ama her zaman oğlu olması gerekmezdi] kullanmazdı, ancak kendisine kişisel adı ve ikinci ismiyle hitap edilirdi. İnsanlar onlarla yan yana yürümezdi, ya da kafilelerde öne geçmelerine izin verilmezdi. Bir yemekte diğerleri otururken onlar ayakta duruyordu ve bir mawla' ya yaşından, faziletinden ya da eğitiminden dolayı yemek verilirse, hiç kimsenin Arap olmadığını fark etmemesi için masanın sonunda otururdu. Cenazelerde, bir Arap'ın olduğu yerde, şayet söz konusu Arap tecrübesiz bir genç değilse, bir mawlänın namaz kılmasına izin verilmezdi. Mawla bir kadına talip olan bir kişi kendisini kadının babası ya da erkek kardeşine değil, efendisine tanıtırdı, bu kiși istediği takdirde evliliğe izin verebilir, istemediği takdirde vermezdi. Eğer babası ya da erkek kardeşi efendinin onayı olmadan evliliğe onay verirse, evlilik geçersiz sayılır ve eğer evlilik yerine getirilmişse bu izdivaç değil, zina olarak görülürdü. (Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik)
  • Halifeye aynı zamanda imam denildiği için İmamet terimi de halifelikle eş anlamlı olarak kullanılmıştır. İmamet konusunda, farklı görüşe sahip üç siyasi mezhep vardır. Şiilik, Haricilik ve Ehl-i sünnet. Ancak bu mezhepler, imametle birlikte itikadi ve fıkhi konularla da uğraşmışlar ve bu hususlarda zaman zaman söz konusu mezheplere benzerlik arzetmişlerdir. İslam'da siyasi mezheplerin ilki Şiiliktir. Şiiler Hz. Ali'nin, bizzat Hz Peygamber tarafından seçilmiş imam (İmam-ı muhtar) olduğu konusunda birleşirler. Yine onlara göre Hz. Ali sahabenin en faziletlisidir; imamet ancak Ali'nin çocuklarına intikal eder. Ne var ki bu meşru imamlar hep muhalefette kalmışlardır. Dolayısıyla diğer halifeler tarafından yönetilen her hükümet kusurludur. Emeviler zamanında Hz. Ali evladına uygulanan baskı ve zulüm, onlar hakkında beslenen sevgi ve muhabbetin alabildiğine genişlemesine vesile olmuştur. Halkın, onlardan birçok kimsenin şehit edildiğini görmesi ise Ehl-i beyt'in yegâne savunucusu gibi görünen Şiiliğin geniş bir alana yayılmasına ve taraftarlarının çoğalmasına yaramıştır. (Haşişiler)
  • İyiliğin zirvesi şudur ki, düşmanını ne ezeceksin, ne de ezilmeye terk edeceksin. (Babil'den Dragomanlara)
  • Tarihin çarpıtılmasına -dalkavukluk etmeye , göz boyamaya ya da başka bir kısmi amaca yönelik- büyük enerjilerin sarf edildiği bir dönemde yaşıyoruz. Bencil olmayan saiklerden ilham aldıklarında bile bu tür çarpıtmalardan hiçbir yarar sağlanamaz. Tarih , kolektif hafızadır ve eğer toplumsal bedeni insan bedeni gibi düşünürsek tarihsizlik amnezi anlamına gelir , çarpıtılmış tarih ise nevroz. (Tarih Notları)
  • Aristo, bazı insanların doğuştan köle olduklarını ve yönetilmeleri gerektiğini söyler. (Ortadoğu'da Irk ve Kölelik)
  • “Daha ileri olanın daha geri olanı incelediği açıklaması gerçeklerle örtüşmez.Avrupalılar Ortaçağ’da İslam’ı incelemeye başladıklarında,Avrupa açık bir şekilde daha geri,İslam dünyası ise açık bir şekilde daha ileri bir seviyedeydi.Müslüman İspanya’nın,Kuzey Afrika’nın ve Orta Doğu’nun uygarlık düzeyi,insan uğraşının hemen her kayda değer alanında Avrupa’nın görece geri toplumlarınınkinden çok daha ilerideydi.Yine de,bu dönemde Batı İslam’ı inceledi,İslam Batı’yı değil.” (İslam ve Batı)
  • Hasan Sabbah'ın sofu, çilekeş ve kanaatkar bir hayat sürdüğü, Alamut'u zaptettikten sonra, ölümüne kadar kaleden aşağı hiç inmediği, içki içmediği, kimseye de içirmediği ve hatta iki oğlundan birini şarap içtiği için öldürttüğü rivayet edilmektedir. (Haşişiler)
  • Emperyalizmin mirasi, kotu oldugu kadar bazen iyi de olabilir. Orta Dogu'nun buyuk bir bolumunu aralarinda paylasan Ingiliz ve Fransizlar, kendi dusuncelerine uygun rejimler kurdular. Ingilizler parlementer monarsiler kurdu, Fransizlar istikrarsiz cumhuriyetler. (İnanç ve İktidar - Ortadoğu'da Din ve Siyaset)
  • In the West, one makes money in the market, and uses it to buy or influence power. In the East, one seizes power, and uses it to make money. (What Went Wrong?)
  • Otoritenin genel ve soyut anlamda karşılığı olarak kullanılan bir başka sözcük ise Sultandır. Bu sözcük de Kuran'da kimi yerde iktidar, kimi yerde koruyucu ve kimi yerde de özellikle etkin iktidar anlamlarında ve sık sık mubin-sultan mubin; bildirilmiş otorite sıfatlarıyla kullanılmış bulunmaktadır. Kuran'da, ayrıca, birinin diğeri üzerinde yetkisini kullanması anlamında da geçmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, buradaki kullanımı, erken İslam dönemlerinden beri sürüp gelen bir anlam. Halife Muaviye tarafından Irak'ı yönetmesi için gönderilen Ziyad'a atfedilen ünlü bir söylevde, Ziyad'ın buradaki insanlara hitaben "Sizleri Allah'ın bize verdiği yetkiyle (Sultan) yöneteceğiz." deyişinden de bu anlaşılıyor. (İslam'ın Siyasal Söylemi)
  • "...çoğu Müslüman ülkede din büyük bir politik faktördür; ve iç politikada bölgesel ve uluslararası meselelerde olduğundan daha önemlidir." (İslam'ın Krizi)
  • O zamana değin, Müslüman kölelerin büyük çoğunluğu ya Türkler ya da siyahlardı ve Aristoteles'in güncelleştirilmiş doğal köle doktrini, bu insanların köleleştirilmesi için uygun bir mazeret sağlıyordu. (Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik)
  • The perception of space was much affected by the introduction of two European devices for improving vision -reading glasses and telescopes. The first are attested as early as fifteenth century and as far east Iran, where the poet Jami, lamenting the infirmities of old age, remarks that his eyes were now useless 'unless, with aid of Frankish glasses, the two become four.' (What Went Wrong?)