Cennetin Doğusu - John Steinbeck Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Cennetin Doğusu kimin eseri? Cennetin Doğusu kitabının yazarı kimdir? Cennetin Doğusu konusu ve anafikri nedir? Cennetin Doğusu kitabı ne anlatıyor? Cennetin Doğusu kitabının yazarı John Steinbeck kimdir? İşte Cennetin Doğusu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: John Steinbeck
Çevirmen: Roza Hakmen
Orijinal Adı: East Of Eden
Yayın Evi: Sel Yayıncılık
İSBN: 9789755708836
Sayfa Sayısı: 656
Cennetin Doğusu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Nobel Ödüllü yazar John Steinbeck derinlikli olay örgüsü ve her biri tanıdık özellikler barındıran büyüleyici karakterleriyle Cennetin Doğusu’nda, insanlık tarihinin Âdem’den bu yana en eski ve vazgeçilmez anlatısına, yani iyilik ve kötülüğün bitmek bilmez çekişmesine ve aralarındaki karmaşık ilişkiye modern bir yorum getiriyor.
Geçtiğimiz yüzyıl başında Amerika’da ayakta kalma mücadelesi veren iki ailenin yollarını cennetvari topraklarda, Salinas Vadisi’nde kesiştiren Steinbeck, kötülüğün bir yazgı mı yoksa iyiliğe ulaşmak için özgür iradeye başvurularak aşılması gereken bir basamak mı olduğunu kutsal kitapların mitolojilerine göndermeler ve zengin metaforlarla, kuşaklara yayarak irdeliyor.
Habil ile Kabil, çiftçi ve çoban, çılgınlık ve bilgelik, erdemlilik ve ahlaksızlık, kardeşlik ve haset, insan ve insan, “Bugüne kadar yazdıklarım, bu kitap için bir hazırlık niteliğindeydi” diyen Steinbeck’in görkemli anlatısında çarpışıyor.
Cennetin Doğusu Alıntıları - Sözleri
- Besinlerimiz, giysilerimiz ve barınaklarımız hep seri üretimin karışıklığı içinde imal edildiğinde, seri yöntemi düşüncemize de sızarak diğer bütün düşünüşleri ortadan kaldıracaktır.
- İnsanın başka şeyi yoksa, sahip olduğu her neyse onunla övünür.
- Samimi bir sessizlik..
- +Ne olduğunu anlatmaya ne zaman başlarsın. -"Bir şey olmadı." dedi. "Yalnız hissettim kendimi. O kadar. Yetmez mi?"
- Bu haşat olmuş yüzyıldan çıkmamız lazım..
- Mutlulukla kederin iç içe geçmiş tek bir doku olduğunu anladı...
- Bir terslik var, sanki bitmemiş gibi, fazlasıyla erken olmuş, bir şey eksik kalmış gibi.
- Kütüphanedeki kitaplardan biri diğerleriyle aynı hizada değildi. Kardeşleriyle omuz omuza gelinceye kadar itti kitabı.
- İnsanoğlunun zaferlerinden biri de, bir şeyi bilip yine inanmayabilmesidir.
- Eve gidelim. Valide Hanım'a sürpriz yapalım. Böylece bütün gece yemek pişirip söylenir.. Memnuniyetini gizlemiş olur....
- Kanunlar korumak için yapılır, yok etmek için değil...
- Yaşıyormuş rolü yap, sahnede olduğunu farzet. Bir süre sonra, uzun bir süre sonra doğru olacaktır.
- İnsanlar yılanlardan daha zehirlidir...
- Kıymetli olan,bir insanın yalnız zihninde yatar.
- İnsanlar iyi hissetmeye bayılır, kötü hissetmekten nefret ederler...
Cennetin Doğusu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dikkat! Aşırı aşırısı 'SPOILER' içerir. Demedi demeyin!: Bugün güzel bir kitaba değineceğim. Geçenlerde okudum, herkes beğenmiş, sen niye okumuyorsun (?) diye sormadan edemedim kendime. O arada tatildeydim, Lina_se (1K'da bir badi) sağ olsun, fişekledi beni ve ben de okudum. Yazar tanıdık, hepiniz az çok bilirsiniz işte, adı; yazar/John-steinbeck’tir. Yani, adamı şimdi ben mi anlatayım size? Kitabı da; kitap/cennetin-dogusu--4432’dur ya da cennetin doğusunda geçen bir yaşam öyküsü olarak da düşünebilirsiniz. Adam tüm hayatı boyunca yaşadıklarına dair olan birçok şeyi ve çevreyi çok güzel anlatmış. 1K’da onca okur beğendiyse, siz de muhakkak alın, okuyun ve okutturun. Vallahi sevaba girersiniz! Salinas Vadisi ile her fâni tanışmalı. Fiziken temas kuramasa da, yazar aracılığı ile oraları hayâl etmeli. İnceleme bu kadar, benden daha fazlasını beklemeyin. Ben okudum beğendim, siz de okuyun işte. Hepinize kitap dolu bir gün dilerim ve bir sonraki kitap incelemesinde buluşmak dileğiyle. Kitapla kalınız. (: ☆☆☆ Dipnot; Bu yukarıda yazdıklarım bir sitemin ironik olarak dışa vuruşudur. Son günlerde, son zamanlarda 1000Kitap da, bazı sözde okurlar tarafından o kadar niteliksiz eylemlere (incelemelere) şahit oluyoruz ki, gerçekten emek vererek kitap ve kitap içerisindeki konu, konu ile bağlantılı tarihi döngü vs. gibi şeyleri temiz ve titizlik içinde ele alan birçok okurun incelemesi, yukarıda örneklenmiş türde incelemeleri yazan okurlarca gölgelenmektedir. Eminim ki, birçoğu o kitapları okumadı bile ve sırf popüler diye, o kitaplara iki satır karalayarak biz okurların önüne savuruyorlar. O incelemeleri günde belki 20-30 kez evir çevir yapıyorlar. Her okura takip atarak, bir iki hafta içerisinde on binlere ulaşarak + kendi sahte yan hesaplarıyla birlikte toplu etkileşim sayesinde, edebiyatın ve 1K’nın dibine dinamit döşüyorlar. Biliyorum, bu yazdıklarım inceleme değil diye kesin bir şikâyet alacak, ama umurumda değil. Bu yazı yayından alına kadar, birçok duyarlı okurunda desteği ile, belki birçok insana ulaşarak, burada neler döndüğünü az biraz olsun anlatabiliriz düşüncesindeyim. Ben artık yazmayı cidden bıraktım. Çünkü ne kadar özen gösterirsek gösterelim, bir okur çıkıyor ve; ‘Yieah, ama bu çok uzun! Ben bunu okumam.’ ya da ‘Onca ayrıntıya ne gerek vardı? Yazarken yorulmuyor musun?’ vs. gibi yorumlarda bulunuyorlar. İlginç olanı da, bu arkadaşların 2-3 gün içinde, Rus Edebiyatının en ağır romanlarını (1000 sayfa üstü) bitirmeleri, ama incelemeleri okumaya mecallerinin olmaması! Ama daha da ilginç olanı; okura, incelemeden ötürü bu yorumu yapanların, yine emsal ölçeklerde yazan diğer okurlara ballandıra ballandıra yorumlarda bulunmaları ve ne hikmetse, onları okurken enerjilerinin tavan yapması! Belki beni şu an için yadırgayanlarınız olacak, ama kitap gerçekten 10/10 puanı ve hatta, daha da fazlasını hak ediyor. İleride de bu yazımı güncelleyeceğimi buradan teyit ederim ve başınızı ağrıttıysam da, siz değerli okur arkadaşlardan özür dilerim. Esen kalınız. (A.Y.)
İyi ki "Steinbeck" var.: "Bugüne kadar yazdıklarım, bu kitap için bir hazırlık niyetindeydi" yazar/john-steinbeck Kitabın incelemesine başlamadan önce yazar/john-steinbeck bu romanı yazarken yanında olma hayali oluştu zihnimde, yüzünde oluşan mimikleri, kalemiyle her not alışı eskizleri, karakterlere verdiği ruhu kelimelere döküşünü bizzat görmek isterdim.. Romanın uzun soluklu oluşu ve hikayeden hiç kopmadan ilermesi, dinamiğini hiç yitirmeden anlatılmak isteneni detaylı olarak okuyucu vermesi bunu da yaparken sizi kitaba bir bağlılık içinde sıkılmamanızı sağlaması muhteşem bir yazarın yapacağı bir ustalık eseri. Her ne kadar yazar/john-steinbeck benim başyapıtım dese de kitap/cennetin-dogusu--4432 kitabına benim için en özel kitabı kitap/gazap-uzumleri--575 olarak kütüphanemin başköşesinde duracak.. Roman 20.yüzyılın başlarında Salinas vadisinde Hamilton ve Trask'ların hayat hikayesiyle yola çıkıyor ve Habil ve Kabil'in hikayesini modernize edilmiş şekilde ele alıyor, Trask'ları üç kuşak üzerinden anlatan romanda Cryus Trask'ın oğulları Adam ve Charles sonrasında Adam'ın çocukları Aaron ve Caleb'le iyilik ve kötülük kavramını çok güzel ele alıyor ve olayların örgüsüne hayran bıraktıran bir eser. Romanda o kadar fazla karakter var ve bunların neredeyse tamamı baş kahraman gibi olayların içinde ve çok detaylı karakter analizleriyle bizlere sunuyor steinbeck. Samuel hamilton ve Lee karakterine özellikle bir paragraf açmak istiyorum Samuel karakteri Steinbeck'in büyükbabasını yazdığı söyleniyor. Lee ve Samuel diyaloğlarına hayran olmamak mümkün değil. zaten bu iki karakterin konuştukları trasklar da varlıklarıyla ve hikayeleri ile romanın ana fikrini oluşturuyor. Kitapta bir de John steinbeck karakteri olması hoşuma gitti. :) Kitabı okumak için uzun süre beklemiştim. Şimdi ikinci defa okumak için de beklemem gerekecek galiba çünkü bir okumanın böyle bir esere yetmeyeceğini düşünüyorum. "Bugün, Aziz John’un sözünü şu şekilde çevirebiliriz: Her şeyin sonu, sözdür ve söz, insandır ve söz, insanla vardır.” yazar/john-steinbeck 'in Nobel ödülündeki konuşmasından bir alıntı. O konuşmayı da okumanızı tavsiye ederim.. Keyifli okumalar Herkese. (Berceste)
..bir başkası da merhametsiz ya da vicdan potansiyeli olmadan doğabilir.: "Çocuk sorabilir: "Dünyanın hikâyesi ne?" Yetişkin bir adam veya kadın merak edebilir: "Dünya nereye gidecek? Sonu nasıl bitecek, bu arada, yeri gelmişken, hikâye neydi?" [s.453] İnsanlığın hikâyesi neydi? İyiliğin ve kötülüğün kıskacında kalmış bir metafor muyduk sadece yoksa Adem ile Havva'nın laneti miydik? İyilik ve kötülük üzerine var olmuş bir dünyanın; tohumu Adem ile Havva olan devasa bir ağacın meyvesi yani insanoğlunun hikâyesi. Evet, kendi hikayemiz. Neyiz biz? Etten ve kemikten meydana gelmiş, düşünebilme yetisine sahip; ve sadece iyilik ve kötülük argümanlarına göre nitelendirilmeye lâyık yaratıklarız. Peki, sahiden iyi miyiz? "..Havva gebe kalıp Kabil'i doğurdu; ve: Rabbin yardımıyla bir adam kazandım, dedi. [...] Ve yine kardeşi Habil'i doğurdu. Ve Habil koyun çobanı oldu, fakat Kabil çiftçi oldu. [...] Ve Rab Habil'e ve onun takdimesine baktı; fakat Kabil'e ve onun takdimesine bakmadı. [...] Ve Kabil çok öfkelendi, ve çehresini astı. [...] Ve vaki oldu ki; kırda oldukları zaman, Kabil, kardeşi Habil'e karşı kalktı, ve onu öldürdü." [s.294-295] Kabil, kardeşi Habil'i öldürdü! Böylece, insanoğlunun kanında dolaşan; öfkenin, hırsın ve kıskançlığın ilk dürtüleri fiilen kendini göstermiş oldu. Habil iyiliği, Kabil ise kötülüğü temsil eder. Peki Tanrının yazgısı, bu muydu? Hem Habil hem de Kabil neleri varsa verdi, ancak Tanrı Habil'i kabul etmiş ve Kabil'i reddetmiştir. Bu adaletsiz bir seçim miydi, yoksa hikâyemizin başlangıcı mı? "Ve Rab Kabil'e dedi: Niçin öfkelendin? Ve niçin çehreni astın? Eğer iyi davranırsan, seni kabul etmeyecek miyim? Ve eğer iyi davranmazsan, günah kapıda pusuya yatmıştır; ve onun istediği sensin; fakat sen ona hükmedeceksin." [s.295] Timşel! (Günaha hükmedebilirsin!) İşte Kabil'in hikayesi tam da burada başlıyor. Aslında seçim yapan Tanrı değil, Kabil'idi. Hırsın, öfkenin ve kıskançlığın kurbanı olan Kabil.. "Ve Rab ona dedi: Bunun için Kabil'i her kim öldürürse, ondan yedi kere öç alınacaktır. Ve Rab, her kim onu bulursa kendisini vurmasın diye, Kabil üzerine bir nişane koydu." [s.295] Böylece Kabil yaşadı ve evlâtları oldu. Bizler Kabil'in çocuklarıyız. kitap/cennetin-dogusu--4432, kutsal kitapların mitolojilerine binaen realist karakterler üzerinden; iyilik ve kötülük kavramlarını en yalın hâliyle irdeleyen bir eser. yazar/John-steinbeck, betimlemeleri ve karakter gelişimi açısından oldukça başarılı bir yazar. Kitabı okurken dehşete düşüren olaylara şahit oldum. Âdeta kan dondurucu bir hikâye. Ve ne yazık ki kendi hikâyemiz.. İyilik ve kötülüğün kıskacında kalmış, kötülüğün büsbütün egemen olduğu ve iyiliğin sarkacında var olan etkileyici karakterler ile harmanlanmış bu hikâye, benim nezdimde tam bir başyapıt. Adam (Âdem) ve üvey kardeşi Charles ile başlayan hikâye, ansızın hayatlarına giren Cathy (Kate) ile değişir. Görünüşüyle iyiliğin timsali olan Cathy; aslında kötülüğün vücut bulmuş halidir. Adam ile evlenen ve Charles'tan gebe kalan Cathy, dünyaya ikiz oğlan getirir. Adam, Cathy için, "Aden'in Bahçesini" inşa ederken başına hiç beklenmedik şeyler gelir ve amansız bir girdap içerisinde yaşayan bir ölüye dönüşür. Adam'ın yardımcısı Lee ve komşusu Sam'l Hamilton sayesinde isimleri konan ikizlerin [Caleb (Cal) ve Aron (Harun)], hüzünlü hikâyesi böylece başlar.. "Annen bir muamma. Bana öyle geliyor ki, o diğer insanlardan farklı. Onda bir şey eksik. Belki iyilik, belki vicdan. İnsanları anlayabilmek için onları kendi içinde hissetmen gerekir. Ben anneni hissedemiyorum." [s.488] Ve en çok canımı yakan bölüm; Abra, Cal'ın kolunu iki eliyle sımsıkı tuttu. "Duymadın mı dediğimi?" dedi Cal. "Duydum." "Abra, annem fahişe." "Biliyorum. Söylemiştin. Benim babam da hırsız." "Onun kanını taşıyorum Abra. Anlamıyor musun?" "Ben de babamınkini' dedi Abra. [s.651] Timşel! Keyifli okumalar. (Nes)
Kitabın Yazarı John Steinbeck Kimdir?
John Steinbeck, (27 Şubat 1902 - 20 Aralık 1968) ABD'li yazar.
27 Şubat 1902'de Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyaleti Salinas kentinde doğdu. 20 Aralık 1968’de New York'ta yaşamını yitirdi. 1940 Pulitzer Ödülü ve 1962 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi gerçekçi roman-öykü yazarı.
Bir ırgat ailesinin çocuğudur. Babası Prusyalı, annesi ise İrlandalı göçmen bir aileye mensuptur. Yaşıtları gibi o da küçük yaşlarda çiftçilik yaptı. 1920-1926 arasında aralıklarla Stanford Üniversitesi'ne devam etti. Öğrenimini sürdürebilmek için duvarcılık, boyacılık, kapıcılık, eczacılık gibi işlerde çalıştı. Okulu bitiremedi. Öğrencilik yıllarında başladığı yazmayı sürdürdü. Irgatlık ve işçilik yaparken edindiği deneyimler, eserlerinde işçilerin yaşamlarını gerçekçi bir dile anlatmasına büyük katkı sağladı. İlk romanlarından başlayarak hep işçileri, yaşam koşullarını, ilişkilerini anlattı. İlk kitabı " Altın Kupa " (1929). 1936'da yayınlanan "Bitmeyen Kavga"da tarım işçilerinin grevi ve bu greve önderlik eden iki Marksisti anlattı. Amerikan çalışma sistemine keskin eleştiriler yöneltti. Üçüncü kitabı "Fareler ve İnsanlar" 1937'de yayınlandı. Bu kez iki göçmen işçi arasındaki garip ve karmaşık ilişkinin öyküsünü anlatıyordu. Kendisine "Pulitzer Ödülü" getiren ünlü romanı "Gazap Üzümleri" 1940'ta sinemaya aktarıldı. II. Dünya Savaşı yıllarında daha çok ideolojik eserler verdi. İzleyen yıllarda politikadan uzak, eğlendirici yanı ağır basan duygusal öğelerin de yer aldığı eserler ve senaryolar yazdı.1962'de edebiyata katkılarından dolayı Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.
John Steinbeck Kitapları - Eserleri
- Sardalye Sokağı
- Fareler ve İnsanlar
- Al Midilli
- Altın Kupa
- Ay Batarken
- Bir Savaş Vardı
- Bitmeyen Kavga
- Cennet Çayırı
- Gazap Üzümleri
- İnci
- Kaygılarımızın Kışı
- Kısa Süren Saltanat
- Tatlı Perşembe
- Yukarı Mahalle
- Alev
- Bilinmeyen Bir Tanrıya
- Cennetin Doğusu
- Köpeğim Charley ile Amerika Yollarında
- Uzun Vadi
- Ak Bıldırcın
- Ben Bir Devrimciyim
- A Russian Journal
- Mektuplarda Bir Yaşam
- Çılgın Dünyadan Uzak
- Kaçış
- The Forgotten Village
- Savaş Üzerine Mektuplar
- Asiler Otobüsü
- Krizantemler
- Bir Numaralı Evde Olanlar
- Zapata
- Seçilmiş Əsərləri
- Cennetin Doğusu 2
- Of Mice and Men/Cannery Row
- The Vigilante
- Siçanlar və insanlar haqqında
John Steinbeck Alıntıları - Sözleri
- Jody, annesinin sesinin tonuna göre, yüzünün ifadesinin nasıl değiştiğini bilirdi. (Kaçış)
- Birşeyi çok fazla istemek iyi degildir (İnci)
- İnsanın yüreğinin iyi olması için akla gerek yoktur. (Fareler ve İnsanlar)
- "Seçtiğin yol aydınlık. Parıldıyor ilerisi." (Krizantemler)
- Ancak yeni doğan bir bebek baştan başlayabilir. Sen, ben. Biz artık geçmiş zamanız. (Gazap Üzümleri)
- «Pişmanlık getir, çünkü Öbür Dünya’ya yolculuk yakın!» (Asiler Otobüsü)
- Herkes iyi olsun diyor...oysa insanlar iyi değildir. (Kısa Süren Saltanat)
- "... Sanki seni de düşümde görmüşüm, gerçek değilmişsin gibi geliyor..." (Mektuplarda Bir Yaşam)
- Bir an ya sürdü, ya sürmedi. Kalan kaldı geride. Arkasına bakmadı. (Krizantemler)
- İnsanın başka şeyi yoksa, sahip olduğu her neyse onunla övünür. (Cennetin Doğusu)
- Yalnızlığın yalnız kalmaktan başka çaresi yok. (Köpeğim Charley ile Amerika Yollarında)
- Ailesi yeteri kadar büyüyenler onu bütün diğer ailelere karşı yetiştirdiler... Cemaatler ortaya çıktığında ise her cemaat kendini öteki cemaatlere karşı savunmaya girişti... (Ben Bir Devrimciyim)
- "İnşaatçılar hiçbir zaman ev yapmazlar; onlar yuva yapar..." (Ben Bir Devrimciyim)
- Düşmanın bize yapamadığını biz kendi kendimize yapıyoruz. (Kısa Süren Saltanat)
- Komünistler tarafından kapitalist ve kapitalistler tarafından da komünist olarak damgalanan bir kitabımı hatırlıyorum. Duygular, her zaman olduğu gibi, düşüncelerden daha öndeydi. (Ben Bir Devrimciyim)
- karanlığın arkasına saklanmaya ışıktan kaçmaya çalışma . dünya yıkıldı da sen altında mı kaldın yoksa ? (Alev)
- "Hiçbir şey hissetmiyorsun." (Ak Bıldırcın)
- İnsanın oda öyrəşməsi üçün, bəlkə də, yarım milyon il lazım olub. Fəqət oddan-alovdan da qorxulu olan bu qüvvəni dərk etməyə heç on beş milyon il də bəs eləməz. Onu ram edəcək başqa bir şey tapılmayacaqmı? Əgər mənəviyyat aləminin qanunları şeylər aləminin qanunları ilə eyniləşərsə, ruhun məğzi dəyişərmi, görəsən? Budurmu mənim, bizim hiss etdiyimiz? (Seçilmiş Əsərləri)
- Keşke o kadar cesur olduğumuzu düşünmeseler. Ben o kadar cesur olmak istemiyorum. (Bir Savaş Vardı)
- Saati saatine uymaz, netameli bir ırmaktır San Ysidro. Yılın yarısında ölüdür, öbür yarısında da öldürücü. (Asiler Otobüsü)