Çifte Alev - Octavio Paz Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çifte Alev kimin eseri? Çifte Alev kitabının yazarı kimdir? Çifte Alev konusu ve anafikri nedir? Çifte Alev kitabı ne anlatıyor? Çifte Alev PDF indirme linki var mı? Çifte Alev kitabının yazarı Octavio Paz kimdir? İşte Çifte Alev kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Octavio Paz
Çevirmen: Tomris Uyar
Orijinal Adı: The Double Flame
Yayın Evi: Okuyan Us Yayınları
İSBN: 9799758420499
Sayfa Sayısı: 204
Çifte Alev Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
”Cinsellik ateşi, erotizmin kızıl alevini tutuşturur; erotizmin kızıl alevi de, aşkın titretk ve mavi alevini. Erotizm ve aşk: Hayatın çifte alevi…”
20. yüzyılın en büyük şair ve deneme yazarlarından Octavio Paz, cinsellik, erotizm ve aşk arasındaki yakın, ama çapraşık bağları keşfe çıkıyor. Okuyucuyu, aşk ve erotizmin, edebiyatı çağlar boyunca besleyen damarlarında düşünsel serüvenlerle dolu bir keşif gezisine çağırıyor.Tabulardan özgürlüklere, tarihöncesi söylencelerden Madame Bovary ve Ulysses gibi modern çağ romanlarına, Marquis de Sade’dan Freud’a, aşk ve erotizmin aydınlatıcı olduğu kadar kışkırtıcı bir tarihçesi. 1990 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi Octavio Paz, aşkın dünü, bugünü ve yarınında yolculuğa çıkmak isteyenlere şiirsel bir yol haritası sunuyor.
Çifte Alev Alıntıları - Sözleri
- aşk özgürlük üstüne bir kumar, çılgınca bir kumardır diyorum. Benim özgürlüğüm değil söz konusu, Öteki’ninki.
- Bazen yetişkinlerin gençleri sindirmekte kullandıkları yasaklara özürlerin sıkıcı bir listesi olarak çıkar karşımıza; bu ikiyüzlü kuralların arkasında aynı yetişkinlerin kendi cinsel açlıkları, gözü karalıkları gizlenmiştir.
- "Bir insan asla olduğu kişi değildir, aradığı benliktir..."
- (Ve ben ara ara gördüm/ insanın gördüğüne inandığını)
- Yüzyılımız, ideolojik sistemlere tapınır olduktan sonra, Nesneler’e tapınmaya vardırmıştır işi. Böyle bir dünyada aşkın yeri olabilir mi?
- 'İnsanlık zamandır ve zaman benlikten sürekli ayrılıştır.'
- Soylu kadınlarla fahişeler, sözcüğün çeşitli anlamlarında özgürdüler: Doğuştan, olanaklarından ve ahlak anlayışlarından ötürü. … Kendi bedenleriyle ruhlarının efendisiydi onlar.
- İstek duyduğumuzla değer verdiğimiz arasında bir boşluk var: değer verdiğimize aşığız ve bizi mutsuz edecek kişiyle sonsuza kadar birlikte olmak isteği duyuyoruz. Aşkta, kötülük yüzünü gösterir: bizi çeken ve alt eden öldürücü bir ayartıdır.
- Yinelemekte yarar var: Aşk, düşünce ya da öz arayışı değildir; düşünceyi ve düşünce-dışını, iyiyi ve kötüyü, varlığı ve yokluğu aşan bir duruma giden yol da değildir. Aşk, kendi ötesinde hiçbir şey aramaz; ne iyilik, ne de ödül. Kendini aşan, kesin bir amaç peşinde değildir. Herhangi bir aşkınlığa kayıtsızdır: Kendinde başlar ve kendinde biter. Ruhun ve bedenin çabasıyla ortaya çıkan bir çekimdir, düşünce aracılığıyla değil. Öznesi bir kişidir. O kişi tek ve benzersizdir, özgürlükle donatılmıştır; o kişiye sahip olabilmek için âşığın o kişinin iradesine kendini kabul ettirmesi gerekir. Sahip olma ve teslim olma, karşılıklı edimlerdir.
- Dinsel imgelem, yarattıklarından üstün bir Tanrı tasarlamıştı; teknolojik imgelem ise, buluşlarından güçsüz bir mühendis-Tanrı tasarladı.
- Çiftleşmenin bir sürü çeşidi olsa da, cinsellik eylemi hep aynı şeyi söyler: Üremeyi.
- Âşığın ortaya çıkışı, kadının ortaya çıkışından ayrılamaz. Kadın özgürlüğü olmadan aşk söz konusu değildir.
- On ikinci yüzyılda Fransa'da, aşk sonunda ortaya çıktı; artık bir sanrı, bir ayrıksılık, bir sapma olarak değil, bireysel yaşamın üstün bir ideali olarak. “Saraylı aşk”ın tansıksı bir özelliği var, çünkü ne dinsel vaazların ne de herhangi bir felsefi öğretinin sonucu. Oldukça sınırlı bir toplumda, eski Galya'nın güneyindeki derebeylik topraklarında bir grup şairin yaratısıydı. Büyük bir imparatorlukta doğmadı, eski bir uygarlığın ürünü de değildi: yarı-bağımsız birtakım soylu iktidarlarında, bir siyasal dengesizlik ama müthiş bir doğurganlık döneminde serpildi. Bir açılış bildirişiydi, bir bahar başlangıcı. On ikinci yüzyıl, Avrupa'nın doğduğu yüzyıldı, sonraları ondan uygarlığımızın büyük yaratıları -aralarında lirik şiir ve aşkın bir yaşam biçimi olma düşüncesi de vardı- gelişecekti. Saraylı aşkı bulan, şairlerdi. (“Provans Şiiri” hem dil hem de coğrafya açısından yanlış bir yakıştırma, ama gelenek onu bağrına basmış.).
- Kaynağına bakılırsa, erotizm cinselliktir, doğadır; insan elinden çıktığına ve toplumdaki işlevlerine bakılırsa, kültürdür. Erotizmin amaçlarından biri, cinselliği alıkoyup ona toplumda bir yer ayırmaktır. Cinsellik olmadan döllenme olamayacağına göre toplum da olamaz; ne var ki cinsellik, toplumu tehdit eder aynı zamanda.
- Şimdiye kadar ruh sözcüğünü birçok kez kullandım, ama bir şey atladığımı itiraf etmeliyim: Ruh, ya da insan tinine ne deniyorsa, yalnızca akıl ve zekâ değildir, bir duyarlık'tır da. Ruh, bedenseldir; coşkuya, duyguya, tutkuya dönüşen duygulanımdır. Duygusal öğe bedenden kaynaklanır, ama fiziksel bir çekimden öte bir şeydir. Aşkta duygu ve tutku merkezdedir, ruhun yüreğindedir. Modern çağda aşk, yalnızca düşünceyle değil tutkuyla devrimci olmuştur. Romantizm bize düşünmeyi öğretmedi; hissetmeyi, duymayı öğretti. Modern devrimcilerin suçu, devrimci ruhu duygusal öğesine indirgemek olmuştur. Liberal demokrasilerin büyük ahlâki ve tinsel zavallılığı ise, duygusal açıdan duyarsız oluşudur. Paranın erotizmi kamulaştırabilmesinin nedeni, insanların yürekleri ve ruhlarını çoktan kurumuş olmasıdır.
Çifte Alev İncelemesi - Şahsi Yorumlar
* Yaklaşık bir buçuk aylık bir süreden sonra kendimi bulabilmenin heyecanıyla elime aldığım ilk kitap... Tomris Uyar 'ın harika çevirisi eşliğinde, düşünsel iz ve yolculuğun bir dakika bile durmadığı erotizm, aşk ve onun farklı bileşenleri üzerine enfes bir seçki. ** Özellikle seksüeliteden bağımsız olarak aşk duygusu üzerine Antik dünyadan günümüze, 20.yy modern hayatına ne gibi bir değişim söz konusu olmuştur? *** Paz bize çok özel bir soru soruyor. Kadın özgürlüğü olmadan aşk mümkün olabilir mi? Bu soruya verilen yanıt aynı zamanda bizim aşkla olan yoğun duygusal literatürümüzün belirli ve doğrudan olan resmini ifade etmektedir. İnsanoğlunun hayranlığı sadece bedensel alanı mı işgal eder yoksa aşkın varolan duygusal ve ruhsal bütünlüğüne mi? **** Bizim aşk diye adlandırdığımız duygu biçimin bir eseridir çoğu zaman. Yazara göre insan sürekli olarak kendini arama ve bulma gayreti içindedir. Bu yüzden kendini bulma, benlik arayışı aşkı büyük, zahmetli, girift yapmaktadır. Yazarın çifte alev olarak adlandırdığı her tür insanı yakacak türden olan aşk ve erotizm cinsellik içinde kendini anlamlandırır... (HOMO FABER...)
Nobelli yazar Octavio Paz’in cinsellik, erotizm ve aşk üzerine denemelerinden oluşan kitabını, edebiyat ustalarımızdan Tomris Uyar’in çevirisiyle okudum. Paz, okurunu, antik çağlardan 20. Yüzyıla kadar süren bir yolculuğa çıkarırken, çifte alev olarak tanımladığı aşkın ve erotizmin sularında gezdiriyor. Bir iki bölümü hızlı geçtiysem de, kitabı ilgiyle ve satırların altını çizerek okudum. Alıntılarımın çokluğundan anlayacaksınız zaten... (Özlem Ataünal)
Çifte Alev PDF indirme linki var mı?
Octavio Paz - Çifte Alev kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çifte Alev PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Octavio Paz Kimdir?
Octavio Paz (31 Mart 1914 - 19 Nisan 1998), Meksikalı yazar, şair ve diplomat. 1990 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştır.
Yaşamı
Octavio Paz Octavio Paz Solórzano ve Josefina Lozano'nun oğlu olarak şu anda Meksika'nın bir parçası olan Mixcoac kasabasında doğdu ve burada büyüdü. 1945 yılında diplomatik görevlerine başlayan Paz 1962 yılına kadar Fransa'da kaldı. Burada şair Pablo Neruda ile beraber çalıştı. 1962 yılında Meksika'nın Hindistan büyükelçisi olarak bu ülkeye gitti. 1968 yılında Tlatelolco katliamından sonra hükümeti protesto amacıyla ülkesindeki bütün görevlerinden istifa etti.
Yapıtları
Çok sayıda şiir ve makale yayımlamıştır. Bu yapıtları aşağıda özgün isimleriyle listelenmiştir.
Octavio Paz Kitapları - Eserleri
- Yalnızlık Dolambacı
- Ölüm Çiçekleri
- Çifte Alev
- Kartal mı Güneş mi
- Çamurdan Doğanlar
- Güneş Taşı
- Şiir Nedir? (Yay ve Lir)
- Seçme Şiirler
- Uzak Komşu
- Güntaşı
- Düşler Boyunca Yaratmak
- Modern İnsan ve Edebiyat
- Marcel Duchamp
- Öteki Ses
- Renga
- Dönüş
- Dört Yada Beş Dünya Bir Yeryüzü
- Octavio Paz
Octavio Paz Alıntıları - Sözleri
- Şiirler tuhaf yapıtlardır; biri ile diğeri arasında , araçlar arasında var olan ve gözle görülebilen, açık akrabalık ilişkisi gerçekliklerdir. Teknik bir yöntemdir ve değeri, etkinliği ile orantılıdır, yani yinelenen uygulamalara duyarlı olduğu ölçüde anlamlıdır, yeni bir yöntem bulunana dek değerini korur. Teknik, geliştiren veya değersizleştiren tekrarlardır, bir öncekini devralır ve değiştirir... Ok ve yay yerini ateşli silaha bırakır. Ama Aeneid yerini Odysseus'a bırakmaz. (Şiir Nedir? (Yay ve Lir))
- . Dünya benimle başlamadı / benimle bitmeyecek / Ben / çağlayan nehirde bir nabız atışı... ... (Seçme Şiirler)
- Düşüyorum bitmek tükenmek bilmeden üstüne bu boşluğun. (Dönüş)
- 'İnsanlık zamandır ve zaman benlikten sürekli ayrılıştır.' (Çifte Alev)
- Düşüyorum. İçeri doğru düşüyorum ama varamıyorum, ruhumun en dibine. (Ölüm Çiçekleri)
- On ikinci yüzyılda Fransa'da, aşk sonunda ortaya çıktı; artık bir sanrı, bir ayrıksılık, bir sapma olarak değil, bireysel yaşamın üstün bir ideali olarak. “Saraylı aşk”ın tansıksı bir özelliği var, çünkü ne dinsel vaazların ne de herhangi bir felsefi öğretinin sonucu. Oldukça sınırlı bir toplumda, eski Galya'nın güneyindeki derebeylik topraklarında bir grup şairin yaratısıydı. Büyük bir imparatorlukta doğmadı, eski bir uygarlığın ürünü de değildi: yarı-bağımsız birtakım soylu iktidarlarında, bir siyasal dengesizlik ama müthiş bir doğurganlık döneminde serpildi. Bir açılış bildirişiydi, bir bahar başlangıcı. On ikinci yüzyıl, Avrupa'nın doğduğu yüzyıldı, sonraları ondan uygarlığımızın büyük yaratıları -aralarında lirik şiir ve aşkın bir yaşam biçimi olma düşüncesi de vardı- gelişecekti. Saraylı aşkı bulan, şairlerdi. (“Provans Şiiri” hem dil hem de coğrafya açısından yanlış bir yakıştırma, ama gelenek onu bağrına basmış.). (Çifte Alev)
- Aşk bir konuşma şeklidir.. (Öteki Ses)
- "Güzelliği avuçlarımın arasına aldım, acıydı" (Şiir Nedir? (Yay ve Lir))
- Kent dili fo rmüller ve slo g anlar arasında sıkışıp kalmış ve kaskatı kesilmiştir, bu yüzden de endüst r iyel üretime dönüşmüş olan popüler sanatla, insan ol maktan çıkıp gürü ha dönüşen-bire y lerin or t ak yazgısını pay laşır. (Şiir Nedir? (Yay ve Lir))
- Kimse kendi ülkesinde peygamber olamaz. (Marcel Duchamp)
- Modern bilim, Herder ve Almann rom a ntik l e r inin or t a ya koymuş oldu ğ u dü şünce y i tartı şm a sız olarak ona y l a m a k t a dır: "Aç ı k ç a görülü y or ki, başlang ı ç t a efs a ne ve di l bir birlerinden ayrılmaz karşı l ı k l ı llişki sa rmalı içinde var oldular ••• Her ikisi de simgelerin oluşm a sın a yönelik te mel eğiliml e r in dış a vuru m l arı idi: Yani, tüm si mge l e ş t i r m e ey lemler i n in kökeninde yat a n güç l ü ben zetme ilkesi. (Şiir Nedir? (Yay ve Lir))
- "Octavia Paz'da belki tüm Meksikalılar'ın ikilemi yatar: Düşlerini saklamadan, kültürel kişiliğin karmaşık ve özgün yönlerinin çatışması içinde söyler ve bir yandan da bu düşselliğe karşı kendi gerçekliğini kanıtlamaya çalışır." --Adnan Özer (Uzak Komşu)
- ''Düşlerine layık ol.. '' (Güneş Taşı)
- “Görünmez olan, ne karanlık ne de gizemlidir; şeffaftır...” (Marcel Duchamp)
- Biz zamanın çocuklarıyız ve zaman ümittir. (Dört Yada Beş Dünya Bir Yeryüzü)
- Küller, encam. Bulutların ardından ayın doğuşu. Belirsiz, kof bir büzüşme, bir sızıntı, soluk bir leke: Senin gövdenden kendiminkine dönmüşüm (zaman) kendininkinden bana bakarsın (zamansız) (Kırılgan dizlerin için baldan alkımlar yazmıştım, Keşiş Şimon iken sanduka sinemalarda: gece yarısı, gelip geçenler çelebice yolu gösteriverdi) Karanlıktan çıkıp karanlık bir yola seğirttik bir kurutma kağıdına geçen mürekkep dişleriymişçesine (böyle gerekiyordu: kalamar ay loşluğun kıyısında dururdu) (Renga)
- . Hayat ne zaman gerçekten bizim oldu? / Biz ne zaman biz olduk? ... (Seçme Şiirler)
- Kenetlenmiş dişlerle özgürlük türküsü söylenemez. (Yalnızlık Dolambacı)
- "Ölüm inancı, aynı zamanda bir bir yaşam inancıdır; tıpkı aşkın bir yaşam açlığı ve ölüm isteği olması gibi". (Yalnızlık Dolambacı)
- İnsan kendi kendisine terkedilmiş ve dilinin orta yerinde dili tutulmuştur. (Şiir Nedir? (Yay ve Lir))