Çiğdem Külahı - Ahmet Büke Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Çiğdem Külahı kimin eseri? Çiğdem Külahı kitabının yazarı kimdir? Çiğdem Külahı konusu ve anafikri nedir? Çiğdem Külahı kitabı ne anlatıyor? Çiğdem Külahı PDF indirme linki var mı? Çiğdem Külahı kitabının yazarı Ahmet Büke kimdir? İşte Çiğdem Külahı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Büke

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750712395

Sayfa Sayısı: 136

Çiğdem Külahı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Orada oturmuş her şeyi tersine çevirebilir miyim, diye düşünüyordum. Bu mümkün müydü? Altımda çırpınan suya baktım. Dipteki midyelere, sağa sola kıvrılan yosunların arasında gizlenen küçük balıklara baktım. Çok çaresizdim aslında. Yine de ayıpladım kendimi. İzmir çok büyük geldi bana. Sokaklarında kaybolurum, diye düşündüm. Dizlerim yandı. Eğilip denize dokunayım dedim. Durdum. Bu şehir, parmaklarının ucunda sigara tutan bu sarı duman izi çok korkuttu beni."

Çiğdem Külahı, genç kuşak öykücülerimizin önde gelenlerinden Ahmet Büke'nin 2006 yılında yayımladığı ikinci öykü kitabı. Kitapta yirmi beş kısa öykü yer alıyor. Bu öyküler, su yüzüne çıkmamış ama hep varlığı hissedilmiş acıların, isyanların, çevremizde olup bitenler karşısında duyulan öfkenin izini taşıyor. Ahmet Büke kendine özgü dili ve duyarlı anlatımıyla okurunu daha ilk sayfalarda kendi ayrıksı dünyasına çekmeyi başarıyor.

Çiğdem Külahı Alıntıları - Sözleri

  • "...Çocuklara verilecek en büyük koz gözyaşlarıydı.Onlar ağlayan birinin her zaman daha fazla ağlayabileceğini bilirler.Bu bitmez bir eğlence gibidir..."
  • "...Acı,hazırlıklı ev sahiplerinde daha çok eğlenir..."
  • "...En kötüsü bir şeyi çok isteyip ona cesaret edememek değil midir?.."
  • "...Zaten nenem dedi ki:'Bin tane cevabın olacağına bir tane sırrın olsun...' "
  • İçimizdeki kanamayı suskunlukla sakinleştirip dindirmeye çalışıyorduk galiba. Zaten kimsenin perdelerini aralayıp başkasının acısına baktığı yoktu.
  • "...Devlet ağır dönen bir değirmen taşıdır..."
  • "...Yalnız adamlar sürüsünü yitirmiş Afrika fillerine benzerler.Zihinlerinde kolektif hatıralar kazılıdır..."
  • “Büyük üzüntümüz vardı ve biz onu kendi içimize çekilip dışarıya doğru kalınlaşan bir zerdali çekirdeği gibi kalınlaşarak yaşıyorduk.”
  • Şimdi parkın en sağlam bankında yalnız oturuyorum işte.
  • "...Romanın arkasına saklanabilir yazarlar.Trençkotla siste yürüyen insanlar gibi.Vücut kıvrımlarını göremezsiniz.Sadece gittiği yönü anlayabilirsiniz yazarın.Ama öykü öyle değil işte.En sevdiğiniz öyküyü usul usul yeniden okuyun.Yazarı sizden gözlerini kaçırmaya uğraşacaktır.Ama nafiledir bu da.Bir sarraf tartısı gibi anlarsınız onun kıymetini..."
  • Mesela diyelim güneşin daha kötü doğduğu günlerden biriydi. Ben tenekeli mahalleye bakan yolda bekliyorum. Bir kaç evin sobası tüttü. Dert mi yanar, eski nalınlar mı?
  • Koğuşun kapısına vardık. Boyluca, çakır gözlü birisi göründü içeriden. “Hayırdır?” Seyit çantayı uzattı. Adam alıp içine baktı. “Tamam,” dedi. Arkasını dönüyordu ki durdu. “Karnınız aç mı?” Seyit’le bakıştık. Şimdiye kadar kimse açlığımızı sormamıştı. Koğuşun girişindeki koridorun sonuna yürüdü. Masanın üzerinde duran dolabı açtı. Yarım ekmeği dikine böldü. İçine helva katıp bıçağın ucuyla ezdi. Çay doldurdu iki su bardağına.
  • "...Çok korkardık geceden.Kimsesizleri karanlıkta öldürürler..."
  • "Zaten kimsenin perdelerini aralayıp başkasının acısına baktığı yoktu."
  • Zaten kimsenin perdelerini aralayıp başkasının acısına baktığı yoktu.

Çiğdem Külahı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitabımın ilk sayfasının üzerinde şu tarih var: 29 Eylül 2015. yazar/Ahmet-Buke ile tanıştığım tarih de diyebiliriz. Beş yıl önce kitap/cigdem-kulahi--4726'nı okurken kitabın üzerine birçok not alıp fikirlerimi yazmışım. Neredeyse hepsi beğenilerden oluşuyor. Iki gün önce kitap/kumrunun-gordugu--4727'nü okumaya başlayacağım sırada Çiğdem Külahı düştü aklıma. Yeniden okumak istedim ve tekrar hayran kalarak, imrenerek, onlarca yeni ifade ve sözcük öğrenerek, hayaller kurarak yeni bir okuma yaptım. Tertemiz, cıncık gibi bir dil yazar/Ahmet-Buke'nin dili. Öyküleri ise zengin atmosferlere sahip, konuları çeşitli. Ama en iyisi ve en güzeli üslubunun doğallığı. Gelenekten faydalanan ve yenilikçi bir tarz. Tüm kitapları okunmalı. (Emel)

Çiğdem Külahı: Bu kitabının içinde yirmi beş adet sizi hiç yormayacak kısacık öyküler bulunmakta. Kitaba adını veren Çiğdem Külahı kelimeleri ise bir öyküsünün içinde geçiyor. (dagdankestimkereste)

Çiğdem Külahı PDF indirme linki var mı?

Ahmet Büke - Çiğdem Külahı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çiğdem Külahı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Büke Kimdir?

1997 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünden mezun oldu. Ölümsüz Öyküler Yayımevinin düzenlediği "Xasiork 2002 Kısa Öykü Yarışması"nda “Kayıp Dua Kitabı” isimli hikâyesi birincilik ödülüne layık görüldü. 2008'de "Alnı Mavide" ile Oğuz Atay Öykü Ödülü'nü, 2011'de Kumrunun Gördüğü adlı kitabı ile Sait Faik Hikâye Armağanı'nı aldı.Öyküleri, e-edebiyat, AdamÖykü, Özgür Edebiyat ve Patika dergilerinde yayımlandı. Sosyal Ayrıntılar Ansiklopedisi ve Derkenar isimli internet dergilerinde kısa öyküler yazmaya devam ediyor.

Ahmet Büke Kitapları - Eserleri

  • Varamayan
  • Kumrunun Gördüğü
  • Yüklük
  • Ekmek ve Zeytin
  • Alnı Mavide
  • İzmir Postası'nın Adamları
  • Çiğdem Külahı
  • Deli İbram Divanı
  • İnsan Kendine De İyi Gelir
  • Cazibe İstasyonu
  • Kırlangıç Zamanı
  • Evde Kimse Yok
  • Mevzumuz Derin
  • Eyvah, Babam Şiir Yazıyor!
  • Gizli Sevenler Cemiyeti
  • Neşeli Günler
  • Annemle Uzayda
  • Gökçe'nin Yolu
  • Paspas Tepemde Kapiş Paçamda
  • Çayırın En Tuhaf Yuvası
  • 100 Tuhaf Kitap

Ahmet Büke Alıntıları - Sözleri

  • "...Yalnız adamlar sürüsünü yitirmiş Afrika fillerine benzerler.Zihinlerinde kolektif hatıralar kazılıdır..." (Çiğdem Külahı)
  • "İnsan öleceğini bildiği halde neden bu kadar zalim?" (Gizli Sevenler Cemiyeti)
  • Uzun uzun geceyi ve ışıkları seyretti. Şimdi ondan uzak sokaklarda, gecenin serinliği ve nefeslerin kirli sıcaklığı birbirine karışıp duruyordu. Uslu bir kedi gibi kıvrılan bu şehir aslında hayatına nasıl da benziyordu. Sakince yatağında akan rutin yaşamı, yani uzun tuvalet anlarında okuduğu gazeteler, gazetelerdeki köşe yazıları, haftada bir çıkan çizgi roman ekleri, akşama doğru yediği kurabiyeler, gece Lamia’nın yarı aydınlık göbeğindeki kelebek dövmesi, kısaca doğum ve ölüm kadar normal olan her şey nasıl da değişivermişti. Artık yarısı çalışmayan vücudu, gidip gelen zihni ve anılarıyla sadece uzaktan aynı insandı. Bilgisayarında yanıp sönen uyarı ışığı yapması gereken işi anımsattı. Puflayıp klavyeyi önüne çekti. Özel şifresiyle ana veri tabanına giriş için gereken ilk adımı attıktan sonra diğer onaylama işlemine gelmişti sıra. Bilgisayarına bağlı optik okuyucunun güç düğmesini çevirip aktif hala getirdi önce. Ardında retina taraması için kızıl zeminli küçük ekranın üzerine eğildi. İnce çizgi göz hattı boyunca dijital sesler çıkararak geçti. Başını geri çekmek üzere davrandığında ensesinden kavrayan bir el, hareketini bitirmesine engel oldu. Çırpınıp kurtuldu ve arkasından baskı yapan bileği kavrayıp yana doğru itti. Sendeleyen gölge yan masaya doğru geriledi. Heyecanla ayağa fırlamıştı ama kısık gülme sesiyle durakladı. Masa lambasının ışığı çevirdiğinde sesin sahibi ortaya çıkıverdi. “Hala tavşan kadar korkaksın be Orkun...” (Evde Kimse Yok)
  • Zaman kesindir. Geri döndürülemez, tamir edilemez, her şeyden ve herkesten bağımsız halde sadece kendinde bir akışla dünyaya açar kendini. (Deli İbram Divanı)
  • “...ama insanı insana kilitlemek en iyi yol. Birbirlerini bog‌azlayamazlar, c‌u‌nku‌ kimse yanında bir cesetle yu‌ru‌yemez. Yaralamazlar da birbirlerini, aksayan adım birbirini bezdirir hayattan. En iyi yol ma‌hkumu ma‌hkuma bag‌lamaktır. (Ekmek ve Zeytin)
  • "Planların ve hedeflerin olmalı." Şimdi kutsal kitaplar yeniden inebilseydi eğer, bu cümleyle başlardı galiba. (Mevzumuz Derin)
  • Çocuklar koşarken çizgi çizgi böldüler zamanı. Kı­zardı yollar. Elleri tutuştu hepsinin. (Yüklük)
  • Beni sevmeye mecbur mu? Değil elbette ama düşünmeli. Bir insan bu denli çaresiz bırakılamaz. (Varamayan)
  • Ölümün verdiği ağrının giderek azalması ve sonunda kül kadar hafiflemesi için tek ilaç geçmişle barışmaktı. (Alnı Mavide)
  • “Atlılar. Siyah örtülerine bürünmüş adamlar. Uzun bir şarkının ağır vuruşlarını andırırcasına yürüyorlardı.” (Evde Kimse Yok)
  • Uzaydan koptum geldim. Zımpara gibi havadan geçerken alev aldım kesin. En çok da ayaklarım yanıyor. Çıra kokusu. Kim fırlattı lan, beni? (Kumrunun Gördüğü)
  • "Kalbim, boş bir kağıt gibi duruyor önümde." (Gizli Sevenler Cemiyeti)
  • Bahçemizde nar vardır. Dallarına karıncalar basar güzün. Bal yapıyor ağlayan gözleri. Bu iyi değil onun için ama çaresini bulamadık. “İlaçlamak olmaz,” dedi babaannem. “Narın ne diyeceğini bilmiyoruz. Belki memnun karıncadan.” (İnsan Kendine De İyi Gelir)
  • Bilmek başka bir görmek haliymiş. (Yüklük)
  • ‘Hayat, kapıya tek bir umudun gelme ihtimaliyle sürüp gidebiliyor bazen.’ (Gizli Sevenler Cemiyeti)
  • "...Romanın arkasına saklanabilir yazarlar.Trençkotla siste yürüyen insanlar gibi.Vücut kıvrımlarını göremezsiniz.Sadece gittiği yönü anlayabilirsiniz yazarın.Ama öykü öyle değil işte.En sevdiğiniz öyküyü usul usul yeniden okuyun.Yazarı sizden gözlerini kaçırmaya uğraşacaktır.Ama nafiledir bu da.Bir sarraf tartısı gibi anlarsınız onun kıymetini..." (Çiğdem Külahı)
  • Hayret yani, bu hayatta her şey oluyor. (Kumrunun Gördüğü)
  • İnsan dediğin ürperir. Üşür sonra. Üşüdükçe de rüya mı görür? Çölde soğuk rüzgârlar eser üzerine. Güneşe doğru açtıkça yüzünü sırtında soğuk, karlı bir dağ büyür. Dönmek ister, olmaz da olmaz. (Kumrunun Gördüğü)
  • "Her şey değişince ölüyor insan." (Cazibe İstasyonu)
  • Soru soran bir karınca. Dünyasını çözmeye çalışan bir imalat hatası. (Evde Kimse Yok)