Cihan Sultanları - Yavuz Bahadıroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Cihan Sultanları kimin eseri? Cihan Sultanları kitabının yazarı kimdir? Cihan Sultanları konusu ve anafikri nedir? Cihan Sultanları kitabı ne anlatıyor? Cihan Sultanları PDF indirme linki var mı? Cihan Sultanları kitabının yazarı Yavuz Bahadıroğlu kimdir? İşte Cihan Sultanları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Yavuz Bahadıroğlu
Yayın Evi: Paradoks Yayınları
İSBN: 9786055734251
Sayfa Sayısı: 336
Cihan Sultanları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Osmanlı İmparatorluğu en geniş zamanında üç kıtaya yayılmış, İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğunu yıkmış, Akdeniz'i İmparatorluğunun sınırları içerisinde bir göl hâline getirmiştir.İstanbul'un fethi bazı tarihçilere göre Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur.
623 yıl süren Osmanlı Tarihi boyunca 36 padişah gelmiş ve 3 kıtada çınar ağacı gibi kök salmış olan Osmanlı Devleti bir Cihan İmparatorluğu olmuştu. 6 asır boyunca dünyaya hükmetmiş olan Osmanlı, İlahî ve yüce değerlerden ilham alarak, gittiği yerlere adalet, şefkat ve medeniyet götürmüş, insanlığı ön planda tutarak dünyayı aydınlatmıştı.
Osmanlı'nın mirası olan topraklarda onun eserleriyle yaşayan bugünün nesli, Osmanlı Tarihi hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olamamaktadır. Osmanlı Tarihi isimli eser, insanımızın kendi şanlı tarihini biraz olsun öğrenmelerine katkı sağlamak amacı ile hazırlanmıştır.
(Tanıtım Bülteninden)
Cihan Sultanları Alıntıları - Sözleri
- İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!
- "Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!"
- Top, tarihte Türkler tarafından ilk kez 1.Kosova Savaşı'nda kullanıldı.
- "Şartlara teslim olmazsan şartlar değişir, sana teslim olurlar. Çok çalışır, çok dua eder ve çok istersen Allah'ın rahmeti tecelli eder, rahmet tecelli ettiğinde nice olmazlar olur."
- "Ben ne babama benzerim, ne babamdan öncekilere. Şimdiki zaman başkaca zamandır. Çaresi yok fetih olacak."
- “ Tarikimiz ( yolumuz ) sohbet üzerinedir “ Nakşibendi
- “ Şeyh Edebali bizim aşiretin ışığıdır , beni kır amma sakın onu kırma ... “
- Sultan ikinci selim İstanbul’da eceliyle ölen ilk Osmanlı Padişahıdır .
- Ertuğrul Gazi’nin Osman bey’e vasiyeti : Oğulcuğum ! Şeyh Edebali bizim boyun ( aşiretin ) ışığı ve yüreğidir ... “ Terazisi ince tartar , dirhem şaşmaz ? “ Bu yüzden beni kir , Şeyh’ i kırma ... “ Bana karşı gel , ona karşı gelme ... “ Bana karşı gelirsen üzülürüm , ona karşı gelirsen gözlerim bir daha bakmaz olur , baksa da görmez olur ... “ Sözüm Edebali’yi korumak için değil , seni korumak içindir ... “ Oğulcuğum , bu dediklerimi vasiyetim say , ona göre uy . “
- “ Osmanlı insanı”nın yönü hayra dönüktür .Hayra dönük olduğu için de , “Osmanlı insanı “ kıble yüreklidir .
- Sultan ikinci mehmed henüz yedi yaşında iken hocası Molla Ak Şemsüddin kuşağına eğildi ve kuşağına başarının en önemli kuralını fısıldadı : “ Hedefini tespit et ! “ Önce hedef belirlendi : “ Kostantiniyye mutlaka fethedilecektir . “ Ak Şemsüddin hedef tespitinden sonrasını da söyledi : “ Dağ ne kadar yüksek olursa olsun , yol onun üzerinden geçer . Sen dağ olmaya heveslenme , asla gururlanma ; yol ol ki , herkes senin üzerinden geçerken , sen dağların bile üzerinden geçersin .” “ Hocam , ya şartlar elverişli olmazsa ? “ diye sordu . Ak şemsüddin hiç duraksamadan şöyle cevap verdi : “ Şartlara teslim olmazsan şartlar değişir , sana teslim olurlar . Çok çalışır , çok dua eder ve çok istersen Allah’ın rahmeti tecelli olur , rahmet tecelli ettiğinde nice olmazlar olur . “
- Şeyh Edebali’nin Osman beye nasihati : “ Ey oğul , beysin “ diye başlıyor , Şeyh Edebali ; “ Bundan sonra öfke bize , uysallık sana ; “ Güceniklik bize , gönül almak sana ; “ Suçlamak bize , katlanmak sana ; “ Acizlik bize , yanılgı bize , hoş görmek sana ; “ Geçimsizlik bize , çatışmalar , uyuşmazlıklar bize , adalet sana ; “ Kötü söz , şom ağız , haksız yorum bize , bağışlama sana ; “ Ey oğul !... Sabretmesini bil , vaktinden önce çiçek açmaz ; “ Şunu da unutma : İnsanı yalat ki , devlet yaşasın ! “ Ey oğul ! yükün ağır işin çetin, gücün kula bağlı ... “ Allah yardımcın olsun ! “
Cihan Sultanları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Üniversiteye başladığım yıl almıştım kitabı. Senelerce kütüphanemde durdu. Renkli-resimli ve kronolojik olduğu için Kpss'ye çalışırken okumak istedim. Bu bahaneyle okudum, yoksa daha senelerce dururdu. Ben gazetecinin, gazetecilik; tarihcinin; tarihçilik; hayvancilik ile uğraşanın hayvancilik yapmasi gerektiğini düşünüyorum. Mesela ben tarihçi olarak süt sagmaya kalkarsam elime yüzüme bulaştirir; sagilmiş sütü de mundar ederim. E kalkip gazeteci de tarihçilik yapmaya kalkinca eline yüzüne bulaştırıyor. Ortaya tarihi bir makale değil yazanın görüslerini pompaladigi bir köşe yazisi meydana geliyor. "Ruslar çeşmede donanmamizi yakti tüüü Allah belalarini versin" tarzi kalemlerden hoşlanmam. Tüm gönlümle şunu söyleyebilirim ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan her zaman onur duyarım. Ve Türkiye Cumhuriyetini Osmanlinin devami olarak görmekteyim. 2. Mahmut dişinda da hiç bir problemim olan Osmanli padişahi, damat ferit dişinda da şahsi bir problemimin olduğu devlet adami da yok. Hatta 5.Mehmet Reşat'a çok üzülürüm ve yeryüzünde konumunda olmak istemediğim tek insan odur. Vallahi Vahdettini de severim. Amaaa yook Bu kitabin yazarina göre hepsini ayni anda sevemem ve benimseyemem. Tarafimi seçip tartışmaya dahil olmaliyim... Bunun gibi adamlarin Cumhuriyet ile ne karin agrisi varsa sancidan çatlasin, patlasın.... O kadar burnu büyük ve egoist ki iste bildiklerimi mayin tarlasinda yürümek adina da olsa yazicam ben her seyi biliyorum çok entellektüelim tavirlari rezalet. Şunu söyleyeyim bu kitapta yazanlarin hepsi vikipediada padisah potreleride google görselde var!!! Ne kattin sen şimdi bu kitaba.... Bilmediğin bi sey üstüne illa konusmak gerekmiyor... bilmiyosan bilmiyosundur. Kendi kenisiyle çelişen o kadar cümlesi var ki... Mesela hürrem sultanin ne kadar iyi oldugu. Bi süru ham ve hamam tarzi insanlarin yararlanmasi için yaptirdiklarindan bahsediyor. Bu bir iyilik kıstasi midir? Bence hayir.... haftanin 5 günu insanlara hayati dar etsem, sokaktan gecen kedi köpeği tekmelesem, yaşli teyzeleri yolun karşisina geçirmek icin koluna girsem yol ortasinda biraksam ama haftasonu gitsem huzur evinde vakit geçirsem bu beni iyi bir insan yapar mi yapmaz... Fatih döneminden kardes katlini devletin bekaasi icin öven Yavuz beyin kalbi hürrem sultan ve sari selime konu gelince merhamet meleği kesildi. Yok efendim hurrem selimi çok seviyomuş. Oğlunun ölmemesi için onun padişah olmasi için çalismiş.. Devletin bekaasini düsunmüs... E Mahidevran da mustafayi seviyodu. O tahta da en çok o yakisırdi Selim'in cani candi da mahidevranin oglu mustafanin cani patlican miydi? Çok düşünüyoduysa devletin bekaasini çekileydi bi kenara . Şartlarin Sari selimden sonra değişmeye basladigini hepimiz biliyoruz. Ayrica Vahdettin'in halife kimliğini kullanmadigini, buna tenezzül etmediğini yoksa tüm müslümanların ayaklanip genç cumhuriyetin başinin derde gireceğini söylemis Yavuz bey... E kullanaydi Yavuz bey.... Mehmet Reşad halifeliği kullanip cihadi ekber ilan etti de noldu. Hint müslümanları ingilizlerin yaninda agzimizdan girdi, Araplar yemende ingilizlerle birlikte burnumuzdan çikmadi mi??? Demek ki halifeyi pek umursamadiklari gibi halifenin de kuyusunu kazanlarla çalışmişlar. Üniversite sınavına girecek arkadaşlara nacizane kamu spotumdur. Tarih ve siyaset bölümünü seçmeyin... bu üllkede herkes bu iki dal hakkinda her halti biliyor... (sıla)
müthiş hazırlanmış bir kitap, üniversite sınavını kazanmamda rolü çok büyük. (Handan)
Üzerinde pek bir konuşmaya gerek yok. Her şeyden önce kitabın adı yanıltıcı. "Cihan Sultanları" vurgulanıyor ama kitapta cihan sultanı olmayanlar da dahil tüm Osmanlı padişahları ele alınıyor. Kocaman "Cihan Sultanları" başlığının üzerine karınca duası gibi yazılmış "Tüm Padişahlar" yazısını yok sayıyorum zira görmek için hayli uğraşmanız gerekli. Kaldı ki kitap "Cihan Sultanları'nı" dahi neredeyse hiç işlememiş. Fatih Sultan Mehmet 2-3 sayfada geçiliyor mesela. Aynı zamanda tatlı su tarihçiliği yapılmış. Etliye sütlüye karışılmamış. Osmanlıyı hiç bilmeyen birisi şu kitabı alıp okusa basiretsiz padişah yok der zira yazara göre Osmanlı padişahları ya mükemmel ya da yeterince iyi. Bu arada yazar bildiğim kadarıyla bir tarihçi bile değil, gazeteci. Kısacası 10. Sınıf tarih ders kitabını alıp okusanız padişahlar hakkında daha fazla şey öğrenirsiniz diye düşünüyorum. (Onur Çalcalı)
Cihan Sultanları PDF indirme linki var mı?
Yavuz Bahadıroğlu - Cihan Sultanları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Cihan Sultanları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Yavuz Bahadıroğlu Kimdir?
Yavuz Bahadıroğlu; yazar, tarihçi, gazeteci, radyo programcısıdır. Gerçek adı Niyazi Birinci'dir. Evli ve üç çocuk babasıdır.
1971′de İstanbul'da gazeteciliğe başladı. Muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. Gazete, dergi ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, çocuklara yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikaye yayınlandı. Aynı dönemde bir gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle iki köşe yazısı yazdı.
Asıl çıkışını Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla yaptı. İlk romanı "Sunguroğlu" ve ardından yazdığı "Buhara Yanıyor" romanı ülkenin en çok satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlı'nın çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır, bunlardan biri "Biz Osmanlıyız".
Yavuz Bahadıroğlu; roman, çocuk kitapları, hikaye, araştırma, oyunlar, film yapılmış senaryolar ve fikri eserler olmak üzere yüzlerce çalışmaya imza attı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konularda binlerce konferans verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı.
Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden yazarın cenazesi Eyüp Sultan Camisi'ndeki hazireye defnedildi.
Yavuz Bahadıroğlu Kitapları - Eserleri
- Merhaba Söğüt
- Biz Osmanlıyız
- Buhara Yanıyor
- Fatih Sultan Mehmet
- Muhteşem Süleyman
- Elveda Buhara
- Yavuz Sultan Selim
- Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı
- Kayıtdışı Tarihimiz
- Endülüs'e Veda
- Sunguroğlu 1
- Şirpençe
- Mimar Sinan
- Selahaddin Eyyubi
- Kanunî Sultan Süleyman
- Sunguroğlu 2
- Osmanlı Padişahları
- Çaka Bey
- Osman Gazi
- Mısır'a Doğru
- Sunguroğlu 3
- Osmanlı'da Derin Devlet ve II. Abdülhamit
- Şehzade Selim
- Kırım Kan Ağlıyor
- Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi
- Yavuz Sultan Selim ve Kutsal Emanetler
- Bir Devrin Bittiği Yer Çanakkale
- IV. Murad 1
- Orhan Gazi
- Yakın Tarihimizin Sır Perdesi
- Tarihimizden Yaşanmış Öyküler
- Sahipsiz Saltanat
- Osmanlı'da Şehzade Katli
- Yıldırım Bayezid
- Tarihin Arka Sokakları
- Resimli Osmanlı Tarihi
- Turgut Alp
- IV. Murad 2
- Çelebi Mehmed
- Birinci Murad
- Tarihimizin Gizli Odaları
- Padişahların Akıl Hocaları
- İnancın Zaferi Çanakkale
- Sel
- Harem
- Cem Sultan 1
- Yolbaşı
- Çalınan Hazine
- Kaçırılan Prenses
- Kirazlı Mescid Sokağı
- Binatlı
- Gemide İsyan
- Mavi Yıldız
- Cengaver
- Kemalist Yalanlar
- II. Murad
- Kara Şövalye
- Zindanda Şahlanış
- Ayet Ayet İnsan
- Baskın
- Hanedan Sarayın Sırları
- Topal Kasırga
- Kaybolan Elçiler
- Barla'da Diriliş
- Ağalar Saltanatı
- Din Ve Laiklik
- Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han
- Keşmekeş
- Tuzak
- Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine
- Cem Sultan 2
- Köprübaşı
- Bediüzzaman Said Nursi
- Gülü Arayan Adam
- Yaşam Bir Avuç Gül Bir Tutam Diken
- Boşlukta Yürümek
- Kumpas Tarihi
- Cihan Sultanları
- Ayet Ayet Hayat
- Adil Olan Kazanır
- Yürek Seferi
- Hayatı Aşkla Yaşamak
- Sunguroğlu
- Erdem Hikayeleri : Çalışkanlık İçeri Tembellik Dışarı
- Çanakkale Kıyameti
- Dürüst Ol Ki Mutlu Olasın
- Dağlı
- Kafkas Kartalı Şeyh Şamil
- Osmanlı'nın Büyüme Sırları
- Osmanlı'da Çocuk Eğitimi
- Avukat Bekir Berk
- Muhteşem II. Abdülhamit Han
- Kudretli Sultan II. Abdülhamid Han
- Osmanlı'nın Yükselişi
- Tarih Cesaretle Yazılır
- Doktor Olacağım
- Hayata Dair Öyküler
- Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han
- 40 Geceye 40 Masal
- Canım Peygamberim
- Vatanını Kim Sevmez Ki!
- Köy Çocuğu
- Var mı Arkadaşlık Gibisi ?
- Vatan İçin
- Hayat Yardımlaşınca Güzel
- Yakın Tarihin Kara Kutusu
- Canavar Robot
- Şehzade Murat
- Anılarımdaki Türkiye: Yavuz Bahadıroğlu
- İki Kardeş
- Çevre Bize Emanet
- Muhteşem Fatih Sultan Mehmet
- Eşim Çocuğum Ve Ben
- Can'ın Hatıra Defteri
- Zebun
- Hayata Dilekçe
- Heyecanlı Yolculuk
- Üç Kaçak Yolcu
- Bizim Can
- Yaramaz Ayı Zirzop
- Karıncalar Savaşı
- Sevgi Ne Güzel Şey / Erdem Hikayeleri
- Muhteşem Hanedan Osmanlı
- Yetim Çocuk
- Küçük Kahraman
- Sular Altında Bir Ülke
- Kim Demiş Fedakarlık Zor Diye?
- Dayanışma En Büyük Güçtür / Erdem Hikayeleri
- Dindarların Para ve İktidarla İmtihanı
- Tuhaf Çocuk
- Haram Yemenin Sonu
- Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi
- Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları
- Tarihin Mayın Tarlası
- Fedakar Annem
- Diriliş
- Sunguroğlu
- Babalar Eve Dönsün
- Sunguroğlu
- Büyük Bir Milletin Direniş Destanı Çanakkale
- Sunguroğlu
- Alaycı Alabalık
- Akvaryum Güzeli
- Kedi Olan Köpek
- Küçük Çoban
- Son Süvari Yavuz Sultan Selim Han
- Kelepçe
- Sabırsız Tavşan
- Kurnaz Tilki
- Gıdı Gıdı Masallar
- Ben Çanakkale
- Mecburen Atatürkçü
- Uyanık Geyik
- Kardeş Böcekler
- Karınca Birliği
- Bici Bici Masallar
- Bu Gidiş Nereye
- Ördek Vakvaka
- Uzay Çocuğu
- Yavru Pelikan
- Kararlı Balıklar
- Fare ile Fil
- Akıllı Kaplumbağa
- Kötü Huylu Karga
- Yavru Kuşlar
- Oruç Tuttum Sevinçten Uçtum
- Bediüzzaman Said Nursi
- Çocuğun Ramazanı
- Dertli Alp Keçisi
- Alican ile Ercan
- Çıtır Çıtır Masallar
- Saf Kuzucuk
- Uzaklar Yakındır - Merhaba Söğüt
- II. Abdulhamit
- Sosyalizm Bitti Laiklik Alır Mıydınız?
- Kara Mürsel Alp
- Çizgili Zürafalar
- Şirin Kedi
- Resimli Osmanlı Tarihi
- Masal Masal Hoppala
- Teşekkür Ederim Allah'ım
- Bizi Kimler Dinliyor
- Çamurdan Meyve Olur mu?
- Zikir Fikir Şükür
- Canavar Robot
- Tavşancık ve Gökyüzü
- Suçlu Biziz
- Fatih Sultan Mehmed
Yavuz Bahadıroğlu Alıntıları - Sözleri
- Şövalyeler,vaktiyle yaptıklarını düşündüler.Ellerine geçen Müslüman esiri ya ölünceye kadar çalıştırır yahut kollarından ve bacaklarından duvara asarlardı.Buna rağmen Müslümanların halifesi onları teselli ediyordu.Kendilerini tutamayarak ayaklarına kapandılar. (Resimli Osmanlı Tarihi)
- "Gemiler yanıyor" dediler."Bırakın yansın" diye cevap verdi, "onların küllerinin arasından umutlarım yeşeriyor." "Artık gemilerimiz yok.Geri dönüş umudumuz yandı, kül oldu.Geriye iki ihtimal kalıyor: Ya yüzerek vatana dönmeyi deneyeceksiniz ya da düşmanı yenerek buraları kendinize vatan yapacaksınız. Kararınızı verin!" (Padişahların Akıl Hocaları)
- Herkes ancak ufku kadar vardır. (Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi)
- 80 yıl + 8 yıl (Yavuz Sultan Selim)
- Bugün Filistin'de olup bitenlerin ışığında Padişah-ı Cihan'ın 1895'te söylediği şu sözlere kulak vermek gerekir: ''Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini (üstünlüğünü) muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.'' (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
- "Kendime bir dünya kurdum kendimce." (Buhara Yanıyor)
- Biz kula kul olmak için yaratılmış insanlar değiliz...bunun taklidi bile zor gelir bize.Kulluğun en güzeli Allah’a yapılır çünkü. (Sunguroğlu 3)
- " Ben de " diye geçirdim içimden, " Osmanlı' yı ben de arıyorum ! " (Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine)
- Ha bir de azınlıklardan varlık vergisi adı altında alınan Türk olarak doğmama vergisi vardır ki, ne insafa, ne de vicdana sığar. (Yakın Tarihimizin Sır Perdesi)
- Hayat biraz hayalden,biraz gerçekten ve alabildiğine ümitten ibaretti. (IV. Murad 2)
- Düşmanlarımız aciz kaldığı müddetçe itaat gösterirler, ama zayıflık zuhur ettiği an öç almaya çalışırlar. (Kumpas Tarihi)
- “Dünya geçici bir zaman İçin öldü. Ağaçlar yaprak döktü, çiçekler, otlar kurudu. Sonra yeniden yeşerecek. Toprak altında kalan küçücük zerrelerden tekrar hayat bulup filizlenecekler. Etraf tekrar yeşerip, tekrar çiçeklenecek.” “Ba’su ba’del mevt sırrı. İşte tecelli. Bu hâli senelerce temaşa edip de, öldükten sonra dirilmeye inanmamak İçin deli olmak lazım.” (Sunguroğlu)
- 600 yıllık Osmanlı tarihi boyunca beşi on dördüncü, sekizi on beşinci, kırk ikisi on altıncı, beşi on yedinci ve biri de on sekizinci asırda olmak üzere toplam 61 şehzade katledilmiştir. Bunlardan 22 tanesi bilfiil isyan ettiği için öldürülmüştür. Diğerleri de ekseriya Fatih Kanunnamesi'ni takib eden 150 yıl içinde katledilmiştir. 1603 yılında padişah olan Sultan I. Ahmed kardeşlerini öldürmeye lüzum görmedi ve 1617'de vefatından sonra, oğulları bulunduğu halde, bunlar yaşça küçük olduğundan kardeşi Sultan 1. Mustafa tahta geçti. Böylece ilk defa bir padişahın yerine oğlu değil, kardeşi geçiyordu. Osmanlılarda şehzade katli meselesini doğru anlayıp değerlendirebilmek için öncelikle İslâm-Osmanlı hukuku ve siyaset geleneğini bilmeye ihtiyaç var... Çünkü hâdisenin tarihî, siyasî ve hukukî sebepleri bulunmaktadır. Nitekim hayattaki hemen her şehzade arkasına düşman devletlerin de desteğini alarak ayaklanmış, binlerce insan ölmüş, ülke harap, millet perişan olmuştu. Osmanlıların, gerek önce ve gerekse kendi devirlerinde yaşanan tecrübelerden ders alarak, bu böyle bir sonuç doğmaması için bizzat aile mensuplarını feda etmekten başka çareleri yoktu. Bu çerçevede, Fatih Sultan Mehmed, Kanunnamesinde, şehzade katlini düzenleyen bir hüküm koymuştur. “Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür” mealindeki Kur'ân-ı Kerim ayeti ve gerektiğinde umumî menfaat için hususî menfaatin haleldar edilebileceğine dair şer'i prensip, şehzade katlinin hukukî mesnedi olmuş; İslâm hukukçularının ekserisinin bu müesseseye cevaz verdikleri, Kanunname'de açıkça ifade edilmiştir. Böylece alınan tedbirlerle Osmanlılarda ne eski Türk devletlerinde olduğu gibi ülke parçalanmış ve ne de Avrupa'daki gibi "veraset savaşları" yaşanmıştır. Bu da, devleti altı yüz yılı aşkın bir zaman ayakta tutan sebeplerden biridir. Oysa Yıldırım Bâyezid, kardeşi Yakup Bey'in “tahtını tabuta” çevirmeseydi, devlet param parça olmaz mıydı? Fatih, kardeşini sağ bıraksaydı, kardeşi zaman içinde isyan çıkartmaz mıydı (çünkü hep böyle gelişti), bu isyan sebebiyle acaba İstanbul fethi aksamaz mıydı? Sultan II. Bâyezid, Cem Sultan'ın teklifini kabul edip devleti kardeşiyle bölüşseydi Yavuz ortaya çıkabilir, "Halife" olabilir miydi? Ve Yavuz, üzerlerine gelen kardeşleri Ahmed ve Korkud'u bağışlasaydı, toparlanır toparlanmaz birleşip yeniden saldırmazlar mıydı? Bu da Yavuz Padişah'ın en büyük ideali olan “İttihad-ı İslâmı --Müslümanların Birliğini- gerçekleştirmesini engellemez miydi? Bunların üzerinde kafa yormadan, şartları hiç nazara almadan, o günlerin devlet telakkisini anlamaya çalışmadan masa başında hüküm vermek insafsızlıktır... (Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han)
- Düşüncelerinden bir çekişte kopardı kendini, gökyüzüne baktı.. (Boşlukta Yürümek)
- Millî Mücadele (bazıları buna ‘İstiklâl Savaşı' diyor, ancak istiklalini kaybetmemiş bir ülkenin ‘İstiklâl Savaşı' yapması mümkün değil) ve Lozan... Galip mi, mağlup mu oturduğumuz belirsiz Lozan masası... “Misak-ı Milli” yemininin bozulması, Batı Trakya, Ortadoğu, Filistin, Ege Adaları, Musul ve Kerkük'ün elden çıkması... Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet'in ilanı ve halifeliğin “ilga”sı... Ve tuhaf bir tesadüf, Türkiye parlamentosu hilafeti kaldırmadan, İngiliz parlamentosu Lozan Antlaşması’nı çeşitli bahaneler öne sürerek imzalamadı. Antlaşma hilafet kaldırıldıktan kısa bir süre sonra imzalandı. Gerçekten de tuhaf bir tesadüf! Süreç içinde İsrail kuruldu, Balkanlar'daki topraklar elden çıktı, Arap âlemi param parça edildi, petrol yataklarına el konuldu. Böylece İngiltere ve müttefikleri ilk büyük hedeflerine ulaşmış oluyorlardı. Sıra en büyük hedefi vurmaya gelmişti. Müslümanların rahatça sömürülebilmesi için, bir türlü kontrol edemedikleri hilafetin artık kökünün kazınması gerekiyordu. (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
- "Annemin öğüdü de kendisiyle beraber öldu. Artık yolumu kendim çizeceğim (Var mı Arkadaşlık Gibisi ?)
- İşte bu “tolerans mantığı”dır! Fatih Sultan Mehmet kılıcıyla değil, “tolerans mantığı”yla Orta Çağ’ın katı kalıplarını kırmış, hayatı yeni bir çağla tanıştırmıştır. (Tarihin Arka Sokakları)
- "Yok Lagan. Biliyorsun ki, biz kalbimizi de vücudumuzu da din ve millet yoluna adadık. Başka sevgiye yer yok." (Sunguroğlu 3)
- Sunguroğlu diz vurup Beyi selamladıktan sonra çıktı. Köse Yusuf'u tavukları yemlerken buldu. (Kara Şövalye)
- “Küllü nefsin zâikatülmevt” âyeti kerimesini hatırladı.
“Elbette ki her nefis sahibi mutlaka ölecektir.” diye düşündü. <
> (Sunguroğlu 2)