Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri - Dursun Gürlek Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri kimin eseri? Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri kitabının yazarı kimdir? Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri konusu ve anafikri nedir? Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri kitabı ne anlatıyor? Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri PDF indirme linki var mı? Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri kitabının yazarı Dursun Gürlek kimdir? İşte Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Dursun Gürlek
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 9789753626668
Sayfa Sayısı: 285
Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu. Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak, kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekanın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. Harami mağaralarının kapılarını değil, hükümdar hazinelerinin kapılarını açan büyü, kitap!.."
Gözlerinin ışığı tükenene kadar gözünü kitaptan ayırmayan Üstad Cemil Meriç böyle söylüyor kitap hakkında... Bir başka kitap aşığı da "Benim sevgilim kitap ve kalemdir. Geride kalanların hepsi mihnet, endişe ve gamdır." diyerek muhabbetini dile getiriyor. Matbaanın bulunmadığı ve kitapların büyük zorluklar içinde çoğaltıldığı çağlarda kitabın, ilmin ve ilim adamının gördüğü itibar aranır hale gelmişse; kitaplar çoğaldıkça, matbaalar arttıkça okuma oranı düşüyorsa; ve artık "medeniyet" sahnesinde bize bir rol verilmiyorsa, kitaba yeniden dönmenin vakti gelmiştir. Dursun Gürlek, medeniyet tarilimizdeki yolculuğu esnasında derlediği kültür hazinesini bir bardak demli çay eşliğinde paylaşmak üzere sizi Çınaraltı'na davet ediyor.
Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri Alıntıları - Sözleri
- Mithat Cemal Kuntay'ın dediği gibi, rafları istilâ eden tozlar, bir veli türbesinin tozları kadar kutsaldı.
- Herkese her şey söylenmez. Doğrudur. Her sözün bir söyleniş tarzı vardır. Bu da doğrudur. İşte "tarz" denilen tılsımın diğer adı da üslûptur.
- Kitap okumak ve bu işten zevk almak bir ruh disiplini, bir tecessüs kanatlanması ve zihni melekelerin haz deryasına dalmasıdır.
- Necip Fazıl'ın ifadesiyle "Allah'ın iç gözü daha iyi görsün diye dış gözünü kapdığı gerçek ve sahici münevver Cemil Meriç"
- Eğer kendine hilesiz dost istersen, yalnız olduğun zaman eline kitap al. Benim için dünyada en aziz, en mukaddes ve en hayırlı arkadaş ve dost kitaptır.
- Babanzâde, Akif'in "sahabiden sonra en çok sevdiği insandır". O kadar ki Safahat'ındaki bazı şiirleri muhtelif âlimlere, şairlere ithaf ettiği halde, bu kadar saygı duyduğu Babanzâde'ye herhangi bir ithafta bulunmamış, sebebini de "Safahat'ımda ona ithaf edecek şiir bulamıyorum" sözüyle açıklamıştı.
- Kitabımın kâğıdının bir köşesini her kim ki nişan için bükerse, bana hançer çekmiş, kanımı dökmüş bir katil olur.
Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ben yazarın ilk önce Ayaklı Kütüphaneler eserini okumuş ve çok beğenmiştim bu eser de güzel fakat kendini biraz tekrar etmiş ve yer yer Ayaklı Kütüphaneler kitabıyla birebir aynı şeyleri içine almış. Üç blümden oluşuyor eser. İlk bölümdekiler kitap tutkunu şahsiyetlerden bir kaçını tanıtıyor. Bu şahıslar daha çok Osmanlı son dönemi ve Cumhuriyetin ilk zamanlarındaki kişiler (aynı olan yerler burasıydı). İkinci bölüm kitapla ilgili akla gelebilecek her konuda latif nüktelerden oluşuyor. Üçüncü bölüm ise bazı aydın kişilerin kitapla ilgili düşüncelerine yer vermiş. Kitapta bir şey dikkatimi çok çekti. Yazar daha önce ne yaşadı bilmiyorum ama kitap tutkusunu sadece erkeklere has göstermiş. Eşlerinin bin bir çileyle oluşturdukları kütüphaneyi eşleri öldükten sonra dantellerini sergilemek için yok ettiklerinden dem vurmuş. Okurken şey diyesim geldi tamam bunlar olmuş olabilir ama bayanların hepsi de böyle değil be mübarek:) (Ayşe Tuğba Bulut)
Çok akıcı bir kitap bazı yerlerde cok fazla eski kelimelerini kullanmalarina lakin başarılı bir eser olmuş kitap okumanın faydalarından tutunda nasihatlara kadar her şeyi dile getirmiş yazar bunu da eski zamanlarda yaşayan padişahlar,evliyalar,büyük adamlarla hikaye ederek okuyucusuna aktarmış Kitapta en sevdiğim sozlerinden birisi de "Kitaplar da insanlar gibidir kitapları okudukça bilgi ve ilim hazineleri ortaya çıkar."cümlesidir Bir de "az yazıp çok okumak yazdığımız eseri kalıcı kılar"cümlesi benim hoşuma giden cümlelerdir. (M.Y.)
Dursun Gürlek'in okuduğum ilk kitabıydı. Kendisini ekranlardan tanıdığım için oradan takip ediyordum. Kendisi kitaplarla ve kitap gibi adamlarla ünsiyet kesbettiği için tam bir kitap aşığı. Sayfalarda örneklerini görmek mümkün. Kitabın ilk bölümünde Gürlek'in kitap konulu kendi yazıları var. Gayet doyurucu. Edebiyat dünyası hakkında yüzeysel bir malumat ediniyor, genel kültür seviyenizi arttırıyorsunuz. İkinci bölüm kitap konusu şart olmaksızın kültür tarihimizden latife, nükte ve menkıbelerle süslenmiş. İbretlik ve hazır cevap hikayeler var burada. İbret olmamak için ibret almak gerekiyor değil mi? Bu fıkraları hoş ortamlarda anlatmak tebessümlere ve muhabbete vesile olacaktır. Böyle de değerlendirilebilirler. Üçüncü ve son kısımda ise edebiyat dünyasına mensup tanınmış bazı isimlerin kitap konulu güzel yazıları iktibas edilmiş. Bazı edebiyat çevrelerinde İstanbul'a neden "kitap fırını" denildiğini buradan öğrendim. Bu gibi detayları değerli buluyorum. Elimdeki baskıda Timaş gibi marka bir yayın evinin gözünden kaçmaması gereken tashih hataları var. Alışkanlığım gereği buraları kalemle işaretliyorum. Yeni baskılarda bu minik hataların giderileceğine inanıyorum. Sonuç olarak; kitap, kitapseverler için vazgeçilmez bir okuma tecrübesi diyebilirim. Sırada Dursun Gürlek'in diğer kitapları var inşaallah. Kendisine Allah'tan hayırlı, bereketli ömürler diliyorum. Allah emeklerinin karşılığını ziyadesiyle verecektir. (Mehmet Erturan)
Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri PDF indirme linki var mı?
Dursun Gürlek - Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Dursun Gürlek Kimdir?
1952 yılında Tokat'ta doğdu. İlk ve orta tahsilini memleketinde tamamladı. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Yeni İstanbul, Tercüman, Hürriyet, Günaydın gazetelerinde çeşitli görevlerde bulundu. Bir süre muhtelif okullarda Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yaptı.Biyoğrafi araştırmaları ve çeşitli makaleleri Meşale, İnanç, Milli Kültür, Türk Edebiyatı, Kültür Dünyası gibi dergilerde yayınladı. Tarih ve Düşünce dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Bu dergide neşrettiği "Kırkambar" ve "Ayaklı Kütüphaneler" başlığı altındaki yazılarıyla dikkat çekti.
Yazarın, Osmanlı Tarihi, Şark Klasikleri ve biyografi sahasındaki çalışmaları halen devam etmektedir.
Dursun Gürlek Kitapları - Eserleri
- Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri
- Karınca Huzura Varınca
- Ayaklı Kütüphaneler
- Tebessüm ve Tefekkür
- Maziye Bir Bakıver
- Sohbet Tadında
- Kültür Dünyamızdan Manzaralar
- Muhabbet Ateşi
- Dersaadet'te Ramazan Akşamları
- Dersaadet'te Bayram Sabahları
- Namık Kemal
- İbnülemin Mahmud Kemal İnal
- İbnülemin Mahmud Kemal İnal - 2
Dursun Gürlek Alıntıları - Sözleri
- GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ HAYÂLİ CİHAN DEĞER (Maziye Bir Bakıver)
- Allah bes baki heves (Muhabbet Ateşi)
- Yılda iki defa değil de her gün bayram havası teneffüs etmek isteyen kimsenin, İslami bir hayat yaşaması gerekiyor. Unutmayalım ki Müslüman'ın üç büyük bayramı vardır: birincisi, ömrünü imanlı olarak bitirmesi, ikincisi cennete girmesi, üçüncüsü de orada Cemâlullah ile şereflenmesidir. (Dersaadet'te Bayram Sabahları)
- O gül-endâm bir al şâle bürünsün yürüsün Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün Enderunlu Vâsıf (Sohbet Tadında)
- Bir ilim adamı, konferans vermek üzere salona girmiş. Lâkin içerisi bomboş. Sâdece ön koltuklardan birinde bir hayvan bakıcısı, yâni bir seyis oturuyormuş. İlim adamı, konuşup konuşmamakta bir an için tereddüt etmiş. Derken seyise sormuş: "Senden başka kimse yok. Konuşayım mı, konuşmayayım mı?" Seyis şöyle cevap vermiş: - Efendim, ben seyisim, dolayısıyla bu işlerden pek anlamam. Sâdece şu kadarını söyleyeyim ki, ahıra girdiğimde bütün atların kaçtığını, içeride sâdece bir atın kaldığını görmüş olsaydım, onu yine de beslerdim. Mesajı alan ilim adamı, konferansa başlıyor ve iki saatten fazla konuşuyor. Görevini zevkle yapmanın gurûruyla ve tek kişilik dinleyicisinin de memnun olduğunu düşünerek soruyor: - Konuşmamı nasıl buldunuz? Seyis şu ilgi çekici cevabı veriyor: - Hocam, başta da söylediğim gibi, ben bu işlerden anlayan biri değilim. Ama yine ahıra girip biri dışında bütün atların kaçtığını görseydim onu yine beslerdim ama elimdeki bütün yemi verip hayvanı çatlatmazdım. (Muhabbet Ateşi)
- Bizim gibi yabanzâdelere,"Babanzâdeler" rehberlik etmelidir.. (Ayaklı Kütüphaneler)
- Çölde âheste adımlarla yürüyen kimse,acele edeni geçti. (Muhabbet Ateşi)
- Şeker kamışı mahsulünü kaldıran tropikal bir ada ülkesi olsak hasat festivali gibi bir Şeker Bayramı yapmaya hakkımız olurdu. (Dersaadet'te Bayram Sabahları)
- Allah Resulü şöyle buyurdu: Yüce Allah üç sesi sever. Bunlar: 1.Horoz sesi 2.Kur'an okuyan kimsenin sesi 3.Seherlerde tövbe ve istiğfar edenin sesi (Sohbet Tadında)
- İftardan sonra evlerde, konaklarda teravih hazırlığı başlar. Herkeste bir neşe, herkeste bir sevinç. Şakır şakır abdestler alınır, irili ufaklı cam veya muşamba fenerler hazırlanır, güle oynaya câmilerin yolu tutulur. Bu esnada o muazzam câmiler kapılarına kadar tıklım tıklım dolmuştur. (Dersaadet'te Ramazan Akşamları)
- Bozulmuş cemiyetlerde bozulmamış fertler suçlu vaziyetinde kalırlar (Karınca Huzura Varınca)
- İbnülemin'in hocası Hüsnü hoca oğlu Necati'yi derslere almaz ve "üdebâ meclisinde cühelânın yeri yoktur" diyerek aşağıda oturtur. Cahil dediği Necati, yıllardan beri Almanya'da profesördür. (İbnülemin Mahmud Kemal İnal)
- Bundan elli altmış sene evvel zamanın padişahı Sultan İkinci Abdülhamid Han bir çok sebeplerle Ramazanlara fevkalade ehemmiyet verirdi. Evvelâ dindardı. Bu mübarek tesîd eder, ona hürmet ederdi. Muntazaman oruç tutar, Kur’an-ı Kerim okur, namaz kılar ve bunu böyle yapanlara ayrıca para verir, severdi. Mübarek ayın hulûlünden evvel kilercibaşıyı çağırır, ona emirler verir, sofralar ve yemekler ve her akşam iftara davet ettiği askerlere verilecek iftariyeler üzerinde zihin yorar, adeta menüleri kendisi hazırlardı. Saray-ı Hümayun’da iftara gelecek misafirlerin hizmetine verilecek olan sofracıların elbiselerine kadar meşgul olur, alaturka setre mi, yoksa redingot mu giymelerini münakaşa ederdi. Ve hele bu adamların fevkalade temiz olmalarını isterdi. Bu padişah hem çok titiz, hem çok temizdi. O kadar ki iftariye olarak kendisinin göndereceği çil çil altınları tekrar yıkattırır, kurutturur, gözünün önünde kırmızı atlas keselere koydurtur, ağızlarını mühürlettirirdi. Banknotları da bezlerle sildirtir, sonra zarflara yerleştirirdi. Üzerine de zamklı mührünü (A.H) yapıştırırdı. (Dersaadet'te Ramazan Akşamları)
- Bir gün doğar elbette şems-i hakikat Hiç böyle müebbed mi kalır zulmet-i alem? (Karınca Huzura Varınca)
- "Selam verdim,rüşvet değildir deyu almadılar!" (Muhabbet Ateşi)
- İnsan hayatı gerçekten çok kısadır. Ezel ve ebede göre zaman ne kadar kısadır. Zamâna göre kâinatın ömrü ne kadar kısadır. Kâinatın ömrüne göre dünyânın ömrü ne kadar kısadır. Dünyânın ömrüne göre mahlûkatın ömrü ne kadar kısadır. İnsanın ömrü ise bir günden, bir saatten bir dakîkadan ibârettir. Hattâ bir "ân-ı vâhid" dir. Öyleyse dem bu demdir. An, bu andır. Şurası bir gerçektir ki, insan bu kısa ömürde, ebedî hayâtı, bütün özellikleriyle, olanca güzellikleriyle kazanabilir. Unutmayalım ki, inanan insan kazanan insandır. Yok, yoksa vardır. Mâdemki Allah var, her şey vardır. (Sohbet Tadında)
- Selahattin Eyyubi ölüm döşeğindeyken evinin önündeki direğe kefeni asılır. Kefeni asan bayraktar bağırır: "Sultan Selahaddin'in dünyadan ahirete götüreceği şey işte bu kefenden ibarettir.." (Maziye Bir Bakıver)
- Diyojen, gündüz vakti elinde bir fenerle dolaşıyordu. "Ne arıyorsun?" dediler. "Adam arıyorum." cevabını verdi. (Tebessüm ve Tefekkür)
- İmam-ı Gazali Hazretlerine, "İlimde bu mertebeye nasıl yükseldiniz?" diye sordukları zaman o büyük alim şu cevabı verdi, "Bilmediğim şeyleri sorup öğrenmekten utanmadım!" (Tebessüm ve Tefekkür)
- Ömür kısa, vakit dar. Yapılacak iş çok, gevezelik yapacak vakit yok. Bizim dumana değil köze, lafa değil söze ihtiyacımız var. (Maziye Bir Bakıver)