Cinsellik Dünyası - Henry Miller Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Cinsellik Dünyası kimin eseri? Cinsellik Dünyası kitabının yazarı kimdir? Cinsellik Dünyası konusu ve anafikri nedir? Cinsellik Dünyası kitabı ne anlatıyor? Cinsellik Dünyası kitabının yazarı Henry Miller kimdir? İşte Cinsellik Dünyası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Henry Miller
Çevirmen: Gürkal Aylan
Orijinal Adı: The World of Sex
Yayın Evi: Alaz Yayınları
İSBN:
Sayfa Sayısı: 79
Cinsellik Dünyası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Amerikalı ünlü yazar Henry Miller dilimize çevrilen Merdiven Dibindeki Gülümseyiş, Nexus, Plexus, Sexus, Yengeç Dönencesi, Oğlak Dönencesi gibi romanlarıyla ülkemizde de tanınmaktadır. Miller'in bütün yapıtlarında cinsellik, yazara özgü bir bakış açısı altında işlenir. Yazarın dünyasındaki cinselliğin yeri, yazarın cinsellik anlayışı, yasaklanan ve ayıplanan cinselliğin savunucusu, cinsellik anlayışlarının eleştirisi bu küçük kitapçıkta yer almaktadır. Miller'in romanlarını yorumlamakta ve anlamakta bu kitap bir anahtar kitap olacaktır.
Cinsellik Dünyası Alıntıları - Sözleri
- ...Dünya dünya olalı hiç böylesine güven gereksinimi içinde olmadığı gibi, yaşamımız da hiç bu kadar güvenden,güvenceden yoksun olmamıştır. Kendimizi korumak için,sonunda gene bize çevrilen en fantastik yokedici silahları buluyoruz. Tek güvenilir güç olan aşka,sevgiye kimse inanmıyor. Kimse, ne kendinde,ne komşusunda yüce 1varlığın var olduğuna inanmıyor. Her yerde korku, kıskançlık, kuşku var...
- Benim düşlediğim dünya -çünkü her zaman varolan bir dünya o! İnsanların ve hayvanların huzur ve uyum içinde birlikte yaşadıkları bir dünya. Sevginin büyüsüyle hergün biraz daha ölümden arınan bir dünya. Düşlediğim, ama düş olmayan bir dünya.
- İnsanların konuşma biçimi, yürüme biçimi, giyinme ve yeme biçimi, lokanta seçme, birbirlerine bakma biçimi, yaptıkları her hareket, her ayrıntı cinselliğin varlığını, ya da yokluğunu haber verir. Ve sonra cinsellik katilleri- insan hemen her yerde görebilir onları.
- Lawrence «insan ayrı yaşamalı, unutmalı» di yordu. Kendi denedi,ama başaramadı.Ne ayrı yaşayabilir insan, ne de unutabilir.
- "Dünyayı sarsan ulusal ve ırksal dramların dışında, daha büyük bir oyun sahneleniyor;dünya dramı."
- ...Gercek yaşam yalnız olduğumuz, bilinmeyen kendimizle yüzyüze olduğumuz zaman başlar...
- Bizim yasa ve törelerimiz toplumsal yaşamla, varlığın daha küçük yanı olan ortak yaşamla ilgi lidir. Gercek yaşam yalnız olduğumuz, bilinmeyen kendimizle yüzyüze olduğumuz zaman başlar. Bir araya geldiğimiz zaman ortaya koyduğumuz davranışları içimizdki itiler belirler. Yolumuzu çizen çetin ve yaşamsal olaylar, sessizliğin ve yalnnızlığın meyvalarıdır. Bazı önemli olayları talihe, raslantıya bağlar, onları yaşamımızda birer dönüm noktası olarak görürüz; oysa, biz kendimizi bu olaylara hazırlamış olmasak, bu tür raslantılar hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Daha bilinçli olduğumuz takdirde, bu raslantıIar bize daha da büyük ödüller getirebilir.İyice uyumlu, iyice beklentili ve böylece yazgının nimetlerini kabul edecek durumda olduğumuz zamanlar, yalnızca önceden kestirilemeyen bazı anlardır. Tümüyle uyanık, tümüyle bilinçli bir kimse, her 《oluş》un bir anlam taşıdığını bilir. Her 《oluş》un yalnızca kendi öz yaşamını değiştirmekle kalmadığını, tüm dünyayı etkilediğini de bilir.
- Bütün korkular yönlendiriyor yaşamımızı.İyi olan şeyden korkuyoruz,sağlıklı olan şeyden korkuyoruz,bize neşe veren şeylerden korkuyoruz. Peki,kahraman kim? Korkularını yenebilmiş olan kimse. İnsan dünyanın her yanında bir kahraman olabilir; böyle biri ortaya çıktığı zaman hemen tanırız onu. Onun başlıca hüneri, yaşamla,kendisiyle bir bütün olabilmesidir. Kuşkuları,merakları bir yana bırakmayı başardığı için,yaşamın akışını ve ritmini hızlandırabilir. Korkak bir kimse de, par contre(ancak),yaşamın akışını durdurmağa çalışır. Ne var ki,durdurduğu şey yaşam değil, kendi kendisidir. Biz ister korkakça davranalım,ister kahramanca, yaşam almış başını gider. Kavrayabilen bir kafa için bir tek disiplini vardır yaşamın: yaşamı sorgusuz sualsiz kabullenmek. Görmemek için gözlerimizi kapattığımız,kendisinden kaçtığımız,yadsıdığımız,lânetlediğimiz, ya da tiksindiğimiz herşey, bozguna uğratır bizi sonunda. Açık fikiriilikle bakıldığı zaman çirkin, üzüntü verici, kötü olarak gözüken bir şey, bir güzellik, neşe ve güç kaynağı olarak çıkabilir karşımıza. Dünyaya ve olaylara bu biçimde bakmasını bilenler için her dakika, altın dakikadır. İsterse ölümlerle dolu olsun dünya, hiç farketmez, yaşam şimdidir,şu andır. Ölüm yaşamın buyruğu altındadır yalnızca.
- Yeryüzünün suları! Düzelten, taşıyan, rahatlatan! Vaftiz eden sular! Işık gibi, yaratılışın en gizemli ögesi. Zamanla herşey akıp gider. Sular kalır.
- Bizim için saklanmış olan imkanlara anahtar getiren, bizim düşsel yaşamımızdır. Düşte Âdeme benzer biridir o. Yeryüzünde ve gökyüzünde olan, canlanan, eşit bir özgürlükle geçmişte, şimdiki zamanda ve gelecekte gezinen biri. Onun için hiç bir tabu, hiç bir yasa, hiç bir âdet yoktur. Ne zaman engel olur ona, ne yer, ne fiziksel güçlükler, ne de ahlâk endişesi -yoluna devam eder yalnızca.
- ...Uzun, upuzun 1zaman geçiyordu; bildiğim tüm sessizliklerden daha anlamlı 1sessizlik içinde. Söyleme gücünü kendimizde bulamadığımız herşey, bu karşılıklı dilsiz oyununda dile geliyordu...
- ...Ne berbat 1intihar biçimi! Yalnızca kendimi ve beni pençesine alan sevgiyi mahvetsem gene iyi, ama yolumun üs tüne çıkan herşeyi mahvediyordum, uykusunda korkuyla bana sarılan insanı bile. Beni kurbanı durumuna getiren dünyayı yok etmeliydim...
- Günümüz insanı canlılığını yitirmiş bir yaratıktır aslında. Bugün makine çağının en son ürünü olan robotlar var dünyamızda.İnsan, denetimi altına alamadığı bir makinenin bir dişlisi haline gelmiştir.
- ...Zamanla herşey akıp gider. Sular kalır...
- Harika diye nitelenen buluşlar için harcanan tüm becerilerin, tüm soluk kesen çabaların, yalnızca zaman israfı olarak değil, insanoğlunun mucizesel olanı keşfetmek, aydınlatmak için giriştiği bilinçsiz çabalar olarak görmek yerinde olur. Bizler dünyayı buluşlarımızla velveleye veriyoruz, hem de onların gereksiz, ya da yararsız olabileceklerini hiçbir zaman düşünmeden. Akıllara durgunluk veren iletim yolları buluyoruz, ama birbirimizle ilişki kurabiliyor muyuz? Vücutlarımızı akıl almaz süratle ileri geri oynatıyoruz, ama başlangıç yaptığımız noktadan gerçekten ayrılabiidik mi? Ussal yönden, moral yönden, ruhsal yönden, hepimiz prangaya vurulmuş durumdayız. Bizler gene eskisi gibi huzursuz, mutsuz, bozguna uğramış yaratıklar olmayı sürdüreceksek, sıra sıra dağları yerle bir etmişiz, güçlü akarsuların enerjisini denetim altına almışız, ya da tüm insanları dama taşları gibi oradan oraya oynatmışız,ne önemi var bunun? Bu tür bir etkinliğe ilerleme demek, hüsnü kuruntunun ta kendisidir. Dünyanın çehresini, yaratan tarafından tanınmayacak duruma gelinceye dek değiştirebiliriz; ama gerçek ortadayken bir anlam taşır mı bu?
Cinsellik Dünyası İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ah şekerim şöyle ihtiras yüklü bir kitap okumaya hasret kalmışım. Boynuma kondurulmuş bir öpücük gibiydi okuduğum mısralar. kışkırtıcı davetkar ve arzulu. Böyle seven bir erkek olsa zaten kadın diye gözünüzde büyüttüğünüz canlının başka bir talebi yok inanın. Hemcinslerime sesleniyorum; samimi, ne istediğini bilen ve istediği şeyle empati kurabilen bir erkek yoksa hayatınızda bu kitabı okumayın muhtemelen ilişkinizi gözden geçirip sonlandırırsınız benden söylemesi ;) (Asya)
CİNSELLİK DÜNYASI Yazar: Henry MILLER Çeviren: Gürkal AYLAN Yayınevi: ALAZ YAYINLARI Sayfa: 80 sayfa Basım Tarihi: 1982 Henry MILLER okuyanlar bilir ki yazdığı kitaplar otobiyografik niteliğindedir. Yaşamını meydana getiren gerçekler ve olaylar yazdıklarının çıkış noktasıdır. Ben Henry MILER okurken, yazdıklarının gerçeklik ve içtenlik içinde okuruna aktardığını düşünen ve bunu hisseden biriyim. Bence ‘’Yaşamdaki en büyük sorun bireyin özgürlüğüdür. ‘’ Unutmamak gerekir ki geçmiş zaman ve gelecek zaman arasında sonsuz bir şimdiki zamanı vardır ve bana yaşatan ve yaşamam gerektiğine inandıran bir yazardır. Bence bu kısacık kitap diğer kitaplarından önce okunması gerekir. (Richard Wagner)
Kitabın Yazarı Henry Miller Kimdir?
Henry Valentine Miller, yaşadığı dönemdeki edebiyat formlarının dışına çıkarak roman, otobiyografi, felsefe ve mistizmi karıştırarak kendi tarzını yaratmıştır. Kendi hayatından aldığı gerçekleri tekrardan kurgulayarak kitaplarına aktarmıştır.
Alman göçmeni katolik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası terzi Heinrich Miller, annesi ise Louise Marie Neiting'di. Çocukluğu Brooklyn'de geçti. Gençliğinde çeşitli işlerde çalıştı ve kısa bir süre New York Şehir Üniversitesi'nde okudu. 1928 ve 1929 yıllarında ikinci karısı June Edith Smith (June Miller) ile birlikte birkaç ay Paris'te geçirdi. 1930 yılında tek başına Paris'e taşındı ve II. Dünya Savaşı patlak verene kadar burada yaşadı. Bu dönemde meteliksiz bir şekilde arkadaşlarından geçinerek avare bir hayat sürdü. Anais Nin, Alfred Perles, ve Lawrence Durrell gibi yazarlarla dostluk kurdu. 1931'in sonbaharında Alfred Perlés vasıtasıyla Chicago Tribune'un Paris baskısında bir iş buldu. Sevgilisi Anais Nin'in desteğiyle 1934 yılında ilk kitabı Yengeç Dönencesini (Tropic of Cancer) yayımladı. Ardından Kara İlkbahar (Black Spring) (1936) ve Oğlak Dönencesini (Tropic of Capricorn) (1939) yazdı. Kitapları ABD'de müstehcen bulunduğu için yasaklandı. Ancak elden ele ulaştırılan kitapları ona belli bir ün kazandırdı.
1940'da ABD'ye döndü ve California'da Big Sur'a yerleşti. ABD'nin kültürel değerlerine ve ahlâkî tavrına meydan okuyan çalışmalarına devam etti. Hayatının son yıllarını Pacific Palisades'de geçirdi.
Yengeç Dönencesi'nin 1961 yılında ABD'de yayımlanması bir müstehcenlik davasına neden oldu. 1964 yılında ABD Yüksek Mahkemesi kitabın bir edebiyat çalışması olduğuna karar verdi. Bu olay cinsel devrimin kilometre taşlarından biriydi. Kitabın basılmasını savunan avukat Elmer Gertz ve Miller sonraki yıllarda yakın arkadaş oldular.
Edebiyat çalışmalarının yanında Miller bir ressam ve amatör bir piyanistti.
Henry Miller Kitapları - Eserleri
- Uykusuzluk
- Yengeç Dönencesi
- Oğlak Dönencesi
- Seksus
- Clichy'de Sessiz Günler
- Neksus
- Pleksus
- Kara İlkbahar
- Cinsellik Dünyası
- Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş
- Cennette Bir Şeytan
- Marousi'nin Devi
- Çılgın Üçlü
- Aşk Mektupları
- Rimbaud ya da Büyük İsyan
- Hatırlamayı Hatırlamak
- Edebi Bir Tutku
- Big Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları
- The Time of the Assassins
Henry Miller Alıntıları - Sözleri
- Kayıtsız, anlık da olsa duygulanma yetisine sahip, kerterizden yoksun, asıl merkezinden her an kopabilen bir yürek. Kendine yarattığı dünya ne kadar iğrenç ve kısıtlı olursa olsun, mükemmelce yaşıyordu içinde. Güç veren bir şeydi bu basbayağı. (Yengeç Dönencesi)
- . Uzağa bakma. Her şeye düz bak. İyisiyle kötüsüyle gözünün içine bak. ... (Aşk Mektupları)
- Now it is either heaven or hell, no in between is possible any longer. And by all indications we will choose hell. (The Time of the Assassins)
- İnsan ne kadar dönüp dolaşırsa dolaşsın, daima yine olduğu yerde kalıyor. Bir türlü kabul edilemiyen 'şimdi'nin olduğu yerde. (Neksus)
- Ay gibi ölü bir gezegene ulaşma düşüncesi insanlara, dünya üzerindeki diğer insanlarla iletişim kurma düşüncesinden daha heyecan verici geliyor. Dünyayı kurtarmak, hatta kendi kendimizi kurtarmak bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren bu gezegenden kaçmak. Bize sunduğu vaadi yitirinceye kadar yeryüzünü kuruttuk. (Hatırlamayı Hatırlamak)
- "Asla kendini kaybetme!" (Uykusuzluk)
- Bana kollarında birkaç gün huzur ver,buna çok ihtiyacım var. Yıkıldım,yıprandım,yoruldum.Ondan sonra dünyayla yüzleşebilirim. (Edebi Bir Tutku)
- What devils are these who look like you and talk like you, who wear the same dress, eat the same food, and who hound you like dogs? Are these not the worst enemies a man can have? The others I can find excuses for, but for one's own kind I can find no excuse whatever. (The Time of the Assassins)
- ...kitabın açılışında bir dünya yatıyordu ne denli kendine özgüdür büyük yapıtların sayfalarının açılışları... (Neksus)
- "Senin suskunluğunun hiçbir anlamı yok benim için; benim suskunluğum seninkini bastıracak" (Uykusuzluk)
- Dudaklarından soğuk, neşeden yoksun bir kahkaha döküldü – yalnızca ıssızlığın ortasında duyulabilecek bir kahkaha. İnsanca şakaları anlayabilecek biçimde eğitilmiş bir köpeğin salıvereceği türden bir kahkaha. (Çılgın Üçlü)
- Dünyada bir başınasın! Yalnızsın... Yalnız... Yalnız. Acı bir şey yalnız olmak... Acı, acı, acı, acı. Sonu yok, akla hayale sığmıyor ve dünyadaki her insanın yazgısı böyle.. (Oğlak Dönencesi)
- Unwittingly and unconsciously we have made the world one, but one in nullity. We must go through a collective death in order to emerge as genuine individuals. (The Time of the Assassins)
- Kendin olmak, yalnız kendin olmak çok büyük bir şey. (Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş)
- "Çevremdeki insanlar harika göründüğüm, gittikçe gençleştiğim ve bunun gibi bir dolu zırva laf ediyordu. Ruhumdaki kıymıktan haberleri yoktu." (Uykusuzluk)
- Yoluma çıxan insanlar, hər gün baş verən və başqası üçün boş şey kimi görünə bilən hadisələr - hamısını mənim düşüncəmdə xüsusi bir məna kəsb edirdi. (Cennette Bir Şeytan)
- Sizin objektifinize nasıl göründüğümden bana ne? (Big Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları)
- "Dünyayı sarsan ulusal ve ırksal dramların dışında, daha büyük bir oyun sahneleniyor;dünya dramı." (Cinsellik Dünyası)
- ...Uzun, upuzun 1zaman geçiyordu; bildiğim tüm sessizliklerden daha anlamlı 1sessizlik içinde. Söyleme gücünü kendimizde bulamadığımız herşey, bu karşılıklı dilsiz oyununda dile geliyordu... (Cinsellik Dünyası)
- Sonunda her şey tek bir gerçeğin içinde erir: Hatırlayış. (Hatırlamayı Hatırlamak)