Çocuklara Söz Geçirme Sanatı - Ali Çankırılı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çocuklara Söz Geçirme Sanatı kimin eseri? Çocuklara Söz Geçirme Sanatı kitabının yazarı kimdir? Çocuklara Söz Geçirme Sanatı konusu ve anafikri nedir? Çocuklara Söz Geçirme Sanatı kitabı ne anlatıyor? Çocuklara Söz Geçirme Sanatı PDF indirme linki var mı? Çocuklara Söz Geçirme Sanatı kitabının yazarı Ali Çankırılı kimdir? İşte Çocuklara Söz Geçirme Sanatı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ali Çankırılı
Yayın Evi: Zafer Yayın Evi
İSBN: 9752611603
Sayfa Sayısı: 223
Çocuklara Söz Geçirme Sanatı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Arabanızla büyük ve kalabalık bir şehrin sokaklarında seyahat ettiğinizi, daha önce hiç gitmediğiniz bir adresi bulmaya çalıştığınızı, ancak kavşaklarda ve dönemeçlerde hiç levha bulunmadığı düşünün.
Aradığınız adresi bulmak için kim bilir kaç kez yanlış yola girer, kaç kez kaza atlatırsınız.
Doğru ve kabul edilebilir davranışları öğrenmeye çalışan çocuklar için de durum aynıdır.
Koyduğunuz sınırlar yol gösteren levhalar gibidir. Sınırlar, sanıldığı gibi, çocukların haklarını kısıtlamak, onlara baskı uygulamak değildir.
Sınırlar, çocuklara korundukları, güvende oldukları ve değer verildikleri duygusu kazandırır.
Aile içi kurallara uymalarını, işbirliği yapmalarını, otoriteye saygı duymalarını sağlar.
Sorumluluk kazandırır.
Sınırlar, onaylanan davranışları tanımlayan, çocuğa hatalı davranışlarını düzeltme fırsatı veren eğitici ve öğretici bir etkiye sahiptir.
Bu kitap çocuklara nasıl doğru sınırlar koyacağınızı, bağırmadan, sinirlenmeden, ceza vermeden nasıl söz geçireceğinizi anlatmaya çalışacaktır.
Çocuklara Söz Geçirme Sanatı Alıntıları - Sözleri
- Çocukların hata yapabileceklerini önceden kabullenip buna hazırlıklı olmamız gerekir. Çocuklarda „deneme-yanılma“ çok etkili bir öğrenme aracıdır. Bunu kabullendiğimiz zaman çocuğun hata yapmasını normal karşılar, „deneme-yanılma“ yoluyla bundan ders çıkarmasına fırsat tanımış oluruz. Çocuğun hata yapmasına izin vermez, devamlı koruyup kollar, onun adına sorumluluk alırsak, hatalı davranışın sebep ve sonuçlarını düşünmesine ve bundan ders çıkarmasına fırsat vermemiş oluruz. Çocuklar yaratılışta sorumluluk almaya ve kendi işlerini kendileri görmeye yatkındır.
- Koyduğunuz sınırlar yol gösteren levhalar gibidir. Sınırlar, sanıldığı gibi çocukların haklarını kısıtlamak, onlara baskı uygulamak değildir.
- "Dayak cennetten çıkmadir" . Kötünün cennette yeri yoktur. Şeytan kötü olduğu için cennetten çıkarıldı. Dayak da kötü bir eğitim aracı olduğu için cennetten çıkarılmıştır.
- Sevgi ifadesi sadece "seni seviyorum" sözünden ibaret değildir.
- Bir markete girdiğimizi düşünelim; çocuk önce ister, sonra yalvarmaya başlar, daha sonra son koz olarak kendini yere atar ve ağlamaya başlar. Siz de insanların bakışlarından rahatsız olduğunuzda istediğini yaptığınız an kaybettiniz. Çünkü çocuk istediğinin yapılması için ağlaması gerektiğini öğrenmiştir.
- Sınır koyma cezadan daha sağlıklıdır.
- Çocuklara koydugunuz sınırlar yol gösteren levhalar gibidir. Sınırlar sanıldığı gibi çocukların haklarını kısıtlamak onlara baskı uygulamak değildir.
- *Çocuk mola yerine gitmek istemezse ne yapmalıyım? Onu zorlamam doğru olur mu? Çocuğun mola yerine gitmekte gösterdiği direncin şiddeti sizin daha önce disiplin konusunda gösterdiğiniz yaklaşımla doğrudan ilgilidir. Çocuk serbestlige ve kural çiğnemeye alışmış ise mola yerine gitmeye göstereceği direnç daha şiddetli olacaktır. Bu durumda ona seçenekler sunmalisiniz."ya odana kendin gidersin ya da ben götürürüm. Hangisini yapmak istersin?" 15/20 saniye bekleyip çocuğun kararına göre harekete geçin. Söylediğinizi gerçekten yapıp yapmadığınizi göstermek için birkaç kez çocuğu mola yerine sizin götürmeniz ve süreyi iki katına çıkarmanız gerekebilir. Çocuk bu uygulamalar sonunda kaçış olmadığını anlayacak mola yerine sizin götürmenize gerek kalmayacaktır. *Süre dolmadan mola yerini terk ederse ne yapmalıyız? Küçük çocuklar zaman kavramını tam olarak anlayamazlar. Bunun için canı sıkıldığında zamanın dolduğunu düşünüp mola yerini terk edebilir. Ona zamanın dolduğunu haber vermek için çalar saat kullanmanız gerekebilir. Çalar saate rağmen zil sesini duymadan mola yerini terk ederse, bilerek sınırları zorluyor demektir. Süre doadan mola yerini terk ettiğinde çocuğunuza mola yerine geri dönmek zorunda olduğunu, süreyi yeniden başlayacağınızı söylemeli, söylediğinizi de yapmalısınız. *Çocuğum mola yerindeyken çıkmak için yalvarır ağlar bağırıp cagirirsa ne yapmalıyım? Çocuğunuzun bu çabasi sınırları zorlamak ve taviz koparmak için duygu sömürüsüne yönelik bir tiyatrodur. Sizi sahneye çekmek ve oyuna katmak için elinden geleni yapacaktır. Eğer onun yalvarmalarina ve aglamalarina kanıp mola yerine gider, kuralı hatırlatmaya, nasihat etmeye, ders vermeye veya tehdit etmeye başlarsanız oyuna katıldınız demektir. En etkili yöntem sanki onu duymuyormus gibi sağır dinleme yapmaktır *Çocuğum mola yerine giderken öfkelenir haksızlık yaptığımı söyler saygısızca konuşursa ne yapmalıyım? Süreyi arttırmak gerekir mi? Saygısızca söylendiği için sureyi arttirirsaniz mola bir ceza yöntemine dönüşecektir. Çocuk söylenerek mola yerine gitsin siz de onu duymuyormus gibi sakin olun kızgınlık belirtileri göstermeyin. *Çocuğum mola yerine gitmeyi reddederse gitmekte direnirse ne yapmalıyım? Mola yerine gitmeyi istemeyen çocuk koydugunuz sınırları zorluyor taviz koparmak istiyor demektir. Ona kararlı olduğumuzu mola yerine gitmeyi kendisinin yol açtığını söyleyin ancak tartışmaya girmeyin onu ikna etmeye çalışmayin. Seçenek sunun," ya kendin gidersin ya ben götürürüm hangisini istiyorsun? Biraz düşün kararını ver" Düşünmeden hiçbirini istemiyorum gitmeyeceğim işte derse o zaman kararlı olduğumuzu göstermek içindir sizin goturmeniz gerekecek. * Mola sırasında odasında beklerken oyuncaklarını firlatirsa ne yapmalı? Kızgınlık gostermeden oyuncakları ulaşamayacağı bir yere kaldırın ve bir süre oynamayacagini söyleyin. Odasini toplamadan odadan çıkmayacağını söyleyin.
- Mola yönteminde çocuğa doğru davranışı denemek için fırsat verilmektedir. Molalar uzun nutuklar, nasihatler, tehditler icermediginden çocuğun duygularını incitmez, benlik saygisina zarar vermez. Mola verirken dikkat edilecek hususlar, İlk defa uygularken uygulamaya geçmeden önce molanın ne demek olduğunu, niçin kullandigimizi anlatmamız gerekir. Şöyle bir açıklama yapabilirsiniz, senin sorumluluk kazanman, kurallara uymak ve bizimle işbirliği yapman için yeni bir planımız var. Bu plan seninle daha iyi gecinmemizi sağlayacak. Kurallara uymadığını hatalı davranışta bulunduğunu ve bize karşı saygısızlık yaptığını fark ettiğimiz zaman sana durmani söyleyeceğiz. Sen durmayı seçersen odana gitmeni ve beş dakika kalmani isteyeceğiz. Süre dolunca sana haber vereceğiz. Eğer süre dolmadan çıkarsan, odana geri göndereceğiz zaman yeniden başlayacak. Çocuğunuzun yöntemi anladığından emin olmak için kendi sözleriyle yöntemi anlatmasını isteyebilirsiniz. *Mola için alarmlı mutfak saatini kullanabilirsiniz. *Uygulama sırasında kızgın ses tonu ve yüz ifadesi olmamalı *Çocuğun olumsuz davranışını gördüğünüz anda derhal durdurun ve mola verin. Geciken müdahalenin ve molanın öğretici etkisi zayıflar. *Molayı hakaret şiddet içeren davranışlar için kullanın. Onaylanmayan her davranış için kullandığınızda eskiyecek, etkisini yitirecektir. *Mola için sıkıcı bir yer seçin *Mola yöntemini kullanırken çocuğun kendisine değil, hatalı davranışına karşı olduğunuzu hissettirmelisiniz. Bunun için durmasını söylerken ve molaya götürürken sevgi ve şefkat içeren bir ses tonu kullanmanız gerekir. *Bekleme süresi dolup yanınıza geldiğinde davranışının yanlış olduğunu anlatmaya uyarmaya kalkışmayın. Sanki aranızda hiç tatsız olay geçmemiş gibi şefkatli davranın. Çocuğunuz böylece olumsuz duygularıyla nasıl baş edebilecegini öğrenecektir.
- “ Çocuklar yaşı ne olursa olsun dayatmalardan, emirlerden,yasaklardan hoşlanmazlar. Seçenek sunulan çocuk seçme hakkını kullandığı için zamanla doğru kararlar alma becerisi ve öz disiplin kazanacaktır. “ Oyuncaklarını toplamadan kahvaltıya gelme!” Yerine “ Oyuncaklarını kahvaltıdan önce mi yoksa sonra mı toplamak istersin” “
- Dinlemek konuşmaktan daha zordur.
- “Okul korkusu” veya diğer adıyla “okul fobisi” yaşayan çocuklar aşırı koruyup kollanan, her ihtiyacı anne baba tarafından karşılanan, hazıra alışmış, aileye bağımlı hale getirilmiş çocuklardır.
- Çocuk düşe kalka yürümeyi, deneye yanıla doğruyu öğrenir.
- Her çocuk kendine özeldir. Bir çocuğa uyan ve iyi sonuç veren bir yöntem, başka bir çocukta işe yaramayabilir.
Çocuklara Söz Geçirme Sanatı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Annelerin, babaların ve öğretmenlerin dikkatine...: Not: Bu inceleme benim için önemli. Çıktısını alıp süreç içerisinde gereksinim duydukça okumayı düşünüyorum. Deneyimlerim sonucu mutlaka kitaba bakış açım da değişecektir. :) Ali Çankırılı'nın Çocuklara Söz Geçirme Sanatı adlı yapıtının incelemesine geçmeden önce bazı tespitlerde bulunmak istiyorum: Bizim toplumumuzun çocuklarla ilişkisi çok kötü bir düzeyde. Davranışlarımızla, sözlerimizle çocuğu sürekli yetişkinlerin dünyasına çekiştiririz. Çocuklar bu durumda kendi gerçekliğini yok sayarak, çocukluklarına sırtını dönerler. Geçen gün on iki yaşındaki bir öğrencime "Kendini çocuk gibi hissediyor musun?" dedim. "Hayır!" dedi. "Ben büyüdüm." On sekiz yaşına kadar çocuk olduğumuzu belirterek "Çocuk olmak nasıl bir duygu?" diye başka bir soru ekledim. "Çok kötü." diye yanıtladı. Görüldüğü gibi çocuklar kendilerine yabancı kılınmakta, çocukluğu çalınmakta. En kötüsü ise birçoğu şiddetle karşı karşıya. Şiddet onların yaşamlarının doğal bir unsuru. Hatta çoğu şiddetle karşılaşmadığı sürece kılını bile kıpırdatmaz, içinde tuttuğu o enerjiyi kusmak için seninle olan iletişimini kullanır. Senin dişini tırnağını söker. Seni kendi alışkın olduğu şiddet döngüsünün içerisine çekmeye çalışır. Bütün bunları kurgulayarak yapmaz. Çocuk şiddetin olmadığı bir iletişimde varlığını sürdürmeye alışkın değildir. O artık salt kaba güce saygı duyan yığınların önemsiz bir parçasıdır. Bu çocuklarla sevgi, saygı, güven temelli iletişim kurmak öyle güç ki! Onları içerisinde bulunduğu yoz ilişkilerden koparmadıkça , ki bu da imkansız, bir çıkış yolu göremiyorum. Yine de çıkış yolları aramaya devam ediyorum. Toplumsal şiddeti içselleştiren çocuklarla karşı karşıya gelenler varsa çözüm önerilerini okumak isterim. :) İşte bu kitabı bu çatışmaları yaşadığım, çözüm yolları aradığım bir süreçte okudum. Kitaba yönelik genel bir değerlendirme yapıp içeriğe geçeceğim. DEĞERLENDİRME Kitapta çocuk eğitiminde ana-baba tutumlarının nasıl olması gerektiğine değinmiş. Bu yönden gerçekten yararlı bir kitap. Ancak benim beklentimi karşılamadı. Çünkü benim kitlem şiddeti içselleştirmiş, şiddetin bir parçası haline getirilmiş çocuklar... Onlarla yazarın önerdiği bağlamda bir iletişim kurmak için geç kalındığı kanısındayım. Belki de Türkçe bilmeyen çocuklar oldukları için böyle düşünüyorum. Ortak sözcükleri olmayan insanlar nerede buluşabilirler ki? KİTABIN İÇERİĞİ Çocuklar genellikle sağır dinleme yaparlar. Şiddeti ise çevresinden öğrenip en zayıf olanda denerler. Onlara şiddetle yanıt vermek ne yazık ki bir çözüm değildir. Şiddet algısını beslemekten öte bir işe de yaramaz. Zamanla çocukları dayak arsızı yapar. DAYAK YERİNE 1) Çocuklara sınırlar koyun. Bu sınırların basit, anlaşılır ve tutarlı olmasına özen gösterin. 2) Sınırlar konusunda asla taviz vermeyin. Kararlı olun. 3) Çocuklara seçme hakkı verin. Sınırlar bağlamında ama... 4) Çocuklar sizin yapma dediğiniz şeyleri yapıp aslında sizi dener. Taviz veriyor musunuz? Bağırır çağırır ağlar sizi kararınızı değiştirmeniz için sahneye çeker. Bunların birer tuzak olduğunun bilincinde olun. 5) Ana baba tutarlı olmalı. Çocuk aradaki çelişkileri kullanır. 6) Her çocuk biriciktir. Birinde işe arayan yol, yöntem diğerinde tutmayabilir. ANCAK GENEL OLARAK İŞE YARAMAYAN UNSURLAR ŞUNLARDIR. -Tekrarlama -Yalvarma -Yakınma -Rüşvet teklif etme -Bağırma ve emir verme -Ceza ile yola getirmeye çalışma -Başkaları ile kıyaslama -Alay etme -Boş tehditlerde bulunma -Başkalarının önünde küçük düşürme -Nasihat etme 7) Çocuklara öfke duyduğumuzda öncelikle bunun nedenini belirlemeliyiz. 8) Öfkelendiğiniz an bunun geçici olduğunu kendinize anımsatıp öfkenize yenik düşmemek için yollar aramalısınız. 9) Çocuğun deneye yanıla öğrendiğinin bilincinde olup sabırlı olmalıyız. 10) Kabul çizgimiz, duruma zamana göre değişir. Sözgelimi yorgun değilsek çocukların bağırıp çağırması bizi rahatsız etmez. Ancak çok yorgunsak rahatsız oluruz. Bu normaldir. Çocuğu bilgilendirelim bu durumlarda. 11) Çocukla bir sorun yaşadıysanız sorunun kimden kaynakladığını iyi belirleyin. Sorun çözme sorumluluğunun kime ait olduğunu ona belirleyin. NOT: Sorun çözme tekniği olarak mola yöntemi önerilmiş. Davranışın ciddiyetine göre 5-20 dakika çocuğun kimsenin olmadığı bir odaya girip davranışı üzerine düşünmesini sağlayan tekniktir. Dikkat edilmesi gereken noktalara değinmiş. Bunları belirtirken çocuğun gelişim özelliklerine değinmemiş. Sözgelimi beş yaşına kadar benmerkezci olan bir çocuk kendi davranışlarının karşıdakini nasıl etkilediğini nereden bilsin? Özeleştiri zaten içsel bir süreçtir. Bunun bu şekilde kazandırılacağını düşünmüyorum. Yine de denemek gerek. BASKI YAPMADAN ÇOCUKLARA NASIL SÖZ GEÇİREBİLİRİZ? 1) İsteğinizi, açık, net ve kısa tümcelerle ifade edin. -Lütfen o yataktan kalk, pijamalarını giy. 2)Çocuğun isteği ile kendi isteğinizi birleştirin. Ödevini yapınca dışarı çıkabilirsin. 3) İsteğinizi dayatmak yerine seçenekler sunun. Çocuk seçenekleri kabul etmezse 4) Seçeneklerini kendin mi belirlemek istersin yoksa senin yerine ben mi seçeyim deyin. :) 5)Oyun oynayan çocuğa söz dinletmek zordur. Tahmini bitiş süresini yakalayın. Bu süreyi onunla beraber ayarlayın. 6) Kurallar mutlaka olsun. Bu kuralları çiğnemenin sonucu olduğunu belirtin. Bu sonuçların bir ceza olmadığını da ifade edin. 7) Çocuğunuza "evet" ya da "hayır" demeden önce iyi düşünün. 8) Çocuklarınıza beceriksizliği ve çaresizliği öğretmeyin. Bırakın kendileri denesinler. Birey olma bilincini verin onlara. Başarma duygusunu tatsınlar. Onlar yerine siz yapmayın. Onların adım atmasına izin verin. Bunları yaparken de uzaktan izleyin ki ait olma duygusunu da yaşasınlar. 9)Çocukları güvenli alan içerisinde serbest bırakın. 10) Çocukları dinleyin. Duygularını, düşüncelerini paylaşsınlar sizlerle. NOT: Kitapta kardeş kıskançlığına da değinilmiş. Ana- baba nasıl bir yol izlemeli bunun üzerinde durmuş. Bunun dışında zekanın bir tek tanımı olmadığını vurgulayarak Gardner'in "Çoklu Zeka Kuramına" değinmiş. 1) Sözel- dilsel zeka 2)Mantıksal- Matematiksel Zeka 3)Görsel- Mekansal Zeka 4)Bedensel- Kinestetik Zeka 5) Müziksel-Ritmik Zeka 6) Kişisel- İçsel Zeka 7) Kişiler arası- Sosyal Zeka 8)Doğa- Varoluşçu Zeka Bizler çocukların karşısına taşınmış ebeveynlikle çıkıyoruz. Yani anamızdan babamızdan ne gördükse çocuğa da bunu satıyoruz. Öğretmenlik mesleğinde de bu durumun farklı olduğunu düşünmüyorum. Gelenek dışına çıkamıyoruz. Burada amacım öğretmeni suçlamak değil. Toplumun beslediği şiddetin karşısında bir duruş sergilemek elbette kolay değil. Ancak biz eğitimciler birer seçenek olmalıyız diye düşünüyorum. Olalım ki çocuğun değişim için çalacak bir kapısı olsun. Bu yüzden özellikle öğretmenlere sabırlar diliyorum. İYİ OKUMALAR. (Gülbahar Aygün (İnsan))
Çocuğunuzla aranızdaki bağları güçlendirmek istiyorsanız okumalısınız diyebileceğim bir kitap. Uygulama kısmı biraz sıkıntılı olsada deneyin derim çocuklarınız varsa :) (Dilek BALCISOY)
Anlatılanlar, örneklemeler güzel ama maalesef o iş öyle kitaplarda yazıldığı gibi olmuyor. Bir çok şeyi denesem de aile, kültür, aile büyüklerinin etkisi vs vs herşey etken faktör. Bazı kısımlarını biraz abartılı bulsam da, içinde uygulanabilecek güzel çözümlerde var. (Semiha E.)
Çocuklara Söz Geçirme Sanatı PDF indirme linki var mı?
Ali Çankırılı - Çocuklara Söz Geçirme Sanatı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çocuklara Söz Geçirme Sanatı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ali Çankırılı Kimdir?
1947 yılında Çankırı'da doğdu. İlk ve ortaokulu Çankırı'da, Liseyi Üsküdar Fen Lisesinde bitirdi. Gazi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra bir hocasının tavsiyesi üzerine Ankara Üniversitesi Psikoloji bölümüne devam etti ve mezun olduktan sonra Amerika'da Alabama Üniversitesi'nde Çocuk Psikolojisi ve Davranışları konusunda yüksek lisans ve araştırmalar yaptı. Başarılı çalışmalarından dolayı kendisine Onursal Amerikan Vatandaşlığı belgesi verildi.
Yurda döndükten sonra değişik kamu ve özel eğitim kurumlarında görev aldı, 1990 yılında kendi isteği ile emekli oldu. Gazete ve dergilere çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında makaleler yazan, Anne Baba Okullarında sunumlar yapan, yurt içinde ve yurt dışında konferanslar veren Pedagog Ali Çankırılı'nın çok sayıda çeviri ve telif eserleri bulunmaktadır.
Ali Çankırılı Kitapları - Eserleri
- Çocuklara Söz Geçirme Sanatı
- Benimle Oynar mısın Anne
- Çocuk Resimlerinin Dili
- Çocuğun Manevi Eğitimi
- Babacığım Neredesin?
- Baba Olma Sanatı
- Kötü Çocuk Yoktur
- Ana Baba Okulu
- Anne Olma Sanatı
- Okul Ailede Başlar
- Gençler İçin Evlilik Okulu
- Benimle Oynar mısın Anne
- Eve Kardeş Geldi
- Çocuklarımız Mutsuz ve Başarısız Olmasın
- Benim Sağlıklı Bebeğim
- Anne Ben Nereden Geldim ?
- Torun Sevme Rehberi
- Ailede ve Okulda Değerler Eğitimi
- Sorunlarıyla Çözümleriyle Ergenlik Çağı
- Annem ve Babamla Oynuyorum Öğreniyorum
- Örnek İnsanlar
- Görgü ve Nezaket Kuralları
- Hikayelerle Değerler Eğitimi
- Eşler Soruyor
- Annemi İstiyorum
- Batıda İlmi Skandallar
- Unutulmayan İnsanlar
- Oynuyorum Eğleniyorum Öğreniyorum
- Tembel Çocuk Yoktur
Ali Çankırılı Alıntıları - Sözleri
- Çocugun problemlerini çözememekten yakınarak bize başvuran çalışan annelerin ifadelerinden "büyük bir suçluluk duygusu" içinde olduklarını müşahede ediyoruz. (Annemi İstiyorum)
- Kavga eden kardeşlerin birbirini sevmediğini düşünmeyin. (Ana Baba Okulu)
- ''Çocuğun kilosu ve boyu, beslenmeden ziyade soyaçekimle ilgilidir. Önemli olan çocuğunun kilosu değil, sağlığıdır. Ancak daha da önemlisi, beden sağlığı ile birlikte ruh sağlığıdır.'' (Babacığım Neredesin?)
- "Size bir itirafta daha bulunayım: Evvelce hafife alıp küçük gördüğüm 'klasik ev kadını'na şimdi saygı duyuyorum..." (Annemi İstiyorum)
- Baba ve anne arasındaki ilişkinin güven ve saygı dolu olması, çocukların kendilerini güvenli ve değerli hissetmelerini sağlayacaktır. (Baba Olma Sanatı)
- Çocuk kendisinde emeği olana bağlanır ve onu sever. (Anne Olma Sanatı)
- Çocuklarınıza ders çalışan makineler gözüyle değil, insan gözüyle bakın. Çocuklarınıza zaman ayırın, onları dinleyin. Eğer siz çocuklarınıza yeterli zaman ayırmaz, onlara doğru terbiye ve eğitim vermez iseniz, bu boşluğu başka kaynaklar dolduracaktır. (Okul Ailede Başlar)
- Ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklar sebebiyle doktora başvuran kadınların çoğunluğunu "çalışan anneler" teşkil etmektedir. (Annemi İstiyorum)
- Evlilik olaylara iki kişilik bakmak demektir. (Anne Olma Sanatı)
- Çocuk biriyle konuşurken boynunu eliyle tutuyorsa bilinçaltında konuştuğu kimseden kendisine bir zarar gelebileceği endişesi taşıyor olabilir. Vahşi hayvanlar genellikle avını güçsüz düşürmek için boynundan yakalamaya çalışır. Çünkü beyinle kalp arasında kan alışverişi sağlayan ana damarlar boynun ön kısmından geçmektedir. ( Şah damarı) (Çocuk Resimlerinin Dili)
- Çocuklarının kendilerini dinlemediğiden şikayet eden anne babaların , büyük ihtimalle çocuklarını yeterince “DİNLEMEDİKLERİ” de anlaşılır. (Kötü Çocuk Yoktur)
- Araştırmalar, annesi çalışan çocuklarla, kimsesizler yurdundaki çocukların, "sosyal hayata intibaksızlık" konusunda bir korelasyon (paralellik) içinde olduğunu göstermektedir. (Annemi İstiyorum)
- ''İnsanlar, genellikle her zaman beraber oldukları varlıkların değerini yeterince bilmezler.'' (Babacığım Neredesin?)
- Eğer oyuncakların hepsi elinin ulaşabileceği yerde ise, ne kadar güzel olurlarsa olsunlar, çocuğunuz bunlardan bıkacaktır. Oyuncakları dört hafta ila altı haftalık devrelerle çocuğunuzun önüne çıkartırsanız, çocuğunuz oyuncaklara karşı ilgi ve heyecanını tekrar kazanacaktır. (Benimle Oynar mısın Anne)
- Yalnızlığın ve bireyselliğin hüküm sürdüğü batı toplumlarında emeklilik daha çetin geçmektedir. (Torun Sevme Rehberi)
- Baskı ve sindirme ile ancak köle ve gölge kişilikli çocuklar yetişir. Köle zihinlerin kendilerine güveni olmadığı için insanlarla ve toplumla sağlıklı ilişkiler kuramazlar. Kendi başlarına bir işe karar veremez; yeni bir şey üretemezler. (Okul Ailede Başlar)
- Hz. Ali’nin çok güzel bir sözü var: “Çocuklarınızı içinde yaşadığınız zamana göre eğitin.” (Okul Ailede Başlar)
- ...çalışan annenin bütün bu ağır yükler altında iyimserliğini ve enerjisini koruması, sorunlar karşısında sabır göstermesi ve öfkesini kontrol etmesi çok zordur. (Anne Olma Sanatı)
- Beklenti düzeyini yüksek tutan yaşlılarımız kendilerini huzursuz ettiği gibi çevrelerini de mutsuz ederler. (Torun Sevme Rehberi)
- Freud, "Hayatta çocuğun babasının korumasına ihtiyacı olduğu kadar hiçbir şeye ihtiyacı yoktur" (Babacığım Neredesin?)