Çok Tuhaf Soruşturma - Ferhan Şensoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Çok Tuhaf Soruşturma kimin eseri? Çok Tuhaf Soruşturma kitabının yazarı kimdir? Çok Tuhaf Soruşturma konusu ve anafikri nedir? Çok Tuhaf Soruşturma kitabı ne anlatıyor? Çok Tuhaf Soruşturma kitabının yazarı Ferhan Şensoy kimdir? İşte Çok Tuhaf Soruşturma kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ferhan Şensoy

Yayın Evi: Ortaoyuncular Yayınevi

İSBN:

Sayfa Sayısı: 32

Çok Tuhaf Soruşturma Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çok Tuhaf Soruşturma Alıntıları - Sözleri

  • İkinci Müdür :Koğuştan 4 kişi firar etmiş sayın müdürüm. Müdür: Yok yahu? Rezalet. Sabah yoklamasında mı anladınız? İkinci Müdür: Hayır, gazete yazıyor. ... Müdür: Yapma ya. Arkadaşlar bu firar işi pis konu ayrıca bu olayı bizim gazeteden öğrenmemiz daha da enayice biz deriz ki savcıya biz deriz ki biz biliyordukta siz üzülmeyin diye söylemedik deriz savcı beye.
  • Aydın: 7. koğuşta ölüm orucuna başlamışlar. Muzaffer: Biliyorum Aydın :Biz de tutalım mı? İbrahim: Biz niye ölüm orucu tutuyoruz Aydın? Ölüm orucu ne boka yarıyor? Oruç tutan ölüyor, üç gün sonra unutuluyor, o öldüğüyle kalıyor.
  • Muzaffer: Ne imkansız?Burada imkansız diye bir şey yok. Gazetede okudum, kırmızı bültenle aranan herif Türkiye'ye giriş yapmış İstanbul'da hapishanede sevgilisiyle buluşmuş, çekmiş gitmiş...İmkansızmış... İbrahim: O başka oğlum, kırmızı bültenle aranıyorsa, o herif zaten devletin adamıdır.
  • Gözünün içine baka baka yalandan yemin ederler... Hiç birinin de çarpıldığını görmedim...
  • Fikrini söyle... Hıyarca da olsa belirt. Belirt ki ne kadar hıyar olduğun anlaşılsın.
  • Gardiyan: Siz Dev- Yol'musunuz? İbrahim: Hayır, biz bok yoluna gittik.
  • İbrahim: Muzo'nun dolarları var. Muzaffer: Onlar bozdurulmaz. İbrahim: Niye? Muzaffer: E dolar her gün yükseliyor, ne gün bozdursak zarar yazık.
  • Gözünün içine baka baka yalandan yemin ederler... Hiç birinin de çarpıldığını görmedim...
  • İbrahim: Muzo'nun dolarları var. Muzaffer: Onlar bozdurulmaz. İbrahim: Niye? Muzaffer: E dolar her gün yükseliyor, ne gün bozdursak zarar yazık.
  • Muzaffer: Müdür bey şimdi biz 6 sene 3 ay haybeye yattığımız için devletten bir tazminat alabilir miyiz? Müdür: Hayır İbrahim: Olur mu be o zaman ben ne anladım bu yatıştan? Adalet dediğiniz o kadar adil bir şey değil demek ki..
  • İkinci Müdür: 5. koğuştan 4 kişi firar etmiş sayın müdürüm. Müdür: Yok yahu? Rezalet. Sabah yoklamasında mı anladınız? İkinci Müdür: Hayır, gazete yazıyor.
  • Şimdilik kötü gidiyor, ama bir gün dönecek bu şans.
  • Aydın: Ne biçim alınyazımız varmış be! İbrahim: Ne alınyazısı be, her bok da alınyazısı değil ya!
  • Müdür: Gazete yazmıyor mu nasıl kaçtıklarını? İkinci Müdür: Gazete "ellerini kollarını sallayarak" yazıyor.
  • Adalet dediğiniz o kadar adil bir şey değil demek ki.

Çok Tuhaf Soruşturma İncelemesi - Şahsi Yorumlar

“Adalet dediğiniz o kadar da adil bir şey değil demek ki.”: '“Piyango günler efendim! Bugün size çıktım", "Merhabalardan bir demet". Nevi şahsına münhasır incelememiz (miz derken? Tanışıyor muyuz? Siz kimsiniz de mizleşiyoruz. Pardon yani) "Tanışmamayı sürdürelim o halde.” (“Krem karamelleşmeyelim lütfen.”) E tamam daa aç ve kapa parantezler! Spoi ve Giller'i bulunmaktadır. Ustanın en çok bilinen Pardon filmi, yazmış olduğu Çok Tuhaf Soruşturma isimli oyunundan uyarlamadır -filmin yüzde yetmiş beşi kitaptır-. Oyun ise gerçek bir olaydan esinlenilmiştir. Olayın baş kahramanı Nevzat Pak'ın başından geçenleri kendisinin anlatımını gelin birlikte okuyalım: Çok bunalmıştım. Burdur’da askerliğimi yaparken dağıtım yeri olan Siirt yerine Ankara’ya ailemin yanına gittim. 5-10 gün gezeyim dedim. 9 Kasım 1979’da otobüs terminaline gidiyordum. Yolda jandarmalar çevirdi. Asker kaçağı olduğum için yakalandım sanıyordum. Polis karakolunda ne işim var derken bana bir gasp olayına karıştığımı söylediler. Beni biriyle yüzleştirdiler. Gaspa uğrayan kişiymiş. O da ‘Evet benziyor’ dedi. Ben ‘Öyle bir şey yapmadım’ dedim, onlar ‘Biliyoruz o kişi sensin’ dediler. “Mahkemede reddedersin, imzala” dediler. Önüme kağıt, kalem bir de çay geldi. “Şuradan canının çektiği on tane suç yaz bakayım” dedi komiser. Yediğim dayağı bir ben bilirim, bir de Allah bilir. Kağıdı imzalamak zorunda kaldım. Dediler ki, “Dört tane suç ortağı bul.” Bu suçun esası dört kişiymiş meğer. “Ben kimi bulayım?” dedim. Kemal Aslan en iyi arkadaşımdı. Aklıma başka kimse gelmedi. Onun adını verdim mecburen. Yoksa birini söyleyene kadar yine döveceklerdi. Onu da tutukladılar. Ama o az yattı. Suçu ben üzerime aldım. Yine de Kemal bana küstü. Bir daha konuşmadı. 24 yıl hapis cezası aldım. Geceleri “Allah’ım ben ne yaptım da böyle düştüm?” diye ağlıyordum. Mart 1987’deki cezaevi anonsunu unutamıyorum. Beşiktaş - Dinoma Kiev maçı vardı televizyonda. Maçın 24. dakikasında, ‘Nevzat Pak müdüriyete’ diye anons yapıldı. Maç heyecanlıydı, gitmedim. Maç bitince çıktım müdürün yanına. Önce, niye hemen gelmedim diye kızdı. Sonra ‘Yarın tahliye olacaksın, hazırlan’ dedi. Şaka yapıyor sandım. İtiraz ettim. ‘Bir hata olmasın, benim daha yatacak günlerim var’ dedim. Müdür, ‘Kusura bakma. Bir yanlışlık olmuş. Karar Yargıtay’dan çıktı. Gerçek suçlular itiraf etmiş’ dedi. Donup kalmıştım. Koğuşa döndüm, arkadaşlarım ‘Niye çağırtmışlar seni?’ diye sordu. Cevap bile veremedim. Hem ağladım hem de güldüm. Şaşkınlıktan koğuştaki arkadaşlarımla vedalaşamadım. Öleceğim aklıma gelirdi de hapishaneden çıkacağım gelmezdi.” Güler misin? Ağlar mısın? Ferhan Şensoy, 25 Mayıs 2005 tarihli Sedef Kabaş ile Haber Ötesi programındaki verdiği röportajda anlatıyor: "Birebir onun (Nevzat Pak) öyküsü değil. Küçük bir gazete haberiydi onun öyküsü. Sonra gittim kendisiyle tanıştım: https://i.hizliresim.com/83ghx1f.jpg Biraz hayatlarına girdim, onu daha yakından tanıdım. Ancak onun küçük bir fotoğrafı vardı gazetede. Ben o resme çok bakarak yazdım. O rolü oynarken de o resme çok baktım. Hatta makyaj aynama koydum o resmi. Onun bir ifadesi vardı şöyle çatık kaşlı. Yılların getirdiği bir şeyler var. Ben oynadığım İbrahim'i hep öyle aldım o fotoğraftan giderek. Bu haksızlıkları falan kanıksamış. Bizim gibi. Unutmuş gibi görünürken birdenbire dalıp gittiği şöyle bir bakışını yakaladım. Yani ben ordan sanatçı olarak teşhis ettim, bir şey yazdım ama öykü tamamen onun öyküsü değil. Bunun gibi birsürû örnek var. Nitekim filmin tanıtımında başka bir mağdur gine ııı Hasan Ersoylu..." Hasan Ersoylu. O da ayrı bir trajikomik. Merak edenler aşağı satırdaki linki 0:53'den itibaren izleyebilirler. https://youtu.be/FkCS3Ktv1ZY Sorgulayan komiseri, tiyatro oyununda Tuncel Kurtiz, filmde ise Bülent Kayabaş canlandırmıştır. Ki izleyebildiğim kadarıyla şaşırmakla birlikte Tuncel Kurtiz'in oyunculuğunu hiç beğenmedim. Hapishane sahnelerinin çoğu, Sabahattin Ali'nin yattığı, Aldırma Gönül şiirini yazdığı Sinop Cezaevi'nde çekilmiş. Ünlü sigara mevzusuna n'demeli peki? https://youtu.be/p1I472XMCGk ≈))) En beğendiğim kısımlardan biri de hapis müdürlerinin aralarında geçen şu konuşmaydı: İkinci Müdür: 5. koğuştan 4 kişi firar etmiş sayın müdürüm. Müdür: Yok yahu? Rezalet. Sabah yoklamasında mı anladınız? İkinci Müdür: Hayır, gazete yazıyor. Ya dolar muhabbetine, "Lan" kelimesinin İbrahim üzerindeki tesirine... Askerlik, soygun, içerde isyan, gardiyanlar, kahvehaneye molotof, mahkemeler, beşik kertmesi, kumar, ölüm orucu... Ööle büyük bir karamsarlık yok. Cidden söylüyorum. Ha aşırı kara mizahdır o ayrı. Önyargı loadinglenmesin lütfen yani. Kimi zaman ince ince, kimi zaman dan diye eleştirimatik bir eser. “Çok önemli bir komedi filmi. Hatta Pardon, bu haftanın, öbür haftanın filmi değil. Bence Türk fillm sinemasında kalıcı olacak çok önemli filmdir.” der usta. Kalıcılığı gün geçtikçe artmakta. Fazla izlememe rağmen —en çok izlediğim, en çok güldüğüm filmdir— sıkılmadığım nadirlerdendir. Duygular havuzunda yüzdüm de duruldum resmen okurken ve bittabi izlerken ≈)) “Arkadan gizli olarak halkla izledim. Sinemada o kadar reaksiyon göremezsiniz. Kolay değildir yani. Sinema maç gibi, tiyatro salonu gibi yıkılıyor reaksiyondan. 'Orayı duyamadık' diye tekrar bilet alanlar gördüm.” der yine aynı programdaki verdiği röportajda. Erol Günaydın, Zeki Alasya, Ferhan Şensoy, yazar/rasim-oztekin, Ali Çatalbaş, Sermiyan Midyat, Bülent Kayabaş, Levent Ünsal.... Kadro harbiden sağlam. Gel de izleme şimdi tekrardan ≈) – Adalet dediğiniz o kadar da adil bir şey değil demek ki. – Maalesef... Pardon. https://youtu.be/-bVqcBmii90 _______________________________________________________ Ve müjde: https://www.hizliresim.com/bwfewuq _______________________________________________________ Zaman ayırıp okuyanlara mersilerden bir demet, keyifli okumalar ≈)) Sürçükelam ettiysek affola. (Kitaphan)

Pardon filminin senaryosu diyebiliriz. Devletten 6 yıl 3 ay alacaklı hale gelen 3 kafadarın hikayesi. Traji komik bir olay. Cezaevinde müdürlerin ağac yetistirme muhabbetleri Bir zamanlar Anadolu'da filminde bagajdaki cesetin yanına şöfürün kavunlari koyma sahnesini hatirlatti. Ne olursa olsun birileri hayatini yaşamaya devam ediyor iste . (red john)

Kitabın Yazarı Ferhan Şensoy Kimdir?

Ferhan Şensoy (d. 26 Şubat 1951, Çarşamba, Samsun) Türk tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu; roman, deneme, günlük, televizyon dizisi ve film senaryoları yazarı, şair ve Ortaoyuncular tiyatro topluluğunun kurucusudur.

Tek kişilik oyunu Ferhangi Şeyler, 7 Mart 1987 'den beri aralıksız devam eden en tanınmış oyunudur. Birçok kesim tarafından Ferhangi Şeyler'in stand-up komedilerinin ilham kaynağı olduğu düşünülse de, kendisi bunu "Ferhangi Şeyler’den etkilenmiş olabilirler ama Ferhangi Şeyler bir stand up değildir." diyerek açıklamıştır. Kel Hasan Efendi'den günümüze gelen Ortaoyuncuları Kavuğu'nu Münir Özkul'dan devralmış ve Rasim Öztekin'e devretmiştir.

Her oyununa emeği geçenlere, zaman gözetmeksizin oyun gelirlerinden pay vererek mali olarak da Türk Tiyatrosu'nda kendine özgü bir yer edinmiştir.

2021 Haziran ayında anjiyo geçiren, ardından da anjiyoya bağlı olarak gelişen komplikasyonlar nedeniyle tedavi görmeye başlayan usta sanatçı, tüm müdahalelere rağmen 31 Ağustos 2021 tarihinde 70 yaşında vefat etmiştir.

Ferhan Şensoy Kitapları - Eserleri

  • Kalemimin Sapını Gülle Donattım
  • Eşeğin Fikri - Her Türkün El Kitabı
  • Hacı Komünist
  • İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You
  • Falınızda Rönesans Var
  • Ayna Merdiven

  • Kazancı Yokuşu
  • Başkaldıran Kurşunkalem
  • Oteller Kitabı
  • Elveda SSK
  • Denememeler
  • Afitap'ın Kocası İstanbul
  • Düşbükü

  • Şahları da Vururlar
  • Rum Memet
  • FerhAntoloji
  • Seçme Sapan Şeyler
  • Gündeste
  • Güle Güle Godot
  • Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı

  • Karagöz ile Boşverinbeni
  • Kedittin Direniş
  • Dündeste
  • Gecedeste
  • Çok Tuhaf Soruşturma
  • Haldun Taner Kabare
  • Derdeste

Ferhan Şensoy Alıntıları - Sözleri

  • Durumun derhal bir faksla Ulaştırma Bakanlığı'na bildirilmesinin bir yararı olur mu? Olmaz. Çünkü Ulaştırma Bakanı hiç bir zaman otobüse binmez. Sen ne kadar faks çekersen çek, o bu konuya eremez, kimin, nereye, nasıl ulaştığının hiç farkında değildir. Otobüse binmeyen bir Ulaştırma Bakanı bizim otobüssel sorunlarımızı çözebilir mi? Hayır. O zaman ona ne gerek var? O da zaten, şu an Ankara'da kimi sokaklarda trafiği kestirerek, başkent trafiğinin içine-ederek bakanlığına ulaşmanın derdin­ de. O olmasa, Ankara'da o sokaklarda, o kadar karış­mayacak trafik ve herkes daha çabuk ve rahat ulaşa­cak. Ulaştırma Bakanının ulaşımı engelliyor olması salakça! (Rum Memet)
  • Fikrini söyle... Hıyarca da olsa belirt. Belirt ki ne kadar hıyar olduğun anlaşılsın. (Çok Tuhaf Soruşturma)
  • Biz hiçbir şarkıyı baştan sona söyleyebilen bir millet değiliz. (Hacı Komünist)
  • Gayet iyi anlaşamıyoruz.. (İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You)
  • Bolluk kelek bir durum Kıtlık gayet güzeldir, Parası olan için! (Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı)
  • Tiyatrodan korkmayınız. Tiyatro hayatın aynası. Aynaya bakmaktan korkuyorsanız, eve dev aynası alınız! (Kedittin Direniş)

  • Dünya erkekler dünyası kaldıkça, erkekler bütün kilit noktaları elde tuttukça ve onları kurulu düzenin oyun kuralları uyarınca, yani bir sömürü düzeni içinde yönettikçe, kadınlar da kendilerini ellerindeki tek silahla savunmaya çalışıyorlar. Bu silah, onun güzelliği, dişiliği, çekiciliği, fettanlığı ve zekâsıdır. Erkeklerin zayıf noktasına yöneltilen bu silahla, çıkar koparılmak istenir. Bunu evlenme yoluyla yapanlara bu düzen akıllı ve namuslu, başka yoldan yapmaya kalkanlara da başka bir şey diyor. Oysa namussuz olan, kadını bu derekeye zorlayan erkekler hegemonyasıdır. (Haldun Taner Kabare)
  • - Baskı rejimleri mizahçıyı, daha ince mizah yapmaya zorluyor. Mizahın bıçağı bileniyor. (Kedittin Direniş)
  • -Ne iş yapıyor? -Bir çeşit mafya. -Zaten artık herkes mafya. Bir mafyanın içinde bulunmayan adamdan sayılmıyor... (Elveda SSK)
  • Niye anlatır bu meddah, dere tepe düz giderek? Nedir zoru? Kim zorluyor onu buna? Çağının sıkıntısını ruhunda fırtınayla yaşayan yalnız yalnız adamlardır, meddah dediğin. Anlatarak bir kıssa'yı, hissesiyle çağını değişime zorlayandır, insandan, insanlıktan yana, eğriyi doğruyu gösterendir. Franko döneminin ispanyol meddahları, döner döner Franko'yu anlatır. Karl Valentin bir uyumsuz meddahtır onun işi Adolf Hitler! Sen De Gaulle'ü Coluche'e sor! Denetimden geçen meddahın işi elbet daha zor! Feylesoftur meddah, al gözüm seyreyle, al kulağım kabakulak, al beyincik ben yoruldum, sen yorumla! Meddah, çok tehlikeli bir tip! Aristofanes'in başı hergün belada, Nefi canını verir, dili uğruna, çünkü meddah bir söylüyor, pir söylüyor, ondan sonra ne söylesen "söz" olmuyor. Çağdaş toplum meddahını hoşgörmeli, ona kulak vermeli, meddahına sahip çıkmayı bilmeli, çünkü meddah toplumun sesi. (Denememeler)
  • kimi çoğul yalnızlıklar... (Gündeste)
  • “Arkadaşsız yürünmüyor ısırganlı yol.” (Ayna Merdiven)
  • Ülkenin içinde bulunduğu manzara karşı­sında bu kadar insanın mutlu olabilmesini aklım almıyor. (Kedittin Direniş)

  • Şahımızın önünde boynumuz kıldan ince Şairem ki ölüme giderim geze geze Şiirler ölmüyor ki şairler öldürülse Şiirler ölmüyor ki şairler öldürülse. (Şahları da Vururlar)
  • “(…) eczacılık fakültesini bitiren araba galerisi açıyor, iktisat fakültesini bitiren meyhaneci oluyor, İlahiyat okuyor kaymakam oluyor, hukuk fakültesinden çıkan bankacı oluyor, sanat tarihi okuyan milli piyango bayii açıyor, bilgisayar mühendisi bir otelin havuz müdürü oluyor, çok okullar okuyup hiç bir şey olamayan çok!” (Falınızda Rönesans Var)
  • .- Ben aynı kanıda değilim! .- Kim aynı kanıda . - Hangi kanıda? .- Kanada ! (Güle Güle Godot)
  • Sizi rahatsız eden laiklik mi? Biliniz ki laiklik ortadan kalkma­yacak. Buna, Atatürk'ün cumhuriyeti emanet ettiği türk gençliği izin vermez. Atatürk mü sizi rahatsız eden? Orda, bi dak­ka durun! Durmaktan kastım; saygı duruşu! (Kedittin Direniş)
  • Bir tür bayram değil midir, direniş? (Güle Güle Godot)
  • Bir gün öyle bir üfleyeceğim ki bu sigaranın dumanını pencereden, yerle bir olacak rutubetli duvar; bizim evden deniz görünecek. (Denememeler)
  • Senin halkın aç geziyor Ver toprağı köylüye Umudumuz Musaddık Biz bu şahtan usandık (Şahları da Vururlar)