Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap - Turgut Özakman Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap kimin eseri? Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap kitabının yazarı kimdir? Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap konusu ve anafikri nedir? Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap kitabı ne anlatıyor? Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap kitabının yazarı Turgut Özakman kimdir? İşte Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Turgut Özakman
Yayın Evi: Bilgi Yayınları
İSBN: 9789752203181
Sayfa Sayısı: 440
Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Cumhuriyet, Türkiye Üçlemesi'nin üçüncü kitabıdır (birincisi Diriliş, ikincisi Şu Çılgın Türkler). Objektif bilim insanları Milli Mücadele ile başlayıp Cumhuriyet'le süren bu dönemi Türk Mucizesi diye adlandırıyorlar. Kitapta, Büyük Zafer'den Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna kadarki olaylar yer alıyor. Bir yanda cumhuriyetçiler var, öte yanda bu daha iyi, daha insanca, daha onurlu düzeni istemeyenler. Ders ve ibret verici, uyarıcı bir dönem.
Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap Alıntıları - Sözleri
- ÇÖKMÜŞ, çağdışı bir devletten yepyeni, tam bağımsız, dünya devletleri ile eşit haklara sahip, saygın bir halk devleti, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu.
- Biz kolay uyur, zor uyanır bir milletiz. Anadolu işgal edilmese, birçok pislik yapılmasa uyanacağımız yoktu. Bu uyku hastalığımızı iyi bir eğitimle tedavi zorundayız.
- İsmet Paşa itiraz etti: "Yoo! iyi bir hanım olabilir. Ama Paşa'nın eşi olmak için yeterli mi?" Halide Edip Hanım gülümsedi: "Aşk haddini bilmemektir zaten." diyerek izin isteyerek kalktı.
- "Kırk yıllık Türk yurdu yabancı elinde esir kalamaz. Günü gelecek, siz de kurtulacaksınız."
- "Efendiler! İçinde bulunduğumuz acil şartlara rağmen, safsatayla, nazariyatla vakit geçirdiğimizi görüyorum. Hâkimiyet ve saltanat, hiç kimse tarafından, hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile, münakaşa ile verilmez. Hâkimiyet ve saltanat, kuvvetle, kudretle, zorla alınır. Türk milleti de hâkimiyet ve saltanatını, isyan ederek, bilfiil kendi eline almıştır. Bu olmuş bitmiş bir durumdur. Söz konusu olan, millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele bu olmuş bitmiş durumu ifadeden ibarettir. Bu her halde olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes, meseleyi böyle görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde yine hakikat usulünce ifade olacaktır..." Eliyle işaret etti: "..Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."
- Evrende her şey eylem halindeydi, her şey değişiyor, gelişiyordu. Donmuş yorum ve anlayışlarla yaşamak, ilerlemek, kalkınmak imkânsızdı.
- Telgrafı okuyan Ruşen Eşref Ünaydın Yaver Salih Bozok'a, "Birader.." dedi, ".. dört yıl önce bizi aşağılayan gazetelerin çoğu mücadelemizi haklı buluyor ve övüyor." Salih Bozok acı acı güldü. "Dört yıllık kanlı bir gecikmeyle. Bugün ne istiyorsak dört yıl önce de tam onu istiyorduk. Kabul ettirebilmek için dört yıl savaşmak zorunda kaldık."
- "Bu İstanbul'un ikinci ve ebedi fethidir. Türk ordusu ve TBMM sayesinde İstanbul yeniden Müslüman, yeniden Türk."
- Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları hem bize, hem düşmanlara şu büyük gerçeği öğretti: Hiçbir devlet, hiçbir silah, hiçbir zırhlı, yurt sevgisinden ve milli onurdan daha üstün, daha güçlü değildir, olamaz. Korkma canımız yanar ama yenilmeyiz.
- "Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler geleceğimizin gülü, yıldızı, talih ışığısınız. Memleketi asıl aydınlığa sizler boğacaksınız. Ne kadar önemli değerli olduğunuzu düşünerek, ona göre çalışınız."
- İnsanı diktatörlüğe, halkın sevgisi değil, nefreti götürür. M. Kemal Paşa'da diktatörlük hevesi ve yeteneği olsa, bu zorlu mücadeleyi şu çetin Meclis'le sürdürür müydü?
- İsmet Paşa ayaküstü durumu özetledi: "Esir olmayı kabul etmedik."
- Halide Edip Hanım gülümsedi: "Aşk haddini bilmemektir zaten." İzin isteyerek kalktı.
- Biz kolay uyur, zor uyanır bir milletiz. Anadolu işgal edilmese, birçok pislik yapılmasa uyanacağımız yoktu. Bu uyku hastalığımızı iyi bir eğitimle tedavi zorundayız.
- "Büyük devletler hak vermeye alışık değiller. Söküp almak gerek. İnsanlığın, gücün desteklemediği hakkı teslim edecek kadar doymadığı ve olgunlaşmadığı anlaşılıyor."
Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yaşasın Cumhuriyet!: Turgut Özakman'ın okuduğum ilk kitabı "Cumhuriyet"in birinci cildi oldu. Bu cild 1922-1923 dönemini yani Mudanya, Lozan, Cumhuriyet'in ilan edilmesi (II.Meclis'in toplanması süreci)ni ele alıyor. Özakman tarihin sıkıcı anlatımından okuyucuyu kurtarmış ve okuyucuyu dönemin içine katmış, 8 yıldır aralıksız savaşan Türk milletinin barış dönemini kitabının ana konusu yapmıştır. Kitap, İsmet İnönü'nün Mudanya ve Lozan'da, Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'da neler yaptığını ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlatıyor. Sayfaları çevirirken İsmet Paşa'nın kararlı, emperyalistlere taviz vermeyen kişiliğine hayran kalıyorsunuz. Mustafa Kemal Paşa'yla Anadolu'yu karış karış geziyor, halkın yaşadığı acılara, yoksulluğa şahit oluyorsunuz. Kitabı okurken 100 yıl öncesini hissediyorsunuz. Dönemin gericilerini, hainlerini, İngiliz işbirlikçilerini tanıyorsunuz, Vahidettin'in ülkeyi neden ve nasıl terkettiğine tanık oluyorsunuz. Kitap ilmek ilmek işlenmiş, belgelerle desteklenmiş, Türk'ün destansı barış dönemini ele almaktadır.Kısacası her Türk gencinin okuması gereken şaheserdir! (Enjolrass)
Mudanya ve Lozan Antlaşma sürecini anlatan birinci kitap. Dış düşmanlar kadar içteki hainlerle de verilen savaş ,halkın ve ülkenin içinde bulunduğu durum anlatılıyor.Kitabın sonunda yazarın yararlandığı kaynaklar oldukça fazla. Hiç sıkıcı bir kitap değil. Sizler de okuyun bence kimler neler yapmış neler yazmış,neler yapmamış. Birçok kitap okudum ama bu kitabın tadı bambaşka inanın. İyi ki yazılmış. Ayrıca bu üçlemenin en son kitabı. Ben üçlemenin son kitabını almışım. Okumak isterseniz şöyle bir sıralama iliştiriyorum: TÜRKİYE ÜÇLEMESİ Diriliş-Çanakkale 1915 Şu Çılgın Türkler Cumhuriyet-Türk Mucizesi(iki kitap) (Fabellce)
Türk Mucizesi: yazar/turgut-ozakman 'in ucleme serisinin ikinci kitabı, kitap/cumhuriyet-turk-mucizesi-birinci-kitap--2329 . Kendi içinde de iki cilt. Ve bence en az #k:164864 kadar değerli bir çalışma. Tüm olup bitenleri tüm gerçekliğiyle, sarsıcı ayrıntılarıyla, müthiş bir dille aktarmış bizlere sevgili yazarımız. Detaylara gelirsek, Bu bölüm, Batı Anadolu'nun işgalden kurtarıldığı, 1922 Eylül'unun son günlerinden başlıyor. İzmir, büyük bir yangınla cebellesiyor. Hala daha muammadır gerçi, bu yangını kimin çıkardığı ama, bizzat son noktayı dönemin itfaiye müdürü Greskovic koymuştur. Yangını maalesef İzmir'li Ermeniler çıkarmıştır. Son olarak da cumhuriyetin ilanıyla beraber büyük bir zaferle sona eriyor. Aradaki bir yıldan bir ay kadar fazla olan bu süreç, tüm belgeleriyle kağıda dökülmüş. Tabii, tarih kitaplarında ve başka birçok kitapta bu süreç anlatılmıştır. Ama özellikle saltanatcilar, kendilerine göre eğip bukmuslerdir, iftiralarla süreci karalamaya çalışmışlardır, hatta tarihte böyle bir şey hiç olmamıştır diyen akıl hastaları bile olmuştur. Bu sebeple dur ki, bu kitap gerçeğin içine adeta ruh katarak yazılmış, sanki bir beden olarak karşımıza dikilmiştir. Okurken çok ilginç ayrıntılarla karşılaşıyoruz. Daha önce duymadığımız, bilmediğimiz. Mesela, milli mücadeleden sonra, Atatürk'ün ayaklarına kapanıp ,af dileyen şairimiz kimdir? Anadolu'ya geçmesi için para gönderilen, ama Eskişehir'e kadar ilerleyen Yunan ordusunun bilgisini alıp, o parayla Bulgaristan'a kaçan şair? Sonrasında utancından ne yapacağını bilemez hale gelen? Yahya Kemal. Mesela istekleri gerçekleşmeyince, saltanatın kaldırılması üzerine, Atatürk'e hakaretler yagdirip kocasıyla birlikte yurtdışına kacanyazar kim? Ve sonrasında anılarında hiçbir pişmanlık göstermeyen? Ama ,hakkını da verelim, bir dost sohbetinde Sabiha Sertel'e " M. Kemal haklıymış " diyebilmis. Kim bu yazar? Halide Edip. Ya da dönemin yazar bozuntulari, Refik Halit Karay, Refi Cevat. Milli orduya eşkıya diyen, Yunan ordusinun galip gelmesi için camilerde dua eden bu yuzkaralarinin döndükten sonra pişkin pişkin yaptiklar pislikleri anlatmaları. Ar damarı çatlamış bu adamlar için ne söylenir? Bunun gibi pek çok ayrıntı kitabın dipnotlar bölümünde açıklanmış. En önemli başlıklardan biri de Lozan. Bir kıymık parçası dahi vermeyi zül sayan İngiltere'ye rağmen imzalanan Lozan antlaşmasına bir göz gezdirince, bu paketin ne kadar değerli olduğunu göremiyor muyuz? Bu antlaşmaya hezimet diyen iki ayaklilar , bugün o Lozan sayesinde nefes alıyorlar ,bunu bilsinler. Ha, biz Karlofca, Mondros, Sevr ile nefes alırdık diyorsanız az ötede alın. Tek kurşun atmadan törenle verdikleri İstanbul'u , yine tek kurşun atmadan geri alan yurtseverleri azıcık anlasınlar. Ben hep söylerim, maalesef yazar/mustafa-kemal-ataturk özellikle cumhuriyetin ilanından sonra yapayalnızdir. Ama özellikle, İsmet İnönü, Fevzi çakmak, fethi Okyar'a selam olsun. Onu hiç yalnız bırakmadılari için. (Barış)
Kitabın Yazarı Turgut Özakman Kimdir?
1 Eylül 1930 tarihinde Ankara'da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü'ne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosu'na dramaturg olarak girdi. TRT'de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve 1983 - 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu'nda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Uzun yıllar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nde (DTCF Tiyatro) kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi.
28 Eylül 1998'de, üstün hizmetleri nedeniyle Anadolu Üniversitesi'nce, 2006 yılında Ege Üniversitesi'nce ve 2007 yılında, mezun olduğu ve uzun yıllar görev yaptığı Ankara Üniversitesi'nce 'fahri doktor' unvanı verilen Özakman, sayısız esere imza attı.
Nisan 2002'de Eskişehir Belediye Başkanlığı, açtığı ikinci tiyatroya 'Turgut Özakman Sahnesi' adını verdi. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Özakman'a Üstün Hizmet Ödülü verdi. 2005 yılında piyasaya sürülen , 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı'nı romansı bir dille anlatan Şu Çılgın Türkler (Bilgi Yayınevi) adlı belgesel-romanı, Uğur Dündar'a göre cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı oldu. Haftalarca çok satanlar listelerinde ilk sırada kaldı.
Turgut Özakman'ın üç çocuğu ve dört torunu vardır. 28 Eylül 2013 tarihinde tedavisi devam etmekte olduğu Özel Güven Hastanesinde vefat etmiştir.
Turgut Özakman Kitapları - Eserleri
- Şu Çılgın Türkler
- Diriliş
- Romantika
- Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap
- Cumhuriyet - Türk Mucizesi İkinci Kitap
- Korkma İnsancık Korkma
- Çılgın Türkler - Kıbrıs
- Dersimiz: Atatürk
- 19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun'da
- Çanakkale Geçilmez
- Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele
- Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği
- Dr. Rıza Nur Dosyası
- Bütün Oyunları 3
- Başbakan Sayın R.T. Erdoğan'a ve Herkese Açık Mektup
- Toplu Oyunları - 1
- 1881-1938 Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi
- Bütün Oyunları 5
- 19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun'da
- Bütün Oyunları 4
- Bütün Oyunları 1
- Bütün Oyunları 7
- Fehim Paşa Konağı
- Dersimiz: Atatürk - Resimli Öykü-Tarih Kitabı
- Bütün Oyunları 6
- Ah Şu Gençler
- Unutulmaz Şiirler
- Atatürk ve Cumhuriyet Kronolojisi
- Duvarların Ötesi
- Ocak
- Güneşte On Kişi
- Bütün Oyunları 2
- Radyo Notları
- Bizi Dinler Misiniz?
Turgut Özakman Alıntıları - Sözleri
- "Memleket bugün idare edilebilir durumda olmaktan çıkmıştır. İşler çoktan laçka olmuştur. Adliye işlemez hale gelmiş, idare acze düşmüştür." (Çılgın Türkler - Kıbrıs)
- Kadınlarımız hayata katılmazlarsa, milletvekili, vali, profesör olmazlarsa, uçak bile yapsak yine ilkel kalmışız demektir. (Cumhuriyet - Türk Mucizesi İkinci Kitap)
- "Osmanlı imparatorluğunu münkariz eden de, yeni bir Türkiye devleti doğurtan da, ”Teşkilat-i Esasiye Kanunu ile hukuk-u hükümraninin millete ait olduğunu tesbit eden de benim [972]" (Dr. Rıza Nur Dosyası)
- "Evliliğin beni Öldürüp çiğnenmiş bir paçavra gibi pörsütüp bitiren kara dertleri içindeyim [312]. Tefekkürattan bir hale geliyorum ki, dimağım tutuşmuş, yanıyor gibi, öleceğim. Çünkü tenebbuhat-ı dimağiye müthiş. Miğdem her gün bozuk. Karnım gazdan dolu gibi. Biteviye aşağıdan gaz çıkıyor. [..] Tırnaklarım cadı tırnağı gibi uzuyor, içi de simsiyah kir. Her gün keseyim diyorum, fakat bir türlü vakit bulamıyor, yarın diyorum. Bu suretle bir-iki ay kalıp Çinli tırnağı gibi oluyor. Sakalım da öyle. Papaz gibiyim. Evde banyo var. Fakat lüzumu kadar banyo da alamıyorum. Çünkü vakit alıyor. Hasılı pis bir adam oldum. Halime ben de iğreniyorum [1415]. Takriben iki ayda bir, okuduğumu anlamaz hale geliyorum. Sersem gibi oluyorum [1416]." (Dr. Rıza Nur Dosyası)
- “Yüreğimde bir şeyin, toprağını sevmiş bir tohum gibi gittikçe köklenip büyüdüğünü fark ediyorum..” (Romantika)
- "Kemal Atatürk yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri değildir. Biz Pakistan'da onu, gelmiş geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. O yalnız sizin ulusunuzun sevgili önderi değildi. Dünyadaki bütün Müslümanlar, gözlerini sevgi ve hayranlık duygularıyla ona çevirmişlerdi. O, Müslüman dünyasında, yeniden siyasi uyanış yönünde ileriye doğru, cesur bir adım atan bir avuç insandan biriydi." (Devlet Başkanı Eyüp Han, Pakistan, Atatürk İçin Diyorlar ki, s.281) (Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele)
- Bugün vatan bizden razı olacak Asker şehit,ordu gazi olacak. (Çanakkale Geçilmez)
- Vahidettin’in Rauf Orbay’a söyledikleri: “Millet koyun sürüsü. Bu sürüye bir çoban lazım. İşte o da benim!” (16.03.1920) (19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun'da)
- Yani padişah-halifeler, Müslümanlara değil, emperyalizme yardım ediyorlar! Durum böyle olduğuna göre, İngilizler, hilafete neden karşı olsunlar? (19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun'da)
- Bir kapıdan geçerken hanımlara yol veren kaç kişi kaldı? Günde en az iki kadın bıçaklanıyor (2013 Ağustos 20 kadın). (Başbakan Sayın R.T. Erdoğan'a ve Herkese Açık Mektup)
- Ben mi tuhaftım, yoksa hayat mı? (Korkma İnsancık Korkma)
- "Aslı bozuk işin taklidi bu kadar olur.Şimdi de üçüncü örneğe geçiyoruz.Fotoromantik üslupta.." Ve cuf cuf cuf Ebeveynler çocuklarının yanında kavga yapmamayı onlarla birlikte oynamayı öğrenirler. (Bütün Oyunları 3)
- Liman Paşa’ya bağlı ve ordunun genel ihtiyatı olan ve M. Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen ise, merkezde bir yerde bulunuyor (Bigalı-Maltepe); fakat Ordu Komutanının izni olmadan kullanılması mümkün değil. Liman Paşa, o sabah, asıl çıkarmanın Saros-Bolayır kesimine yapılacağını tahmin ederek, oraya gitmiş, bu tümenin nasıl kullanılacağı konusunda bir talimat da bırakmamıştır.* (Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele)
- "Öğretmenler, her vesileden istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı, halk öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmadığını anlamalıdır. Eğitimi yetersiz bir toplumda buna çok ihtiyacımız var." (Cumhuriyet - Türk Mucizesi İkinci Kitap)
- İsmet Paşa ayaküstü durumu özetledi: "Esir olmayı kabul etmedik." (Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap)
- “Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır Yalnız senin aşkın ile ruhum solacaktır..” (Romantika)
- … İçlerinden biri şöyle sızlanacaktı: “Yahu, ne sıkı yönetim ilan edildi, ne olağanüstü hal. Ne tutuklama var, ne tehdit. Adam sadece konuşuyor ve biz iki gündür rüzgara tutulmuş kavak ağaçları gibi titriyoruz. Neden?” Oysa nedenini iyi biliyordu. Yıllardan beri yalanla, dolanla, safsatayla tarihin ırmağını tersine çevirmeye çabalayıp durmuşlardı. Sonunda tarih isyan etmişti! … (19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun'da)
- Ne acımasız bir dünyaydı bu! (Korkma İnsancık Korkma)
- Kısacası kazanmak için çalışmak ve Allahın yardımını, esirgemesini, korumasını hak etmek gerek. (Diriliş)
- Yurt sevgisinin yenemeyeceği güçlük yoktur. (Dersimiz: Atatürk)