Dağı Delen Irmak - Kemal H. Karpat Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Dağı Delen Irmak kimin eseri? Dağı Delen Irmak kitabının yazarı kimdir? Dağı Delen Irmak konusu ve anafikri nedir? Dağı Delen Irmak kitabı ne anlatıyor? Dağı Delen Irmak kitabının yazarı Kemal H. Karpat kimdir? İşte Dağı Delen Irmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Kemal H. Karpat

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9786051142395

Sayfa Sayısı: 552

Dağı Delen Irmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türkiye'de sosyal bilimler denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Prof. Dr. Kemal Karpat'ı değerli kılan yalnızca eserleri değil, belki de o eserleri de mümkün kılan hayat öyküsüdür.

-Şahin Alpay-

Karpat'ın hem Batı hem Doğu kültürüne vakıf olmasının ve her iki dünyada da el üstünde tutulmasının ipuçları, kişisel tarihinde gizli.

-Can Dündar-

Bir zamanlar Doğu ile Batı'nın sınırı kabul edilen Tuna'nın güneyinde, Romanya'nın küçük bir köyünde doğan Kemal H. Karpat, yaşam rotasını Batı, çalışma eksenini ise Doğu olarak belirledi. Önüne açılan doğal ve kolay yolları izlemedi; belki de tüm yaşamını derinden etkileyecek bir sezgiyle, önüne çıkan 'dağı delmek' ve hiç yürünmemiş bir yolda yürümek istedi. Kendini geçmişle bugünkü politik süreçler arasındaki bağları araştırmaya, güncel olanı tarihin ışığı altında incelemeye adadı. Uzun bir ömrü kapsayan bu yoğun çaba, Romanya'da azınlık, Türkiye'de muhacir ve Amerika'da göçmen olan genç bir entelektüeli, yaşayan en büyük tarihçilerden birine dönüştürdü. Yapıtları yirmiden fazla ülkede yayınlanan büyük bir Türk tarihçisine...

Bu kitap, o tarihçinin 87 yıllık yaşamını, dünya çapında bir tarihçinin oluşum sürecini kendi ağzından anlatıyor.

Dağı Delen Irmak Alıntıları - Sözleri

  • Dış görünüşümle iç görünüşüm arasında bir hayli fark vardır.
  • Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır çünkü anlarsan değişmen gerekir.
  • “Türk olmak koskoca bir tarihi sırtında taşımak demek. Ağır bir yük ama şerefli!”
  • “Türkiye’deki demokrasiyi kundaklayacak en büyük tehlike, siyasi gücün bir elde toplanmasıdır.”
  • “Din, sıcaklık, içten gelen bir ateş, bir özlem ister.”
  • Din biçimsel, iman içsel bir şeydir!
  • Avrupa fikre, Amerika uygulamaya önem verir.
  • Sizi bidayetten mahkum eden hem savcı, hem hâkim pozisyonuna geçmiş "sen kabahatlisin, suçunu itiraf et ve cezanı çek" diyen birileri var ve ben buna maruz kalıyorum sırf Türk olduğum için. Türk olmak koskoca bir tarihi sırtında taşımak demek. Ağır bir yük ama şerefli!
  • "Biz neyiz? Batılı mıyız Doğulu mu? Nereden geliyoruz, nasıl oluştuk?"
  • Eninde sonunda dürüst çalışan bir insanın hakkı daima verilir.
  • Orada Türk-Müslüman özdeşliği vardı, kimse Osmanlı demezdi, hep Türk lafı edilirdi.
  • "Kişinin hayatını, kişiliğini, benliğini, kimliğini bir dereceye kadar ortamı ve ailesi tayin eder."
  • İki çeşit cennet ve cehennem vardır. Birincisi kitapların yazdığı cennet ve cehennem ki onları Allah yaratmıştır, ikincisi ise insanların yer üzerinde yaşarken yarattıkları cennetler ve cehennemlerdir. Müslüman'ın vazifesi bu dünyada cennetler yaratmaktır.
  • Bu kadar yer gezdim, bu kadar şeyler yaptım ama bu hastalık, bana insanın ne kadar zayıf bir mahluk olduğunu gösterdi.
  • Zengin olmamışım, yüksek mevki sahibi olmamışım ama bir şey elde etmişim: Bir kafa, bir görüş! Ve bunu hiçbir şeyle değişmem.

Dağı Delen Irmak İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Herkesin mutlaka okuması gereken bir başarı öyküsü! Nasıl Kemal Haşim Karpat'ı bunca sene tanımadım bi haber yaşadım anlamıyorum. Tamamıyla başlı başına örnek bir hayat. İnsan bazı şeylerden fedakârlık yapmadan asla ama asla kafa yapısını, düşüncesini değiştiremiyor. Yani sadece ilim ve bilimle uğraşabilmek için nelerden vazgeçiyor neleri kabul ediyor. Ama sonuç olarak Beyaz Saray' a davet ediliyor, TBMM' den ödül alıyor. Er ya da geç herkes hak ettiğine ulaşıyor. Hocam tavsiye etmeseydi okumazdım haberim de yoktu. Üniversitelerde her bölümde mutlaka bu kitabın okutulması gerek bence. (Ömer Faruk ÇETİNKAYA)

Kemal Karpat Hoca’nın bu söyleşisi, birçok bakımdan bize örnek olmalı. Biz yeni yetişiyoruz bu alanda. Her şeyi görmedik, duymadık belki ama en azından görüp, duyan insanların anlattıklarından, yazdıklarından birçok ders çıkarabilir ve onların tecrübeleri ile geleceğe yönelebiliriz. Kemal Karpat Hoca da anlattıklarından, tecrübelerinden faydalanabileceğimiz, hatta onları kulağımıza küpe yapabileceğimiz hocalardan biri. Kemal Hoca, yaşadığı bölgenin ne kadar çok kültürlü olduğundan bahsederek, fikir dünyasının gelişiminde bu çevrenin ve özellikle de babasının etkili olduğunu dile getiriyor. Ailesinden ve büyük dedeleri, büyük ninelerinden gelen bir ‘bilinç’ taşıdığı anlattıkları arasında seziliyor. Kemal Hoca, yaşamı boyunca birçok yerde sıkıntılarla, ötekileştirmelerle karşılaşmış. Onu okuldan soğutmak isteyenler, sınıfta bırakanlar, gittiği yerlerde kökeni yüzünden ayrıştıranlar... Kemal Karpat, hiçbirine aldırmamış. Babası erken yaşta göçmüş bu dünyadan fakat oğlu, onun düşüncelerini yaşatmış. Amerika’da gittiği okulda, Türk olmasına katlanamayarak onu sınıfta bırakan hocalarını görünce yılmamış, çabalamış ve kendine hep bir yer bulmuş. Okuduğu romanları, kendine yoldaş olarak seçmiş. Amerika’da farkına vardığı halk kültürünün yaşatılmasının gerekliliği üzerine çok çalışmalar yapmış. Kendi başına, doğduğu bölgede, küçüklüğünden aklında kalan halk ürünlerini toplamış. Örneğin kitapta gergefleri topladığından ve Amerika’da evine gelenlere bunları gösterdiği anılarından bahsediyor. Halk kültürüne ve onun yaşatılmasına çok önem vermiş. Kemal Hoca, entelektüelliğin tek başına bir şey ifade etmediğini; bir elitin aynı zamanda toplumundan haberdar olması gerektiğini şöyle dile getirir: ‘Bir toplumu idare eden elitleridir ama elitle toplum arasında çok sıkı derin bağların bulunması lazım.’ (s.76). Sözlü kültür ürünlerinin yok olup gitmesi konusunda, bu ürünlerin yaşatılabilmesi için onları derleyip, toplayacak, kaydedecek ve en önemlisi de yaşatacak entelektüel bir zihin, güç, istek ve arzu olması gerektiğini de belirtir. Kemal Hoca, aslında hepimize seslenmektedir. Birileri elini taşın altına sokmazsa, bazı şeyler kendi kendine yaşayamaz, gelişemez, ilerleyemez. Örneğin, annesinin bir halk hekimi nitelikleri gösterdiğini söyleyerek, ondan gördüğü merhemlerin ve çeşitli ilaçların onunla birlikte öldüğünü ve bunların bugüne ulaşamadığını dile getirir. Bunun için ayrıca pişman olduğunu da söyler. Kemal Hoca, hem dini yönünü hem de modern yönünü geliştirmiş bir kişidir. Bu nedenle iki dünya ile de iç içe olmasının ona kazandırdıklarından, hayat görüşünü nasıl etkilediğinden ve sosyal dünyasının hangi yönde geliştiğinden bahsediyor. Kendini demokrat olarak ifade etmesiyle, akıllardaki yanlışlıkları da silmeyi hedeflediği, birçok yerde kendisinden solcu, komünist olarak bahsedilmesini ve asla böyle bir görüşü benimsemediğini de dile getirir. Bu konuda herkesin, her konuda, fikir beyan edebilmesine yönelik bir ideoloji benimsediğini ifade eden Kemal Hoca, Türklüğe ve Türkiye’ye olan sevdasını da her fırsatta dile getirir. Kitabı okurken Kemal Hoca’nın hem çok kaliteli bir ailenin içine doğmuş olmasına sevindim, hem de geçmek zorunda bırakıldığı yollardan, yaşadıklarından ve asla yılmayışından dolayı buruk bir gurur duydum. Kendi çabasıyla hayatını idame ettiren bir kişiliği, kimse yıldıramaz. Fakat önüne çıkanlar mutlaka olur. Çünkü her anlamda kendini yetiştirmiş, geliştirebilmiş insanların yoluna taş koyanlar mutlaka olmalı, bu da hayatın yazılı olmayan kanunlarındandır sanıyorum.. Bu arada asıl Kemal Hoca gibi insanların, kolayca bir yerlere gelebilmesi gerekirken, taş koymalar yüzünden bu vakit gecikiyor. Ondan sonra kendi halimize üzülüyoruz, yaşarken kıymetini bilemedik diye. Kaliteli kişiliklerin, hocaların, elitlerin bir yerlere gelememesi ya da geçtiği yolların önüne kayalar yığılması, bir toplumun en büyük ayıbıdır. Hep de ayıp olarak kalacaktır. Kemal Hoca çok güçlü bir insanmış ve elde ettiği yere gelene kadar birçok ötekileştirmeye, ayrımcılığa, tehditlere direnmiş. Hatta hak ettiği yere geldikten sonra bile bu tehditlere, yol kapamalara ve daha çeşitli birçok yıldırmaya maruz kalmış. Buna rağmen kişiliğinden ödün vermeyerek, hep doğru yolda, kendine hak gördüğü yolda ilerlemeye devam etmiş. Bu anlamda, Kemal Hoca, hepimize örnek olmalıdır. Kemal Hoca, objektif tavrı ile entelektüel Türk aydını profili çizmektedir. Öyle ki hayatı boyunca direndiği sorunlar, fedakârlıkları onu gözümde bambaşka bir noktaya taşımıştır. ‘Bir aydın kolay yetişmiyor’ sözünü hatırlatmış, sonuna kadar da hak ettiğini düşündürmüştür. Kitap içerisinde Kemal Hoca ile ilgili, en azından şu an için, hoş olmayan veriler de bulunmaktadır. Bunlardan biri Fethullah Gülen ve tarikatını övmesi olarak karşımıza çıkıyor. Ama elbette her şey kendi döneminde ele alınmalı. Kemal Hoca ile yapılan bu söyleşi, 2000’li yılların başında yapılmıştır. Dolayısıyla o dönemlerde neredeyse her şey adı geçen tarikatın elindeydi. Bu nedenle içinde bulunduğumuz döneme göre bir eleştiri yapmak, objektif bir tavır olmayacaktır. Bunlar dışında Kemal Hoca’yı yeni tanımak, benim için üzücü oldu. Lisans yıllarımda bu kitabı okumuş ve onun hayata, kültüre, topluma ve özellikle de Türkiye’ye bakışını daha erken hissedebilmiş olsaydım keşke.. Ama geç olsun da güç olmasın diyor ve hala bir şeyleri değiştirebilme şansım ve önümde de böyle örnekler varken, hep en iyisi için çabalamalı ve gözünü tek bir yere değil, hep ilerisine dikmeli insan diyerek yazımı sonlandırıyorum. (elif)

Kemal H.Karpat 'bu yaşımda tanımış olmak hayattayken ondan habersiz olmak hayatımın büyük talihsizliklerinden biri olarak sayıyorum. Eğer gerçek bir başarı nedir diye sorulsa Kemal H. Karpat 'ın hayatı tam bir başarı öyküsü derim. Bu kitap söyleşi tarzında Karpatın samimi cevaplarından oluşan yaşam öyküsünün kısa bir özeti gibi... Eğer bir lise öğretmeni yada üniversitede akademisyen olsaydım bu kitabı tüm öğrencilerime tavsiye eder hatta okumayanı sınıf geçirmezdim heralde...Bu cümle tabiki abartı olsada aslında tam ders niteliğinde bir kitap olduğunu betimlemek için kullandım. Karpat hayatımda tanıdığım en tarafsız en objektif Türk akademisyen bilim adamı...Kısaca bu kitap okumamak ve Karpat 'ı tanımamak bence hala yapmamış olanlar için büyük kayıp.... (Ali UZUN)

Dağı Delen Irmak PDF indirme linki var mı?

Kemal H. Karpat - Dağı Delen Irmak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dağı Delen Irmak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Kemal H. Karpat Kimdir?

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Washington ve Rewington üniversitelerinde siyasal ve sosyal bilimler üzerine master ve doktora yaptı. Romanya'da tarih ihtisasının ardından Amerikan tarihi, Rus tarihi, Ortadoğu tarihi ve Osmanlı tarihi konularında çeşitli kurslara katıldı. 20 ülkede yayımlanmış 130 makalesi ve 16 kitabı bulunmaktadır. Amerika'daki Türk Araştırmaları Cemiyeti'nin kurucusu ve başkanı, Orta Asya Cemiyeti'nin (ACAS) kurucusu. Şu anda İstanbul Şehir Üniversitesi Tarih Bölümünde Tarih Profesörü olarak çalıştı. Türk Tarih Kurumu şeref üyesi ünvanı aldı.

Yurtdışında en çok ilgi gören eseri Ottoman Population adlı çalışmasıdır. Kitap, Wisconsin Üniversitesi tarafından basıldı. TBMM Onur Ödülü aldı.

Kemal H. Karpat Kitapları - Eserleri

  • Türk Siyasi Tarihi
  • Kısa Türkiye Tarihi
  • Türk Demokrasi Tarihi
  • Osmanlı Modernleşmesi
  • Dağı Delen Irmak
  • Osmanlı ve Dünya
  • Osmanlı'dan Günümüze Kimlik ve İdeoloji
  • Türk Dış Politikası Tarihi
  • Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din
  • Osmanlı'dan Günümüze Edebiyat ve Toplum
  • İslamın Siyasallaşması
  • Türkiye'de Toplumsal Dönüşüm
  • Osmanlı Nüfusu 1830-1914
  • Osmanlı'dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler
  • Acıyı Bal Eylemek
  • Balkanlar'da Osmanlı Mirası ve Milliyetçilik
  • Osmanlı'dan Günümüze Ortadoğu'da Millet, Milliyet, Milliyetçilik
  • Osmanlı'dan Günümüze Asker ve Siyaset
  • Osmanlı’da Milliyetçiliğin Toplumsal Temelleri
  • Türkiye ve Orta Asya
  • Osmanlı Devleti’nin Kısa Sosyal Tarihi
  • Bir Ömrün İnsanları
  • Türk Edebiyatında Sosyal Konular
  • Osmanlı Hoşgörüsü
  • Türkiye'de Toplumsal Dönüşüm
  • Ortadoğu'da Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk
  • Osmanlı'da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma
  • Sarı Saltuk Diyarı Babadağı
  • Türkiye’de Siyasal Sistemin Evrimi 1876-1980

Kemal H. Karpat Alıntıları - Sözleri

  • İnsanlar arasındaki farklılıklar, aslında onların meslekleri arasındaki farklılıklardan dogar; çünkü, insan birliklerinin kendisi geçinmeyi güvence altına almada işbirligi yapma ihtiyacında kaynaklanır. (Ortadoğu'da Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk)
  • Ahilikte temel esas elinin emeği ve alnının teri ile minnetsiz yaşamak ve AHLAKLI olmaktır. (Osmanlı Devleti’nin Kısa Sosyal Tarihi)
  • Sonunda modernizm, inanca benzer bir ideoloji haline geldi. (Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din)
  • Özellik ve kimliklerini muhafaza edemeyen medeniyetler, başka medeniyetler içinde eriyip yok olur, giderler. (Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din)
  • Özellikle liderleri Rusya'da yetişmiş olan Bulgar İsyanı,en başından itibaren İslam ve Türk karşıtı bir özellik kazandı. Bu donemde Balkanlarda "Müslüman" ve "Türk" sözcükleri eş anlamlı hale gelmişti ki bugün de durum değişmemiştir. (Türk Dış Politikası Tarihi)
  • Kökleri eski zamanlara dayanan bir alışkanlıkla eğitimi, yükselmek için en iyi yol olarak görüyorlardı hâlâ. (Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din)

  • "Ortaçağ Osmanlı sosyal ve iktisadî yapılanması (soyal tabakalar sistemi) etnik ve dinî sınırların ötesine geçerek imparatorluk tebaasını birleştirmiş; dinî-cemaat örgütlenmesiyle (millet sistemi) nüfusun çeşitli kesimlerini, meslekî statülerini göz ardı ederek, dinlerine ve hatta etni-dilsel aidiyetlerine göre gruplandırmıştır." (Osmanlı’da Milliyetçiliğin Toplumsal Temelleri)
  • Küçüklüğümde okuduğum sayısız edebi eser ben de insanları ve sosyal ortamı anlamak merakını uyandırdığı gibi, bana bu anlamayı kolaylaştıracak bir yaklaşım ve anlayış vermiştir. (Osmanlı'dan Günümüze Edebiyat ve Toplum)
  • Eğer bir çocuğu tümüyle şartlandırmak niyetindeyseniz onun ailevi arka planıyla bütün bağlarını koparın. (Osmanlı ve Dünya)
  • Köy Enstitüleri 1940 yılında, Türk köylerinin cehalet ve maddi geriliğinin kısa zamanda giderilmesi amacıyla kurulmuştu. (Türk Demokrasi Tarihi)
  • Bugün genç Türklerin kafalarına ve kalblerine ülkenin gerçeklerine göre şekil veren toplumu demokratik gelişme yolunda ilerlemeye hazırlayan gerçek bir Türk edebiyatı vardır . (Türk Edebiyatında Sosyal Konular)
  • Din temelli devletlerlerin yok olmasının mukadder olduğunu ibn Haldun uzun uzadıya anlatır, çünkü bu devletler kendilerini kendi güçleriyle yenilemekten mahrumdurlar. (Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din)
  • Şunu da belirtmek gerekir ki, ilk milli müze - bugün Türkiye'nin başlıca arkeoloji müzesi-de Abdülhamid zamanında ünlü Osman Hamdi Bey tarafından açılmıştır. (İslamın Siyasallaşması)

  • Türklerin nüfusu askerlik hizmetine alınmaları nedeniyle azalmıştır. Müslüman zanaatkarlar ve tüccarlar askerlik hizmetinden döndüklerinde yerlerini Hıristiyanların almış olduğunu görmektedirler. (Balkanlar'da Osmanlı Mirası ve Milliyetçilik)
  • Sultan Abdülhamit modern eğitim sisteminin yayılmasını teşvik etti. Öyle ki ona "maarifperver" hükümdar deniliyordu. Ne var ki bu rasyonalist eğitim sistemi onun halife olarak prestijini aşındıracak ve bu okullardan mezun olanlar onu tahttan indirecekti. (Osmanlı'dan Günümüze Kimlik ve İdeoloji)
  • Osmanlı sayımlarındaki ortak kusur, genelde nüfusun, özellikle de kadınların her zaman noksan sayılmış olmasıdır. (Osmanlı Nüfusu 1830-1914)
  • Ayşe Sultan'a göre, Abdülhamid'in dört kadıefendisi yani nikâhlı karısı ve sekiz ikbali yani gözdesi vardı. Çok şehvetli bir adam olan Abdülhamid'in birçok da cariyesi ve şu veya bu şekilde aşk ilişkileri olmuştur. (İslamın Siyasallaşması)
  • 2. Büyük Müslüman ta­rihçi, Mesudi ya da Arapların Heredotu olarak bilinen Ali bin Hüseyin (ölümü 956), bütün kaynaklardan bil­gi toplamı ve bu bilgiyi, açık fikirlilikle ve tarafsızlıkla otuz ciltlik Ahbarü'z Zaman (Zamanların Haberleri) adlı eserinde yazmak için gezilerini kullandı. Bu gele­neği, 14. yüzyılda lbni Batuta ve 17. yüzyılda Osmanlı döneminde Ortadoğu ve Balkan­lar'ın nüfus ve kent tarihi için çok önemli bir kaynak olan Seyahatname'siyle Evliya Çelebi izledi. Tarihe eleştirel yaklaşım, lbni Kuteybe (ölümü 889), el-Yaku­bi ve diğerleri tarafından temsil edilmektedir. Tarih ve coğrafya arasında bir ortaçağ toplumsal bilim tarihi -devletin toplumsal bir olgu olduğu görüşünü- oluş­turmak amacıyla geliştirilen mükemmel sentez, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde, lbni Haldun (1332-1406) tarafından Kitabü'llber (Numuneler Kita­bı) adlı muazzam genel tarih kitabının ilk cildi olan Mukaddime (Önsöz) adlı eseriyle temsil edilmektedir. (Ortadoğu'da Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk)
  • Çünkü hiçbir eğitim alanı insanın kafasını ve ruhunu geliştirmekte edebiyat kadar etkili değildir . (Türk Edebiyatında Sosyal Konular)
  • Ülkendeki tüccarlara iyi davran; her zaman onları kolla; kim senin onlara zarar vermesine izin verme; kim senin onların düzenini bozmasına izin verme çünkü onların ticaretiyle memleket zenginleşir, ve onların malları sayesinde dünyada ucuzluk yayılır; onlar aracılığıyla Sultanın yüce şöhreti çevredeki ülkelere taşınır ve onlar tarafından ülkenin zenginliği artar. (Osmanlı ve Dünya)