Dağın Öte Yüzü - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Dağın Öte Yüzü kimin eseri? Dağın Öte Yüzü kitabının yazarı kimdir? Dağın Öte Yüzü konusu ve anafikri nedir? Dağın Öte Yüzü kitabı ne anlatıyor? Dağın Öte Yüzü kitabının yazarı Yaşar Kemal kimdir? İşte Dağın Öte Yüzü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Yaşar Kemal
Orijinal Adı: Dağın Öte Yüzü
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750832765
Sayfa Sayısı: 840
Dağın Öte Yüzü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Başı dara düşenler, yarattıkları düş dünyasında bulurlar yollarını. Ayakta kalabilmek için sığındıkları bu dünya bir yandan onları yaşatırken, bir yandan da hikâyelerini örer. Dağın Öte Yüzü üçlüsü darda kalanların yarattıkları düş dünyasının büyük ve görkemli hikâyesidir.
Üçlünün ilk kitabı Ortadirek'te uzun ve zorlu yolda yürüyenler anlatılır. Bir çile yürüyüşüdür bu; varacakları yerde onları sadece ayakta kalma mücadelesi bekliyor olsa da, her yürüyüş bir umuttur. Pamuklar toplanmadan Çukurova'ya ulaşmak, çileye ve umuda da ulaşmaktır.
İkinci kitabı Yer Demir Gök Bakır bütün mümkünlerini yitirmiş köylülerin kendi yarattıkları ermişin işaret ettiklerine bakarak hayatta kalmalarını anlatır. Roman kendi mitini yaratmanın tanığı, düş dünyasının gücünün kanıtıdır.
Üçüncü kitabı Ölmez Otu Toros Dağları'ndan Çukurova'ya uzanan bir toprakta yeşerir. Pamuk toplamaya inen Yalak köylülerine kendi yarattıkları efsane eşlik eder. Ancak mitin yıkılışını anlatan satırlar, vahşi olduğu kadar olağanüstü bir türkü gibi içimize işler.
'Birden bu barok kişilerin harikulade serüvenine kapılırsınız, acımasız gerçekle efsane arasında gider gelirsiniz. Yaşar Kemal ya da bir halkın dehası.'
-Martine Bauer, Le Matin de Paris, Fransa-
'Bir halkın ve bir yaşama biçiminin portresi olarak bundan daha iyisi ortaya konulamazdı.'
-New York Times Book Review, ABD-
'Ölmez Otu'nda şehvet, kan, şiddet, cinayet hepsi vardır ve hepsi olağanüstü boyutlardadır.'
-Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış-
Türk romancısı Yaşar Kemal'in Ortadirek romanı edebiyatın büyük insan manzalarından biridir. Bu roman aslında Savaş ve Barış ve Moby Dick boyutlarında bir yapıttır.'
-Michel Cournot, Le Monde, Fransa-
'Buna dikkat çekici bir eser değil, bir şaheser demek daha doğru olur.'
-Bulletin Critique du Livre Français, Fransa-
'Bugüne kadar okuduğum en mükemmel Türk romanıdır Ortadirek.'
Dağın Öte Yüzü Alıntıları - Sözleri
- "Yürek dediğin yürekse eğer,yerde de olsa yürektir, gökte de olsa,deniz deryada da olsa."
- Bir insan konuşmazsa, o insan ölü demektir.
- İnsan hiç bir zaman hırsının, coşup gelen yüreğinin elinde oyuncak olmamalı.
- Altımdaki kara toprak, her işin başı, her işin sonusun, çok incinir, çok ayıplanırsın, sana olmadık işler ederler, türlü türlü hallere sokarlar incinmez, gücenmezsin. Yüreğin geniş, yayla gibi serinsin, cümle yaratık senden gönenir, barınır, ağaçlar bağrına batar, sular seni oyar, yıldırım seni bulur, dile gelmez haller gelir başına, amma gene de insan olmadığına şükreyle.
- Görelim doğan gün neyler, neylerse güzel eyler.
- Korkmak yarı ölmektir. İşte bu köylü salt namus belası, salt korkudan bu hale geldi.
- Küsmüş insanlardan daha korkuncu yoktu bu dünyada.
- Yorgundu, bitkindi. Öfkeleniyordu. Zayıflamış, bitmiş, yerinden kıpırdanamayacak bir haldeydi.
- Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar.De hade davranın, güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım...( Yaşar Kemal)
- Sen de eller gibi, ellerin oğulları gibi olsaydın, ben böyle mi olurdum?
- Gelme kardaşım, gelme sakalı boklu, gök gözlü ellisekiz. Senin elinden İbrahimin çektiği ... Gelme uğursuz oğlu uğursuz baykuş ... Gelme gök gözlü kuru yer kurbağası. Gelme, sümüklüböcek ölüsü. Yal verip büyüttüğün oğlun sana bir eşekçik almadı da, senin topladığın pamukları da, şu kurbağa ölüsü suratınla topladıklarını da avradının götüne sıvarsa gelme. Senin elinden çektiklerim! Kal köyde de, kurda kuşa yem ol da gelme! Gelme geberesice koca domuz.
- Yürü bre orospu avratlı dünya!
- İnsan kısmı eğer bu dünyada yaşayacaksa geniş olmalı. Onlar ha sövsünler, de sövsünler, varıp da bizim avrada değecek değil ya, bizim avradın haberi bile olmaz....
- Allah kimseyi öksüz, kimsesiz etmesin. İnsan ineklerin ahırında ölür de kimse yüzüne bakmaz. Bakmaz mı?
- Deyyusun dölü. Köpoğlu köpek...
Dağın Öte Yüzü İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dağın Öte Yüzü; Ortadirek ( 1960), Yer Demir Gök Bakır (1963) ve Ölmez Otu (1968) kitaplarından oluşan bir üçlemedir. Yaşar Kemal, kurguda ve anlatımda yeni teknikleri dener bu üçlemede. Üç romanın da ana teması, köylülerin geçim kaynağı olan Çukurova'da pamuk toplama işidir.Tüm çatışmalar, çekişmeler bunun üzerine kurulu olsa da her kitapta farklı kahramanlar kendi maceraları ile öne çıkar. Üçlemenin ilk kitabı olan Ortadirek, Yalak köyünün Çukurova'ya inişini anlatan bir yol öyküsüdür. Meryemce ile oğlu Uzun Ali ve Meryemce ile Koca Halil arasındaki çatışma beni çok ama çok etkiledi.Meryemce'nin inatçı karakteri, zaman zaman güldürdü, çoğunlukla sinirlendirdi.Uzun Ali'nin sürekli geri dönüp annesini araması, gittikleri yolu bir ileri iki geri tekrar tekrar yürümeleri nedeniyle inanılmaz bir merak içinde kalıyorsunuz, Meryemce, Ali, Elif ve çocuklar Çukurova'ya inmeyi başarabilecek mi diye. Olay örgüsünden çok karakterlere, onların psikolojilerine odaklanmış Yaşar Kemal. Fethi Naci Ortadirek için " Ortadirek, insanlarıyla, tabiatıyla bizim olan, bizden olan bir roman.Kimi yurttaşlarımızın 'tembel' dediği köylülerin 'çalışmak' için tabiatla destan kahramanları gibi nasıl boğuştuklarını, hiçbir duygusallığa yer vermeden, düpedüz anlatan bir roman.Meryemce'nin zafer narası elbette ancak, ' İndik ya! Geldik ya!' olabilir.Ondan ötesi? Ortadirek, her okuru 'ondan ötesi'ni düşünmeye çağıran, zorlayan, yargılayan bir roman." der. Yüz Yılın 100 Türk Romanı, Fethi Naci, İş Bankası Kültür Yayınları, syf 364 Yer Demir Gök Bakır, Yalak köylülerinin Çukurova dönüşü, köylerinde geçirdikleri bir kışı anlatır. Köylüler, Çukurova'dan istedikleri geliri elde edememiş, korku içinde borçlu oldukları Adil Efendi'yi bekler.Adil Efendi köye gelecek, borçlarını tahsil etmek için Yalak köylülerinin ellerinde olan her şeyi alacaktır. Köylüler korku içinde beklerken, Taşbaş mitosunu yaratır, tıpkı Küçük Hasan'ın mavi kuş mitosunu yaratması gibi. Yaşar Kemal, korku teması etrafında, tekrarlanan simgeler, imgeler aracılığı ile oluşturur Yer Demir Gök Bakır'ı. Bu romandaki ana çatışma Taşbaş ile muhtar Sefer arsındadır.Mitos düzeyinde Taşbaş'ın karşıtı Sefer değil Adil Efendi'dir. Yalak köylüleri tarafından ermişlik katına yükseltilen Taşbaş bereketi, bolluğu yaşamı temsil ederken, Adil Efendi, kıtlığı, açlığı ölümü temsil eder. Üçlemenin son kitabı Ölmez Otu'nda Yalak Köyü Çukurova'dadır tekrar.Meryemce her türlü ihtiyacı giderildikten sonra oğlu Uzun Ali tarafından köyde bırakılır.Meryemce'nin yalnızlığını öyle güzel anlatır ki Yaşar Kemal, hayran kalmamak mümkün değil.Yer Demir Gök Bakır'da Taşbaş'ın ermişliği üzerine söylediklerini geri almadığı için muhtar Sefer tarafından ölesiye dövdürülen Memidik karakteri öne çıkar.Muhtar Sefer'den öç almak Memidik'in erkekliğini kanıtlamasının tek yoludur. Berna Moran Yaşar Kemal için " Yaşar Kemal toplumcu olmakla birlikte, bir bakıma gerçekçi yöntemden uzak durmuş bir yazar.Kullandığı olağandışı olaylar, simgeleşmiş kişiler ve hayvanlar, mitos kalıpları, onun romanlarını destan, efsane ve halk hikâyeleri geleneğine bağlar.Ne ki Yaşar Kemal bu geleneğin sınırları içine hapsolmamış, modern, hatta modernist anlatım yöntemlerini bu gelenekle uzlaştırmaya çalışmış.Örneğin Yer Demir Gök Bakır'ın yarıya yakın bir kısmı, gördük ki şiir gibi düzenlenmiştir.Anlatının içine yerleştirilen efsaneler gerçeklikle fantastiğin bir karışımını oluştururken, Memidik'in sayrıları bilinç akımının yerini tutar.Kısacası, Yaşar Kemal gerçeklikle efsanenin, olağan ile fantastiğin iç içe girdiği bir dünya sunar bize, çünkü ona göre insan, yaşam savaşımını biraz da mitoslar yaratarak ve düşlerden güç alarak sürdürür." der. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, Berna Moran, İletişim Yayınları, syf 151 Tam bir okuma şöleni yaşadım bu üçlemeyle.Benim için, Dağın Öte Yüzü serisinin, İnce Memed serisinden daha etkileyici olduğunu söyleyebilirim. (Özlem Akbaş)
Döngele: Okurken içine balıklama dalmayı en çok hayal ettiğim, kerpiç duvarın, yuvarlanan döngelelerin çıkardığı tozun, Çukurova'daki pamuğun kokusunu aldığım bir kitap. (Tarık Ünal)
Kitap tek kelimeyle harikulade. Öncelikle yky'nın kitabı böylesi güzel bir baskıyla bu üçlemeyi bir araya getirmesi fikri çok iyi olmuş. Okuma zevkini arttırdı. Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır ve Ölmez Otu üçlemesinde hikaye kurgusu karakterlerin bütünüyle gözünüzde canlanması muazzam. İlk kısımda Uzunca Ali'nin anası Meryemce imtihanı, ikinci kısımda Taşbaşoğlu, Muhtar Seferle imtihanı ve nihayetinde üçüncü kısımda bu karakterlerin Çukurova'da muhtemeldir bir toplumun insanı önce yüceltmesi sonra yerin bin dibine koyması arasında harcadığı hayatlarla son bulan bir kurgu. Her kütüphanede olması gereken, yıllar sonra bile hikayesi aklınızda silinmeyecek bir kitap. (Rohat Gültekin)
Kitabın Yazarı Yaşar Kemal Kimdir?
Yaşar Kemal (d. Kemal Sadık Gökçeli,] 1923; Gökçedam, Osmaniye), Kürt asıllı Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Türk edebiyatının en önde gelen kalemlerinden biridir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.
Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.
Çocukluğu
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
Sanat hayatı
1978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.
1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan seri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
Siyaset
17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.
Temalar
« Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi... Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [...] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum. »
Yaşar Kemal'im edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü. Yapıtlarıda halk şiirinde, epopelerde olduğu gibi insan değerlerinden kopmamaya çalıştı. Yaşar Kemal, siyasi görüşü ile sanatının paralel olduğunu, "halk ve doğa"ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiştir.
Yaşar Kemal Kitapları - Eserleri
- Teneke
- Çakırcalı Efe
- İnce Memed 1
- İnce Memed 2
- İnce Memed 3
- İnce Memed 4
- Ağacın Çürüğü
- Ağıtlar
- Ağrıdağı Efsanesi
- Al Gözüm Seyreyle Salih
- Yılanı Öldürseler
- Çıplak Deniz Çıplak Ada
- Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
- Karıncanın Su İçtiği
- Tanyeri Horozları
- Demirciler Çarşısı Cinayeti
- Yusufçuk Yusuf
- Allahın Askerleri
- Hüyükteki Nar Ağacı
- Zulmün Artsın
- Üç Anadolu Efsanesi
- Binboğalar Efsanesi
- Ortadirek
- Denizler Kurudu
- Kuşlar da Gitti
- Deniz Küstü
- Tek Kanatlı Bir Kuş
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
- Yağmurcuk Kuşu
- Kale Kapısı
- Kanın Sesi
- Ölmez Otu
- Yer Demir Gök Bakır
- Gökyüzü Mavi Kaldı
- Sarı Sıcak
- Yanan Ormanlarda Elli Gün
- Nuhun Gemisi
- Peri Bacaları
- Bir Bulut Kaynıyor
- Neredesin Arkadaşım
- Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne
- Baldaki Tuz
- Bugünlerde Bahar İndi
- Yolda
- Yağmurla Gelen
- Binbir Çiçekli Bahçe
- Pis Hikaye
- Kalemler
- Ustadır Arı
- Bu Bir Çağrıdır
- Yüzler
- Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
- Dağın Öte Yüzü
- Beyaz Pantolon
- Sarı Defterdekiler
- Don Quijote ve Roman Sanatı
- Bu Diyar Baştan Başa
- Röportaj Yazarlığında 60 Yıl
- Yeşil Kertenkele
- İnce Memed
- Taş Çatlasa
- Çukurova Yana Yana
- Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler
- Bütün Hikayeler
- Memed, mein Falke
- Van
Yaşar Kemal Alıntıları - Sözleri
- " Keşke zelzelede ölseydik de bu hallere düşmeseydik." (Nuhun Gemisi)
- İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geldi. Yapamadı. (Beyaz Pantolon)
- Kaçamıyordu kimseden, kendini yitirip gitmişti. (Yılanı Öldürseler)
- Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini buradan götürür... (Kuşlar da Gitti)
- Ve sonra Sait Faik… Yeşil, çocuksu gözleri vardı. Onulmaz öfkesi vardı. Hikayeleri kadar da, kendi kişiliğinin tadı vardı. Küfürleri vardı. Ve İstanbul Sait Faiksiz edemezdi. (Peri Bacaları)
- "Oğlum, diyordu.Sen sen ol görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür..." (Teneke)
- Şu insanoğluna akıl ermez. (Ağrıdağı Efsanesi)
- Yeni yüzler, yeni dünyalar görmek onu kendine çekiyordu. Yeni yeni insanlara, yeni yeni şeyler söylemek. (Üç Anadolu Efsanesi)
- İnsana ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, insan umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir. (Çıplak Deniz Çıplak Ada)
- Korku, insanın yerleşmiş, büyük duygularından bir tanesi… Bana göre, insanlar korkuyu inkar ettikçe korkuyorlar. (Ağacın Çürüğü)
- İnsan doğar, büyür ve ölür. Sınıf da doğar, büyür ve ölür. Ama büyük insanlık ölmez. Doğada da böyle bir oluşum var. Doğanın parçaları da doğar, büyür, ölürler. (Binbir Çiçekli Bahçe)
- Çöplükler, şehirlerin tıpa tıp aynasıdır. (Yolda)
- insanın katlandığına dağlar katlanmaz. (Bu Bir Çağrıdır)
- "Benim Ustam," dedi, "benim ustamda böyle yapardı.Emek varsa yemek vardır" (Yağmurla Gelen)
- “Bir insan ne kadar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar korkaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan ancak seksenine gelince anlar.” (İnce Memed 2)
- "Bugünlerde öğretmenlik, doğru dürüst vicdanlı öğretmenlik bir kahramanlık değil mi, bu kadar kıyımdan, sürgünden, zulümden sonra… Ve aldıkları para ayın on beşine kadar yetmezken… Baskı, baskı, baskı… Bugünlerde öğretmenlik yapılır mı?" (Baldaki Tuz)
- Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir.. (Tek Kanatlı Bir Kuş)
- "Susmak sövmektir." (İnce Memed 4)
- Çok özlem çeken insanlardır çocuklar (Neredesin Arkadaşım)
- Umutsuzluk,kötülüğe karşı savasma gücünü yokeden, kıran en büyük silahtır. (Taş Çatlasa)