Daralan - Mine Soysal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Daralan kimin eseri? Daralan kitabının yazarı kimdir? Daralan konusu ve anafikri nedir? Daralan kitabı ne anlatıyor? Daralan PDF indirme linki var mı? Daralan kitabının yazarı Mine Soysal kimdir? İşte Daralan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mine Soysal
Yayın Evi: Günışığı Kitaplığı
İSBN: 9786059405324
Sayfa Sayısı: 216
Daralan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Eyvah Kitap! adlı başyapıtıyla yüz binlerce okura ulaşan yazar Mine Soysal, son romanında kıyıda köşede kalmış yaşamlara odaklanıyor. Gençlerin küskün içsesini, biriken kaygılarını, kimi öfkeli kimi cesur çıkışlarını küçük bir Anadolu kentinin yoksul mahallesinde buluşturan yazar, hayatın yürek burkan zor yanlarını dillendirirken iletişim ve anlayışa tutunuyor. Benzer koşulların sıradan insanlar üzerindeki farklı etkilerini gerçeklikle aktaran roman, korkuları dayanışmayla dağıtanları, yaşama dört elle sarılanları incelikli diliyle selamlıyor.
Mete’nin liseye başlayacağı o yaz, iç darlatan sorunlarıyla birlikte gelmiştir. Maddi sıkıntılar ve bedensel engelli ablasının sessiz çaresizliği yetmezmiş gibi, yeni komşuların gürültüsü de Mete’nin içsesini bastıracak güçtedir. Aile içinde şiddete ilk kez tanık olması durağan hayatını sarsmış, komşularının oğlu Ömer yakasına yapışıvermiştir. Neyse ki, tezini yazmak için yanlarına gelen psikolog teyzesi, tatlı bir yaz esintisi yaratır yoksul evlerinde. Teyzesinin, çoğunu anlamadığı laflarında, Sıla’nın zeytin gözlerinde pırıldayan umut, Mete’nin bunaltısını dağıtmaya yetecek midir?..
(Tanıtım Bülteninden)
Daralan Alıntıları - Sözleri
- ''Aklımızı iyi şeylere çalıştıralım ki kötülük yayılacak yer bulamasın.'' dedi sonra. Kötülüğü ancak iyilik boğabilirmiş. İyilik, ateşmiş.
- Teyzemin uzaydan mesajları hızlı ve kesintisizdi: Kadınlar kavga edeceklerine dayanışmalıydı. Kendi oğlu bile olsa yanlışını örtmemesi, hesap sorması gerekirdi. Kader'e çektirdikleri eziyet de onu okuldan alıp evlendirmek istemeleri de suçtu. Hele liseyi bitirmesine bir yıl kalmışken ve iyi bir öğrenciyken. Kadın olmak, erkeğin reva gördüğü hayatı yaşamak değildi. Sadece çocuk doğurup ev işi yapmak hiç değildi. İnsan hakları diye bir şey vardı. Kızına arka çıkmalı, onu korumalı, şiddeti kabullenmeyip haklarını aramalıydılar.
- Konuşmuyoruz ama hepimizin aklında dönen soru aynı: Neden böyle olmak zorunda? Neden dünyaya ayak bastığımız daha ilk gün; büyüklerin sözünden çıkmamak, büyüklere karşı gelmemek öğretiliyor çocuklara? Büyükler yanılmıyor mu, sapıtmıyor mu, kötülük etmiyor mu? Her koşulda onlara itaat etmemizin beklenmesi akıl kârı mı?
- İnsanın bu dünyaya bir kız olarak gelmesi ceza mı? İlle de ailelerinin istediği kişilerle evlenmek zorundalar. Hepsi teyzem gibi şanslı olamıyor. Dünyada yapacak bunca iş, uğraşacak bunca şey varken kızlar neden sadece evlenmek ve birinin karısı olarak yaşamak zorundalar? Bir yerlerde kurulmuş bir saat mi var? Zamanı dolan; illa ki bir adama verilecek ve ömrü boyunca o adama ait, onun malıymış gibi yaşayacak! MÜEBBET HAPİS CEZASI. Hani aileler, çocuklarının iyiliklerini isterdi?
- Yarını için tek hayali olmadan yaşar mı insan? Yaşarmış demek. Belli etmeden, karşı koymadan, bile isteye...
- Yorgan altı sığınağımda tatlı tatlı geriniyorum. Bebekler gibiyim, bir süre hiçbir şey hatırlamıyorum. Sobanın üstündeki demlikten yayılan çay kokusu, pencerenin dışından bana tek gözüyle hevesle bakan Kara, kuru dalları rüzgârla sallanan erik ağacı, babamın attığı odunlarla sobayı harlayışı, ablamın eşikte park etmiş arabasının kara kütlesi, kahvaltı sofrasının çiçekli muşambası ve annemin kızların odasına doğru, "Hadi kuzular, kahvaltı hazır," diye seslenişi... Yaşadığım ev, usul usul belleğime sızıyor.
- Bazen bağlama çalarken, ellerim benden bağımsız hareket ediyor sanıyorum. Müziğe kapılan ben değilim de, içimde yaşayan, ama hiç tanımadığım başka biri sanki. Çaldığım ezgiler eski, içimde biriktirdikleri yeni. Tellerden parmaklarıma geçen titreşimler beni bilinmez yollara savuruyor. Dünyanın tam ortasındayım, gökyüzünün altındayım, her yerdeyim. Yama değilim artık.
- "Dünya çok acımasız be," diyor. "Hele kadınsan, her şey bin katı zor," diyor. Anlattıkça anlatıyor: Kol kırılınca yen içinde kalmazmış. O eskidenmiş. Tacize uğrayan, şiddet gören sessiz kalacağına avaz avaz bağırıp sesini duyurursa, dünya yerinden oynarmış.
- İşte bu yüzden seviyorum evimi. Bazen ustalıkla kullandığım bir uzay aracına benzetiyorum bu evi. Bedenimin dışındaki dünyada ne olursa olsun, ona kaçıp sığındım mı, her şey yoluna giriveriyor.
- Evdeki sessizlikle sıcaklık arasında tuhaf bir bağ var. Kimse konuşmazsa sıcaklık dayanılmaz oluyor, ama sohbet varsa tatlı bir esinti dolanıyor içeride. Yine öyle oluyor. Haziran boyunca içime çöreklenen sıkıntı, bilmediğim bir yerlerime siniyor, kayboluyor. Onun yerini, hop oturtup hop kaldırtan, o acayip, "Hadi, bir şeyler yap!" isteği ele geçiriyor.
Daralan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Anadolu kentinin yoksul mahallesinde kıyıda köşede kalmış yaşamların hikayesi ..Hayatın yürek burkan zor yanlarını dillendirirken sevgi ve anlayışin önemini de vurgulamış yazar.. Benzer koşulların sıradan insanlar üzerindeki farklı etkilerini gerçeklikle aktaran roman, korkuları dayanışmayla dağıtanları, yaşama dört elle sarılanları şiddetin insan uzerindeki etkilerini öyle güzel anlatmış ki..kitaptaki karakterlerle beraber sevindim,kaygilandim, korktum,yanan sobanin citirtilarini dinledim ısındım,soba izerindeki çayın kokusunu duyumsadim...keşke daha uzun olsaydı . (2my)
Kitap ana kahramanı Mete, akıllı, duyarlı, iyi insan. Ergenlik sıkıntısı var. Yeni taşınan komşularında yaşıtı Ömer ile tanışıyor. Ömerin babası ise şiddet uyguluyor. Bu iki karakter üzerinden sevgi dolu bir aile ile sevgisiz bir ailede yaşananları görüyoruz. Mete'nin ablası çocukken geçirdiği trafik kazasında bel kemiği kırıldığı için yürüyemiyor. Üniversite öğrencisi teyzesi onlara ziyarete geldiğinde onlar için hayat daha güzel oluyor. Olaylar yalın ve akıcı bir dille anlatılmış. Öğüt verme kaygısı taşımadan yazılmış sımsıcak bizden, bizim toplumdan, komşumuz olabilecek iki ailenin hayatını oğreniyoruz. Tavsiye ederim. (Asiye Yıldız)
Başladığım gibi bitirdiğim, bitirdiğim gibi de bana hissettirdiklerini yazmak zorundaymışım gibi düşündüren bir kitap oldu bu. Daralan; tüm umutsuzluğuyla umut olabilen, her şeyi yakıp yıkan ve sonu gelmeyecekmiş, çaresi yokmuş gibi hissettiren kötü zamanların atılan ufacık adımlarla nasıl değişebileceğini gösteriyor okuyucuya. Kitap, insanların ve bilhassa kadınların kadın olduğu için yaşadığı sorunları öyle içten, öyle göze sokmadan içine yerleştiriyor ki insanın, Mine Soysal'ı yere göğe sığdıramamaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Umarım herkesin eline geçer de bu kitap, ihtiyacı olanlara umut, değişmesi gerekenlere gerçek olur. (Almira Talik)
Daralan PDF indirme linki var mı?
Mine Soysal - Daralan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Daralan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mine Soysal Kimdir?
Yazar, yayıncı Mine Soysal 1959'da İstanbul'da doğdu. 1981'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Önasya Dilleri ve Kültürleri Bölümü'nü bitirdi. 1994 yılına dek İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde arkeolog-araştırmacı olarak çalıştı, kazı ve yüzey araştırmalarına katıldı. Müzedeki görevinden ayrıldıktan sonra, 1996'da Günışığı Kitaplığı'nı kurdu. Çocuk edebiyatımızda önemli yer edinen birçok kitabın editörlüğünü üstlendi. Çocuklar için Ala Çocuk Yollarda adlı öykü kitabını, her yaştan okur için bütünüyle canlandırmaya dayalıİstanbul Masalı adlı anlatıyı kaleme aldı; ayrıca çocuklar ve gençler için bilimsel içerikli kitaplar hazırladı. Bugüne dek on binlerce öğrenciyle interaktif sunuşlar ve sohbet programları gerçekleştiren yazar, Eyvah Kitap!'ta çocukların ve gençlerin kitap okuma eğilimlerini ve sorunlarını, Odada Yalnız'da ülkemiz gençliğinin birbirinden uzak, birbirine yakın hallerini öyküleştirdi. Eylül'de Aşklar adlı bir de gençlik romanı yazan Soysal, Günışığı Kitaplığı'nın yayın yönetmenliğini sürdürüyor.
Mine Soysal Kitapları - Eserleri
- Eyvah Kitap
- Daralan
- Eylül'de Aşklar
- Uzakta
- Odada Yalnız
- İstanbul Masalı
- Ala Çocuk Yollarda
- Okumalı Boyama - Sanatçılar
- İlk Kitabını Kendin Boya - Deniz
- İlk Kitabını Kendin Boya - Ülkeler
Mine Soysal Alıntıları - Sözleri
- Teyzemin uzaydan mesajları hızlı ve kesintisizdi: Kadınlar kavga edeceklerine dayanışmalıydı. Kendi oğlu bile olsa yanlışını örtmemesi, hesap sorması gerekirdi. Kader'e çektirdikleri eziyet de onu okuldan alıp evlendirmek istemeleri de suçtu. Hele liseyi bitirmesine bir yıl kalmışken ve iyi bir öğrenciyken. Kadın olmak, erkeğin reva gördüğü hayatı yaşamak değildi. Sadece çocuk doğurup ev işi yapmak hiç değildi. İnsan hakları diye bir şey vardı. Kızına arka çıkmalı, onu korumalı, şiddeti kabullenmeyip haklarını aramalıydılar. (Daralan)
- Babam acayip adam. Oturup da bir konuda fikrimi sorduğunu duymadım. Annemden duyduğu kadarıyla tanıyor beni. Buna tanımak denirse tabii... (Odada Yalnız)
- "Şiddet haksızların ve cahillerin yöntemidir. Haklı ve okumuş insan aklıyla yaşar." (Eyvah Kitap)
- İşte bu yüzden seviyorum evimi. Bazen ustalıkla kullandığım bir uzay aracına benzetiyorum bu evi. Bedenimin dışındaki dünyada ne olursa olsun, ona kaçıp sığındım mı, her şey yoluna giriveriyor. (Daralan)
- Aşırı hızlı yaşıyoruz ama birbirimize karşı çok yavaş davranıyoruz. (Eyvah Kitap)
- "Eğlenenleri sadece izleyerek sevinç biriktirmenin ustasıydı o." (Uzakta)
- İnsanlar büyürken, sorunlar da büyür. (Odada Yalnız)
- "Herkes bu geceyi bulmuş hastalanacak," diye düşünmüştü Recep. Kalabalık sevmezdi hiç. (Odada Yalnız)
- Ben kitap okumayı sevmediğini sanan bir çocuktum... (Eyvah Kitap)
- Bazı huylarımdan nefret ediyordum! İnsan nefret ettiği huylarından nasıl sıyrılır, nasıl arınır, hiç bilmiyorum. (Eylül'de Aşklar)
- "Seni tanımıyorum ama senden çekinmiyorum da. Belki bu yüzden nasıl birisin, merak ediyorum." (Uzakta)
- Yaraları iyileştikçe daha çok susuyor... (Odada Yalnız)
- Odada on yedinci yılım! Ne hayat ama!.. (Odada Yalnız)
- Bu evde benim de olduğumu hatırlayacaklar mı acaba? (Odada Yalnız)
- "Öyle uzaktan seviyorum seni Elini tutmadan, Yüreğine dokunmadan, Gözlerine dalıp dalıp gitmeden..." Cemal Süreya (Uzakta)
- Antik Çağ’da Ege kıyılarını meraklı bir çocuğun gözünden aktaran öyklüler, Anadolu’nun her yanında kalıntılarına rastlanan eski kentlerin, kutsal alanların, yolların, pazaryerlerinin ya da tapınakların gerçekte nasıl göründüklerini, kimler tarafından, nasıl kullanıldıklarını anlatıyor. Bütünüyle bilimsel verilerin ışığında hazırlanan kitap hem çocuklar hem yetişkinler için kültür tarihimizin önemli bir dönemini aydınlatan değerli bir rehber niteliğinde. (Ala Çocuk Yollarda)
- "Her kitabın insana dokunacağı zaman belli olmaz, aynı hiç olmaz." (Uzakta)
- Acılı ve yalnız iki insan, dezenfektan kokan o sessiz koğuşta, bir yatakla bir sandalyeye sıkışan daracık yaşamlarında, her geçen gün birbirine daha çok bağlandı. (Odada Yalnız)
- "Elimde kitap varken, kendimi daha iyi ve güvende hissediyorum. Kimseyle uğraşmak, kimseye laf anlatmak zorunda değilim okurken." (Eyvah Kitap)
- Kitaplar da pınarlar gibidir. Yaşamın gümbürtüsü içinde bize sessizliği sağlarlar. Sessizlik olmazsa yorgunluklardan, gerilimden,huzursuzluk ve korkularimizdan kurtulamayız. (Eyvah Kitap)