Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda - Cengiz Özakıncı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda kimin eseri? Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda kitabının yazarı kimdir? Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda konusu ve anafikri nedir? Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda kitabı ne anlatıyor? Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda PDF indirme linki var mı? Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda kitabının yazarı Cengiz Özakıncı kimdir? İşte Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Cengiz Özakıncı

Yayın Evi: Filika Yayınları

İSBN: 9789758410828

Sayfa Sayısı: 400

Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bir Türk, bir Yahudi ve bir Sabetaycı'nın üçlü aşkı, yazara tanımadığı birinden gelen kokteyl davetiyesiyle başlar. 

Zion-Turk İdeas & News Agency - Z.I.N.A 

Ajansımızın Kuzey Irak ofisinde yeni görevime başlamak üzere yıllardır görev yaptığım Tükiye'den ayrılmadan önce, İstanbul büromuzda düzenlediğimiz veda kokteylinde sizi de aramızda görmekten mutluluk duyarız. 

Saygılarımla. 

Zelda Barzan 

Adına bakılırsa Yahudi, soyadına bakılırsa Kürt'tür Zelda Barzan..Kuşkulanır, araştırır. Yaşlı bir gazeteci, bu ajans hakkında ilginç bilgiler verir ona..Anlaşılır ki Zelda, eski sevgilisi Münevver'in Bayan Pipo lakabıyla tanıdığı lezbiyen tavırlı Amerika'lı arkadaşıdır...Kokteylde, Nobel adayı bir Türk yazarın, nasıl Pentagon istihbaratçısı bir Yahudi tarafından dünya çapında ünlendirildiğini anlatan ZELDA BARZAN, tanıdığı en ilginç kadın olmuştur.

Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda Alıntıları - Sözleri

  • Terörün kökeninde Kur’an ve İslam yoktur; kimi İslamcıları satın alarak kendi çıkarları doğrultusunda paralı asker gibi kullanan bir takım devletler vardır.
  • Bir devletle yurttaşları arasındaki duygusal, manevi ve tarihi bağlar, emperyalistlerin gerçekleştirdiği psikolojik savaş yayınlarıyla, kafalar karıştırılarak, beyinler zehirlenerek kopartılabilir; fakat yurttaşla devlet arasındaki maddi, tapu ve mülkiyet bağları, ülke askeri işgale uğrayıncaya, yani tapu daireleri yabancı devletlerin eline geçinceye dek asla koparılamaz. Amerika Irak'ı işgal ettiği zaman yaptığı ilk iş tapu kayıtlarını yakmak olmuştu. İşte Irak devleti ile Irak ulusu arasındaki maddi, mülkiyet bağı o anda kopartılmıştır. Iraklılar ellerindeki tapular Amerikalılarca onaylanmadıkça kendi mülklerine yeniden sahip olamayacak artık.
  • "Bir 'ulus'a gerçek tarihi unutturulup yerine yalan tarih aşılanırsa, o toplum 'ulus' olmaktan çıkıp, 'sürü'ye dönüşebilir. Şu dönemde karşı karşıya bulunduğumuz en büyük tehlike bence bu."
  • Atatürk tarafından 1920 de çıkarılan Vatana İhanet Yasası, Turgut Özal tarafından 1991 de kaldırıldı Filiz Hanım diyorum. Bu ülkede 1991 den bu yana Vatana İhanet Yasası yok. On beş yıldır hiç kimse Vatana İhanetten yargılanmadı. Bu yüzden ortalık vatan hainlerinden geçilmiyor.
  • “Herhangi bir yazı okurken ‘Bu yazar bana ne aşılamaya çalışıyor?’ diye tedirgin mi olacağız hep?”
  • “İspanya Musevilerine Sefarod deniyor, Doğu Avrupa Musevilerine Aşkenaz deniyor. Sefarod Musevileri İspanyolcaya benzer bir dil konuşuyorlar; Ladino. Aşkenazlar ise içinde tek sözcük İbranice bulunmayan Yiddiş diye kendi geliştirdikleri bir dil kullanıyorlar. Aynı ırklardan geldikleri bile söylenir bunların.
  • “Devlet kendi yurttaşlarının nüfus kütüklerini bile internet üzerinden dünyaya pazarlıyor. Parayı bastıran herkes herhangi bir Amerikalının nüfus bilgilerine ulaşabiliyor.”
  • “İnsan 23 yıl önce bildiği bir doğruyu, 23 yıl sonra niçin tersine çevirir, niçin yalanlar? Ne uğruna bütün bu kendi kendini yalanlamalar?”

Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Şimdiye kadar okuduğum en ilginç kitaplardan bir tanesi... Olayları okurken "yok artık" diyeceğiniz türden... Olayları akıcı bir dille anlatmaktadır. Okumanızı tavsiye ediyorum. Beğendim. (Orhan Aydın)

Sn özakıncının en iyi kitaplarından biri;yazarın araştırmlarını okurken keyif alacağımız çok şaşıracağınız bilgileri sizlere verecektir,okunması gereken,araştırmları merak edenler mutlaka okumalı,çok teşekkürler Sn.özakıncı (Hasan)

Yahudilerin Kökeni Hazar Türklerine mi Dayanıyor?: Cengiz Özakıncı’nın yapıtlarının hepsi birbirinden değerli. 2007’den beri takip ediyorum kendisini. Yazarla tanışmama vesilen olan “İblisin Kıblesi”ni okuyunca çok büyük bir yazarla karşılaştığımı anlamıştım. Kitaplarını o kadar beğeniyorum ki piyasada baskısı olmayan “Nomos ve Aydın”ı Aydın’da bulamadığım için Ankaralı bir arkadaşımdan kitabı sahaflarda bulabilirse göndermesini rica etmiştim yaklaşık on sene önce. Tabii ki o zaman nadirkitap.com’dan haberim yoktu. Sağ olsun arkadaşım bulup gönderdi bana kitabı. “Nomos ve Aydın” ile birlikte Cengiz Özakıncı külliyatını tamamladım. Şu an elimde sadece “Türk Savun Kendini” kitabı yok. Kitaptaki yazılar “Bütün Dünya” dergisinde yayımlandığı için almak için acele etmiyorum. “Derin Yahudi”yi ilk kez 2010 yılında okudum. Hatta okuduktan sonra yazarı aradım ve kitap hakkında sohbet ettik. “Cengiz Bey” demiştim, “kitabı okurken ürettiğiniz her karakterin, yaşanan her olayın gerçek olduğu hissine kapıldım. Neyin gerçek, neyin kurgu olduğunu nasıl ayırt edeceğiz?” Aslında neyin gerçek olduğunu az çok biliyordum, ama kurgu bazen gerçekle karışıyordu. “İşte bir yazarın başarısı.” diye cevap verdi Özakıncı ve on dakika gerçeklikle kurgu arasındaki ilişki üzerine konuştu. Yazar birçok benzetmeyle anlatmaya çalışmıştı bu ilişkiyi. Aklımda kaldığı kadarıyla şöyle demişti: “Bir tiyatro sahnesi düşün. Oyunculardan biri gazete almış eline, okuyor. Sahnedeki gazete gerçektir, ama oyuncuların hâl ve hareketleri kurgudur, oyundur.” Dekor gerçektir, ama oyuncular, adı üstünde, oyun oynar. İşte “Derin Yahudi” oyuncularıyla, dekoruyla arka kapağında yazdığı gibi gerçekten de “roman ötesi” bir çalışma. “Derin Yahudi”yi 11 yıl aradan sonra tekrar elime aldığımda daha önce sanki hiç okumamışım gibi geldi bana. Anlatılan konuların çoğu aklımda kalmamış. İlk sayfalarda yer alan Orhan Pamuk’la ilgili olan kısım ve Yalçın Küçük ile Soner Yalçın’ın adbilim çalışmaları aklımda kalmış yalnızca. İkinci kez okuyunca daha iyi kavradım anlatılanları. “Derin Yahudi”, dünyada yaşayan Yahudilerin yüzde 95’inin Hazar Türk’ü olduğu savı üzerine kurulu, Türklük bilinci aşılayan, Türk ulusunu aşağılayan yazarlara karşı dik bir duruş sergileyen, Türklük bilincini yozlaştırmaya çalışan iç ve dış düşmana karşı kalemle mücadale eden, emperyalist dünyayı karşısına almış, bütün tabuları yıkan, yeni bilgilerle zihin açan, aynı zamanda yazarın da ideolojik olarak durduğu mevkiyi gösteren ve bütün bunları güzel bir hikâye ile harmanlayan nadide bir yapıt. “Roman ötesi” olarak tanımlanmasının sebebi bu olsa gerek. Çünkü bir romandan çok daha fazlası var. Her yerde bulamayacağımız bir sürü bilgiyle donatılmış. Kurguyla birlikte gerçekler roman kıvamında bir araya getirilmiş. “Derin Yahudi”de Doğu Avrupa’ya göç edip Museviliği benimseyen Hazar Türklerinin şimdiki Yahudilerin atası olduğu savı üzerinden aslında Yahudilerle Türklerin birleşmesi gerektiği, siyonistlerin Kürtlerle aralarında soy bağı varmış gibi yalan haber yaymaları, Aziz Nesin’in kendi ulusunu methederken niye bir anda yüz seksen derece dönüp hor görmeye başladığı, Türklüğü aşağılamaktan hakkında dava açılan Orhan Pamuk’un düşünce özgürlüğü savaşçısı olup olmadığı ve hepsini sıralayamayacağım kadar birçok konu düzgün ve seviyeli karakterlerin olduğu ortamlarda ele alınıp tartışılıyor. Özakıncı verdiği bunca bilginin haricinde “aşk” temasına da göz kırpıyor. Romanda aşkın dışında arkadaşlık, dostluk temalarını da işlemiş. Önceki romanları “Neveser”e ve “Münevver”e göndermeler de var. “Derin Yahudi”, “Neveser” ve “Münevver”den hem daha kapsamlı hem de daha etkileyici. Kitabı, Özakıncı’nın roman anlamında ustalık eseri olarak değerlendirmemiz herhalde abartılı sayılmayacaktır. Daha büyük, daha sarsıcı, “Derin Yahudi”yi aşan bir roman yazar mı bilmiyorum, ama şimdilik “Derin Yahudi” yazarın edebî eserleri arasında en üstün olanı. “Derin Yahudi” Cengiz Özakıncı’nın fikirlerini öğrenmek için ideal bir yapıt. “İblisin Kıblesi”, “Türkiye’nin Siyasi İntiharı”, “Dil ve Din” gibi mümtaz çalışmaları olan Özakıncı bu romanına araştırma-inceleme kitaplarından farklı olarak karakterler ekleyerek edebî bir anlatımı uygun görmüş. Romanın başkarakterleri ise yazarın bizzat kendisi, hem Türk hem siyonist Zelda ve Zelda’nın amcası hem Türk hem Yahudi hem siyonist olan İzak. Yazar, kendini ismini vermeden romanın içine dâhil etmiş. Tankut gibi başka karakterler de var, ancak yazarın Zelda ve amcasıyla konuştuğu bölümler daha uzun tutulmuş. Siyonistlerle Türkler kardeş, ırkdaş, soydaş mı? Gerçekten çok ilginç bir konuya eğilmiş Özakıncı. Romanı topluca ele aldığımda çıkardığım sonuç, atalarımızın ortak olduğu yönünde. Yalnız bunu kimse şu anda kabul edecek durumda değil. Musevileşen Hazar Türkleri -yani dünyadaki Yahudilerin yüzde 95’i- kendilerini Tevrat’a dayanarak üstün bir ırk olarak görüyorlar. Türkler de Filistin davasından, kamuoyunda siyonizmin “lanet” bir ideoloji olarak tanınmasından ve İsrail’in işgal ettikleri Filistin topraklarında Filistinli Araplara rahat nefes aldırmamasından dolayı İsrail’e karşı bir cephede yer alıyor. Her ne kadar Türklerle İsrailliler ortak işler yapsalar da Türk kamuoyunda genel anlamda bir İsrail karşıtlığı hüküm sürüyor. Kitapta savunulan görüş, İsraillilerin yüzde 95’inin köken olarak Hazar Türklerine dayandıkları gerçeğini kabule yanaşmayacağı yönünde. Bunun için de elbette DNA testinin yapılması gerekiyor. Kimin gerçekten Yahudi, kimin Hazar Türk’ü olduğu ancak bu test sayesinde ortaya çıkabilir. İsrail ise Türkleri bir yana bırakıp Kürtleri yanına çekmek için bir DNA masalı uydurmuş, Yahudilerle Kürtlerin soydaş oldukları yalanını yaymış. Birtakım Musevi genetikçilere Kürtlerle Yahudilerin soydaş, ırkdaş, kardeş oldukları yalanı söyletilmiş. “Türklüğü aşağılamak” suçundan yargılanan Orhan Pamuk ve halk arasında pek sevilen, ama Türk ırkını aşağıladığı pek bilinmeyen Aziz Nesin kitapta incelenen yazarlar arasında. Bu iki isimden epey söz açmış Özakıncı. Pamuk’un yargılandığı davada adliye önünde çıkan olayları anlatıp Pamuk’u “düşünce özgürlüğü savaşçısı” olarak görenlere ve de bir yazarın yargılandığı bu talihsiz (!) olaydan dolayı Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesinin imkânsız hâle geldiğini savunanlara ateş püskürüyor. Aynı şekilde Aziz Nesin’e de veryansın ediyor. Almanların “onursal doktorluk” vaadine kandıktan sonra Almanları aşağılamayı bir anda bırakıp Türk ırkını beş para etmez bir ırkmış gibi dünyaya tanıtmaya başlayan, kendisine vadedilen onursal doktorluk ünvanıyla başı dönen, ün ve ödül peşinde koşan Aziz Nesin’in hiç bilmediğimiz ya da bilerek saklanan bu yönlerini okuyunca “daha bilmediğimiz ve daha bizden saklanan neler var acaba” diye düşünmeden edemiyorum. Okuduğum kitaplardaki yazım hatalarına son birkaç senedir değinmiyorum yazılarımda. Eğer gözüme batmayacak kadar yazım hatası olursa es geçiyorum, aldırmıyorum. Ancak bu kitapta fazla yazım hatasına rastladığım için -belki sonraki baskılarında düzeltilir umuduyla- yazmak zorundayım. Söz gelimi birkaç, birtakım kelimeleri bitişik yazılacağı yerde ayrı yazılmış. Siyonizm ve komünizm kelimelerinin ilk harfleri büyük yazılmış hep, oysa küçük yazılmalı. Nazi İşgali yazılmış. Niye işgalin “i”si büyük? Art arda diye yazılması gereken sözcük “ardarda” olarak yazılmış. Ayrı yazılması gereken “her şey” bitişik yazılmış. “Psikolojik savaş” kavramı bir özel isim olmadığı hâlde “Psikolojik Savaş” olarak yazılmış. Hataların hepsini sıralayıp meseleyi uzatmak istemiyorum. Ne var ki 18. baskısına ulaşan bir kitapta bu kadar yazım hatası görmek hiç hoş olmuyor açıkçası. Bu hatalar belki yazarın gözünden kaçtı, ama aynı hataların sonraki baskılarda tekrarlanması itici bir durum. Ana dilimizle yazılan kitapların daha düzgün olması dileğiyle... (Aziz Özkan)

Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda PDF indirme linki var mı?

Cengiz Özakıncı - Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cengiz Özakıncı Kimdir?

1954 yılında doğdu. 1979 yılında yazdığı, yayımlamasına izin verilmeyen ve basılmadan önce el konulan ilk kitabı; Marksist Açıdan Kemalist Devrim, ardından yayımladığı Yeni Demokratik İşçi Birliği, imzalı bildiriler nedeniyle yargılanarak, 5 yıl hapse mahkum edildi. Beş yıllık tutukluluğun ardından serbest kaldı. Yazmaya devam etmekte.

Cengiz Özakıncı Kitapları - Eserleri

  • Türkiye'nin Siyasi İntiharı & Yeni Osmanlı Tuzağı
  • İblisin Kıblesi
  • Dünden Bugüne Türklerde Dil ve Din
  • İslam'da Bilimin Yükselişi ve Çöküşü
  • Euro Dolar Savaşı
  • Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda
  • Neveser
  • Münevver
  • Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş ve Atatürk Dersi
  • Dolmakalem Savaşları
  • Türk Savun Kendini - Kalemin Namusu 1
  • İrtica 1945-1999
  • Siyon - Türk Zelda
  • İletişim Çağında Aydın Kirlenmesi: Nomos ve Aydın 3

Cengiz Özakıncı Alıntıları - Sözleri

  • Petrol dünyada hangi ülkenin parasıyla satılıyorsa, o ülke tüm dünya ticaretine egemen oluyor. (Euro Dolar Savaşı)
  • 1914’te Amerikan basınında ‘Ermeni Soykırımcılığı’yla suçlanan Türklerin böyle bir suç işlemediklerini en yüksek sesle haykırdığı için ölüm tehditleri altında Amerika’dan ayrılan Osmanlı’nın Washington Büyükelçisi Ahmet Rüstem Bey, ilk adı Alfred de Bilinski olan bir Polonya’lıydı. Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal’in yanında yer alan ve Birinci Meclis’te Milletvekili olan Ahmet Rüstem Bey, Ermeni Soykırımı suçlamalarına karşı 1918’de Bern’de Fransızca olarak yayımladığı, "La Guerre Mondiale et la Question Armenienne” (“Cihan Harbi ve Türk-Ermeni Meselesi) adlı kitabının önsözünde şöyle diyordu: “Ermeni meselesinde, dünya kamuoyuna karşı Türkiye’yi savunmayı amaçlayan bu kitabı yazarken, her şeyden önce, doğduğum, pek çok iyiliğini ve nimetlerini gördüğüm bu ülkeye bağlılık duygularımı sürdürmeyi düşündüm... Bu ülkenin ve Türk halkının onurunu korumak için iki kez düelloda bile dövüştüm ve Türk-Yunan savaşına gönüllü olarak katıldım. Bu kitabı yazarken beni harekete geçiren itici gücün, yalnız ve yalnız ülkeme olan sevgim ve saygım olduğunu söylemek istiyorum.” Bugün, "Canım, Batıklar öyle söylüyorlarsa, öyledir; demek ki Ermeni soykırımı yapmışız; kabul edelim, ne var bunda, özür dileyelim,olsun bitsin, ” diyen bir takım Türk kökenli “mankurt”ların sayısının hızla çoğaldığını gördükçe, Türkleri aşağılayanları düelloya davet edecek denli gözüpek bir Türksever olan Polonya kökenli Ahmet Rüstem Bey’in, gömütünde doğrulup "Bre namussuzlar! Siz ne biçim Türksünüz! ” diye haykırdığını düşlüyorum. (Dolmakalem Savaşları)
  • Barışsever bilginlerin insanlık yararına yaptıkları hiçbir bilimsel buluş yoktur ki, dünya egemenliği için yarışan devletler, o buluşu alıp insanlığı köleleştirmekte bir araç olarak kullanmasınlar. Bu kısır döngüyü kırmadıkça, insanlık isterse havayla çalışan araçlar yapsın, birbirini boğazlamaktan kurtulamayacak. (Dolmakalem Savaşları)
  • Bir çok kuşaklardan süregelmiş en yüksek bir kültüre ve olağanüstü ciddi bir ulusal niteliğe sahip olması,Türkiye'nin en belirgin niteliklerinden biridir... Sir Granville Ryrie(Avusturalya delegesi) (Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş ve Atatürk Dersi)
  • Evet, işte acı gerçek: Türkiye’de Müslüman kitleler, pek çoğu Kur’an’a aykırı yargılar sanki Kur’an'a uygunmuş gibi belletilerek, güdülmektedir. Kimse çıkıp da güdücülerin Kur’an’a aykırı sözlerini, davranışlarını eleştiri konusu etmemektedir. Birkaç cılız ses dışında, Müslüman kitleler ‘kılavuz kargalar’ın ardına takılmış gitmektedir. Nereye? Bu gidişi susarak izleyemeyiz. Yaradana sığınarak, savlarını Kur’an’a uygunluk bakımından tartarak uyaracağız. Kınayıcıların kınamalarından korkmayacağız. Saçmalıkları gördüğümüzde gülüp geçmeyeceğiz. Elimizle düzeltmeye gücümüz yetmiyor ise, dilimizle düzelteceğiz. Kur’an’da (Sad suresi / 44. ayet) Tanrı der ki: “Lâ tahnes!” (Sinmeyin!). Sinmeyeceğiz. (Dolmakalem Savaşları)
  • "... kurulan Cumhuriyet, ancak çağcıl yurttaşlığa dayanmakla, hangi soy, din ve mezhepten olursa olsun tüm uyruklanna eşit insan ve yurttaş hakları sağlayarak var kalabilirdi." (Türk Savun Kendini - Kalemin Namusu 1)
  • “İspanya Musevilerine Sefarod deniyor, Doğu Avrupa Musevilerine Aşkenaz deniyor. Sefarod Musevileri İspanyolcaya benzer bir dil konuşuyorlar; Ladino. Aşkenazlar ise içinde tek sözcük İbranice bulunmayan Yiddiş diye kendi geliştirdikleri bir dil kullanıyorlar. Aynı ırklardan geldikleri bile söylenir bunların. (Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda)
  • “Kişiyi kirleten ağzından girenler değil, ağzından çıkanlardır” ( Meryemoğlu İsa ) Ağzından çıkan sözler, kişinin kirlenmesine neden olabiliyor. (Dünden Bugüne Türklerde Dil ve Din)
  • Batılıların Algorism, Algorithm, Algoritma, Logaritma diye kullandıkları terimler Al-Horezmi (Harezmi) adının Latince söylenişlerinden başka bir şey değildir. (İslam'da Bilimin Yükselişi ve Çöküşü)
  • Jean Paul Satre; “ Konuşmanın amacı gördürmektir” der. Bu, sözcükler kulağa gözde görüntüye dönüştürülsünler diye iletilir, demektir. Çünkü, sözcükler görüntü yüklenmiş ses dalgalarıdır. (Dünden Bugüne Türklerde Dil ve Din)
  • Arkadaşlar abartmaz, sevgililer abartır, diyor göz kırparak. (Münevver)
  • "... Efendiler, açık ve kat’î (kesin) söylemeliyim ki, ehli İslâmî (dünyadaki bütün Müslü­manları) bir halife heyulâsile hâlâ işgal (uğraştırma) ve iğfal (kandırma) gayretinde bulunanlar, yalnız ve ancak ehli islâmın (dünyadaki bütün müslümanların) ve bilhassa (özellikle) TÜRKİYE’NİN DÜŞMANLARIDIR! Böyle bir oyuna raptı hayal eylemek de (umut bağlamak da), ancak ve ancak cehil (bilgisizlik) ve gaflet (bilinçsizlik) eseri olabilir.’’ (Türk Savun Kendini - Kalemin Namusu 1)
  • "İletişim Çağı'ndan önce, gerçekler gizlenmek yoluyla uyutulan toplumlar, İletişim Çağı'nda gerçekler gizlenemez olduğundan, artık gerçekler çarpıtarak uyutulur oldular. Gizlenemeyen gerçekler, çarpıtılarak kullanılıyor, bu karanlıktan da tiksinç bir durumdur." (İletişim Çağında Aydın Kirlenmesi: Nomos ve Aydın 3)
  • "... Orgeneral Kenan Evren’in Mart 1978’de Genelkurmay Başkanı olmasıyla birlikte ağır basacak ve Türkiye’nin federasyon sözü vermesi karşılığında Amerika, Türkiye’ye uyguladığı ambargoyu 25 Eylül 1978’de kaldıracaktı." (Türk Savun Kendini - Kalemin Namusu 1)
  • Mustafa Kemal,yalnızca bir ordu komutanı değil aynı zamanda devletler arası güçler dengesini,güçler arasındaki ilişkileri ve çelişkileri an be an izleyip,hangi zamanda ne yapılması gerektiği konusunda en doğru kararları veren bir "stratejist"ti. (Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş ve Atatürk Dersi)
  • "ABD’de “Tek Resmi Dil: İngilizcedir”, “Vatandaş İngilizce Konuş!” demek, Demokratik Cumhuriyetçiliktir; buna karşılık Türkiye’de “Tek Resmi Dil Türkçedir”, “Vatandaş Türkçe Konuş!” derseniz, “bilileri” sizi anında “Irkçı Faşist” olarak damgalayacaktır." (Türk Savun Kendini - Kalemin Namusu 1)
  • Din alaninda Reform, dinin ilk, düzgün, bozulmamış biçimine geri dönüş anlamına gelir, 'dini bozmak' anlamına gelmez. Bir takım İslamcılar, "İslam’da Reform olmaz, İslam’da Reform isteyen kafirdir, dinden çıkmıştır," derler. Oysa; Kur'an'da Reform olmaz, Kur'an ilk biçimdedir, bozulmamıştır; fakat Müslümanların İslam’ı yaşayışlarında Reform olur, çünkü bu alanda bozulma vardır. (İslam'da Bilimin Yükselişi ve Çöküşü)
  • Irak, 2000 yılı Kasım'ında ürettiği petrolü Amerikan dolarıyla satmayı bırakıp euroya geçmekle, Amerikan dolarının dünya egemenliğine, dolayısıyla dünya üzerindeki Amerikan üstünlüğüne son verecek kertede önemli, çok akıllıca bir saldırı gerçekleştirmiş. 11 Eylül'de ikiz kulelerin vurulmasından bir yıl önce gerçekleşen ve Amerikan egemenliğine ikiz kuleler saldırısından çok daha büyük zararlar verecek türden bir eylem bu. (Euro Dolar Savaşı)
  • Bir devletle yurttaşları arasındaki duygusal, manevi ve tarihi bağlar, emperyalistlerin gerçekleştirdiği psikolojik savaş yayınlarıyla, kafalar karıştırılarak, beyinler zehirlenerek kopartılabilir; fakat yurttaşla devlet arasındaki maddi, tapu ve mülkiyet bağları, ülke askeri işgale uğrayıncaya, yani tapu daireleri yabancı devletlerin eline geçinceye dek asla koparılamaz. Amerika Irak'ı işgal ettiği zaman yaptığı ilk iş tapu kayıtlarını yakmak olmuştu. İşte Irak devleti ile Irak ulusu arasındaki maddi, mülkiyet bağı o anda kopartılmıştır. Iraklılar ellerindeki tapular Amerikalılarca onaylanmadıkça kendi mülklerine yeniden sahip olamayacak artık. (Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda)
  • Terörün kökeninde Kur’an ve İslam yoktur; kimi İslamcıları satın alarak kendi çıkarları doğrultusunda paralı asker gibi kullanan bir takım devletler vardır. (Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda)