Dilek Ağacı - William Faulkner Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Dilek Ağacı kimin eseri? Dilek Ağacı kitabının yazarı kimdir? Dilek Ağacı konusu ve anafikri nedir? Dilek Ağacı kitabı ne anlatıyor? Dilek Ağacı kitabının yazarı William Faulkner kimdir? İşte Dilek Ağacı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: William Faulkner
Çevirmen: Ülker İnce
Yayın Evi: Kırmızı Kedi
İSBN: 9786059658935
Sayfa Sayısı: 72
Dilek Ağacı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Dilek Ağacı, dünyanın en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen, Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi William Faulkner'ın bilinen tek çocuk kitabıdır. Faulkner, Dilek Ağacı'nda birbirinden ilginç kişilerden oluşan bir grubun, efsanevi bir ağacın çevresinde gerçekleşen sürükleyici serüvenini kaleme almıştır.
Düşsel anlatımıyla her sayfasında küçükler kadar büyükleri de şaşırtacak olan bu eşsiz kitap, ilk baskısında yer alan çizimleriyle bir kez daha hayat buluyor.
Dilek Ağacı Alıntıları - Sözleri
- Savunmasız varlıklara iyi davranırsanız düşlerinizin gerçekleşmesi için Dilek Ağacı'na gerek kalmaz.
- …“Eğer bu kuşa iyi bakar, onu iyi besleyebilirseniz bir daha bencil bir dilekte bulunamazsınız. Çünkü savunmasız varlıkları koruyan, onlara bakan insanların bencil dilekleri olmaz.”
- Savunmasız varlıkları koruyan, onlara bakan insanların bencil dilekleri olmaz.
- "Sizin yapacak başka bir işiniz yok mu, insanları işlerinden alıkoymaktan başka?"
- "Sizin yapacak başka bir işiniz yok mu, insanları işlerinden alıkoymaktan başka?"
- Koyu, mutsuz gözleri deniz suyu gibi değişkendi.
- . Belki de aşkı kitaplara koymakta haklıydılar. Belki de başka hiçbir yerde yaşayamazdı. ...
- Hani insan nane şekeri yiyince nasıl olursa, işte tam öyle.
- Hani insan nane şekeri yiyince nasıl olursa, işte tam öyle.
- Koyu, mutsuz gözleri deniz suyu gibi değişkendi.
- ... Müziği gördüm, duydum Ağır, esintisiz çanları, türkümde Bahar yelinin, bahar kuşunun Ölümsüz doğruları
- - Ben bir savaşta bulundum, dedi. -Hangisinde? -Hiç bilmiyorum. Yalnız pek çok insan vardı. Onu anımsıyorum. -Benim bulunduğum savaş da öyleydi. -Galiba hepsi birbirine benziyor.
- "Günaydın. "Biz Dilek Ağacı'nı arıyoruz," dedi kızıl saçlı oğlan. "Çok uzaklarda," diye yanıtladı yaşlı adam. Ciddi ciddi başını salladı. "Onu bulabileceğinizi hiç sanmam."
- “Ben bir savaşta bulundum,” dedi. “Hangisinde?” “Hiç bilmiyorum. Yalnız pek çok insan vardı. Onu anımsıyorum.” “Benim bulunduğum savaş da öyleydi.” “Galiba hepsi birbirine benziyor.”
- “Doğum gününden bir önceki gece yatağa sol ayağınla girer ve uyumadan önce yastığı ters çevirirsen her şey olabilir.”
Dilek Ağacı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
=Üç= William Faulkner'ın tek çocuk kitabı Dilek Ağacı'nın garip bir hikâyesi var. Faulkner'ın öyküsü ilk kez 1967 yılında The Saturday Evening Post gazetesinde basılıyor, kitap olarak basılmasından 3 gün önce. Ancak aslında öykü 1927 yılında yazılmış. Faulkner bu öyküyü çocukluk aşkı Estelle Oldham için yazmış. Estelle o dönemde neredeyse on yıldır başka birisiyle evli ve Faulkner sevdiğine kavuşmak istiyor. Olay öyle sonuçlanıyor: Estelle ve Faulkner 1929 yılında evleniyor. Ancak bu olay gerçekleşmeden önce, Faulkner Estelle'in peşinde koşarken amacına hizmet etmesi için bu öyküyü kullanıyor. Estelle'in kızı Victoria Franklin'in kalbini kazanmak amacıyla çocuğun 8.doğum gününde yazdığı öykünün el yazımı kopyasını hediye ediyor. Faulkner aynı zamanda öykünün sadece Victoria'ya ait olduğunu ve onun için yazıldığını tescil de ettiriyor. Kitabın girişinde şu şiiri görüyoruz: "VICTORIA'YA "....müziği gördüm, duydum Ağır, esintiz çanları, türkümde Bahar yelinin, bahar kuşunun Ölümsüz doğruları. Ah, bırak solsun: solacak, solmalıdır; Tasalanma, sen sadece düşle, O hep genç ve taze kalacak" Ancak Faulkner aynı şekilde öyküyü Missisippi Üniversitesi'ndeki eğitmen arkadaşlarından birinin kanser olan kızına da hediye ediyor, tescil olayı tekrar ediyor. Bitmedi ama. Faulkner üniversiteden geri aldığı kitabı bu sefer farklı bir biçimde yeniden yazıyor ve bu sefer yılbaşı hediyesi olarak vaftiz oğlu ve aktris bir arkadaşının kızına hediye ediyor. Hediyeyi alanlar öykünün sadece kendileri için yazıldığını sanıyor. Uzmanlar, öykünün farklı el yazımı versiyonlarını inceledikten sonra şu bilgiye ulaşmış: sevdiği kadının kızına verdiği öyküde diğer versiyonlarda olan şu kısım yok: ”Ben kimseyle evleneceğimi sanmam artık" dedi yaşlı adam. "Yani mümkün olsaydı, eğer ". "Bütün kocalar öyle düşünür" dedi Alice'in kocası." Ama mesele kadınları ikna etmek. Kimseyle evlenmeyeceğim diyen adamın işi bitmiş demektir". Estelle'in kızı Victoria seneler sonra öyküyü bastırmak isteyince gerçek ortaya çıkıyor. Telif hakkı sorununun çözülmesi 1964 senesini buluyor. İlk basımda numaralandırılmış 500 kitap var. Kitaptaki çizimler güzel, etkileyici. Şuradan bakabilirsiniz: https://getpocket.com/a/read/723511529 . Buraya yazdığım bilgilerin bir çoğu da bu linkte okuduğum yazıdan alındı. "Muhtaçlara yardım edersen, bir Dilek Ağacına ihtiyacın olmaz dileklerinin gerçeğe dönüşmesi için." Öykünün özü bu cümlede anlatılıyor. Açıkçası etkileyici olduğunu söyleyemeyeceğim bir öykü Dilek Ağacı. Görüldüğü üzere, zaten ,edebiyat uğruna değil, pratik amaçlara hizmet etsin diye yazılmış, ortalığı da karıştırmış. Okunmaması bir şey kaybettirmeyecek, okunması da bir şey kazandırmayacak bir eser. Faulkner'ın yazma, yaratma gücünü anlamamız ya da bunun tadına bakabilmemiz için doğru bir başlangıç kitabı değil. Yine de yazarı mümkün olan ve Türkçede basılan bütün eserleriyle tanımak isteyenler için bir kaynak olduğunu söyleyebiliriz. (CemCBG)
Küçüklere çizimleriyle birlikte okumayı sevdirmek için,büyükler içinse bir mola niteliğinde bir kitap " Dilek Ağacı ". Bir solukta okunan masal.Tavsiye eder, iyi okumalar dilerim. (Ekrem Özkara)
Çocuklara okumayı sevdirmek amacıyla resimlerle görsellik katılarak hazırlanmış bir kitap. Çocuk kitabı olarak görünse de her yaş grubu için,verebileceği katabileceği bilgi deneyim ve duygu zenginliğine sahip, okumaktan keyif alınacak bir kitap. Benim gibi fazla kitap okuyan biri için ara vermek, dinlenmek için iyi bir tercih. (S.C)
Dilek Ağacı PDF indirme linki var mı?
William Faulkner - Dilek Ağacı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dilek Ağacı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı William Faulkner Kimdir?
Amerikan Modernist yazarların babası sayılan Faulkner, rakip gördüğü Ernest Hemingway'den farklı olarak, uzun ve karmaşık anlatımları benimsemiştir. Uyguladığı teknikler arasında bilinç akışı tekniği ve çoğul anlatı (multiple narration) teknikleri bulunur. 1930'larda Avrupa'daki deneysel geleneği izleyen ilk Amerikan yazarıdır.
25 Eylül 1897'de Mississippi'de doğan Faulkner, buradaki Güney geleneğinden oldukça etkilendiği bir çocukluk geçirdi. Daha sonra hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Oxford'daki Lafayette kasabasına taşındılar. Eserlerinde bahsettiği "Jefferson" Oxford'u, "Yoknapatawpha kasabası" ise Lafayette'i temsil eder. Büyük-büyük babası William Clark Falkner Konfederasyon ordusunda görev yapmış, tren yolu yaptırmış ve adını Tippah kasabası yakınındaki Falkner şehrine verdirmiş Mississippi'nin önemli karakterlerinden biridir. Aile soyadları Falkner olmasına rağmen, büyük ihtimalle görevli memurun hatası sonucu Faulkner olmuştur. Liseyi terkettikten sonra bir işte tutunamayıp "wastrel" (defolu mal) olarak anılmaya başlanmıştır. 1918'de, iki ailenin Faulkner'ın ev geçindiremeyeceğine karar verip ayırdıkları nişanlısı Estella Oldham'ın zengin ve yaşlıca olan Cornell Franklin'le evlenip Çin'e yerleşmesiyle büyük bir üzüntü yaşamış ve Yale öğrencisi olan Oxford'dan arkadaşı Phil Stone'un yanına, New Haven'a gitmiştir. Burada katiplik yapmış, Phil Stone'un onun için hazırladığı okuma programıyla klasikleri ve çağdaş yazarları okumuş, bu sayede Melville, Cervantes, Dostoyevski ve Conrad'ın eserlerine büyük hayranlığı oluşmuştur.
Daha sonra Toronto'da yardımcı pilotluk yapıp Oxford'a geri dönen yazar bu sefer Mississippi Üniversitesi'ne girmiş, burada "Marionettes" adlı bir grup kurup aynı adı taşıyan bir oyun yazmaya çalışmış fakat başaramamış ve 1921'de okulu bırakıp New York'a gitmiştir. Burada bir kitapçıda çalışmış ve Sheerwood Anderson'ın ileride eşi olacak olan Elizabeth Prall'la tanışıp arkadaşlık kurmuştur. Aynı yılın Aralık ayında Oxford'a geri dönmüş ve bu sefer de üniversitede postane müdürü olarak çalışmaya başlamıştır. 1924'de The Marble Faun(Mermer Tanrıça) adlı şiir kitabını basmıştır.
1925'de New Orleans'a gidip arkadaşı olan Elizabeth Prall sayesinde Sherwood Anderson'ın "çırağı" olmuş ve onun yönlendirmeleriyle Birinci Dünya Savaşı sonunda entellektüellerde ve toplumda görülen sıkıntı ve büyük üzüntüyü benimseyip, yine Anderson'ın yönlendirmesiyle 1926'da Soldier's Pay'i yazmıştır.
1929'a dek olan yazılarında şeytani özellikler taşıyan karanlık kötü kadın karakterler görülürken, 1928'de Estella'nın boşanıp dönmesi ve William Faulkner'ın onunla evlenmesiyle bu kadın modeli değişmiştir. 1929'da Sartoris'i yazmıştır. Bu eserinin önemli özelliği, Faulkner'ın ünlü Yoknapatawpha kasabası sembolünü ilk kullandığı kitabı olmasıdır. Aynı yıl ünlü eseri The Sound and the Fury'yi (Ses ve Öfke) yazmış ve büyük bir başarı kazanmıştır. 1930'da ise As I Lay Dying'de (Döşeğimde Ölürken) 40 mil ötedeki Jefferson'a gömülmek istediğini söyleyen Addie Bundren'in cenazesinin ailesi tarafında buraya götürülmesi anlatılır.
Paraya sıkıştığı bir dönemde, sırf satış yapması için 1931'de yayımlanan Sanctuary'yi (Kutsal Sığınak) yazar fakat beklediği kadar büyük satışı sağlayamaz. Daha sonra devam eden maddi sıkıntıları yüzünden ara ara Hollywood'da senaryo yazarlığı yapar. 1932'de ise Light in August'u (Ağustos Işığı) yazar. Bu eserde, Lena Grave, Joe Christmas ve Peder Hightower'ın geçmişe saptantılı hikayeleri birçok anlatıcı kullanılarak anlatılır. 1936'da Absalom! Absalom!'u yazar.
Faulkner eserlerinde genel olarak Güney kültürünün çöküşü ve bozuluşunu, ve aile sevgisi ve gururunun yok oluşunu ele alır.
1949 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandıktan sonra, 1955'de Pulitzer Ödülü'nü alan Faulkner, 1962'de bir kalp krizi sonucu ölmüştür.
William Faulkner Kitapları - Eserleri
- Ses ve Öfke
- Döşeğimde Ölürken
- Kutsal Sığınak
- Ağustos Işığı
- Dilek Ağacı
- Abşalom, Abşalom!
- Çılgın Palmiyeler
- Yenilmeyenler
- Ayı
- Emily’ye Bir Gül
- Duman
- Kurtar Halkımı Musa
- Köy
- O Akşam Güneşi
- Mektuplar
- Aşk ve Ölüm
- Sartoris
- Kırmızı Yapraklar
- Doktor Martino
- Mayday
- Intruder in the Dust
- Kurtar Halkımı Musa
- Ağustos Işığı
- Seçilmiş Eserleri
- The Mansion
- Pylon
- These 13
William Faulkner Alıntıları - Sözleri
- Daha ileri bir yaşta olsaydı, çocuk buna dikkat eder, neden daha büyük bir ateş yakmadığını anlamaya çalışırdı- yalnızca savaştaki savurganlığı ve yıkımı görmekle kalmayıp kanında kendisinin olmayan nesneleri hoyratça harcama eğilimi de taşıyan bir adam, neden önüne çıkan her şeyi yakmıyordu ki? (Emily’ye Bir Gül)
- Ben Tanrıyı hep bir adam gibi düşledim dedi kadın. (Kutsal Sığınak)
- ve çoktandır öğrenmişki insan özgür olamaz ve olsa da buna dayanamaz. (Ayı)
- Haksızlık yapılırken oturup bakamam. (Kutsal Sığınak)
- Yaşlı insanlar için tüm geçmiş, matematiksel bir düzen içinde gitgide uzaklaşan bir yol değil,en çetin kışlardan bile pek etkilenmeyen ve şimdi artık kendilerinden son on yılın darboğazıyla ayrılmış bulunan koskoca bir çayırlıktır. (Emily’ye Bir Gül)
- Onun gölgesi bende olsa ben de kendi gölgemden korkardım. (Kutsal Sığınak)
- ... hayat her zaman sen tüm olanakları yaşayıp tüketmeden önce biter. Ve bütün bunlar bir yerlerde var olmayı sürmeli, bütün bunlar yalnızca bir yana atılmak için icat edilmiş, yaratılmış olamaz. (Kurtar Halkımı Musa)
- Ben, insanın son bulacağını kabul etmiyorum. Dayanacağını düşünerek, insanın ölümsüz olduğunu söylemek kolaydır. (Kırmızı Yapraklar)
- Çünkü bir insan yüreğinin tarihindeki, birbiriyle çelişen giderek birbirini çürüten olayların sanat yoluyla bir düzene sokulup perçinleştirilmesi, böylelikle gerçeğe benzer, inanılır bir duruma getirilebilmesi ancak ve ancak yazında olur. (Duman)
- “Bir şeyi yapmaktan korktuğun zaman yaşadığını bilirsin “ dedi. (Emily’ye Bir Gül)
- "Çünkü bir insan her zaman şimdi çektiği sıkıntılardan çok ileride çekebileceği sıkıntılardan korkar. Bir değişikliği göze alamaz da, alışık olduğu sıkıntılarına dört elle sarılır. Evet. Çoğu adam yaşayan insanlardan nasıl kaçıp kurtulmak istediğini anlatır. Ama ölü insanlardır zarar veren. Sessizce bir yerlerde yatıp onu yakalamaya çalışmayan ölülerdir, kaçamadığı." (Ağustos Işığı)
- Benim kızdığım bir şey varsa, o da namussuzca ikiyüzlülük. (Ses ve Öfke)
- ...toprak, insanlar ancak ona karşı doğru davranırlarsa, üstünde yaşamalarına, onu kullanmalarına, ondan yararlanmaIarına izin verir, öyle davranmazlarsa, tıpkı pirelerinden kurtulmak isteyen 1köpek gibi, silkelenip onları sırtından atarmış... (Yenilmeyenler)
- Aynı anda birden fazla erkekle oynaşmaya kalkan kadın budalanın biridir. Erkekler derttir. Ne diye derdini ikiye katlasın ki insan? (Kutsal Sığınak)
- "Günaydın. "Biz Dilek Ağacı'nı arıyoruz," dedi kızıl saçlı oğlan. "Çok uzaklarda," diye yanıtladı yaşlı adam. Ciddi ciddi başını salladı. "Onu bulabileceğinizi hiç sanmam." (Dilek Ağacı)
- Sen beyazları anlamıyorsun. Çocuk gibidir bu adamlar, dikkatli davranman gerekir, çünkü bir adım sonra me yapacaklarını asla bilemezsin. (Emily’ye Bir Gül)
- Çünkü şimdiye kadar hiçbir savaş kazanılmamıştır demişti.Dahası savaşılmamıştır bile. Savaş alanı insanların delilikleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zafer felsefecilerle budalaların hayalidir. (Ses ve Öfke)
- ... yaşamla edebiyat arasında derin bir uçurum bulunduğunu anladım - anladım ki, hayatı her yönüyle yaşayabilenler, yaşıyor; yaşayamayıp da bunun açısını içlerinde yeterince derinden duyanlar, yazar oluyorlar. (Yenilmeyenler)
- Sevgili Bama Hala , kitabımı beyaz adamlar basacak artık. Harcourt &Brace A.Ş beni Liveright' dan satın aldı. Burası çok daha iyi. Kitap Şubatta çıkacak. Ayrıca şimdiye kadar okuduğum en korkunç kitap. (Mektuplar)
- Çünkü insan daha önce çektiği acılardan hep bir parça korkar. (Çılgın Palmiyeler)