Dinde Deformistler 1 - Ali Eren Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Dinde Deformistler 1 kimin eseri? Dinde Deformistler 1 kitabının yazarı kimdir? Dinde Deformistler 1 konusu ve anafikri nedir? Dinde Deformistler 1 kitabı ne anlatıyor? Dinde Deformistler 1 PDF indirme linki var mı? Dinde Deformistler 1 kitabının yazarı Ali Eren kimdir? İşte Dinde Deformistler 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ali Eren
Yayın Evi: Yasin Yayınevi
İSBN: 9786053460480
Sayfa Sayısı: 432
Dinde Deformistler 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Değerli okuyucu!
Din alimi görüntüsündeki bazı kimseler, şimdiye kadar öğrenilegelen İslamın yanlış olduğunu ve bu yanlışlığı kendilerinin düzelteceklerin söylüyorlar.
Bu ümmeti toptan suçlayarak, Peygamberimiz’in ümmetinin yanlış inanca sahip olduğunu ve, “ümmet-i Muhammed’in eski sapık ve putperest topluluklar gibi olduğunu” söyleyebiliyorlar.
“Peygamberimizin “bir nur kaynağı olamayacağını” söyleyebiliyorlar.
“Peygamberle diğer insanların arasında fark olmadığını” söyleyebiliyorlar.
-Haşa-“Allah’ın,iki yüzlü bir Roma putu olduğunu” ve “Peygamberimiz’in normal bir ruh yapısına sahip olmadığını” söyleyebiliyorlar.
İslamın 5 şartından biri olan haccın, “en mantıksız bir eylem olduğunu” söyleyebiliyorlar. …
Bunun gibi, kabul edilmesi mümkün olmayan daha nice tehlikeli sözler…
Okudukça şoktan şoka gireceğiniz bu kitap, işte bu kimseleri tanıtmak için hazırlandı…
Elinizdeki eserin başındaki “Bu kitap hakkında” başlıklı kısa yazıyı okumadan, lütfen bu kitabı elinizden bırakmayınız…
Dinde Deformistler 1 Alıntıları - Sözleri
- peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, miraç gecesi sabahı bu yolculuğu anlatınca, meseleyi imanla değil inançsız akılla değerlendirmeye kalkışan bazı müslümanlar, anlamadıkları için islamdan dönüp mürted olmuşlardır. zaten maneviyatsiz kuru akıl, insanı götürse götürse ancak ve sadece inkar ve mürtedliğe götürür.
- "Bundan yirmi beş sene kadar önce, Şeriati' nin meşhur ve hacimli kitabı İslam Şinası'nın Türkçe tercümesini okurken, bir sayfasında gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Yazar aynen şöyle diyordu: "Allah gerçek bir Janus'tur..." Janus'un manası nedir? Ansiklopedilere bakınca, bunun iki çehreli bir Roma putunun adı olduğunu öğreniyoruz. Bir Müslüman Yüce Allah'ı nasıl olur da bir puta benzetebilirdi. Üstelik de "gerçek Janus" diyor. Yani tevili mevili yok" M.Şevket Eygi
- Düzgün tefsirler insanı bilgilendirip olgunlaştırdığı ve imanını kuvvetlendirdiği halde, diğerleri okuyucusunu mânen mahveder.
- Osmanlı döneminin son zamanları ile 2. Meşrûtiyeti takip eden yıllardaki “Türkçülük ve Dilde Sadeleşme" akımının arkasından, önemli münakaşalara sebep olan "Ezanın Türkçeleştirilmesi" meselesi ortaya atıldı. Bu fikri 1918’de ilk ortaya atan Ziya Gökalp idi. Halbuki aynı Gökalp, Osmanlılık idealini taşıdığı dönemde, 1908'de Ezan adlı şiirinde, ezanı “Büyük asrın (asr-ı saadetin/Peygamberimiz'in zamanının) sesi" olarak anıyor ve şu mısralarla övüyordu: Okunurken ezan, sanır her vicdan Cebrâildir; gelmiş Bilal ağzından Bütün İslam âlemine seslenir. Bu mısraların sahibi Ziya Gökalp, Selânik'e yerleştikten sonra 1918'de yazdığı Yeni Hayat kitabındaki "Vatan" şiirinde 180 derecelik bir dönüş sergiliyor ve şöyle diyordu: Bir ülke ki câmiinde Türkçe ezan okunur Köylü anlar mânâsını namazdaki duânın Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hudâ'nın Ey Türk oğlu! İşte senin orasıdır vatanın. Ziya Gökalp, ezan ve Kur'an’ın Türkçe okunma fikrini Türkçülüğün Esasları kitabında da tekrarladı. Onun bu fikirleri Cumhuriyet döneminde hararetle nimsendi ve 1932'de ezanın Türkçe okunmasına karar verildi. Türkçe ezan ilk defa 29 Ocak 1932'de Fatih Câmii'nde okutturuldu... Hedef sadece ezan değildi. Ezanla beraber diğer ibâdetlerin de Türkçeleştirilmesi üzerinde duruluyor ve hedef şöyle belirleniyordu: Tekbirin, ezanın, kâmetin, salânın, hutbenin ve namazın Türkçeleştirilmesi.. Bu iş için, Dolmabahçe sarayında çalışmak üzere Aralık 1931'de 9 hafız görevlendirildi. Bu heyet, tekbir, ezan ve kâmeti konservatuvardan bazı sazların da katılımıyla meşk ederek hazırladı. Diğer 8 hafız “Allâhü Ekber" lafzını “Allah büyüktür" şeklinde, Ali Rıza Sağman ise “Tanrı uludur" şeklinde tercüme etti ve bu tercüme kabul edildi. Ezanın "Hayye ale'l-felah" cümlesi önce "Haydi kurtuluşa" diye tercüme edilmek istendiyse de vazgeçildi. Çünkü böyle denilince, ezanı duyup da namaza gelmeyenlerin kurtuluşa eremeyecekleri ilan edilmiş olacaktı. Onun için "Felah" kelimesi Arapça olmasına rağmen, "Haydi kurtuluşa" demek yerine "Haydi felâha" şeklinde okunmasına karar verildi. Türkçe Kur'an, Türkçe tekbir ve Türkçe kâmet ise 3 Şubat 1932'ye rastlayan Kadir Gecesi'nde, o zaman henüz müze haline getirilmemiş olan Ayasofya Câmii'ndeki mevlidde okunup radyodan da naklen yayınlandı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da bu uygulamayı kabul etmesi sağlandı.
- İmam Suyuti hadislere itiraz etmeyen ve sadece 200.000 hadisi ezbere bilen bir hadis hafızı, yani küçücük(!) bir âlimdir.İslamoğlu ise bütün hadis ilmi CD deki / Elfiye deki hadislere bağlı olan, Suyuti'ye göre kocaman(!) bir âlimdir. Demek ki bundan dolayı İmam Suyuti'yi tenkit ediyor. Öyle ya, her zaman büyüğün küçüğü tenkide hakkı vardır. İmam Suyuti 500 senedir hala okunan Celaleyn gibi bir tefsirin ortak müellifi olan küçücük bir âlimdir. İslamoğlu ise "Hayat Kitabı Kur'an" isimli tefsirî bir meal hazırlamıştır ki maşallah bu eseri tenkit için yazılan kitaplar eserden daha fazla sahife tutmaktadır. Hangi fâniye böyle bir bahtiyarlık nasip olur?
- Tâbîînin büyüklerinden Hasan Basrî rahmetüllâhi aleyh Hazretleri'ne, “Yâ İmam siz ashabı kiram gibisiniz" dediklerinde, o zat şöyle cevap vermişti: "Siz ashabı kiramı ne zannediyorsunuz! Siz onların dine bağlılığını görseydiniz bunlar deli derdiniz; onlar da sizi görselerdi bunlar müslüman değil derlerdi."
- Bir kimse ne kadar ibâdet ederse etsin ve derecesi ne kadar yüksek olursa olsun, kendi çalışmasıyla mürşid olamayacağı gibi peygamber de olamaz. Mürşidlik de peygamberlik de Allah'ın seçmesi ve tayiniyledir.
- Peygamberimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Mirac gecesi sabahı bu yolculuğu anlatınca, meseleyi imanla değil inançsız akılla değerlendirmeye kalkışan bazı Müslümanlar, anlamadıkları için İslamdan dönüp mürted olmuşlardır. Zaten mâneviyatsız kuru akıl, insanı götürse götürse ancak ve sadece inkar ve mürtedliğe götürür. Öbür taraftan, Peygamberimizin Mirac yolculuğunu, "Resûlüllah söylüyorsa doğrudur" diye, tereddüt etmeden, duraklamadan, şeksiz şüphesiz kabul eden Hazreti Ebû Bekir radıyallâhü anh de "Sıddîkiyet" makamına erişmişti.
Dinde Deformistler 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabımız; Muhammed Esed, Ali Şeriatı ve Mustafa İslamoğlu'nun yazdığı tefsir kitaplarında bulunan açık ve kabul edilemez hataları ve bu zatların itikatlarını bizlere tek tek anlatıyor. İnsanlar bir şeye inanma bağlanma eğilimindedir. Çünkü yaradılışımız böyledir. Biz Allah'a ibadet etmek üzere yaratıldık. Ama Müslümanım diyen kişi dinini iyi bilecek. Hata yapabilir tabiki çünkü insanız. Ama araştırmadan, doğru kitapları okumadan nasıl anlayacağız eksik halimizle? Bize yol gösterici peygamberler göndermiş Rabbim. Onlardan sonra bize dinimizi unutmamamız için hep hatırlatan, anlaması zor olan meseleleri izah eden Ashabı Güzin, Tabiin, tebea tabiin ve alimler, veliler gelmiş. Bu kitabı okurken önce normal olarak ilerledi. Zaten dinimize aykırı olan masonlar vs. Kendilerini gizleyip itikadımızı, dinimizi değiştirmeye çalıştığını duyduk ve okumuştuk. Ama şimdi günümüzde Müslümanım, Hanefiyim deyip Peygamberimize, ashabına ve devamındaki mübarek zaatlara hakaret edenlerin varlığı beni acayip kızdırıyor. Sorsan herkes aklı başında ama din söz konusu oldumu herkes yanlışı tercih ediyor. Niyeyse doğruyu bir türlü göremiyor. Yoksa görmek mi istemiyor. Ben Mustafa İslamoğlu'nu duydum sapık fikirleri var diye lakin hiç kitabını alıyım okuyum, videolarını dinleyin demedim. Bunu niye yapayım adam sapık düşünüyorsa benim itikadıma, dinime zarar veriyorsa. Neyse kitabı okurken merak ettim ve bir videosunu açtım gerçekten açıktan açıktan tuhaf ve sapık itikatlı olduğunu bildirir şekilde konuşuyor ama onu dinleyenler kör mü sağır mı kalbimi mühürlü yoksa çok mu cahil bilmiyorum. Severek dinliyorlar. Büyük hayranlıkla! Ve bol la havle okudum, tevbeler çektim. Ama asıl sinirlenmem de altındaki yorumların poztifliğine oldu. Ey insan uyan uyanda doğruyu gör ve doğru kaynaktan oku,dinle. Rabbim tüm müslümanların itikadını,dinini gizli ve açık düşmanlardan korusun . Amin. Not: Kitap henüz bitmedi ama ben dayanamadım. (Müşkülpesent)
Sayın yazar/i9210 sayesinde bu kitapta doğru bildiklerimi yanlış olduğunu anladım ve daha bu hayatta bilmediğim ne kadar çok şey olduğunu farkettim. Bu uygulamada gördüğüm gibi insanların çoğu yazar/i266'yi yanlış tanıyorlar halbuki azıcık araştırıp her önüne gelen kitabı okumasalar her şey daha güzel olacak. (ars)
Baştan sona şaşırdığım tespitlerle dolu bir kitaptı. Ne kadar dikkatsiz olduğumu ne kadar sakallı görsek hoca sandığımızı gösteren muhteşem bir kitaptı. Din Kültürü derslerinden başlayıp hoca geçinen bir sürü yazarların yaptığı din dışı faaliyetlere dikkat çeken farkındalık oluşturan nadide kitap. (Gamze Uyar)
Dinde Deformistler 1 PDF indirme linki var mı?
Ali Eren - Dinde Deformistler 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dinde Deformistler 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ali Eren Kimdir?
İlkokul, ortaokul ve lise tahsilini Bor’da; yüksek öğrenimini ise, Konya Selçuk Üniversitesinde tamamlamıştır. İlk öğretmenliğini Karabük- Safranbolu’da üç yıl süre ile yapmıştır.
1970-1972 yılları arasında yedek subay olarak askerlik görevini tamamlamıştır.
Matematik öğretmeni olarak Niğde Atatürk Ortaokuluna, oradan da kendi lise tahsilini görmüş olduğu Bor Şehit Nuri Pamir Lisesine öğretmen olarak geri dönmüş ve burada altı yıl görevine devam etmiştir. Daha sonra bazı nedenlerden dolayı öğretmenlik görevinden istifa ederek 1979 yılında Birko A.Ş- Koyunlu Halı Fabrikasında 17 yıl Kalite Kontrol Müdürlüğü yaparak 1996 yılında emekli olmuştur.
Bu sıralarda ilk olarak 1973 yılında Mustafa Asım Köksal Efendiden şer-î, fıkhî ve manevî ilmi 25 yıl boyunca belirli zamanlarda almaya devam etmiştir.
Ali Eren Kitapları - Eserleri
- Dinde Deformistler 1
- Dinde Deformistler 2
- Her Yönüyle İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Dini Hikayeler
- Cennet Yolunun İşaretleri
- Dini Hikayeler
- İslamda Evlilik ve Aile Eğitimi
- Peygamberler Tarihi
- Hz. Ebubekir
- 40 Hadis Tercümesi
- Hz. Ömer
- En Güzel Dualar
- Yemen İllerinde Veysel Karani
- Hz. Osman
- Hz. Ali
Ali Eren Alıntıları - Sözleri
- "Rahman ve Rahim olan Allah kimseye belâ vermez, o kimse azmadıkça. Zalimlere ise azap pek çabuk erişir." (Peygamberler Tarihi)
- Çocuğun anlamasından ana-baba müteessir olmamalıdır. Çünkü onun ağlaması ana ve baba için duadır. (Her Yönüyle İzdivaç ve Mahremiyetleri)
- Adam kendi yaratılışını unutuyor da, "hiç babasız bebek olur mu" diyerek delâlet bataklığına düşebiliyor. (Peygamberler Tarihi)
- Tâbîînin büyüklerinden Hasan Basrî rahmetüllâhi aleyh Hazretleri'ne, “Yâ İmam siz ashabı kiram gibisiniz" dediklerinde, o zat şöyle cevap vermişti: "Siz ashabı kiramı ne zannediyorsunuz! Siz onların dine bağlılığını görseydiniz bunlar deli derdiniz; onlar da sizi görselerdi bunlar müslüman değil derlerdi." (Dinde Deformistler 1)
- Hz. Muaviye büyük bir sahabe topluluğu ile Bizans'a gazaya gitti. İstanbul'u kuşattı. Bu gaza ile ilgili olarak sahih bir hadiste: "Kostantıniyye'ye gazaya gidecek ilk ordunun askerleri bağışlandı." buyruldu. (Dinde Deformistler 2)
- Devlet başkanı, askerlerini ölüme sürüklemek yerine, onları korumalıdır, onların güvenliğini sağlamalıdır.. (Hz. Osman)
- • Onu dini meselelerde fakih (bilgili) • Dünya ile ilgili meselelerde zahid (dünyevi işlerden el ayak çekip ibadete yönelen) • Kendi ayıplarını gören ( başkalarının ayıp ve kusurlarıyla ilgilenmeyen) bir kimse eyler. (Cennet Yolunun İşaretleri)
- İbrahim Aleyhisselam, sofrasında misafir olmadan yemek yemezdi. Misafir gelmezse, evinin önüne oturur, misafir beklerdi. (Dini Hikayeler)
- Hz. Muaviye'yi Şam valisi yapan Hz. Ömer şöyle dedi: "Muaviye'den sadece iyilikle bahsedin. Zira ben Rasulullah'ın şöyle dediğini işittim: 'Allah'ım, onun (Muaviye'nin) vasıtasıyla insanları hidayete erdir.'" (Dinde Deformistler 2)
- İmam Suyuti hadislere itiraz etmeyen ve sadece 200.000 hadisi ezbere bilen bir hadis hafızı, yani küçücük(!) bir âlimdir.İslamoğlu ise bütün hadis ilmi CD deki / Elfiye deki hadislere bağlı olan, Suyuti'ye göre kocaman(!) bir âlimdir. Demek ki bundan dolayı İmam Suyuti'yi tenkit ediyor. Öyle ya, her zaman büyüğün küçüğü tenkide hakkı vardır. İmam Suyuti 500 senedir hala okunan Celaleyn gibi bir tefsirin ortak müellifi olan küçücük bir âlimdir. İslamoğlu ise "Hayat Kitabı Kur'an" isimli tefsirî bir meal hazırlamıştır ki maşallah bu eseri tenkit için yazılan kitaplar eserden daha fazla sahife tutmaktadır. Hangi fâniye böyle bir bahtiyarlık nasip olur? (Dinde Deformistler 1)
- FATIMA (R.A) VALİDEMİZİN AÇLIĞI Birgün Fatıma validemiz (r.a) Peygamberimizin huzuruna gelmişti. Açlıktan benzinin sarardığı belliydi. Çünkü Hazreti Fatıma 'nın yüzünde bir sarılık vardı.Server-i Kainat efendimiz hazreti Fatıma validemizin yüzüne baktı,gözlerinden yaş geldi. Mübarek ellerini Hazreti Fatıma'nın göğsüne koyarak-Mealen-şöyle dua etti:"Ey açları doyuran Allahım!Muhammed'in kızı Fatıma'yı aç bırakma!" O anda Hazreti Fatıma'nın yüzündeki sarılığın gitmiş olduğu ve yerine pembeliğin gelmiş olduğu görüldü.İmran bin Hüsayn diyor ki:Sonra kendisiyle görüştüğüm hazreti Fatıma validemiz bana "ondan sonra bir daha açlık hissetmediğini "söyledi. (Her Yönüyle İzdivaç ve Mahremiyetleri)
- Bir kimsenin ahmak olduğunun alâmeti, kendi ayıbını bırakıp başkasının ayıbıyla meşgul olmasıdır. (Dini Hikayeler)
- Hazreti Ebûbekir (ra) Efendimiz buyurdular ki: • İffet,(kimseden bir şey istememek) fakirliğin süsüdür. • Şükür,verilen nimetin süsüdür. • Sabır,gelen belanın süsüdür. • Yumuşak huyluluk,ilmin süsüdür. • Tevâzu,öğrencinin süsüdür. • Çok ağlamak,korkunun süsüdür. • Minnet etmemek, (başa kakmamak) iyiliğin süsüdür. • Huşû, (tevâzu,alçak gönüllülük) namazın süsüdür. (Cennet Yolunun İşaretleri)
- Kâşifi tevsiri şöyle demektedir: - Dört peygamber hâlen hayattadır. İkisi göklerde, ikisi de yeryüzünde. Göklerde olanlar; Hazret-i İsa (Aleyhisselam) ve Hazret-i İdris (Aleyhisselam) Yeryüzünde olanlar: Hazret-i Hızır ve Hazret-i İlyâs' tır (Peygamberler Tarihi)
- Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurdu :Müslüman bireyin, Müslüman ailenin ve Müslüman toplumun eğitiminin temel ilkelerinin Kur'an'dan alınması gerektiğini beyan etmiştir.. (Hz. Osman)
- Resülullah ( s.a.v) buyurdu ki, " Ya Ebubekir, sen benim gören gözüm ve anlayan gönlüm yerindesin". (Dini Hikayeler)
- peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, miraç gecesi sabahı bu yolculuğu anlatınca, meseleyi imanla değil inançsız akılla değerlendirmeye kalkışan bazı müslümanlar, anlamadıkları için islamdan dönüp mürted olmuşlardır. zaten maneviyatsiz kuru akıl, insanı götürse götürse ancak ve sadece inkar ve mürtedliğe götürür. (Dinde Deformistler 1)
- Hz. Osman (r. a.) şöyle söylemiştir:"Kalplerimiz temiz olsaydı, Allah 'ın kelamına doyamazdık." (Hz. Osman)
- Akılsız dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun ondan iyidir. (Dini Hikayeler)
- "Hiç şüphesiz,kalplerin bozulması şu altı sebepten dir. * 'Sonra tevbe ederim' düşüncesiyle günah işlemek. * Öğrendiği ilimle amel/ibâdet etmemek. * Yaptığı ibâdetleri ihlas ve samimiyetle yapmamak. * Allah'ın verdiği rızkı yiyip, şükretmemek. * Allah'ın taksimine râzı olmamak. * Defnettikleri ölülerden ibret almamak. (Cennet Yolunun İşaretleri)