Direğin Tepesinde Bir Adam - Zeyyat Selimoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Direğin Tepesinde Bir Adam kimin eseri? Direğin Tepesinde Bir Adam kitabının yazarı kimdir? Direğin Tepesinde Bir Adam konusu ve anafikri nedir? Direğin Tepesinde Bir Adam kitabı ne anlatıyor? Direğin Tepesinde Bir Adam PDF indirme linki var mı? Direğin Tepesinde Bir Adam kitabının yazarı Zeyyat Selimoğlu kimdir? İşte Direğin Tepesinde Bir Adam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Zeyyat Selimoğlu
Yayın Evi: Eksik Parça
İSBN: 9786059442473
Sayfa Sayısı: 128
Direğin Tepesinde Bir Adam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Direğin Tepesinde Bir Adam, Zeyyat Selimoğlu’nun deniz insanlarını anlatan öykülerini bir araya getiriyor.
Karadan kopup açık denizlere açılan gemilerde çalışan insanların hayatlarından kesitleri etkileyici bir yalınlıkta yansıtır. Öyle ki; insandaki insanı anlatırken onların dünyalarını biçimleyen denizin gerçekliği de bütün yanlarıyla öykülere siner.
Lirik, etkileyici, bir o kadar da dil şenliğinde bir dünyanın yansılarını getirir bize bu öyküler.
Direğin Tepesinde Bir Adam’ı okuduğumda, süslemelerden uzak, söz sanatlarına itibar etmeyen, kendine özgü bir gerçekçilik anlayışı olduğuna karar vermiştim. Kitap da Sait Faik Armağanı’nı kazanmıştı.
Kitabı yeniden okurken, onun öyküleri üzerine yıllar önce vardığım yargıları, bugün övgüyü artırarak tekrarladım.
Doğan Hızlan
(Tanıtım Bülteninden)
Direğin Tepesinde Bir Adam Alıntıları - Sözleri
- Üç şey var ki gemide, geceleri çalışmaktan geri kalmıyor; geminin pervanesi, farelerin dişleri, gemicinin özlemi...
- Yalnız çiçek mi küser, insan mı küser? Ateşin de bir küsmesi vardır ki... Ateş Baba ne derdi biliyor musun? Oğul, derdi, ateş neye benzer dediler mi, hiç durup da düşünme, kadındır de... O da kadın gibi, kıvamında olmak için ilgi bekler bakım ister, okşanmak ister... Okşayacaksın ara sıra, süngüyü uzatıp okşayacaksın, küsmeğe yüz tuttu mu ilgini eksik etmeyeceksin, ama fazla ileri de gitme ilgi gösterirken, şımartırsın ateşi , bozulur, sapıtır, ne oldum delisi olur, soysuzlaşır. Ateş sıcak bir kadındır, küreklendikçe güzelleşir, sevinir. Ama bir de söndü mü, kısır kadın gibi döllenmesi zor olur. Ateş kadın gibidir, külhan denen cehennemi cennet eder okşamayı bilirsen.
- Ölümde bir bozukluk var... Yakışanı bulunmamış, adam marangoz bakıyorsun, doğdu doğalı tahta rendelemiş, basbayağı ölüveriyor, olmaz; marangoz rende olmalı, planya olmalı ölürken, kitapçı kitap olmalı, ressam tablo haline girmeli, cellat darağacı olmalı. Ölüsü bile işe yaramalı adamın, yararlı olmalı... Yaşarken hiçbir işe yaramadı mı bir adam, işte ceset gibi ölmek onun hakkı...
- (...)Yazının şehvetine hiçbir zaman kaptırmamıştır kendini Selimoğlu.(...) Doğan Hızlan Zeyyat Selimoğlu’nun İyi Öykülerinin Öğrettikleri
- - Bu Hurşit doğru diyor, karşılıklı sevinirken birer de şeker atıp ağzına daha çok sevinirsin. Ağzın bile tatlanır, dilin damağın sevincine katılır. - Ağzın da bayram eder. - Ya burnun? - Burnuna ne bayramdan? - Lokumun bir güllü lokum diye çeşidi vardır. Yerken gül kokusu yayılıyor burnuna. Yalnız dil damak değil, burun da bayram ediyor.
- Başaltı bir karanlık, ısıl ısıl bir ıslaklık; tuzlu sular iniyor duvarlardan aşağı damar damar, küf kokusu geminin yaşı kadar yaşlanmış ve ekşimiş erkek ayak kokusu sinsileşmiş ranzaların arasında.(...)
- Gülmek korkunun bittiği yerde başlar.
- Yalnızlıklar çoğaldıkça göz ışığı sönen insan gibi değil yıldız, onların gözü hep parlıyor, yalnızlık komuyor ki yıldıza...
- - Fil ne kadar ekmek yer bir oturuşta? - Fil kadar yer da. - En çok yiyen fil midir? - Bir fil, bir de sen da.
- ... kahve boğazımdan geçmiyor, yudumlar demir leblebi.
Direğin Tepesinde Bir Adam İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Denizcilik Öyküleri: Zeyyat Selimoğlu'nun 1970 yılında Sait Faik öykü ödülünü almış öykü kitabı "Direğin Tepesinde Bir Adam" denizcilik öykülerinden oluşuyor. Öykülerin hepsi birbiriyle ilintili. Zira Mehmet Kaptan ve ekibinin hikayesi. Birbirinden çarpıcı insan hikayeleri var kitapta. Direğin Tepesinde Bir Adam, edebiyatımızda pek az yer alan denizcilik öykülerinden oluşuyor. Denizcilerin, özlemleri, düşünceleri, mesleğe bakış biçimleri anlatılmış. On öyküden oluşuyor kitap. Zeyyat Selimoğlu'nun dili oldukça yalın. Çok sık olmasa da denizcilik terimleri kullanılmış. Rahatça okunan, okuyucuyu sıkmayan ve başka bir dünyayı içeriden gözlemleme imkanı veren bir öykü kitabı Direğin Tepesinde Bir Adam. Öykü kitabının yayımlanış tarihi 1970. Şimdilerde böyle kitaplar yazılmıyor. Hem anlatım dili açısından hem de ele aldığı tema açısından. Buna rağmen Türk edebiyatında öykü dalında başka bir dünyayı ele alması ve bunu çok ustaca yapması açısından dikkate değer bir kitap. Denizcilik ile ilgili öyküler okumayı düşünen okuyucuya hitap edebilir. (Hasan Hüseyin AKKAŞ)
Deniz farklı bir alem. Deniz aşkı diye bir aşk bile var. Zeyyat Selimoğlu’ nun yalın, anlaşılır ve akıcı kalemi ile normalden farklı on tane denizcilik hikayesi yer alıyor kitapta : Yemek Beş Kepçe Üzüm Hoşafı Bulucu Hızır Salim Açıkta Kalmanın Sınırında Direğin Tepesinde Bir Adam Kara Bir Şey Denizde Canı Huyunun Altında Tekel Hamza’ nın Külhanların Önünde Çıkmak İçin İnmek Yeşil Altın Harika benzetmeleri ile deniz ve hayatı ustaca bağlantılandırması keyifli bir okuma sağlıyor. Mola kitaplarınızdan biri olabilir diye düşünüyorum. Özellikle anlatımı ağır kitap okuyan arkadaşlar için nefis bir mola olur. Keyifli Okumalar. (hastalanmış kahkahalar)
Direğin Tepesinde Bir Adam PDF indirme linki var mı?
Zeyyat Selimoğlu - Direğin Tepesinde Bir Adam kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Direğin Tepesinde Bir Adam PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Zeyyat Selimoğlu Kimdir?
(1922 İstanbul - 2000 İstanbul) Türk öykü yazarı. Alman Lisesini ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra, bir süre avukatlık ve armatörlük yaptı. Cumhuriyet gazetesinin 1949/1950 Yunus Nadi Armağanı’nı Rize’nin Köylerinden başlıklı yazısıyla kazandı. Yazdığı küçük öykülerin konularını, genellikle deniz insanlarının yaşamından aldı. Çoğunlukla dış gözlemlerini yansıttı. Almancadan çeviriler yaptı ve radyo oyunları yazdı. Başlıca yapıtları şunlardır: Öykü; Kavganın Sonu ve Başı (1955), Direğin Tepesindeki Adam (1969; Sait Fâik Öykü Armağanı, 1970), Kıç Üstünde Toplantı (1971), Koca Denizde İki Nokta (1973; Türk Dil Kurumu Hikâye ödülü, 1974), Deprem (1970), Tutkunun Köşeleri (1982), Çiçekli Dağ Sokağı (1982), Bir Şarkı Gibiydi (1987), Aramızdaydı O Zarif (1988), Emi Adamları (1989), Derin Dondurucunun İçi (1995), çeviri; Sayın Başkan (Asturias), Bir Maskenin İtirafları (Yukio Mişima), Dalganın Sesi (Yukio Mişima), Âdemoğlu Nerdeydin? (Heinrich Böll).
Zeyyat Selimoğlu Kitapları - Eserleri
- Martılar Adası
- Direğin Tepesinde Bir Adam
- Yeni Defterden Eski Deftere
- Koca Denizde İki Nokta
- Deprem
- Yavru Kayık
- Derin Dondurucu İçin Öykü
- Çiçekli Dağ Sokağı
- Denizlerin, İstanbul
- Uyumsuz Nuri
- Bir Şarkı Gibiydi
- Çağlar Boyunca Toplumları Sarsan 100 Büyük Gün
- Kavganın Sonu ve Başı
- Aramızdaydı O Gün
- Eski Defter'den Yeni Defter'e
- Zaman Yönetimi
- Tutkunun Köşeleri
- Kıçüstünde Toplantı
- Karaya Vurdu Deniz
Zeyyat Selimoğlu Alıntıları - Sözleri
- Yalnızlıklar çoğaldıkça göz ışığı sönen insan gibi değil yıldız, onların gözü hep parlıyor, yalnızlık komuyor ki yıldıza... (Direğin Tepesinde Bir Adam)
- - Bu Hurşit doğru diyor, karşılıklı sevinirken birer de şeker atıp ağzına daha çok sevinirsin. Ağzın bile tatlanır, dilin damağın sevincine katılır. - Ağzın da bayram eder. - Ya burnun? - Burnuna ne bayramdan? - Lokumun bir güllü lokum diye çeşidi vardır. Yerken gül kokusu yayılıyor burnuna. Yalnız dil damak değil, burun da bayram ediyor. (Direğin Tepesinde Bir Adam)
- (...)O Azor adalarında kızıl saçlı bir kadın yaşar; büyük ağızlı, büyük kalçalı bir kadın. Adı Pilare Fontana’dır. Pilare Fontana bir barda çalışır; geceleri dans eder, gündüzleri orospuluk... Ama orospuluğu erkekçesin eder. Saklamadan, gizlemeden...(...) (Kavganın Sonu ve Başı)
- Üç şey var ki gemide, geceleri çalışmaktan geri kalmıyor; geminin pervanesi, farelerin dişleri, gemicinin özlemi... (Direğin Tepesinde Bir Adam)
- Yalnız çiçek mi küser, insan mı küser? Ateşin de bir küsmesi vardır ki... Ateş Baba ne derdi biliyor musun? Oğul, derdi, ateş neye benzer dediler mi, hiç durup da düşünme, kadındır de... O da kadın gibi, kıvamında olmak için ilgi bekler bakım ister, okşanmak ister... Okşayacaksın ara sıra, süngüyü uzatıp okşayacaksın, küsmeğe yüz tuttu mu ilgini eksik etmeyeceksin, ama fazla ileri de gitme ilgi gösterirken, şımartırsın ateşi , bozulur, sapıtır, ne oldum delisi olur, soysuzlaşır. Ateş sıcak bir kadındır, küreklendikçe güzelleşir, sevinir. Ama bir de söndü mü, kısır kadın gibi döllenmesi zor olur. Ateş kadın gibidir, külhan denen cehennemi cennet eder okşamayı bilirsen. (Direğin Tepesinde Bir Adam)
- ".. sanırım insanın bağışlanabileceği tek bir vahşet hali vardır vardır: Cinsel birleşme anındaki!" (Yeni Defterden Eski Deftere)
- Bakmayın, hayatım bazı bazı çok ucuzlar efendim. (Çiçekli Dağ Sokağı)
- (...)Bizim “deremenlerin” çarkını buz gibi sular döndürür ve “kari”larımız çıplak ayaklarıyla sivri taşlara basarak değirmene mısır öğütmeye giderler.(...) (Kavganın Sonu ve Başı)
- Gülmek korkunun bittiği yerde başlar. (Direğin Tepesinde Bir Adam)
- Bu mendireğin ucuna oturmak çok hoşuna giderdi. Orada deniz, martı çığlıkları, yosun kokusu birbirine karışır, karada mumla arasan bulamayacağın bir koku genzini doldurur, ciğerlerini dipdiri eder.(...) (Kavganın Sonu ve Başı)
- (...)Yazının şehvetine hiçbir zaman kaptırmamıştır kendini Selimoğlu.(...) Doğan Hızlan Zeyyat Selimoğlu’nun İyi Öykülerinin Öğrettikleri (Direğin Tepesinde Bir Adam)
- "Bu yosma kent her şeyini satıyor, her şeyini; kadını da satışa çıkarmıştır bu kent demek bu böyle, diye düşünüyor Sefer fırındaki ekmek tezgahına dönerken. Kadın eti satılıyor bu kentte, bacak ve kol ve göbek satışa çıkarılmış, kiralık!" (Deprem)
- "O zaman anladım ki, para istemeyen adam iyi adamdır" (Bir Şarkı Gibiydi)
- -Süs sana gitmez ki! Senin dudakların böyle olduğu gibi kalmalı. Bu doğal halleriyle. Sen güneşin, denizin, toprağın kızısın. (Denizlerin, İstanbul)
- "..Kardeşimi yoksa bu adam? İnsanlar çifttir, derler, ikizdir. Bu da onun ikizi olsa gerek, bu ne benzemek? Oysa, kafadaki düşüncedir iki insanı birbirine benzeten ve eş tutan, sefer onu bilmiyor. Kafada üretilen her neyse, yüze vuran da odur." (Deprem)
- "denizciler, yakışıklı denizciler! kimbilir kaçınızın selamını aldım, kaçınızın sigarasını yaktım limanlarda... belki daha umutlarınız vardı, yaşayacak günleriniz.. denizciler, yakışıklı denizciler! ölmek için çanakkale'yi seçmeniz ne kadar da manalı. ya sen hakkı ağabey? daha geçen ay üsküdar'dan kadıköy'e beraber geçmedik mi vapurla? maltepe tarafına gidiyordun. bana askerlik işinde neden bu kadar geç kaldığımı sormuştun. hadi ben geç kaldım hakkı ağabey, senin acelen neydi?" (Martılar Adası)
- Ölümde bir bozukluk var... Yakışanı bulunmamış, adam marangoz bakıyorsun, doğdu doğalı tahta rendelemiş, basbayağı ölüveriyor, olmaz; marangoz rende olmalı, planya olmalı ölürken, kitapçı kitap olmalı, ressam tablo haline girmeli, cellat darağacı olmalı. Ölüsü bile işe yaramalı adamın, yararlı olmalı... Yaşarken hiçbir işe yaramadı mı bir adam, işte ceset gibi ölmek onun hakkı... (Direğin Tepesinde Bir Adam)
- Ağzın konuşması bir şey değildir, ağız akılsızdır, onun için ağzın ne dediğine kulak asma... Ama gözler var ya, gözlerin konuşması, ah işte, oturursa o oturur adamın içine, gözlerin söylediği.. (Koca Denizde İki Nokta)
- - Fil ne kadar ekmek yer bir oturuşta? - Fil kadar yer da. - En çok yiyen fil midir? - Bir fil, bir de sen da. (Direğin Tepesinde Bir Adam)
- Anzac kelimesi " Australian - New Zealand Army Corps " kelimelerinin ilk harflerinin bir araya getirilmiş halidir. (Çağlar Boyunca Toplumları Sarsan 100 Büyük Gün)