Diyorlar ki - Ruşen Eşref Ünaydın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Diyorlar ki kimin eseri? Diyorlar ki kitabının yazarı kimdir? Diyorlar ki konusu ve anafikri nedir? Diyorlar ki kitabı ne anlatıyor? Diyorlar ki PDF indirme linki var mı? Diyorlar ki kitabının yazarı Ruşen Eşref Ünaydın kimdir? İşte Diyorlar ki kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ruşen Eşref Ünaydın

Yayın Evi: Tablet Kitabevi

İSBN: 9786055948726

Sayfa Sayısı: 365

Diyorlar ki Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Edebi ziyaret ve mülakatlardan oluşan Ruşen Eşref Ünaydın'ın "Diyorlar ki" adlı eserinde; Abdülhak Hamid, Nigar Hanım, Sami Paşazade Sezai, Halit Ziya, Cenap Şehabettin, Hüseyin Cahit, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik,... ve diğer birçok tanınmış on sekiz Türk Edebiyatçısı ile yapılan mülakatlar, sohbetler ve ziyaretler anlatılmaktadır.

Diyorlar ki Alıntıları - Sözleri

  • Hatıra olmak için önce var olmak gerekir.
  • Ben fıtraten muharririm. Yazı yazarım. Yazının ilmi kısımları hakkında hiçbir malumat sahibi değilim. Ben alaylı muharririm. _R. H. KARAY_
  • Öğretmen olmalıyım. Okumaktan, okutmaktan ayrılmamalıyım. Hem okumak, hem okutmak yüzde yüz müspet iştir. Yurda hizmet etmek istemenin en istenecek şekli, adam yetiştirmektir. Öğretmen, yetiştirendir...
  • Bunların(Fuzuli, Nedim, Nefi...) bana verdikleri zevk hiçbir zaman Fransızların klasik asarının verdiği zevke muadil olamamıştır. _R. H. KARAY_
  • Bugün eğer Halid Ziya'da Ömer Seyfeddin'in lisanı, Cenab'ın, Yakub'un şivesi olsaydı edebiyat için büyük bir saadet olurdu. _R. H. KARAY_
  • Ruhumda her nedense Osmanlı edebiyatının mazisine derin bir lâkaydî var. Bu lâkaytlık belki onların, belki o edebiyatın pek az mahallî, pek az samîmî olmasından ileri geliyor. _R. H. KARAY_
  • “Terennüm edilen şiir benim ruhumda ürpermeler ve ahenkler meydana getirmedikten sonra ben o edebiyatı ne yapayım....Beni en fazla Fuzuli duygulandırdı...Fuzuli, Fuzuli, hâlâ da Fuzuli...Ve Nedim. “Nigar Hanım ( 1856-1918)
  • Ben kendimden bahsetmeyi sevmem... Değmez ki bahsedeyim.
  • Geçen gün bir misafir hanımefendi pek doğru söylüyordu: "Unutmak olmasa yaşamak olmaz" dedi. Doğru değil mi ama?
  • Her dilde olduğu gibi Türkçe'de de çok eski zamanlardan beri doğup süregelen bir milli şiir var. Onu şairler değil isimsiz halk yapmıştır.

Diyorlar ki İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Öneri-yorum: "Diyorlar ki" Türk Edebiyatında "röportaj" türünün ilk ve önemli eserlerinden birisidir... "Diyorlar ki"den önce yayımlanan "Çanakkale Kahramanı Mustafa Kemal İle Mülakat" eseri, Atatürk'ü kamuoyuna tanıtan ilk eser olması açısından önemlidir. "Diyorlar ki"deki röportajlara 1916 yılında başlanmış, 1918 yılında tamamlanmıştır. Kitapta o yılların ünlü 18 edebiyatçısı ile yapılmış röportaj yer almaktadır. O ünlü edebiyatçılar arasında Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Mehmet Emin Yurdakul, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Halide Edip gibi Türkçüler; Refik Halit Karay, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Ali Kemal gibi Hürriyet ve İtilaf Partisine yakın duranlar; Abdülhak Hamit, Samipaşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, Ahmet Haşim Nigar Hanım gibi siyasete uzak duran "sanat sanat içindir" görüşünü savunanlar da var... Ünlü edebiyatçılara sorulan ve farklı cevaplar alınan konulardan bazılarını bugün hâlâ tartışıyoruz; Mesela; Sade dil mi, ağdalı dil mi? Ya da tasfiyecilik mi, yaşayan Türkçe mi?Divan edebiyatı mı, yoksa seçkinler edebiyatı mı? Bazı konular ise gündemimizden düşmüş. Mesela ; şiirler aruz ile mi yazılmalı, hece ile mi? Günümüzde bırakın aruzla yazan, hece veznini kullanan şair bile yok... Ali Kemal ile yapılan söyleşiyi okurken sarsıldım. Tarihe ve edebiyata hakimiyeti beni etkiledi. Kurtuluş savaşı sırasında yanlış bir yol tutmuş olsa da, linç edilmesi aklıma gelince "yazık olmuş" demekten kendimi alamadım. Kiatabı okuduğumda; aradan geçen yıllara rağmen değişmemişiz diye düşündüm.. O zaman da ünlü edebiyatçılar "en büyük benim" diyorlarmış... Şimdi de.. O zaman da ""özgürlüklerin yetersizliği şikayet konusuymuş.. Şimdi de... O zaman da kendisi gibi düşünmeyenlere tahammülsüzlük söz konusuymuş şimdi de... Edebiyat meraklılarına şiddetle tavsiye ederim... Çünkü; dün bilinmeden gelecek inşa edilemez... (Fazlı KÖKSAL)

Diyorlar ki PDF indirme linki var mı?

Ruşen Eşref Ünaydın - Diyorlar ki kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Diyorlar ki PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ruşen Eşref Ünaydın Kimdir?

Doktor Eşref Ruşen'in oğludur. Galatasaray Sultanisi'ni (1910-1911) ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni (1914) bitirdi. Askeri Baytar Âlisi'nde, Darülmuallimini Âli'de, Türkçe ve Fransızca öğretmenliği yaptı. Yazarlık hayatına 1914'te  mütercimlikle başladı. 1918'de Yeni Gün muhabiri olarak Kafkasya'ya, Tasviri Efkar muhabiri olarak Sivas'a gitti. Dergi ve gazetelerde mülakat ve gezi türünde yazıları yayımlandı.

1920'de Anadolu hükümetinin çağrısı üzerine İnebolu yoluyla Ankara'ya gitti; Türk Kurtuluş Savaşı'na katıldı. 1922 yılında Buhara elçiliği başkatibi oldu. Lozan Konferansı'nda matbuat müşavirliği yaptı. TBMM II., III. ve IV. dönemlerinde Afyonkarahisar Milletvekili olarak görev yaptı. Riyaseti Cumhur Umumi Katipliği'nde (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği), Tiran, Atina, Budapeşte Elçiliğinde ve Roma, Londra ve Atina Büyükelçiliğinde bulundu. 1937 yılında yapılan Trakya Manevraları'na katılarak yabancı heyetlere eşlik etti. 1952'de emekliye ayrıldı.

Servet-i Fünun, Donanma, Tedrisat, Türk Yurdu ve Yeni Mecmuada yayımladığı mülakat, mensur şiir ve hatıra türünde yazılarıyla tanındı. Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat'ın yazarı ve Mustafa Kemal Paşa'nın yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Kemal Paşa'yı Türk basınında ilk defa tanıtmasıyla ünlüdür.

Ruşen Eşref Ünaydın Kitapları - Eserleri

  • Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal İle Mülakat
  • Diyorlar ki
  • Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ve Çanakkale'de Savaşanlarla Mülakat
  • Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki
  • Damla Damla
  • Galatasaray ve Futbol
  • Atatürk'ü Özlemek
  • Mustafa Kemal Çanakkale'yi Anlatıyor
  • Güneşi Özledik
  • İstiklal Yolunda
  • Bütün Eserleri Cilt 1
  • Atatürk'ü Özleyiş II
  • Bütün Eserleri- Cilt 7
  • Bütün Eserleri Cilt 2
  • Bütün Eserleri Cilt 5
  • Bütün Eserleri Cilt 8
  • Bütün Eserleri Cilt 14
  • Bütün Eserleri Cilt 13
  • Bütün Eserleri Cilt 12
  • Bütün Eserleri Cilt 11
  • Bütün Eserleri Cilt 10
  • Bütün Eserleri Cilt 9
  • Bütün Eserleri Cilt 6
  • Bütün Eserleri Cilt 4
  • Bütün Eserleri Cilt 3

Ruşen Eşref Ünaydın Alıntıları - Sözleri

  • O'nun ülküsünün sarayı: Türkiye Büyük Millet Meclisi idi. Ve o meclisin kürsüsünün üstünde altınlı çelikten dökme kılıçlar gibi keskin “talik”le yazılmış: “Hâkimiyet milletindir” sözü idi. O, bu “arsa-i alem”de o düşünce ülkesini fethedip milletinin egemenliğini cihana ispat için at oynattı, kılıç oynattı, kalem oynattı, cihanı yerinden oynattı. O'nun bu düşünce sarayından başını çevirip hayran kalacağı başka saray mı olabilirdi!.. (Atatürk'ü Özlemek)
  • (…) askerlerimizin süngüsünden başka güvenilecek hiçbir çare yoktu. (Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal İle Mülakat)
  • O emeklerden bize bir yurtla bir yiğit bergüzar kaldı!... Milletin altın talihi gibi sarışın başın, ey Anafartalar kahramanı, bize bu dağlardan doğdu... Yaşatıcı hava ve aydınlatıcı ışık yeryüzünü nasıl kaplıyorsa, o günden beri senin hizmetlerin de yurdu öyle kapladı. Türk ülkesinde ne yana baksak, gözümüzde ve gönlümüzde sen varsın, ey Kemal!... (Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki)
  • Her mahluka ve her memlekete cinsine ve yaratılışına göre hasletler dağıtan tabiat ve iklim, bizi sonsuz cesurlukla mı cihazlandırdı? Dünya üstümüze çökse bile yılmamak bizim payımızdır. Napeleon’un: ‘’Türk kırılır, fakat ezilmez.’’ sözü, ne kadar doğru olduğunu, söylendiğinden yüz şu kadar yıl sonra, Anadolu’da bir defa daha gösterdi. İstanbul’da ‘’Ezip bitirdik’’ sanıyorlardı. Ankara’da gördüler ki yine tammışız!... (İstiklal Yolunda)
  • İçim bütün cüdalarla dolu bir diyardır ki uçsuz bucaksız hasreti, elemi, ziyanı, nikbeti* var... Fakat bu diyarı çok seviyorum; zira bu benimdir. “Keşke iyi günlerinde yaşasaydım” diye onun şimdiki hâlinden yılacak, ürkecek kadar zayıf değilim!... Ona ağlayabilmeyi dünkü kaygısız kahkahalardan daha doğru ve daha derin buluyorum!... Yarın benden sonrakilerin yüzü gülebileceğini ummak bugün dertlerime, tasarıya sığmaz bir tahammül, bir munislik** veriyor. Evet bu diyarın toprağını da, insanlarını da seviyorum. Hepsine birden: “İyi olacaktır! Ümit kesmeyin, ümit kesmeyin! Neler çekseniz yorulmayın! Zira yorgunlukların akıbeti her fecaatten*** feci olur!... Ümidiniz varsa, ölseniz de ölmezsiniz... ” * Talihsizlik, felaket. ** Cana yakın, uysal, sevimli olma durumu. *** Çok acıklı, yürekler acısı durum. (İstiklal Yolunda)
  • Öğretmen olmalıyım. Okumaktan, okutmaktan ayrılmamalıyım. Hem okumak, hem okutmak yüzde yüz müspet iştir. Yurda hizmet etmek istemenin en istenecek şekli, adam yetiştirmektir. Öğretmen, yetiştirendir... (Diyorlar ki)
  • Geçen gün bir misafir hanımefendi pek doğru söylüyordu: "Unutmak olmasa yaşamak olmaz" dedi. Doğru değil mi ama? (Diyorlar ki)
  • Benimle beraber burada muharebe eden bilcümle askerler kat'iyyen bilmelidir ki bize verilen namus vazifesini tamamen ifa etmek için bir adım geri gitmek yoktur. Hab-ü istirahat aramanın bu istirahatten yalnız bizim değil, bütün milletimizin ebediyen mahrum kalmasına sebebiyet verebileceğini cümlenize hatırlatırım. Bütün arkadaşlarımın hemfikir olduklarına ve düşmanı tamamen denize dökmedikçe yorgunluk eseri göstermeyeceklerine şüphe yoktur. (Mustafa Kemal Çanakkale'yi Anlatıyor)
  • Paşa, ruhumda dehşetler uyandıran o boğuşma sahnelerini, o kan ve barut kokan manzaraları keşfetmiş tecrübeli bir adam temkiniyle gülümsedi. (Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ve Çanakkale'de Savaşanlarla Mülakat)
  • Yalnızlık bir koskoca meydan; Duygular ondaki kalabalık. (Damla Damla)
  • Kalbime Galatasaray; ülkeme Atatürk gibisin. (Galatasaray ve Futbol)
  • Yenilmek,birçok millet için ar olur.Fakat yalnız bizde şan kaldı.Zira,üstümüze saldıranlar bir değil,bin idi.Biz de bir iken binmişiz gibi vuruştuk. (İstiklal Yolunda)
  • Bu efrat süngü takıp yere yatınca düşman efradı da yere yattı. Kazandığım an bu andır. (Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ve Çanakkale'de Savaşanlarla Mülakat)
  • Hayatı sevmiyor muyum? Canımın kadehi onunla dolu?... (Damla Damla)
  • Gözlerinin içi güneşin renginde, onlara neden çağsız karanlıklar çöktürüyorsun? (Damla Damla)
  • “Terennüm edilen şiir benim ruhumda ürpermeler ve ahenkler meydana getirmedikten sonra ben o edebiyatı ne yapayım....Beni en fazla Fuzuli duygulandırdı...Fuzuli, Fuzuli, hâlâ da Fuzuli...Ve Nedim. “Nigar Hanım ( 1856-1918) (Diyorlar ki)
  • ... ruhi hudutlarımız Yavuz ve Kanuni ülkesi kadar hâlâ engindir. Bu engin ruh, bu tükenmez azim, Türk milletinin varlık sebebidir. (İstiklal Yolunda)
  • Ruhumda her nedense Osmanlı edebiyatının mazisine derin bir lâkaydî var. Bu lâkaytlık belki onların, belki o edebiyatın pek az mahallî, pek az samîmî olmasından ileri geliyor. _R. H. KARAY_ (Diyorlar ki)
  • Ben fıtraten muharririm. Yazı yazarım. Yazının ilmi kısımları hakkında hiçbir malumat sahibi değilim. Ben alaylı muharririm. _R. H. KARAY_ (Diyorlar ki)
  • Bu dünyaya sen lazımdın! (Güneşi Özledik)