Dünya Evi - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Dünya Evi kimin eseri? Dünya Evi kitabının yazarı kimdir? Dünya Evi konusu ve anafikri nedir? Dünya Evi kitabı ne anlatıyor? Dünya Evi kitabının yazarı Orhan Kemal kimdir? İşte Dünya Evi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Orhan Kemal
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9789752897175
Sayfa Sayısı: 256
Dünya Evi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Toplumu en iyi anlatan yazarlarımızdan olan Orhan Kemal, kitaplarında bireyin yaşamını da hiçbir zaman gözden kaçırmamıştır. Baba Evi ve Avare Yıllar'ın devamı niteliğinde olan Dünya Evi de, kimi zaman çelişkilere düşse de her zaman toplumsal olanla biçimlenen, ancak bireysel olanı göz ardı etmeyen, insanı yaşamın gerçekliği içinde ele alan bir roman. Usta bir yazarın kaleminden, umuttan ve aydınlıktan asla vazgeçmeyen bir roman...
Dünya Evi Alıntıları - Sözleri
- “Umduğum gibi olmadığı, evlilik hayatının saadet değil, felaket getirdiği meydandaydı.”
- “Ot gibi yaşayan insan çok dünyada,”
- “Öğrenecekti. Deli gençlik, insanı deli deli ağlatır, bir zaman sonra unutunca da deliliğine güler, “Ne aptalmışım..." dedirtirdi.”
- “Onun bildiğine göre, her küçük memur, her az kazanan, çalardı. Kaideydi bu.”
- “Umduğum gibi olmadığı, evlilik hayatının saadet değil, felaket getirdiği meydandaydı.”
- Ben sevmeyi seviyorum, aşkı seviyorum, dünya evini değil!
- “Mal, mülk, para ... Kafa zenginliği olmadıktan sonra neye yarardı?”
- Mustafa Kemal Paşa'yı düşün:Koskoca bir saltanata kafa tuttu.Padişah ölüme mahkum etti.Yıldı mı?Yılsa,bugün Mustafa Kemal Paşa olur muydu?
- ...kültürünü ilerletmek için de obur bir tay iştihasıyla kitaplari yer, yutar gibi okuyordu.
- Kendinden yukarıdakini değil, aşağıdakini gör, haline şükret!
- Ekmek, yemek, su istemem. Bu kitap bana açlığımı, uykusuzluğumu duyurmuyor!
- Zararlı kitapları zararlı insanlar okur.
- Erkek, kadının küçük tanrısı!
- İnsan ne görecekse bu dünyada görmeliydi. Öteki dünyaya gidip de gelen mi vardı?
- ...spor, spor için yapılmalı, menfaat için değil. Sahalarda toplanan alkış, hakikî sporcunun gıdası olmalı! Sporcu para için değil, yükselmek, daha, daha yükselmek için çalışır, didinir, hem kendi yükselir hem de memleketini yükseltir!
Dünya Evi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hayatın içinden..: Orhan Kemal benim en sevdiğim yazarlardandır. Öyle bir anlatımı vardır ki kendinizi yaşanan olayın zamanından soyutlayamazsınız, karakterlerden birinin kimliğine bürünürsünüz illaki. Bu kitapta da aksi olmadı. Anlatım o kadar gerçekçi, o kadar hayatın içinden ki eminim akrabalarınızdan, yaşlılarınızdan, komşularımızdan bu veya buna yakın onlarca hikaye dinlemişsinizdir. Orhan Kemal güveni, sadakati anlatmış en temelde de yokluğu anlatmış. Ve anlatırken de insanın yüzüne yüzüne çarpmış şunu: herkes temelde kendini düşünür ve insanoğlu öyle aşağılıktır ki kendi çıkarı için karşısındakileri merdiven olarak kullanmayı çok iyi bilir.  Ayriyeten büyüklerin söyledikleri yalan, İki gönül bir olunca samanlık seyran olmuyor. En çok seven bile sonunda yüzüne vuruyor işsizliğini, parasızlığını… (Cansu D.)
Bir zamanlar kitapların yüzüne bile bakmazken,bir kitabıyla beni kitap dünyasına sokan,düzyazı ustası Orhan Kemal,bu kitabıyla da beni şaşırtmadı.Kitabın dili o kadar sade,o kadar halktan ki..Bu,beni kitaba bağlayan en önemli faktördü;bunun dışında,birçok kitabında olduğu gibi,bu kitabında da kadınların toplum baskısı altında yaşadığı zorlukları anlatıyor;bu önemli konuda, farkındalığımın gelişmesini sağladı.Son olarak,kitap oldukça güzel bitti.Okunmasını kesinlikle tavsiye ederim,kitapla kalın :) (Erkan)
Yine insanı alıp götüren bir kitap, okumuyor yaşıyorsunuz. ilk 30-40 sayfa biraz sıktı ama sonrası elimden bırakamadım. sonu daha iyi bitebilirdi, beklemediğim bir şekilde bitti. (Engin)
Kitabın Yazarı Orhan Kemal Kimdir?
15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirdi. Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi, öykü ve roman yazarı. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü. İlk Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı’ndan 3 gün sonra istifa ettirilip neredeyse tüm İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey’in oğlu. Babasının, 1930’da Ahrar Fırkasını kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye’ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bir süre Suriye ve Lübnan’da yaşadı. 1932’de Adana’ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. 1939'da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmetle tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu. 1943'te salıverildikten sonra Adana'ya döndü. Amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptı. 1950’de İstanbul’a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 1966'da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Sofya'ya gitti. 2 Haziran 1970’te Sofya'da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından öldü. İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.
Hece ölçüsüyle Kayseri Cezaevi'nden yazıp gönderdiği ilk şiiri "Duvarlar" 1939'da Yedigün dergisinde "Reşad Kemal" imzasıyla yayınlandı. "Raşid Kemali" takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua'da çıktı. İlk romanı "Babaevi"nin bir bölümünü oluşturan "Balık" öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940'ta yayınlandı. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştırdı. "Orhan Kemal" adını ilk kez 1942'de "Yürüyüş" dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullandı. Öyküleri, Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer aldı. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazdı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. "72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı" adlı eserleri tiyatroya uyarlandı. Doğrudan oyun olarak 1964'te yazdığı tek eseri "İspinozlar", "Yalova Kaymakamı" adıyla sahnelendi. Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. "Babaevi"nde çocukluk yıllarını, "Avare Yıllar"da gençliğini anlattı. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yarattı. Eserlerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra "diyaloglara" ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Çukurova'nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi. Ailesi 1971'den itibaren adına "Orhan Kemal Roman Armağanı" vermeye başladı.
Orhan Kemal Kitapları - Eserleri
- Eskici ve Oğulları
- Bereketli Topraklar Üzerinde
- 72. Koğuş
- Cemile
- Murtaza
- Ekmek Kavgası
- Baba Evi
- Hanımın Çiftliği
- Avare Yıllar
- Önce Ekmek
- El Kızı
- Tersine Dünya
- Gurbet Kuşları
- Baba Evi - Avare Yıllar
- Evlerden Biri
- Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
- Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl
- Çamaşırcının Kızı - Küçücük
- Kötü Yol
- Devlet Kuşu
- Kardeş Payı
- Arkadaş Islıkları
- Kaçak (Hanımın Çiftliği 3)
- Bir Filiz Vardı
- Kanlı Topraklar
- Dünya Evi
- Müfettişler Müfettişi
- Üçkâğıtçı (Müfettişler Müfettişi 2)
- Suçlu
- Sokaklardan Bir Kız
- Grev
- Sarhoşlar
- Yalancı Dünya
- Küçücük
- Sokakların Çocuğu
- İnci'nin Maceraları
- Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı
- Yüz Karası
- Serseri Milyoner - İki Damla Gözyaşı
- İstanbul'dan Çizgiler
- Yağmur Yüklü Bulutlar - Dünyada Harp Vardı
- Elli Kuruş Çikolata
- Kırmızı Küpeler / Babil Kulesi
- Serseri Milyoner
- Yazmak Doludizgin
- Kenarın Dilberi
- Elli Kuruş
- Önemli Not!
- Hanımın Çiftliği
- Yağmur Yüklü Bulutlar
- Senaryo Tekniği ve Senaryolar
- Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı
- Eskici Dükkanı
- Bütün Oyunlar 1
- Arslan Tomson
- Bütün Oyunlar 2
- Farecik - Uyku
- Küçükler ve Büyükler
- Arka Sokak
- Aslan Tomson - Köpek Yavrusu
- Kaybolan Romanlar
- Hanımın Çiftliği
- Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
- Boyacı
- Önemli Not! - Orhan Kemal Soruyor
- İstanbul İstanbul
Orhan Kemal Alıntıları - Sözleri
- Sabaha karşı arabayı garaja çekip eve geldi, soyundu, vurdu kafayı. Vurdu ama uyku tutmak ne mümkün? Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu. (Kötü Yol)
- Genç kadın gene çekmedi. (Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı)
- Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? Muhsin usta gözlüğünü çıkardı, Camlarına hohladı, sildi, gözüne takarken: — Bitmeyecek, dedi. — Hiç mi? — Hiç. — Niyetin katip olmak mı yani? — Hayır. — Ya? — İnsan olmak! (Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1))
- Bütün namuslu insanlar, hırslı insanlar, kursağında haram yutmıyan insanlar böyle efendi... (Eskici Dükkanı)
- Gökteki ay kirli bulutların gerisinde yüzüyordu sanki. Şehir uykudaydı. Çok uzaklardan berrak gecenin derinliklerinden çalgı sesleri yüzerek geliyordu. Duymuyordu. (Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı)
- Seni neden sevmiyor, istemiyorlar? (Senaryo Tekniği ve Senaryolar)
- “Bir insan sevildiği yeri bilmeli.” (Bereketli Topraklar Üzerinde)
- Uzun uzun dikilmişti oracıkta. Evlerinin oluklu çinko duvarlarına dayalı sırtı, göğün derinliklerine kaçıp giden ayın ışıltısı, babasızlığın acısıyla yanan ufak yüreği. (Kaçak (Hanımın Çiftliği 3))
- Dostunu öldüren erkeğe rastlamak olağandı da, kadın bir parça aykırı geliyordu. (Sokaklardan Bir Kız)
- "Ne anlayacak? Gezdiği Antep, yediği pekmez!" (72. Koğuş)
- Yeni bir sigara yaktı. (Kaybolan Romanlar)
- Yanımda sen olduktan sonra ben de yatabilirim mezarlıkta. (Sokakların Çocuğu)
- ' Hapishane nasıl yer? ' ' Bırak. İnsanları insanlıktan çıkarmak, vahşi, canavar hale getirmek istersen at oraya. İşsiz, güçsüz, yarı aç bir alay insan. Dört duvar arasında can sıkıntısından birbirlerini yiyorlar. Güçlüysen ne ala, değilsen yandın. (Sokaklardan Bir Kız)
- Bu dünyadan, bu dünyanın patlamaya hazır mayınlar gibi yaşayan, başıboş insanlarından korkuyorum... (...) İçimin derinliklerinde bir yerleri kemiren dert bu derttir... (Serseri Milyoner)
- Çıldıracaktım, iş neredeydi? Kime gitsem de iş istesem, aldığım karşılık değişmiyordu: "Yok!" (Arkadaş Islıkları)
- "Allah bizi fakir yaratmış ! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var!. Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin Bende çirkinim, daha bir diyeceğin var mı ?" (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
- Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her seyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlat maya yetmez. (Cemile)
- Doğanlar hiç ölmese...İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi? Sanki yemiyorlar mı? (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
- Haysiyet, şeref, namus... Evet ama yenir miydi bunlar, içilir mi? (Küçücük)
- Ne diye geleceklerdi? Kirli yüzleri alelade beyaz kağıtlarla gizlenmeye çalışılmış kerpiç duvarlarını, çatlak aynasını, şeker sandıklarının birleştirilmesinden meydana gelmiş karyolasını görmeye mi geleceklerdi? Yoksa, sakat bacağı tahta parçasıyla kabaca yamanmak istenmiş külüstür masasını mı? Allah göstermesindi! Onlar gelmek istese bile önler, yüz karası zannettiği fakirliğini onlara, o zengin kızlarına asla göstermek istemezdi. (Kenarın Dilberi)