Duruş Gençlerle Yüz Yüze - Ahmet Davutoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Duruş Gençlerle Yüz Yüze kimin eseri? Duruş Gençlerle Yüz Yüze kitabının yazarı kimdir? Duruş Gençlerle Yüz Yüze konusu ve anafikri nedir? Duruş Gençlerle Yüz Yüze kitabı ne anlatıyor? Duruş Gençlerle Yüz Yüze PDF indirme linki var mı? Duruş Gençlerle Yüz Yüze kitabının yazarı Ahmet Davutoğlu kimdir? İşte Duruş Gençlerle Yüz Yüze kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Davutoğlu
Yayın Evi: Küre Yayınları
İSBN: 9786059125673
Sayfa Sayısı: 611
Duruş Gençlerle Yüz Yüze Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Duruş: Gençlerle Yüz Yüze “Kendini bil” düsturunu “Emredildiğin gibi dosdoğru ol!” emriyle birlikte yorumlayan ve tahlillerini muhayyel bir gençle paylaşan modern bir hayat kılavuzu. Bir insanın hayata bakışını ve dünya görüşünü şekillendiren temel meseleleri Bilinç, Donanım, Ahlak ve Sosyal Hayat düzlemleri üzerinden ayrıntılı olarak tahlil ederken yazarın kendi ifadesiyle “akleden bir kalbi” inşa etmeye çalışıyor. Akıcı bir sohbet üslubuyla hayat karşısında Duruşumuzun insana dair ümide nasıl açılacağını gösteriyor. Geniş bir tarihî ve felsefi alanı kat ederek, günün meseleleri karşısında alınacak doğru bir duruşun imkanlarını sorguluyor. Böylece insan tasavvurundan başlayarak en çok karşılaşılan sorunlara değiniyor ve genel bir zihniyet devriminin taslağını kurmaya çalışıyor. Gençliğin yaşla değil yürek ve gönülle ilgili olduğuna işaret eden kitap, okuyucuya kapsamlı konuları zengin bir içerikle aktarıyor. Akıldan kalbe kalpten dile gelen sözlerle genç muhataplarını kadime ve güncele doğru bir serüvene davet ediyor.
Bugün her şeyden daha çok ve her şeyden daha önce, bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var. Bu zihniyet devrimi, insani kimliğe bakışın yeniden tanımlanması ile gerçekleştirilebilir. Bu kitap üzerinden seninle sohbet etme arzumun temel saiki de bu. Böylesi bir zihniyet devriminin gençlerle başlayabileceğine ve gençler tarafından gerçekleştirilebileceğine inanıyorum.
Duruş Gençlerle Yüz Yüze Alıntıları - Sözleri
- Tarihi tecrübelerin gösterdiği bir gerçek var: güçlü liderler devletleri tahkim eder, ortak akla dayalı kolektif güç ise kalıcı kılar.
- Halk ve huluk birlikte kullanılan iki kelimedir. Falancanın güzel halklı ve huluklu olduğu söylenir. Bununla o kişinin dışının ve içinin güzel olduğu kastedilir. Halk ile dış görünüş, huluk ile de iç görünüş kastedilir. Çünkü insan göz ile idrak edilen bir beden ile göz ile idrak edilen bedenden daha değerli olan ve içgörüyle (basiret) idrak edilen bir ruh ve nefesten oluşmuştur. (Gazali, ihya)
- 28 Şubat 2015'te Karahisarı mushafının basımının tanıtım programında yaptığım konuşmada hat sanatını kelam, kalem ve kemal kavramları çerçevesinde beş boyutta ele almıştım: birincisi bu sanatın varlık idraki mizdeki yeri ve etkisi. Bu anlamda kelam, vahyin tarih ile buluşması; hat, kelamın kalem üzerinden estetik kemal ile buluşmasıdır. Kur'an-ı Kerim'de kaleme yemin edilmesi(Kalem 68/1) özelde vahyin, genelde bilginin insanlara aktarımındaki aracı konumu dolayısıyladır. Dolayısıyla her hat eserinde ilahi kelamın kalem ile bir kemale ulaşması üzerinden bir vuslat yaşanır. Kalem ve hat, kelam ile kemal arasındaki vuslatın bir vasıtasıdır. O yüzden manasından bağımsız olarak her hat eseri insanda manevi bir haz uyandırır; mânâ ile buluştuğunda ise insana varlık idrakini hatırlatan bir etki yapar.
- Tarihin bize öğrettiği bir gerçeği sakın ola ki unutma; devletler ve ülkeler toprakların değil, gönüllerin bölünmesi yüzünden yıkılır. Gönüllerin parçalandığı Bir ülkeyi hiçbir askeri güç bir arada tutamaz.
- Bilmelisin ki şehrin estetiği mimari, insanın estetiği ahlak, kalem ve yazının estetiği ise hattır.
- Bilmelisin ki iki şey özellikle gösterilmeye çalışıldığında değer kaybeder: güç ve dindarlık.
- İnsanoğlu cennette işlediği bir günahım suçunu ve yükünü tekrar tekrar hissetmek için dünyaya sürülmemiştir. Aksine yaratılışın esası olan muhabbeti dünyada hakim kılmak ve bu yolda tekrar tekrar imtihan edilmek için gönderilmiştir.
- Bu bilgi harmanlamasının çeper coğrafyasını kontrolü altında tutan ülkemiz bu zihniyet dönüşümünden doğrudan etkilenmiştir. Bu dönüşüm sürecinde siyasi/askeri yüzleşme ile kültürel/zihni gelişimin birlikte seyretmesinin oluşturduğu psikolojik gerilim, modernleşme serüvenimizinde ana karakteristiğini oluşturmuştur. 19 ve 20 yüzyıllar siyasi ve kültürel tarihimizin bu gerilim alanlarını diyalektiği ile şekillenmiştir. Bir yandan Batı başkentlerine giden aydınların entellektüel serüvenleri, Sultan 2. Abdülhamit döneminde yaşanan yaygın okullaşma, darülfünundan üniversiteye geçiş ve tek parti döneminde benimsenen rejime intibak için Kadim bilgi birikiminden kopuş ve bunun getirdiği tepkiler; diğer yandan, Tanzimat- Meşrutiyet- Cumhuriyet - Demokrasi çizgisinde yaşanan siyasi reformlar ve bir İmparatorluğu koruyabilmek için 3 kıtada, sayısını cephede sürdürülen savaşlar, tarihte Ender görülen bir Zihni Yüzleşme tecrübesinin yaşanmasına zemin olmuştur. Bu Yüzleşme sürecinde yeni osmanlılardan Jön Türklere, milliyetçilikten sosyalizme, batıcılıktan islamcılığa kadar geniş bir yelpazede ciddi bir Zihni hareketlilik yaşanmıştır. Bu Zihni hareketlilik özellikle 19. Yüzyıl sonları ile 20 yüzyıl başlarında Avrupa merkezli birçok fikrini akımın Türkiye'de tecrübe ve temsil ettiği bir etkileşim sürecini de beraberinde getirmiştir.... Senin bu tarihi süreçteki sorumluluğun derin gerilim alanlarını iç çatışmalara dönüştürmeksizin ülkemizi yeni ve evrensel bir bilgi harmanlamasının merkezlerinden biri yapmaktır. Unutma; bugün az çok toplum geçmiş bilgi harmanlama ları ile öylesine itici bir tarihi tecrübeye sahiptir. Korkma; zihnini her bilgi birikimine aç ve onunla donat! Bu zihni donanım seni İçinde bulunduğumuz dördüncü büyük bilgi harmanlanmasının öznesi yapacaktır. Hani yolculuğa çıkana "yolun açık olsun" deriz ya bu yüzleşmede zihni bir yolculuktur. Ben de sana zihnin açık olsun diyorum.
- Zaman kendi varoluşuyla ve akışıyla bize mutlaklığı değil göreceliliği, kalıcılığı değil geçiciliği öğretir.
- Tarihin derinliklerine giden köklerini kavramak ve bir tarih nehri içinde akmak anlamında gelenek sahibi ol, o geleneği koru; ama bugünkü gerçeklikten seni koparacak şekilde tutuculuk anlamında gelenekçi olma!
Duruş Gençlerle Yüz Yüze İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Duruş: 9/10 1.Bir siyasi kişiliğin kitabı olması ve kitabın içeriğinin klişe olabileceği düşüncesiyle kitabı önyargıyla elime aldım. Ancak ağır yanılmışım. Çünkü ufuk açan, bilgi veren ve anlam katan rehber bir kitap. 2.Kitap 611 sayfa olsa da, konular sohbet havası içerisinde işlendiğinden akıcı ve merak uyandırıcı bir niteliğe sahip. 3.Kitapta, doğru bir duruş sahibi olabilmek için sahip olunması gereken; a)Bilinç, b)Donanım, c)Ahlak, d)Sosyal Hayat konuları alt başlıklar açılarak irdeleniyor. Kitabın en güçlü yanı a, b ve c iken, d) kısmının çok fazla merak uyandırmadığını, sadece yazarın kişisel tecrübe kısımlarının ilgi çekici olduğunu ifade etmeliyim. 4.Yazar, konuları işlerken kavramları derinlemesine irdelemiş ve böylece tasavvur dünyasının önemine değinmiş. 5.Yazar bir çok esere, şiire atıfta bulunarak anlatımını güçlendirmiş. Ayrıca ara ara kendi tecrübelerini konu içerisinde vererek esere hâkim olan sohbet havasının sürekliliğini sağlamış. 6.Kitabın hedef kitlesi gençler. Peki gençlik nedir? “Gençlik bir yaş aralığı ya da bir nesil değil, bir hâldir.”, s. 9. 7. Kitaptan bazı notlar; “Kuyruğu kariyer gibi düşün hedefi ise müktesebat”, s. 173. “Çocuk kokusu insan sevgisinin, kitap kokusu ilim aşkının işaretidir.”, s. 177. “İnanç, zihni bir fanusta korunmaz; aksine zihnin ve hayatın dinamikleri içinde sınana sınana güçlendiği zaman gerçek inanç halini alır.”, s. 245. “Seni anlamadan övenler de seni anlamdan yerenler kadar tehlikelidir, çünkü konjonktür değiştiğinde ilk tavır değiştirecek olanlar onlardır.”, s. 250. (Mehmet Nacak)
DURUŞ GENÇLERLE YÜZ YÜZE/AHMET DAVUTOĞLU: DURUŞ:GENÇLERLE YÜZ YÜZE-AHMET DAVUTOĞLU Youtube’de Bilim ve Sanat Vakfı’nın derslerini takip ederken Ahmet Hocanın iki oturumluk “Duruş” seminerleri dikkatimi çekti ve ardından önce dersleri izledim daha sonra da kitabı edindim. Kitap hem maddi hem de manevi yönden hacimli bir kitap, dili hariç, fakat kitabı iki buçuk haftada bitirdim. Kitap dört bölümden oluşmaktadır birinci bölümde bilinçten ikinci bölümde donanımdan üçüncü bölümde ahlaktan ve son olarak dördüncü bölümde ise sosyal hayattan bahsetmektedir. Birinci bölümün tahlilinden başlayalım. İnsan kimdir? İnsan bu Dünya’ya neden gönderilmiştir? İnsani bir kimliğin inşası nasıl olmalıdır? Gibi soruların cevabının bulunduğu bu bölümde İnsanın eşrefi mahlukat olduğu yani Dünyadaki tüm varlıkların en şereflisi olduğundan bahsedilmektedir. Örneğin Şeyh Galib bu özelliği dizelerine çok güzel bir şekilde nakşetmiştir: Hoşça bak zatına zübde-i alemsin sen Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen (Kendine güzelce bak, çünkü alemin özüsün sen, Varlığın göz bebeği olan ademsin sen.) İnsanoğlu aslında her şeyden önce kendini tanımalı bunun evrensel bir İngilizce tabirle söyleyecek olursak “know yourself” diyoruz yani insanoğlunun küresel düşünebilmesi için, ufkunun küçük sınırlara hapsedilmemesi daha geniş bir sınır hattıyla örülebilmesi için insanın kendini tanıması, bilmesi en önemli unsurlardan olmaktadır. Ahmet Hoca’nın aslında her kitapta dile getirdiği bu haslet ben-idrakinin en önemli öznelerindendir. Medeniyet kimliği kavramına gelecek olursak biz Müslümanların belli sınırlar içerisine hapsedildiği açıkça görülmektedir örneğin okul sınıflarında sadece Türkiye haritası yer alıyor bence bu en büyük yanlışlardan çünkü çocuk Dünya’nın sadece Edirne’den Kars’a kadar olduğunu zannediyor halbuki bizlerin gönül coğrafyası dediğimiz coğrafyamız bu iki şehir arasından ibaret değildir. Buhara, Semerkant, Saraybosna, Üsküp, Halep, Kerkük, Marakeş ve daha nice şehirlerimizin manevi havası Konya’mızdan, Edirne’mizden ve diğer beldelerimizden farklı değildir. Bundan ötürü sınıflara o dar haritalara ek olarak, bir de Dünya haritaları koyulmalıdır. Ahmet Hoca bu konuya Yahya Kemal’in Kendi Gök Kubbemiz adlı eserinden bir parça şiiri koyuyor: Kalbimde bir hayali kalıp kaybolan şehir! Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir! Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene. Bu tahlil diğerlerine nazaran biraz daha uzun olacak gibi fakat gerçekten bu eser bu tahlili hak ediyor. Bu bölümde Ahmet Hoca kendisinin tabiriyle vahdet içinde kesret, kesret içinde bir vahdetin bulunduğunu öne sürerek hizipçi çatışmalara karşı bir bildiri tarzında alt başlıklar da açmış ve bu başlıkları bölümün sonundaki “2023 Yeni Türkiye Sözleşmesi” adı altında yayınlamış. O bildirgeyi eklemek isterdim ama hem yazının uzunluğunu hem de hacmini artırmak istemiyorum. Eğer kitabı temin etme fırsatı bulursanız bu bildirgeye bakmanızı tavsiye ediyorum. Kimlik bilinci üzerinde uzun uzadıya durduktan sonra bu bölümün pırlantası mahiyetinde mekan bilinci bahsine geçelim zira mekan bilinci kavramını hususiyetle İstanbul’a geldiğimde daha çok idrak ettim. Mekanlar, insanların hayatlarında bir dönüm noktası olabiliyor zira İstanbul benim için bu mahiyette olmuştur. Kendimden bir örnek verecek olursak Salı ve Çarşamba günleri hariç çalışmalarımı oralarda bilhassa kendimi bulduğum mekanlar olan Vefa ve Fatih’te yapıyorum. Bu çalışmalarım elhamdülillah verimli ve bereketli geçiyor. Yatağıma yattığımda yorgun şekilde uyuyorum ve bunu da Allah’ın bir nimeti olarak görüyorum. Eğer yatağa yorgun şekilde girerseniz o günün hakkını vermişsinizdir demektir. Ne mutlu size. Bu bereketi ben mekan idrakine ve mekan bilincine bağlıyorum, bir tarafta Süleymaniye ve banisi Sultan Süleyman Hz’leri, bir taraftan da Fatih Cami ve banisi olan Firdevs-i aşiyanın makamı. Bu arada semte adını veren Ebu-l Vefa hazretlerini anmadan geçemeyiz. Allah mekanlarını cennet makamlarını ali etsin. Mekan bilincini anlatırken kendimden örnek vererek biraz daha somut bir şeylerin olmasını istedim. İkinci bölüme geçecek olursak yazar burada epistemolojiden yani Türkçe ifadeyle bilgiden daha geniş anlamıyla donanımdan bahsetmektedir. Benim en dikkatimi çeken ve önemli gördüğüm yer olan bilginin tekelleşmesi sorunu zira bilgi bir kişinin bir şahsın tekelinde değildir eğer bunu iddia eden biri varsa da bu onun için kibir zehrinin zuhuru demektir. Burada bir diğer dikkatimi çeken şey müktesebat bahsi. Müktesebat kelimesinin köküne bakacak olursak kesebe, kazanmak, elde etmek anlamını taşımaktadır. Müktesebat ise “kendi emeğinle kendinin kıldığın şey” anlamına gelmektedir yazara göre. Hayatın önemli bir noktası olan kariyer planlamasından önce belirli ve içkin bir müktesebat planlamasının yapılmasını elzem görmektedir yazar. Üçüncü bölüm kitabın ahlak bahsidir. Bu bahsi yazar sohbetin düşünceden davranışa, bilgi ve bilinçten eyleme geçişin köprüsü olarak nitelendirilen en önemli konusu olarak görmektedir ki zaten ahlakilik ve ahlak kavramları yukarıda da bahsettiğimiz gibi insanın varoluşsal yapısında mündemiç doğal bir durumdur. Bu kısımda temel insani değerlerden sayılan emniyet, muhabbet, adalet ve samimiyet gibi hasletlerden örneklerle ve detaylarıyla anlatılmaktadır ve ayrıca bunların tam tersi olan kibir, gurur, riya, haset ve kin gibi şeytani hasletlerin insana ve insan bilincine olumsuz etkilerinden bahsetmektedir. Son olarak kitabın son bölümü olan ve diğerlerin göre daha dünyevi ve beşeri olan sosyal hayat bahsi. Burada genel olarak sağlık, çalışma düzeni, uyku düzeni, dostluk, aşk, aile ve sosyal iletişim konularından bahsedilmektedir. Şunu belirtmek isterim ki kitabın en çok istifade ettiğim yeri burası desem yanlış olmaz. En son olarak, tahlili bu kitabın bana kazandırmış olduğu bir duayı sizinle de paylaşmak istiyorum zira bu dua sayesinde bir gevşekliğe ya da bir atalete düştüğüm vakit bunu okuyor ve hatırlıyorum: “Allah’ım bana öyle bir feyz-i kanaat ver ki değil namerde merde bile muhtaç etme.” Allahualem. (Emirhan Altun)
Ahmet Davutoğlu'nu siyasetçi kimliğinden ziyade akademisyen kimliği ile tanımak gerekir. Yazdığı kitaplar başucu kitap niteliğinde. Son çıkan kitabı da içeriği itibariyle öyle gözüküyor. Okudukça burada paylaşımda bulunacağız. (Muhafazakar Lugat - 1001 Kelime)
Duruş Gençlerle Yüz Yüze PDF indirme linki var mı?
Ahmet Davutoğlu - Duruş Gençlerle Yüz Yüze kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Duruş Gençlerle Yüz Yüze PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ahmet Davutoğlu Kimdir?
Türk siyasetçi, uluslararası ilişkiler uzmanı, akademisyen ve büyükelçi, Gelecek Partisi'nin kurucu Genel Başkanı, eski Dışişleri Bakanı, eski Başbakan Vekili, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2. genel başkanı ve 26. Türkiye Başbakanı. 2014–2016 yılları arasında AK Parti genel başkanlığı ve Başbakanlık görevini sürdürmüştür. Bu görevinden önce 2009–2014 yılları arasında Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan 60. Türkiye Hükûmeti ve 61. Türkiye Hükûmeti'nde Dışişleri Bakanı olarak yer almıştır. 2003–2009 yılları arasında o dönem başbakanlık yapan Erdoğan'ın ve Abdullah Gül'ün dış politika danışmanlığını yapmıştır. 2011, Haziran 2015 ve Kasım 2015 Türkiye genel seçimleri'nde AK Parti Konya milletvekili olarak meclise girmiştir. Başbakanlık görevinden 22 Mayıs 2016 tarihinde istifa etmiştir.
27 Ağustos 2014'te, Adalet ve Kalkınma Partisi 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde genel başkan seçildi ve 28. Ağustos 2014'te cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan başbakanlık vekaletini aldı ve 62. hükûmeti kurmakla görevlendirildi. 6. Eylül 2014'te 62 . hükûmet Davutoğlu başbakanlığında güven oyu alarak resmen göreve başladı.
Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri sonrasında 45 gün içinde hükûmetin kurulamamış olması üzerine cumhurbaşkanının TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermesi üzerine ülkeyi 1 Kasım 2015'te yapılacak seçime kadar yönetmek üzere seçim hükûmeti başbakanı olmuştur. Kasım 2015 Türkiye genel seçimleri lideri olduğu AK Parti tarihindeki en yüksek oy sayısı ile %49.4'lik oy oranını alarak tek başına iktidar olmak için gereken çoğunluğa ulaştı. Sonrasında Davutoğlu 64. hükûmeti kurarak başbakanlık görevine devam etti.
Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaşadığı ihtilafın sonucu olarak, 5. Mayıs 2016'da 1 Kasım seçiminden sonra sadece 6 ay görev yapmasını hatırlatarak "4 yıllık sürenin daha kısa sürmesi benim tercihim değildir. Zarûrettir." şeklinde bir açıklama yaptı ve AK Parti'yi 22 Mayıs'ta yeni genel başkan seçimi yapması için olağanüstü kongreye çağırdı. Kamuoyunda, bu karar sürecinde Pelikan adlı bir grubun etkin olduğu ve kararın bir gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleşen toplantı sırasında alındığı ifade edildi. 22 Mayıs 2016 tarihinde cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan basın açıklamasıyla başbakanlık görevinden istifa ettiği açıklandı.
13 Aralık 2019'da Gelecek Partisi'ni kurdu.
Ahmet Davutoğlu Kitapları - Eserleri
- Stratejik Derinlik
- Küresel Bunalım
- Teoriden Pratiğe
- Medeniyetler ve Şehirler
- Tarihe Kayıtlar
- Duruş Gençlerle Yüz Yüze
- Alternatif Paradigmalar
- Medeniyet Dönüşümü
- Medeniyetlerin Ben İdraki
- Sistemik Deprem ve Dünya Düzeni
Ahmet Davutoğlu Alıntıları - Sözleri
- Tarihin bize öğrettiği bir gerçeği sakın ola ki unutma; devletler ve ülkeler toprakların değil, gönüllerin bölünmesi yüzünden yıkılır. Gönüllerin parçalandığı Bir ülkeyi hiçbir askeri güç bir arada tutamaz. (Duruş Gençlerle Yüz Yüze)
- İnsan kimseye hizmet etmek zorunda değildir; o bir araç olamaz. Her şey insana ve insan da sadece Allah’a hizmet etmelidir. Hümanizmin nihai anlamı işte budur. (Medeniyet Dönüşümü)
- Her nesil inşa ettiği binalara biyografisini yazar. (Medeniyetler ve Şehirler)
- Halk ve huluk birlikte kullanılan iki kelimedir. Falancanın güzel halklı ve huluklu olduğu söylenir. Bununla o kişinin dışının ve içinin güzel olduğu kastedilir. Halk ile dış görünüş, huluk ile de iç görünüş kastedilir. Çünkü insan göz ile idrak edilen bir beden ile göz ile idrak edilen bedenden daha değerli olan ve içgörüyle (basiret) idrak edilen bir ruh ve nefesten oluşmuştur. (Gazali, ihya) (Duruş Gençlerle Yüz Yüze)
- Bir medeniyet ihtidası gerçekleştirmek isteyen Türkiye, katılmak istediği medeniyet tarafından reddedilmektedir. (Medeniyetlerin Ben İdraki)
- "Yalnız, 11 Eylül'le birlikte fark edilen husus şu oldu: 11 Eylül öncesine kadar Amerikan insanı, genelde Batı insanı ama özellikle Amerikan insanı, nerede özgürlük ve güvenlik problemi olursa olsun bunu önemsemiyordu. Çünkü kendisinin kendi mekanında özgür ve güvende olduğunu düşünüyordu. Amerika bir özgürlük alanıydı; özgürlük ve güvenlik problemi hiçbir zaman Amerika'ya yansımayacaktı." (Küresel Bunalım)
- Bizim yakın dönem tarih serüvenimiz, özgüvene dayalı zor başarıların ve özgüveni kaybettiğimizde yaşanan kolay bozgunların bileşkesinin neden olduğu girdaplardan oluşmaktadır. (Teoriden Pratiğe)
- Batı şehirlerinin insanlık tarihi içerisindeki özel ve benzersiz konumunu tayin etmek üzere Doğu şehirleriyle yapılan mukayeseler, şehir olgusunun neden Doğu'da ve Asya'da değil de Akdeniz havzasında ve Batı'da ortaya çıktığı sorusuna cevap verme kaygısından kaynaklanmaktadır. Orta Çağ Avrupa şehirlerinin bağımsız dış politika, bağımsız ordu, özerk hukuki yapı, özerk vergilendirme sitemi ve tüm bunların getirdiği bağımsız şehir topluluğuna sahip olduğu ve tüm bunların aksine Doğu şehirlerinin hukuki ve siyasi özerklikten yoksun olduğu varsayımları, Batı şehrini insanlık tarihinin öznesi olarak özgün bir yere koyma çabasının ürünüdür. (Medeniyetler ve Şehirler)
- Kimlik bunalımı yaşayan ve bunalımı bir kültür buhranı haline dönüştüren toplumlar psikolojik, sosyolojik, siyasi ve ekonomik dalgaların kıskacında bir stratejik açmaz içine düşerler. (Stratejik Derinlik)
- Medine vahyin, Kudüs tarihin, İstanbul doğanın nurunu ve ruhunu barındırır. İstanbul'a hangi açıdan bakarsanız bakın gözünüz yorulmaz. (Medeniyetler ve Şehirler)
- Tarihi tecrübelerin gösterdiği bir gerçek var: güçlü liderler devletleri tahkim eder, ortak akla dayalı kolektif güç ise kalıcı kılar. (Duruş Gençlerle Yüz Yüze)
- Tarihin derinliklerine giden köklerini kavramak ve bir tarih nehri içinde akmak anlamında gelenek sahibi ol, o geleneği koru; ama bugünkü gerçeklikten seni koparacak şekilde tutuculuk anlamında gelenekçi olma! (Duruş Gençlerle Yüz Yüze)
- "Bu terör saldırısını yapanlar, Dünya Ticaret Merkezi'ni ve Pentagon'u kuranların kullandığı teknolojik araçları, aynı rasyonaliteyi ve aynı sistemik mekanizmayı kullanıyorlardı. Ve elbette aracın kendisi önem taşımayacaktı, eğer onun arkasındaki ahlakî normu koyamazsanız." (Küresel Bunalım)
- Milletler gelir gider, imparatorluklar yükselir düşer. (Medeniyetlerin Ben İdraki)
- bizim yakın dönem tarih serüvenimiz, özgüvene dayalı zor başarıların ve özgüveni kaybettiğimizde yaşanan kolay bozgunların bileşkesinin neden olduğu girdaplardan oluşmaktadır. (Teoriden Pratiğe)
- Askeri ittifaklar geçici, teknolojik üstünlük kalıcıdır. (Stratejik Derinlik)
- Kral VII. Louis, Paris’i başkent olarak yeniden inşa eder. Yükselen Fransa’nın sembolü olarak Avrupa’nın en büyük katedrallerinden Notre Dame’ın inşasına onun döneminde başlanır. Hz. Meryem’e ithafen inşa edilen Notre Dame Katedrali Ortaçağ Fransa’sının, Fransız İhtilali’nin 100. yıl kutlamaları anısına yapılan Eyfel Kulesi ise modern Fransa’nın zirve noktasını temsil eder. (Medeniyetler ve Şehirler)
- Bir evin en büyük nimeti, bakışları ve duruşları ile gençlere ders verebilen ihtiyarların mevcudiyetidir. Bil ki onlar en etkili eğitimciler ve en doğru rehberlerdir. (Medeniyetler ve Şehirler)
- İnsan kendi denet tüpü içinde yaşamaktadır. (Medeniyetlerin Ben İdraki)
- Osmanlı Devletinin tarihi ve jeopolitik zemininde doğmuş bulunan ve o mirası devralan Türkiye'nin savunmasını sadece sahip olduğu sınırlar içerisinde düşünmesi - planlaması imkansızdır (Stratejik Derinlik)