Düşerken - Tarık Tufan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Düşerken kimin eseri? Düşerken kitabının yazarı kimdir? Düşerken konusu ve anafikri nedir? Düşerken kitabı ne anlatıyor? Düşerken kitabının yazarı Tarık Tufan kimdir? İşte Düşerken kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Tarık Tufan

Yayın Evi: Profil Kitap Yayınları

İSBN: 9786057525161

Sayfa Sayısı: 299

Düşerken Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Bir sabah kimselere bir şey söylemeden, göç vaktini kaçırmış, suskun, yorgun ve kederli bir kırlangıç gibi alıp başını uzaklaştı. Biraz daha bekleseydi kanatlarında o dermanı bulamayacaktı. Umut niyetine sırtında taşıdığı bir çift kanat, zaman geçtikçe zayıflayacak, gitgide çürüyecek ve ruhunu zehirleyen bir belaya dönüşecekti.”

Düşerken, başka dünyalardan bir kadınla bir erkeğin zamansız karşılaşmasını ve giderek karmaşıklaşan yol hikâyesini anlatıyor.

“Nereye?” diye düşünmeden gitmek isteyenlerin varabilecekleri tek yer geçmişleridir.

Tarık Tufan’ın çok katmanlı kurgusu ve ustalıklı anlatımıyla gün yüzüne çıkan Düşerken, uyumsuzluğun, arayışın, kapanmamış yaraların ve bir dizi keskin hesaplaşmanın romanı…

Düşerken Alıntıları - Sözleri

  • Var ama yok, orada ama değil, yakın gibi ama uzak.
  • İnsanın en ölümcül yarası, içinde anbean büyüyen gitme hevesidir.
  • Bir şeyi çok derinden hissedip de anlatamamak diye bir dert var.
  • İnsanın en ölümcül yarası, içinde anbean büyüyen gitme hevesidir.
  • İnsan yalnızlığa bir defa düşer, orada kalır.
  • Var ama yok, orada ama değil, yakın gibi ama uzak.
  • İnsanın nereye gitmek istediğinin bir önemi yok, esas olan, hayatın seni nereye çağırdığı.
  • Gücüm tükendikçe, takatim kesildikçe mucizelere daha çok muhtaç oluyorum.
  • Kırgınlığım bazı şeylerin üstünü örtecek kadar çoğaldı.
  • “Biz zannediyoruz ki insan ölünce çürümeye başlar. Doğru değil. İnsan doğduğu andan itibaren çürümeye başlıyor. İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır. Başkasından değil, kendimden biliyorum.”
  • "İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır."
  • Gitmek derdine bir kez düşen için artık kalmak da yaradır.
  • Biz zannediyoruz ki insan ölünce çürümeye başlar. Doğru değil. İnsan doğduğu andan itibaren çürümeye başlıyor. İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır.

Düşerken İncelemesi - Şahsi Yorumlar

DÜŞERKEN // TARIK TUFAN Kitabı henüz bitirdim ve bıraktığı etkiyle kaleme, kağıda sarıldım. Bazı kitaplar vardır tam yüreğinize dokunur ve etkisinden kurtulup, gözünüzden kopup bağımsızlığını ilan eden gözyaşlarınıza engel olamazsınız. Bunun gibi kurgu olduğunu unutturup, böyle hisler yaşatan kitapları seviyorum. Kitaba değinecek olursam; Jülide, İshak, Nurten ve diğer karakterlerin duygu durumları öyle güzel yansıtılmış ki... Hangi karakteri okuyorsam o an onun yerindeymişim de tüm başından geçenleri ben yaşıyormuşum gibi geliyordu. Ve olayların akışı sanki gerçek bir hikayeden yola çıkılıp yazılmış gibi öyle gerçekçi, öyle sahtelikten uzak ki... Bunlar da beni kitabı sevmem konusun da daha da heveslendirdi. Hiç sıkılmadan okudum. Hiç sıkılmadan üçüncü bir göz gibi hikayenin içinde kendimi buldum. Stefan Zweig diyor ya, "kitap okuyan insanlar dünyaya yalnızca gözleriyle değil sayısız insanın ruhsal bakışlarıyla görebilir." İshak ve Jülide'nin hayat hikayelerine ortak olmak, onların gözüyle hayata bakmak çoğu zaman canımı yaksa da güzeldi. Ardından klişe bir aşk hikayesi değil de baki bir dostluğun oluşması ayrıca hoşuma gitti. Kısacası ben çok beğendim. Tarık Tufan'ın başka kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. (Şerife)

İçinizde bir acınız varsa ya da kanatmak istediğiniz bir yara varsa elinize mutlaka bir Tarık Tufan almalısınız. Yine böğrünüze oturacak hikaye tadında bir romam var karşımızda. Acılarınızı deşen sizi duygudan duyguya sürükleyen bir roman. Keyifli okumalar. (Fuzuli)

Tarık Tufan'dan okuduğum 3cü ve beni en çok etkileyen kitap diyebilirim.Farklı hayatlara fakat aynı yaralara sahip iki insanın bir yolculuğa çıkmasıyla başlıyor kitap.Daha ilk satırlarında sizi de dahil ediyor hikayelerine.Ana karekterlerin ağzından duygu durumlarının anlatıldığı edebi üslübü kadar sizde uyandırdığı duygular taktire şayan.Geçmişi tamir etmeden geleceği imar etmenin imkansızlığı,görülmemiş hesaplar,kapanmamış yaralar,söylenmemiş sözler olduğu müddetçe insanın sırtında geçmiş hep bir kambur, kalbinde bir yaradır. Ben İshak ve Jülide karekterlerin çok sevdim.Sanki o yolculuğu birlikte yaptım.Ayrıca kitabın sonunun klişe bir şekilde aşkla değilde dostlukla bitirilmesi ayrıca güzeldi.Bende bir ömür iz bırakacak düşerken kitabı umarım tüm hayatında düşüş yaşayanları ayağa kaldırsın... (YAĞMUR)

Kitabın Yazarı Tarık Tufan Kimdir?

Tarık Tufan 5 Haziran 1973 yılında İstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Sosyoloji Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlanmakta ve bazı televizyon kanallarında edebiyat-sohbet türünde programlar sunmaktadır. Yayımlanmış beş adet kitabının yanı sıra Uzak İhtimal ve Yozgat Blues filmlerinin senaristlerindendir.

Edebiyat alanında beş adet kitabı mevcuttur. Kitaplarında, günlük hayat içinde insanın varoluş, kimlik sorunlarını irdeler. Uzak İhtimal ve Yozgat Blues'un senaristlerindendir. Kitaplarındaki zarif ve naif anlatım üslubunu senarist olduğu filmlerde de görmek mümkündür. "Uzak İhtimal" filmiyle 2009 yılında İstanbul Film Festivali'nde "En İyi Senaryo" ödülünü kazanmıştır. Uzak İhtimal'in ardından senaryosunu yazdığı "Yozgat Blues" filmiyle 2013 yılında Altın Koza Film Festivali'nde "En İyi Senaryo" ödülüne layık görülmüştür.

Tarık Tufan Kitapları - Eserleri

  • Ve Sen Kuş Olur Gidersin
  • Bir Adam Girdi Şehre Koşarak
  • Kekeme Çocuklar Korosu
  • Düşerken
  • Şanzelize Düğün Salonu
  • Hayal Meyal

  • Beni Onlara Verme
  • Kraliçenin Pireleri
  • Kaybolan
  • Geç Kalan

Tarık Tufan Alıntıları - Sözleri

  • İnsan anbean delirdiğini fark edebilir mi? (Şanzelize Düğün Salonu)
  • Gözlerim biraz yorgun. İçinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler… (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • " Herkesin hicreti niyet ettiğinedir. " (Beni Onlara Verme)
  • Susuyorduk öylece. Göz göze gelsek kör olacaktık. Konuşsak sözler bitecekti. (Kraliçenin Pireleri)
  • Ne garip, insan doğruların ne kadar farkında olursa olsun kendisini kandırabilme gücünü asla yitirmiyor. Beynine dayanan silahın önemi yok. Yaşıyorsan buradan da kurtulabilme şansın var demektir. (Ve Sen Kuş Olur Gidersin)
  • Velhasıl ölüyorlar. Kendi katilleriyle sevişiyorlar, kendi ka­tillerine yemek pişiriyorlar, kendi katillerinin ellerini öpüyor­lar bayramda, kendi katillerinin donlarını yıkıyorlar, kendi katillerinin çocuklarını doğuruyorlar, kendi katillerinin ço­cuklarını büyütüyorlar. (Beni Onlara Verme)

  • Sen unutuyorsun diye bütün acılar geçiyor mu? (Kaybolan)
  • "Annemin ölümünün dil bilgisi, grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu." (Şanzelize Düğün Salonu)
  • "Gitmek, biraz ölmektir." (Kraliçenin Pireleri)
  • Ben kolayca incinirim bilirsin. Kolayca hasta olur, kolayca vazgeçerim zor olan ne varsa. (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • “Kalk Kudüs’e gidelim sevgilim.” (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • "Insanlar hep yanlış şeyi alkışlıyorlar." (Kaybolan)
  • "İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır." (Düşerken)

  • İnsanın en ölümcül yarası, içinde anbean büyüyen gitme hevesidir. (Düşerken)
  • Susuyor olmam, acı çekmediğim anlamına gelmez... (Ve Sen Kuş Olur Gidersin)
  • Kadınlar kısa anlarda yaşarlar. Kinleri de, öfkeleri de, merhametleri de o anda açığa çıkan duygu durumundan fışkırır. Bunu saklamazlar. (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • “Sen beni tutarsan hiç düşmem biliyor musun?” (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • İnsan, bir parça kandan ve çokça özlemden yaratıldı. İnsan, topraktan, sudan ve aşk acısından yaratıldı. (Geç Kalan)
  • Annemin ölümünün dil bilgisi, grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu. (Şanzelize Düğün Salonu)
  • “Şimdi bulabildiğim tüm soru cümlelerini üst üste yığıp bulabildiğim en merhametli cevabın dizlerine yaslamak istiyorum başımı. Bulabildiğim en müşfik cümlenin önünde bir an olsun düşünmeksizin iyiden iyiye bitik, yorgun vücudumu yere bırakmak istiyorum. Uzanmak ve hangi günahtan kalma olduğunu kestiremediğim acıların yorgunluğunu bir parça olsun üzerimden atmak istiyorum. Uyumalıyım.Uzunca bir süre.Sınırların, para birimlerinin, zaman ölçülerinin değiştiği çağlara dek.” (Kraliçenin Pireleri)