Efendiler ve Uşakları - Ümit Zileli Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Efendiler ve Uşakları kimin eseri? Efendiler ve Uşakları kitabının yazarı kimdir? Efendiler ve Uşakları konusu ve anafikri nedir? Efendiler ve Uşakları kitabı ne anlatıyor? Efendiler ve Uşakları PDF indirme linki var mı? Efendiler ve Uşakları kitabının yazarı Ümit Zileli kimdir? İşte Efendiler ve Uşakları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ümit Zileli

Yayın Evi: Asi Kitap

İSBN: 9786059331081

Sayfa Sayısı: 324

Efendiler ve Uşakları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Akp döneminde basın...Organize suç şebekesi’ydi.Manşetlerinde iddianame yazdılar.Köşelerinde hüküm verdiler.Ekranlarında infaz ettiler.Polis oldular.Savcı oldular.Hakim oldular.Cellat oldular.

Asla gazeteci olmadılar.Mütareke basınını bile mumla arattılar.

Kimi zaman Hasan Tahsin’in iman tahtasına saplanan işgalci süngüsü oldular, kimi zaman Kubilay’ın o masum yüzünü bedeninden ayıran yobaz testeresi oldular, kimi zaman Madımak’ı ateşe veren kibrit oldular, kimi zaman Abdi İpekçi’ye Çetin Emeç’e sıkılan tetik oldular, kimi zaman da Uğur Mumcu’ya Ahmet Taner Kışlalı’ya Muammer Aksoy’a Bahriye Üçok’a tuzaklanan kahpe fünye oldular.

Kukla oldular.Maşa oldular.İnsan olamadılar.İnsanlara ağır zarar verdiler.İşten attırdılar. Hapse attırdılar.İntiharlara, kahırdan ölümlere sebep oldular.İlerde bu dönemi okuyan gençler hayretle görecektir ki, daima iftirayı, daima yalanı, daima kötülüğü savundular.

Bu kitabın yazarı ise, varlığıyla onur duyduğumuz ender gazetecilerden kalmayı başardı. İşsiz bırakıldı, sansürlendi, yasaklandı, ambargolandı, tehdit edildi, linç edildi.

Bedel ödedi.Eğilmedi.Biat etmedi, Ümit Zileli.

Efendiye uşak olmadı... Bu dönemi yazmaya en çok hakkı olan gazetecilerden biri oldu.

“Efendiler ve Uşakları”nın bugünkü nesillerin utanç vesikası olarak, gelecek nesillere ibret vesikası olacağından eminim.

Yılmaz Özdil

Efendiler ve Uşakları Alıntıları - Sözleri

  • Bu ülkeyi yönetenler biliyorlar ki, biraz zaman ge­çince her şey unutulacak, taa'ki bir başka faciaya kadar!..
  • Osmanlı sarayındaki son Türk sadrazam Çandarlı Halil Paşaydı. İstanbul'un fethin- den hemen sonra Fatih Sultan Mehmet'in emriyle katledildi. O günden, yıkılışına dek bir daha Türk asıllı bir sadrazam görmedi o makam...
  • Kabile devleti!.. İktidara gelen AKP'nin ilk yaptığı uygulamayı anımsar mısınız bilmem; "Nereden Buldun" yasasım tarihe havale etti!.. Böylece kimin nasıl, nereden kazandığı, servetini nasıl oluşturduğu artık bilinmeyecek, bilinemeyecekti. Belli çev- relerden büyük alkış alan bu eyleminden sonra iktidar "çiz- diği" yolda ilerlemeye başladı..
  • İşte 14 yıllık bu "tek parti" iktidarı süreci, Cumhuriyet hükümetlerinin tamamına deyim yerindeyse rahmet okuttu. 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti sürecinin toplam borçlanmasını tek başına üçe katladı!.. Cumhuriyetin kaza- nımlarını tek tek harcadı... Siyasette, ekonomide, dış politi- kada, eğitimde geldiğimiz nokta belki de en iyi şu sıfatla tanımlanabilirdi:
  • 1- AHMET ALTAN 2- YASEMİN ÇONGAR 3- HASAN CEMAL 4- MEHMET BARLAS 5- MURAT BELGE 6- CENGİZ ÇANDAR 7- ORAL ÇALIŞLAR 8- HALİL BERKTAY 9- ŞAHİN ALPAY 10- HADİ ULUENGİN 11- GÜLAY GÖKTÜRK 12- BASKIN ORAN 13- OKAY GÖNENSİN 14- ALPER GÖRMÜŞ 15- ALİ BAYRAMOĞLU 16- NAZLI ILICAK 17- İSMET BERKAN 18- MÜMTAZER TÜRKÖNE 19- MEHMET BARANSU 20- ŞAMİL TAYYAR 21- RUŞEN ÇAKIR 22- MEHMET ALTAN 23- AHMET HAKAN 24- ESER KARAKAŞ 25- MAHMUT ÖVÜR 26- RASİM OZAN KÜTAHYALI 27- NAGEHAN ALÇI 28- AYŞE HÜR 29- ENGİN ARDIÇ 30- SEVİLAY YÜKSELİ31- EMRE AKÖZ 32- YILDIRAY OGUR VESAİRE...
  • Sonuçta 2002 erken seçimlerinde, iyice bunalmış olan halk, eski partilerin tümünü silip attı ve eski "milli görüş- çülerin" kurduğu, yeni model, yalmzca 14 ay önce kurul- muş AKP'yi iktidara getirdi. Parti yüzde 34.5 oyla sandalyelerin yüzde 66'sını elde etti. Bu, mutlak bir tek parti iktidarı anlamına geliyordu...
  • Bugünün Türkiye'sinden baktığınız zaman "çerez parası" yani!.. Küçümsediğim için söylemiyorum, sonuçta soygun soygundur, ancak anlatmak istediğim, "soygun li- ginde" nasıl müthiş aşamalar geçirdiğimiz!. Baksanıza, bir gazeteyle bir televizyonun alımı için iktidara yakın "ha- vuzcu" işadamlarının her birinin havuza koyduğu para 100 milyon dolardı; varm, aradaki farkı siz hesaplayın!.
  • Demem o ki; zor şeydir haysiyetli yaşamak... Anlık mut­lulukların, pırıl pırıl insanların sevgilerinin dışında servetleri yoktur... -Ama tarihi onlar yazar...
  • Tarihin akışı vatanseverlerden yanadır, bu ülkeyi yine onlar aydınlanmaya ulaştıracaktır... Tarih yine en aydınlık sayfalarında onların adını yazacaktır..
  • Taa, Irak'm işgalinden başlayarak, "demokrasi", "insan hakları", "özgürlük" gibi üzerine milyonların kam sıçramış sözcükleri hiç sıkılmadan kullanarak, iktidarın ve göbeğin- den bağlı olduğu efendilerin Ortadoğu emellerine alet olan, halkın zekasıyla alay eden makaleler kaleme alan, televiz- yon ekranlarına yalan üstüne yalan kusan da yine onlardı... Bugün ülkenin boğazına dek kirli bir savaşa batmak üzere olmasmda "fitnenin 32 dişi ve diğer zevatın" çok büyük gü- nahı vardı...

Efendiler ve Uşakları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ümit Zileli Efendiler ve uşakları kitabında Türkiye'de ve dünyada yaşanan önemli olayları yalın ve sade bir dille kaleme alınarak edebiyat dünyasına kazandırılmıştır. (LAWYER)

Ümit Zileli Efendiler ve uşakları kitabında Türkiye'de ve dünyada yaşanan önemli olayları yalın ve sade bir dille kaleme alınarak edebiyat dünyasına kazandırılmıştır. (Semih özgün cankurt)

Ümit Zileli'nin okuduğum ilk kitabı oldu. Gayet akıcı ve yalın bir dili vardı. Halkın anlayacağı şekilde anlatmış. Günümüzde yaşadığımız olayları, efendilerin ve uşaklarının halkı nasıl bir çöküşe sürüklediğini çarpıcı şekilde anlatmış. Okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar. (Kitaplar arasında yolculuk)

Efendiler ve Uşakları PDF indirme linki var mı?

Ümit Zileli - Efendiler ve Uşakları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Efendiler ve Uşakları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ümit Zileli Kimdir?

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe 1978'de Anadolu Ajansı'nda başladı. Daha sonra Günaydın, Ankara Ekspres ve Barış gazetelerinde çalıştı. 1982'de yeni kurulan Güneş'in ABD-Los Angeles muhabirliğini yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra Güneş, Nokta, Son Havadis, Bulvar ve Milliyet'te çalıştı.

Zileli 1991'den itibaren TRT'de Değişen Sanat ve 25 Kare, Kanal 6 ve Kanal E'de Pusula, Kanal D'de Ses Ver Türkiye programlarını gerçekleştirdi. Son olarak TRT 2'de “Pazar Söyleşileri” programını hazırladı ve sundu. Halen Business Channel Turk'te Söz Sizde isimli programın moderatörüdür.

Özel radyoların yayına geçtiği 1993'te “Sesli Gazete” adıyla ilk sabah haber-yorum programını başlattı. Bu program halen Radyo Tatlıses'te hafta içi her sabah 09.00-10.00 saatleri arasında sürmektedir. Zileli , 1997'den bu yana Cumhuriyet Gazetesi'nde Düz Çizgi köşesinde yazılar kaleme almakta, aynı zamanda Kanal Biz televizyonunda haftaiçi her gün 13.00 haberlerini ve Avrasya TV 'de pazar günleri 11.00 - 12.30 saatleri arasında Ses Ver Türkiye programını sunmuştur. Beyaz TV'de Latif Şimşek ve Rasim Ozan Kütahyalı'nın sunduğu "Dinamit" isimli programa yorumculuk yapmıştır. Zileli son olarak Odatv'de köşe yazarlığı yapmaktadır.

Türkiye P.E.N. Yazarlar Derneği üyesidir.

2014 Yerel Seçimlerinde İşçi Partisi'nin İstanbul Şişli İlçe Belediye Başkan Adayı olmuş ve %1 ile partisinin en yüksek ilçe oy oranına ulaşmıştır.

Ümit Zileli Kitapları - Eserleri

  • Vur Emri
  • Efendiler ve Uşakları
  • Karşıdevrimin Kısa Tarihi
  • İlhan Selçuk Anlatıyor
  • İşbirlikçiler
  • Kumpas
  • Aydın İhaneti
  • Ters Cephe
  • Yakın Tarih Yalanları
  • Karanlığa Karşı Yazılar
  • Vurgun Demokrasisi

Ümit Zileli Alıntıları - Sözleri

  • Üştü açık kamyonlar bitmek tükenmek bilmeyen yolda sarsılarak ilerlemeye devam ediyor ve ben düşünüyordum. Daha doğrusu korkuyordum. Bir kazadan, pusuya düşmekten, erlerin başına bir şey gelmesinden.. ve ölümden! Daha önceleri ölümden korkmuş muydum? Hayır. Lüzum yoktu ki. Ölüm uzak, belirsiz ve anlamsız bir sözcüktü o zamanlar. Şarkılarda, şiirlerde sık sık yinelenen renksiz bir sözcük. Dinlerken hüzün verirdi yalnızca. Kötü bir şey olduğuna emindim. İyi bir tarafı olsa niçin herkes savaşlara, idamlara karşı çıksındı ki? Demek ki acı veriyordu. (Vur Emri)
  • ‘’ Yalnızca bakan ama görmeyen, göremeyen bir toplum... Bu duyarsızlığın üzerine eklenecek din ( ve gerektiğinde milliyetçilik) sosu ise tam kıvamında, istedikleri kıvama çok ama çok yaklaştılar... İşte bu mantık içinde söylenen ‘ananı al git’ haklı bir kızgınlıktı!.. Buna yanıt verecek olan ise yine bizleriz; Türkiye’yi tarihinde görülmemiş bir zavallılığa mahkum eden bu mantıkla savaşacak mıyız? —Yoksa, anamızı alıp gidecek miyiz?! ‘’ (İşbirlikçiler)
  • Heyecan, bilinmeyenin verdiği rahatsızlık ve korku, bir yumru olmuş boğazıma oturmuştu. Gidiyorduk, ama nereye? (Vur Emri)
  • ‘’ —Üç maymun gazeteciliği! Görmeyeceksiniz, duymayacaksınız,yazmayacaksınız! İktidarın hoşuna gitmeyen hiçbir haberi mümkünse kullanmayacaksın, olmazsa iç sayfalarda gözden ırak bir yerlere sıkıştıracaksınız ...’’ (İşbirlikçiler)
  • Mustafa Kemal , dehasını bir kez daha göstermişti! (Karşıdevrimin Kısa Tarihi)
  • " 7.62mm çapındadır. Sivri kısmı turuncu renkte olanlar izli mermidir. Tesir gücü çok yüksektir. Sorusu olan var mı? Muhittin hevesle elini kaldırdı. Bölük komutanımızın söz vermesi üzerine Tuzla tarihinin en ilginç sorusunu büyük bir ciddiyetle tane tane sordu: "Komutanım, bu mermilerin ucu niçin sivri de mesela dört köşe değil?" Bir an herkes dondu. Üsteğmen Şenocak dik dik Muhittin'in suratına baktı. Ama hayır, arkadaşımızın hiç dalga geçer gibi bir hâli yoktu. Tertemiz, saf bir yüzle cevap bekliyordu. Biz kahkahalarımızı zaptetmeye uğraşırken, Üsteğmen Şenocak son derece mütebessim bir yüzle karşı soruyu yöneltti: "Oğlum sen Laz mısın?" Muhittin şaşkın cevap verdi: "Trabzonluyum komutanım." (Vur Emri)
  • Bugünün Türkiye'sinden baktığınız zaman "çerez parası" yani!.. Küçümsediğim için söylemiyorum, sonuçta soygun soygundur, ancak anlatmak istediğim, "soygun li- ginde" nasıl müthiş aşamalar geçirdiğimiz!. Baksanıza, bir gazeteyle bir televizyonun alımı için iktidara yakın "ha- vuzcu" işadamlarının her birinin havuza koyduğu para 100 milyon dolardı; varm, aradaki farkı siz hesaplayın!. (Efendiler ve Uşakları)
  • Kabile devleti!.. İktidara gelen AKP'nin ilk yaptığı uygulamayı anımsar mısınız bilmem; "Nereden Buldun" yasasım tarihe havale etti!.. Böylece kimin nasıl, nereden kazandığı, servetini nasıl oluşturduğu artık bilinmeyecek, bilinemeyecekti. Belli çev- relerden büyük alkış alan bu eyleminden sonra iktidar "çiz- diği" yolda ilerlemeye başladı.. (Efendiler ve Uşakları)
  • ‘’ ABD’nin Türkiye topraklarının da içinde bulunduğu bölge için üçü temel, üçü de mümkünse ulaşılabilir nitelikte hedefleri bulunmaktadır.Temel hedefler: a) Büyük İsrail’in oluşturulması b) Büyük Ermenistan’ın oluşturulması c) Büyük Kürdistan’ın kurulmasıdır. Mümkünse ulaşılabilir hedefler ise: a) İstanbul merkezli Ortodoks devletinin kurulması b) Pontus Rum ve Ege Yunan devletlerinin kurulması c) Konya merkezli hilafet devletinin kurulmasıdır.’’ (İşbirlikçiler)
  • Karanlığın en yoğun olduğu an, aslında aydınlığa en yakın olduğun zamandır.. (Kumpas)
  • Demem o ki; zor şeydir haysiyetli yaşamak... Anlık mut­lulukların, pırıl pırıl insanların sevgilerinin dışında servetleri yoktur... -Ama tarihi onlar yazar... (Efendiler ve Uşakları)
  • İşte 14 yıllık bu "tek parti" iktidarı süreci, Cumhuriyet hükümetlerinin tamamına deyim yerindeyse rahmet okuttu. 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti sürecinin toplam borçlanmasını tek başına üçe katladı!.. Cumhuriyetin kaza- nımlarını tek tek harcadı... Siyasette, ekonomide, dış politi- kada, eğitimde geldiğimiz nokta belki de en iyi şu sıfatla tanımlanabilirdi: (Efendiler ve Uşakları)
  • Bir başka yerin anılarından geriye kalan ise. İnsanlar! Şikayetsiz doğan, şikayetsiz büyüyen ve ölen insanlar. Bizim insanlarımız!... (Vur Emri)
  • ‘’Kısacası, 50 yılın sonunda, hem unutkan, hem korkak, hem rüşvetçi bir toplum olarak kemikleştik!...’’ (İşbirlikçiler)
  • Türkiye ise " kaybedilmiş yıllara" adım atıyordu. (Karşıdevrimin Kısa Tarihi)
  • ‘’Peki, nasıl oluyor da , neredeyse aynı kaderi paylaşan iki ülkeden birinde ulusal değerlerine sahip çıkan, ‘Bu toprakların zenginlikleri, bu topraklarda yaşayanlara aittir’ diyebilen bir yönetim oluyor da ,diğeri tam bir teslimiyet içinde vatanı tersanelerine varıncaya dek emperyalist efendilere açabiliyor? Yanıt aslında çok basit : —Orada halk var !!!’’ (İşbirlikçiler)
  • ‘’Bir toplumda duyarsızlık egemen olmuşsa... Halk arasında, ‘’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’, ‘’azıcık aşım, kaygısız başım’’ bencilliği yerleşmişse o toplum her türlü zillete mahkumdur.’’ (İşbirlikçiler)
  • Osmanlı sarayındaki son Türk sadrazam Çandarlı Halil Paşaydı. İstanbul'un fethin- den hemen sonra Fatih Sultan Mehmet'in emriyle katledildi. O günden, yıkılışına dek bir daha Türk asıllı bir sadrazam görmedi o makam... (Efendiler ve Uşakları)
  • Gazete ve televizyonlarının , dergilerinin kapatılmasını sağladı. (Karşıdevrimin Kısa Tarihi)
  • O aynı zamanda bir jakobendi!.. (Karşıdevrimin Kısa Tarihi)