Ego - Osho Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Ego kimin eseri? Ego kitabının yazarı kimdir? Ego konusu ve anafikri nedir? Ego kitabı ne anlatıyor? Ego PDF indirme linki var mı? Ego kitabının yazarı Osho kimdir? İşte Ego kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Osho

Çevirmen: Amrit Sangeet

Orijinal Adı: the Book Of Ego Freedom From İllusion

Yayın Evi: Ganj Yayınları

İSBN: 9789758817344

Sayfa Sayısı: 374

Ego Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ego ve onun oyunları: Evlilik onun oyunudur, para onun oyunudur, iktidar onun oyunudur. Tüm oyunlar egonun oyunudur. Toplum şu ana kadar oyunlar oynar halde kalmıştır; bu, dünyanın her tarafında sürekli devam eden bir olimpiyattır. Herkes yukarıya doğru mücadele ediyor ve diğer herkes onu bacaklarından aşağı çekiyor çünkü Everest’in zirvesinde hepinizin duracağı kadar yer yok.

Seçebilirsin: Ya hayal kırıklığı, acı, mutsuzluk; o zaman egoya tutunmaya, onu beslemeye devam et. Yahut huzur, sükûnet, saadet.. Fakat o zaman masumiyetini yeniden kazanmak zorundasın. Egonu bir kenara fırlat. Tüm egoyu paramparça et. Egoyu yok ederek, kendi özünü keşfedeceksin. Ve bu keşif mümkün olan en muhteşem keşiftir çünkü o mutlak saadete doğru, sonsuz hayata doğru bütünüyle yeni ve kutsal bir yolculuktur. Ego bir buzdağıdır; onu erit. Onu, derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel.

Ego Alıntıları - Sözleri

  • Zenginlik senin içtenliğindir, samimiyetindir, hakikatindir, sevgindir. Bu senin gerçek refahındır.
  • Sen sadece kendi kalbini dinle, senin yegane öğretmenin odur.
  • Ego kullanışlı bir kurmacadır. Onu kullan fakat onun seni kandırmasına izin verme.
  • Sevgi var olan en büyük terapidir. Dünyanın terapiye ihtiyacı vardır çünkü dünya sevgiyi özlüyor.
  • Herkes tam olarak aynı şekilde düşünür. Herkes kalbinin derinliklerinde özel olduğunu bilir. Bu tanrının insanlara yaptığı bir şakadır. O yeni bir insan yaptığında ve onu yeryüzüne doğru ittiğinde kulağına "Sen özelsin. Sen kıyaslanamazsın, sen sadece eşsizsin" diye fısıldar.
  • Sen donuyorsun, biliyorum. Sen acı çekiyorsun, hayat zor biliyorum. Ve senin için hiçbir tesellim yok.
  • “Zihin tüm hastalıkların sebebidir ve kalp de tüm şifaların kaynağıdır.”

Ego İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Niçin kadınlar, erkeklerin cinsel arzularına karşı öfke de duysalar onlara çekici olmaya çalışırlar? Bunda politik bir strateji vardır. Kadınlar çekici olmaktan hoşlanır çünkü bu onlara iktidar hissi verir; ne kadar çekicilerse erkekler üzerinde o kadar güçlü olur. Ve kim güçlü olmak istemez ki? Tüm hayatları boyunca insanlar güç için mücadele ediyor. Niçin parayı arzuluyorsun? O güç verir. Niçin ülkenin başbakanı yahut cumhurbaşkanı olmak istiyorsun? O güç verir. Niçin saygınlık, prestij istiyorsun? O güç verir. Niçin bir aziz olmak istiyorsun? O güç verir. İnsanlar farklı şekillerde güç arayışı içerisindedir. Kadınlara başka bir güçlü olma kaynağı bırakmadın, sadece tek bir çıkış var: Bedenleri. Bu nedenle onlar sürekli olarak daha çok ve daha çok çekici olmakla ilgileniyorlar. Bunu hiç gözlemlemedin mi: Modern kadın çok da fazla çekici olmakla ilgilenmez. Niçin? Çünkü o diğer türden güç politikalarına girmektedir. Kadın eski esaretinin dışına çıkıyor. Üniversitelerde akademik unvanlar için erkeklerle savaşacak; o iş hayatında rekabet edecek; siyasette rekabet edecek. Onun pek de çekici görünmek için endişelenmeye ihtiyacı yok. Erkek hiçbir zaman çekici olmayı fazla umursamamıştır. Niçin? Bu tamamen kadına bırakılmıştır. Kadın için bu birazcık güç elde etmek için yegâne kaynaktı. Ve erkekler için o kadar çok başka kaynak vardı ki çekici görünmek biraz kadınsı, dişil gelmiştir. Bu kadınlara göre bir şeydir. Bu her zaman böyle olmamıştır. Geçmişte kadınların erkekler kadar özgür olduğu bir dönem vardı. O zamanlar erkekler çekici olmakla kadınlar kadar ilgiliydi. Krishna'ya, onun güzel ipekten elbiseler içindeki, flütü, her çeşidinden takıları, küpeleri, tavus kuşu tüylerinden taçları olan resimlerine bak. Ona bir bak! O ne kadar güzel görünüyor. O günler, erkeklerin ve kadınların canları ne isterse yapmak için mutlak özgürlüğe sahip olduğu günlerdi. Sonra kadınların bastırıldığı çok, çok uzun bir karanlık çağ geldi. Bu, din adamları ve senin sözde azizlerin yüzünden böyle oldu. Senin azizlerin her zaman kadınlardan korkmuştur çünkü kadın çok güçlü görünür; kadın o kadar güçlü görünür ki azizin azizliğini dakikalar içinde yok edebilir. Bir annenin oğlunu akıllandırabilmesi için yirmi beş yıl çabaladığı ama bir kadının gelip birkaç dakika içerisinde onu bir aptala çevirdiği söylenir. Bu yüzden anneler asla gelinlerini affedemezler. Asla! Zavallı yaşlı kadıncağızın bu adama birazcık zekâ verebilmesi yirmi beş yıl aldı ve birkaç dakika içerisinde uçup gitmiştir! Bu kadını nasıl affedebilsin? Senin azizlerin yüzünden kadınlar kötülenmiştir; onlar kadınlardan korktular. Kadın bastırılmak zorundadır. Ve kadınlar bastırılmış olduğu için, hayattaki tüm rekabet etme kaynakları, hayata akışları ellerinden alınmıştır. O zaman tek bir şey kalır: Bedenleri. Bana soruyorsun: "Niçin kadınlar, erkeklere çekici olmaya çalışırlar?" Bu yüzden; bu onların yegâne gücüdür. Ve kim güçlü olmak istemez ki? Gücün sadece mutsuzluk getirdiğini, gücün tahripkâr, saldırgan olduğunu anlamadığın sürece; anlayışın sayesinde güç arzusu ortadan kalkmadığı sürece, kim güçlü olmak istemez? Ve, "...fakat kadınlar niçin erkeklerin cinsel arzularına karşı öfke de duysalar onlara çekici olmaya çalışırlar?" diye soruyorsun. Aynı nedenden. Kadın sadece senin önündeki bir havuç gibi asılı durduğu sürece —asla kendini sunmadan ve her zaman kendini sunarak, çok yakın ve çok uzak olarak— güçlü kalır. Sadece o zaman güçlüdür. Şayet hemen dizlerine kapanırsa, o zaman güç kaybolur. Bir kez onu kullandığında, bir kez onu sömürdüğünde işi bitmiştir, artık senin üzerinde bir iktidarı yoktur. O yüzden o seni cezp eder ve senden uzakta durur. Seni cezp eder, seni kışkırtır, seni baştan çıkarır ve ona yaklaştığındaysa basitçe hayır der! Şimdi, bu basit bir mantık. Eğer evet derse onu bir mekanizmaya indirgersin; onu kullanırsın. Ve hiç kimse kullanılmak istemez. Bu aynı güç oyununun diğer yüzüdür. Güç diğerini kullanabilme kapasitesi demektir ve birisi seni kullandığında senin gücün gitmiş demektir, sen güçsüzleştirilmişsindir. Bu yüzden hiçbir kadın kullanılmak istemez. Ve sen bunu asırlardır yapmaktasın. Aşk çirkin bir şey halini almıştır. O en yüksek onur olmalıdır ama değildir çünkü erkek kadını kullanmıştır ve kadın buna öfkelidir, buna direnir doğal olarak. O bir nesneye indirgenmek istemez. Bu yüzden karılarının etrafında kuyruğunu sallayarak dolanan kocaları ve tüm bu saçmalıkların üzerindeymiş gibi —senden daha kutsalım— bir tavra sahip karılarını göreceksin. Karıları sanki seksle, çirkin seksle ilgili değillermiş gibi rol yapmaya devam eder. Onlar senin ilgilendiğin kadar ilgililer ama problem şudur: Onlar ilgilerini gösteremezler aksi taktirde sen onları hemen bir nesneye indirgersin, onları kullanmaya başlarsın. Bu yüzden onlar başka her şeyle ilgilidirler, sana son derece çekici olurlar ve sonra seni reddederler. Gücün tadı buradadır. Seni çeker —ve sen neredeyse iplerle çekiliyormuş gibi çekilirsin— ve sonra da sana hayır diyerek seni mutlak güçsüzlüğe düşürür. Ve sen ise bir köpek gibi kuyruğunu sallıyorsun; o zaman kadın keyif alır. Bu çirkin bir durumdur. Bu böyle olmamalıdır. Bu çirkin bir durumdur çünkü aşk bir güç oyununa indirgenmiştir. Bu değişmek zorundadır. Aşkın güçle hiç alakasının olmadığı yeni bir insanlık ve yeni bir dünya yaratmak zorundayız. En azından aşkı güç politikalarının dışına çıkart; parayı, politikayı orada bırak: Her şeyi orada bırak ama aşkı oradan çıkart. Aşk muazzam değere sahip bir şeydir; onu pazar yerine ait bir şey yapma. Ancak bu olmuştur. Acemi asker çöldeki yabancı lejyon kampına yeni varmıştı. Komutanı olan onbaşıya adamların eğlence için ne yaptığını sordu. Onbaşı bilgece gülümseyerek, "göreceksin" dedi. Genç adamın kafası karışmıştı. "Bu üstte yüzden fazla adam var ve tek bir kadın bile göremiyorum." "Göreceksin," diye onbaşı tekrar etti. O öğleden sonra üç yüz tane deve ahırın içinde toplandı. Bir sinyal verildikten sonra adamlar çıldırdı. Ahırın içine daldılar ve develerle sevişmeye başladılar. Acemi er onbaşıyı acele ederken gördü ve kolundan yakaladı. "Ne demek istediğini anlıyorum ama anlayamadığım şey şu: Üç yüz tane kadar deve olmalı ve biz ise yüz kişiyiz. Niye herkes acele ediyor. Yavaşça yapılamaz mı?" diye sordu. "Ne?" diye çığlık attı onbaşı irkilerek. "Ve çirkin bir tanesine mi kalayım?" Hiç kimse çirkin birisine —bir deve bile olsa— takılıp kalmak istemez. O yüzden kim çirkin bir kadına takılıp kalmak ister. Kadın her şekilde güzel olmaya çalışır; en azından güzel görünmeye. Ve bir kez sen onun cazibesinin tuzağına düştün mü, senden kaçmaya başlar çünkü tüm oyun budur. Eğer ondan kaçmaya başlarsan sana yakınlaşacaktır. Sen onun peşinden koşmaya başladığın an o kaçmaya başlayacaktır. Bu oyundur. Bu sevgi değildir: Bu insanca değildir. Ancak asırlardır olmuş olan şey budur. Buna dikkat et! Her insanın muazzam bir haysiyeti vardır ve hiç kimse asla bir nesneye indirgenemez, bir şeye indirgenemez. Erkeklere saygı duy, kadınlara saygı duy; onlar ilahidir. Ve erkeğin kadınla seviştiği eskimiş fikri unut; bu çok aptalcadır. Bu sanki erkek yapıp edenmiş kadın ise bir şey yapılmak üzere oradaymış gibi hissettirir. Dilde bile aşk yapan erkektir, eylemde bulunan taraf odur; sadece orada, pasif alıcı olarak kadın vardır. Bu doğru değildir. Her iki taraf da birbiri ile aşk yapıyor, her ikisi de yapandır, her ikisi de katılımcıdır. Kadın kendi tarzıyla yapar. Alıcı olmak onun katılma şeklidir. Fakat katılım erkeğinki kadardır. Ve sadece senin kadına bir şey yaptığını düşünme: O da sana bir şey yapıyor. Her ikiniz de birbiriniz için son derece değerli bir şey yapıyorsunuz. İkiniz de kendinizi birbirinize sunuyorsunuz; enerjilerinizi birbiriniz ile paylaşıyorsunuz. Her ikiniz de kendinizi aşkın tapınağında, aşkın ve Tanrı'nın tapınağında birbirinize sunuyorsunuz. Her ikinizi de ele geçiren şey aşkın tanrısıdır. Bu çok kutsal bir andır. Kutsal bir mekânda yürüyorsun. Ve o zaman insanların davranışında bütünüyle farklı bir nitelik olacaktır. (merve yaprak)

EGO insanın hastalığı mıdır?: Bu suale bakalım yazar/Osho ne cevap vermiş: “Evet, EGO insanın hastalığıdır. Çünkü, menfaat grupları senin hasta olarak kalmanı ister. Onlar senin sağlıklı ve sağlam olmanı istemez. Senin sağlıklı ve sağlam olman menfaat grupları için bir tehlikedir. Bu yüzden hiç kimse basit olmak istemez, hiç kimse bir şey olmamak istemez. Ve benim tüm yaklaşımım senin kendinle barışık olman, varlığını kabul etmendir. Bir şey haline gelmek hastalıktır, olmak sağlıktır. Ancak sen basitliği, bütünlüğü, sağlıklı olmayı, mutluluğu tatmadın. Senin toplumun sana tek bir an dahi izin vermedi. Bu yüzden sen sadece tek bir yol biliyorsun: EGOnun yolu…” Şimdi, bu direkt alıntılı girizgahtan sonra meselenin özünü daha iyi idrak edebilmek adına şöyle bir ekleme yapmak isterim: İnsanların bir öz benlikleri vardır, bir de toplumsal benlikleri… Öz benlik, bizim doğuştan gelen özelliklerimiz ile taşıdığımız potansiyel ve yeteneklerimizin mahsulüdür. Öz benliğimize uygun şeyler yaptığımızda bu dünyaya geliş amacımızı gerçekleştirmiş oluyoruz. Toplumsal benlik ise dış dünyanın geri bildirimleri ile diğerlerine daha hoş görünmek, toplum tarafından kabul görmek için, başkalarının hoşlanacağı gibi olmaya çalışan tarafımızı temsil eder. Ve tam da bu bağlamda, yazar/Osho’nun belirttiği özellikle şu “üç şey” sizi aslında başkalarının kölesi yapar: “Sevilme isteği, beğenilme isteği, takdir edilme isteği…” Yani, bu toplumsal benlik olarak tabir ettiğimiz, bizim etrafımızdaki insanların değer verdiği şeylere önem vermeyi öğrenen parçamız aslında yazar/Osho ’nun hastalık olarak adlandırdığı EGOnun ta kendisi… İnsanın EGOsu, illüzyon bir benlik yaratarak öz benliğinin farkına varmasını engeller. İllüzyon benlik, EGOnun kendini pek çok yolla tanımlaması nedeniyle oluşur ve ailemizin, içine doğduğumuz toplumun inançları, değer yargıları, dini, politik eğilimleri ile şekillenir. İnsanın öz benliği ile illüzyon benliği sürekli çatışma halindedir. Çünkü, öz benlik varoluş amacına uygun adımlar atmak ister, illüzyon benlik ise olmak istediği bir imaja uygun davranışlar sergilemek ister. Öz benliğin temel amacı kendini gerçekleştirmektir. İllüzyon benliğin temel amacı ise imajını gerçekleştirmek, tatmin olmak ve toplum tarafından kabul görmektir. Ancak tatmin hiçbir zaman gerçekleşmez. Çünkü, illüzyon benlik dipsiz bir kuyu gibidir. Ne elde ederse etsin, daha fazlasını ister, çünkü her an yarattığı imajın zayıflayacağından korkar. İmajın zayıflaması benliğin yok olmasıdır, ona göre. Bu nedenle, onu yaşatmak için kıyasıya savaşır. İllüzyon benlik için hiçbir şey yeterli değildir. Altında kocaman bir delik olan bir kabı sürekli doldurmaya çalışır. Ancak kap asla dolmaz ve kişi hiçbir zaman tatmin olmaz, yazar/Osho da EGOnun yansıması olarak kastettiği bu illüzyon benlik ile ilintili olarak şöyle diyor : “EGO senin gerçek özünün tam tersidir. EGO sen değilsin. EGO toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır. Bu yüzden ben EGOnu bırakmadığın sürece asla kendini bilemeyeceğin konusunda ısrar ediyorum.” yazar/Osho toplumun bireylere dayattığı normlara göre de EGOyu şöyle tanımlar: “Sizin iki merkeziniz vardır: Birisi varoluşun size vermiş olduğu, gerçek öz benliğiniz ve diğeri toplum tarafından yaratılmış olan merkez, yani EGOdur. O sahte bir şeydir ve çok büyük bir kandırmacadır. EGO aracılığıyla toplum sizi kontrol etmektedir. Siz belli bir şekilde davranmak zorundasınızdır; çünkü sadece o zaman toplum sizi takdir eder. Belli bir tarzda yürümek, belli bir şekilde kahkaha atmak; belli bir tarzı, ahlakı, formülü takip etmek zorundasınızdır. Ancak o zaman toplum sizi takdir hatta taltif eder ve etmezse de EGOnuz sarsılır. EGOnuz sarsıldığında, kim olduğunuzu, nerede olduğunuzu bilmezsiniz. Çünkü, başkaları size fikri vermiştir ve bu fikir EGOnun ta kendisidir. Onu mümkün olduğunca derinden anlamaya çalışın, çünkü ondan kurtulmak durumundasınız ve şayet ondan kurtulamazsanız hiçbir zaman öz benliğinize ulaşamazsınız…” yazar/Osho’nun ABD’nin Oregon eyaletinde bağımsız bir komün kurma girişimi hakkında izlediğim “Wild Wild Country” belgeselinden sonra, kitap/ego--19170 bu “Hintli mistik guru“nun okuduğum ilk kitabıydı; aslında yazar/Osho kendi adına basılı olan kitapların hiçbirisini kaleme alıp yazmakla uğraşmamış, hayatı boyunca yaptığı konuşmaların kayıtları başkaları tarafından derlenerek bir nevi külliyat haline getirilmiş. Belki de, bu yüzden üstünkörü yapılmış bir derleme olduğundan olsa gerek, sık sık yapılan gereksiz tekrarlar, son derece dağınık, düzensiz ve özensiz metinler okuru gereğinden fazla sıkabiliyor, bu kitapta oldukça yerinde ve sağlam tespitler olmasına karşın, zaman zaman çelişkilere varan ifadeler ve bazı uydurmasyon hikâyeler de (Osho’nun söylemleri ve eylemleri arasındaki bariz farklar gibi) kafaları karıştırabiliyor. yazar/Osho’nun gerçek adı ‘Chandra Mohan Jain’dir; 1960'lardan itibaren ‘Acharya Rajneesh’, 1970’lerde ve 1980'lerde Bhagwan Shree Rajneesh ve 1989'dan sonra Japoncada ‘usta’ anlamında kullanılan bir sözcük olan yazar/Osho namıyla tüm dünyada tanınmaya başlamıştır. Chandra Mohan Jain adıyla felsefe alanında yüksek lisans eğitimini 1957 yılında onur ödülüyle tamamlayıp, daha sonra bir süre okutmanlık yapmış, 1960 yılında da profesör ünvanı kazanmıştır. Okutmanlığı sırasında öğretmen Rajneesh adı altında Hindistan'ı diyar diyar dolaşıp seyahati sırasında kitap/gandi--168918‘yi ve sosyalizmi eleştiren konuşmalar yapmıştır. 1968 yılında cinsellik alanında daha büyük kabul edilebilirlik çağrısında bulunmasıyla birlikte, Hint basını tarafından "seks gurusu" olarak adlandırılmıştır. yazar/Osho 1981 yılına kadar Pune’daki Shree Rajneesh Ashram’da öğretilerine devam etmiştir. Burası her gün 30,000’i bulan büyük çoğunluğu Avrupalı ve Amerikalılardan oluşan ziyaretçi akınına uğramıştır. https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q3ggw8.jpg Günden güne gücü ve müritleri artan yazar/Osho’dan rahatsız olan gelenekçi Hintliler ve hükümet baskısı onu başka bir ülkeye göçe zorlar. Uzun araştırmalar sonrası ABD’ye yerleşmeye karar veren yazar/Osho Oregon eyaletindeki Antelope kasabasının yakınlarında yaklaşık 32 bin hektarlık (260 kilometrekare, neredeyse Manhattan büyüklüğündeki) “Big Muddy Çiftliği”ni satın alır. Burası sarp, kayalıklı, dik yamaçlardan oluşan devasa bir arazidir. Vahşi ve engebeli… Prefabrik evlerle bir şehir inşasına girişirler… https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q3mgBG.jpg Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde 50 bin nüfuslu bir şehir kurmak… Daha doğrusu dış dünyadan bağımsız bir komün… https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q3zpTc.jpg yazar/Osho’nun amacı hiçbir dine ve milliyete tabi olmayan “yeni insanı” yaratmaktır, yani “uyanan insanı”… https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q3MWQv.jpg yazar/Osho’ya göre Doğu sözde spiritüellik nedeniyle aksak kalmış, teknoloji ve bilimsellikten uzaktır; Batı ise materyalizmi seçmiştir. Ama insan boşluk ve anlamsızlık içindedir. Adeta kendini kurtarıcı gibi gösteren yazar/Osho’ya göre Doğu insanı ve Batı insanı yarımdır. Ve yazar/Osho sözde bütün insanı yaratmayı hedeflemektedir. https://i.imgyukle.com/2020/04/26/rkYL2n.jpg O zamanki FBI Görev Gücü Başkanı Lynn Enyart, Amerikan tarihindeki en büyük zehirlenme olayını, en büyük telekulak davasını ve Amerika’da meydana gelen en büyük göç yolsuzluğunu araştıracağından henüz habersizdir. yazar/Osho’nun özel sekreteri, sözcüsü ve sağ kolu olan Ma Anand Sheela, Rajneesh Vakfı’nı ve ona ait milyonlarca doları kontrol etmektedir. “Hedefe giden yolda her şey mübahtır” mantığıyla hareket eden Sheela, dünyanın dört bir tarafından toplayıp örgütlediği binlerce Sannyasinle birlikte adeta Oregon halkına ve ABD hükümetine kafa tutar… https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q3MM0h.jpg Amerikan hükümeti Jonestown’daki gibi bir hadisenin gerçekleşme ihtimalinden korkmaktadır. (917 kişinin toplu intiharıyla gerçekleşen olay) https://www.youtube.com/watch?v=SIUCaubZ2zw Zira, Sannyasinlerin özgür iradelerini Bhagwan’a teslim etmeleri ve o ne derse yapacakları, işin “öl de ölelim”e kadar varacağı da varsayılmaktadır. Hatta, Jonestown katliamının sorumlusu Jim Jones’un kızı Shannon bile yazar/Osho’nun müritleri arasına katılmıştır. https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q3wXOo.jpg https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q30XMP.jpg Yerel halka göre cinsellikte sınır tanımayan sapkınlarıyla ve ahlaksız tavırlarıyla Şehvetiye Tarikatı mensupları olan Sannyasinlerden ne olursa olsun kurtulmak lazımdır. https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q3ZMRt.jpg ABD hükümeti yazar/Osho ve binlerce müridi hakkında soruşturma açıp kahrolası federalleri devreye sokunca işler daha da karışır… Bundan sonra neler olduğunu merak ediyorsanız şayet, size 6 bölümden oluşan “Wild Wild Counrty” belgeselini izlemenizi öneririm… http://www.watchill.org/show/wild-wild-country yazar/Osho’nun öğretileri bir yana kendisi materyalist bir spiritüalist olarak her daim lükse düşkün biri olmuş, milyon dolarlık saat takmış, her şeyin en iyisini ve pahalısını koleksiyonuna katmıştır. https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q8rRro.jpg “EGOnun açlığı sahtedir, doyurulamaz…” diyen yazar/Osho 93 tane Rolls-Royce’la bile yetinmemiş, zira nihai hedefi 365’i tutturup yılın her gününe farklı bir ahenk getirmekmiş… https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q3bSFo.jpg Bu husustaki beyanatına gelince: “Amerikalılar kendilerini dünyanın en zengin halkı sanıyorlar ama ben 93 Rolls-Royce ile basit bir şaka yaptım ve tüm kibirleri yok oldu. Benim 93 Rolls-Royce'a ihtiyacım yok. Bu bir eşek şakasıydı... Bazıları Rolls-Royce'ların spiritüelliğe uymadığını düşünüyor. Ben bir çelişki göremiyorum. Bir Rolls-Royce'un içinde otururken aynı ölçüde meditasyon yapabilirim... Aslında, bir öküz arabasında otururken de bu güç olur; yine de spiritüel büyüme için Rolls-Royce en iyisidir." Ve son olarak, neden EGOyu hep büyük harfle yazdım, dersiniz: “Çünkü, hiçbir EGO kendi gerçeğiyle baş edecek kadar küçük değildir…” https://i.imgyukle.com/2020/04/21/Q37hbI.jpg (M A X I M U S)

Ego PDF indirme linki var mı?

Osho - Ego kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ego PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Osho Kimdir?

'Asi Ruh' ya da 'Provokatör Mistik' olarak da anılan Osho, 1931 yılında Hindistan'ın Madhya Pradesh eyaletindeki Kuchwada'da dünyaya gelmiştir. Daha çocukluk yıllarından itibaren, başkaları tarafından verilen bilgiler ve inançları edinmektense gerçekliği kendisi deneyimlemekte ısrarcı olan asi bir ruhu vardı. Bu durumu kendisi şöyle dile getirir:

'Çocukluğumdan hatırlayabildiğim kadarıyla yalnızca tek bir oyun sevdim: Tartışmayı, her şey hakkında tartışmayı... Pek az yetişkin bana tahammül edebiliyordu; beni anlamaları söz konusu bile değildi. Okula gitmek hiç ilgimi çekmiyordu. Orası olabilecek en kötü yerdi. Sonunda gitmeye zorlandım, ama elimden geldiğince direndim, çünkü orada yalnızca benim ilgilendiğim şeylerle ilgilenmeyen çocuklar vardı ve ben de onların ilgilendikleri şeylerle ilgilenmiyordum. Bu yüzden hep grup dışı kaldım.'

1990 yılına kadar süren yaşam yolculuğu süresince tüm dünyayı yerinden oynatacak söylemleri ve geliştirdiği meditasyonlar ile günümüzde hala güncelliğini koruyan sıradışı bir şahsiyet olan ve Bhagwan Shree Rajneesh adıyla da bilinen Osho, din, felsefe, psikoloji, politika ve insanı ilgilendiren birçok alanda her türlü geleneği temelden sarsan yorumlarıyla büyük ilgi ve de tepki toplamıştır.

Yirmi bir yaşında üniversite öğrenimini tamamlayan Osho, Jabalpur Üniversitesinde yıllarca felsefe dersleri verdi. Aynı zamanda da tüm Hindistan'ı dolaşıp konuşmalar yaptı, halka açık tartışmalarda tutucu dini liderlere meydan okudu, geleneksel inanışları sorguladı ve hayatın tüm alanlarından insanlarla bir araya geldi.

1960'ların sonlarına doğru artık kendi dinamik meditasyonlarını geliştirmeye başlayan Osho, meditasyonun o rahat ve düşüncelerden arınmış durumunun keşfedilebilmesi için öncelikle geçmişin modası geçmiş yöntemlerinin ve günümüz modern hayatının getirdiği sıkıntıların ağırlığı altında ezilen çağdaş insanın çok derin bir ruhsal temizlenme sürecinden geçmesi gerektiğini ileri sürer.

1970'lerin başlarında ilk olarak bazı Batılılar Osho'dan haberdar olmaya başladılar. 1974'te Hindistan'ın Pune şehrinde onun çevresinde bir komün kuruldu ve başlangıçta Batı'dan tek tük gelen ziyaretçiler, sonradan gittikçe çoğaldı.1985 yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçlamasıyla gözaltında olduğu sırada yavaş yavaş zehirlendiği söylenir.

1975 yılı boyunca Osho, Doğulu meditasyon teknikleri ile Batılı terapi yöntemlerine devrim getiren programların ve atölyelerin genişlemesine rehberlik etti. Ağustos 1975'te ilk terapi grubu başladı. Grup süreçlerine günlük Dinamik ve Kundalini Meditasyonları, Osho'nun sabah söylevleri, gruptan önce veya sonra on günlük meditasyon kamplarına katılmak dahildi. Darşan'da, Osho yeni gelen gruplara önerilerde bulunuyor, grup liderlerine tavsiyeler veriyor, grubun katılımcıları ile görüşüyordu. 1977'nin sonunda elli farklı grup önerilebiliyordu ve Aşram, dünyadaki en büyük ve en yenilikçi büyüme merkezi olarak tanınıyordu.

Toplum, din, politika, felsefe, psikoloji ve daha birçok alanın, insanın benliği ve varoluşu ile ilişkisini ele alan Osho, bu konularda ileri sürdüğü oldukça cesur ve kalıpları kıran savları, söylemleri ve iddiaları ile birçok otoritenin tepkisini çekmiştir. Köhneleşmiş, kalıplaşmış sistemlerin güçlü bir şekilde etkisi altında kalarak kendini sürekli bastıran ve böylece sürekli bir gerilim halinde olan çağdaş insan için mutluluğun, gevşemenin, yaşama sevincinin hedef alındığı meditasyon yöntemlerini geliştirmekle birlikte, bazen dinin karşısında, bazen yanında olmuş, ama bugünkü anlamda kabul edilen din görüşünün içerisinde olmamıştır. Bununla birlikte Doğu kültüründen ve mistisizminden de tamamen uzak değildir. Örneklerinde Buda'dan, Tao'dan bahsettiği kadar, Mevlana'dan, Nasreddin Hoca'dan, Hallac-ı Mansur'dan da bahseder. Ancak insanın cinsel hayatı, tatmini ve mutluluğu üzerine cesur terapi yöntemleri geliştirip onun rahatlamasını sağlamak amacıyla meditasyonlar geliştirmesinden dolayı dini çevrelerce oldukça eleştirilmiş ve tepki görmüştür. Bunun yanında, toplumsal konular hakkında da derin araştırmalar yapıp kendi fikirlerini insanlara sunan Osho'dan, birtakım politika, güç, rant ve nüfuz çevreleri rahatsız olmuştur. Belki de bu yüzden 1981 yılından itibaren ABD'den başlayarak ülke ülke dolaşıp kendine yer edinmeye çalışmış ama birçok ülke onu barındırmak istememiştir. Böylelikle de birçok sıkıntı yaşayan Osho, 1985 yılında Amerika'da tutuklanarak 12 gün boyunca hapiste kalmış ve ardından sınırdışı edilmiştir. Bu süre içerisinde yavaş yavaş zehirlendiği iddia edilen Osho, 1990 yılında da zehirlenme belirtileriyle ölmüştür.

Bugün onu eleştirenler kadar onun yolunda gidenlerin kabul ettiği bir gerçek vardır : O da Osho'nun olağanüstü sıra dışı ve hiçbir kalıba ya da düzene boyun eğmeyen, suyuna gitmeyen ve tamamen bireysel özgürlüğü savunan bir kişilik olduğudur. O, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın ardından sayıları gün geçtikçe artmakta olan ruhani buhran içerisine düşmüş insanlar için bir nevi alternatif bir inanç sistemi kurmak yolunda doğu felsefelerine hücumun yol göstericilerindendir.

Bireysel olduğu kadar toplumsal arayışlara da en derin detayına kadar inen Osho, kendisi kitap yazmamıştır. Bununla birlikte otuz beş yıl boyunca dünya çapında yapmış olduğu konuşmaları kayda alınarak sayılarca kitap haline getirilmiştir. O, hiçbir geleneğe ait olmadığını açıklamış ve 'lütfen beni geçmiş ile bağlantılandırmayın, onu anımsamaya bile değmez' diyerek seslenmiştir insanlığa- Öğrencilerine ve dünyanın her yerinden kendisini dinlemeye gelenlere yaptığı konuşmalar 30'dan fazla dile çevrilmiş ve 600'den fazla ciltler halinde yayımlanmıştır.

Temmuz 1974'ten 1981'e kadar söylevler vermeye devam eden Osho, Tao, Zen, Hıristiyanlık, Hassidizm, Sufizm, Baullar, Hindu gizemciler, Tibet Budizmi, Tantra, v.b. pek çok spiritüel gelenekteki aydınlanmış gizemcilerin öğretileri üzerine yorumlar yaptı. Değişik günlerde kendisini izleyenler tarafından sorulan sorulara yanıt verdi. O kendisini 'gerçek bir varoluşçu' olarak tanımlamıştır.

Beden ve zihnin birikmiş stresini atmak amacıyla kendine özgü olarak meditasyonlar geliştiren Osho , otobiyografisini de yazmamıştır . Yapmış olduğu çalışmalar ve konuşmalarından kendisinin tanınabileceğini söylemiştir.

Osho Kitapları - Eserleri

  • Yakınlık
  • Her Gün
  • Martıları Seven Adam
  • Tantra, Spiritüellik ve Cinsellik
  • Meditasyon - İlk ve Son Özgürlük
  • Provokatör Mistik
  • Kanat Açmış Kuş
  • İnsan Olma Yolculuğu
  • Ruh Eczanesi
  • Ben Kapıyım
  • Mükemmel Ermiş
  • Boş Kayık
  • Çamların Kadim Müziği
  • Aşk Özgürlük Tekbaşınalık
  • Büyük Düşünürlerle Buluşmalar
  • Tao - Hal ve Sanat
  • Buddha - Hayatı ve Öğretileri ve İnsanlık Üzerindeki Etkisi
  • Tantra - Kabullenme Yolu
  • Zen - Tarihi, Öğretileri ve İnsanlık Üzerindeki Etkisi
  • Ezoterik Psikoloji
  • İnanç, Kuşku ve Fanatizm
  • Kumların Bilgeliği
  • Bilgelik Tohumları
  • Farkındalık
  • Sır
  • Meşgul İnsanlar İçin Meditasyon
  • Kadın
  • Ego
  • Yaşam Sevgi Kahkaha
  • Ahlaklı, Ahlaksız Ahlaküstü
  • Bize Aşktan Söz Et
  • Bir Sabun Köpüğüdür Hayat
  • Beden ile Zihni Dengelemek
  • Yaşam Aşkı
  • Yaşama ve Ölme Sanatı
  • Korku
  • Aydınlanmanın Abc'si
  • Zeka
  • Sezgi
  • Tanrı Komplosu
  • Dikkat: Hakikat Çağı Geliyor
  • Şöhret, Servet ve İhtiras
  • Çocuk
  • Yoga - Bireyin Doğuşu
  • Ben Dini Değil Dindarlığı Öğretiyorum
  • Ayaksız Yürümek/Kanatsız Uçmak
  • Meditasyon - Kutlama Sanatı
  • Duygular
  • Kendi Tercihlerinizle Yaşamak
  • Tantra Dönüşümü Aşk ve Meditasyon
  • Sırların Sırrı
  • Astroloji: Hurafe mi Öze Açılan Kapı mı?
  • Gizemli Psikoloji
  • Masumiyet, Bilgi ve Merak
  • Hiç
  • Kendinle Başla
  • Modern Dünyada Kusursuz Farkındalık
  • Yaratıcılık
  • Duygusal İyileşme
  • İnsan Kalbinde Bir Soru İşaretiyle Doğar
  • Tehlikeli Yaşamak
  • Seksten Süperbilince
  • Altın Gelecek
  • Coşku
  • Kader, Özgürlük ve Ruh
  • Kaz Dışarıda
  • Tantra Deneyimi: Aşk Devrimi
  • Erkek
  • Sadece Kendin Ol
  • Ölmeden Önce Ölünüz
  • Yoga
  • Tantra-Mutlak Anlayış
  • Kendine Saygının Büyüsü
  • Gizemli Sırlar
  • İnsan Kendinin Aynasıdır
  • Tantra - En Yüksek Bilgelik
  • Olgunluk
  • Devrim
  • Hayata Aşk Mektupları
  • Benim Yolum Beyaz Bulutların Yolu
  • Zen Yolu Tasavvuf Yolu
  • Özgürlük
  • Sevgi
  • Bilgelik Kitabı 1
  • Bilgelik Kitabı 2
  • Erkek ve Kadın Olmanın Ötesi
  • Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon
  • Yaşamak İnanmaktır
  • Sessizliği Dinlemek
  • Cesaret
  • Aşık Olmak
  • Dingin Ruh Gürültücü Zihin
  • Gece Yatmadan
  • Sabah Kalkınca
  • Huzur Arayışı
  • Değişim
  • Özgür Zihin
  • Sevginin Gücü
  • Zihin Kapılarının Ardındaki Sessizlik
  • Çakra Kitabı
  • Uyanışa Üç Adım
  • Anlayışın Kitabı
  • İnsan Ruhunun Güzelliği
  • Yeni Bir Yaşamın Anahtarları
  • Zen Ruhunda Tarot
  • Tohumdan Ağaca
  • Kendini Bulmak
  • Sessizlik
  • Bilincin Ölümsüz Alevi
  • Qızıl Külçələr
  • Sırlar Kitabı 2 / Kendini Anlamanın Anahtarı
  • Sevginin Yolu
  • Mutluluk İçimizde
  • Gizemi Yaşamak
  • Güven
  • Güç, Politika ve Değişim
  • Boşluğun İçine Yolculuk
  • Mükemmel Mürit
  • Kendi Yolunu Bulmak İsteyenlere Kadın Olmak Erkek Olmak
  • Tantra Öğretisi
  • Yoğun Tempolu İnsanlar İçin Meditasyon
  • Karanlığa Aşık Olmak
  • Başkaldırmak - Yaşamsal Bir Nitelik
  • Yeni Çocuklara Anne Baba Olmak
  • Önce Kendini Tanı, Sonra İlişki İste
  • İçsel Yolculuk
  • Bir Meditasyon Kursu
  • Ego
  • Kanat Açmış Kuş
  • Meditasyon En Büyük Macera
  • Buddha'yı Keşfet
  • Kadın & Dişilik Ruhunu Onurlandırmak
  • The Book of Secrets: 112 Meditations to Discover the Mystery Within
  • Eve, Kendine Geri Dönmek
  • Duygusal Sağlık
  • Tanrı, Din, Sevgi, Qadın, Həyat Və Ölüm Haqqında
  • Cesaret Tehlikeli Yaşamanın Sevinci
  • Erkek - Erilin Ruhunu Yeniden Keşfetmek
  • Osho Zen Tarot Transandantal Zen Oyunu
  • Meditasyon : Yegane İlaç
  • Zihin-Gerçekle Aramızdaki Engel
  • Dua/Sessizliğin Şarkısı
  • Neşeli ve Canlı Ol
  • Seks-Suçluluk ve Ötesi
  • Akıl
  • Güven
  • Özgürlük - Kendin Olma Cesareti
  • Stresli İnsanlar İçin Günlük Yaşama Uygun Meditasyonlar
  • Ego

Osho Alıntıları - Sözleri

  • Toplum seni yozlaştırmadan, kirletmeden, sana karışmadan, seni planlamadan ve senin doğanı katletmeden önce, gerçekte kim olduğunu bulmaya çalış. Budizm de buna; doğmadan önce sahip olduğun ve öldüğünde tekrar sahip olacağın gerçek yüzü, hakiki yüzü, toplum tarafından bozulmamış yüzü bulmak denir. O senin doğan, ruhun, varlığındır. (Yoga)
  • Tantra der ki bölme, bölünmemiş ol, ancak o zaman muzaffer çıkabilirsin. Nasıl bölünmemiş olmalı? Kınama, "Bu iyi!", "Bu kötü!" deme. Saflık ve kirlilik konusundaki bütün kavramları geri çek. Dünyaya bak, ama ne olduğunu söyleme. Cahil ol, fazla bilge olma. Etiketleme, sessiz kal, kınama, haklı çıkarma. Dünya hakkında sessiz kalabilirsen, yavaş yavaş bu sessizlik içe işler. Ve eğer dışsal olarak bölünme yoksa, içsel bilinçteki bölünme de yok olur çünkü ikisi birlikte var olabilir. (Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon)
  • Güvenmeyen insanlar, inanırlar. İnanç geçicidir; sahte pars gibi bir aldatmacadır. Güvenebilen insanların inanca ihtiyacı yoktur. Yaşam yeterlidir. Üzerine bir Tanrı veya nirvana yüklemen gerekmez. Gerek yoktur. Yaşam yeter de artar bile. Hayatı yaşarsın. (Martıları Seven Adam)
  • Ve bilinçsiz birinin iyi niyeti bile zehirli olabilir. (Aşık Olmak)
  • Konsantrasyon her zaman bilincin daralmasıdır. Bilinç daraldıkça güçlenir… Ama bu meditasyon değildir… Konsantrasyon sana müthiş güçler verir, ama bunlar zihin güçleridir. (Modern Dünyada Kusursuz Farkındalık)
  • Kadın sezgi demektir,şiir,hayal gücü demektir. Erkek irade,düzyazı,mantık demektir. (Çakra Kitabı)
  • Ölüm tam bir akıl çelicidir; hayat aklını çeliyorsa bir de ölümü düşün. (Eve, Kendine Geri Dönmek)
  • Akıl sağlığı merkeze yoğunlaşmadığını fark etmendir. Böylece ilk işin merkeze yoğunlaşmak olur; kendi içinde hayatını yönlendirebileceğin, disipline edebileceğin bir merkeze, içinde yönlendirebileceğin, hareket edebileceğin bir ustaya sahip olmak olurdu. Yapılacak ilk şey kristalleşmekse, ikinci adım da kendi acını yaratmamaktır. Acı yaratan her şeyi bırak- acıyı yaratan bütün gerekçeleri, arzuları, umutları. (Yoga - Bireyin Doğuşu)
  • Aptal da senin içindedir, dâhi de. Elbette aptal çok daha güçlüdür, çünkü onun dada eskiye dayanan bir tarihi vardır, dâhi ise çok küçük bir sese sahiptir. (Akıl)
  • Hepimiz büyük bir tımarhanenin parçasıyız. Orada doğuyor, büyüyor ve bütün hayatımızı orada geçiriyoruz. (Boşluğun İçine Yolculuk)
  • Başka biriyle birlikte olmak istediğinde, bu kendinden bıktığını gösterir. Kendi başına kalmak istediğindeyse, diğer insandan bıktın demektir. Bu güzel bir uyum! Başka biriyle olmak, içinde derin bir yalnızlık arzusu yaratır. Sevgililere sorabilirsin, bütün sevgililer zaman zaman yalnız kalma isteği duyduğunu hisseder. Ancak yalnız olmaktan korkarlar, çünkü yalnızlığın sevgiye ters düştüğünü düşünürler. Hem sonra sevgilin ne der? Diğer kişi incinebilir. Bu yüzden rol yaparlar. Yalnız kalmak istemelerine, kendilerine ait bir alan yaratmak istemelerine rağmen, rol yaparlar ve birlikte olmaya devam ederler. Bu numara yanlıştır, sevgiyi yok eder. İlişkini sahteleştirir. (Meşgul İnsanlar İçin Meditasyon)
  • İnsanların sana doğru veya yanlış olarak söyledikleri her şeyi bırakmalısın. Onlar için doğru ve yanlış olmuş olabilir, bunun seninle bir ilgisi yok. (Tehlikeli Yaşamak)
  • İnsan, ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyar. Bu insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından birisidir. Kişi özen gösterilmezse ölmeye başlar. Kişi, en azından birisi için önemli olduğunu hissetmezse onun tüm yaşamı önemsiz hale gelir. Bu nedenle sevgi var olan en büyük terapidir. (Ego)
  • Ego kullanışlı bir kurmacadır. Onu kullan fakat onun seni kandırmasına izin verme. (Ego)
  • Ne kadar bastırılmış olursa olsun bir insanoğlu belirli bir zekâya sahiptir. (Özgürlük - Kendin Olma Cesareti)
  • Ben insanın kendi bilinciyle işlev görmesi için politik olarak, dini olarak, her boyutta özgür olmasını istiyorum. O zaman bu güzel bir dünya, gerçek bir devrim olur. (Ben Dini Değil Dindarlığı Öğretiyorum)
  • Şüphecilikten, kuşkudan, mantıktan bu kadar çok bahsedenler bile asla kendi zihinlerinden şüphe etmezler. Ve zihnin seni içinde bulunduğun duruma getirmiştir. Cehennemdeysen, seni bu cehenneme zihnin getirmiştir ve sen bu rehberden asla şüphe etmezsin. Herhangi bir öğretmenden, ustadan şüphe edersin ama zihninden asla şüphe etmezsin. Hiç sarsılmayan bir inanç ile zihnini guru kabul ederek ilerlersin. Ve seni bu kargaşaya, içinde bulunduğun sefilliğe zihnin getirmiştir. Herhangi bir şeyden şüphe edeceksen, ilk önce zihninden şüphe et. Ve ne zaman zihnin bir şey söylerse, bir daha düşün. (Sırlar Kitabı: Yaşamın Sırrına Ulaşmak için 112 Meditasyon)
  • En büyük felaket başka birisi olmayı kabul etmektir: Asla olgunlaşamazsın. (Kadın)
  • Sevginin olmadığı her yer soğuktur. (Ruh Eczanesi)
  • Kör olmayan bir inanç yoktur. Gözleri olan bir insan ışığa inanmaz, onu tanır. Bunun için inanmasına gerek yoktur. (Yaşam Aşkı)