Empedokles'in Dostları - Amin Maalouf Kitap özeti, konusu ve incelemesi - PDF indir

Kitap

Empedokles'in Dostları kimin eseri? Empedokles'in Dostları kitabının yazarı kimdir? Empedokles'in Dostları konusu ve anafikri nedir? Empedokles'in Dostları kitabı ne anlatıyor? Empedokles'in Dostları kitabının yazarı Amin Maalouf kimdir? İşte Empedokles'in Dostları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Amin Maalouf

Çevirmen: Ali Berktay

Editör: Korkut Erdur

Orijinal Adı: Nos frères inattendus

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750848940

Sayfa Sayısı: 216

Empedokles'in Dostları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Romanlarıyla olduğu kadar deneme kitaplarıyla da ilgi çeken Maalouf, Empedokles’in Dostları’nda bu kez geleceğe yönelik bir kurguyla dönüş yapıyor. Ölümcül Kimlikler ve Uygarlıkların Batışı kitaplarında yer verdiği eleştirel gözlemlerin izinde yarı distopik bir dünya çiziyor. Platon’un mağarasından çıkıp Empedokles’in Dostları’yla tanışmaya davet ediyor bizi.

Atlas Okyanusu kıyısındaki küçük Antioche adasının yalnızca iki sakini vardır: Orta yaşın verdiği olgunlukla sessiz bir hayat sürmek isteyen Alec ile yazdığı ilk romanının yakaladığı başarı sonrası her şeyi ardında bırakan esrarengiz Ève. Birbirlerinden uzakta, kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkaran bu iki insanın yolu bir gün elektriğin, telefonların, televizyon yayınlarının, internetin, kısacası her türlü iletişim aracının etkisiz hale gelmesiyle kesişir.

Gerçeğe ulaşma imkânı kalmayınca fısıltı gazetesi işlemeye başlar: Gezegen bir nükleer felaketin eşiğindedir, Amerika küresel ölçekte bir terör saldırısına maruz kalmıştır, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler artık insanlığın sonunu getirmiştir...

Tüm dünya bu söylentilerle çalkalanırken, kendilerine Empedokles’in Dostları diyen, son derece gelişmiş bir teknolojiye ve tıp bilgisine sahip bir grup gizemli insan bu karmaşaya son vermek üzere çıkagelir. Alec bu insanların kim olduğunu öğrenmeye çalışırken, içinde yaşadığımız dünyanın çelişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalır. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır.

“Hayal kırıklığı içeren bu satırları yazarken hikâyenin sonuna geldiğim izlenimindeyim. Geldiler, üstünlük kurdular, dünyada hem kaygı hem de umut rüzgârları estirdiler, sonra da gittiler.”

Empedokles'in Dostları Alıntıları - Sözleri

  • biz aynı yalnızlığı yaşamıyoruz
  • Yola çıktım. Yalnızdım, mağrur bir yalnızlık.
  • Belki bu yaptığıma yarın pişman olacağım ama bugün pişman değilim.
  • İnsanların körleşme arzusu hep hafife alınır. Var olduğunu bilmek istemiyorlarsa, ömürleri boyunca yanından geçip seni asla görmeyebilirler.
  • Ama güneş vardı, güneşin aydınlığı, güneşin sıcaklığı.. Ben de bıraktım ısınayım ve gözlerim kamaşsın.
  • Cehalet öldürür , ilerleme kurtarır .
  • "Dünya bizim olmaktan çıkmışsa yüz elli yıl daha fazla yaşamak ne işe yarar?"
  • Çünkü ışık değerlidir, ama bedelini oyulan iki gözümle ödeyeceksem hiçbir değeri kalmaz.
  • Yeni buluşlar sayesinde bütün dünya, evinden çıkmaya, koltuğundan kalkmaya, geceliğini çıkarmaya bile gerek duymadan, günün her saatinde girilebilecek devasa bir kütüphaneye dönüşmüştü.
  • … birbirine paralel iki insanlık vardır.Biri ışık içinde yaşar ama gölge yapar.Diğeri ise gölgede yaşar ama ışık taşır.
  • “Belki bu yaptığıma yarın pişman olacağım ama bugün pişman değilim.”
  • İnsanlar bizden veremeyeceğimiz şeyleri beklememeli! En berbat facialar boşa çıkan beklentilerden doğar.
  • "Zaten hem gelecek hem de geçmiş ölümü taşıyor, yaşamı taşıyan ise sadece şimdiki zaman, tıpkı güneşi ve sarhoşluğu taşıyan bir üzüm tanesi gibi..."

Empedokles'in Dostları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Maalesef...: Eseri, #güncelikeşfet okuma maratonumuz kapsamında ve “Fransız edebiyatı” özelinde okuduk. Amacımız “Dünyada güncel olarak hangi konulara değiniliyor, hangi üsluplar deneniyor ve yazarlar hangi edebî denemeleri yapıyorlar?” sorularına cevap bulmak. Seçmiş olduğumuz eserin yayımlanma tarihi ve yazarın da ülkemizde çok okunuyor olması amacımıza oldukça hizmet etti diyebilirim. . . Gelelim romana… Maalesef, maalesef, maalesef. Neresinden bakarsanız bakın bu roman için ancak şu iyimser yorumu yapabilirim: “Yeni bir yazarın, ilk kitabında çeşitli amatör denemeler yapması…” Eserin ele aldığı konu, konunun işleniş biçimi ve kör göze parmak mesajları o kadar klişe geldi ki bana, eserin kapağına “Empedokles’in Dostları - Zülfü Livaneli” yazılsa asla şaşırmaz ve hatta “Tam bir Livaneli romanı!” derdim bitince. . . Duygusal davranıp eserin vermek istediği mesaja odaklanmak isteyenler de olacaktır elbet. Ama… Geçtik onları, çoktan geçtik. “DÜNYAYI GÜZELLİK KURTARACAK!” Hımm peki. . . #kitap #kitapdünyambirlikteokuyor #kitapdünyam (Kitap Dünyam)

İncelememe başlamadan önce şunları söylemek istiyorum; bir kitap yazıldı ise eğer, sadece yazılmış olması bile saygıyı hak ediyor. Kaldı ki yazarının dünyaca ünlü olması ve daha önceki romanlarının başarısının göz ardı edilmeyecek derecede iyi olması da bu saygıyı hak ediyor diye düşünüyorum. Yeri geliyor Dostoyevski, Tolstoy gibi bu işin tahtında oturan yazarların bile eserlerinde tatmin olmadığımız veya eleştirdiğimiz noktalar oluyor, ilk distopik romanında bir yazara bu kadar yüklenmek niye ? Benim yorumuma gelecek olursam; Yazarın okuduğum ilk kitabı, kalemini ve akıcılığını sevdim.İlk tanışma kitaplarında, zor bir kitap ile başlayınca sonu hüsran olabiliyor, bu kitap tam olarak yazarın kalemini tanımak için doğru tercih olabilir. Distopik türde bir eser, anladığım kadarıyla yazar biraz tarzının dışına çıkmış. Daha çok tarihi romanlar yazıyorken bu kez farklı bir tür seçmiş, kurgusunu ise günlük yaşamının üzerine yaptığından bu konuda asla sıkmıyor. (Distopik romanların ağırlığını düşünürsek) Daha önce yazarın kitaplarını okumuş olsaydım belki bende daha az beğenebilirdim, çok fazla beklentiye girmeden okumaya başlamak gerek diye düşünüyorum. Romanda sevdiğim ve sevmediğim çok fazla detay oldu. En sevdiğim kısım girişiydi, kitap beni bir anda içine aldı ve inanılmaz bir okuma isteği oluştu. Sonu ise aynı hisleri yaşatamadı bana maalesef, bir eksik kalmışlık hissettim. Nükleer bir felaketin eşiğinde iken, dünyayı kurtarmak için gelir Emdepokles'in dostları. Gelecekten gelen ileri teknolojileri ile insanlığı ikiye bölerler, onları kabullenenler ve bir yıkıma sebep olacaklarını düşününler. Neydi insanları cezbeden ? Ölümü geciktirme isteği, daha çok yaşama hırsı... Aynı zamanda kitabın genel kurgusu bana Livaneli'nin Son ada kitabını hatırlattı, mekan ve olay kurgusu çok fazla benziyor. (E.)

Empedokles'in Dostları: Roman dünyanın bir nükleer savaş tehdidine feci şekilde muhatap olduğu günlerde başlıyor. Her ülke elindeki nükleer gücü kullanmaktan çekinmeyeceği tehditleriyle büyük güç kabul edilen Amerika ile mücadeleye girmeleri halinde kaybetmek yerine dünyayı ateş çemberine dönüştürmekten çekinmeyeceklerini açıkça ifade ediyorlar. İşte o anda devreye bütün güçlerin üzerinde olduğu kayıtsız şartsız anlaşılan Empedokles'in Dostları giriyor. Biz bütün bunları biri çizer biri yazar olan iki kişinin yaşadığı küçük çizer olan Alec'in günlüğünden takip ediyoruz. Günlüğünün ilk sayfasında, sadece adalarının değil dünyanın da kaderini tamamen değiştiren bir olayla karşılaştıklarını anladıklarında başlıyor. İki yıldan beri adalarına giden yolu kontrol etmekle görevli sanılan hareketleriyle de ismiyle de bu zamanın insanlarından olmadığı görüntüsü çizen Agamemnon'un Empedokles'in Dostları denilen bir grup mu , bir ülke mi, yoksa bambaşka bir medeniyet mi olduğu bilinmeyen insanların mensubu olduğu inanılmaz bir amaç uğruna soydaşlarının dünyaya gelmesiyle anlaşılır. Yazar, içinde en sağlam sempatiyle yaşayan Antik Yunan düşüncesine, yaşam felsefesine değinirken, onu iyiliğin ve sonsuz gücün sembolü olarak yaşadığımız dünyanın kifayetsiz muhterisi olduğu halde dünyanın tek egemeniymis gibi davranan Amerika'nın karşısına koyuyor. Irkçılık ve güçlü olanın sömürme hakkı bulunduğu üzerine kurulu mevcut medeniyetin kokuşmuşluğunu karşılarına çıkan ve gücünü iyilikten alan yabancılar tarafından nasıl aciz bırakıldığını anlatıyor. (Sinan Dumlupınar)

Kitabın Yazarı Amin Maalouf Kimdir?

Emin Maluf (Arapça: أمين معلوف‎ Fransızca Amin Maalouf) 25 Şubat 1949 doğumlu, yapıtlarını Fransızca veren Lübnanlı yazar.

 

1949'da Beyrut, Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe başladı. Lübnan'da iç savaşın çıktığı 1975'e kadar Lübnan'da gazetecilik yaptı. Bu tarihte Paris'e göç etti. Yazar halen Paris'te yaşamaktadır. Çeşitli yayın organlarında yöneticilik ve köşe yazarlığı yapmış olan Maalouf, bugün vaktinin çoğunu kitaplarını yazmaya ayırmaktadır.

 

Yapıtlarında çok iyi bildiği Asya ve Akdeniz çevresi kültürlerinin söylencelerini başarıyla işleyen Maalouf, 1983 yılında yayımlanan ilk kitabı Arapların Gözüyle Haçlılar (Les Croisades vues par les Arabes) ile tanındı. Bu kitap, çevrildiği dillerde de büyük bir başarı kazandı. 1986'da yayımlanan ve aynı yıl Fransız - Arap Dostluk Ödülü'nü kazanan ikinci kitabı ve ilk romanı Afrikalı Leo (Léon l'Africain) bugün bir "klasik" olarak kabul edilmektedir.

Maalouf'un 1988'de yayımlanan ikinci romanı Semerkant (Samarcande) da coşkuyla karşılandı ve pek çok dile çevrildi. Maalouf'un sonraki kitapları da yine roman tarzındaydı: 1991'de yayımlanan Işık Bahçeleri (Les Jardins de Lumiére) ve 1992'de yayımlanan Beatrice'den Sonra Birinci Yüzyıl (Le premier siècle après Béatrice).

 

Emin Maluf, 1993'te yayımlanan romanı Tanios Kayası (Le Rocher de Tanios) ile Goncourt Akademisi Edebiyat Ödülü'nü kazandı. 1996'da Doğunun Limanları (Les Echelles du Levant) adlı romanı ve 1998'de ise Ölümcül Kimlikler (Les Identités Meurtrières) adlı deneme kitabı piyasaya çıktı. Maalouf 2000'de Yüzüncü Ad - "Baldassare'nin Yolculuğu" (Le Périple de Baldassare) adlı romanını yayımladı.

 

Ayrıca 2002'de opera için yazdığı ve Finlandiyalı müzisyen Kaija Saariaho'nun bestelediği Uzaktan Aşk (L'Amour de loin) Maalouf'un ilk librettosudur. 2004'de yayımlanan Yolların Başlangıcı (Origines) adlı romanından sonra, 2006 yılında Adriana Mater adlı ikinci librettosunu yayınladı.

 

Kitaplarında genellikle doğuya ait öğeleri çok iyi işlemektedir. Doğuya ait gelenek ve görenekleri kitaplarında mutlaka tanıtır. Bir çok kitabında Osmanlı-Türkiye üzerine yorumlara da rastlanmaktadır. Osmanlı ve Yavuz Sultan Selimin Kahire seferinde 8000 kişiyi katletme derecesinde öldürdüğünü Afrikalı Leo kitabında iddia etmiştir. Kitaplarında doğu halklarının neden geri kalmış olduğu konusunda sürekli analizler ve tespitler yapmaktadır. Doğu halkları ile ilgilenen kişilerin mutlaka okuması gereken kitaplardır bunlar. Kitapları roman tarzında yazılmış da olsa sosyolojik temalar kitaplarında sürekli olarak işlenir.

 

Kitaplarının Türkçe çevirileri YKY tarafından yayımlanmaktadır.

Amin Maalouf Kitapları - Eserleri

  • Tanios Kayası
  • Semerkant
  • Adriana Mater
  • Beatrice'ten Sonra Birinci Yüzyıl
  • Çivisi Çıkmış Dünya
  • Doğu'nun Limanları

  • Yolların Başlangıcı
  • Işık Bahçeleri
  • Ölümcül Kimlikler
  • Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri
  • Yüzüncü Ad
  • Afrikalı Leo
  • Doğu'dan Uzakta

  • Uzaktan Aşk
  • Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı
  • 29 Numaralı Koltuğun Hikâyesi
  • Uygarlıkların Batışı
  • Empedokles'in Dostları

Amin Maalouf Alıntıları - Sözleri

  • Yaşamda neşe ve karışıklık birbirini tamamlar. (Afrikalı Leo)
  • biz aynı yalnızlığı yaşamıyoruz (Empedokles'in Dostları)
  • "Doğulular, Batı'nın onları geçmiş olduğunu gördüler, ama bunun nedenini bir türlü anlamadılar. Bir gün, yakasına çiçek iliştirmiş bir Batılı gördüler. Demek buymuş, dediler kendi kendilerine, bunların ileri olmasının nedeni! Biz de yakalarımıza çiçekler takarsak, onları yakalarız!" (Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı)
  • Her şeyin başka türlü olmasını nasıl da isterdim! (Adriana Mater)
  • Çoğunluk zorunlu ihtiyaç maddelerinden yoksun yaşarken bir avuç insanın gereksiz şeyler bolluğu içinde yüzmesi doğa kanununa açıkça aykırıdır. (Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı)
  • İnsanların kim oldukları sade adlarından mı anlaşılır sanıyorsun? Bakışlarından, yürüyüşlerinden, konuşma biçimlerinden de anlaşılır. (Semerkant)

  • Cehalet öldürür , ilerleme kurtarır . (Empedokles'in Dostları)
  • Tanrı güzelliği size vermiş kontes, Ama başkalarının gözleri için. (Uzaktan Aşk)
  • Sonra da hiçbir şey avutmadı gönlümü. Kendi sürgünlüğümü anımsatıyor şimdi Ne zaman bir gemi yanaşsa rıhtıma Ve bir bırakılmışlık duygusu salıyor içime. Kıyıdan uzaklaşıp giden her yelkenli. (Uzaktan Aşk)
  • İnsanın bilmek istemeyeceği o kadar çok şey var ki!.. (Adriana Mater)
  • Bizi savaş birleştirmiş olsa da, onunla barış içinde yaşamak istiyordum. (Doğu'nun Limanları)
  • Siyasette, dinin kendisi bir amaç değildir, düşüncelerden biridir yalnızca; meşruiyet en inançlı olana değil, mücadelesi halkınkiyle aynı olana verilir. (Çivisi Çıkmış Dünya)
  • Nefrete son vermeli, ırkları, dinleri, kökenleri aşmalı. (Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı)

  • Rüzgârın, yağmurun altında kalmak, bana neredeyse bir tür avuntu veriyordu. (Yolların Başlangıcı)
  • …çok yaşayan, çok görür!.. (Tanios Kayası)
  • “Yiyecekleri pis, temiz diye ayırmak hurafedir; insanları pis, temiz diye ayırmak aptallıktır, her şeyde, her birimizin içinde aydınlık ve karanlık yan yanadır.” (Işık Bahçeleri)
  • Arzuladığım kadın öyle uzak, öyle uzakta ki Hiçbir zaman sarılmaya yetmez kollarım. (Uzaktan Aşk)
  • Bu yüzyıl daha genç ama daha şimdiden insanların bu yüzyılda dinle yollarını yitirebilecekleri biliniyor, tıpkı onsuz da yollarını yitirebilecekleri gibi. (Çivisi Çıkmış Dünya)
  • Tiksindiğim bir şey varsa , o da ırkçılık , ayrımcılıktı. (Doğu'nun Limanları)
  • Ben asıl, sözlerim insanların kulağına yastıktaki tüyler kadar yumuşak geldiğinde telaşlanacağım. (Işık Bahçeleri)