Eros'un Istırabı - Byung-Chul Han Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Eros'un Istırabı kimin eseri? Eros'un Istırabı kitabının yazarı kimdir? Eros'un Istırabı konusu ve anafikri nedir? Eros'un Istırabı kitabı ne anlatıyor? Eros'un Istırabı PDF indirme linki var mı? Eros'un Istırabı kitabının yazarı Byung-Chul Han kimdir? İşte Eros'un Istırabı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Byung-Chul Han

Çevirmen: Şeyda Öztürk

Orijinal Adı: Agonie des Eros

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9786053161790

Sayfa Sayısı: 64

Eros'un Istırabı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Düşünme ancak Eros'la artırılabilir. Düşünebilmek için bir dost, bir âşık olmuş olmak gerekir. Eros olmadan düşünce bütün canlılığını, bütün huzursuzluğunu kaybederek tekrara düşer, gerici bir hal alır. Eros Başka'ya duyulan arzuyla düşünceyi cesaretlendirir.

Narsisizm, sanılanın aksine, kendini sevmek değildir. Kendini seven özne, Başka'yla arasına kendi lehine işleyen negatif bir sınırlama getirir. Oysa narsisist özne sınırlarını net bir şekilde belirleyemez; kendisiyle Başka arasındaki sınırı bulanıklaştırır. Dünya narsisiste sadece kendi anıştırmalarının gölgesinde görünür. Başkayı başkalığı içinde tanıma ve bu başkalığı teslim etme becerisi yoktur. Sadece kendini bir şekilde yeniden tanıyabildiği yerlerde anlam bulabilecektir.

Aynı'nın Cehennemi'nden ancak arzuladığım ve beni büyüleyen bir Başka sayesinde, dostla, sevgiliyle, aşkla çıkabilirim.

Eros'un Istırabı Alıntıları - Sözleri

  • "Aşk bir imkan değildir, bizim insiyatifimize bağlı değildir, bir temeli yoktur, bize aniden gelir ve bizi incitir."
  • “Kendini sömüren özne, başkası tarafından sömürülen özne kadar özgürlüksüzdür.”
  • "Bir şey, çelişkiyi içinde barın­dırdığı sürece, çelişkiyi kapsama ve ona karşı koyma gücü oldu­ğu sürece canlıdır." Canlılığın, her tür negatiflikten mahrum olan zindelik veya fitness'ten farkı budur. Sağ kalan kişi, yaşa­yamayacak kadar ölü, ölemeyecek kadar canlı bir yaşayan ölüye benzer.
  • “Düşünce sessizliği gerektirir. Sessizlik içinde gerçekleştirilen bir keşif seferidir düşünmek.”:::!!!
  • Depresyona yol açan şey, aşırı abartılmış ve hastalıklı bir şekilde çarpıtılmış bir "kendini referans alma"dır.
  • “Aşk bir imkan değildir, bizim inisiyatifimize bağlı değildir, bir temeli yoktur, bize aniden gelir ve bizi incitir.”
  • Gözleri kapatmak bugünün hızlanma toplumunun pozitifliği ve hiperaktivitesiyle uyumsuz kaçan bir negatifliktir. Hiper uyanık olma zorlaması gözleri kapatmayı güçleştirmektedir.
  • Bugün aşk cinselliğe, kendisi de başarı emrine tabi olan cinselliğe dönüşerek pozitif bir hal alıyor. Seks başarmaktır. Ve seksilik,çoğaltılması gereken sermayedir. Beden sergilenme değeriyle bir metaya benzer. Başka, bir cinsel uyarım nesnesine dönüştürülerek cinselleştirilir. Başkalığından mahrum bırakılmış Başka sevilemez, sadece tüketilebilir. Cinsel kısmi nesnelere parçalandığı ölçüde, artık bir kişi değildir o. Cinsel kişilik diye bir şey yoktur.
  • Neoliberalizm, bilhassa Eros'u cinsellik ve pornografiyle ikame ederek toplumun genel olarak siyaset dışı kalmasını sağlar. Epithymia'yı temel alır. Yalıtılmış performans öznelerinden oluşan bir yorgunluk toplumunda thymos da bütü­nüyle dumura uğrar. Ortak bir eylem, bir Biz imkansızlaşır.
  • Kapitalizm her şeyi bir meta olarak düzenleyip görücüye çıkardığı ölçüde toplumun pornografikleşmesi sürecini şiddetlendirir. Cinselliğin başka bir kullanımını tanımaz.

Eros'un Istırabı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Size günlük olarak sıkça kullandığınız basit bir kelime versem ve bu kelimeyi bildiğiniz üzere anlatmanızı tanımlamanızı istesem sanıyorum ki en basit anlatımla karşınızdakine aktarmak istersiniz. Hatta karşınızdaki kişi anlasın diye örneklere başvurur, jest ve mimik hareketleriniz devreye sokar, aşka yollarla anlatmaya çalışarak, karşınızdakinin olayı kavramasını istersiniz. Çünkü anlatma derdi olan biri bu yolların birkaçına başvurur. Eros'un Istırabı; bir kelimenin, bir kavramın sanki zorlama bir süslemeyle anlatılması yoluna gitmiş gibi geldi. Açıklanacak konuda kullanılan ifadeler yoruma ve tanıma açık olmasına rağmen, başvurulan yol, kabul edilen yolla sınırlı kalmış. Üstelik bu yol ile varılan yargı(lar), su götürmez kesinlik içeriyor. Bu kesinliğin taşıdığı tehlike insanın ele alınmasından kaynaklanıyor. İnsanın duyguları ele alındığında varacağınız sonuçlara en kesin yoldan dahi giderken eleştirilebilir, yanlışlanabilir düşüncesi taşınmalıdır. Eleştiri demişken Byung-Chul Han'ın eleştirdiği bazı yazar ve düşünürler var. Bunların içerisinde en göze çarpanlar Michel Foucault ile Slavoj Zizek. Sosyolojik açıdan rüşdünü ispatlamış kişiler olarak görülen düşünürleri eleştirirken, ortaya sunduğunuz şeyleri açıklamanız, detaylandırmanız, örneklendirmeniz gerekebilir. Hoppadanak yanlış yaptı, söyledi, düşündü demek ve buna anlaşılması güç açıklama getirmek sağlıklı değil. Eros, aşk, cinsellik olarak başlayan kitapta; felsefeye, sosyolojiye, iktisada, psikolojiye, edebiyata yönelinerek harmanlanamamış bir metinle karşı karşıya kalacaksınız. Hatta örneğin anlatılmak istenen şeyin paikolojik açıdan incelendiği düşüncesindeyken kendinizi iktisadın kollarında bulmanız şaşırtmasın sizi. Ara ara ideoloji ve yönetim sistemlerini ziyaret edeceksiniz. Anlatılan konu için başvurulan bilim ve disiplinler arası geçiş yumuşaklığı yok. Keskin dönüşlerle bir yerden bir yere atlıyorsunuz. Bahsedilen konularsa kullanılan kavramların genel-geçer bir tanımı olduğu düşüncesi, kitapta yapılan bşr hata bence. Çünkü kullanılan kavramlar, kişisel anlamlar taşıyabilen kavramlar. Kitapta bir yere kadar okuma gerçekleştirildiğinde, gelinen yere kadar ki bölümlerin kesin anlaşıldığı düşüncesine kapılmak da zararlı bir düşünce. Önceki bölümlere ait geri dönüşlere başvurulacaksa ve bu başvurular yepyeni kelimeler ile sağlanacaksa anahtar kavramlar ve kelimelerin kullanılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Yazarın farklı kitapları bu kitapta isimleri ile anılıyor. Aslında yazar, bunları bize göstermeden, kitaplarının isimlerini kullanarak bir cümleye yediriyor bunları. Buradan şunu kastettiğini sanıyorum: "Bu isimlçde bir kitabım var ve ben bu konuyu orada işledim." Bir yazarın bu yola başvurmasında sakınca olmamakla birlikte bahsi geçen kitabın okunduğu, incelendiği yargısına varılması hiç de doğru değil. İlk defa okunan bir yazar, okunan kitabıyla birlikte diğer kitaplarının ismini kullanacaksa bu kitaplardan en azından alıntı yapması beklenir. Doğrudan yönlendirme varken, hile hissi veren bir çağrılıma başvurmak da doğru bir yöntem değil. Son bölümlerde yazarın girdiği yolda bir koşu tutturduğu görülüyor. Daldan dala atlaması söz konusu. Tüm tuşlara basarak bölüm geçme telaşı var. Yayıncının da ufak tefek noktalama ve imla hatası okumayı sekteye uğratıyor. Bir virgül nelere kadir bşr bilseniz sayın yayıncı. Foucault'u, Zizek'i, Hegel'i eleştiren bir yazarı basit bşr okuyucu olarak yersen yere vurmak da bana düştü. (H. Ferventis)

Eros ist tot: Üstüne Levinas ve Bataille okumaları yapılması gereken, yine Chul Han tarafından yazılmış kısa ama öz kitaplardan. ''Başka'' olgusu üzerinden yapılması gereken bu okuma, kitabın ansiklopedik halini çıkarmamıza yarayacaktır. Çünkü o kadar çok dinamiği bünyesinde barındırıyor ki, günümüz insanının üretilmiş psikolojik altyapısı, önüne koyulmuş ekonomik düzeni, programlanmış yaşam şekli ve hatta bir adım daha ileri gidersek yaşadığını ve adını aşk sandığı aşk-vari duygunun bile ne denli yabancılaşmış durumlardan ibaret olduğunu ve insanın bu yabancılık içinde tutsak edilişini çok güzel şekilde işliyor. Çağımızın en yaygın kişilik bozukluğu muhakkak ki narsist kişilik bozukluğudur. Özellikle dijital çağın getirdiği (gerçekte olmayan) özgüvenin nasıl narsisizme dönüşmeye başladığını ve insanların nasıl aynılaştığını bu bağlamda aşk'ın tanrısı Eros'un yok edilişinin göstergelerini önümüze koyuyor Chul Han... Bu bağlamda bilginin bilinmesi sorunu aslında esas sorun gibi duruyor. Dijital çağın bilgi kirliği o denli büyük bir yanılsamaya itmektedir ki insanları, içine düştüğü narsist bunalımı dahi fark edemeyecek yetersizlikte ve daha kötüsü narsistliğinin farkında ve bununla mutlu kişiliklerin ortaya çıkmaya başladığı bir dönemde bilginin değersizliği, hayatın anlamsızlığını ve yok edilmesi gereken o hiçlik duygusunun içine itmektedir insanı. ve her şeyde olduğu gibi aşk da hiçleşmektedir artık işte bu minvalde aşk'ın yok oluşunu işlemektedir yazarımız. Muazzam bir kitaptır. Mutlaka okuyun derim. (Uğur De Molinari)

Byung-Chul Han bu kitabında Melancholia filminden, Grinin Elli Tonu ve Madam Bovary gibi romanlardan örnekler vererek çağımızdaki aşk ve arzu anlayışını inceliyor. Yazar, günümüzdeki aşırı görünürlüğün, pornografikleşmenin hayal gücüne zarar verişinden bahsediyor. Aşkın da diğer her şey gibi pozitifleşmesini eleştiriyor. Aşkın sadece rahatlık, seks ve hazza dönüştüğünü ve aşkın getirdiği negatiflikten yararlanamadığımızı söylüyor. Negatif hislerle başa çıkarak, benliğimizden uzaklaşıp başkalarını göremiyor ve kendimizi geliştiremiyoruz ona göre. Genel olarak acıyla baş etme ve onu faydaya dönüştürme eylemi her alanda giderek ortadan kalksa da yazar çoğunlukla aşk için ele alıyor bu konuyu. Bunun dışında Şeffaflık Toplumu’nda eleştirdiği enformasyon çöplüğünü ve sosyal medyadan uzak durulması gerektiğini tekrarlıyor. Ona göre düşünmenin koşulu ‘’sessizlik’’ ve ‘’sakinlik’’. Fakat medya, twitter ve Google gibi platformlar buna engel olduğu için artık düşünemediğimizi ifade ediyor. Her şey görünür kılındığı için hayal gücümüzü de yitiriyoruz. Dolayısıyla Byung-Chul Han bir çeşit tefekkürü, gözlerimizi kapatıp kenara çekilmemizi tavsiye ediyor. Gerçek bilgeliğin de mutluluğun da bu olduğunu söylüyor (anladığım kadarıyla). Yazarın eleştiri ve tespitleri gerçekten fazla isabetli ve sayesinde daha çok farkındalık kazandım. Ancak çağımızı iyi analiz eden düşünürlerden biri olsa da çözüm yollarının fazla tutucu olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak kitabın katıldığım kadar katılmadığım kısımları da var. Siz de okumak isterseniz önce Yorgunluk Toplumu (henüz ben de okumadım ama sıralama önerisi bu şekilde.) veya Şeffaflık Toplumu’nu okumanızı öneririm. Aynı zamanda Youtube’da altyazılı röportajları mevcut. Eğer daha fazlasını isterseniz bu kitabı o zaman okumanızı öneririm. (Sedef)

Eros'un Istırabı PDF indirme linki var mı?

Byung-Chul Han - Eros'un Istırabı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Eros'un Istırabı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Byung-Chul Han Kimdir?

Byung-Chul Seul’da doğdu, 2012/13 kış sömesterinden beri Berlin Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde felsefe ve kültür bilimi dersleri veriyor. Han birçok kitap yayımladı, “Müdigkeitsgesellschaft” (Yorgunluk Toplumu), “Topologie der Gewalt” (Şiddetin Toplojisi), “Transparenzgesellschaft” (Şeffaflık Toplumu), “Im Schwarm” (Oğulda) ve “Agonie des Eros” (Erosun Can Çekişmesi) bunlardan birkaçı.

Byung-Chul Han Kitapları - Eserleri

  • Şeffaflık Toplumu
  • Yorgunluk Toplumu
  • Zamanın Kokusu
  • Eros'un Istırabı
  • Psikopolitika
  • Güzeli Kurtarmak
  • Şiddetin Topolojisi
  • Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü
  • Yeryüzüne Övgü
  • İktidar Nedir?
  • Çakma
  • Zen Budizm Felsefesi

Byung-Chul Han Alıntıları - Sözleri

  • " Kişi kendini olumluluğun diktasına tümüyle bırakamaz. Olumsuzluk yoksa hayat solarak "ölü varlığa" dönüşür. Hayatı canlı kılan tam da olumsuzluktur. Acı, deneyimin varlığı için gereklidir. Sadece olumlu duygulardan ve akış deneyimlerinden oluşan bir hayat insan hayatı değildir. " (Psikopolitika)
  • Sakin, dingin, kendi kendine yeten ve kendisinin ötesine bakmadan aydınlanan bir fânilik, güzeldir. (Zen Budizm Felsefesi)
  • Güven, ancak bilmek ve bilmemek arasındaki bir durumda mümkündür. (Şeffaflık Toplumu)
  • Günümüzün güzellik ve hijyen takıntılı toplumu, negatifliğin her türünü iğrenç bulan bir pozitif toplumdur. (Güzeli Kurtarmak)
  • İnsan ruhu, görüldüğü kadarıyla, ötekinin bakışından uzak, kendi başına kalabileceği alanlara ihtiyaç duyar. (Şeffaflık Toplumu)
  • Bu arada, emirler üzerinde tesir eden güç ile özgürlüğe ve doğallığa dayalı güç, iki karşıt model değildir. Sadece görüntü/ tezahür itibariyle farklıdırlar. Soyut bir düzleme çıkarıldıkların­da, ortak yapılarını ele verirler. İktidar, Ego'nun, ötekinde ken­disi olmasına olanak verir (İktidar Nedir?)
  • (…) birçok Harry Potter sahtesi mevcuttur. Örneğin, (Harry Potter ve Porselen Bebek) hikâyeyi Çin'e özgü bir hale getirir. Harry Potter, Çinli arkadaşları Long ve Xing'le birlikte doğudaki düşmanı, Voldemort'un Çinli muadili Yandomort'u kutsal Taishan dağında yener. Harry Potter akıcı bir şekilde Çince konuşabilmektedir, ancak yemek çubuklarıyla yemekte zorlanmaktadır, vesaire. (Çakma)
  • "Günümüzde büyüme dediğimiz şey aslında kanseri andıran, nereye gittiği belli olmayan hızlı bir çoğalma." (Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü)
  • “Ben merkezli kendilikten uzaklaşmak, ancak fânilik fark edildiğinde mümkündür.” Eihei Dôgen (Zen Budizm Felsefesi)
  • Bir iktidar sahibinin gücü ne kadar fazla olursa, astların doğal görüşlerine ve iş birliğine o kadar bağımlıdır. (İktidar Nedir?)
  • Şiddete başvurmak, güçsüzlüğü çaresizce güce dönüştürme çabasıdır. (Şiddetin Topolojisi)
  • “Sosyal ağlardaki “arkadaşlar”ın başlıca işlevi, bir meta gibi sergilenen Ego’ya tüketici olarak dikkatlerini yönelterek, kişinin narsistik Ben duygusunu artırmaktır.” (Şiddetin Topolojisi)
  • Hayat kendini korumak değil, kendini kabul ettirmektir: "Hayat, Darwin'in dediği gibi, sadece kendini koruma dürtü­süne sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda kendini kabul ettirir. Koruma arzusu, sadece var olana yapışır, bunun üzerinde katı­laşır ve bunda kendini kaybeder, dolayısıyla kendi varlığına kar­şı körleşir. " (İktidar Nedir?)
  • "İnsan dışarıdan bakıldığında hiçbir şey yapmıyormuş gibi göründüğünde zaman en etkin halindedir, tek başınalığı içinde kendiyle yalnız olduğu zaman, en az yalnız olduğu zamandır." (Zamanın Kokusu)
  • Bu çağda, yaşamak için fazla ölüyüz ve ölmek için fazla diriyiz. (Güzeli Kurtarmak)
  • Güzellik endüstrisi, güzelliği cinselleştirerek ve tü­ketilebilir hale getirerek bundan faydalanmaktadır. (Güzeli Kurtarmak)
  • "Günün telaşı içi boş bir form olarak geceye hükmeder." (Zamanın Kokusu)
  • İnsan hep vaktinden önce, hep uygunsuz bir zamanda ölür. (Zamanın Kokusu)
  • İnsanlar, insan olamayanlar haline geldi. (Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü)
  • İktidar, bir süreklilik fenomenidir (olgusudur). İktidar, sahi­bine geniş bir kendilik alanı sağlar. Bu iktidar mantığı, genel ikti­dar kaybının neden mutlak bir alan kaybı olarak deneyimlendiği­ni açıklar. (İktidar Nedir?)