Evde Kimse Yok - Ahmet Büke Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Evde Kimse Yok kimin eseri? Evde Kimse Yok kitabının yazarı kimdir? Evde Kimse Yok konusu ve anafikri nedir? Evde Kimse Yok kitabı ne anlatıyor? Evde Kimse Yok PDF indirme linki var mı? Evde Kimse Yok kitabının yazarı Ahmet Büke kimdir? İşte Evde Kimse Yok kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Büke

Yayın Evi: Xasiork Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 70

Evde Kimse Yok Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Evet işte karınca halının üzerinde yine ortaya çıktı. Uzun havların arasında görünüp kaybolup yönünü buluyordu. Saksının içinden çıksa da aslında mutfak karıncasıydı. Gittiği yön bunu gösteriyordu.

Peki neden geceyi fayansların altındaki yuvasında değil de çiçeğin dibindeki toprakta geçirmişti?

Yoksa yuvadan kovulan bir günahkâr mıydı?

Belki de mutfak tezgâhının üstüne düşen kek parçalarını yuvaya götürmek yerine etrafta gezinmeyi yeğlemişti.

Ne büyük günah! Kutsal yiyecek zincirini kırmak.

Nedeni belli olmayan değişim büsbütün rahatsızlık vericidir.

Evde Kimse Yok Alıntıları - Sözleri

  • Aklım çorba oldu, şehriye çorbası...
  • “Dinle beni genç adam. Bir korsan eninde sonunda korsan olarak ölür. Kafasının uzun mızrağa geçmesinden kaçamaz. Ama eğer bir korsan kral olursa tüm yaptıkları yani döktüğü kan, çaldığı altın artık boynunu koparan demir bir ilmek olmaktan çıkar. Akıllı bir haydudun yapabileceği en iyi şey kral olmaktır. Taç, döktüğün tüm kanı yıkar. Yeni dökeceklerinin üzerini de kudretli ışığıyla kutsar.”
  • “Dinle beni genç adam. Bir korsan eninde sonunda korsan olarak ölür. Kafasının uzun mızrağa geçmesinden kaçamaz. Ama eğer bir korsan kral olursa tüm yaptıkları yani döktüğü kan, çaldığı altın artık boynunu koparan demir bir ilmek olmaktan çıkar.  Akıllı bir haydudun yapabileceği en iyi şey kral olmaktır. Taç, döktüğün tüm kanı yıkar. Yeni dökeceklerinin üzerini de kudretli ışığıyla kutsar.”
  • Bir saat ya da daha fazla... Uykuya düşmüş, hırpalanmış akıl ve beden için anlamı olamayan zaman dilimidir. Hele yalancı tik taklarıyla aynı şarkıyı söyleyen saatin bile durduğu odada tek gerçek durgunluktur.
  • Aklındaki tüm ipler birbirine dolanmıştı.
  • Soru soran bir karınca. Dünyasını çözmeye çalışan bir imalat hatası.
  • Nedeni belli olmayan değişim büsbütün rahatsızlık vericidir.
  • Orkun, hep hastaların onlara göre daha şanslı olduğunu düşünürdü. Çünkü buraya düşmüşseniz başka şansınız yoktur. İyileşmeden ya da ölmeden çıkamazsınız. Ama hasta yakınları bu uzay üssüne benzer yerde biraz da gönüllü tutsak gibidirler. Burada olmak istemezler. Hatta kendilerine, “Neden ben, neden biz?” türü sorular sormaktan bitap düşerler.
  • Uykuya düşmüş, hırpalanmış akıl ve beden için anlamı olamayan zaman dilimidir. Hele yalancı tik taklarıyla aynı şarkıyı söyleyen saatin bile durduğu odada tek gerçek durgunluktur.
  • Eğer programlandığınız işe daha az zaman ayırırsanız dünyanızı keşfetmeye daha çok vaktiniz olacaktır.
  • Uzun uzun geceyi ve ışıkları seyretti. Şimdi ondan uzak sokaklarda, gecenin serinliği ve nefeslerin kirli sıcaklığı birbirine karışıp duruyordu. Uslu bir kedi gibi kıvrılan bu şehir aslında hayatına nasıl da benziyordu. Sakince yatağında akan rutin yaşamı, yani uzun tuvalet anlarında okuduğu gazeteler, gazetelerdeki köşe yazıları, haftada bir çıkan çizgi roman ekleri, akşama doğru yediği kurabiyeler, gece Lamia’nın yarı aydınlık göbeğindeki kelebek dövmesi, kısaca doğum ve ölüm kadar normal olan her şey nasıl da değişivermişti. Artık yarısı çalışmayan vücudu, gidip gelen zihni ve anılarıyla sadece uzaktan aynı insandı. Bilgisayarında yanıp sönen uyarı ışığı yapması gereken işi anımsattı. Puflayıp klavyeyi önüne çekti. Özel şifresiyle ana veri tabanına giriş için gereken ilk adımı attıktan sonra diğer onaylama işlemine gelmişti sıra. Bilgisayarına bağlı optik okuyucunun güç düğmesini çevirip aktif hala getirdi önce. Ardında retina taraması için kızıl zeminli küçük ekranın üzerine eğildi. İnce çizgi göz hattı boyunca dijital sesler çıkararak geçti. Başını geri çekmek üzere davrandığında ensesinden kavrayan bir el, hareketini bitirmesine engel oldu. Çırpınıp kurtuldu ve arkasından baskı yapan bileği kavrayıp yana doğru itti. Sendeleyen gölge yan masaya doğru geriledi. Heyecanla ayağa fırlamıştı ama kısık gülme sesiyle durakladı. Masa lambasının ışığı çevirdiğinde sesin sahibi ortaya çıkıverdi. “Hala tavşan kadar korkaksın be Orkun...”
  • “O sabah evin dünyasında olanlar yüzünden belki de evrenin akışı değişti. Genlerindeki farklılık yüzünden düşünmeye başlayan bir karınca belki de evrimin yeni ayağı yok oldu. Hem de sinirleri bozuk bir sinek yüzünden.”
  • “Kediler asla birbirine benzemez!”
  • “Atlılar. Siyah örtülerine bürünmüş adamlar. Uzun bir şarkının ağır vuruşlarını andırırcasına yürüyorlardı.”
  • “Tüm şehir meşalelerle aydınlatılmıştı. Eski dilde “aydınlık gece” anlamına gelen Anask, adına yaraşır şekilde alevler arasında titriyordu.”

Evde Kimse Yok İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kendini ifade etmekte zorlanan bir yazarın cüretkar hikayeleri demek istiyorum bu öykü kitabi ya da kısa roman'i hakkında. 4 öykü karşılıyor bizi kitap boyunca ve uzun bir yasam da birlesiyor, çoğu öykü kendi icinde bağımsız gibi gözükse de hep aynı nokta da birlesiyor. Bir de Ahmet... Heyhat... Kelimelerin ne kadar özenle seçildiğini anlamak için caba sarf etmek gerekmiyor. Kendi kendine öyküleri anlatiyor, ahmet (!) Büke' nin. İlk öykü bir sinegin gözünden bakıyoruz dünyaya, normal olmayan bir sinek... Yetmiyor 2. Öyküde hastane de bir kaza sonrası değişik fraksiyonlar gösteren bir zaman ve ani aralığında savruluyoruz, birlesiyoruz öyküler arasında,, o kadar içine aliyor ki yazilar 3. Öyküye kabullenemiyorum ve almiyorum kitaptaki karakterin icini, o derece ve anlamak istemiyorum. Ve final yine Ahmet... Benzersiz dejavu... :) Tutkuyla okuyunuz... (İbrahim Demiröz)

Yazar Ahmet Büke'nin bilim - kurgu içeren bir kitabı " Evde Kimse Yok " ... Hani derler ya,tarzım değil diye,o türden yani... Fantastik roman türünü seven okurlara tavsiye eder,iyi okumalar dilerim. (Ekrem Özkara)

Dikkat spoiler içerir. İlk defa okuduğum bir yazardan güzel bir bilim ve fantastik kurgu romanı. Aslında içerisinde 4 adet hikaye var ve son hikayede bunlar birbiri ile ilişkilendiriliyor. En çok etkilendiğim ise Orkun adında bir gencin yaptığı kazadan sonra cinsel gücünü yitirmesi ve sonrasında yaptığı araştırmalar ile gerçeğin hiç de düşündüğü gibi olmadığını fark etmesi ile ilgili olan hikaye. Keyifle okunan bir roman. Yazarın diğer kitaplarını merak ettiren bir eser. (Serdar Poirot)

Evde Kimse Yok PDF indirme linki var mı?

Ahmet Büke - Evde Kimse Yok kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Evde Kimse Yok PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Büke Kimdir?

1997 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünden mezun oldu. Ölümsüz Öyküler Yayımevinin düzenlediği "Xasiork 2002 Kısa Öykü Yarışması"nda “Kayıp Dua Kitabı” isimli hikâyesi birincilik ödülüne layık görüldü. 2008'de "Alnı Mavide" ile Oğuz Atay Öykü Ödülü'nü, 2011'de Kumrunun Gördüğü adlı kitabı ile Sait Faik Hikâye Armağanı'nı aldı.Öyküleri, e-edebiyat, AdamÖykü, Özgür Edebiyat ve Patika dergilerinde yayımlandı. Sosyal Ayrıntılar Ansiklopedisi ve Derkenar isimli internet dergilerinde kısa öyküler yazmaya devam ediyor.

Ahmet Büke Kitapları - Eserleri

  • Varamayan
  • Kumrunun Gördüğü
  • Yüklük
  • Ekmek ve Zeytin
  • Alnı Mavide
  • İzmir Postası'nın Adamları
  • Çiğdem Külahı
  • Deli İbram Divanı
  • İnsan Kendine De İyi Gelir
  • Cazibe İstasyonu
  • Kırlangıç Zamanı
  • Evde Kimse Yok
  • Mevzumuz Derin
  • Eyvah, Babam Şiir Yazıyor!
  • Gizli Sevenler Cemiyeti
  • Neşeli Günler
  • Annemle Uzayda
  • Gökçe'nin Yolu
  • Paspas Tepemde Kapiş Paçamda
  • Çayırın En Tuhaf Yuvası
  • 100 Tuhaf Kitap

Ahmet Büke Alıntıları - Sözleri

  • "...Yalnız adamlar sürüsünü yitirmiş Afrika fillerine benzerler.Zihinlerinde kolektif hatıralar kazılıdır..." (Çiğdem Külahı)
  • "İnsan öleceğini bildiği halde neden bu kadar zalim?" (Gizli Sevenler Cemiyeti)
  • Uzun uzun geceyi ve ışıkları seyretti. Şimdi ondan uzak sokaklarda, gecenin serinliği ve nefeslerin kirli sıcaklığı birbirine karışıp duruyordu. Uslu bir kedi gibi kıvrılan bu şehir aslında hayatına nasıl da benziyordu. Sakince yatağında akan rutin yaşamı, yani uzun tuvalet anlarında okuduğu gazeteler, gazetelerdeki köşe yazıları, haftada bir çıkan çizgi roman ekleri, akşama doğru yediği kurabiyeler, gece Lamia’nın yarı aydınlık göbeğindeki kelebek dövmesi, kısaca doğum ve ölüm kadar normal olan her şey nasıl da değişivermişti. Artık yarısı çalışmayan vücudu, gidip gelen zihni ve anılarıyla sadece uzaktan aynı insandı. Bilgisayarında yanıp sönen uyarı ışığı yapması gereken işi anımsattı. Puflayıp klavyeyi önüne çekti. Özel şifresiyle ana veri tabanına giriş için gereken ilk adımı attıktan sonra diğer onaylama işlemine gelmişti sıra. Bilgisayarına bağlı optik okuyucunun güç düğmesini çevirip aktif hala getirdi önce. Ardında retina taraması için kızıl zeminli küçük ekranın üzerine eğildi. İnce çizgi göz hattı boyunca dijital sesler çıkararak geçti. Başını geri çekmek üzere davrandığında ensesinden kavrayan bir el, hareketini bitirmesine engel oldu. Çırpınıp kurtuldu ve arkasından baskı yapan bileği kavrayıp yana doğru itti. Sendeleyen gölge yan masaya doğru geriledi. Heyecanla ayağa fırlamıştı ama kısık gülme sesiyle durakladı. Masa lambasının ışığı çevirdiğinde sesin sahibi ortaya çıkıverdi. “Hala tavşan kadar korkaksın be Orkun...” (Evde Kimse Yok)
  • Zaman kesindir. Geri döndürülemez, tamir edilemez, her şeyden ve herkesten bağımsız halde sadece kendinde bir akışla dünyaya açar kendini. (Deli İbram Divanı)
  • “...ama insanı insana kilitlemek en iyi yol. Birbirlerini bog‌azlayamazlar, c‌u‌nku‌ kimse yanında bir cesetle yu‌ru‌yemez. Yaralamazlar da birbirlerini, aksayan adım birbirini bezdirir hayattan. En iyi yol ma‌hkumu ma‌hkuma bag‌lamaktır. (Ekmek ve Zeytin)
  • "Planların ve hedeflerin olmalı." Şimdi kutsal kitaplar yeniden inebilseydi eğer, bu cümleyle başlardı galiba. (Mevzumuz Derin)
  • Çocuklar koşarken çizgi çizgi böldüler zamanı. Kı­zardı yollar. Elleri tutuştu hepsinin. (Yüklük)
  • Beni sevmeye mecbur mu? Değil elbette ama düşünmeli. Bir insan bu denli çaresiz bırakılamaz. (Varamayan)
  • Ölümün verdiği ağrının giderek azalması ve sonunda kül kadar hafiflemesi için tek ilaç geçmişle barışmaktı. (Alnı Mavide)
  • “Atlılar. Siyah örtülerine bürünmüş adamlar. Uzun bir şarkının ağır vuruşlarını andırırcasına yürüyorlardı.” (Evde Kimse Yok)
  • Uzaydan koptum geldim. Zımpara gibi havadan geçerken alev aldım kesin. En çok da ayaklarım yanıyor. Çıra kokusu. Kim fırlattı lan, beni? (Kumrunun Gördüğü)
  • "Kalbim, boş bir kağıt gibi duruyor önümde." (Gizli Sevenler Cemiyeti)
  • Bahçemizde nar vardır. Dallarına karıncalar basar güzün. Bal yapıyor ağlayan gözleri. Bu iyi değil onun için ama çaresini bulamadık. “İlaçlamak olmaz,” dedi babaannem. “Narın ne diyeceğini bilmiyoruz. Belki memnun karıncadan.” (İnsan Kendine De İyi Gelir)
  • Bilmek başka bir görmek haliymiş. (Yüklük)
  • ‘Hayat, kapıya tek bir umudun gelme ihtimaliyle sürüp gidebiliyor bazen.’ (Gizli Sevenler Cemiyeti)
  • "...Romanın arkasına saklanabilir yazarlar.Trençkotla siste yürüyen insanlar gibi.Vücut kıvrımlarını göremezsiniz.Sadece gittiği yönü anlayabilirsiniz yazarın.Ama öykü öyle değil işte.En sevdiğiniz öyküyü usul usul yeniden okuyun.Yazarı sizden gözlerini kaçırmaya uğraşacaktır.Ama nafiledir bu da.Bir sarraf tartısı gibi anlarsınız onun kıymetini..." (Çiğdem Külahı)
  • Hayret yani, bu hayatta her şey oluyor. (Kumrunun Gördüğü)
  • İnsan dediğin ürperir. Üşür sonra. Üşüdükçe de rüya mı görür? Çölde soğuk rüzgârlar eser üzerine. Güneşe doğru açtıkça yüzünü sırtında soğuk, karlı bir dağ büyür. Dönmek ister, olmaz da olmaz. (Kumrunun Gördüğü)
  • "Her şey değişince ölüyor insan." (Cazibe İstasyonu)
  • Soru soran bir karınca. Dünyasını çözmeye çalışan bir imalat hatası. (Evde Kimse Yok)