Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi - Yavuz Bahadıroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi kimin eseri? Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi kitabının yazarı kimdir? Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi konusu ve anafikri nedir? Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi kitabı ne anlatıyor? Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi PDF indirme linki var mı? Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi kitabının yazarı Yavuz Bahadıroğlu kimdir? İşte Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Yavuz Bahadıroğlu

Yayın Evi: Panama Yayıncılık

İSBN: 9786055143862

Sayfa Sayısı: 256

Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Osmanlı’da saltanat sırası Sultan II. Murad’a gelmişti. O da kuşattı İstanbul’u, fakat Peygamber müjdesi şehir, Peygamber adaşını bekliyordu:

“Hz. Muhammed (sav) Peygamber’in müjdesini Sultan Mehmed gerçekleştirecekti.”

Sultan II. Murad, ya bunu hissettiği ya da birileri (bazı kaynaklar Hacı Bayram-ı Veli olduğunu yazar) kulağına fısıldadığı için en verimli çağında tahtı terk etti. Bu görülmemiş derecede büyük fedakârlıkla müstakbel fatihin (oğlu Sultan II. Mehmed) önünü açtı. Ama kaderden henüz izin çıkmamıştı. II. Murad, bir süre sonra saltanat makamına dönmek zorunda kaldı. Yenmesi gerekeni yenip, alması gerekeni aldıktan sonra, her fani gibi o da “terk-i dünya” eyledi.

Şimdi sıra onundu…

Sünnet yolundan Peygamberinin müjdesine yürüyecek, “alınmaz”ı alıp “Fatih” olacaktı. Henüz yirmi yaşındaydı. Çocuktu, ama yüreğini inancıyla bütünleyerek atom çekirdeğine dönüştürmüştü. Ya alacak ya da ölecekti! Ölmedi, aldı.

Çünkü o, gemileri karadan yürütmeyi düşünecek kadar geniş ufukluydu...

Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi Alıntıları - Sözleri

  • Vezaret kemalat ile kaimdir.
  • İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Şeyh Edebali
  • Sonsuzdur hayalleri, sınırsızdır, dinginsizdir.
  • ...neden kaçtığını sormuştu Şehzade'ye. "Kaçmadım" demişti dik dik, "çıktım, çünkü sıkıldım." "Neden sıkıldınız peki?" "Hayatla bağlantısı olmayan derslerden... Babam, annem, hocalarım 'bunlar sana lâzım' diyorlar, ama bana onlar lâzım değil." "Ne lâzım ozaman?" "Bana gemilerin nasıl uçurulacağını öğretsinler."
  • Osmanlı insanı kıble yürekliydi: Evlerini, cephesini kıbleye gelecek şekilde inşa eder, yönü kıbleye dönük evlerde, gönlü kibleye dönük olarak yaşardı.
  • Bugün "adam gibi adam" konusunda fakir olabiliriz, ama geçmişimiz bu açıdan son derece zengindir.
  • Bugün "adam gibi adam" konusunda fakir olabiliriz ama geçmişimiz bu açıdan son derece zengindir... Bu milletin geçmişinde, varlığını ölümünden sonra da devam ettirebilen, hayatıyla ve eserleriyle arkasında "hoş bir sadâ" bırakabilmiş pek çok "adam gibi adam" var...
  • Aslına bakarsanız, Osmanlı Devleti, adı henüz konmamış bir cumhuriyettir. Fransız Sefiri Marquis Villeneuve
  • Sanki sevgilinin gül yanağındaki çıban gibiydi. Sanki o, dolunayın ortasındaki kara leke gibiydi.
  • Verilen terbiyeye göre, kimi çocuklar "Ebubekir"e, kimileri de Ebucehil"e dönüşür!
  • "Donanmayı karadan yürüteceğiz!"
  • "Türkler kaçtı mı?" Aldığı cevap yüreğini ürpertti: "Türkler çoktan saf tuttular, efendim."
  • "Yeminimizi bozmamız İsa'nın hoşuna gitmedi..." "Korkarım Türklere yardım edecek!" "Saçmalama! Bizim İsa, Müslümanlara neden yardım etsin ki?" "Çünkü onlar verdikleri her sözde duruyorlar. Oğul İsa da bunu ister, Meryem Ana da..."
  • Her insan ancak ufku kadar vardır!
  • Ve Ayasofya'nın içinde, dışında ilk defa ezan okundu: "Allahü Ekber Allahü Ekber

Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir kitap düşünün Fatih Sultan Mehmed'i ve İstanbulu anlatıyor ama ne anlatma... Ne kitap anlatmaya ne de siz okumaya doyuyorsunuz. Kitabın sonu "Fatih'i anlatan hiçbir kitap bitmez, sadece başlanan konu sona erer." yazıyor. Gerçekten öyle kitap bitmemesi gerekir. Fatih Sultan Mehmed öyle bir insan ki, öyle bir lider ki, öyle bir padişah ki hayatı ve yaşamı anlatmak ile bitmez. Her sayfasını zevk içinde okudum. Güzel sade bir dil ile yazılmış. Bazı yerlerde bir kaç kez tekrarlar vardı ancak bunlar kavrama açısından iyiydi. Herkesin okuması tavsiye edilir. Keyifli okumalar dilerim (Merve K.)

Kısa süre önce aramızdan ayrılan "İnsanlara tarihi sevdiren adam." olarak anılan yazardan bir kitap. Sitede çok az kişi okumuş ne yalan söyleyeyim ben de incelemelerden tatmin olmadığım için yazma gereği duydum. Tarih ile yakından ya da benim gibi uzaktan ilgileniyorsanız mutlaka okuyun derim. Kitabı 6. sınıfta almıştım. İki yıldır neden okumamışım diye pişmanım açıkçası. Yazar ilk olarak Süleyman Şah'tan başlamış. Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Orhan Gazi, Bayezid, Murad derken sıra geldi Fatih'e. Yalnız kuruluş dönemindeyken önce toplumu ele alması, Sultan Mehmed'i anlatırken hocalarından başlaması ayrı bir güzeldi. Hemen hemen her bölümde o dönemdeki tarihçilerden olsun, gayrimüslimlerden olsun alıntılarından ya da sözlerinden kesitler harikaydı. Ve o dönemin dili ile geçen konuşmaların aynen aktarılması bazen zorlaştırsa da anlamı parantezler sağolsun. Neyse... Herkes dalga geçti Fatih ile. Sen çocuksun, çocuk gibi düşün dediler gemiler, Kostantiniye de neymiş dediler ama O, o kadar geniş ufukluydu ki gemileri uçurmayı bile düşündü. Sonra da yürüttü. Kitaba başlamadan şöyle düşündüm: "Ööfff şimdi tarih kitabı bu kesin çok sıkıcıdır. Ben en iyisi çapraz okuma yapayım." Başlayınca anladım ki çok haksızlık etmişim. Sanki yazar oturmuş karşınızda size anlatıyor dönemi. Film gibiydi adeta. Eleştirilen noktalar çarptı gözüme. Ayasofya'nın kısa süre önce müze olarak kullanılmasına karşılık Fatih'in sert sözleri, günümüzde Osmanlı'yı anlatan film ve dizilerin gerçekleriyle oynanması ve bazı tarihçilerin çarpıcı bir dille eleştirilmesi gibi. Ufak bir noktaya değineyim hazır örnek vermişken. Kuruluş Osman dizisinde veya Diriliş Ertuğrul: Ertuğrul Bey'in ağabeyleri Sungurtekin'in ve Gündoğdu'nun Ertuğrul Bey'in obayla birlikte göç etmesinden sonra asla tarihte geri dönememiş olduklarına değinilmiş. Ancak Diriliş Ertuğrul'da Gündoğdu'nun çoook sonra obasıyla birlikte çıkıp gelmesi; Kuruluş Osman'da ise, geçen sezondu sanırım, Sungurtekin karakterinin çıkıp gelmesinin hiçbir aslı yoktur. Tamamen kurgudur. Gerçekte ise Moğollar tarafından öldürüldükleri rivayet edilir. Son olarak ben anneme danıştım ama siz mutlaka bir internet kaynağı bulunduran yanınızda. Bilmediğiniz tarihi eserler, kitaplar, olaylar, savaşlar, alimler, padişahlar, vezirler, bireyler olabilir. Yararlı olur diye umuyorum. Okuduğunuz için teşekkürler. Sevgiler! ″♥″ (elif)

Ne yazık ki şimdiye kadar okuduğum diğer padişah kitaplarından alıntılarla gereksiz ayrıntılarla boğulmuş Fatih'in İstanbul'un fethine gerekenden daha az yer ayrılmış.İstanbul'un fethine dek geçen zaman dilimi tekrar özetlenmiş Akşemseddin, Molla Gürani ve Zağanos paşa hakkında bazı bilgilere yer verilmiş.Gereksiz teferruatların yanında okuduğum diğer kitaplarında ki muhtelif bölümler aynen bu kitaba nakledilip bir tekrar kitabı haline dönmüş.Diğer kitapları keyifle okudum lakin hevesle ve merakla başladığım bu kitabı gerçekten sıkılarak okudum. (Günay Kut Berber)

Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi PDF indirme linki var mı?

Yavuz Bahadıroğlu - Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yavuz Bahadıroğlu Kimdir?

Yavuz Bahadıroğlu; yazar, tarihçi, gazeteci, radyo programcısıdır. Gerçek adı Niyazi Birinci'dir. Evli ve üç çocuk babasıdır.

1971′de İstanbul'da gazeteciliğe başladı. Muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. Gazete, dergi ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, çocuklara yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikaye yayınlandı. Aynı dönemde bir gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle iki köşe yazısı yazdı.

Asıl çıkışını Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla yaptı. İlk romanı "Sunguroğlu" ve ardından yazdığı "Buhara Yanıyor" romanı ülkenin en çok satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlı'nın çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır, bunlardan biri "Biz Osmanlıyız".

Yavuz Bahadıroğlu; roman, çocuk kitapları, hikaye, araştırma, oyunlar, film yapılmış senaryolar ve fikri eserler olmak üzere yüzlerce çalışmaya imza attı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konularda binlerce konferans verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı.

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden yazarın cenazesi Eyüp Sultan Camisi'ndeki hazireye defnedildi.

Yavuz Bahadıroğlu Kitapları - Eserleri

  • Merhaba Söğüt
  • Biz Osmanlıyız
  • Buhara Yanıyor
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Muhteşem Süleyman
  • Elveda Buhara
  • Yavuz Sultan Selim
  • Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı
  • Kayıtdışı Tarihimiz
  • Endülüs'e Veda
  • Sunguroğlu 1
  • Şirpençe
  • Mimar Sinan
  • Selahaddin Eyyubi
  • Kanunî Sultan Süleyman
  • Sunguroğlu 2
  • Osmanlı Padişahları
  • Çaka Bey
  • Osman Gazi
  • Mısır'a Doğru
  • Sunguroğlu 3
  • Osmanlı'da Derin Devlet ve II. Abdülhamit
  • Şehzade Selim
  • Kırım Kan Ağlıyor
  • Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi
  • Yavuz Sultan Selim ve Kutsal Emanetler
  • Bir Devrin Bittiği Yer Çanakkale
  • IV. Murad 1
  • Orhan Gazi
  • Yakın Tarihimizin Sır Perdesi
  • Tarihimizden Yaşanmış Öyküler
  • Sahipsiz Saltanat
  • Osmanlı'da Şehzade Katli
  • Yıldırım Bayezid
  • Tarihin Arka Sokakları
  • Resimli Osmanlı Tarihi
  • Turgut Alp
  • IV. Murad 2
  • Çelebi Mehmed
  • Birinci Murad
  • Tarihimizin Gizli Odaları
  • Padişahların Akıl Hocaları
  • İnancın Zaferi Çanakkale
  • Sel
  • Harem
  • Cem Sultan 1
  • Yolbaşı
  • Çalınan Hazine
  • Kaçırılan Prenses
  • Kirazlı Mescid Sokağı
  • Binatlı
  • Gemide İsyan
  • Mavi Yıldız
  • Cengaver
  • Kemalist Yalanlar
  • II. Murad
  • Kara Şövalye
  • Zindanda Şahlanış
  • Ayet Ayet İnsan
  • Baskın
  • Hanedan Sarayın Sırları
  • Topal Kasırga
  • Kaybolan Elçiler
  • Barla'da Diriliş
  • Ağalar Saltanatı
  • Din Ve Laiklik
  • Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han
  • Keşmekeş
  • Tuzak
  • Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine
  • Cem Sultan 2
  • Köprübaşı
  • Bediüzzaman Said Nursi
  • Gülü Arayan Adam
  • Yaşam Bir Avuç Gül Bir Tutam Diken
  • Boşlukta Yürümek
  • Kumpas Tarihi
  • Cihan Sultanları
  • Ayet Ayet Hayat
  • Adil Olan Kazanır
  • Yürek Seferi
  • Hayatı Aşkla Yaşamak
  • Sunguroğlu
  • Erdem Hikayeleri : Çalışkanlık İçeri Tembellik Dışarı
  • Çanakkale Kıyameti
  • Dürüst Ol Ki Mutlu Olasın
  • Dağlı
  • Kafkas Kartalı Şeyh Şamil
  • Osmanlı'nın Büyüme Sırları
  • Osmanlı'da Çocuk Eğitimi
  • Avukat Bekir Berk
  • Muhteşem II. Abdülhamit Han
  • Kudretli Sultan II. Abdülhamid Han
  • Osmanlı'nın Yükselişi
  • Tarih Cesaretle Yazılır
  • Doktor Olacağım
  • Hayata Dair Öyküler
  • Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han
  • 40 Geceye 40 Masal
  • Canım Peygamberim
  • Vatanını Kim Sevmez Ki!
  • Köy Çocuğu
  • Var mı Arkadaşlık Gibisi ?
  • Vatan İçin
  • Hayat Yardımlaşınca Güzel
  • Yakın Tarihin Kara Kutusu
  • Canavar Robot
  • Şehzade Murat
  • Anılarımdaki Türkiye: Yavuz Bahadıroğlu
  • İki Kardeş
  • Çevre Bize Emanet
  • Muhteşem Fatih Sultan Mehmet
  • Eşim Çocuğum Ve Ben
  • Can'ın Hatıra Defteri
  • Zebun
  • Hayata Dilekçe
  • Heyecanlı Yolculuk
  • Üç Kaçak Yolcu
  • Bizim Can
  • Yaramaz Ayı Zirzop
  • Karıncalar Savaşı
  • Sevgi Ne Güzel Şey / Erdem Hikayeleri
  • Muhteşem Hanedan Osmanlı
  • Yetim Çocuk
  • Küçük Kahraman
  • Sular Altında Bir Ülke
  • Kim Demiş Fedakarlık Zor Diye?
  • Dayanışma En Büyük Güçtür / Erdem Hikayeleri
  • Dindarların Para ve İktidarla İmtihanı
  • Tuhaf Çocuk
  • Haram Yemenin Sonu
  • Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi
  • Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları
  • Tarihin Mayın Tarlası
  • Fedakar Annem
  • Diriliş
  • Sunguroğlu
  • Babalar Eve Dönsün
  • Sunguroğlu
  • Büyük Bir Milletin Direniş Destanı Çanakkale
  • Sunguroğlu
  • Alaycı Alabalık
  • Akvaryum Güzeli
  • Kedi Olan Köpek
  • Küçük Çoban
  • Son Süvari Yavuz Sultan Selim Han
  • Kelepçe
  • Sabırsız Tavşan
  • Kurnaz Tilki
  • Gıdı Gıdı Masallar
  • Ben Çanakkale
  • Mecburen Atatürkçü
  • Uyanık Geyik
  • Kardeş Böcekler
  • Karınca Birliği
  • Bici Bici Masallar
  • Bu Gidiş Nereye
  • Ördek Vakvaka
  • Uzay Çocuğu
  • Yavru Pelikan
  • Kararlı Balıklar
  • Fare ile Fil
  • Akıllı Kaplumbağa
  • Kötü Huylu Karga
  • Yavru Kuşlar
  • Oruç Tuttum Sevinçten Uçtum
  • Bediüzzaman Said Nursi
  • Çocuğun Ramazanı
  • Dertli Alp Keçisi
  • Alican ile Ercan
  • Çıtır Çıtır Masallar
  • Saf Kuzucuk
  • Uzaklar Yakındır - Merhaba Söğüt
  • II. Abdulhamit
  • Sosyalizm Bitti Laiklik Alır Mıydınız?
  • Kara Mürsel Alp
  • Çizgili Zürafalar
  • Şirin Kedi
  • Resimli Osmanlı Tarihi
  • Masal Masal Hoppala
  • Teşekkür Ederim Allah'ım
  • Bizi Kimler Dinliyor
  • Çamurdan Meyve Olur mu?
  • Zikir Fikir Şükür
  • Canavar Robot
  • Tavşancık ve Gökyüzü
  • Suçlu Biziz
  • Fatih Sultan Mehmed

Yavuz Bahadıroğlu Alıntıları - Sözleri

  • Şövalyeler,vaktiyle yaptıklarını düşündüler.Ellerine geçen Müslüman esiri ya ölünceye kadar çalıştırır yahut kollarından ve bacaklarından duvara asarlardı.Buna rağmen Müslümanların halifesi onları teselli ediyordu.Kendilerini tutamayarak ayaklarına kapandılar. (Resimli Osmanlı Tarihi)
  • "Gemiler yanıyor" dediler."Bırakın yansın" diye cevap verdi, "onların küllerinin arasından umutlarım yeşeriyor." "Artık gemilerimiz yok.Geri dönüş umudumuz yandı, kül oldu.Geriye iki ihtimal kalıyor: Ya yüzerek vatana dönmeyi deneyeceksiniz ya da düşmanı yenerek buraları kendinize vatan yapacaksınız. Kararınızı verin!" (Padişahların Akıl Hocaları)
  • Herkes ancak ufku kadar vardır. (Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi)
  • 80 yıl + 8 yıl (Yavuz Sultan Selim)
  • Bugün Filistin'de olup bitenlerin ışığında Padişah-ı Cihan'ın 1895'te söylediği şu sözlere kulak vermek gerekir: ''Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini (üstünlüğünü) muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.'' (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
  • "Kendime bir dünya kurdum kendimce." (Buhara Yanıyor)
  • Biz kula kul olmak için yaratılmış insanlar değiliz...bunun taklidi bile zor gelir bize.Kulluğun en güzeli Allah’a yapılır çünkü. (Sunguroğlu 3)
  • " Ben de " diye geçirdim içimden, " Osmanlı' yı ben de arıyorum ! " (Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine)
  • Ha bir de azınlıklardan varlık vergisi adı altında alınan Türk olarak doğmama vergisi vardır ki, ne insafa, ne de vicdana sığar. (Yakın Tarihimizin Sır Perdesi)
  • Hayat biraz hayalden,biraz gerçekten ve alabildiğine ümitten ibaretti. (IV. Murad 2)
  • Düşmanlarımız aciz kaldığı müddetçe itaat gösterirler, ama zayıflık zuhur ettiği an öç almaya çalışırlar. (Kumpas Tarihi)
  • “Dünya geçici bir zaman İçin öldü. Ağaçlar yaprak döktü, çiçekler, otlar kurudu. Sonra yeniden yeşerecek. Toprak altında kalan küçücük zerrelerden tekrar hayat bulup filizlenecekler. Etraf tekrar yeşerip, tekrar çiçeklenecek.” “Ba’su ba’del mevt sırrı. İşte tecelli. Bu hâli senelerce temaşa edip de, öldükten sonra dirilmeye inanmamak İçin deli olmak lazım.” (Sunguroğlu)
  • 600 yıllık Osmanlı tarihi boyunca beşi on dördüncü, sekizi on beşinci, kırk ikisi on altıncı, beşi on yedinci ve biri de on sekizinci asırda olmak üzere toplam 61 şehzade katledilmiştir. Bunlardan 22 tanesi bilfiil isyan ettiği için öldürülmüştür. Diğerleri de ekseriya Fatih Kanunnamesi'ni takib eden 150 yıl içinde katledilmiştir. 1603 yılında padişah olan Sultan I. Ahmed kardeşlerini öldürmeye lüzum görmedi ve 1617'de vefatından sonra, oğulları bulunduğu halde, bunlar yaşça küçük olduğundan kardeşi Sultan 1. Mustafa tahta geçti. Böylece ilk defa bir padişahın yerine oğlu değil, kardeşi geçiyordu. Osmanlılarda şehzade katli meselesini doğru anlayıp değerlendirebilmek için öncelikle İslâm-Osmanlı hukuku ve siyaset geleneğini bilmeye ihtiyaç var... Çünkü hâdisenin tarihî, siyasî ve hukukî sebepleri bulunmaktadır. Nitekim hayattaki hemen her şehzade arkasına düşman devletlerin de desteğini alarak ayaklanmış, binlerce insan ölmüş, ülke harap, millet perişan olmuştu. Osmanlıların, gerek önce ve gerekse kendi devirlerinde yaşanan tecrübelerden ders alarak, bu böyle bir sonuç doğmaması için bizzat aile mensuplarını feda etmekten başka çareleri yoktu. Bu çerçevede, Fatih Sultan Mehmed, Kanunnamesinde, şehzade katlini düzenleyen bir hüküm koymuştur. “Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür” mealindeki Kur'ân-ı Kerim ayeti ve gerektiğinde umumî menfaat için hususî menfaatin haleldar edilebileceğine dair şer'i prensip, şehzade katlinin hukukî mesnedi olmuş; İslâm hukukçularının ekserisinin bu müesseseye cevaz verdikleri, Kanunname'de açıkça ifade edilmiştir. Böylece alınan tedbirlerle Osmanlılarda ne eski Türk devletlerinde olduğu gibi ülke parçalanmış ve ne de Avrupa'daki gibi "veraset savaşları" yaşanmıştır. Bu da, devleti altı yüz yılı aşkın bir zaman ayakta tutan sebeplerden biridir. Oysa Yıldırım Bâyezid, kardeşi Yakup Bey'in “tahtını tabuta” çevirmeseydi, devlet param parça olmaz mıydı? Fatih, kardeşini sağ bıraksaydı, kardeşi zaman içinde isyan çıkartmaz mıydı (çünkü hep böyle gelişti), bu isyan sebebiyle acaba İstanbul fethi aksamaz mıydı? Sultan II. Bâyezid, Cem Sultan'ın teklifini kabul edip devleti kardeşiyle bölüşseydi Yavuz ortaya çıkabilir, "Halife" olabilir miydi? Ve Yavuz, üzerlerine gelen kardeşleri Ahmed ve Korkud'u bağışlasaydı, toparlanır toparlanmaz birleşip yeniden saldırmazlar mıydı? Bu da Yavuz Padişah'ın en büyük ideali olan “İttihad-ı İslâmı --Müslümanların Birliğini- gerçekleştirmesini engellemez miydi? Bunların üzerinde kafa yormadan, şartları hiç nazara almadan, o günlerin devlet telakkisini anlamaya çalışmadan masa başında hüküm vermek insafsızlıktır... (Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han)
  • Düşüncelerinden bir çekişte kopardı kendini, gökyüzüne baktı.. (Boşlukta Yürümek)
  • Millî Mücadele (bazıları buna ‘İstiklâl Savaşı' diyor, ancak istiklalini kaybetmemiş bir ülkenin ‘İstiklâl Savaşı' yapması mümkün değil) ve Lozan... Galip mi, mağlup mu oturduğumuz belirsiz Lozan masası... “Misak-ı Milli” yemininin bozulması, Batı Trakya, Ortadoğu, Filistin, Ege Adaları, Musul ve Kerkük'ün elden çıkması... Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet'in ilanı ve halifeliğin “ilga”sı... Ve tuhaf bir tesadüf, Türkiye parlamentosu hilafeti kaldırmadan, İngiliz parlamentosu Lozan Antlaşması’nı çeşitli bahaneler öne sürerek imzalamadı. Antlaşma hilafet kaldırıldıktan kısa bir süre sonra imzalandı. Gerçekten de tuhaf bir tesadüf! Süreç içinde İsrail kuruldu, Balkanlar'daki topraklar elden çıktı, Arap âlemi param parça edildi, petrol yataklarına el konuldu. Böylece İngiltere ve müttefikleri ilk büyük hedeflerine ulaşmış oluyorlardı. Sıra en büyük hedefi vurmaya gelmişti. Müslümanların rahatça sömürülebilmesi için, bir türlü kontrol edemedikleri hilafetin artık kökünün kazınması gerekiyordu. (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
  • "Annemin öğüdü de kendisiyle beraber öldu. Artık yolumu kendim çizeceğim (Var mı Arkadaşlık Gibisi ?)
  • İşte bu “tolerans mantığı”dır! Fatih Sultan Mehmet kılıcıyla değil, “tolerans mantığı”yla Orta Çağ’ın katı kalıplarını kırmış, hayatı yeni bir çağla tanıştırmıştır. (Tarihin Arka Sokakları)
  • "Yok Lagan. Biliyorsun ki, biz kalbimizi de vücudumuzu da din ve millet yoluna adadık. Başka sevgiye yer yok." (Sunguroğlu 3)
  • Sunguroğlu diz vurup Beyi selamladıktan sonra çıktı. Köse Yusuf'u tavukları yemlerken buldu. (Kara Şövalye)
  • “Küllü nefsin zâikatülmevt” âyeti kerimesini hatırladı. “Elbette ki her nefis sahibi mutlaka ölecektir.” diye düşündü. <> (Sunguroğlu 2)