Fay Kırığı - 2: Emine - Mehmet Eroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Fay Kırığı - 2: Emine kimin eseri? Fay Kırığı - 2: Emine kitabının yazarı kimdir? Fay Kırığı - 2: Emine konusu ve anafikri nedir? Fay Kırığı - 2: Emine kitabı ne anlatıyor? Fay Kırığı - 2: Emine kitabının yazarı Mehmet Eroğlu kimdir? İşte Fay Kırığı - 2: Emine kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Mehmet Eroğlu

Yayın Evi: İletişim Yayıncılık

İSBN: 9789750512476

Sayfa Sayısı: 503

Fay Kırığı - 2: Emine Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Şeytanın bin maskesi varsa, her şeyde kötülük vardır." Emine'nin

cevabında ya kadınlara ya da inançlılara özgü bir derinlik vardı.

Mehmet hangisi olduğunu çıkaramadı. 2006'dayız. Fay Kırığı Üçlemesi'nin ilk kitabı Mehmet'in bir yıl

sonrası... Mehmet kabuk değiştiren bir canlı gibi başkalaşıyor, İstanbul gibi.... O küçük yalnızlığının ve hatıralarının dışına taşan, rüyalarına bile büyük gelen bir zenginliğin içine yerleşiyor,

adlandıramadığı bir hayat yaşıyor. Hassas ve güzel Emine'yle

evlenecek Mehmet. Paranın yeni sahiplerine damat olacak.

Hazlar, türlü hesaplar, yanılgılar, koyu karanlıkla geçmişten gelen

sesler, ölürken yedi dirhemini bile yoksullara veren peygamber ve

abdestli kapitalistler, takdir-i ilahi, yutkunan kadınlar ve erkekler.

İbadetin sermayeyle serencamı. Emine arada kalmış, ne yapsa

eksik... Kuyudan su çeken çıkrık ipini andıran tespihler... Mehmet Eroğlu, paranın etrafına üşüşmüş insanları, yakın dönemin düşkünlerini ve galiplerini anlatıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Fay Kırığı - 2: Emine Alıntıları - Sözleri

  • Bir tartışmadan ders çıkarabilmek için insanın gururunu öldürmesi gerekiyordu.
  • Yoksulların zenginlerden daha cömert olmasının nedeni, verecek şeylerinin az oluşudur...
  • Yalnızlık, kendimizce seçilmediğinde, katlanılmazdır.
  • "Sadaka vermekten duyulan haz mağrur, ahlaksız bir hazdır... Sadaka, vereni de alanı da bozar. Üstelik amacına da varamaz, çünkü yoksulluğu kökleştirir yalnızca..." ( Cinler, Dostoyevski)
  • Birşeye sahip olmadan mutlu yaşanabileceğini keşfetmiş. Ama asıl şaşırtıcı olan, bu hadsiz keşfine rağmen onu sağ bırakmaları. Dünyanın temeline dinamit koymak demek bu...
  • Her iki tarafın da milliyetçilikten uzak durması gerek. Çünkü milliyetçilik, en yeteneksizimizin bile çalabildiği bir sazdır.
  • İsyan, güçsüzken kutsaldır. Güçlünün isyanınınsa, adaletsizliği içinde barındırması olasıdır...
  • Bana sorarsanız bir Müslüman, sosyalist olabilir ama kapitalist olamaz derim kardeşlerim.
  • mizah duygusu: karısındaki en büyük eksiklik buydu
  • Sıkıcı kimdir biliyor musun ? Yalan söylemeyi öğretemediğiniz kişi
  • Aşktan başımız döndüğünde ayrılmak için seçeceğimiz yolların en aptalcası, aşkı evliliğe dönüştürmektir.
  • Umut ya hayatımızdaki ya da yüreğimizdeki boşluğu doldurmak için vardır.
  • Ah,keşke yılanın derisinden kurtuluşunu taklit ederek etimden sıyırıp ruhumu geride bırakabilseydim.Bu denli yorulmaz,acı çekmezdim.

Fay Kırığı - 2: Emine İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Fay Kırığı 1 - Mehmet'i o kadar beğendim ki hemen ardından Emine'yi okumaya başladım. Hikaye oldukça ilgi çekici, yine bu romanda da aforizmalar bol, bir cümleyi okuduktan sonra üzerinde bir süre düşünmeniz gerekebiliyor ama asla sıkıcı bir roman değil, Mehmet Eroğlu'nun dili oldukça akıcı. Üçlemenin son kitabını okumayı daha sonraya bırakacağım ama Mehmet Eroğlu'nun diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum. (Seyla)

Kitabın Yazarı Mehmet Eroğlu Kimdir?

Mehmet Eroğlu (d. 2 Ağustos 1948, İzmir) Türk yazar, senarist, romancı.

Yazar, 2 Ağustos 1948 günü İzmir'de dünyaya geldi. Edebiyat öğretmeni olan babası Farik Eroğlu'nun tayinleri sebebiyle ilkokul döneminde birkaç şehir ve okul değiştirdikten sonra İzmir Karşıyaka'daki Ankara İlkokulu'nu 1960 yılında bitirdi. Daha sonra İzmir Maarif Koleji'nde (bugünkü adıyla Bornova Anadolu Lisesi) 7 yıl boyunca kesintisiz olarak yatılı okudu. Liseyi bitirdiği 1967 yılında ODTÜ Müh. Fak. İnşaat Mühendisliği Bölümüne girdi; öğrenciliği sırasında Öğrenci Derneği Başkanlığı yaptı.

1971 yılında üniversiteden mezun olan Eroğlu, mezun olduğu sırada 12 Mart Darbesi sonucu kurulan sıkıyönetim mahkemesinde Dev-Genç Davası nedeniyle yargılanmaya başladı. 1972 yılında dava devam etmekteyken evlendi. İki yıl süren dava sonucunda TCK'nın 141-142 maddesine muhalefetten 8 yıl ağır hapis ve 2 yıl sürgün cezasına mahkûm edildi. Sonuç kesinleşmeden 1974 genel affıyla mahkumiyeti ortadan kalktı. Bu tarihten sonra mühendislik yapmaya ve roman kaleme almaya başladı, 1974 yılında bir kızı dünyaya geldi. 1989 yılında bir devlet bankası olan Turizm Bankası'ndaki 15 yıl sürdürdüğü görevinden siyasi baskılar sonucu ayrıldıktan sonra mühendislik kariyerine ve yazarlığa devam etti. Sadece yazmak ve bir sivil toplum örgütünde gönüllü çalışmak amacıyla mühendislik yaşamını 1999'da noktaladı. 1999'dan bu yana Uğur Mumcu Gazetecilik Araştırmaları Vakfı'nda yazarlık seminerleri vermeyi sürdüren yazar, romanlarının yanı sıra televizyon dizisi ve sinema filmi senaryoları yazmıştır.

İlk romanı Issızlığın Ortasında 1976 yılında tamamlandı ve 1979'da Milliyet Roman Ödülü'nü kazandı ancak 1980 Darbesi sonucunda kitap sakıncalı bulunarak yayınevi tarafından basımına son verildi. Birincisinin devamı niteliğindeki ikinci kitabı Geç Kalmış Ölü de aynı gerekçeyle uzn süre basılamadı. Her iki kitap da 1984 yılında yayımlandı ve ikisi birlikte hem Orhan Kemal Roman Armağanı'na hem de Madaralı Roman Ödülü'ne layık bulundular.

Yazar, 1968 kuşağını anlatmaya "Yarım Kalan Yürüyüş" (1968); "Adını Unutan Adam"(1989) kitaplarıyla devam etti. 1994'te yayımlanan "Yürek Sürgünü" adlı romanından sonra roman yazmaya 5 yıl ara verdi, senaryo yazmaya eğildi ancak senaryo çalışmalarının sonuçlarından memnun kalmadığını ifade etmiştir. 2000 yılından itibaren art arda romanlar yayımlamayı sürdürdü.

Yazar, kendisini "İnsan yaratılışının gölgeli alanlarında boy atan temaları” yazan bir yazar olarak tanımlamaktadır."

Mehmet Eroğlu Kitapları - Eserleri

  • Adını Unutan Adam
  • Issızlığın Ortası
  • Kusma Kulübü
  • Belleğin Kış Uykusu
  • Düş Kırgınları
  • Yüz: 1981

  • Fay Kırığı - 1: Mehmet
  • Zamanın Manzarası
  • Yarım Kalan Yürüyüş
  • İyi Adamın On Günü
  • Geç Kalmış Ölü
  • Kıyıdan Uzakta
  • Fay Kırığı - 2: Emine

  • Fay Kırığı - 3: Rojin
  • Yürek Sürgünü
  • 9,75 Santimetrekare
  • Kötü Adamın On Günü
  • Meraklı Adamın On Günü
  • Mermer Köşk
  • Edebi Aforizmalar

  • Kendi Hayatında Ölme Vakti
  • Devlet Adamı ve Güvenilirlik

Mehmet Eroğlu Alıntıları - Sözleri

  • Sürekli bir eksiklik duygusu, zaman zaman akla gelen, uysal bir diş ağrısına benzeyen acı: Unutmak buydu. (Yarım Kalan Yürüyüş)
  • "Budalalarla bozuk saatler birbirlerine benzerler," dedim. "Doğruyu bulmaları sadece bir rastlantıdır." (Kusma Kulübü)
  • "Sözcüklerin önce seslerini, ardından anlamlarını yitirdim; tıpkı ateşin üstüne dökülen su damlaları gibi beynimde buharlaşıp yok oldular.." (Yürek Sürgünü)
  • Her insan ,sanki yazgisina hukmedecekmis gibi ,kendi hayatinin en önemli varlığı olmayı dener !!!! (Yüz: 1981)
  • Işığı perdeleri kapattıktan sonra açtım. (Geç Kalmış Ölü)
  • "Bazı psikologlar cesaretin, ki cesaret bir anlamda insanın hayatını sürekli tehlikeye atmasıdır, özünde intihar dürtüsü olduğuna inanırlar." (Yarım Kalan Yürüyüş)

  • "Yalnızlığa katlanamayan birisinin Tanrı’yı kıskanmaya yeltenmesi affedilmez bir budalalık değil mi sence?" (Kusma Kulübü)
  • Çoğu aşkın büyüsü, cinsel merakın giderilmesiyle sona erer (Fay Kırığı - 3: Rojin)
  • “Amaçsız bir insan eninde sonunda değersiz insana mı dönüşür? Bizleri insan yapan nedir?” (Belleğin Kış Uykusu)
  • Yalnızlıkla yoğrulmuş bir ıssızlığın ortasındaydım.. (Kusma Kulübü)
  • "Anlamını çözdüğümüzde bir işe yaramadığını keşfettiğimiz yararsız bir bilmece. " (9,75 Santimetrekare)
  • İnsan kendine acımaktan vazgeçince gerçek acımayı öğreniyor olmalıydı. (Kusma Kulübü)
  • Geçmişin sessizliği, servi ağaçlarının arasında -belki de her şeye rağmen yaşayabileceğimizi hatırlatırcasına- öylece duruyor. (Kıyıdan Uzakta)

  • “Ya leyn, ya ayn” “Karışmış birbirine gecem ve düşüncem, demek. Hatırladın mı?” (Adını Unutan Adam)
  • Saklamayacaktım: Eninde sonunda her insan kalbi kırık bir palyaço değil midir? (İyi Adamın On Günü)
  • İnsanın en değerli şeyi özgürlüğüdür. Bu yüzden herkes ona saldırır. (Kıyıdan Uzakta)
  • Bazen birini o kadar çok severiz ki, kendimizi sevmeyi unuturuz. (Edebi Aforizmalar)
  • Dilsiz sanılır ama ruh kendini hep beden yoluyla ifade eder (Fay Kırığı - 3: Rojin)
  • Kendimi zamanın her şeyi unutturan kollarına bıraksam beynimdeki sorulardan kurtulabilir miydim? (Geç Kalmış Ölü)
  • İnsan mezarının yerini seçince yurdunu da seçmiş olur.. (Zamanın Manzarası)