Felsefeye Giriş - Ahmet Arslan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Felsefeye Giriş kimin eseri? Felsefeye Giriş kitabının yazarı kimdir? Felsefeye Giriş konusu ve anafikri nedir? Felsefeye Giriş kitabı ne anlatıyor? Felsefeye Giriş PDF indirme linki var mı? Felsefeye Giriş kitabının yazarı Ahmet Arslan kimdir? İşte Felsefeye Giriş kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Arslan

Yayın Evi: Adres Yayınları

İSBN: 9789752500112

Sayfa Sayısı: 423

Felsefeye Giriş Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dilimizde telif veya çeviri eser olarak felsefe hakkında giriş mahiyetinde bilgi veren kitap sayısı sınırlıdır. Öte yandan bu yönde yazılmış eserlerin, sahip oldukları önemli meziyetler yanında, yazarlarının mensup oldukları felsefe akımlarının bakış açısını gereğinden fazla yansıtmaları, felsefenin aynı ölçüde değer taşıyan disiplinlerinden bazılarını diğerlerinin aleyhine ihmal etmeleri gibi bazı kusurları bulunmaktadır. Üniversitelerin felsefe bölümlerinde okuyan veya bu bölümlerden ders alan öğrenciler ve felsefeyle şu veya bu nedenle ilgilenen, felsefe hakkında bilgi sahibi olmak isteyen kişilere yönelik olarak hazırlanan elinizdeki kitapta ise bu tür eksiklikleri ortadan kaldırmak isteyen bir bakış açısı izlenmeye çalışılmıştır. Felsefenin ne olduğu, felsefi bilginin özellikleri, felsefenin işlevi, felsefe ile benzeri diğer temel kültürel-entelektüel etkinlik alanları (bilim, sanat, din) arasındaki ilişkiler hakkında genel ve temel bir bilgi kazandırmak; felsefenin belli başlı disiplinleri ve yine belli başlı problemler, kavramlar, kuramlar ve felsefî akımlar hakkında bilgi vermek; nihayet bütün bunları yaparken felsefenin daima şüpheci ve eleştirici bir özellik taşıyan ruhunu açığa çıkartmak amacıyla ortaya atılan her tez, getirilen her öneri, geliştirilen her kurama yöneltilmiş olan itiraz, eleştiri ve karşı çıkışları göstermek ve böylece okuyucuda felsefenin ruhunu doğru bir şekilde kavramak yönünde sağlam bir anlayış oluşturmak hedeflenmiştir.

Felsefeye Giriş Alıntıları - Sözleri

  • Descartes her şeyden şüphe etmenin mümkün olduğu, ancak şüphe eden insanın, şüphe ettiği anda, şüphe ettiğinden şüphe etmesinin mümkün olmadığı görüşüne varır.
  • Soruşturulmayan, üzerinde düşünülmeyen bir hayat, yaşanmaya değmez. İnsan, kendi hayatını inceleme kabiliyetidir. Bu olmaksızın o, hiçtir.
  • Siyaset artık yalnızca siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.
  • Evrende, hatta evrenin dışında mutlak olarak iyi diye adlandırılabilecek tek bir şey vardır: O da iyi niyettir.
  • İnsanın eğitilmesi için, eğitilebilir olması gerekir. Eğer insan eğitilebilir, öğretilebilir, kendisine bazı özellikler, bilgiler, tutumlar kazandırılabilir bir varlık değilse, herhangi bir eğitim girişiminin anlamı olamaz.
  • Acaba iyi olan, doğal arzularımızın bastırılması mıdır, yoksa onların doyurulması mıdır?
  • ... Descartes sonunda her şeyden şüphe etmenin mümkün olduğu, ancak şüphe eden insanın, şüphe ettiği anda, şüphe ettiğinden şüphe etmesinin mümkün olmadığı görüşüne varır.
  • Tek bir şey biliyorsam, o da hiçbir şey bilmediğimdir.
  • Öbür dünyayı kimse görmemiştir. İlahi adaletin öbür dünyada gerçekleşmeyeceğini kim iddia edebilir?
  • Aklı başında hiç kimsenin istese de istemese de siyasetten kaçınılamayacağını görmesi gerekir. Siyasetten kaçınmanın kendisi olsa olsa kötü bir siyaset olabilir.

Felsefeye Giriş İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Felsefe daima yolda olmaktır!: “Soruşturulmayan, üzerinde düşünülmeyen bir hayat, yaşanmaya değmez.” -Sokrates Eser adı üstünde tam bir felsefeye giriş mahiyetindedir. Birçok felsefe kitabının aksine ne ağdalı, anlaşılması güç, zorlu, keşmekeş bir dile ve anlama sahip ne de okumayı sıkıcılaştıran, gereksiz bilgi yığıntısından oluşan vakit kaybı bir türe mensup. Gayet keyifli, öğretici, objektif, birbirinden ilginç sorular ile bilgi ve tartışma yoğunluklu, felsefeye dair merakı olan okuyuculara; felsefe ile ilgili temel bilgilere ulaşabileceğini (temel diyorum çünkü konu ve kişiler olarak mufassal bilgilere değinilmemiş, değinilmemesine rağmen kitap bitiminde her konusundan minimumda olsa okuyucu da fikir ve yorum kabiliyeti oluştuğunu içtenlikle belirtmek isterim(: ), örneklerle, bilim-sanat-din ile ilişkilerine, filozofların görüşlerini yerinde ve kısa da olsa açıklayıcı bir biçimde yer verilmesiyle -ki birçok konuda fikir ayrımına düşen bu filozofların kuramları, düşünüşleri, fikirleri, hangi konuda zıtlığa düştükleri bence çok yerinde ve güzel açıklanmıştı- oluşan ruhsat tanıyabileceğiniz bir kitap. Kitabın sonunda bulunan mini felsefe sözlüğü ise oldukça işe yarar ve sağlıklı idi. Sanırım tek kusuru -okumuş olduğum yayınevinin mi kusuru bilemiyorum gerçi- yazım hatalarına sıklıkla rastlamam olsa gerek. 1.Bölüm: Felsefeye Giriş 2.Bölüm: Bilgi Felsefesi 3.Bölüm: Bilim Felsefesi 4.Bölüm: Varlık Felsefesi 5.Bölüm: Ahlak Felsefesi 6.Bölüm: Siyaset Felsefesi 7.Bölüm: Sanat Felsefesi 8.Bölüm: Din Felsefesi 9.Bölüm: Eğitim Felsefesi Olmak üzere 9 bölümden oluşan bu karışık ve girift tartışmalar silsilesininde yakamızı bırakmadığı ilginç dünyayı ziyaret etmeye sizleri de davet ediyorum. (: Bundan sonrası bazı bölümlere kendimce yorumlarımı da katarak ve edindiğim bilgiler dahilinde değinmek olacaktır okuyacak olan kitaptaşlarıma şimdiden teşekkürlerimi sunarım. Keyifli okumalar ve kitap dolu günler dilerim. 1.Bölüm: Felsefeye Giriş Felsefe nedir? Yeryüzüne fırlatılmış bir insan çığlığıdır felsefe ya da … "Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir". –Socrates "Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (idealist) bir çalışmadır." -Platon "Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir." -Karl Jaspers "Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir." –Epikuros "İnanılanı anlamaya çalışmaktır." –Anselmus "Felsefe yapmak doğru düşünmektir." -Thomas Hobbes "İnanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır." -Pierre Abélard "İnsan zihninin mahiyetini incelemektir." -David Hume ...tanımlar uzayıp gitmekte. Felsefenin en önemli problemi ne diye sorarsanız, bizzat felsefenin kendisinin ne olduğu problemi olduğunu söylemek diyebilirim. (: Kant’ın da belirttiği gibi “Felsefenin değil de felsefe yapmanın öğrenilmesi gerekliliği lazımdı” belki de. Filozof Aritstoteles’in ünlü bir sözü vardır: “ Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler.” Gerçekten de insanı insan yapan en önemli özelliklerinden biri herhalde onun kendisini çevreleyen dünyayı, içinde yaşadığı toplumu, geçmişini ve bütün yanları ile bizzat kendisini tanımak ve bilmek istemesidir. Yüzyıllardır cevabı aranmış bu soruya da kesin bir yanıt bulunabilmiş midir sanmıyorum ama belki de bu yolda yürümek, insanın kendini bilmek istemesi, tanımaya çalışması, bunca belirsizliğin içinde belki de yaşamanın anlam açısından bir sebep, amaç olabilmeyi başarmıştır, kim bilir! 2.Bölüm: Bilgi Felsefesi “Zavallı akıl, beni çürütmek için kullandığın kanıtları, yine benden alıyorsun!” -Epikuros Bilgi teorisinin ilk sorusu bilginin mümkün olup olmadığı sorgusudur. Acaba biz doğru bilginin, doğru bilgi olduğunu nereden biliyoruz? Ya da doğrunun (hakikat) ne olduğunu? Doğru kavramı herkes için aynı anlamı mı ifade etmektedir yoksa bana göre doğru olan bir başkasına göre aksini mi çağrıştırır? gibi soruları çeşitlemek mümkündür. Ve bu sorulara da -felsefenin genel kuralı bu galiba bir filozofun başka bir filozofun felsefi görüşünü tasdik etmediği, herkes tarafından da kabul edilebilir bir sistem veya fikir bulunmadığı gibi- farklı ve çeşitli cevaplar verilmiştir. Bilginin var olduğunu, duyumla başlayıp ama duyum olmadığını savunanlarda olmuştur(Aristoteles..); ne duyumla başlayıp ne de duyuma ihtiyaç olduğunu varsayan ancak aklın varlığı ile olduğunu savunanlarda (Platon’un bilgiyi “İnsan zihninde bulunan, ancak insan farkında veya bilincinde olmadığı şeyin hatırlaması yani ‘amnesis’ olarak tasvir etmesi gibi..). Bilginin imkanından şüphe edenler de olmuştur (Septikler). Bu konuda da Pascal’ın şu sözü en iyi örnek olacaktır: “Pirenelerin öte yanında (yani İspanyol’da) doğru olan, bu yanında (yani Fransa’da) yanlıştır.” Veyahut da “Tek bir şey biliyorsam, o da hiçbir şey bilmediğimdir” diyen Sokrates. Bunları bir tık ileri taşıyan aşırılıkçı Gorgias’ı da anmadan geçmeyelim: “Hiçbir şey yoktur; olsaydı bile bilemezdik; bilseydik bile başkalarına iletemezdik.” Noktayı koyan ise hiç şüphesiz daha da ileri giderek “Hiçbir şey bilmediğimi de kesin olarak bilemem” diyen Karneades olmuştur. Aslında şüphe etmek de bir tür düşünmek eylemi değil midir? Descartes sonunda her şeyden şüphe etmenin mümkün olduğu, ancak şüphe eden insanın, şüphe ettiği anda, şüphe ettiğinden şüphe etmesinin mümkün olmadığı görüşüne varır. Böylece Descartes kendisinde şüphe edilmesi mümkün olmayan, kesin bir ilk bilgiye varır: “Düşünüyorum, o halde varım(Cogito ergo sum!). Bu görüldüğü gibi şüpheden bilgiye bir geçiştir aslında. 3.Bölüm: Bilim Felsefesi “Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir.”-Atatürk Savoir pour pouvoir yani evrene hakim olmak için bilmek. Aristoteles’in ünlü şu meşhur sözünü bir kez daha hatırlayalım: “İnsan doğası gereği bilmek isteyen canlıdır.” Büyük dinler bunu ’yasak elma’ efsanesi ile dile getirmişlerdir. Yaratılış efsanesinde sözü edilen, bilgelik ağacına, Tanrı’nın aksi yöndeki emrine rağmen Adem’in yaklaşması, herhalde onun –ve şahsında tüm insanlığın, insanın bilme merakına, öğrenme merakına hamledilmelidir. Bu bilginin insana, kendisinin cennetten kovdurma yönünde tarihi bir zarar verdiği aşikardır. Öte yandan onun bu bilme merakı sayesinde özgürleştiği ve gerçek anlamda ‘insan’ olduğu da söylenebilir. 5.Bölüm: Ahlak Felsefesi “Bir şeyi iyi olduğu için arzu etmeyiz; o arzu ettiğimiz için iyidir.” -Spinoza Şimdi eğer ahlak bir bilgi, hatta bir bilimse, o zaman mantıksal olarak ahlaksızlık da bir bilgisizlik olacaktır. Bu durumda da hiç kimsenin bilerek ve isteyerek kötülük yapması söz konusu olmaz. Böylece Sokrates’ e göre ahlaksız insan, gerçekten de bilgisiz insandır. Bir eylemin ahlaki olarak değerlendirilebilmesi için onun bilinçli olarak istenmesi ve özgür bir biçimde gerçekleştirilebilmesinin zorunlu olduğu açıktır. Ancak öte yandan bu türlü her davranışta ahlaki bir davranış olarak nitelendirilemez. Ahlaki bakımdan haksız olarak bir insanı incitmek veya ona zarar vermekle, altı milyon Yahudi’yi gaz odasına göndermek arasında yapısal olarak bir fark yoktur. Burada yapısal olarak ibaresin üzerinde özenle durmak gerekir. Şüphesiz altı milyon insanın günahsız yere katledilmesi, bir insanın haksız olarak incitilmesinden başka bakımlardan çok farklıdır. Fakat ahlaki bir değerlendirmenin söz konusu olması bakımından farklı değildir. (AHLAK SINIRI BİR KERE AŞILINCA SONU GELMİYOR!) Yazacak konuşulacak çok şey var daha da aslında.. Neyse gereğinden fazla uzun oldu zaten burada bitirip en son da bonus olarak bir şarkı ile sonlandıralım dediğim gibi kitap dolu günler (: https://www.youtube.com/watch?v=l3GQm8W7uXI&list=PL3RZHM_J3v3EHz3_pqYjmSl1b7MJFkI-O&index=4 (Mavi)

Felsefe'ye ilgisi olanlar başlamak için kesinlikle bu kitabı okumalı.Ama şöyle bir şey de var,ilginiz yoksa bile birçok siyasi,ahlaki ve felsefik kavramları bilmek için okumanız faydalı olur diye düşünüyorum.En keyif alarak okuduğum bölümler ahlak felsefesi ve din felsefesi bölümleriydi.Beynim yanmadı da değil hani:)Felsefe okumanın güzelliği de burada bence.Tek hatam çok uzun aralıklarla okumam oldu.Ufuk açıcı bir kitap tavsiye ederim. (Berfin)

Felsefeye Giriş PDF indirme linki var mı?

Ahmet Arslan - Felsefeye Giriş kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Felsefeye Giriş PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Arslan Kimdir?

Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümü (1966) mezunu. Aynı bölümde doktora (1973) ve doçentlik (1978) çalışmalarını tamamladı. 1978’de Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünde doçent, 1987’de profesör oldu. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü kurarak (o zamanki adı Sosyal Bilimler Fakültesi) 1998 yılına kadar bu bölümün başkanlığını üstlendi. Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürü olarak görev yaptı. 2011 yılında emekliye ayrılmıştır. İngilizce, Fransızca, Almanca ve Arapça bilmektedir. Osmanlı Kelam düşüncesi, Ortaçağ İslam Felsefesi ve İlkçağ Yunan felsefesi alanlarında kitap ve makaleleri bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli Batı dilleri ve Arapça'dan yaptığı çok sayıda çevirisi vardır.

Tanıl Bora, Ahmet Arslan'ın "bütün dinsel düşünüş tarihiyle ilgili muazzam bir külliyat" ürettiğini belirtmiş, Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünün de Arslan'ın düşünce dünyası doğrultusunda, "felsefeden İslam'a bakma" ilgisine sahip olduğunu ifade etmiş ve bunu Ankara İlahiyat Fakültesinin yaklaşımının tersi olarak nitelemiştir. Arslan'dan etkilenenler arasında öğrencisi Zerrin Kurtoğlu ve onun İslam Düşüncesinin Siyasal Ufku kitabı bulunmaktadır. Arslan, felsefi denemelerinde İslam'ın temel hak ve özgürlüklerle uyumlu bir okumasını yaparak hoşgörü konusunu işlemiş; dinî hukukun bile "insan elinden çıkma", "akılsal" olduğunu ifade edip din yorumunda çağdaşlaşma olanağı bulunduğunu savunmuştur.

İslam felsefesine ilişkin İslamî filozofların asıl işlevinin antik düşünceyi Batı'ya tekrar ulaştırmak olduğu ve İslam felsefesinin "evrensel felsefenin gelişmesinde önemli bir anı temsil etmediği", özgün görüşleri bulunmadığı yönündeki görüşü reddeder. Bu bağlamda T. J. de Boer gibi oryantalistlerin görüşüne katılmaz.

Eserleri

-Kemalpaşazade’nin Tehafüt Haşiyesi, 1987

-Haşiye Ala Tehafüt Tahlili, 1987

-İbn Haldun, 2002

-Felsefeye Giriş, 2005

-İslam Felsefesi Üzerine, 1999

-İslam, Demokrasi ve Türkiye, 1999

-İlkçağ Felsefe Tarihi, 1995

-Metafizik (Aristoteles’den çev.), 1996

-Erken İslam’da Mizah (Rosenthal’den çev.), 1997

-F.A.Lange, Materyalizmin Tarihi ve Günümüzdeki Anlamının Eleştirisi, İstanbul 1998

-İdeal Devlet (Farabi’den çev.), 1997

-İlimlerin Sayımı, 1999

-Mutluluğun Kazanılması (Tahsilus-Seda), 1999

-Felsefe Ders Kitabı, 2004

-İslam Hümanizmi (Goodman’dan çev.), 2006.

-İlkçağ Felsefe Tarihi 2, 2006

-İlkçağ Felsefe Tarihi 3,Aristoteles, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2007

-İlkçağ Felsefe Tarihi 4, Hellenistik Dönem Felsefesi, Epikurosçular, Stoacılar, Septikler, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2008

-İlkçağ Felsefe Tarihi 5, Plotinos, Yeni Platoncular ve Erken Dönem Hristiyan Felsefesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2010

Ahmet Arslan Kitapları - Eserleri

  • Felsefeye Giriş
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 1
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 2
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 3
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 4
  • Bir Ömür Düşünmek
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 5
  • İslam Felsefesi Üzerine
  • İbni Haldun
  • İslam, Demokrasi ve Türkiye
  • Ayakları Havada Yürümek
  • İslam Felsefesi Üzerine

Ahmet Arslan Alıntıları - Sözleri

  • Siyaset artık yalnızca siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. (Felsefeye Giriş)
  • Algı, algılayan kişinin zatının dışında bulunan şeylere dair kendi zatında mevcut olan bilinçtir. (İslam Felsefesi Üzerine)
  • Bir varlığın bir duvar üzerine dü­şen gölgesi bu varlığa ne kadar benzerse duyusal dünyadaki şeyler de İdealarına o kadar benzerdirler. (İlkçağ Felsefe Tarihi 2)
  • Beden ruh için bir zindandır. O kabuğuna yapışmış bir istiridye gibi ruhun içine hapsolduğu bir hapishanedir (İlkçağ Felsefe Tarihi 2)
  • KÖTÜLÜK YAPMAKTANSA KÖTÜLÜGE UĞRAMAYI TERCiH EDERiM." (İlkçağ Felsefe Tarihi 2)
  • İsa'yı 'Tanrı'nın ağzı' olarak tanımlayacaktır (İlkçağ Felsefe Tarihi 5)
  • Gerçekten İslam dünyası laik devleti kadın erkek eşitliğini insan haklarını demokrasiyi kabul edemez bir tarihsellik ve kültürel yerellik özelliğine mi sahiptir? (İslam, Demokrasi ve Türkiye)
  • Gazali ve İbn Rüşt bizce İslam'da felsefenin kötürümleşmesi olayının devamını önleyebilecek iki büyük düşünür idiler ; fakat onlar istisnadırlar ve verdikleri örnek anlaşılmamıştır. Belki onların kendileri de getirdikleri şeyin öneminin tam olarak farkında olmamışlardır (İslam Felsefesi Üzerine)
  • Tek bir şey biliyorsam, o da hiçbir şey bilmediğimdir. (Felsefeye Giriş)
  • Zaman, dama oynayan bir çocuktur; hükümdarlık gücü, bir çocu­ğun gücüdür" (İlkçağ Felsefe Tarihi 1)
  • Anlayabileceğine inan, anlamak için inan. İnan ve anlamayı ümit et. (İlkçağ Felsefe Tarihi 5)
  • Tanrı olmasaydı, onu yaratmak gerekirdi (İlkçağ Felsefe Tarihi 2)
  • İslam çağdaşlığa aykırıdır. (İslam, Demokrasi ve Türkiye)
  • Muhammed’in tarihin görmüş olduğu en büyük siyasi dehalardan biri olduğuna şüphe yoktur. (İslam, Demokrasi ve Türkiye)
  • şerh, çok canlı bir düşüncenin kaynağı olabilir (İslam Felsefesi Üzerine)
  • ⟨‹ Biz de çağımızdaki birçok felsefe tarihçisiyle birlikte ortada bir felsefe tarihi veya felsefenin tarihinden çok felsefeler tarihi, felsefi düşünceler tarihi, hatta filozoflar tarihi olduğuna inanıyoruz. ›⟩ (İlkçağ Felsefe Tarihi 1)
  • "Benim bir okul arkadaşım, Ahmet Arslan var İzmir'de, onu tanır mısın?" Mehmet, "Ben Ahmet Bey'in asistanıyım," deyince adam seviniyor ama sonra içini çekiyor: "Yazık oldu ona; akıllı bir çocuktu," diyor. ...Mehmet'e bana niçin yazık olduğunu açıklamak ihtiyacını duyuyor ve şunları söylüyor: "Ünlü bir doktor veya avukat olabilecekken gidip bir felsefeci oldu." (Bir Ömür Düşünmek)
  • Zaman, dama oynayan bir cocuktur; hükümdarlık gücü, bir çocuğun gücüdür. (İlkçağ Felsefe Tarihi 1)
  • "Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zira zaten size benzeyeceklerdir. Kendinizi terbiye edin yeter." (İbni Haldun)
  • Dünya bir tepsi değil, genişliği yüksekliğinin üç katı olan bir silindir biçimindedir (DK. A 10; B 5) ve güneş batıda battıktan sonra bu silindirin altından dolaşarak ertesi günü tekrar doğudan doğar. Ancak bu, dünyanın bir altı veya dayandığı şey olmadığı, havada, boşlukta durduğu veya yüzdüğü görüşünü içermez mi? Anaksimandros’un hiç çekinmeden bu sonucu da kabul ettiğini görmekteyiz. Ona göre, başımızın üzerinde gördüğümüz gök kubbesinin bir benzeri dünyanın altında bulunmaktadır. Ama o zaman, dünyanın hiçbir yere dayanmaksızın, havada veya boşlukta durmasını nasıl açıklayabiliriz sorusu ortaya çıkmaktadır. (İlkçağ Felsefe Tarihi 1)