Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana kimin eseri? Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana kitabının yazarı kimdir? Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana konusu ve anafikri nedir? Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana kitabı ne anlatıyor? Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana kitabının yazarı Yaşar Kemal kimdir? İşte Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Yaşar Kemal

Editör: Tamer Erdoğan

Tasarımcı: Yeşim Balaban

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750807060

Sayfa Sayısı: 318

Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bir Ada Hikayesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan’a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut romanın baş kahramanıdır.

Lozan’da alınan mübadele kararıyla, Rumlar Yunanistan’a gönderilmiş ve savaşlarda yerini yurdunu yitirmiş insanların Ege’deki bu adaya yerleştirilmelerine karar verilmiştir. Adanın kaderi  Poyraz Musa’nın gelişiyle değişir. Adaya sığınan çeşitli kökenlerden insanlar, Poyraz Musa’nın desteğiyle yaşadıkları bütün acılara karşın umudu ayakta tutarak yeni bir yaşamın filizlerini yeşertirler.

Yaşar Kemal çağdaş dünyanın en büyük anlatıcılarından biridir. Onu okumak yaşamın kendisini anlamaktır. O, korkusuz bir kahraman gibi yazıyor.”

John Berger

Yaşar Kemal Homeros'tan bu yana gelen en eski geleneksel anlatıcıdır. Başka bir sesi olmayan halkın sesidir.”

Elia Kazan

“Yitirdiğimiz anlatım geleneğini ne mutlu ki Yaşar Kemal bulmuş. Tarihi ve politikayı altüst ederek yirmibeş - otuz yüzyıl sonra Yunanlı ozan (Homeros) susmuş ve söz sırası Troyalı ozana (Yaşar Kemal) geçmiş.”

Robert Kanters

“Ne zaman çağdaş bir romancı örneği vermem istense, aklıma ilk gelen isim Yaşar Kemal olmuştur.”

Raymond Williams 

Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana Alıntıları - Sözleri

  • Biz insanlığımızı yitirdik. Bizim insanlığımız gitti, külümüz kaldı. Artık biz eski sağlıklı insanlık değiliz. Bizim çocuklarımız da artık o eski insan olmayacak. Torunlarımız da… Üstlerine kıyamete kadar kan yağacak, yaralanmış, yarı deli, birbirlerini yiyerek, bütün acıma, insanca duygularını yitirmiş, şu dünyada içlerindeki ışığı boşaltmış, öyle dolaşacaklar, birbirlerinin gözlerini oyarak…
  • İnsan isterse her sabah gün atımıyla birlikte yeniden doğabilir…
  • Ne olursa olsun, bir insanı toprağından koparıp almak, onun yüreğini koparıp almak gibi bir acı değil midir?
  • "insan insan olmalı.”
  • ...bu ölüm makinası insanoğlu , şu yeryüzünde önüne ne gelirse, kim çıkarsa öldürüyor, havada uçan kuşu , denizde yüzen balığı , öldürecek hiçbir şey bulamazsa kendini öldürüyor.
  • Kimi insan var, cenneti cehennem, kimi insan var cehennemi cennet yapar.
  • "Benim bildiğim ki, insanoğlu sürgün, muhacir bir yaratıktır. Bir kuşlar böyle muhacirdirler. Bir bu gariban insanlar."
  • Savaş bitti. Belki daha sürüyor mu, diyorsun, bunlar savaşı bu akılla bitiremezler, bu insanlar, kendilerini yaratıkların en akıllısı sanıyorlar, bu yaratıkların en acınası yaratığı, yaratıklar içinde kendinin en ahmak yaratık olduğunu bilmeyecek kadar en ahmak, kendi canına, tekmil yaratıkların canına kıyan bu yaratıkların en kötüsü yaratık, yaşadığı şu yeryüzünün bir cennet olduğunu bilmeyecek kadar enayi, yediğinin içtiğinin, doğan güneşin, akan suyun, esen yelin, uçan bulutun, yağan yağmurun, açan çiçeğin, büyüyüp gelişen meyvenin, tomurcuğun, yer altında çabalayan tohumun, uçan kuşun, petekteki arının, sayısız, milyarlarca, milyarlarca ışılayan rengin bir tansık olduğunu bilmeyecek kadar eşşek, hem de eşşoğlu eşşek. Bu korkunç yaratık gene savaş çıkaracak, ormanları yakacak, yüzlerce binlerce yıldır yaptığı şehirleri yıkacak.
  • İnsan düşünmeli, elini attığı her zeytin tanesinde, her pirinç, her buğday tanesinde ne kadar, ne çok alın teri, ne kadar çok emek var.
  • Bomboş oda içine dokundu, yalnızlığı, ıssızlığı ta yüreğinin kökünde duydu, içi cızzzz etti.
  • Bomboş oda içine dokundu, yalnızlığı, ıssızlığı ta yüreğinin kökünde duydu, içi cızzzz etti.
  • "Kaç geceyi gördük sabah olmamış." "Kaç insanı gördük yaralanmamış."
  • Dert söyletir, hal ağlatır.

Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Tüm kitapsever dostlarımıza mutlu akşamlar keyifli okumalar dilerim. Kalemi ile çok geç tanıştığım, ama sonrasında da bir türlü de kopamadığım bir yazarın dört kitabından oluşan Bir Ada Hikayesi serisinin ilk kitabının paylaşımı ile geldim. Kitabın arka kapağında John Berger şöyle diyor: "Yaşar Kemal çağdaş dünyanın en büyük anlatıcılarından biridir. Onu okumak yaşamın kendisini anlamaktır. O, korkusuz bir kahraman gibi yazıyor." Yaşar Kemal'in edebiyatı bir cümle ile ancak bu kadar güzel anlatılınabilir. Okuduğum her kitabında beni derinden sarsıyor. Gelelim kitabımıza. Yine yazarın muhteşem, akıcı, sürükleyici, heyecanlı, merak uyandırıcı anlatımı ile karşılaştım. Karakter ve çevre betimlemeleri o kadar detaylıydı ki sanki o insanları tanıdım, o ortamı yaşadım. Kitapta çok fazla duyguyu da birarada yaşatıyor yazar. Kahramanlar ile birlikte sevinip, heyecanlanıp, korkuyu yaşıyoruz. Özellikle savaş anılarının canlandığı sahnelerin yaşattığı duyguları anlatacak kelime bulamıyorum. Savaşın kötülüğün bu kadar ustalıkla anlatıldığı bir kitap daha önce okumamıştım. Mübadele kararı ile Balkanlar'da yaşayan soydaşlarımız ile bizim sınırlarımızda kalan Rum vatandaşlar karşılıklı olarak yer değiştirirler. Karıncalı Ada bu mübadele nedeniyle boşaltılır. Vasili isimli Sarıkamış ve Çanakkale gazisi yarı deli ama çok akıllı bir Rum dışında adada kimse kalmaz. Vasili 3000 yıllık topraklarına ilk gelen kişiyi öldürmek için yeminlidir. Poyraz Musa adaya gelir, beğenir ve yerleşir. Vasili ile köşe kapmaca oynarlar uzun süre. Adaya yerleşmek için gelip giden her bir karakter, kasabadaki kaymakam, mal müdürü, tapu müdürü, nüfus müdürü, Kaptan Kadri, yaşlı kadın Vena, Doktor, hançerli çavuş ve diğerleri... Her birinin yaşam öyküsü, savaş geçmişi ve Abbas... Okunmaya değer. Ben okudum çok sevdim. Serinin devamını da en kısa zamanda okuyacağım. Sizlere de tavsiye ederim. (Aysun)

Bayılarak okuduğum,bitmesin diye yavaştan aldığım bir eserdi kendisi.Aynı zamanda serinin ilk kitabıdır. İnce Memed serisinin bu kadar bilinip bu serinin pek bilinmemesi de beni çok üzdü.Umarım bir gün hak ettiği değeri görür deyip eserin konusuna geçiyorum. Kitapta, I.Dünya Savaşı bitmiş ancak yaraları hala kanamaya devam etmektedir.Yaşar Kemal işte burada hayali bir Karınca Adası'ndan söz eder.Aslında bir Rum adasıdır burası.Ve ada sakinleri mübadele yüzünden Yunanistan'a göçmek zorunda bırakılmışlardır. Roman,baş kahramanımız olan Poyraz Musa'nın bu kimsesiz,ıssız adaya yerleşmek istemesiyle başlar.Ve zamanla, savaştan bir şekilde etkilenmiş insanlar da buraya gelmeye başlayacaktır. Beni derinden etkileyen bir kitaptı bu . Gerek konusuyla gerek tasvirleriyle çok çok beğendim. Çok isterim okumanızı. (Berika Okur)

#fıratsuyukanakıyorbaksana tarihi roman kategorisine giren #biradahikayesi serisinin 1. kitabı Rumların mübadele sonrası terkettiği Karınca Adası’nda geçiyor hikaye. Aslında Karınca Adası diye bir adamız yok, o yüzden adada yaşıyormuşçasına okuduğumuz gerçekçi tasvirlerin hangi doğa harikası adaya ait olduğunu bilemiyoruz. Ama Çanakkale Savaşı’nda yaralıların taşınmasından dolayı Marmara adalarından birinden bahsedildiğini anlıyoruz. Olay örgüsü zengin, tasvirler okuyucuyu adaya alıp götürüyor, konu dramatik. Daha önce Yaşar Kemal’in “Çakırcalı Efe” ile “Ağrı Dağı Efsanesi” kitaplarını okumuş, sevmeyince bir daha #YaşarKemal okumam diye düşünmüştüm. Fakat kıymetlimiz zlivaneli ölmeden önce okunması gereken üç kitap önerisinden biri olarak bu seriyi söyleyince, aklım çelindi ve Yaşar Kemal’in bu kadar çok sevilmesinin sebebini şimdi anladım. Devam kitaplarının da bu kadar güzel olması temennilerimle, birlikte okuduğum arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Konusu (Spoiler): İnsanlar yeni yaptıkları evlerden, özenle büyüttükleri ağaçlarından, bahçelerinden ayrılmak zorunda bırakılıyorlar. Nereye gidecekler, ne iş yapacaklar belli değil. Üstelik Yunan, Türkleştikleri için Rum olmalarına rağmen istemiyor onları, Yunanistan’dan gelen Türkler de kendilerini Yunanistan’a ait hissediyor. Yerinden edilen hiçkimse bu değiş tokuştan memnun değil. Üstelik aileler arasında çocuklarını Çanakkale Savaşı’nda ya da Sarıkamış’ta askerdeyken kaybetmiş olanlar da var. Dolayısıyla vatana seve seve hizmet eden bu insanlar haksızlığa uğradıkları inancında. Bir de bu durumdan yararlanmaya çalışan aç gözlü insanlar da var. Mübadele haberini alır almaz yağmaya koşuyorlar adaya. Mübadele sonrası da rüşvetle evler, eşyalar gelenlere satılıyor, yeni nüfus cüzdanları çıkartılıyor. Bu tip üçkağıtçılardan çıkar sağlayanlar da gözlerini kulaklarını başkalarına kapatıyor; “Üzümünü ye bağını sorma” misali. Kahramanlarımızdan biri; Vasili, Rum kökenli, Enver Paşa yüzünden Sarıkamış’ta donan askerlerle oluşan “insan ormanları” içinden sağ kurtulmayı başarmış. Onun geçmişe dönüşleriyle Sarıkamış’a gidiyoruz. Bir diğer kahraman Poyraz Musa, asıl adı Abbas, o da Çerkes kökenli, o da şeref madalyalı bir asker, Sarıkamış’ta bulunmuş, Urfa’da Bedevilerle kanlı çatışmalar yaşamış. Onun zamanda geriye dönüşleriyle de yüzlerce insanın Fırat’a atıldığı, Yezidi soykırımını okuyor, Yezidilerin farklı kültür ve inançlarını da öğreniyoruz. (Ruhan İlhan)

Kitabın Yazarı Yaşar Kemal Kimdir?

Yaşar Kemal (d. Kemal Sadık Gökçeli,] 1923; Gökçedam, Osmaniye), Kürt asıllı Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Türk edebiyatının en önde gelen kalemlerinden biridir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.

Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.

Çocukluğu

Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.

Sanat hayatı

1978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:

"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."

Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.

Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.

1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.

Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan seri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.

Siyaset

17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:

"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."

TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.

Temalar

« Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi... Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [...] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum. »

Yaşar Kemal'im edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü. Yapıtlarıda halk şiirinde, epopelerde olduğu gibi insan değerlerinden kopmamaya çalıştı. Yaşar Kemal, siyasi görüşü ile sanatının paralel olduğunu, "halk ve doğa"ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiştir.

Yaşar Kemal Kitapları - Eserleri

  • Teneke
  • Çakırcalı Efe
  • İnce Memed 1
  • İnce Memed 2
  • İnce Memed 3
  • İnce Memed 4

  • Ağacın Çürüğü
  • Ağıtlar
  • Ağrıdağı Efsanesi
  • Al Gözüm Seyreyle Salih
  • Yılanı Öldürseler
  • Çıplak Deniz Çıplak Ada
  • Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana

  • Karıncanın Su İçtiği
  • Tanyeri Horozları
  • Demirciler Çarşısı Cinayeti
  • Yusufçuk Yusuf
  • Allahın Askerleri
  • Hüyükteki Nar Ağacı
  • Zulmün Artsın

  • Üç Anadolu Efsanesi
  • Binboğalar Efsanesi
  • Ortadirek
  • Denizler Kurudu
  • Kuşlar da Gitti
  • Deniz Küstü
  • Tek Kanatlı Bir Kuş

  • Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
  • Yağmurcuk Kuşu
  • Kale Kapısı
  • Kanın Sesi
  • Ölmez Otu
  • Yer Demir Gök Bakır
  • Gökyüzü Mavi Kaldı

  • Sarı Sıcak
  • Yanan Ormanlarda Elli Gün
  • Nuhun Gemisi
  • Peri Bacaları
  • Bir Bulut Kaynıyor
  • Neredesin Arkadaşım
  • Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne

  • Baldaki Tuz
  • Bugünlerde Bahar İndi
  • Yolda
  • Yağmurla Gelen
  • Binbir Çiçekli Bahçe
  • Pis Hikaye
  • Kalemler

  • Ustadır Arı
  • Bu Bir Çağrıdır
  • Yüzler
  • Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
  • Dağın Öte Yüzü
  • Beyaz Pantolon
  • Sarı Defterdekiler

  • Don Quijote ve Roman Sanatı
  • Bu Diyar Baştan Başa
  • Röportaj Yazarlığında 60 Yıl
  • Yeşil Kertenkele
  • İnce Memed
  • Taş Çatlasa
  • Çukurova Yana Yana

  • Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler
  • Bütün Hikayeler
  • Memed, mein Falke
  • Van

Yaşar Kemal Alıntıları - Sözleri

  • " Keşke zelzelede ölseydik de bu hallere düşmeseydik." (Nuhun Gemisi)
  • İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geldi. Yapamadı. (Beyaz Pantolon)
  • Kaçamıyordu kimseden, kendini yitirip gitmişti. (Yılanı Öldürseler)
  • Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini buradan götürür... (Kuşlar da Gitti)
  • Ve sonra Sait Faik… Yeşil, çocuksu gözleri vardı. Onulmaz öfkesi vardı. Hikayeleri kadar da, kendi kişiliğinin tadı vardı. Küfürleri vardı. Ve İstanbul Sait Faiksiz edemezdi. (Peri Bacaları)
  • "Oğlum, diyordu.Sen sen ol görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür..." (Teneke)

  • Şu insanoğluna akıl ermez. (Ağrıdağı Efsanesi)
  • Yeni yüzler, yeni dünyalar görmek onu kendine çekiyordu. Yeni yeni insanlara, yeni yeni şeyler söylemek. (Üç Anadolu Efsanesi)
  • İnsana ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, insan umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir. (Çıplak Deniz Çıplak Ada)
  • Korku, insanın yerleşmiş, büyük duygularından bir tanesi… Bana göre, insanlar korkuyu inkar ettikçe korkuyorlar. (Ağacın Çürüğü)
  • İnsan doğar, büyür ve ölür. Sınıf da doğar, büyür ve ölür. Ama büyük insanlık ölmez. Doğada da böyle bir oluşum var. Doğanın parçaları da doğar, büyür, ölürler. (Binbir Çiçekli Bahçe)
  • Çöplükler, şehirlerin tıpa tıp aynasıdır. (Yolda)
  • insanın katlandığına dağlar katlanmaz. (Bu Bir Çağrıdır)

  • "Benim Ustam," dedi, "benim ustamda böyle yapardı.Emek varsa yemek vardır" (Yağmurla Gelen)
  • “Bir insan ne ka­dar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar kor­kaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan an­cak seksenine gelince anlar.” (İnce Memed 2)
  • "Bugünlerde öğretmenlik, doğru dürüst vicdanlı öğretmenlik bir kahramanlık değil mi, bu kadar kıyımdan, sürgünden, zulümden sonra… Ve aldıkları para ayın on beşine kadar yetmezken… Baskı, baskı, baskı… Bugünlerde öğretmenlik yapılır mı?" (Baldaki Tuz)
  • Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir.. (Tek Kanatlı Bir Kuş)
  • "Susmak sövmektir." (İnce Memed 4)
  • Çok özlem çeken insanlardır çocuklar (Neredesin Arkadaşım)
  • Umutsuzluk,kötülüğe karşı savasma gücünü yokeden, kıran en büyük silahtır. (Taş Çatlasa)