Fomenta - Erim Şişman Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Fomenta kimin eseri? Fomenta kitabının yazarı kimdir? Fomenta konusu ve anafikri nedir? Fomenta kitabı ne anlatıyor? Fomenta PDF indirme linki var mı? Fomenta kitabının yazarı Erim Şişman kimdir? İşte Fomenta kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Erim Şişman
Yayın Evi: Bencekitap Yayınları
İSBN: 9786059158343
Sayfa Sayısı: 356
Fomenta Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hayatının aşkı bu evrene ama bu zamana ait olmasaydı halüsinasyon gördüğünü mü düşünürdün?
Sevdiğin kişiyi görebilmenin tek yolu olan ruhsal hastalıklarının iyileştirilmesine izin verir miydin?
Aklı başında insanlar dünyevi halüsinasyonlara inananlar mıdır?
Bedensel nezaretten kurtulup içinde evrenlerin yüzdüğü Fomenta’ya ulaştığında yaşam eskisinden daha büyüleyici olacak. Önceki yaşamlarını hatırlamaya çalış kardeşim ve yüzlerce yaşam tecrübenle ölüm sonrasında kavuşacağın yeni bedenine hazırlan. Korkma kardeşim, gel içeri.
Fomenta Alıntıları - Sözleri
- Dans ettik, eğlendik. Gece sonunda otele döndük. Ayıptır söylemesi, seviştik. Öyle hayvanlar gibi değil, aşıklar gibi seviştik. Cennette gibiydim oğlum. Keşke o gece ölseydim..
- Cüzdanlarında fotoğraflarımızı saklayan kadınlardan kaçıp cüzdanlarında kredi kartlarımızı taşıyan kadınlara koştuk. Annesine bağlı çocuk gibi bakamadık kadınların gözlerine. Çocuğunu kucağında yatıran bir annenin sıcaklığını veremedik onlara. Kadın, aşktı. Sevişecektik, doğumdan ölüme el üstünde tutacaktık, saçlarını okşayacak, koruyup kollayacaktık. Yırtıcı hayvanlardan ve doğal felaketlerden koruduk ama kendimizden koruyamadık onları. Kitaplarla birlikte yaktık kadınları. Irzlarına geçtik, doğduklarında diri diri toprağa gömdük, öldüklerinde topraktan çıkarıp "nekrofili" diye bir kelime yarattık, saçlarını çektik, kafalarını ittik, tokat attık, suratlarına tükürdük, kiraladık, sattık. Cenneti bir köşeye fırlatıp ayaklarının altındaki tabureleri tekmeledik, astık kadınları. Aşkı biz yok ettik. Şimdi aşkı bulmak için yırtınıyoruz. Dünya bir cennetti. Meyvelerini yiyecek, ağaçlarına tırmanacak, derelerinde yıkanacaktık. Meyvelerin genleriyle oynadık, ağaçları kestik, derelerine pisledik. Cenneti biz yok ettik. Şimdi cennete gitmek için iyi huylu bireyler olmaya çalışıyoruz...
- Kadın, aşktı. Sevişecektik, doğumdan ölüme el üstünde tutacaktık, saçlarını okşayacak, koruyup kollayacaktık. Yırtıcı hayvanlardan ve doğal felaketlerden koruduk ama kendimizden koruyamadık onları. Kitaplarla birlikte yaktık kadınları. Irzlarına geçtik, doğduklarında diri diri toprağa gömdük, öldüklerinde topraktan çıkarıp "nekrofili" diye bir kelime yarattık, saçlarını çektik, kafalarını ittik, tokat attık, suratlarına tükürdük, kiraladık, sattık. Cenneti bir köşeye fırlatıp ayaklarının altındaki tabureleri tekmeledik, astık kadınları. Aşkı biz yok ettik. Şimdi aşkı bulmak için yırtınıyoruz.
- Kadın, aşktı. Sevişecektik, doğumdan ölüme el üstünde tutacaktık, saçlarını okşayacak, koruyup kollayacaktık. Yırtıcı hayvanlardan ve doğal felaketlerden koruduk ama kendimizden koruyamadık onları. Kitaplarla birlikte yaktık kadınları. Irzlarına geçtik, doğduklarında diri diri toprağa gömdük, öldüklerinde topraktan çıkarıp “nekrofili” diye bir kelime yarattık, saçlarını çektik, kafalarını ittik, tokat attık, suratlarına tükürdük, kiraladık, sattık. Cenneti bir köşeye fırlatıp ayaklarının altındaki tabureleri tekmeledik, astık kadınları.
- Kadın, aşktı. Sevişecektik, doğumdan ölüme el üstünde tutacaktık, saçlarını okşayacak, koruyup kollayacaktık. Yırtıcı hayvanlardan ve doğal felaketlerden koruduk ama kendimizden koruyamadık onları.
- Dudaklarını öperken bir korku sardı içimi. O kadar güzeldi ki onu öpmek. İlk kez ölümden korktum. Korktuğum ölüm benim ki değil, onunkiydi. Öldükten sonra karışacağım yokluk, onun ölümüyle alışamayacağım yalnızlıktan daha kabul edilebilir bir sondu.
- Yalnızlıktan daha büyük bir lanet yoktur evlat. Ölüm falan hikaye. Bizim gibiler için ölüm bir lütuftur. İnsanlar ölümden değil, ölüm sırasında çekecekleri acıdan korkar aslında evlat. Biz ölmüyoruz, her gün ölüm acısı çekiyoruz.
- Krallar gibi yaşa, bilgeler gibi öl evlat.
Fomenta İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Erim Şişman gerçekten diline hayran kaldığım bir yazar ne yazarsa yazsın okuyacağım bir yazar. Bilim Kurgu var evet ama daha çok Yeraltı Edebiyatına örnek bir eser. Kitap çok akıcı ve sürükleyici. Erim Şişman'ın en önemli özelliği kitaplarında kendine özgü bir dili ve kurgusu var. Ayrıca kitaplarında ki hikaye bir çok türü barındırıyor. Yani yazarın eserlerini belli bir sınıfa koyamıyorsunuz. Yazar gelişi güzel her türe giriyor mesela eser bilim kurgu kitabı iken bir anda gerilim kitabı ardından polisiye roman oluveriyor. Yazar bunu çok iyi yaptığından okur bu durumu yadırgamıyor. Bu kitapta da bilim kurgu, fantastik, aşk, tarih gibi bir çok türe girmiş yazar. Bu kitabın konusunu iyi anlamak için çok dikkatli okumalısınız. Erim Şişman kalemine çok hakim bir yazar umarım yazmayı uzun süre bırakmaz. Fomenta'yı okurken bambaşka dünyalara gidiyorsunuz hayal ile gerçeği yazar çok iyi harmanlamış. Kitabın baş kahramanı babası ile beraber türlü serüvenler yaşıyor zaman yolculuğu yapıyor. Erim Şişman benim en favori yazarlarımdan birisi oldu kesinlikle okuyun. (Yalnız Adam)
Bu kitapta, Ankara'nın monoton hayatından ve olağan halüsinasyonlarından sıyrılıp kimsenin gitmediği boyutlara gidecek, kimsenin tanışmadığı insanlarla tanışacak, kimsenin bilmediği canlıları bilecek, kimsenin yemediği meyvelerden tadacak, kimsenin dinlemediği müzikleri dinleyecek dahası tarihe birebir tanıklık edecek ve gelecekteki dünyanın halini göreceksiniz. Okyanusun aslında ne olduğunu öğreneceksiniz. Peki bu kitabı okuyup bunları ne için yaşayacaksınız? Aşk için. Fomenta için. Hoşgeldiniz... Kitabın arkasında fantastik roman yazıyor lakin fantastik olaylar bahane. Bu bütünüyle bir aşk romanıdır. Zamanlara ve dünyalara yapılan yolculuk teferruattır. Aslolan aşktır. Fomenta'dır. (Black Garden)
Fomenta PDF indirme linki var mı?
Erim Şişman - Fomenta kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fomenta PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Erim Şişman Kimdir?
Yeraltı edebiyatı yazarlarının arasına yeni katılan bu genç arkadaş ilerleyen zamanlarda adından çok bahsettirecek gibi gözüküyor. Çıkarmış olduğu Zürafa Tozu adlı romanıyla kendinden bahsettirmeye başlayan Erim Şişman; sade bir anlatım dili ve hikayelerinde yarattığı ters köşe kurgularla okuyucuya mükemmel bir haz veriyor.
Erim Şişman Kitapları - Eserleri
- Zürafa Tozu
- Fomenta
- Ottomania
Erim Şişman Alıntıları - Sözleri
- Kadın, aşktı. Sevişecektik, doğumdan ölüme el üstünde tutacaktık, saçlarını okşayacak, koruyup kollayacaktık. Yırtıcı hayvanlardan ve doğal felaketlerden koruduk ama kendimizden koruyamadık onları. Kitaplarla birlikte yaktık kadınları. Irzlarına geçtik, doğduklarında diri diri toprağa gömdük, öldüklerinde topraktan çıkarıp "nekrofili" diye bir kelime yarattık, saçlarını çektik, kafalarını ittik, tokat attık, suratlarına tükürdük, kiraladık, sattık. Cenneti bir köşeye fırlatıp ayaklarının altındaki tabureleri tekmeledik, astık kadınları. Aşkı biz yok ettik. Şimdi aşkı bulmak için yırtınıyoruz. (Fomenta)
- "Hamile mi? Bir dakika... Bizi kurtaran kişi bir kadın mıydı?" "Evet, neden bu kadar şaşırdınız ki?" "Bir kadın sayesinde hayatta olmak şaşırttı beni." "Neden, sizi bir erkek mi doğurdu yoksa?" (Ottomania)
- İnsanı müzikler sarhoş etmelidir, içki sadece mezedir. (Zürafa Tozu)
- Ağlayın birader.. Gülmek için önce ağlamak lazım... (Zürafa Tozu)
- Kadın, aşktı. Sevişecektik, doğumdan ölüme el üstünde tutacaktık, saçlarını okşayacak, koruyup kollayacaktık. Yırtıcı hayvanlardan ve doğal felaketlerden koruduk ama kendimizden koruyamadık onları. Kitaplarla birlikte yaktık kadınları. Irzlarına geçtik, doğduklarında diri diri toprağa gömdük, öldüklerinde topraktan çıkarıp “nekrofili” diye bir kelime yarattık, saçlarını çektik, kafalarını ittik, tokat attık, suratlarına tükürdük, kiraladık, sattık. Cenneti bir köşeye fırlatıp ayaklarının altındaki tabureleri tekmeledik, astık kadınları. (Fomenta)
- Dans ettik, eğlendik. Gece sonunda otele döndük. Ayıptır söylemesi, seviştik. Öyle hayvanlar gibi değil, aşıklar gibi seviştik. Cennette gibiydim oğlum. Keşke o gece ölseydim.. (Fomenta)
- İnsanoğlu ne bulduysa başına iş açtı. Tekeri buldu; kazalar yapıp öldü, öldürdü. Ateşi buldu; aydınları yaktı, ormanları yaktı. Ben de sevdiğim kadını yaktım. (Zürafa Tozu)
- Aslında hepimiz her gün öldük. Sadece öldüğümüzü fark edemedik. Kim fark etmiş ki zaten? Her akşam dinlenmek için yatağa girdik ve kendimizi öldürdük. Bir yıl sonra neler olacağını biliyor muyum? Ya da yarın… ya da bir saat sonra. Yarının veya bir saat sonranın, yani gelecek zaman dilimlerinin her birinin ölümden farkı ne? (Zürafa Tozu)
- Krallar gibi yaşa, bilgeler gibi öl evlat. (Fomenta)
- Kaybedilene duyulan özlemin çözümsüz sonu, yaşama sevincinin de kaybolmasıyla sonuçlanır genelde. Ve umut, bı dünyada son nefesi verdiğinde başka bir dünyada ilk nefesini alacağına inanmak gibi, özlemle başa çıkmanın en güçlü yoludur. (Ottomania)
- Etobur hayat Ceyhun'u yuttu (Zürafa Tozu)
- ... Dünyanın bu hale gelmesine sebep olan şey insan değil mi zaten? Bir geyiğini bu dünyaya hiçbir zararı yok, ya da tavşanın. Ama sen insanı değil, geyikleri ve tavşanları öldürüp yiyorsun. (Ottomania)
- Kadın, aşktı. Sevişecektik, doğumdan ölüme el üstünde tutacaktık, saçlarını okşayacak, koruyup kollayacaktık. Yırtıcı hayvanlardan ve doğal felaketlerden koruduk ama kendimizden koruyamadık onları. (Fomenta)
- Her gözyaşında biraz daha büyür yırtık saten ruhumuz. (Zürafa Tozu)
- Cüzdanlarında fotoğraflarımızı saklayan kadınlardan kaçıp cüzdanlarında kredi kartlarımızı taşıyan kadınlara koştuk. Annesine bağlı çocuk gibi bakamadık kadınların gözlerine. Çocuğunu kucağında yatıran bir annenin sıcaklığını veremedik onlara. Kadın, aşktı. Sevişecektik, doğumdan ölüme el üstünde tutacaktık, saçlarını okşayacak, koruyup kollayacaktık. Yırtıcı hayvanlardan ve doğal felaketlerden koruduk ama kendimizden koruyamadık onları. Kitaplarla birlikte yaktık kadınları. Irzlarına geçtik, doğduklarında diri diri toprağa gömdük, öldüklerinde topraktan çıkarıp "nekrofili" diye bir kelime yarattık, saçlarını çektik, kafalarını ittik, tokat attık, suratlarına tükürdük, kiraladık, sattık. Cenneti bir köşeye fırlatıp ayaklarının altındaki tabureleri tekmeledik, astık kadınları. Aşkı biz yok ettik. Şimdi aşkı bulmak için yırtınıyoruz. Dünya bir cennetti. Meyvelerini yiyecek, ağaçlarına tırmanacak, derelerinde yıkanacaktık. Meyvelerin genleriyle oynadık, ağaçları kestik, derelerine pisledik. Cenneti biz yok ettik. Şimdi cennete gitmek için iyi huylu bireyler olmaya çalışıyoruz... (Fomenta)
- Dudaklarını öperken bir korku sardı içimi. O kadar güzeldi ki onu öpmek. İlk kez ölümden korktum. Korktuğum ölüm benim ki değil, onunkiydi. Öldükten sonra karışacağım yokluk, onun ölümüyle alışamayacağım yalnızlıktan daha kabul edilebilir bir sondu. (Fomenta)
- Yalnızlıktan daha büyük bir lanet yoktur evlat. Ölüm falan hikaye. Bizim gibiler için ölüm bir lütuftur. İnsanlar ölümden değil, ölüm sırasında çekecekleri acıdan korkar aslında evlat. Biz ölmüyoruz, her gün ölüm acısı çekiyoruz. (Fomenta)
- Dünyanın en güzel karakterli fakat en çirkin vücutlu gelini, hoşça kal. Gittiğin bir yer varsa eğer umarım güzeldir. Dünya dediğin;araf,zemini kaygan,bela dolu bir han. Bedeninden büyük bir yüreğin vardı bl, dünyaya sığmadı. Resmiyette zaten kimsem yoktu,sen gittin yalnız kaldım. (Zürafa Tozu)
- Aynadaki yüzüm ve ben ağlardık. Ben hiç büyümek istememiştim. Hep o büyümek istedi. Ben dişlerimi sıka sıka “Dur!” diye bağırsam da hiç dinlemedi beni. Her geçen gün daha da çok büyüdü. Saatler ve dakikalar da onun yanındaydılar. Üstelik güçlenip aylara, yıllara dönüşüyorlardı. Bense yalnızdım hep. Şimdi aynadaki yüzüm de pişman. Bana zıt hareket ettiği için ona kızamam. Benim tersime hareket etmek onun doğasında var. Bundandır; benim sağ gözümün, onun sol gözü oluşu… (Zürafa Tozu)
- ... İnsanlar, çirkinliğe katlanamıyor. Yabani otları yolup yerlerine papatyalar ve güller dikiyor. Sizce kanyaşların umurunda mı insanlar tarafından beğenilmek? Aksine, kanyaşlar bu durumdan pek bir memnundurlar. Böylece bir insanın bahçesinde çıkmadıkları sürece kimse onları koparmaz. Ya da bir kuzgunun umuruna mıdır sesinin insanlar tarafından beğenilmemesi? Aksine, kuzgunlar bu durumdan memnundurlar çünkü insanlar tarafından kafese tıkılmazlar. İnsanlar, güzeli sever ve güzellikleri tüketene kadar esir ederler. Aynı, saraylara hapsedilmiş yalnız ve güzel kızlara yaptıkları gibi. Ben memnunum beyim çirkinliğimden... (Ottomania)