Genç Bir Romancının İtirafları - Umberto Eco Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Genç Bir Romancının İtirafları kimin eseri? Genç Bir Romancının İtirafları kitabının yazarı kimdir? Genç Bir Romancının İtirafları konusu ve anafikri nedir? Genç Bir Romancının İtirafları kitabı ne anlatıyor? Genç Bir Romancının İtirafları kitabının yazarı Umberto Eco kimdir? İşte Genç Bir Romancının İtirafları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Umberto Eco

Çevirmen: İlknur Özdemir

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi

İSBN: 9789944756914

Sayfa Sayısı: 192

Genç Bir Romancının İtirafları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Romancı geçmişi otuz yılı bulmayan Umberto Eco bu nedenle kendini "genç" bir romancı olarak niteliyor ve Genç Bir Romancının İtirafları'nda, felsefeci ve kuramcı olarak arkasında bıraktığı uzun kariyerinden çok 'genç bir romancı' olarak geçirdiği yıllara bakıyor; Eco bu iki alanı birlikte kullanmasının kurmaca yapıtlarındaki verimli sonuçlarına eğiliyor. Kurmaca ile kurmaca dışı arasındaki sınırı araştırıp bu sınırın etrafında keyifle, eğlenerek ve eğlendirerek, zekice yaklaşımlarla dolaşıyor.

Okuru kendi yaratıcı yöntemlerinde gezintiye çıkarıyor ve kendi roman dünyasını nasıl yarattığının ipuçlarını veriyor. Ortaçağ uzmanı, felsefeci ve çağdaş edebiyat alanında yetkili bir isim olan Umberto Eco, kurmaca yapıtlardaki hayali kahramanlara ve gerçek hayattaki algılanmalarına da değişik bir açıdan yaklaşıyor. Günümüzün en seçkin yazarlarından olan Umberto Eco'nun yaratıcılığının arka planını merak edenler için eğlendirirken bilgilendiren bu küçük kitap tam bir hazine.

(Tanıtım Bülteninden)

Genç Bir Romancının İtirafları Alıntıları - Sözleri

  • Ancak bir zamanlar -kurmaca karakterlerimden birinin dile getirdiği bir çelişki şeklinde olsa da-, yazmış olduğum gibi, iki türlü şair vardır: Şiirlerini on sekiz yaşındayken yakan iyi şairler ve ömür boyu şiir yazmaya devam eden kötü şairler.
  • Milyonlarca gerçek kişinin -aralarında pek çok çocuk olmak üzere- açlıktan ölmesi karşısında insanların fazla rahatsız olmaması, ama Anna Karenina'nın ölümü karşısında ıstırap çekmesi ne anlama gelir? Asla var olmadığını bilmediğimiz bir kişinin kederini derinden paylaşmamızın anlamı nedir?
  • Papa ile Dalai Lama, İsa Peygamber’in Tanrı’nın oğlu olup olmadığını yıllarca tartışabilirler, ama (eğer edebiyat ve çizgi romanlar hakkında yeterli bilgileri varsa) her ikisi de Süperman’in Clark Kent, ya da Clark Kent’in Süperman olduğunu kabul ederler.
  • "İlk romanımı yazdığım sırada birkaç şey öğrendim. İlki şu: "İlham", sanatsal açıdan saygın görünebilmek için hilebaz yazarların başvurduğu kötü bir kelimedir.Eski bir söz vardır,dehanın yüzde onu ilham,yüzde doksanı terdir,der.Fransız şair Lamartine'in en iyi şiirlerinden birini nasıl yazdığından sıkça söz ettiği söylenir: Bir gece ormanda gezinirken şiirin ani bir ilhamla, aklına eksiksiz geldiğini öne sürermiş.Ölümünden sonra çalışma odasında o şiirin pek çok versiyonunu bulmuşlar,yıllar boyu yazıp yazıp düzeltmiş şiirini.
  • "İyi seçildiklerinde sözcükler içlerinde öyle büyük bir güç taşırlar ki, betimlenmeleri çoğu kez onların bizzat görülmesinden çok daha doğru fikir sahibi eder bizi."
  • Öyle görünüyor ki kültürel konumları ne olursa olsun pek çok okur, kurmacayla gerçek arasındaki farkı göremiyor ya da göremez hale geliyor. Kurmaca karakterleri, sanki onlar gerçek insanlarmış gibi ciddiye alıyor.
  • İlk romanımı yazdığım sırada birkaç şey öğrendim. İlki şu: "İlham", sanatsal açıdan saygın görünebilmek için hilebaz ya­zarların başvurduğu kötü bir kelimedir. Eski bir söz vardır, de­ hanın yüzde onu ilham, yüzde doksanı terdir, der. Fransız şair Lamartine'in en iyi şiirlerinden birini nasıl yazdığından sıkça söz ettiği söylenir: Bir gece ormanda gezinirken şiirin ani bir ilhamla, aklına eksiksiz geldiğini öne sürermiş. Ölümünden sonra çalışma odasında o şiirin pek çok versiyonunu bulmuş­lar, yıllar boyu yazıp yazıp düzeltmiş şiirini.
  • Don Quijote kitaplarına öylesine daldı ki, güneşin batışın­ dan doğuşuna kadar bütün gecelerini ve şafaktan gün batımına kadar bütün günlerini onların başında geçirdi; az uy­kuyla ve çokça okumayla beyni öyle kurudu ki aklını yitirdi. Kitaplarda okuduklarıyla doldu imgelemi, sihirlerle, kavga­larla, savaşlarla, meydan okumalarla, yaralarla, inlemelerle, aşklarla, acılarla ve her çeşit olanaksız saçmalıklarla; oku­dukları zihnini öylesine hükmü altına aldı ki okuduğu bütün uydurmacalar ve hayaller gerçeğe dönüştü, öyle ki dünya­ daki hiçbir tarihin bu kadar gerçek olmadığına inandı. Cid Ruy Diaz'ın çok iyi bir şövalye olduğunu, ama elinin bir ters darbesiyle iki vahşi ve kocaman devi ikiye bölen Yanan Kı­lıç Şövalyesiyle kıyaslanamayacağını söylerdi. Bernardo del Carpio'yu daha çok düşünüyordu, çünkü o Roncesvalles'de, muskalara rağmen Roland'ı kılıçtan geçirmişti. Cervantes, Don Quijote
  • "Anna Karenina kendini trenin altına atarak intihar etti" türünden bir kurmaca sav, "Adolf Hitler intihar etti ve cesedi Berlin'de bir yeraltı sığınağında yakıldı" türünden bir tarih savı kadar gerçek midir? İçimizden gelen ilk yanıt Anna ile ilgili savın uydurma olduğu, Hitler'e ait savın ise gerçekten yaşanmış bir olayı ifade ettiğidir.
  • Contre-enquete sur la mort d'Emma Bovary (Emma Bovary’nin Ölümü Hakkında Karşı-soruşturma) adlı kitabında Philippe Doumenc, Madame Bovary'nin kendini zehirlemediğini, öl­dürüldüğünü kanıtlayan bir polis soruşturmasının hikâyesini anlatır. Bu romanın ilgi çekici olması, okurların"gerçekte" Emma Bovary'nin kendini zehirlediğini doğru kabul etmele­rinden gelir.

Genç Bir Romancının İtirafları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ampirik Bir Okurun Yorumları!: Sevgili black ye gonderi/37080405 iletisinde düzenlediği etkinlik için teşekkür ederim, Eco ile tanışmış olduk bu sayede:)) Kitap, Umberto Eco’nun 2008 yılında Richard Elliman konferanslarında yaptığı konuşmaların metne dökülmüş hali. Konferansların ve kitabın başlığı “Genç Bir Romancının İtirafları”. Yalnız metne her kim döktüyse hem onu, hem de dinleyenleri tebrik etmek istiyorum. Kitabın kaynakçasını geçtim en sondaki notlar bile okurken yordu beni. “Genç Romancı” mevzusuna kendimce değinmek isterim. Yazar kendini genç romancı olarak betimleyerek yazma serüveninde kendini beğenmişlik taslayan, bir kitap yazmakla kendini 'yazar' olarak benimseyen, bütün dünya edebiyatını yalamış yutmuş havalar binbeşyüz modunda gezen kendini bilmezlere ders veriyor resmen. Adam 28 yıldır roman yazıyor, kitapları diğer dillere çevrilip uluslararası düzeyde çok okunuyor da kendisine genç ve umut vaat eden yazar diyor. Anlayana!! Bence yazar olmak isteyen herkes bu kitabı okumalı. Hatta zorunlu hale getirilse ne güzel olur zira kitabı okuduktan sonra hala kitap yazmayı düşünenlerin büyük bir çoğunluğu kesinlikle vazgeçecektir, edebi kirlilikten de arınmış olurduk böylece. Sadece yazar olmak isteyenler mi okumalı? Bir okur olarak kendisini sorgulamak isteyen, Eco yu daha önce okuyup seven herkese şiddetle tavsiye edilesidir! Akıcı bir dili var, okurken sıkmıyor sadece okudukları üzerinde insan doğal olarak düşüncelere dalma ihtiyacı hissettiği için bir çırpıda bitmiyor. Okuyacaklara küçük bir uyarı: Kendi kitaplarından sadece birkaç alıntı var o konuda rahatız ama çok meşhur bazı dünya klasikleri ile ilgili accık spoiler vermiş olabilir. Adı üstünde 'çok meşhur' oldukları için okumadan da ordan,burdan,şurdan bilgi edinmişizdir mutlaka. Yine de takıntısı olan arkadaşlara bu durumu göz önünde bulundurarak okumalarını öneririm. Nasıl mı spoiler vermiş? Misal : gonderi/37830325 Daha neler neler var da ben yazmıyorum iyi bir insan olduğum için:)) Anladığım kadarıyla Eco "yattığı yerden zafere ulaşan tek canlı tavuktur" düsturu ile hareket ediyor romanlarını yazarken. Kitaplarını yazmadan önce nasıl başladığını, nelerden yararlandığını anlatmış yazar. Kullandığı mekanların ve karakterlerin önceden resmini çizmesi, onlara göre kitabın dilini, üslubunu belirlemesi, gerçeğe uygunluğunu irdelemesi, ayrıntıları kullanması… “Gülün Adı” nın filminin yönetmeni Annaud, kitabın diyalog bakımından tam da filme çekilecek nitelikte olduğunu, mesela iki karakter bir mekanda konuşarak yürürken konuşmanın bitişi ile mekanın kapısına ulaşmalarının aynı anda gerçekleştiğini söylemiş. . Çünkü Eco, kafasında çoktan olayı canlandırmış da öyle yazmış. Her romanında bu şekilde çalışıyor Eco. Eğer karakteri sokakları gezecekse önce kendisi geziyor o sokakları. Gün batımı mı gün doğumu mu, gökyüzünde ay var mı, varsa hangi evrede irdeliyor, not alıyor kitaba da bunları göz önünde bulundurarak yazıyor Bu şekilde titiz bir çalışma sonucu ortaya çıkan eseri okuyan okur da keyfini çıkarır, minnettar kalır diyorsunuz değil mi? Ne gezer? Adamın biri romanda geçen tarihte çıkan günlük gazeteleri topluyor araştırmalar, incelemeler yapıyor. Ve bütün bunların sonucunda Eco’ya mektup yazıyor. Neymiş efendim tam o saatte karakterin dolaştığı yerin bir alt sokağında yangın çıkmış da romandaki karakterin görmemesi imkansızmış da neden bu yangının hiç bahsi geçmiyormuş? Eco da -tabii daha münasip bir dille- "valla hacı bana hiç böyle bir bilgi vermedi kerata, bilmediğim sebeplerden dolayı kendine sakladı herhal" diyor. İşin aslı Eco o sokağın fazla yakınından geçmemiş, geçse de yangını kurguya katmak istemeyecekti belki de. Okuduğu romanı tamamen gerçeğe uyarlamak isteyen bu tarz okurlara Eco dayı "ampirik okur" diyor. Ben olsam “sayko la bu” der geçerdim. Özellikle Baudolino'yu yazmak için kullandığı kaynaklar ve enerjisine hayran kaldım. İstanbul’a gitmesi, kitabı oluştururken buradaki gözlemlerinden aynı şeyleri yaşayan başka birinin aklına gelmeyecek çıkarımlarla yararlanması, kitabın geçtiği döneme uygun yeni bir lehçe uydurması ve dil tarihçisi bir arkadaşının geçmişte böyle bir lehçenin konuşulmuş olasılığının bulunduğunu belirtmesi tek kelimeyle MUAZZAM! Romanlarını nasıl yazdığından bahsediyor etmesine de bütün tüyoları vermiyor; başarılı bir roman yazmak isteyenin bazı formülleri kendisine saklaması gerektiğini düşünüyor gayet mantıklı olarak. Az açıklasaydın be hacı, feyiz alırdık güzel! Eco sadece yazmak ve yazarlık üstüne değil, okurlar, kitap yorumcuları ve listeler üzerine de üç beş kelam ediyor. Üç beş deyip geçtiğime bakmayın, o listeler var ya o listeler mafetti beni! Umberto Eco, sıfır ego, İtalyano, göstergebilimci, gülün adı, akademisyen, Ortaçağ estetiği uzmanı, Dedalus, foucault sarkacı, ampirik yazar, örnek okur, detaycı, prensipli, gözlemci, gerçekçi, sıradışı, önceki günün adası, denemeci, tarihçi, eleştirmen, genç romancı, imgeleme ustası, baudolino, ayrıntıları anlamlandırma ya da ayrıntıların sosyolojisi. Benden düzgün bir liste çıkması beklenemezdi zaten, mis gibi kaotik liste oldu, Ecocuğum sağolsun! Kitabı genel olarak beğendim aslında da İtalyanca ve Fransızca eser isimleri, cümleler falan peşpeşe gelince onlar beni biraz zorladı. Bir de yarısından sonra nöronlarımın arasındaki sinyalizasyon sistemi mi bozuldu nedir, böyle kafamdan cossszz diye sesler gelip hafiften mavi ekran vermeye başladım ama kitabı da bırakamadım. Tamamen kafayı uçurmadan bitirebildim neyse ki. İlk romanı (Gülün Adı) yayımlandıktan sonra verdiği bir röportajda; yazarların bazen felsefecilerin ifade edemeyeceği şeyleri kelimelere dökebildiğini söylemiş; yürekten katılıyorum kendisine! Gerçekten bu kitapta doğruluğunu kanıtlıyor kurduğu cümlenin, helal be! Kitaplarını daha önce okuyanların hemen anlayabileceği, okumayanlar içinse belki de manasız gelecek son bir cümle: Umberto Eco olmak demek, kelime işlemcili ilk bilgisayarın İtalya’da ne zaman satışa sunulduğunu bilmektir bazen. (Gamze Ö.)

Yazarın daha önce gülün adı kitabını okumak istememe rağmen fırsat bulamamıştım. Şu an ise doğru kitapla başlıyorum Eco serüvenine. Yazınsal yaşamını anlamaya çalışıp diğer kitapları hakkında bilgiler edinebiliyorsunuz okurken. Şu an eco kitapları sıraya girdi zihnimde. Hepsini okumak istiyorum. (Ayda ÖZAYDIN)

Yazar kendi eserlerini incelerken yeni yazmaya başlayacaklara küçük yöntemler gösteriyor. Yöntemlerini ise kendi yaşadıkları oluşturuyor. Ayrıca kitabı gerçek anlamda okumayı, kitapta yazarı bulmamızı da öğretiyor (kimlanbu)

Genç Bir Romancının İtirafları PDF indirme linki var mı?

Umberto Eco - Genç Bir Romancının İtirafları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Genç Bir Romancının İtirafları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Umberto Eco Kimdir?

Umberto Eco (d. 5 Ocak 1932, Alessandria), İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve düşünür. Takma ismi Dedalus'tur.

Dünya kamuoyunun gündemine Gülün Adı ve Foucault Sarkacı gibi romanlarıyla giren İtalyan yazar, aynı zamanda Orta Çağ estetiği ve göstergebilim dalının ustalarındandır. Eco, 1971'den bu yana Bologna Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaktadır ve yapısalcılık sonrası göstergebilim gelişmelerine önemli katkılarıyla tanınmaktadır. Eco, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Thomasçılık akımı ve bu akımın estetik anlayışı üzerine yaptı. Tarihçi, filozof, Orta Çağ uzmanı, James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış bir yazar. Yazarın ilk romanı Gülün Adı 1980'de yayımlandı. 1962'de Torino Üniversitesi'nde doçent, 1969'da ise Floransa Üniversitesi'nde görsel iletişim dalında profesör oldu. 1971'de Bologna Üniversitesi'ne geçti ve 1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi.

Eco'nun çalışmaları 1960'ların ortasından itibaren avantgarde yapıtlara, kitle kültürüne yönelmiştir. Son dönemlerde ise, güncel olay ve olguları da ele alan çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında edebiyat eleştirileri, tarih ve iletişim yazıları önemli bir yer tutmaktadır. Eco özellikle tarih bilgisiyle süslediği eserlerinde tam bir ustalık gösterir. Özellikle Baudolino adlı eserinde Bizans ve IV. Haçlı Seferi hakkındaki anlatılar sürükleyicidir.

Roland Barthes'tan sonra, "ayrıntıların anlamı" ya da "ayrıntıların sosyolojisi" adı verilen bir anlayışın önemli köşe taşlarından birisi olan Umberto Eco'nun pek çok eseri Türkiye'de yayınlandı.

Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD'den Foreign Policy ve İngiltere'den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünyanın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 2., 2008 yılında 14. sırada yer almıştır.

Umberto Eco Kitapları - Eserleri

  • Gülün Adı
  • Foucault Sarkacı
  • Sıfır Sayı
  • Prag Mezarlığı
  • Baudolino
  • Beş Ahlak Yazısı
  • Tez Nasıl Yazılır?
  • Yanlış Okumalar
  • Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın
  • Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti
  • Önceki Günün Adası
  • Yorum ve Aşırı Yorum
  • Somon Balığıyla Yolculuk
  • Ortaçağ'ı Düşlemek
  • Cecü'nün Yer Cüceleri
  • Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi
  • Günlük Yaşamdan Sanata
  • Düşman Yaratmak
  • Genç Bir Romancının İtirafları
  • Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik
  • Çirkinliğin Tarihi
  • Ortaçağ 1
  • Güzelliğin Tarihi
  • Felsefe Tarihi-1
  • Budalalıktan Deliliğe
  • Antik Yunan
  • Açık Yapıt
  • Edebiyata Dair
  • Ortaçağ 2
  • Antik Yakındoğu
  • Efsanevi Yerlerin Tarihi
  • Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı
  • Popüler Roman Kahramanları
  • Ortaçağ 4
  • İnanç ya da İnançsızlık
  • Devlerin Omuzlarında Milano Dersleri
  • Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm
  • Nişanlılar
  • Ortaçağ 3
  • Mimarlık Göstergebilimi
  • Esperanto ve Çokdilli Bir Gelecek
  • 16. Yüzyıl Rönesans Çağı
  • Antik Roma
  • Ertelenmiş Kıyamet
  • Alımlama Göstergebilimi
  • Felsefe Tarihi 3
  • Bitkisel Hafıza ve Bibliyofili Üzerine Diğer Yazılar
  • Esselər
  • Experiences in Translation
  • Turning Back the Clock
  • Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler

Umberto Eco Alıntıları - Sözleri

  • Kendisi gibi zorbalara yardım ediyor, her türlü suçu işliyordu ve bütün bu kötülükleri de kendi zevki için yapıyordu. Size hangi kötülükleri, ne şekilde ve kaç kez yaptığını tam olarak söylemem olanaksız, ama onun nasıl biri olduğunu bugünkü koşullarda soyleyecek olursak, yasadışı örgütlerle uyuşturucu ticareti yapan ve gizli baskınlar düzenleyerek soygunlara karışanı biri olduğunu varsayabiliriz. Ve ayrıca, hakimleri ve devlet çalışanlarını satın aldığından (ki o zamanlar yolsuzluklar almış başını gidiyordu) hiç kimse onu hapse atmayı başaramıyordu. Onu tanımanız için yeterince açıklayıcı oldu mu? (Nişanlılar)
  • “Nesnenin güzelliğini belirleyen şey, bilen öznedir.” (Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik)
  • "İlk romanımı yazdığım sırada birkaç şey öğrendim. İlki şu: "İlham", sanatsal açıdan saygın görünebilmek için hilebaz yazarların başvurduğu kötü bir kelimedir.Eski bir söz vardır,dehanın yüzde onu ilham,yüzde doksanı terdir,der.Fransız şair Lamartine'in en iyi şiirlerinden birini nasıl yazdığından sıkça söz ettiği söylenir: Bir gece ormanda gezinirken şiirin ani bir ilhamla, aklına eksiksiz geldiğini öne sürermiş.Ölümünden sonra çalışma odasında o şiirin pek çok versiyonunu bulmuşlar,yıllar boyu yazıp yazıp düzeltmiş şiirini. (Genç Bir Romancının İtirafları)
  • Hakiki bir şeylerin varlığına olan inanç, insanoğlunun hayatta kalması açısından elzemdir. Eğer birileri bizimle konuşurken doğru veya yanlış konuştuklarından emin olmasak, ortak hayat mümkün olmazdı. Bir kutunun üzerinde "Aspirin" yazıyorsa, striknin içermeyeceğinden de emin olamazdık. (Düşman Yaratmak)
  • Bir yapıt, yapıt olarak kaldığı sürece açık bir yapıttır, bunun ötesinde açıklık yalnızca gürültü olur. (Açık Yapıt)
  • Sıradan insan, öğrenmeyi reddeder fakat oğlunu okutmaya kararlıdır. (Yanlış Okumalar)

  • Ancak modern dünyanın kastettiği anlamda Avrupa’dan söz edebilmek için, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasını ve Romalı barbar krallıkların doğuşunu beklemek gerekecektir. (Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı)
  • Kitle insanının başlıca özelliği bilme aşkıdır,bilgiye düşkünlüğüdür. (Yanlış Okumalar)
  • Derin bir üzüntü yaşadığınız bir sırada, bir komedi filmi gördüyseniz, kişinin böyle bir durumda eğlenmesinin çok güç olduğunu bilirsiniz; bununla da kalmaz, aynı filmi yıllar sonra yeniden görüp, gene gülmeyebilirsiniz, çünkü her görüntü size ilk deneyiminizdeki üzüntüyü anımsatacaktır. (Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti)
  • Aristoteles'e göre hem bireyin hem de şehrin en üstün iyiliği mutluluktur (eudaimonia), mutluluk da insanın kendine özgü yetenekleri mümkün olabilecek en iyi şekilde icra etmesi, yani erdem (aretē) veya mükemmelliktir. İnsan sadece zihne (dianoia) değil, en iyi şekilde uygulanmaya alışılınca karakteri (ēthos) oluşturan yeteneklere de sahip olduğundan, erdemleri zihinsel (zihnin mükemmelliği) ve ahlakidir (karakterin mükemmelliği). (Felsefe Tarihi-1)
  • Bu profesyonel çevre kısa süre içinde yeni bir klasisizm akımını teşvik eden elit kültüre dönüşür. XIII ile XIV. yüzyıllar arasında İtalya'nın tama­mında rastlanan bu türden sayısız örnek arasında Friedrich döneminde Sicilya'da Pier delle Vigne (1190-1249), Napoli'de Paolo da Perugia (?-1348), Roma'da Landolfo (1250-1331) ve Giovanni Colonna (1298-1343), Toscana'da da Geri d'Arezzo (1270-1339) yer alır. Ancak klasik yazarla­rın yeniden rağbet gördüğünün en önemli göstergeleri, özellikle Alp Dağ­ larının kuzeyindeki kültürle doğrudan temasla, saygın üniversiteler(Bo­logna ve Padova) ve zengin kitap koleksiyonlarının (Verona Din Meclis Kütüphanesi ile Pomposa Manastır Kütüphanesi) katkısıyla giderek can­lanan Lombardiya-Veneto bölgelerindeki şehir devletlerinde görülür. Ö­zellikle Padova, hakim Lovato Lovati (1241 -1309) ile çevresinin antikçağ ve filoloji alanlarında yürüttüğü araştırmaları temel alan ve hümanizm belirtileri göstermeye başlayan bir estetiğin yayıldığı bir merkez haline gelir. Kısaca antikçağ tutkusu olarak tanımlanabilecek rotayı Lovato belirler; bu sürece unutulmuş metinlerin yeniden keşfe­ dilip uyarlanması da (Catullus, Lucretius, Martialis, Properti­us, Tibullus, Valerius Flaccus'un eserleri, Livius'un IV. kitabı, Horatius'un Carmina'si [Şiirler), Ovidius'un Ibis'i, Seneca'nın trajedileri, Statius'un Silvae eseri), Titus Livius'un kitabesinin ve Padova'nın efsane­vi kurucusu Antenor'un mezarının günışığına çıkarılıp gerçekliğinin ka­ nıtlanması da dahildir. Böylece klasik yazarların taklidi yoluyla, Latin şiirinin yerel dillerdeki şiire üstünlük sağlaması amaçlanır. (Ortaçağ 3)
  • ... fiziksel anlamda anı, bir kayıttır, düzeni korunan, deyim yerindeyse dondurulmuş bir organizasyondur. (Açık Yapıt)
  • ''...herkesin ödün vermeksizin bize asla bakmamaya ve yokmuşuz gibi davranmaya karar verdikleri bir cemaatte yaşasak ya ölür ya da çıldırırdık.'' (Beş Ahlak Yazısı)

  • Vanitas vanitatum .. dixit Eccelesiastes . Vanitas vanitatum et omnia vanitas (Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm)
  • Hayvanlar kurtarılmaya değsin diye onları insansılaştırıyor, oyuncaklaştırıyoruz. Kural olarak yabanıl ve etobur olsalar bile, hayatta kalmaları gerektiğini kimse söylemiyor. Hayır, onları sarılabilinir, gülünç, iyi huylu, uysal, bilge ve terbiyeli yaparak saygınlık kazandırıyoruz. (Somon Balığıyla Yolculuk)
  • Sık sık, kitaplarımın olduğu bir odaya girer ve onlara sadece bakarım, tekine bile dokunmadan. Ne olduğunu ifade edemeyeceğim bir şey geçer bana. Hem kafa karıştırıcı hem de iç rahatlatıcı bir durumdur. (Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın)
  • Günün birinde herkes bir gezegenden ötekine yolculuk yapabilsin diye yıldızları fethetmek istiyorlarmış; çünkü Dünya artık çok sıkışık bir yer haline gelmiş ve kalabalık gitgide artıyormuş. (Cecü'nün Yer Cüceleri)
  • "Savaş patlamak üzereydi ,bu durumda pencereyi karartıp radyoya yapışmak mı gerekiyordu ??? ... "Radyonun sesini kıs lütfen yüreğimin atışını duymak istersen " (Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi)
  • çünkü her gerçek her kulağa göre değildir (Gülün Adı)
  • Gerçekten de, unutmanın iyi olacağı bir şeyin üstünde gereğinden çok düşünüp durmaktansa, elinden gelirse unutmak en iyisi. (Gülün Adı)