Genç Temuçin - Cengiz Dağcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Genç Temuçin kimin eseri? Genç Temuçin kitabının yazarı kimdir? Genç Temuçin konusu ve anafikri nedir? Genç Temuçin kitabı ne anlatıyor? Genç Temuçin PDF indirme linki var mı? Genç Temuçin kitabının yazarı Cengiz Dağcı kimdir? İşte Genç Temuçin kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Cengiz Dağcı

Yayın Evi: Ötüken Neşriyat

İSBN: 9789754375282

Sayfa Sayısı: 298

Genç Temuçin Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yeryüzünde en büyük imparatorluğu kuran adam: Cengiz Han’ın "Cengiz Han" olmadan önceki bâdireli hayatının romanı.. Bozkır yaşayışının çetin şartları.. boylar arasındaki bitmez tükenmez çekişmeler... Esâret, boyunduruğa vuruluş, kurtuluş... Vefânın ve sadakatin Gök-Tengri’ye olan samimî inançla birleşmesi sonucunda sabır ve azimle boylar arasındaki birliğin sağlanışı... Ve Genç Temuçin’in Cengiz Han oluşu... Bu tarihî romanı Türkçe’nin büyük üstadı Cengiz Dağcı’dan okuyacaksınız.

Genç Temuçin Alıntıları - Sözleri

  • "Ok yayda iken tehlikelidir, Kargun! Oksuz yayla nitersin? Hiç."
  • "..Gök-Tengri ise ağlıyordur halimize."
  • "Çılaydı elini ateşteki kazanın içerisine soktu, kazandan küçük yağlı bir parça et aldı, dizlerine çöktü, dudaklarında fısıltılı dualar, dizleri üstünde sürüklenerek kürsüye yaklaştı... Çılaydı yavaş yavaş elini kaldırdı, elinde tuttuğu eti ağaç şahsiyetin açık ağzına üç kere sokup çıkardı, sonra aynı et parçasını omuzu üstünden dışarıya fırlattı. Böylece ayin sona erdi. Yani: Çadır sahibi, kendisi sofraya oturmadan önce, yeryüzündeki uluslara göz kulak olan, yeryüzünde olup bitenleri Gök-Tengri'ye bildiren ilah Ötegey'e ilk lokmayı yedirdi."
  • "Güç nerdeyse ulus da orası oluyordu."
  • "Evet, Burhıçın-tögüm diyarı bu devrede kocaman bir pota gibiydi ve bu potanın içinde kaynaşan bu insanları eritip birbirlerine bağlanmaları için kocaman bir ateş gerekiyordu. Bilmeyerekten bu kabileler bu ateşi bekliyor, bu ateşi özlüyordu."
  • "-Sus sus! Gök-Tengri kuşları onlar. Bilmiyor musun bunu? Tatarlar kuş öldürmezler. Yasak... Söylemek bile yasak... Okunu başka yere sakla. Çin ulusuna... Gök-Tengri'nin bir tek kuşu on Çin'linin canından daha kıymetlidir. Söyleme öyle. Gök-Tengri küser..."
  • "Evet, bozkır sessizdi, konuşmuyordu. Fakat göğün altında nice yıllar yaşamıştı, ne çok şeyler biliyordu!"
  • "Dünya'nın sonuysa Çin toprakları nerede?"
  • … Uygur ulusu Nayman otlaklarından daha ötelerde, güneşin battığı yerde yaşarlar. Ben kendim onlarla savaşmadım ama, şamanların söylediklerine göre, yaman savaşçılar. Onları başka bir adla da anarlar. Türki’dir sanırım o ad. Yurdlarının adı ise Büyük Türkia’dır galiba.
  • Görüyorum; silahsızlar. Saldırmayız biz silahsızlara! Saldırmayız ama, Udut-Merkit ulusunda ancak kadınlar binerler ata silahsız! …
  • Her şeyin üstünde, her şeyden büyük, her şeyden önemli ve kutsal bir buyruk daha var. Gök-Tengri’nin buyruğu! Unutmuşuz biz o buyruğu, önderim. Bilir misin nedir o? Birlik ve sevgi!...
  • Ok yayda iken tehlikelidir, Kargun! Oksuz yayla nitersin? Hiç.
  • – Onlar Uygur mu? - Evet. Türkî de derler onlara. - Muhammed Han’ın adamlarından mı onlar yani? - Sanmam. Onların tümü Muhammed Han’ın adamları sayılmaz. Yalnız birazı. Az bir kısmı da İsa Han’ın adamlarıdır. Çoğu Gök-Tengri’ye taparlar.

Genç Temuçin İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Cengiz Dağcı'nın 1958-1959 yılları arasında kaleme aldığı Moğolların önderi Cengiz Han'ın hayatını anlatan bir roman. Cengiz Han'ın diğer adıyla Temuçin'in hayatını anlatan roman, babası Yesügey Bahadır'ın hükümdarlığından başlayarak Cengiz Han'ın zorluklarla geçen yaşantısından bir kesit sunuyor okurlara. *** Kitapları sonradan hatırlamak üzere inceleme yazdığımdan bundan sonraki kısım ipucu (spoiler, sürprizbozan) içerir. Kitabı henüz okumayanlar bu kısmı atlayarak bundan sonraki bölümü okusun lütfen. ----------------------------------------------------------------- Kitap Cengiz Han'ın babası Yesügey Bahadır'ın hayatından bölümlerle başlıyor. Yesügey Bahadır Ak Tatarların önderi Temuçin Üge'yi esir alır ve kendi topraklarına getirir. Kendi ordasına geldiği sırada hanımı Yulun Eke'nin doğum yaptığını öğrenir Yesügey Bahadır. Bebek elinde kanlı bir bezle doğmuştur. Oğlunun adını Temuçin koyar. Şamanlara göre bu çocuk ilerde Moğol topraklarına hükümdar olacaktır. Çocuğu olduğunu öğrenen Yesügey Bahadır bu mutlu haber üzerine Temuçin Üge'yi serbest bırakır, kendi ülkesine dönmesini emreder. Yesügey Bahadır'ın hanımı Yulun Eke, Merkitlerin önderi Çılaydı Eke'nin hatunudur. Ancak Yesügey Bahadır, Yulun Eke'yi kaçırmış kendi hatunu yapmıştır. Moğol ulusu Yulun Eke'ye çok değer verdiğinden ona 'Bulut Ana' denmektedir. Ak Tatar ulusundan Kargun Batır, oğulları Birge ve Kaltugay ile beraber Merkitlerin önderi Çılaydı Eke'den yardım ister. Yesügey'in Temuçin Üge'nin ordasını bastığını, onu alıkoyduğunu, düşmanın ortak olduğunu söyler. Ancak Yesügey Bahadır'ın gücünün farkında olan Merkit önderi, savaşçı andaları Tukta Beyci ve Haata kabilesi önderi Hatay Darmala'yla konuştuktan sonra kendisinden zaman ister ve ona sabırlı olmasını söyler. Tukta Beyci, Çılaydı'ya on - on beş yıl beklemesi gerektiğini, yıllar sonra Yesügey'in gelinini kaçırarak ondan intikam alacağını söyler. Temuçin'in, Kasar, (anneleri farklı olan) Bektar ve Belgütay adında kardeşleri vardır. Kardeşlerinden Bektar, Temuçin'e düşmanlık beslemektedir. Bu durumun farkında olan Temuçin babasına durumu fark ettirmemektedir. Temuçin'in amacı bir gün Moğol uluslarını birleştirmektir. Temuçin 13'üne bastığında Yesügey Bahadır, Temuçin'i evlendirmek için eş aramaya koyulur. Kendi ulusundan biriyle evlendirmeye niyeti yoktur Yesugey'in. Çünkü Moğol ulusu kurt postu giydiklerinden kötü kokmaktadır. Yanına oğullarını alıp yola koyulurlar atlarıyla. Ungır Ordasından Dai Seçen'le karşılaşırlar. Dai Seçen karşısına çıkan Yesügey'in oğluna eş aradığını öğrenince kızını Temuçin'e vermek ister. Dai Seçen onları misafir etmek ister. Kendi çadırına götürürken Ak Tatarlarla karşılaşırlar. Tatarlar onları coşkuyla karşılar ve çadırlarında ağırlarlar. Yesügey başta şüphelense de Dai Seçen'den ötürü kendisine zarar gelmemiştir. Dai Seçen daha sonra onları kendi çadırına götürü ve kızı Bortay'la tanıştırır. Yesügey ufak tefek ancak güzel olan bu kızı beğenir. Temuçin'in kızı daha iyi tanıması için oğlunu orada bırakır ve oğullarıyla birlikte kendi topraklarına geri döner. Geri dönüş yolunda Ak Tatarlar Yesügey'i kendi çadırlarına davet ederler ve Yesügey'i zehirlerler. Haberi alan Temuçin ordaya geri döner. Babasının öldüğünü öğrenir. Orda başsız kalır. Taycuutların önderi Targutay Kurulduk bu durumdan faydalanarak Moğolları kendi tarafına çeker. Kendini Moğolların önderi ilan eder. Moğollar onun saflarına katılır. Temuçin ve ailesi yalnız bırakılır. Dağılan Moğol uluslarını bir araya getirmek hayalinde olan Temuçin'i yalnız bırakılmak üzer. Moğolları tekrar kendisine tabi etmek ister ancak bunun ilk yolunun kendi çadırını yola koymak olduğunun farkındadır. Kardeşi Kasar'a birlikte bir gün kendilerine düşmanlık eden Bektar'ı öldürürler. Bunu öğrenen Yulun Eke çok üzülür. Bektar'ın ölümünden sonra Belgütay, Temuçin ve Kasar'la dost olur. Ordaları yavaş yavaş büyür. Ordaya yeni yeni atlar katılır. Bir gece Temuçin'in çadırına yüzü gizli biri gelir. Targutay Kurulduk'un çadırına doğru geldiğini haber verir. Kaçmasını söyler. Targutay Kurulduk, Temuçin'i gelişmesinin önünde engel olarak görmektedir. Onu ortadan kaldırmak ister. Temuçin kaçar. Ormanda gizlendiği bir sırada tuzağa düşer. Esir edilir. Boyunduruk takılır boynuna. Targutay Kurulduk'un ordasındaki meydanda boynunda boyunduruk yatarken Moğol bir ana gelir omuzbaşlarına bez koyarak yaralarını sarar, ona et verir. Targutay'ın ordasında misafir olan Yesügey'in eski dostu Sorgan Şira'nın ona yardım edeceğini söyler. Dediği gibi de olur. Temuçin'in başına bir çocuk koyarlar ona göz kulak olması için. Temuçin bir yolunu bulur, çocuğu öldürür ve kaçar. Targutay'ın emrindekiler her yerde onu arar. Temuçin Onon Nehri'ne girerek saklanır. Targutay'ın adamları onu bulamaz ve geri dönerler. Temuçin, gece vakti Sorgan Şira'nın çadırına gider ve yardım ister. Sorgan Şira ona yardım eder. Oğulları Çıla ve Çınba yün dolu bir at arabasıyla yola çıkar. Arabanın içinde yünlerin altında Temuçin yatmaktadır. Yolda Targutay'ın savaşçılarıyla karşılaşırlar. Dayılarının Targutay Kurulduk'un andası Dodo Kıray'ın yanında olduğunu, arabanın arkasındaki atın ona ait olduğunu atı ve yünü ona götüreceklerini söylerler ve onları atlatırlar. Bir müddet gittikten sonra yedekteki atı da Temuçin'e vererek ayrılırlar. Temuçin kendi çadırlarının bulunduğu yere Burhan Kaldun Dağı'na gider. Ailesini bulur. Ailesi Temuçin'in döndüğüne inanamaz. Temuçin, dağın yakınında bulunan Gölyalgu'ya taşınmaya karar verir. İki gün sonra da taşınırlar. İki hafta sonra Targutay'in ordasından kaçanlar Temuçin'in çadırlarına katılır. Yulun Eke'ye Temuçin'in Targutay'ın elinden kurtulduğu haberini getirir. Ancak karşılarında Temuçin'i görünce şaşırırlar. Yesügey'in eski demir ustası olan Çalmay da bir gün Temuçin'in çadırlarına katılır. İyice genişler Temuçin'in ordası. Günlerden bir gün Temuçin'in ordasındaki sekiz at çalınır. Kasar, Taycuutların çaldığını söyler. Temuçin atına atlar ve peşlerine düşer. Birkaç gün sonra azığı güçsüz düşer. Temuçin ne yapacağını bilememektedir. O sırada ormanın ötesindeki geniş otlakta bir gençle karşılaşır, tanışırlar. Gencin Nuhu Boyan'ın oğlu Bogurçı olduğunu öğrenir. Bogurçı, Temuçin'in başına gelenleri öğrenince ona yardım etmek ister. Atların izine ulaşırlar ve atları kaçırmayı başarırlar. Ancak Taycuutlar peşlerine düşer. Kovalamaca esnasında Bogurçı Taycuutlardan bir kişiyi okla vurur. Böylece ardındakileri yavaşlatır. Nuhu Boyan'ın çadırına yol alırlar. Nuhu Boyan, Bogurçı'nın haber vermeden ortadan kaybolmasına kızsa da olanı biteni anladıktan sonra oğlunu Temuçin'in ordasına onun hizmetine gönderir. Temuçin'in ordasına yol alırken muazzam bir manzarayla karşılaşırlar. Moğollar Temuçin'in ordasına geri dönmüştür. Moğollar'ın Temuçin'in ordasına dönmeleri için çabalayan savaşçılara öğüt veren yüzü saklı bir savaşçı vardır. Artık iki yüz çadırlık olmuştur orda. Temuçin bundan sonra Bortay'ı almak istemiştir. Annesi Yulun Eke'ye bu fikrinden bahseder ve yola koyulur. Bortay'ı alır ve evlenirler. Ungırlar da Temuçin'in Targutay'dan kurtulduğunu görünce Temuçin'in ordasına katılır. Temuçin'in ordasında olan gençler rehavete kapılır günlerini günlük güneşlik rahat rahat geçirirler. Günlerden bir gün Merkitlerin önderi Tukta Beyci, Temuçin'in ordasını basar, ortalığı birbirine katar. Yıllar önce verdiği sözü tutar ve Bortay'ı kaçırır. Çılaydı'nın kardeşi Çilger'e verir. Bunun ardından Temuçin, Togrul Han'ın ordasına gidip ondan yardım ister. Togrul Han gönülsüz de olsa yardım eder. Togrul Han adamlarına emir verir. Soğuk bir kış günü Merkit çadırlarının kuzeyinden saldırırlar. Merkit çadırlarında genç - yaşlı, kadın - erkek demeden öldürürler. Bortay'ı kurtarırlar. Bortay hamiledir. Temuçin, Bortay, Çilger'in ordasına geleli altı ay olduğu için çocuğun kimden olduğu bilinmeyeceğinden çocuk erkek olarak dünyaya gelirse adının Moğolca'da kim olduğu bilinmeyen anlamında Cuçi konmasını ister. Kitabın sonlarında Togrul Han'ın adamlarından Yamuga, Temuçin'in yanına gelerek Udutların barış istediğini söyler. Temuçin ise suçluların yok edilmeden bu topraklara barış gelemeyeceğini söyleyerek onları öldürmelerini söyler. Kitabın sonunda Kaltugay'ın iç konuşmasından Temuçin'in çadırına gelerek Targutay'ın peşinde olduğunu kaçmasını söyleyen Moğolları Temuçin'in saflarına katılması için uyaran yüzlü gizli kişinin olduğu anlaşılır. Bunların ardından üç gün sonra hayatta kalan Udutlarla beraber Temuçin kendi ordasına doğru yol alır. Kitap böylelikle sona erer. ----------------------------------------------------------------- Yukarıda kitabın özeti var. Çok keyifle okuduğum bir kitaptı. Tarihi kurgu romanıdır Genç Temuçin. Salt bilgi ağırlıklı kitap okumaktan zevk almayanlar için ideal. Tarihi hikayeleştirerek anlatmış Cengiz Dağcı. Kitabın arka yüzünde Cengiz Han'ın Cengiz Han olmadan 'önceki' badireli hayatını konu alıyor denmiş. Evet, tam da öyle bir kitap. Cengiz Dağcı bu kitabını Ruslar tarafından asla bahsedilmeyen Tatar tarihini araştırması sonucu karşısına çıkan sınırlı sayıdaki kaynakta ve edindiği bilgiler neticesinde kaleme almış. Genç Temuçin, Cengiz Dağcı'nın ilk ve tek tarihi romanı. Esasında devam kitabı olsaymış güzel olurmuş diye düşündüm. Bu kitapta Temuçin'i okuduk. Başka bir kitapta da Cengiz Han'ı okurduk. Oldukça sürükleyici bir kitaptı benim için. İlk başta yavaş ilerlese de sonradan hız kazandı ve merakla okudum. Öncesinde de Cengiz Han hakkında bilgi edinmek için ünlü tarihçi Zeki Velidi Togan'ın Çengiz Han adlı altmış altı sayfalık kitabını okudum. İki kitaptaki bilgilerde örtüşen kısımlar mevcuttu. Kitapta dikkatimi çeken kısımlardan biri yazım hatalarının düzeltilmemesiydi. Cengiz Dağcı Türkiye Türkçesinde yazarken yanlış yazmış olabilir ya da kaleme aldığı dönemde bazı kelimelerin yazımı TDK'de yazdığı şekliyle belirtilmiş de olabilir. Ancak günümüzde ayrı yazılan kelimeler var. Onlar düzeltilmemiş (kitabın baskısı yeni olduğu için rahat söylüyorum bunları). Bir de kitapta dikkatimi çeken bir nokta var. Sayfa 264'te Tukta Beyci Temuçin'in hatunuyla konuşurken on beş yıl önce Yesügey, Çılaydı Eke'nin hatunu Yulun Eke'yi çaldığı gibi diyerek söze başlıyor. Yalnız burada bir hata varmış gibi geldi, belki de ben mi yanlış hatırladım bilemiyorum. Temuçin 13 - 14 yaşlarındayken Yesügey ve oğulları ona hatun bulmak için yollara düşüyorlar. Bortay'ı buluyorlar. Ancak talihsizlikler sonucu evlenemeden Temuçin ordaya geri dönüyor. Kitapta adı geçen olayların ardından dört yıl sonra Bortay'la evleniyor Temuçin. Yani Yulun Eke kaçırıldıktan yaklaşık en az 17 -18 yıl sonra Tukta Beyci sözünü yerine getiriyor. Burada bi hata söz konusu bence. Aklıma gelmişken yazmak istedim. Kitabı okurken haritadan yararlandım, böylece olay örgüsünü daha net kavrayabildiğimi düşünüyorum. Keyifle okuduğum bir kitaptı, devam kitabı olmasını çok isterdim. Cengiz Han'ın hayatını roman türünde anlatan kitaplar biliyorsanız önerilerinizi beklerim. İncelemenin altına yazabilirsiniz. Kitabı tavsiye eder, keyifle okumalar dilerim. (RT)

DÜNYANIN TANIMIŞ OLDUĞU EN GÜÇLÜ İNSAN CENGİZ HAN.YARI TÜRK YARI MOĞOL OLAN TEMUÇİN ,BABASININ ZEHİRLENEREK ÖLDÜRÜLMESİ ÜZERİNE ÇOK ACIMASIZ BİR PİSKOLOJİYE BÜRÜNÜR. ÖZ KARDEŞİNİ ÖLDÜRECEK KADAR..KİTAPTA HER DAİMGÜÇLÜ OLMANIN BİRLİK OLMAKTAN GEÇTİĞİ VURGULANIR.HEDEF HER ZAMAN ÇİNDİR. AMA BUNUN İÇİN KABİLELERİN BİR ARAYA GELMESİ ,BUNUN İÇİNDE TEMUÇİNİN BİN BİR ZORLUĞA RAĞMEN HAN OLMASI GEREKMEKTEDİR. (GÖKHAN YİĞİT)

Moğol Hükümdarı Cengiz Han: Yazarın okuduğum ilk kitabı. Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın gençliği ve imparatorluğa yükselişi anlatılmaktadır. Hikaye sürükleyici olup kitabın dili sade akıcı ve durudur. Kesinlikle tavsiye ederim. (mavi ejderha)

Genç Temuçin PDF indirme linki var mı?

Cengiz Dağcı - Genç Temuçin kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Genç Temuçin PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cengiz Dağcı Kimdir?

9 Mart 1919 tarihinde Kırım'ın Yalta şehrinin Gurzuf köyünde doğar. Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçer. İlkokulu köyünde, ortaokulu Akmescit'te bitirir. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıkar. 1941'de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşer. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığınır. 1946'da Londra'ya yerleşir. İngiltere'deki hayatı da hiç kolay olmaz; bir taraftan yazarken en vasıfsız ve ağır işlerde çalışmak zorunda kalır.

"Türkçe bana anamın konuştuğu dil" diyerek yazı dili olarak Türkçeyi kabul eder. Türkiye Türkçesindeki ilk kitabı 1956 yılında Varlık Yayınları tarafından yayınlanan Korkunç Yıllar'dır. Yaşar Nabi ile mektuplaşarak tanışan Dağcı, eserlerini de posta yolu ile gönderir. Soğuk savaş şartlarının siyasi etkilerinin hissedilmesi, Sovyetler Birliği'nin sol entelijansiya ile kurduğu ilişkiler ve fikir hayatımızdaki çatlamalar yazarı yalnızlaştırmak üzereyken, Ötüken Yayınevi ile tanışır. Ötüken Yayınevi vasıtasıyla yirmiden fazla kitabı Türk okuyucusuyla buluşturur.

Dağcı Türk edebiyatının büyük yazarları arasındadır. Romanlarında Kırım Türklerinin yaşadığı acıları hüzünlü ama berrak bir üslupla aksettirir. Kitapları yıllarca elden ele dolaşır. Kırımla olan ilgisini hiçbir zaman koparmaz ve Kırım Türklerinin vatanlarına dönüşlerini anlatmayı ihmal etmez. Hatıralarında "Ben yalnızca Kırım'ın yazarı değilim ama Kırım'ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliğiyle yalnız ben yazabilirdim" der. Hayatının son yıllarında içerisinde bulunduğu muhitteki karakterleri ele alan hikayeler de yazar.

En büyük destekçisi savaş sırasında Polonya'da tanıştığı ve 1998 yılında kaybettiği kıymetli eşi Regina Hanım olur. Aralarında Yazarlar Birliği'nin ve İlesam'ın yılın yazarı, Türk Ocakları'nın üstün hizmet ödülü de olmak üzere sayısız ödül alır. En son 21.03.2011 tarihinde Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen "Türk Dünyasında Zirve Şahsiyetler: Cengiz Dağcı" sempozyumuyla yazarlık macerası ele alındı.

Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 Perşembe günü saat 12.30 sularında Sauthfields'teki evinde vefat etti. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun girişimleri ile Türkiye'den katılan kalabalık bir topluluk tarafından, 2 Ekim 2011 Pazar günü 69 yıldır görmediği Yalta'ya bağlı Kızıltaş köyünde toprağa verildi. Yazar böylece ebedi uykusunu doğduğu topraklarda uyumak imkânına kavuştu.

Cengiz Dağcı Kitapları - Eserleri

  • Onlar da İnsandı
  • Korkunç Yıllar
  • Yurdunu Kaybeden Adam
  • O Topraklar Bizimdi
  • Badem Dalına Asılı Bebekler
  • Dönüş
  • Ölüm ve Korku Günleri
  • Genç Temuçin
  • Regina
  • Üşüyen Sokak
  • İhtiyar Savaşçı
  • Yoldaşlar
  • Anneme Mektuplar
  • Benim Gibi Biri
  • Biz Beraber Geçtik Bu Yolu
  • Rüyalarda: Ana ve Küçük Alimcan
  • Yansılar 2
  • Bay Markus Burtonun Köpeği
  • Yansılar 1
  • Ben ve İçimdeki Ben
  • Yansılar 3
  • Hatıralarda Cengiz Dağcı
  • Yansılar 4
  • Oy Markus Oy
  • Bay John Marple'in Son Yolculuğu
  • Haluk'un Defterinden ve Londra Mektupları

Cengiz Dağcı Alıntıları - Sözleri

  • Teyze, ben Ramila’yı tanımadan önce de; gördüğüm, düşündüğüm, yaşamış olduğum her şey Ramila’yla ilgiliydi sanırım. (Biz Beraber Geçtik Bu Yolu)
  • 'Hoştu akşamlar; akşamlarda insanları kendine çeken, dertleri, yorgunlukları, kasvetleri unutturan bir kuvvet, tatlı bir boşluk vardı; akşamlar gecenin gözleri gibiydi; her yeri görüyor, her yere uzanıyor, her yere dalıyorlardı.' (Onlar da İnsandı)
  • Gidip ırmağın kıyısındaki taşa oturdum, cebimden üzerinde şiirlerim yazılı iki tabaka kağıdı çıkarıp iki kayık yaptım. (Anneme Mektuplar)
  • -Ama siz ağacı budamıyorsunuz, Selim! Topraktan çıkarıyorsunuz, kökünden kesiyorsunuz. Sen bunu görmüyor anlamıyor musun? Binlerce yıllardan beri bu Toprak da büyümüş, bu toprağa kök salmış ağacı topraktan çıkarıyor, kesiyor, paramparça ediyorsunuz! (O Topraklar Bizimdi)
  • Ramila… Biz beraber geçtik bu yolu. Yolun ucunda kurduğumuz sığınağımızın içerisinde biz beraber bekleyeceğiz sonu. (Biz Beraber Geçtik Bu Yolu)
  • Gözlerinden belliydi, büyük bir kalbi vardı onun. (O Topraklar Bizimdi)
  • Tanrım! Benim halkım nerelerde bırakmadı evlatlarını! .... Yel eskende sallanır ağaç dalları Bizim için haram oldu Kırım yolları (Hatıralarda Cengiz Dağcı)
  • Ben, benden başka bir ben daha taşıyorum kendi içimde. (Yansılar 2)
  • Yurt dediğin en derin aşklardan güçlü... (Regina)
  • Her kazancın bir zararı vardır. (Onlar da İnsandı)
  • Tanrı gelir insana yardıma daima. (Onlar da İnsandı)
  • Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da "Hâtıralardır" (VE) (Yurdunu Kaybeden Adam)
  • “Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da hatıralardır.” (Yurdunu Kaybeden Adam)
  • Elli yıldır gönlümü sevindiren, yüreğimi acıtan; bazı gecelerde, elimde kalem, masamın başında otururken beni ağlatan Kırım. Bir yara oldu Kırım benim için. Durmadan kanayan bir yara oldu. (Hatıralarda Cengiz Dağcı)
  • Nereye gitse hayat ona sırtını çeviriyordu. Nereye gitse hayat onun için anlamsızlaşıyordu. (O Topraklar Bizimdi)
  • Ölüyü tentenin altına yatırmış, sırtına temiz giysiler giydirmiş; saçlarını da bir güzel taramışlar. Oysa kendileri canlıyken renksiz, pis, âdeta ölü bir hayat yaşadıklarından haberleri yok. (Üşüyen Sokak)
  • Tanrım! N'olursun, dünyaya çocuk vermek isteyen ana babayı sen kendi mihrabının önüne çağır; hayatın ne olduğunu onlara anlat. Herşeyden önce onlara hayatın ne olduğunu duyur, Tanrım! (Ölüm ve Korku Günleri)
  • Ok yayda iken tehlikelidir, Kargun! Oksuz yayla nitersin? Hiç. (Genç Temuçin)
  • ... ölüyorduk en mutlu ölümlerle. (Anneme Mektuplar)
  • Bugünü nasılsa atlatırım. Ama yarın… (Üşüyen Sokak)