Germania - Cornelius Tacitus Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Germania kimin eseri? Germania kitabının yazarı kimdir? Germania konusu ve anafikri nedir? Germania kitabı ne anlatıyor? Germania PDF indirme linki var mı? Germania kitabının yazarı Cornelius Tacitus kimdir? İşte Germania kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Cornelius Tacitus

Çevirmen: Mine Sarucan

Yayın Evi: Alfa Yayıncılık

İSBN: 9786051712888

Sayfa Sayısı: 95

Germania Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Daha çok Historiae ve Annales adlı büyük tarih eserleriyle tanınan Romalı ünlü tarihçi ve devlet adamı Cornelius Tacitus’un (İS 56-117) İS 98 yılında kaleme aldığı elinizdeki eser, antikçağda Germania bölgesinde yaşayan halkların, kabile ve kavimlerin kökenini araştırıp yaşadıkları coğrafyanın sınırlarını çizen, ayrıca söz konusu halkların Romalılara yabancı gelen ilginç gündelik yaşam tarzlarını, yeme içme kültürlerini, eğitim anlayışlarını, kısacası bütün gelenek göreneklerini en ince ayrıntılarıyla betimleyen etnografik bir incelemedir. Bu eser sayesinde Roma’nın kendinden olmayan halklara, yani “ötekilere” yaklaşımı, Romalı bir aydının hitabet sanatının incelikleriyle örülü zarif üslubuyla tarihin ölümsüz aynasına yansımıştır.

Germania Alıntıları - Sözleri

  • (…) her tür çarpışmada ilkin gözler pes eder.
  • Yayılıp otururlar, davranışlarındaki uyumsuzluk merak uyandırıcıdır, çünkü bu adamlar tembelliği bu kadar severken sükünetten de bir o kadar nefret ederler.
  • Kan dökerek kazanabilecekleri şeyi alın teri dökerek elde etmeleri onlara yavan ve budalaca gelir.
  • (…) gece güne yol gösterir.
  • Herhangi bir insanı eve kabul etmemek ayıp saylır. Herkes gücü yettiğince görkemli sofralar kurup konuklarını ağırlar. Yemek tükendiğinde, ev sahibi bu kez konuğunun kılavuz ve yol arkadaşı olur, bitişikteki eve davet edilmeksizin giderler, hiç aldırmazlar; orada da aynı samimiyetle ağırlanırlar. Konukseverlik geleneği uyarınca hiç kimse yabancıyı tanıdığından ayırt etmez. Konuk ayrılırken bir şey talep ettiğinde istediğini yerine getirmek adettendir. Konuktan bir şey istemek konusunda da aynı rahatlığı gösterirler. Armağanlar onları mutlu eder, fakat ne verdikleri armağanlardan karşılık beklerler ne de aldıkları armağanlara karşılık verme zorunluluğu hissederler, konuklarıyla aralarındaki ilişkiler çok naziktir.
  • Ayrıca tanrıları duvarlar içine hapsetmenin ya da onları insan suretinde betimlemenin göksel varlıkların yüceliğine yakışmayacağını düşünürler. Ormanları ve koruları kutsal alanlar olarak görürler ve sadece derin bir saygıyla baktıkları bu gizemli varlıklara tanrıların adlarını verirler.
  • Olanca güçle yeniden saldırmak için geriye çekilmeleri korkaklık değil, taktik icabıdır. Sonucu belli olmayan savaşlarda bile kendi askerlerinin cesetlelini alır götürürler. Kalkanını bırakmak en büyük şerefsizliktir, bu yüz kızartıcı suçu işlemiş kişinin dinsel törenlere katılmasına ya da bir toplantıya girmesine izin verilmez. Savaştan kaçanların çoğu bu kara lekeden kendilerini asarak kurtulur.
  • Kişinin ne kadar akrabası varsa, ne kadar yakını varsa yaşlılığında o kadar saygı görür. Çocuksuz olmanın hiçbir değeri yoktur.
  • Cezaların şekli suça göre değişir. Vatan hainleri ve kaçaklar ağaca asılır. Korkaklar, miskinler ve sapıklar balçıklara batırılıp üzerlerine çitler yığılır. Bu cezaların uygulanmasındaki farklılık şunu ima eder: cinayetler cezalandırılırken halka sergilenmelidir, ama kepazelikler gizlenmelidir.
  • Dayılar kız kardeşIerinin çocuklarını, kendi babalarının onları sevdigi kadar sever.

Germania İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yazarın hiç gitmediği Almanların gelenek görenek, inanç ve davranışlarını yazması bir olumsuzluk gibi görünse de, eserde iki bin yıl öncesi Almanlar ve Romalıların ne düşündükleri, inançları ve davranışlarıyla ilgili inanılmaz bilgiler veriliyor. Ayrıca çevirmenin en az kitap kadar değerli son derece açıklayıcı dipnotları da dikkate değer. (Halil Korkmaz)

Roma'nın kuzey istilası ile başlayan süreç, sonradan Germania adı ile anılacak olan Ren Nehri kuzeyindeki kavimleri anlatmaktadır. Dünya tarihinin görebileceği en önemli savaşlardan olan Varus Savaşı ile Roma ilerleyişi Germen Arminius önderliğinde durdurulmuş ve Germania'nın kaderi, günümüz Fransa Gallerininkinden farklı olmuştur. Şimal Ren-Vestfalya'daki Teutoburg Ormanı'nda gerçekleşen bu savaşta Germenler Roma Lejyonları'nı ve General Varus'u tuzağa düşürmüş ve Roma için bir faciaya yol açmışlardır. Bu süreç ile birlikte Roma Germenler ile yakınlık kurmuş kültürlerini, yaşamlarını, eğlencelerini, aşklarını kısaca bütün hallerini görmüş ve onlarla yakından ilgilenmişlerdir. Tacitus da bu eserinde, Barbar olarak görülen Germenleri yakından incelemiş ve Roma'ya tanıtmıştır. (123)

Germania PDF indirme linki var mı?

Cornelius Tacitus - Germania kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Germania PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cornelius Tacitus Kimdir?

MS 56 - 117yılları arasında Roma'da yaşamış hatip, avukat, senatör ve tarihçidir. Roma senatosundaki görevleri, Roma tarihi ve imparatorluğun kuzeyindekiGermanialılar üzerine yazdığı eserleriyle tanınır.

Cornelius Tacitus Kitapları - Eserleri

  • Germania
  • Agricola'nın Hayatı
  • Germania ve Britannia

Cornelius Tacitus Alıntıları - Sözleri

  • "Agricola on üç haziranda Caligula'nın üçüncü konsullüğü sırasında doğdu. Yirmi üç Ağustosda Collega ile Prisctis'un konsüllüğü sırasında elli dört yaşında öldü. Gelecek nesiller ihtimal şahsi görünüşünün nasıl olduğunu bilmek isteyebilirler. Vücudu heybetli olmamakla beraber biçimli idi. Yüzünde hiç bir ihtiras izi görülmüyordu. Sevimlilik okunuyordu. İyi bir insan olduğuna kolayca, büyük bir insan olduğuna isteyerek inanabilirdiniz." (Agricola'nın Hayatı)
  • Herhangi bir insanı eve kabul etmemek ayıp saylır. Herkes gücü yettiğince görkemli sofralar kurup konuklarını ağırlar. Yemek tükendiğinde, ev sahibi bu kez konuğunun kılavuz ve yol arkadaşı olur, bitişikteki eve davet edilmeksizin giderler, hiç aldırmazlar; orada da aynı samimiyetle ağırlanırlar. Konukseverlik geleneği uyarınca hiç kimse yabancıyı tanıdığından ayırt etmez. Konuk ayrılırken bir şey talep ettiğinde istediğini yerine getirmek adettendir. Konuktan bir şey istemek konusunda da aynı rahatlığı gösterirler. Armağanlar onları mutlu eder, fakat ne verdikleri armağanlardan karşılık beklerler ne de aldıkları armağanlara karşılık verme zorunluluğu hissederler, konuklarıyla aralarındaki ilişkiler çok naziktir. (Germania)
  • insanlar iyilikten çok,incitmenin karşılığını vermeye hazırdırlar çünkü minnettarlık bir yüktür,intikam ise bir zevk (Germania ve Britannia)
  • Yayılıp otururlar, davranışlarındaki uyumsuzluk merak uyandırıcıdır, çünkü bu adamlar tembelliği bu kadar severken sükünetten de bir o kadar nefret ederler. (Germania)
  • Dayılar kız kardeşIerinin çocuklarını, kendi babalarının onları sevdigi kadar sever. (Germania)
  • (…) konuşmak ve duymak hakkını bile bizden aldılar. Susmak kadar unutmak da elimizde olsaydı sesimizle birlikte hafızamızı da kaybedecektik. (Agricola'nın Hayatı)
  • "Tarihte okuyoruz ki, Rusticus'un Paetus Thrasea'yı, ve Senecio'nun Helvidiiıs Priscus'u övmesi ölümle cezalanması gereken bir suç sayılmış, yalnız yazanlar değil, kitapları da şiddetli cezadan kurtulmamıştı. Aedilis'ler üç kişilik heyete bu ünlü dahilerin eserlerini Forumda açıkça yakmak için emir verdiler. Onlar bu alevler içinde Roma milletinin sesini, Senatonun hürriyetini, beşerin vicdanını yok edebileceklerini sanıyorlardı. Daha da ileri giderek sanki -hiçbir yerde bir kültür izi bırakmamak istiyorlarmış gibi bütün filozofları kovdular, her türlü marifet erbabını sürgüne yolladılar." (Agricola'nın Hayatı)
  • Olanca güçle yeniden saldırmak için geriye çekilmeleri korkaklık değil, taktik icabıdır. Sonucu belli olmayan savaşlarda bile kendi askerlerinin cesetlelini alır götürürler. Kalkanını bırakmak en büyük şerefsizliktir, bu yüz kızartıcı suçu işlemiş kişinin dinsel törenlere katılmasına ya da bir toplantıya girmesine izin verilmez. Savaştan kaçanların çoğu bu kara lekeden kendilerini asarak kurtulur. (Germania)
  • Ayrıca tanrıları duvarlar içine hapsetmenin ya da onları insan suretinde betimlemenin göksel varlıkların yüceliğine yakışmayacağını düşünürler. Ormanları ve koruları kutsal alanlar olarak görürler ve sadece derin bir saygıyla baktıkları bu gizemli varlıklara tanrıların adlarını verirler. (Germania)
  • Nasıl vücudumuz büyümek için yıllar istiyor, bir an içinde yok oluveriyorsa, aynı suretle dahileri ve onların eserlerini yok etmek var etmekten daha kolay oluyor. Bizzat tembelliğin öyle bir cazibesi var ki yavaş yavaş kendimizi ona kaptırıyoruz, ilkin pek sıkıcı gelen hareketsizlik sonunda sevilmeye başlıyor. (Agricola'nın Hayatı)
  • (…) gece güne yol gösterir. (Germania)
  • Romalılar eşkiyalığa, katilliğe ve soygunculuğa "imparatorluk" adını verir. Savaşlarla ıssız birer çöl haline getirdikleri yerler için konuşurken de "barış getirdik" derler. (Germania ve Britannia)
  • "Bir iki savaşın neticesine bakarak korkmamalıyız. Ümitsizlik bize daha büyük bir cesaret, daha büyük bir azim vermelidir." (Agricola'nın Hayatı)
  • Kişinin ne kadar akrabası varsa, ne kadar yakını varsa yaşlılığında o kadar saygı görür. Çocuksuz olmanın hiçbir değeri yoktur. (Germania)
  • Cezaların şekli suça göre değişir. Vatan hainleri ve kaçaklar ağaca asılır. Korkaklar, miskinler ve sapıklar balçıklara batırılıp üzerlerine çitler yığılır. Bu cezaların uygulanmasındaki farklılık şunu ima eder: cinayetler cezalandırılırken halka sergilenmelidir, ama kepazelikler gizlenmelidir. (Germania)
  • "Tabiat, insanların evlatlarını ve yakınlarını en ziyade sevmesini ister. Çocuklanmız asker diye alınarak uzak diyarlara köleliğe götürülüyor, karılarımız kız kardeşlerimiz düşmanın şehvetinden ırzlarını kurtarabilirlerse dostluk ve misafirseverlik bahanesiyle kirletiliyorlar. Malımızı, servetimizi vergi diye, tarlalarımızı, yıllık mahsulümüzü öşür diye elimizden, alıyorlar. Bedenimiz, ellerimiz, ormanların, bataklıklara içinden yol açmak için hakaretlerle kırbaçlar altında yıpratılıyor." (Agricola'nın Hayatı)
  • Kan dökerek kazanabilecekleri şeyi alın teri dökerek elde etmeleri onlara yavan ve budalaca gelir. (Germania)
  • "Sabrın faydası yok diyorlardı, Biz dişimizı sıktıkça onlar üzerimize daha ağır yükler yüklüyorlar." (Agricola'nın Hayatı)
  • (…) her tür çarpışmada ilkin gözler pes eder. (Germania)
  • "Sevgilerinin karşılıklı olması, birbirlerini saymaları yüzünden her zaman inanılmıyacak kadar iyi geçindiler. Belki evlilik hayatında iyi bir kadın iyi bir kocadan daha fazla takdire layıktır. Ama herhalde geçimsiz bir kadını biz daha çok kabahatli sayarız." (Agricola'nın Hayatı)