Gökbörü’nün İzinde - Ahmet Taşağıl Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gökbörü’nün İzinde kimin eseri? Gökbörü’nün İzinde kitabının yazarı kimdir? Gökbörü’nün İzinde konusu ve anafikri nedir? Gökbörü’nün İzinde kitabı ne anlatıyor? Gökbörü’nün İzinde PDF indirme linki var mı? Gökbörü’nün İzinde kitabının yazarı Ahmet Taşağıl kimdir? İşte Gökbörü’nün İzinde kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Taşağıl
Yayın Evi: Kronik Kitap
İSBN: 9789752430167
Sayfa Sayısı: 336
Gökbörü’nün İzinde Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Onlar varlıklarının anlamını seferde buldular. Nice zamanlar içinde nice mekânlara sahip oldular. Tarifi mümkün olmayan büyüklükteki toprakları bazen ayak sesleriyle bazen de nal sesleriyle aştılar. Kondular, göçtüler… Kurdular, yıkılınca tekrar yaptılar… Hiçbir zaman vazgeçmediler. Ne olacağını değil, daima nasıl olacağını düşündüler. Türkler...
İslam Öncesi Türk Tarihi ve Orta Asya Tarihi alanlarının uzmanı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, tarihin peşinden ve Türklerin izinden gidiyor, engin coğrafyaları adımlıyor, Türklerin gizemli tarihini yeniden yazıyor.
20 yılı aşkın bir zamandır Eski Türklerin adım attığı istisnasız her yere gitmiş ve araştırmalar yapmış olan Ahmet Taşağıl; okuyacağınız sayfalar boyunca sizi bozkırın rüzgârı eşliğinde Altay Dağları'na götürecek. Orhun bölgesinde tüm gizemini dinlerken kendinizi bir anda Çin Seddi'nin Yeşim Taşı Kapısı'ndan girerken bulacaksınız. Hanbalık'ta dinlenip, Pekin'den Doğu Türkistan'a ulaşırken kadim bir tarihi yaşadığınızı fark edeceksiniz. Urumçi, Kaşgar, Fergan ve en sonunda Maveraünnehir derken, Türk tarihinin derinliği karşısında hayret duygunuzu genişleteceksiniz.
Türk isminin kimlere denildiğini, Türklerin nereden geldiklerini, inançlarını, en ilginç geleneklerini, asırlar boyunca taşıdıkları karakteristik özelliklerini, tüm dünyanın imrendiği teşkilatlanma ustalıklarını ve her koşulda nasıl başarılı olabildiklerini tüm boyutlarıyla öğreneceğiniz bu kitapta, kendinizi at sırtında Sibirya, Moğolistan, Kuzey ve Orta Çin, Doğu Türkistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Afganistan topraklarını geçerken hissedeceksiniz. Her detayı görerek ve tekrar yaşayarak...
GÖKBÖRÜ’NÜN İZİNDE: Kadim Türklerin Topraklarında, Ahmet Taşağıl'ın son derece lezzetli üslubuyla adeta bir seyahatname tadında.
Gökbörü’nün İzinde Alıntıları - Sözleri
- Moğolistan özellikle Türk adını ilk kullanan Göktürk kağanlığının sahneye çıktığı yer olması sebebiyle de ayrı bir değer taşır. Bu bölge bünyesinde böylesine önemli bir devleti de barındırmıştır.
- ...Bu boyların binlerce yıl diğer Türk kökenli topluluklardan ayrı yaşamalarına rağmen benliklerini kaybetmemeleri, Eski Türk kültürünün özünde sağlam oluşunun delilidir.
- Türkiye'de İslam öncesi Türk tarihi söz konusu edildiğinde biraz da milli duyguları açığa çıkarılmak istendiğinde iki dağ silsilesi gündeme gelir. Bunlardan biri Tanrı Dağlar'dır diğeri ise Altay Dağları.
- Türk tarihindeki on bilge şahsiyet kimdir diye sorulsa bunlardan birinin Tonyukuk olduğunu söyleyebilirim. Çünkü gerek iç düşmanları gerek düşmanları çok iyi tanımıştır. Bunların işbirliği yapmasını gerekli hamlelerle vaktinden önce engeller.
- ... Gerçekten oradaki kayıtların, Şaman elbiselerinin ve diğer etnografik malzemelerin ilginç şekilde Kızılderili eşyalarına benzediğini gördüm. Rahmetli Servet, bu malzemeleri görünce: "Hocam Kızılderililer kesin Türk hemen yazmalısın." demişti.
- Bir kez daha vurgulayalım ki dağ keçisi kesinlikle Göktürk hanedanı damgası değildir
- Cengiz Han 1277'de büyük batı seferinden döndükten iki yıl sonra ölür. Cenazesi bilinmeyen bir yere defnedilmiştir. Çünkü onu gömen kişilerin tamamı ortadan kaldırılmıştır. Cengiz Han'ın cenazesinin yerini 8 asırdır kimse bilmez.
- Başkent Kızıl'ın kuzeyinde bulunan Turan şehri yakınlarında Arjan kurganı çok meşhurdur. MÖ 700'lere tarihlenmektedir. Burada bulunan eserleri her ne kadar Hint-Avrupalılara bağlama gayreti söz konusu olsa da Türklerin atalarına ait olduğu açıkça anlaşılmıştır.
- Özellikle Hun öncesi, Hun, Gök Türk ve son zamanlarda Kazak mezarlığının aynı alanda bulunması ve birbirini takip etmesi, aynı geleneğin sürmesi; Türk tarihinin derinliği açısından bize birçok şey ifade ediyordu.
- Cengiz Han 1227de büyük batı seferinden döndükten 2 yıl sonra ölür. Cenazesi bilinmeyen bir yere defnedilmiştir. Çünkü onu gömen kişiler tamamen ortadan kaldırılır. Cengiz Han'ın cenazesinin yerini 8 asırdır kimse bilmez.
- Türk tarihinin başlangıcında yani M.Ö 3000'lerde Afanasyevo kültürü söz konusudur ve yaklaşık olarak M.Ö 3300-1700 tarih aralığında değerlendirilmektedir. Bu kültürün merkezi Hakasya topraklarıdır. Daha sonra aynı bölgedeki Andronovo, Karasuk, Tagar Taşık kültürleriyle adım adım Türk tarihini izleriz
- Dede Korkut ya da Korkut Ata; Türk tarihinin ve Türk dünyasının ortak değerlerinden, önemli şahsiyetlerinden biri olarak gösterebileceğimiz, aynı zamanda Türk edebiyatının da sembol isimlerinden biridir.
- Merkezi idare kurmak bozkırlar için çok zor bir iştir ,kimse kimseye bağlanmak istemez
- Türkleri yenemeyen Çinliler, Türk kumandanlarına teslim olmalarını ve teslim olmaları halinde hem öldürülmeyeceklerini hem de onlara yiyecek verileceğini söylerler. Bunun üzerine Türkler teslim olur. Kendileri teslim olmalarına rağmen 54 Göktürk beyi Çin başkentinin doğu meydanında idam edilir.
- Altay Dağları, Güney Sibirya'da Barnaul ve Biysk şehirlerinin güneyinden başlar. Binlerce kilometre kat ettikten sonra Gobi Çölü'nün derinliklerinde biter. Rusya Fedesrayonu, Kazakistan, Moğolistan ve Çin Halk Cumhuriyeti topraklarına dahil olacak genişliktedir.
Gökbörü’nün İzinde İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kadim Türkler: Öntürklerin türediği Afanasyevo ve Andronovo kültürlerinin başladığı topraklar olan Hakasya'dan başlayan macerayı, günümüzde Güney Türkistan olarak bilinen kuzey Afganistan coğrafyasında sonlandıran Taşağıl Hoca, bize el emeği göznuru seyahatnamesini hediye etmiş. Yılların bilgi birikimine, sayısız yolculuk ve gözlem ekleyerek tüm Orta Asya coğrafyasını gezmiş ve atalarımızın ayaklarının değdiği tüm toprakları bize, sanki kendimiz gitmişizcesine betimleyerek anlatmış kitabında. Merv Semerkand, Buhara, Türkistan, Abakan ve daha nice şehirleri; bitkilerini, geçim kaynaklarını, yer altı kaynaklarını, insanlarının etnik kökenlerini ve siyasi geçmişini güzelce harmanlayarak anlatmış. Üstelik o şehirde hüküm süren devletler ve hanlıkların tarihlerini de kısaca iliştirmeyi ihmal etmemiş. Bence orta asya denince akla ilk gelen isim olan Ahmet Taşağıl hocanın ustalık eserlerinden birisi. Türk tarihi ile ilgileniyorsanız ve hatta o coğrafyaya seyahat planlıyorsanız harika bir rehber olabilecek bir kitap. (Mesut Yıldırım)
Dağ taş demeden Türk soyunun olduğu her yeri gezip, yazan büyük kalem...Yalın bir anlatımı var. Önsöze kendisi hakkında yazdıkları insanın idealleri peşinde koşmasının önemini kavratır nitelikte... İçeriği dolu dolu, bıktırmıyor, baymıyor... tarihi sevdiren kitap... (...gece...)
Bu kitaba Değerli Ahmet Hocamızın Türk tarihindeki seyahatnamesi desek pek de yanılmış olmayız. Çünkü; bu kitapta kendinizi tarihimizin derinliklerinde gezerken bulabilirsiniz. Türkler olarak yıllar boyu nereye ayak basmışız, orada ne gibi izler bırakmışız, tarihe nasıl yön vermişiz, ne sebeple göç etmişiz, kimlerle savaşmış, kimlerle anlaşmışız gibi bir çok bilgiyi adım adım takip ederek yılların birikimi ve tecrübesiyle çok detaylı bir şekilde bizlere anlatmış. Tarih okumaktan hoşlananların ilgiyle okuyacağına eminim. Keyifli okumalar dilerim. (Kitabimin.hikayesi)
Gökbörü’nün İzinde PDF indirme linki var mı?
Ahmet Taşağıl - Gökbörü’nün İzinde kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gökbörü’nün İzinde PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ahmet Taşağıl Kimdir?
14-2-1964 tarihinde Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde doğdu. 1975'te İlyasköy İlkokulunu, 1981'de İzmit Mimar Sinan Lisesi'ni bitirdi.
İstanbul üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1985 yılında mezun oldu. Aynı yıl Çince öğrenmek ve Orta Asya Tarihi üzerine araştırmalar yapmak üzere Taiwan'a gitti. Adı geçen ülkede Shih-fan üniversitesinde Çince kurslarına devam ederken, aynı zamanda Cheng-chih üniversitesinin Etnoloji Araştırmaları Enstitüsü'nde ve Tarih Bölümünde ders ve seminerleri takip etti. Bunun yanında dokümantasyon merkezinde Çin kaynaklarından Türk tarihine ait belgeler topladı.
1986 yılının sonunda Türkiye'ye dönüp, İstanbul üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yüksek Lisans öğrenimine başladı. 1988 yılında "Gök-Türk ülkesine Gelen Çinli Elçilerin Raporlarına Göre Gök-Türk / Çin İlişkileri" adlı teziyle master unvanını aldı. Aynı yıl bu enstitüde başladığı doktora çalışmasını 1991'de "Gök-Türkler (542-630)" adlı teziyle tamamlayarak doktor unvanını kazandı.
Bu arada 1987 yılında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığı Mimar Sinan üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalında, 1992'de yardımcı doçentliğe yükseltildi . 1995 yılında Genel Türk Tarihi alanında doçent unvanını kazandı. 2001 yılında profesör oldu.
1997-1998 ve 1999-2000 eğitim-öğretim yıllarında Kazakistan'ın Türkistan şehrindeki Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. çeşitli seminerler ve konferanslar verdiği gibi panel ve sempozyumlara katıldı. Kazakça başta olmak üzere diğer Türk lehçelerini öğrendi. Bu esnada Özbekistan'ın Semerkand, Buhara ve Hive gibi tarihi şehirlerine, yine Güney Kazakistan'da Sır Derya boyundaki tarihi kalıntıların bulunduğu alanlara geziler yaptı. Saha araştırmalarında bulundu. Aynı üniversitede 2001-2002 öğretim yılında Tarih-Felsefe Fakültesi Dekanlığı görevini yürüttü. 2002 yılının Temmuz Ağustos aylarında Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi'nin yürüttüğü Moğolistan Türk Anıtları Projesinde yer aldı.
2004-2005 öğretim yılında Bişkek'te bulunan Kırgızistan Türkiye Manas üniversitesinin Tarih Bölümünde öğretim üyeliğinde bulundu. Aynı üniversitenin Türk Uygarlığı Merkez Müdür yardımcılığını yürüttü. Sosyal Bilimler Dergisi yayın kurulu başkanlığını yaptı.
2007-2008 Mimar Sinan üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı. 2008 yılında Rektör Yardımcılığına atanmıştır. 2009 Nisan ayında ise Tarih Bölümü Başkanlığına atanmıştır.
Halen Mimar Sinan üniversitesi Tarih Bölümü Başkanlığı ve Rektör Yardımcılığı görevini sürdürmektedir.
Çince, İngilizce, Rusça ve Fransızca ile Türk lehçelerinden Kazakça ve Kırgızca'yı bilmektedir.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
Ahmet Taşağıl Kitapları - Eserleri
- Kök Tengri'nin Çocukları
- Gökbörü’nün İzinde
- Bozkırın Kağanlıkları
- Bilge Kağan'ın Vasiyeti
- Bilge Türk Tonyukuk
- Gök-Türkler 1-2-3
- Hunlar
- Türk Model Devleti Gök Türkler
- Eski Türk Boyları
- İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar
- Uygurlar
- Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları
- Türk Bilgeleri
- Gök-Türkler
- Ergenekon'dan Kağanlığa
- Bilge Kağan'ın Vasiyeti
- Orta Asya Türk Tarihi
- İnsanlığın Serüveni
- İslamiyet Öncesi Türkler
- Göktürkler 1
Ahmet Taşağıl Alıntıları - Sözleri
- Atın insan için oynadığı rol, bir savaşçının en önemli yoldaşı olması, öldükten sonra en sevdiği atının kurban edilmesi, ölü ile birlikte gömülmesi çok ilginç bir durumdur. Sağlığında savaşçıya verdiği katkıya işaret ettiği gibi bunu bir şekilde kader arkadaşlığı olarak yorumlamak da mümkündür. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
- "Avrasya bozkırlarının derinliklerinde Orta Asya alanının eski tarihinde yazılı tarihi kaynaklar ışığında bilebildiğimiz kadarıyla ilk kurumsal devlet, Asya Hun İmparatorluğu, diğer adıyla Büyük Hun İmparatorluğudur. " (Hunlar)
- "Tonyukuk zeki oluşu, akıllı yönetimi, stratejik davranışları sayesinde tanınmış bir kişiydi. Özellikle askerî planlamacılığı ön plana çıkıyordu." (Türk Bilgeleri)
- Eski Türk ilinde bu coğrafi mekân, yani ülke toprağı diğer çağdaşı devletlerde olduğu gibi hükümdarın serbestçe kullanabildiği bir arazi parçası değil, korumakla görevli bulunduğu ata yadigârı idi. (Türk Model Devleti Gök Türkler)
- Çin’i en fazla korkutan Kağan Kapgan Kağan (Türk Bilgeleri)
- Tola Irmağı civarında yaşayan Dokuz Oğuz boyları, her ne kadar daha başlangıçta Uygurlara tâbi olsalar da, her an karși çıkıp bağımsızlıklarını ilan edebilirlerdi. Uygur kağanı bunu önlemek için bir kumandanını Ötüken Dağı'na yollayarak orada görevlendirdi. Öte taraftan Basmıllar ve Karluklar maglup edilerek tamamen devlete baglandılar. Kazandığı üst üste başarılar sonucu konumunu iyice güçlendiren Kutlug Bilge Kül Kagan, artık gücünü tamamen kaybederek zayıflamış olan Gök Türk Kağanı Pai-mei'e son darbeyi vurarak onların iki yüzyıllık saltanatına son verdi. Buna ragmen T'ang hanedanı imparatoru Uygur kaganını hala küçük görüyordu. Nitekim sol muhafizları kumandanı gibi bir anlama gelen unvanla taltif etti (745), Son saldından kurtulan Gök Türk hanedan ailesinden gelen 10 bin kişilik grup. Çin'e giderek oradan sığınma istedi. Geri kalanları ise Uygur Kağanlığı'na bağlanmak durumunda kaldı. (Uygurlar)
- Hunların savaş zamanlarında yağmurun yağması en çok çekindikleri konudur. Çünkü, yağmurun yağması ile yaylar işlemez hale geliyordu. Hunlar bu yüzden gece seferlerinde dolunay zamanını beklerlerdi. (Kök Tengri'nin Çocukları)
- Chou-p'an'da Gök-Türkleri durdurmakla vazifeli Ta-hsi Changju'nun ordusu, İşbara'nın yüz bin kişilik ordusunu görür görmez şaşkına dönmüş ve büyük bir korkuya kapılmıştı. Ona yardım etmekle vazifeli dük Yü Ch'ing-tse, takviye kuvvet larak onların yanına gitmeye çekindi. (Gök-Türkler 1-2-3)
- Eski Türkçe anıtlar, o toprakların ilelebed Türk vatanı olarak kalacağı düşüncesinin sonucu meydana getirilmişti. (Bilge Türk Tonyukuk)
- Türk tarihinin başlangıcında yani M.Ö 3000'lerde Afanasyevo kültürü söz konusudur ve yaklaşık olarak M.Ö 3300-1700 tarih aralığında değerlendirilmektedir. Bu kültürün merkezi Hakasya topraklarıdır. Daha sonra aynı bölgedeki Andronovo, Karasuk, Tagar Taşık kültürleriyle adım adım Türk tarihini izleriz (Gökbörü’nün İzinde)
- Orta Asya'da Kao-che boyları Ting-ling'lerin yerini almışlardı. (Eski Türk Boyları)
- Her şeye rağmen Orta Asya'nın geniş bozkırlarında hakim hayvan türü koyundur. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
- Milletine o derece güveniyor ve ebediliğine inanıyordu ki; “Ey Türk! Üstte gök yıkılmaz, altta delinmezse senin devletini, töreni kim bozabilir?” demektedir. (Türk Bilgeleri)
- "Hunların Göğe Ch'eng-li (tengri) dedikleri kut karşılığında ise K'ut'u kullandıkları ifade edilmiştir. Hükümdarlık unvanı Ch'an-yü ise enginlik anlamına gelmektedir. Kısacası hükümdarlarını Gök gibi Engin sonsuz Genişlikte olarak tanımlarlardı." (Türk Bilgeleri)
- 6. Asırda Gök Türkler tarih sahnesine çıkarken Orta Asya 'da yaşayan boyların genel adı Töles olarak beliriyordu... (Eski Türk Boyları)
- Çinliler gibi protokol ve görgü kurallarına uymadıkları belirtilmiştir. En yüksek mevkideki hükümdar da en alt seviyedeki normal vatandaşta beslediği hayvanın etini yer, derisinden elbise yapar, kürkünü kullanırdı (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
- Dünya tarihi hakkında yazılan çoğu kitapta hakları yense de bir şekilde Türklerin Tarihine vurgu yapmak zorundadırlar (Türk Model Devleti Gök Türkler)
- Gök Türk Devleti, bütün Türk Tarihi içinde model devlet olarak kabul edilmelidir. Uygur, Karahanlı, Gazneli, Selçuklu ve Osmanlı devletleri bu model üzerinde yükselmiştir (Türk Model Devleti Gök Türkler)
- Hun kanunlarında bir kişi eğer adam öldürmek maksadıyla bıçağını sıyırırsa idam edilir. Hırsızlık yapanın mallarına el konulur. Bir suçluya hafif bir ceza verilecekse bir uzvu ezilir Ağır ceza verilecekse idam edilirdi. Hapis müddeti on günü geçmezdi. Mahkûmların sayısı ancak, birkaç kişidir. Hun sosyal hayatımı düzenleyen kanunlar, Çin'deki gibi karışık ve zor uygulanır değil, kısa ve kesin hükümlerdi. Cezaların ağır olması caydırıcı gücü ve milletin erdem sahibi olmasını, suçluların sayısının çok az olması sonucunu doğuruyordu. Bu konuyu Çin kaynakları "mahkûmların sayısı ancak birkaç kişidir" ifadesiyle açıklarlar. (Kök Tengri'nin Çocukları)
- Cengiz Han 1277'de büyük batı seferinden döndükten iki yıl sonra ölür. Cenazesi bilinmeyen bir yere defnedilmiştir. Çünkü onu gömen kişilerin tamamı ortadan kaldırılmıştır. Cengiz Han'ın cenazesinin yerini 8 asırdır kimse bilmez. (Gökbörü’nün İzinde)