Gökyüzündeki Mor Bulutlar - Gülten Dayıoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gökyüzündeki Mor Bulutlar kimin eseri? Gökyüzündeki Mor Bulutlar kitabının yazarı kimdir? Gökyüzündeki Mor Bulutlar konusu ve anafikri nedir? Gökyüzündeki Mor Bulutlar kitabı ne anlatıyor? Gökyüzündeki Mor Bulutlar PDF indirme linki var mı? Gökyüzündeki Mor Bulutlar kitabının yazarı Gülten Dayıoğlu kimdir? İşte Gökyüzündeki Mor Bulutlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Gülten Dayıoğlu
Yayın Evi: Altın Kitaplar
İSBN: 9789754054248
Sayfa Sayısı: 191
Gökyüzündeki Mor Bulutlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Romanın konusu, kıtalar arası uçuşlar yapan bir Türk pilotunun Hindistan yolculuğuyla başlar. Binlerce yıl önce Hindistan'da yaşamış olan, Bilge Jambuna Ana'nın cesedi, Himalayalar'da bulunan bir buzul yöresine gömülmüştür. Jambuna Ana, geçmişte ilken insanlara, insanlık ilkelerini öğreten kutsal bir kişidir. Gün gelip de eğer insanlık, eski çağlarda olduğu gibi ilkelleşip yozlaşarak, sevgisizlik ve duyarsızlık hastalığına tutulursa, Jambuna Ruhu, yeniden Dünya'ya gelecektir.
Gökyüzündeki Mor Bulutlar Alıntıları - Sözleri
- Bayım göklerde değil, asfalt üstünde yol alıyorsunuz. Lütfen hız sınırlarını aşmamaya özen gösterelim.
- "İnsanların benlikleri ayrıkotu gibi saran sevgisizlik, bencillik,çıkarcılık, kin, nefret, öfke... mikrop gibi çoğalarak dünyayı kuşattı. İşte bu mikroplar, başta sevgi olmak üzere tüm güzel duyguları, düşünceleri yozlaştırıp çürüterek yok ettiler"
- Yaşam insanlar için çok değerli. Umut ise yaşamın en güçlü desteğidir. Umut insana, ölümün pençesinden kıl payı kurtulma gücü bile veriyor. Yeter ki bunun bilincinde olunsun. Ölümden kurtulan çocuklarla ailelerinin bu uğurda verdiği olağanüstü savaşların bilinmesi topluma yaralı birer ibret dersi olacaktır
- "Yaşam insanlar için çok değerli. Umut ise yaşamın en güçlü desteğidir."
- "Gökkuşağı rengindeki giysiler içinde bir tutam çiçek demetini andıran dostlarının arasına katıldılar".
- İnsanların benlikleri ayrikotu gibi saran sevgisizlik,bencillik,çıkarcılık, kin,nefret,öfke..mikrop gibi çoğalarak dünyayı kuşattı
- Tüm dinlerin, insanları iyiye, güzele, doğru yöneltmek için var olduğuna yürekten inanaıyorlardı.
- Sevgiye gelince, bu duyguyu ne tanıyor ne de tanımlayabiliyorlardı.
- İnsanları sürekli olarak görerek bakmaya, yaşamı ve yaşam kurallarını doğru algılamaya ve en önemlisi, düşünmeye çağırıyordu.
- Gelişigüzel bir yaşam sürdürmenin, insanları acı dolu günlere götüreceğini sezinliyordu.
- “Yazık ki o ilkeler artık günümüzde yok sayılmakta. Korkarım insanlık, adeta başlangıçtaki konumuna dönüyor.”
- Çocukluk yıllarında birbirlerine duydukları saf sevgi, giderek aşka dönüştü.
- Önüne set çekilmiş seller gibi, gençlerin aşkı da engellendikçe büyüdü, coştu taştı.
- Sevgiymiş, kardeşlikmiş, barışmış, doğrulukmuş... bunlar geçmişte kaldı. Bildiğim kadarıyla tümü de işlevini yitirmiş, antika kavramlar. Günümüzde insanları mutlu eden en büyük etken paradır. Okey mi?
- "İnsanların benliklerini ayrıkotu gibi saran sevgisizlik, bencillik, çıkarcılık, kin, nefret, öfke... mikrop gibi çoğalarak dünyayı kuşattı. İşte bu mikroplar, başta sevgi olmak üzere tüm güzel duyguları, düşünceleri yozlaştırıp çürüterek yok ettiler."
Gökyüzündeki Mor Bulutlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu kitap normal de güzel ama kitabın konusu ve bize vermek istediği ders yok. Hüseyin hoca da zaten incelemesinde belirtmiş bende belirtmek isterim. Gülten dayıoğlunun kitaplarında Kültürümüzde hiçbir öğe yok. Bir Türk pilot ve Hintli bir arkadaşı sonradan bulunuyorlar. Yani özlemleri .Türk pilot da ne zaman Hindistana gidince her zaman Tuna dağının üstünden geçiyor. Türkler hintlilere özeniyormuş gibi gösteriyorlar. Bu kitapta önemle belirtmek isterim. Tövbe haşa ama bu kitapta " jambuna ana" yı resmen ALLAH yerine koyuyorlar. Tavsiye edilecek kadar güzel değil ama siz isterseniz bu kitabı okuyabilirsiniz. (Betül Koçak)
Gülten Dayıoğlu “Çocuk Edebiyatının” usta isimlerinden biri… Birçok kitabını sınıf kitaplığına hemen alıp ekliyoruz. Dayıoğlu’nu farklı kılan yönleri çocukların hayal dünyasına etki edecek çok güzel romanlar yazmasıdır. Yazdığı romanların çoğunda çocukların hayal dünyasını zenginleştirecek ögeler bolca yer alıyor. Aynı zamanda insani değerleri çoğu kez güzel bir şekilde anlatıyor. Fakat Dayıoğlu’nun çok kötü bir yönü var. Anlattığı kitaplarda bizim kendi kültürümüzden ögeler çok az, hatta nerdeyse yok. Bazı yerlerde özelikle dili bilmediği hakkında ciddi şüpheler doğuyor. Hatta birçok yerde kendi değerlerine ne kadar yabancı olduğunu görüyoruz. “Tuna’dan Uçan Kuş” kitabı ile ilgili Mehmet Kestal Bey bir inceleme yapmıştı. O kitapta şöyle bir ifade geçiyordu. “Bir sabah, gün doğarken, İstanbul'a vardılar. Limana girerken, minarelerden ezan sesleri yayılıyordu." Yani şu ifadeye bakınca insanın beyni duruyor. Bir yazar yaşadığı topluma bu denli yabancı olamaz ki. Tabi bu sadece bir örnek. Fakat “Mor Bulutlar” kitabında da öyle cümleler vardı ki bu cümlelere Türkçe demeye gönlümüz razı olmuyor. Cümleler sanki yabancı dilden çevrilmiş gibi duruyor. Bize yabancı kalıyor. Kitap boyunca neredeyse kendi kültürümüzden tek bir öge yok. Kitap insani değerleri, insani değerlerin gerekli olduğunu fantastik ögelerle çok güzel şekilde anlatmış. Fakat bunu yaparken tutmuş Hindistan’ın bir efsanesini seçmiş. Sonra bu insani değerleri yerine getirecek insanları da Amerika’dan Çin’den falan seçmiş. Oysa kendi toplumuzda kendi tarihimizde bu değerlerin malzemesi olarak kadar çok şey var ki. Yazar nedense bunlardan hiçbirini kullanmamış. Belki şu söylenebilir yazar farklı bir konu seçmek istemiştir. Ya da o efsaneyi duyunca aklına böyle bir roman yazmak gelmiştir. Fakat bunlara rağmen olayın başkahramanı bir Türk Pilot… Pilot kaybolan insani değerleri tekrar yaşatmak için ülkesinden ayrılıp Amerika’ya gidiyor ancak onların yardımı ile bu değerler insanlığa geri kazandırılıyor. Bir çocuğun ufkuna bence daraltacak bir düşünce yapısı… Dünyaya insanlığı da Amerika’dan gelmesi başka bir saçmalık… Vel hâsıl sınıf kitaplığımızdan çıkarıldı kitap… (Muallim Naci)
2.Bölüm Komşu olan iki cocuk vardı.Bu gençler büyüdü.Bunlar birbirini sevmeye başladı.En sonunda dayanamayıp birbirine itiraf ettiler.Bunlar artık ayrılamayacak hale gelirler.Aileleri öğrendiğinde bunları ayırmaya başlar.İkisini ayrı ayrı odaya kapatırlar.Fakat bu sevgililer pencereden kaçmayı başarır.Sonra birbirinin pencere önüne giderler.İkiside pencereden ayrıldığını anlayınca ormanın yolunu tutar.Beraber şarkı söylerler en son şarkıyı aynı anda söylerler.En sonunda birbirlerini bulurlar.Sonra bir dağı görürler.bu dağa tırmandılar.En sonda bunlar yemek bulamayınca ölümün eşeğine gelirler.Tam ölecekleri zaman avcılar gelir ikisine aslan kükremesi içirir.Bu aslan kükremesi onları canlılaştırdı.Bu avcılar ikisinide kendi yaşadıkları yere götürürler.Bu iki genç evlenirler.Sonra kız hamile kalır.Kız çocuğunu dünyaya getirir.Sonra iki aşık bir şekilde ölürler.iki aşığın çocuğu bir zaman büyür.Tam 25 yaşına gelir.Bu çocuk halasını arar ve bulur. Kız sonra biraz ailesinin yanında kalır.Sonra yine gezintiye çıkar.çocuk gezintiden sonra geri döner.Kendine bir ev yaptırır.Tam 25 yıl o evde kalır.Sonra 125 yaşında hayata veda eder (Busra yildiz)
Gökyüzündeki Mor Bulutlar PDF indirme linki var mı?
Gülten Dayıoğlu - Gökyüzündeki Mor Bulutlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gökyüzündeki Mor Bulutlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Gülten Dayıoğlu Kimdir?
Gülten Dayıoğlu 1935'te Kütahya'nın Emet ilçesinde doğdu. İstanbul'da Atatürk Kız Lisesi'ni bitirdi. Bir süre Hukuk Fakültesi'nde öğrenim gördü. Dışarıdan sınavlara girerek ilkokul öğretmeni oldu. On beş yıllık hizmetten sonra 1977'de istifa etti. Romanlar öyküler radyo ve televizyon oyunları yazdı. 1965'ten beri eğitim ve öğretim sorunlarıyla ilgili görüşlerini Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri ile çeşitli dergilerdeki yazılarıyla dile getiriyor. Daha çok çocuk edebiyatıyla uğraştı. 1963-1971 yıllarında çocuklar için birer hikâyelik yirmi altı küçük kitap yayınladı. Altı-dokuz yaş grubu için 20 kitaplık "Ece ile Yüce" isimli bir de dizi hazırladı. ÖDÜLLERİ: 1965 Yunus Nadi Yarışması Öykü Ödülü ikinciliği Döl ile 1974 Arkın Çocuk Edebiyatı Yarışması armağanı 1987 Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Ödülü Gül Gelin adlı öyküyle 1987 Kültür ve Turizm Bakanlığı Çocuk Edebiyatı Ödülü Kafdağının Ardına Yolculuk ile 1989 İzmir Büyükşehir Belediyesi Çocuk Romanı Ödülü Parpat Dağının Esrarı ile 1990 Altın Kitap Ödülü ESERLERİ: ÖYKÜ: Döl (1970) Geride Kalanlar (1975) Geriye Dönenler (1986) ÇOCUK KİTAPLARI: ROMAN: Fadiş (1971) Dört Kardeştiler (1971) Sunanın Serçeleri (1974) Yurdumu Özledim (1977) Ben Büyüyünce (1979) Dünya Çocukların Olsa (1981) Ölümsüz Ece (1985) Kafdağının Ardına Yolculuk (1987) Parpat Dağının Esrarı (1989) Midas Kartalının Gözleri (1991) Tunadan Uçan Kuş (1992) Yeşil Kiraz (1992) ÖYKÜ: Uçan Motor (1965) Kırmızı Bisikletin Binicisi (1965) Leylek Karda Kaldı (1979) Şenlik Günü (1983) Kır Gezisi (1983) Azat Kuşu (1984) Deli Bey (1984) Kumluktaki Yavru Martı (1984) Sıcak Ekmek (1984) Uçurtma (1984) Neşeli Boyacı (1988) Küskün Ayıcık (1989) Yaşanmış Hayvan Öyküleri I-II (1991) Leylek Karda Kaldı (1991) BİLİMKURGU: Akıllı Pireler (1982) Işın Çağı Çocukları (1987) GEZİ: Bambaşka Bir Ülke Amerikaya Yolculuk (1990) Efsaneler Ülkesi Çine Yolculuk (1990) Kangurular Ülkesi Avustralyaya Yolculuk (1991) Doğal Güzellikler Ülkesi Kenyaya Yolculuk (1993)
http://www.gultendayioglu.com/
Gülten Dayıoğlu Kitapları - Eserleri
- Yeşil Kiraz 1
- Fadiş
- Mo'nun Gizemi
- Sekizinci Renk
- Dört Kardeştiler
- Suna'nın Serçeleri
- Yeşil Kiraz 2
- Ölümsüz Ece
- Gökyüzündeki Mor Bulutlar
- Işın Çağı Çocukları
- Mo'nun Gizemi 2 - Otran
- Ben Büyüyünce
- Midos Kartalı'nın Gözleri
- Tuna'dan Uçan Kuş
- Ganga
- Yurdumu Özledim
- Parbat Dağı'nın Esrarı
- Akıllı Pireler
- Mo'nun Gizemi 3 - İkizler
- Dünya Çocukların Olsa
- Yada’nın Gizilgücü
- Alacakaranlık Kuşları
- Sıcak Ekmek
- Kafdağı'nın Ardına Yolculuk
- Kıyamet Çiçekleri
- Uçurtma
- Geride Kalanlar
- Kır Gezisi
- Okyanuslar Ötesine Yolculuk
- Neşeli Boyacı
- Azat Kuşu
- Yaşanmış Hayvan Öyküleri 1
- Kırmızı Bisiklet
- Mısır'a Yolculuk
- Deli Bey
- Bambaşka Bir Ülke Amerika'ya Yolculuk
- Gizemli Güvercin
- Geriye Dönenler
- Kumluktaki Yavru Martı
- Hindistan'a Yolculuk ve Nepal Gezisi
- Uçan Motor
- Şenlik Günü
- Kayıplara Karışmak
- Efsaneler Ülkesi Çin'e Yolculuk
- Küskün Ayıcık
- Yoksa Sen misin?
- Meksika'ya Yolculuk
- Kenya'ya Yolculuk
- Yaşanmış Hayvan Öyküleri 2
- Mo'nun Gizemi 1
- Cambaz Parası
- Kangurular Ülkesi Avustralya'ya Yolculuk
- Yaşadıklarım ve Düşlediklerim
- Gizemli Buzullar Kıtası Antarktika ve Patagonya'ya Yolculuk
- Akgüvercin İle Yeşilsalkım'ın Aşkı
- Yalan Üç Ayaklıdır
- Güney Pasifik Adaları'na Yolculuk
- Damdaki Korkuluklar
- Ece, Yüce ile Nasıl Baş Edecek?
- Leylek Karda Kaldı
- Kangurular Ülkesi Avustralya’ya Yolculuk
- Ece Okula Başladı
- Mo'nun Gizemi 2
- Ece Abla Oluyor
- Ah Şu Televizyon
- Ablalar Yaramazlık Yapar mı?
- Ece'den Mektup Geldi
- Yada'nın Gizilgücü
- Yaşanmış Hayvan Öyküleri 3
- Ece Kümese Girip Bitlendi
- Duvardaki Gölgeler
- Kıskanç Bebekler
- Ay Dede Kime Gülümsüyor?
- Yüce Kim Biliyor musunuz?
- Minik Fide Çiçek Açtı
- Ece'nin Çorapları Çok Gülünç
- Çok Gülünç Bir Şey Oldu
- Ece'nin Turist Arkadaşları
- Ece'nin Kardeşi Doğdu
- Ece Yazar Olmak İstiyor
- Annem Beni Sevmiyor mu?
- Anneler Çocuklarını Çok Sever
- A Takımı - İz Sürmeyi Öğreniyor
- Yüce Nasıl Kanatlandı?
- Yanardağın Yankısı
- A Takımı-Köpek Otelinde Dönen Dolaplar
- A Takımı Doğuyor
- A Takımı / Koş Cılızım Koş
- A Takımı-Cılızımın Başı Dertte
- A Takımı - Çokbilmiş Kahraman Oluyor
- A Takımı - Kayıp Çocuğun Peşinde
- A Takımı - Sibiryalı Kurnaz Tilki ile Karabey
- A Takımı ile Veda Şenliği
- A Takımı - Astronot Köpek Laika'nın Anısına
Gülten Dayıoğlu Alıntıları - Sözleri
- Çılgınca savaş tutkularına kapılarak, yaşam kaynakları olan dünyayı, yakıp yıktılar. Kavurup kül ettiler. Artık insanoğluna dünya haram. Açlıktan birbirimizi yemeğe kalkışmadan, onurla ölebilirsek ne mutlu bize!.. (Işın Çağı Çocukları)
- Kitap okuyan insanın düş kurma ve yaratı gücü artıyor. Bu özellik de insanı başarıya götürüyor. (Mo'nun Gizemi)
- "Koskoca ülkede tek başına tutsak kalmış gibiydi." (Yurdumu Özledim)
- Eğer insanlara insan sevgisi öğretilebilseydi, uluslar, birbirleriyle savaşmaz, tersine tüm güçlerini birleştirerek, doğanın yıkıcı güçlerine, açlığa ve hastalıklara karşı kendilerini savunma yolları ararlardı. (Kumluktaki Yavru Martı)
- “Herkes, yaşamını sürdürmek için bir yol seçmişti. Yaşamak güzel. Güçlü bir amaç için çalışmak, yaşamı daha da güzelleştirmiyor.” (Fadiş)
- "Onu çok özlüyorum.." (Ece'den Mektup Geldi)
- “...Umut garibin ekmeğine katık...” (Geriye Dönenler)
- Başını yana çevirerek gözlerini kaçırdın benden.Belki parası yoktur,diye geçirdim içimden.Seni utandırmamak için çabucak geçip gittim (Cambaz Parası)
- Bu kuşlar geçmişte, çok uzun yıllar yeryüzünde yaşamışlar. Sonra soyları tükenmiş. (Yaşadıklarım ve Düşlediklerim)
- "Dünya büyük, üstelik üzerinde hepimize yer var. Canlılar birbirlerinin yaşam ortamlarına göz dikip savaşmazlarsa, dünyada rahat rahat yaşanabilir." (Yurdumu Özledim)
- İnsanoğlu evrendeki varlıklara şunu yapar bunu eder, diye yakınıp duruyoruz. İnsanoğlunun insanoğluna yaptıklarını bilseniz, yakınmak şöyle dursun, dünyalı olmaktan utanç duyar, insanlarla iç içe ve onların kanlarıyla beslenerek yaşadığınız için yerin dibine geçerdiniz. (Akıllı Pireler)
- İnsanlar, insanlık dışı eylemleriyle yazık ki, doğa ve öteki canlılar karşısında saygınlıklarını yitirdiler. (Mo'nun Gizemi 2 - Otran)
- (...) Nine telâşla atıldı. "Kalk da azıcık su iç. Korkudan sütün kaçmaya kalkar. Sonra hemen oğlanı emzir. Lohusa odası tekin değildir derler... Şeytan, lohusanın çevresinde kırk gün dolanırmış." Şerife Gelin kuşkuyla sordu. "Neden?" "Yeni doğan insan yavrusunu kıskandığı için besbelli. Doğana ve doğurana kötülük etmek için fırsat kollarmış. Öyle derler büyüklerimiz." (Ben Büyüyünce)
- Yüreklerimiz bile makineleşti. (Dünya Çocukların Olsa)
- Selim, neye uğradığını anlayamamıştım.Acı içinde çırpınarak bağırmaya başladı: _Anneanneciğim yetiş! Yanıyorum yetiş! (Uçan Motor)
- Uçsuz bucaksız denizin ortasında, yerle gök arasında kalmış iki insanın yakarışlarını ancak Tanrı duyabilirdi. (Suna'nın Serçeleri)
- En sevinçli ânında bile, içinin derinliklerinde bir tedirginlik beliriyordu. (Dört Kardeştiler)
- Öfkelenirsen, yenilirsin. (Yeşil Kiraz 2)
- "Bilgi akışını böldün." (Yoksa Sen misin?)
- "Dert girmeye görsün insanın içine." (Geride Kalanlar)