Gölge - İsmail Güzelsoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Gölge kimin eseri? Gölge kitabının yazarı kimdir? Gölge konusu ve anafikri nedir? Gölge kitabı ne anlatıyor? Gölge PDF indirme linki var mı? Gölge kitabının yazarı İsmail Güzelsoy kimdir? İşte Gölge kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: İsmail Güzelsoy

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050936698

Sayfa Sayısı: 296

Gölge Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hikayemiz namusumuzdur…

Gölgen hep yanımda olacak... Herkesin gizli bir şarkısı vardır, ömrünce içinde taşır, bazen öyle derine gömer ki zamanla kendi de unutur onu. Ta ki aynı şarkıyla sarhoş olan biriyle rastlaşana kadar. Biz aynı şarkıyla kederlenmiş, ağlamışız bir zaman. Sana o yüzden inandım. Biliyorum, başka bir zamanda söylenmiş –söylenecek ya da söylenmekte olan– şarkıyla, birbirini tanımadan birlikte dans eden insanlarız. Yüzünü göremiyorum, gözlerim gözlerine değmeden konuşuyorum, bunu hiç sevmiyorum ama buraya kadar ulaştığına göre iyi biri olmalısın. Neden seninle hikâyemi paylaşmam gerektiğini bilmiyorum ama istediğini yapacak, hatırlayabildiğim her şeyi anlatacağım şimdi. Anlamak için acele etme. Bazı şeyleri anlamadan da severiz ya. İnsanları mesela... Aşk başka ne ki?

İstanbul semalarında iki minare arasına gerilmiş ipte yürüyen bir çocuk ve bir maymun... İki can dostu... Oradan şehri seyrediyorlar... Aşkı, günahı, ölümü boynuna kolye gibi asmış İstanbul’u... Şehrin hikayesi bir zaman sonra onların hikâyesi olacak çünkü...

Edebiyatımızın en güçlü seslerinden olan İsmail Güzelsoy Gölge ile yazarlık serüveninde doruğa ulaşıyor... Aşk var bu romanda. Şefkat var. Ölümsüzlük peşinde gizemli bir cemiyet. Rüyaların dilini çözmeye çalışan insanlar.

Ve ölümün bile sona erdiremediği bir dostluk...

Gölge Alıntıları - Sözleri

  • Bazı hayatlar yanlış anlamadır.
  • Ömrümüzün bir türlü dinmeyen pişmanlıkları yüzünden, gözpınarlarımızdan takatsizce süzülen o sıvıdan daha keskin bir zehir var mı ki? Panzehri olmayan tek zehirdir gözyaşı. Çünkü o içimizden gelir.
  • Hangi günahın bedeli bu sence?
  • Bir insanın bu âleme gelişi bir mucize ama gidişi kahır, sefalet.
  • "İki kişi aynı rüyayı görürse o artık bir gerçektir."
  • İnsanın en büyük laneti, yaşadığı zamanların güzelliğini onları kaybedince anlıyor oluşudur. Karşımıza bir bilge çıksa ve bize o anda yaşadığımız şeyin saf mutluluk olduğunu söyleseydi ya! Ah bir de ona inanacak kadar saf olabilseydik.
  • Aşk bu değil mi, bilmek...Onu bilmek istiyorsun değil mi?
  • ...okumadığın sayfalar yaşanmadan geçen günler gibidir, geri gelmezler bir daha. Sen dönüp aynı sayfaya bakarım zannedersin ama her sayfa kendi zamanında bir seferliğine bir şey fısıldar insana.
  • Bir gönül dostu, bir yaren, arkadaş, sevgili bilmeden yaşar gidersen yıldızları yan yana dizerek, bu dünyaya düşmenin açtığı yarayı unutursun. Benim yaralarım hiç iyileşmedi, ya onlar bana alıştı ya ben onları bir süreliğine unuttum.
  • "İlk görüşte aşk diye bir şey olmaz, çünkü aşk görmemeyi seçmektir"
  • Bir insan yalnızca düşünerek hayatına son verebilir miydi?
  • "Okumadığın sayfalar yaşanmadan geçen günler gibidir, geri gelmezler bir daha.."
  • Bir insan yaşayacağı hayattan zevk almayı arzuluyorsa geleceğe kör kalmayı tercih etmeli.
  • "Aşk birden gelecek, serseri bir kurşun gibi yakacak canını."
  • Rüyada yaşanan hiçbir acı hayattaki kadar ağır olmuyor.

Gölge İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Elimde çok vakit geçirdi ama bitirmeye kıyamadım ki. Yine çok sıcak ama sert bir anlatıyla karşılaşıyoruz "Gölge"de. Mahya, kitabın konusunun sadece gölgesi. Bir bisturinin hikayesi bu belki de. Dostluğun, vefanın, aşkın, ölüme gözü kapalı gidenlerin, hiç yoluna ölenlerin, masumların hikayesi. Kimsenin "kötü" olmadığı ama birine zarar vermek için kötü olmanın gerekmediğini anlatan bir hikaye. Yine "büyüklere masal". (Gamze gamze)

İnsanları rüyasına çağırabilme yeteneği ile dünyaya gelen, evlatlık olarak verildiği gecekonduda ip üzerinde büyüyen ve "mecburen" ip cambazı olan bir çocukla, insanoğlunun hışmına uğramış yavru bir maymunun dostluğu, yoldaşlığı, beraber yaşadıkları maceralar Osmanlı dönemindeki İstanbul manzaraları eşliğinde büyülü gerçeklik ve fabl tarzında anlatılmış... Fenni Sihirler serisi, birbirinden bağımsız kurgularıyla üç kitaptan oluşuyor. Gölge serinin ikinci kitabı. Her kitapta diğer kurguların kahramanlarına kitabın bütünlüğünü bozmadan gizemli göndermeler yapılıyor. Okuma keyfinizi ve hayal gücünüzü arşa çıkaracak müthiş bir seri... (Özlem NURKAYA)

“Bir şarkıyı dinlerken aynı şeyleri hissetmek kucaklaşmadır.” Kucaklaşan gerçek dostluğu, iki öksüz canı, bir maymunla bir çocuğu bir ağıtta birleştiren, bazen gülümseten bazen de gözlerimden süzülen damlalara engel olamadığım, Osmanlı Dönemi’nden bir İstanbul romanı. İstanbul romanı dediysem sıradan bir kurgudan bahsetmiyorum. İlk cümleleriyle içine çekiyor, yavaşça yükselerek en üst seviyede son buluyor. Gel sana bir hikaye anlatıcam diyor İsmail Güzelsoy, oturduğu koltuğun karşısını işaret ederek, geçip oturuyorsun ve gözlerini kırpmadan dinliyorsun hikayesini. Şiir gibi cümleler, masalsı bir anlatım – tabi en önemlisi her masalın perde arkasında “gölge” gibi gizlenen gerçeklikler- masalsılığını taçlandıran çizimler… İstanbul semalarında yürütüyor bizi, Osmanlı Dönemi meydan tabloları can buluyor gözlerimizin önünde. Bazen de canlanan hareket eden o figürler yavaşlayıp donuyor tablo oluyor yeniden, kısacası Güzelsoy zamanla oyun oynuyor. Yeni bir terimle tanıştırıyor bizi; Ruyabaz. Merak ediyorsun ne anlama geldiğini ama bunu öngörerek diyor ki en başında: “Anlamak için acele etme. Bazı şeyleri anlamadan da severiz ya. İnsanları mesela… Aşk başka ne ki?” Tabi aşk da var hikayesinde onun haberini de vermiş oluyor. Bir ipte iki canbazın oynayabileceğini gösteriyor mesela saflıkla temizlikle bunun nasıl gerçek olabileceğini. Güveni, gerçek dostluk kavramının nasıl olabildiğini ve insanların nasıl kirlendiklerini. Kehanet oyunlarını, onlara kapılanların pişmanlıklarını anlatıyor. Bilimle hurafe, sevinç ve hüzün, gerçek ve rüya bir araya geliyor. Dili ve üslubuna gelirsek, eski ve yeni kelimeler öyle uyumlu ki, Osmanlıca kelimelerin içinde dikkati dağılıp sıkılan beni bile yola getiriyor. İlerde yaşanacak olayla ilgili küçük bir anektod verdikten sonra hikayesine kaldığı yerden devam etmesiyle heyecan ve merak eksilmeyen öğelerden biri haline geliyor. Okurken ve okuduktan sonra gördüğüm üzere yazar tarihte yaşanan olaylardan da bahsediyor. Hikayenin başlangıcında da bunu görmek mümkün. Çocuk kahramanımızla maymun dostu Leylifer’in bu kalp ısıtan hikayesi yazarın, tarihçi Reşat Ekrem Koşu’nun maymunların 16. asırda idam edildiğine dair anlattığı olaydan esinlenmesiyle ortaya çıkmış aslında. Olayın iç karartıcılığı yanında bir hikayeye konu olması ne de güzel olmuş. Kitabım işaretlenmiş cümlelerle doldu, her biri birbirinden anlamlı olan bu cümlelerin hangilerini alıntı olarak paylaşacağımı bilemedim kararsızlık yaşadım çoğu zaman. Kitap bittikten sonra da uzun bir süre etkisinde kaldığım son paragraflarını okudum, derleyip toplamaya çalıştım, ne yazsam, nereden başlasam da hakkını verebilsem diye düşündüm. Bilmiyorum hakkını verebildim mi ama diyorum ki siz iyisi mi alın okuyun mutlaka bu kitabı. -Son olarak bir noktaya daha değinmek istiyorum, maalesef o da kitabın dikkat çeken ilk unsuru olan kitap kapağı. Maalesef diyorum çünkü kapak o kadar ürkütücü ki, Doğan Kitap’ın neden böyle bir tercihte bulunduğunu henüz anlayabilmiş değilim. Kitabı çok merak etmeme rağmen ben bile sorun yaşadım bu konuda. Kendimi sayfaların içine kaptırmış olsam bile yine de bir yanımı rahatsız eden bu duruma en sonunda kitabı kaplayarak çare buldum. Kitabı okumayanlar için şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki içinde bulunan çizimlere bakarak karar vermeniz çok daha doğru bir yöne sürükleyecektir kararınızı.- Keyifli okumalar. (Kıvılcım Y.)

Gölge PDF indirme linki var mı?

İsmail Güzelsoy - Gölge kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gölge PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmail Güzelsoy Kimdir?

1963’te, Iğdır’da doğdu. 9 yaşında ailesiyle İstanbul, Gaziosmanpaşa’ya taşındıktan sonra tek başına tekrar Iğdır’a dönerek ilkokulu orada bitirdi. Ortaokul yıllarında Karagümrük’e taşındı, aynı dönemde Cağaloğlu’nda mücellithane ve matbaalarda çalıştı. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi, İletişim Fakültesi’nde eğitim gördü. Üçüncü yılında, dönemin eğitim koşullarına uyum sağlayamayacağına karar verip İsveç’e gitti, orada İsveç edebiyatı üzerine çalıştı. 1987 yılında yeniden İstanbul’a gelerek İsveççe ve İngilizce rehberliğe başladı. Rehberlik yaptığı yıllarda çeşitli dergi ve gazetelerde öykü, makale ve röportajlar yayımladı. Anadolu’da rehberlik yaparken karşılaştığı olay, insan ve kültürel dokunun esiniyle, sonraki yıllarda yazacağı romanların omurgasını oluşturan notlar, öyküler biriktirdi. 1999 yılından itibaren, gezileri sırasında biriktirdiği notları elden geçirip kurgusal bir bütünlük içinde bunları yeniden biçimlendirmeye karar verdi. Bugün yayımladığı romanların büyük bölümü o dönem çalışmalarının bir ürünüdür. İlk kitabı Seni Seziyorum’daki öyküler de bu defterlerde biriken notların işlenmesinden ortaya çıkmıştır. Bu ilk kitaptan sonra romanlarını yayımlamaya başladı. Genelde birbirine göndermeleri olan, farklı okumalara olanak tanıyan, çok katmanlı romanların çoğu rehberlik zamanında yaptığı çalışmaların yeniden ele alınışıyla biçimlenmiştir. İsmail Güzelsoy ayrıca rehberlik yıllarında, bir rehberin gezi sırasında anlattıklarını derleyerek iki ciltlik İstanbul’un Gezi Rehberi’ni yayımlamıştır. Kitab-ı Mukadder, Ruh Hastası, Sincap, Rukas, İyi Yolculuklar, Değil Efendi’nin Renk ve Korku Meselleri, Çıt Yok, Saf, Değmez, Gölge ve Hatırla isimli romanları vardır.

İsmail Güzelsoy Kitapları - Eserleri

  • Değmez
  • Gölge
  • Hatırla
  • Öksüz Ağaçların Çobanı
  • Kıpırdamıyoruz
  • Süslü Hatıralar Sahnesi
  • Sincap
  • Değil Efendi'nin Renk ve Korku Meselleri
  • Çıt Yok
  • Rukas
  • İyi Yolculuklar
  • Saf
  • Ruh Hastası
  • Seni Seziyorum / Kitab-ı Mukadder
  • İstanbul'un Gezi Rehberi .
  • İstanbul'un Gezi Rehberi

İsmail Güzelsoy Alıntıları - Sözleri

  • Rüyada yaşanan hiçbir acı hayattaki kadar ağır olmuyor. (Gölge)
  • İnsanın söyleyeceği son şiirdir ağlamak. (Değmez)
  • Bir gönül dostu, bir yaren, arkadaş, sevgili bilmeden yaşar gidersen yıldızları yan yana dizerek, bu dünyaya düşmenin açtığı yarayı unutursun. Benim yaralarım hiç iyileşmedi, ya onlar bana alıştı ya ben onları bir süreliğine unuttum. (Gölge)
  • Bir insana sarılma ihtiyacı duyduğun oldu mu hiç? Bu çok susamaya benzeyen birinin yaşadığı karşı konulmaz bir duyguya benzer.. (Rukas)
  • Her zaman kaybedecektik ama yine de kalkıp sokakta dans edecek gücü bulacaktık kendimizde. Çünkü sokaklarda dans etmediğimiz zaman oraya kan akıyor, ateş yağıyordu. (Hatırla)
  • Güzel bir rüyan var diye hayatını uykuda geçiremezsin. (Değmez)
  • İnsanın en büyük laneti, yaşadığı zamanların güzelliğini onları kaybedince anlıyor oluşudur. Karşımıza bir bilge çıksa ve bize o anda yaşadığımız şeyin saf mutluluk olduğunu söyleseydi ya! Ah bir de ona inanacak kadar saf olabilseydik. (Gölge)
  • Dedim, “Ruhuma yuvalık edemeyecek kadar yaralandı bedenim. Bunca derin yara birleşince bir ölüm eder artık, siz gidin, beni beklemeyin." (Hatırla)
  • Hayat... geometrisi sağlam bir kaostur. (Rukas)
  • "Ah hafıza, dünyanın en ağır yüküsün sen. Kaybettiklerimizi hatırlayabilmemiz ne güze lanetimizdir. " (Sincap)
  • Hüner kendiliğinden gelmez. (Rukas)
  • "... Sorularını gerecek çarmıh bulamayınca o gün Gövdemde bir çarmıh gördün ...." (Sincap)
  • Sana her şeyimi vermek istemiştim. Sevmeyi tarif ediyorum, farkındasın değil mi? (Öksüz Ağaçların Çobanı)
  • Binlerce suçsuz aydın hukuksuz bir şekilde aşağılandı, baskı altında tutuldu, öldürüldü, onur kırıcı davranışlara, işkenceye maruz kaldı, hapislerde yattı, takibe alındı, hiçbir şey yazıp çizemeyecek hale geldi, yurdundan sürüldü ve susturuldu. Bugüne kadar kimse bu insanlardan özür dilemedi. (Sincap)
  • "'Neden bazı insanlar içimize işler bizim' diye düşündü." (Değil Efendi'nin Renk ve Korku Meselleri)
  • Liderler neden çatık kaşlı olur biliyor musun? Yonetilenlere sucluluk duygusu vermek icin. (Ruh Hastası)
  • Hareket etmeyen bir nesnenin güzelliği yalnızca ona bakanın ışığıdır.  (Hatırla)
  • İnsafsız olmazsan insafa muhtaç olursun. (Kıpırdamıyoruz)
  • "Başa dönmek, geçilen yolu beyhude kılmaz." (Hatırla)
  • Biz de silinip gidiyoruz işte. Birbirimizi o kadar tutkuyla sevmemize rağmen. (Öksüz Ağaçların Çobanı)