Gönül Öyküleri - Guy de Maupassant Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gönül Öyküleri kimin eseri? Gönül Öyküleri kitabının yazarı kimdir? Gönül Öyküleri konusu ve anafikri nedir? Gönül Öyküleri kitabı ne anlatıyor? Gönül Öyküleri PDF indirme linki var mı? Gönül Öyküleri kitabının yazarı Guy de Maupassant kimdir? İşte Gönül Öyküleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Guy de Maupassant
Çevirmen: Haluk Erdemol
Yayın Evi: Alakarga Sanat Yayınları
İSBN: 9786055182502
Sayfa Sayısı: 95
Gönül Öyküleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Guy de Maupassant, dünyada öykü denince akla ilk gelen isimlerden biri. Anton Çehov la birlikte klasik dönem edebiyatının özellikle öyküde üzerinde en çok konuşulan, en etkili yazarı.
Haluk Erdemol un seçtiği, çevirdiği ve yayına hazırladığı bu Maupassant öykülerinin bir özelliği var. Erdemol, aşk hikayelerine ayrı bir ruh veren, aşkı o döneme göre başka bir gözle gören, tanımlayan ve anlatan yazarın kaleminden çıkmış en güzel aşk, gönül öykülerini seçmiş bu kitap için.
Okuyunca, bugün bile ne kadar çağdaş, eşitlikçi, yalın, çarpıcı öyküler olduğunu göreceksiniz, Gönül Öyküleri’nin...
Gönül Öyküleri Alıntıları - Sözleri
- Sonbaharda ölen sinekler gibiyiz bu dünyada.
- . Evet, aşk hayattaki tek iyi şeydir; ve çoğu zaman imkansızı bekleyerek boşa harcarız. ...
- ...Bir kadın sizi seviyor; konuştuğunda bir neşe seli akıyor sesinde. Ve o sevgili kadın birden yok oluyor. Düşünün; sonsuza dek yitip gidiyor, ölüyor. Bu sözcüğü anlıyor musunuz? Artık yok, asla, asla var olmayacak. O gözler artık hiçbir şeye bakmayacak, o ses hiçbir zaman sözcüklere yansımayacak. Onunki gibi bir yüz bir daha gelmeyecek dünyaya. Asla, asla! Heykeller ve kalıplar yapılarak aynı çizgi ve biçimler korunabilir. Fakat o beden ve yüz bir daha asla bu dünyada var olmayacak. Bundan da öte, o biricik kadın gelecekteki kadınların arasında yer almayacak. Böyle bir olasılığı düşünmek çıldırtıyor insanı.
- Ters adam tersinden kalkar.
- İnsan nasıl da yanılıyordu yaşamda!
- Bağlandım mı bağlanıyorum, hepsi bu.
- Biz kadınlar o kadar zayıfız ki sizden daha kolay yitiriyoruz aklımızı. Bir kez düştük mü, gittikçe dibe, daha dibe batıyoruz.
- Aklınızı kaçırmışsınız bugün!
Gönül Öyküleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Guy De Maupassant - Gönül Öyküleri: Başka kitaplara da devam ettiğim için arada unutulmuş gibi olmuştu. 95 sayfalık ve bir oturuşta okunabilecek bir hacimde aslında. Çok genç bir şekilde hayatını kaybetmiş bir yazar. (43 yaşındayken) Tolstoy'un övgüsüne de mazhar olmuş bir kısaöykü yazarı. Altı adet roman denemesi de mevcutmuş. Ancak üç yüzün üzerinde de kısa öykü yazmış, hem de sadece on bir yılda. Öykülerinde Çehov tarzına benzerlik buldum. Aşkın tüm coşkusuyla yaşandığı sıradışı örnekleri bu seçkide bulmak mümkün. Okuyacağınız bu seçki hikâyeler, Yaşadığı yüzyılın Fransa'sındaki bakış açıları ve ahlâk değerlerini ayırd edip birçok konuda şaşırmamıza da sebep oluyor. Hikâyelerin içerikleri, bazı yönleriyle Poe'yu, bazı yönleriyle de Sade'ı anımsattı bana. Sade ve kolay anlaşılır bir dili var. Ayrıca yazıyı güçlü betimlemelere boğarak sıkıcı hale dönüşmekten kurtaran bir üslûba sahip. Kontrol edemediği aşırı ölüm korkusu ve akıl sağlığını bozup neredeyse delirerek ölmesine kadar ulaşan sanrıları arasında, son birkaç yılında, sürekli biçimde görünmez bir varlıkla birlikte yaşadığı iddiası da mevcut. Hikayeleri, diğer eserlerini de gözden geçirmek lüzumunu hissettirdi bana. (Zeibek Tenhauser)
Bu kitaptaki aşk öyküleri bana biraz garip geldi.İnsanlarının dürüstlüğündeki şüphelerimi artırır nitelikteki yasak aşk ilişkileri ne kadar hoşuma gitmesede aşklarına sadakat ve bağlılıkları etkileyiciydi. Maupassant’ın anlatımını inceleme olanağı bulmuş oldum ve hikayelerin sonlarında çok abartılı olmamakla beraber “nasıl ya” diye küçük hayretlere düştüklerimde oldu.. (OkuyanRuh)
Gönül öyküleri toplam 11 kısa öyküden oluşan bir kitap. Her öykü adı üstünde aşk ile alakalı. Genel olarak yasak aşk işlenmiş ki çoğunlukla evli kadının aşkı var. Fransız edebiyatında sık rastlanan bir olay farklı farklı öykülere sindirilmiş. Genel itibariyle güzel, rahat bir okuma oldu. (Kemal Altun)
Gönül Öyküleri PDF indirme linki var mı?
Guy de Maupassant - Gönül Öyküleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gönül Öyküleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Guy de Maupassant Kimdir?
Doğalcılık akımına bağlı Fransız öykü ve roman yazarıdır. Öykü alanında Fransa'nın en büyüklerindendir. Parisli bir borsa oyuncusunun oğlu olarak 5 ağustos 1850'de Dieppe kenti yakınlarındaki Miromesnil şatosunda dünyaya geldi. Guy de Maupassant, burada Normandiya bölgesini ve köylülerinin yaşamını yakından tanımak fırsatını buldu. İlk eğitimini Kilise'den aldı. 13 yaşında gönderildiği İlahiyat okulundaki yaşama ısınamadığı için kurallara aykırı davrandı. Böylece kendisini okuldan kovdurdu. Öğrenimini Rouen lisesinde tamamladı.
1869'da Paris'te hukuk okumaya başladı. Fransa ile Almanya arasında savaş çıkması üzerine öğrenimine ara verdi. Gönüllü olarak savaşa katıldı. 1870'de seyyar jandarma birliğinde asker oldu. Maupassant, o dönemde tanığı olduğu olayları, yaşadıklarını, gözlemlediklerini daha sonra kaleme aldığı birçok öyküsünde anlattı. 1871'de terhis olduktan sonra Paris'te hukuk öğrenimini sürdürdü.Babasını yardımıyla Donanma Bakanlığı'nda bir iş buldu. Atlet yapılıydı, iyi yüzer ve kürek çekerdi; yalnız aklı denizcilikte değildi; yazar olmak istiyordu. 1879'da da Eğitim Bakanlığı'na geçti. Canlı ve taşkın bir kişiliği olan Maupassant, hayatın zevklerine ve çalışmaya aynı coşkuyla sarılmıştı. Şair Louis Bouilhet, onun ilk şiir denemelerini teşvik etti. Yaşamını kazanmak için çalışmaya başladığı Bakanlıklarda bürokrasi dünyasını tanıdı. Böylece bürokratların bulunduğu ortamı gözlemlemek fırsatını buldu.
Maupassant'ın yazarlık hayatı, 1871'den sonra başladı. Şiirler yazdı (Le Mur, Au Bord de l'Eau). 1871 ile 1880 arasında, özellikle, annesinin çocukluk arkadaşı romancı Gustave Flaubert'in etkisinde kaldı. Flaubert, Maupassant'ı iyi bir yazar olarak yetiştirmek için çok çalıştı. Ona gerçeği değişik bir bakışla gözlemlemeyi, yalnız gördüklerini ve duyduklarını yazmayı öğretti. İlk yazdıklarını okuyup düzeltti. Flaubert, onu Emile Zola, Ivan Turgenyev, Edmond de Goncurt ve Henry James gibi ünlü yazarlarla tanıştırdı. Flaubert'in 1880'de beklenmedik ölümü, Maupassant'ı çok derinden etkiledi.
1880'de, Flaubert'in ölümünden bir ay önce, aralarında Emile Zola'nın da bulunduğu natüralist (doğalcı) bazı yazarların öykülerinin toplandığı "Les Soirées de Médan" (Médan Akşamları) adlı kitapta Maupassant'ın da bir öyküsü yer aldı (Boule de Suif - Kartopu - İs Yumağı). Bu öykü, Maupassant'a ilk büyük başarısını getirdi ve onun öykü yazarlığına olan eğilimini ortaya çıkardı.
Maupassant, 1880'den 1891'e kadar, 18 kitapta toplanan yaklaşık 300 öykü ile 6 roman yayımladı. Romanları şunlardır: Bir kadının yaşamı boyunca uğradığı hayal kırıklıklarını anlatan ve ilk romanı olan "Une Vie" (Bir Hayat - 1883), "Bel Ami" (Güzel Dost - 1885), "Mont Oriol" (Oriol Dağı - 1887), "Pierre et Jean" (Pierre ile Jean - 1888), "Fort Comme la Mort" (Ölüm Gibi Kuvvetli - 1889) ve "Notre Coeur" (Kalbimiz - 1890).
Maupassant, en güzel öykülerini, 1881 ile 1886 arasında yazdı. Elde ettiği başarılar, ona yüksek sosyetenin kapılarını açtı. Son romanlarında, yüksek sosyeteye ilişkin yaşantılarını anlattı. Bu romanlar, doğrudan doğruya, Maupassant'ın karşı cinsle olan ilişkilerinin verdiği sıkıntılardan esinlendi. Öykü kitaplarından elde ettiği gelirle "Bel Ami" adlı bir yata sahip oldu. Maupassant, bu yatla Akdeniz'de geziler yaptı ve yolculuk izlenimlerini 1884'te yayımlanan "Au Soleil" (Güneşte), "Sur l'Eau" (Denizde - 1888) ve "La Vie Errante" (Serseri Hayat - 1890) adlı öykülerinde anlattı.
Maupassant, genç yaşında baş ağrılarından şikayet etmeye başladı. Hastalığı, 1884'ten itibaren, zihin yorgunluğunun ve gördüğü hallüsinasyonların etkisiyle gittikçe artıyordu. Sağlık durumu günden güne bozuluyordu. Ne olduğunu bilmediği ve kendisine düşman bellediği bir varlığı hep yanı başında hissediyor ve ölüm düşüncesi sürekli olarak aklını kurcalayıp duruyordu.
Guy de Maupassant, 1887 yılında yayımlanan "Le Horla" adlı öyküsünde, delilik belirtilerinin nasıl başladığını ve insan üzerinde ne gibi değişiklikler meydana getirdiğini anlattı. Bu kitap yayımlandıktan sonra, iyileşmek ümidiyle, uzunca bir deniz yolculuğuna çıktı. Yolculuktan döndükten sonra "Pierre et Jean" adlı romanını tamamladı. Daha sonra "Notre Coeur" adlı romanı kaleme aldı. 1890'da yayımlanan "La Vie Errante" adındaki yapıtından sonra da pek bir şey yazamadı. Sağlık durumu da adamakıllı bozulmuştu. Fazla ilâç almak yüzünden o iriyarı bedeni ve zihni yıpranmıştı. 1892'nin Ocak ayında kendini öldürmeye kalkıştı. Ağır hasta olarak Paris'e getirildi ve bir sağlık yurduna yatırıldı. Maupassant, 1893 yılında iyileşemeden öldü. Paris'teki Montparnasse mezarlığına gömüldü.
Guy de Maupassant Kitapları - Eserleri
- Mutluluk
- Aşk Başkadır
- Güzel Dost
- Hasırcı Kız
- Gezgin Satıcı
- Seçilmiş Hikayeler
- Ölümden Acı
- Ay Işığı
- Gündüz ve Gece Hikayeleri
- Bir Hayat
- Serseri Aşklar
- Küçük Asker
- Sol El
- Le Horla
- Yağ Tulumu
- Madam Tellier'nin Evi
- Pierre ve Jean
- Tombalak
- Öyküler
- Aşklarımız
- Horla ve Karanlık Öyküler
- Otel
- Gönül Öyküleri
- Jules Amcam
- Seçme Öyküler
- Bir Mucizedir Yaşamak
- La Parure
- Dönüş
- Gerdanlık ve Diğer Öyküler
- Lanetli El
- Seçme Hikayeler
- Parisli Bir Burjuvanın Pazar Gezintileri
- Seçilmiş Hikayeler Cilt 1
- İnci Hanım
- Takı
- Mücevherler
- The Diamond Necklace
- İşte Geldim
- At Üstünde
- Yasak Aşk
- Horla / Miras
- A Dead Womans Secret The Vendetta- Alexandre-A Duel
- Matmazel Fifi
- Kazazede
- Toparlak
- Sicim
- Seçilmiş Hikayeler 2. Cilt
- Femme Fatale
- Sevgi Dalanları
Guy de Maupassant Alıntıları - Sözleri
- “Neredesin mantık, ahlak ve sağduyu” (Küçük Asker)
- "Sevgili özgürlük tutsana elimizi, sahip çıksana kendi davana!" (Yağ Tulumu)
- "İnsan gerçekten kendisi için yaratıldığını sandığı bir varlığa rastladığı için mi sever, yoksa yalnızca sevme yeteneğiyle doğduğu için mi?" (Aşklarımız)
- Yoksul insanların birbirlerine yardım etmeleri gerek... Savaşı kodamanlar yapıyor. (Toparlak)
- Gerçekten de ister Prusyalı, ister İngiliz, ister Polonyalı, ister Fransız olsunlar, insanları öldürmek iğrenç değil mi? Size kötülük etmiş birinden öç almanız kötü bir şey adamı hapse tıkmaları da bunu gösterir; ama yavrularımızı tüfeklerle av hayvanları gibi öldürmeleri iyi bir şey mi ki en çok öldürenlere nişanlar veriyorlar? Hayır, bunu hiçbir zaman anlamayacağım! (Ay Işığı)
- Savaş başka, barış başka. (Toparlak)
- Sadece, gerçekte anlamlandıramadıklarımızdan korkarız. (Horla ve Karanlık Öyküler)
- Janna fikirləşməyə başladı; qəlbinin dərin ümidsizliyində nəşənin, eşqbazlığın nəticə etibarilə aldadıcı olduğunu düşündü. (Bir Hayat)
- (…) şu neşe saçan günün doğuşuna bakarken, böyle şafakların söktüğü şu yeryüzünde ne sevincin, ne de mutluluğun bulunmayışının nedenini düşünüyordu. (Bir Hayat)
- Çocuklar bilmezler ki...Yaşanacak günler ne kadar az! (Jules Amcam)
- Hasta düşünceler, bedeni humma ateşinden yada veremden daha çok yer bitirir (Le Horla)
- Yasallık kazanmış aşk, vurdumduymaz aşk üzerinde her zaman üstünlük havaları takınır.. (Le Horla)
- Karanlıkta korkunç dramlar olur. (İşte Geldim)
- Ben yaşamımı onlardan almıştım. Fakat yaşam, verilen bir armağan mıdır? Herhalde benimki bir ezinç yükünden başka bir şey değildi. (Seçme Öyküler)
- Kimseyle görüşmemek,dirsek dirseğe gelmemek ,çarpışmamaktan dolayı derisi, manevi derisi pek duyarlı ve nazik bir duruma gelmişti. (Bir Mucizedir Yaşamak)
- "Yavrum, sevgili yavrum! Zavallı yaratıklara karşı daha yumuşak ol. Yaşam yeterince hoyrat ve yırtıcı..." (Gezgin Satıcı)
- Ölümün karşısında ne yapabilir ki insan ? (Güzel Dost)
- "What would you have? It is only Nature!" "Yes, but I say that Nature is our enemy, that we must always fight against Nature, for she is continually bringing us back to an animal state.” (The Diamond Necklace)
- “Anılar beni böyle yapıyor. Zamanı geçen şeyleri sevsen de yok et! İnsan tamamen unuttuğu insanlarla beklemediği anlarda tekrar karşılaşıyor yoksa! Onları bir kez daha gördüğünü, seslerini işittiğini sanıyorsun, bu da korkunç bir etki bırakıyor. (Bir Hayat)
- Ömrümüzün büyük azabı ebediyen yalnız olmamızdan doğuyor. Bütün gayretlerimiz, bütün hareketlerimiz sadece bu yalnızlıktan kaçmak içindir. Şunlar, şu çatısız sıra aşıkları da bizim gibi, bütün mahluklar gibi bir dakikacık olsun yalnızlıklarını dindirmeye çalışıyorlar. Fakat daima yalnızdırlar, daima yalnız kalacaklardır. Biz de öyle. (Seçme Hikayeler)