Guguk Kuşu - Ken Kesey Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Guguk Kuşu kimin eseri? Guguk Kuşu kitabının yazarı kimdir? Guguk Kuşu konusu ve anafikri nedir? Guguk Kuşu kitabı ne anlatıyor? Guguk Kuşu PDF indirme linki var mı? Guguk Kuşu kitabının yazarı Ken Kesey kimdir? İşte Guguk Kuşu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ken Kesey
Çevirmen: Aziz Üstel
Orijinal Adı: One Flew Over The Cuckoo's Nest
Yayın Evi: Turkuvaz Kitap
İSBN: 9786054505432
Sayfa Sayısı: 292
Guguk Kuşu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Guguk Kuşu, günümüz insanının toplumla çelişkilerini ortaya koyan bir roman. Kimin dediği olacak? Toplumun mu, gönlüne göre yaşayanın mı? Bir akıl hastanesindeki özgür ruhlarla disiplin sağlamaya çalışan yönetim arasındaki mücadeleyi olağanüstü bir ustalıkla anlatan Ken Kesey, bu ilk yapıtıyla Amerikan "karşıt-kültürünün" efsanelerinden biri oldu.
Roman 1975 yılında Milos Forman tarafından sinemaya aktarıldığında, başta delişmen dalavereci McMurphy rolüyle şeytani ve karizmatik oyunculuğun temellerini atan Jack Nicholson ile katı ve sadist ruhunu taş bebek güzelliğinin altında saklayan Büyük Hemşire Ratched'ı canlandıran Louise Fletcher olmak üzere, film 5 Oscar ödülü kazanarak bir başyapıt haline geldi.
(Tanıtım Bülteninden)
Guguk Kuşu Alıntıları - Sözleri
- Ne zaman insan birine yardım elini uzatsa, kendini saldırılara açık bırakır.
- Birini bu kadar net görebilmek azap vericiydi. İçine bakmış gibi oluyordunuz insanın.
- Ne de olsa çok zamandır uzaklardayım
- İnsanları böylesine sabırsız kılan nedir, anlamıyorum. Tek yapması gereken beklemekti oysa.
- Kafamda düşüncelerimin korkuyla yokuş aşağı koşturduğunu hissediyorum.
- Kahkahasını kaybeden temel dayanağını kaybeder, birader.
- İyi bir Kızılderili oğlan kendisini yemeyecek herhangi bir şeyi yiyerek hayatta kalmayı bilmeli.
- "Denedim. Pes etmeden önce, hiç olmazsa denedim. Bu kadarı da yeter."
- "Ve bana öyle geliyor ki, herkes yaşamını, bir başkasının yaşantısını mahvetmek için kullanıyor."
- Eşkin gidiş, bayırdan iniş. Ne geri dönüş var ne ileri gidiş, namludan baktın mı işin bitmiş.
- Bildiğim kadarıyla deli değilim. Deliysem de bugüne kadar belli etmedim kimseye.
- "Denedim. Pes etmeden önce, hiç olmazsa denedim. Bu kadarı da yeter."
- Bu defa bilinmedik bir yere doğru, sonsuza dek süzülüp gidecekmişim gibi hissediyorum.
- Sessizlik gibiyim.
- Yürümüyordum, koşmuyordum, uçuyordum. Ayaklarımın yere değdiğini fark etmiyordum bile. Özgürdüm.
Guguk Kuşu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İnceleme: Dayatılan düzene baş kaldırmanın öyküsü... Devletin dünyayı kontrol etmek için bilim ve teknolojiyi (hatta insan aklı ve duygularını) kullanma girişimi ile başarısızlığının simgesel bir romanı... Kesey, bu kitabıyla dünyayı baskı, korku, zorlama ve hile ile yönetebileceğini düşünen bütün hiyerarşiyi kapsayarak tavşanın deliğine saklanmayıp kurda meydan okuyarak hayatta kalacağını ve bunun akıllılık olduğunu gözler önüne serer. Kitabın ismi neden Guguk Kuşu derseniz, yazar kısaca açıklamış; "Guguk kuşları ile delilik arasındaki ilişkilendirme şaşırtıcı ve gaddar davranışlarından kaynaklanır. Bu kuşlar yumurtalarını başka kuşların yuvasına bırakır. Her yuvaya bir yumurta koyarlar. Yumurtadan çıkan yavru kuş diğer üvey kardeşlerini ve diğer yumurtaları yuvadan atar. Dışlananın zorbaya dönüştüğü, kargaşanın rekabete üstün geldiği sistemdir bu." Kesey, karakterlerini tekdüzeliğe karşı, insan ruhunun vahşiliğini ve kestiremezliğini düzene sokma ve hâkimiyet altına alma girişimine karşı savaştırır. Dünyada insanlığı sahiplenmek adına kalan kitlenin firariler ve dışlananlar olduğunu vurgular. "Deliliğin sisteme uyum sağlaması mı, yoksa sistemden bütünüyle kaçma girişimi mi" sorusunun yanıtını okurlara buldurur. Deliler Hastanesi'nin koğuşunda yaşanan olaylar aslında dışarıdaki dünyaya da verilmek istenen mesajla bağdaşıyordu; demokratik ve özgür bir yaşam alanı. Hastanedeki "Tedavi Topluluğu" kamu menfaatini gözetir gibi görünse de, kendi çıkarına çalışanlar ile sistemin dayattığı uygulamanın beraberinde hastaları zorbalığa ve baskıya itiyor. Olay Şef Bromden (Süpürge Şefi)'ın ağzından anlatılır. Bütün koğuşun cesaretli olması ve sisteme baş kaldırması için önderliği McMurphy'nin etmesiyle düzen değişiyor. Filmini de bulabileceğiniz çok akıcı güzel mesajlar veren bir kitaptı. Kurttan korkup yuvasına saklanan tavşanı, yuvasından çıkararak kurda meydan okur hale getiren cesarete, inanca ve başarıya hayran kalacaksınız... "Düşünsene, belki de insan ne kadar deliyse o kadar güç sahibi olur." Keyifli okumalar. (Rabia)
Topluma karşı aykırılıkla suçlanan , deli damgası vurulan ama aslında sıradışı olan bircok karakterimiz yer alıyor . Bana göre eserin en ilginç yanı hastaların sürekli tımarhaneden , hemşireden ve düzenden şikayet etmelerine rağmen oraya gönüllu olarak gitmiş olmalarıdır . Bir yandan da burada hastalar tüm varlıklarını tamamen tımarhaneye teslim ederek dışarıdan korunmak istediklerini belirtip burada güvende olduklarını düşünürler . Dünyayı kontrol etmek için bilim ve teknolojiyi hatta insan aklı ve duygularını kullanma girişimi ile başarısızlığın simgesel bir romanı . Kafa da soru işareti bırakan bir diğer konu ise : Deliliğin ölçüsünün ne olduğu ve toplum kurallarının kim tarafından hangi ölçülerle belirlendiğinin belirtilmediğidir . Guguk Kuşu ; insan ruhunun asla sınırlandırılamayacağının iyi bir örneğidir . Kitaba "Guguk Kuşu " denilmesinin nedeni ise : Guguk Kuşu ile delilik arasında ilişkilendirme gaddar davranışlardan kaynaklanır . Bu kuşlar yumurtalarını başka kuşların yuvasına bırakır . Her yuvaya bir yumurta bırakırlar . Yumurtadan çıkan yavru kuş diğer üvey kardeşlerini ve diğer yumurtaları yuvadan atar . Dışlanmanın zorbaya dönüştüğü ve kargaşanın rekabete üstün geldiği sistemdir aslında . (F .)
MODERN TOPLUMDA MCMURPHY OLMAK Guguk Kuşu, ilk başta kitabıyla ve daha sonra filme konu olmuş ,modern iktidarın büyük bir gözaltından ibaret olduğunu destekleyen güzel çalışmalardan biridir. Kitapta topluma karşı aykırılıkla suçlanan, deli damgası vurulan ama aslında sıra dışı olan karakterimiz Mcmurphy’i asla gözden kaçıramayız. Kitapta, hastalar tımarhaneden ve hemşireden şikayet ederken gönüllü olarak orada dururlar. Bu büyük bir ironidir. Ancak bu durum McMurphy için çok ağırdır. Anlam veremediği bir şey vardır. Hastalar varlıklarını tımarhaneye teslim ederek, dışarıdan korunmak ister ve kendilerini güvende hissederler. McMurphy, onlara dışarıda güzel olduklarını, deli olmadıklarını göstermeye çalışır. "Neden bir şey yapmıyorsunuz?" diyerek iktidara karşı isyanı teşvik eder. İlk girişimleri kendisi içindir. Genellikle diplomatiktir ve meydan okumaktan uzaktır. Ancak McMurphy pes etmez. Bir otobüsü kaçırır ve arkadaşlarını balığa götürür. Onlara becerikli ve güçlü bireyler olduklarını göstererek onlara balık tutmanın sevincini yaşatır. McMurphy, yavaş yavaş iktidar için tehlikeli hale gelir.Akıl hastanesine anlam kazandıran ,oradaki insanların aslında deli olmadığına, onlara toplum tarafından deli damgası vurulduğuna ikna etmeye çalışan ve en sonunda “En azından denedim” diyerek aramızdan ayrılan bu karakterimizi asla unutamayız. Bir diğer deyişle, bu durumu kitapta şu cümleyle destekliyorum: "Toplumun kendini bir işe adayan kişileri nasıl suçladığını bilirsiniz.” İşte Mcmurphy de bu duruma kurban gidenlerden biri olmuştur. Siyah insanlar da, akıl hastanesinde Büyük hemşire denilen hemşire Ratched’ ın boyunduruğu altında çalışmak zorundadır. Aynı şekilde, kitabı anlatan baş kahramanımız da bir Kızılderilidir ve siyahlar gibi toplum tarafından dışlanır. Bundan kaçınmak üzere, hiç konuşmamak ya da duymamak için bir yol kullanır. Bu nedenle, büyük bir baskı altında kendisini toplumdan izole etmiştir. “Kendini toplumdan izole etmek” kavramı, toplum içerisinde hem özgür hem de görünürde tutsak olmak anlamına gelir. En nihayetinde, bir kişi gerçek potansiyeline ulaşmak istiyorsa, iç benliğini özgürce ifade edebilmesi gerekir. Fakat , konu diğer kavrama geldiğinde -görünürde tutsak olmak- bizi, Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard’ın bir sözüne bel bağlamaya götürüyor: “İnsan sosyal bir hayvandır, sadece sürünün içindeyken mutlu olur. Saçmaymış, kötüymüş, onun için fark etmez, her şeyi benimseyebilir, yeter ki sürü de benimsemiş olsun. Sürünün yaptığı her şeyi yapar, böylece bir yere ait olur.” Büyük hemşire de (Ratched) kendince bu toplumda bir yere ait olanlardandır. Tabiri caizse buna “çıkarcı olmak” denilebilir. Baş karakterimiz Şef , hemşire Ratched’i kitapta şöyle tanımlıyor: “Toplumumuzda bu tür kişileri görürüz. Çıkarcı kişi, diğer hastaları öylesine etkiler ki, eski düzenli yaşantıyı sağlayabilmek için aylarca uğraşmak gerekir. Akıl hastanelerinde bugün işleyen, hoşgörüye dayalı yönetim düzeninde, bu gibi çıkarcılar rahatça at oynatabilirler. Ve ben onun her geçen yıl biraz daha beceri kazanmasını izlemişimdir.” Sanki şefimiz kitapta, hemşire Ratched gibi bu toplumla derinden ilgilenen insanlara dikkat çekmiştir. Çünkü kendi çıkarına sahip olan veya toplumda manipülatör olan tüm insanlar daha güçlü kabul edilir. Toplumda bu kadar bencil insanlar olduğu sürece, buna uyum sağlamak zorunda kalacak birçok insan olacaktır. Truman Show'daki bu cümlenin fikrimi destekleyeceğini düşünüyorum: "İnsanlar öyle oldukları için, önüne koyduğunuz hayatı çabucak kabul ediyorlar ve fazla düşünmüyorlar." Hepimiz bu hayatta bizim için önemli olan hedeflerimizi ve dileklerimizi gerçekleştirmek isteriz. Sonunda toplumun gerçekleri yüzümüze ve eylemlerimize vurulduğunda bunu yapma hevesimiz kursağımızda kalır. Unutmuyoruz ki, karakterimiz McMurphy, kaybettiğimizde yapmamız gereken en önemli cümleyi söylüyor. “En azından denedim.” SEVGİ YETGİN (Sevgi Yetgin)
Guguk Kuşu PDF indirme linki var mı?
Ken Kesey - Guguk Kuşu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Guguk Kuşu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ken Kesey Kimdir?
Kenneth Elton "Ken" Kesey (17 Eylül 1935 - 10 Kasım 2001), ABD'li yazar. En önemli eseri Türkçeye Guguk Kuşu olarak çevrilmiş olan One Flew Over The Cuckoo's Nest'tir.
La Junta, Colorado'da doğan Kesey'in çocukluğu Oregon Eugene'de geçer. Babası süt fabrikasında işçidir. Gençlik yıllarında güreşe ve boksa merak salar.
Stanford Üniversitesi'nden bir burs kazanıp burada okumaya başlar. Bir süre sonra ayrılıp karşıt kültüre katılır. 1956'da okul arkadaşı Faye Haxby ile evlenir. Bu arada uyuşturucu ilaçlarla tanışıp, kendi üzerinde denemeler yapar. Basılmamış ilk romanı olan Hayvanat Bahçesi'ni (Zoo) yazar. Kitap San Francisco North Beach'te yaşayan hippiler hakkındadır.
Timothy Leary ile birlikte 1960 Hippi kuşağının temsilcisi olurlar. 10 Kasım 2001'de karaciğer kanserinden ölür.
Ken Kesey Kitapları - Eserleri
- Guguk Kuşu
- Bazen Derin Bir His
Ken Kesey Alıntıları - Sözleri
- Tuhaf bir ruh halinde, kendini aynı anda hem garip bir şekilde kafası karışık hem de herşeye rağmen epey berrak düşünebilir gibi hissediyor. Günü hem keyifle hem iç sıkıntısıyla karşılıyor. (Bazen Derin Bir His)
- Bu defa bilinmedik bir yere doğru, sonsuza dek süzülüp gidecekmişim gibi hissediyorum. (Guguk Kuşu)
- İyi bir Kızılderili oğlan kendisini yemeyecek herhangi bir şeyi yiyerek hayatta kalmayı bilmeli. (Guguk Kuşu)
- Kafamda düşüncelerimin korkuyla yokuş aşağı koşturduğunu hissediyorum. (Guguk Kuşu)
- Eşkin gidiş, bayırdan iniş. Ne geri dönüş var ne ileri gidiş, namludan baktın mı işin bitmiş. (Guguk Kuşu)
- Unutayım diye şaraba vurdum kendimi... Şişe boş,kalbim kırık Sen hala aklımdasın. (Bazen Derin Bir His)
- Çoğu yağmurun altında duruyor sanki çok çok uzun zamandır yağmurun altında yaşamış, çalışmış da artık ıslakla kurunun ayırdında değillermiş gibi. (Bazen Derin Bir His)
- Büyük bir umutsuzluk içinde "Doktor..." diyordum, "deli oluyorum; en son, kesin hamleyle aklımı kaçırıyorum, tepelerden üstüme üstüme geliyor delilik!" (Bazen Derin Bir His)
- . Alarm, bir yangın veya hava saldırısından daha az bir şey için kullanıldığında, kesinlikle zihni karıştırır, duyuları rahatsız eder ve çoğu durumda tehlikeyi iki katından fazla artırır. ... (Bazen Derin Bir His)
- İnsanları böylesine sabırsız kılan nedir, anlamıyorum. Tek yapması gereken beklemekti oysa. (Guguk Kuşu)
- "İnsan onu yalnızlıkla tehdit eden her şeyden kurtulmaya bakacaktır; kendisinden bile." (Bazen Derin Bir His)
- En önemlisi de, sakın önemseme, sakın sakın sakın ha önemseme, umurunda olmasın. Çünkü aklını çelip gardını bırakmana sebep olan, önemsemektir. (Bazen Derin Bir His)
- "Denedim. Pes etmeden önce, hiç olmazsa denedim. Bu kadarı da yeter." (Guguk Kuşu)
- "Sevgi,dallı budaklı bütün karmaşık sonuçlarıyla sahiden de her şeyi aşabiliyordu." (Bazen Derin Bir His)
- Ne de olsa çok zamandır uzaklardayım (Guguk Kuşu)
- Bildiğim kadarıyla deli değilim. Deliysem de bugüne kadar belli etmedim kimseye. (Guguk Kuşu)
- "Çünkü çok bilgelik çok keder doğurur,bilgi arttıkça acı da artar." (Bazen Derin Bir His)
- Çalılığın parlak bahar güneşiyle aydınlandığı günlerde yaprakların arasından yeterince ışık sızıyor, böylece çocuk etrafını görebiliyor ve elleriyle dizlerinin üstünde saatlerce gezinerek temiz geçiş yollarını keşfediyordu. Sık sık karşılaştığı bir kaşif daha vardı, yaşlı bir erkek rakundu bu, çocukla ilk karşılaşmalarında ona dayılanmış, hırlamış, tıslamış, sonra kokarcaları utandıracak bir koku salmıştı, ama tekrar tekrar karşılaştıkça maskeli yaşlı haydut, başlıklı davetsiz misafirini bir çeşit suç ortağı gibi görmeye başladı; dikenlerin arasında loş bir geçitte çocuk ve hayvan burun buruna duruyor ve boş boş gezinmeye devam etmeden önce topladıkları ganimetleri karşılaştırıyorlardı: “Sende ne var yaşlı rakun? Taze bir wapato patatesi mi? Bak ben de bir yer sincabı kafatası buldum...” Tünellerde sayısız hazine buldu: dikenlere takılmış bir tilki kuyruğu, hâlâ binlerce yıllık çamurlarla kaplı olan fosilleşmiş bir böcek, mermileri hâlâ içinde olan, hâlâ rom ve romantizm kokan paslanmış bir mantar tabancası... ama hiçbiri, serin bir nisan akşamüstünde yaptığı keşfin yanına yaklaşamazdı. (Böğürtlen çalıları arasında bulduğum doru vaşaklar, işte oydu; vaşakları hatırlamıştım.) Yeni ve tuhaf bir tünelin sonunda, grimavi gözleri açılalı daha birkaç gün olmuş üç küçük yavru, yosunlu, tüylenmiş yuvalarından ona bakıyorlardı. Minicik kuyruklarının kısalığı, bir de minicik kulaklarının ucundaki tüy püskülleri dışında, ahırda doğan, Henry’nin her yaz bir çuval dolusunu boğduğu kedi yavrularıyla aynıydılar. Oğlan gözlerini kocaman açıp yuvalarında oynayan yavrulara bakıyordu, olağanüstü şanslı olmanın heyecanı içindeydi. “Ah canına yandığım” diye fısıldadı saygıyla, böyle bir talih yaşlı Henry’nin küfürlerinin sert okkasını değil Aaron Amca’nın ifadelerindeki hayret dolu saygıyı hak ederdi. “Üç küçücük vaşak yavrusu tek başlarına... canına yandığım.” (Bazen Derin Bir His)
- "Ve bana öyle geliyor ki, herkes yaşamını, bir başkasının yaşantısını mahvetmek için kullanıyor." (Guguk Kuşu)
- "Denedim. Pes etmeden önce, hiç olmazsa denedim. Bu kadarı da yeter." (Guguk Kuşu)