Gül Şiirleri - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gül Şiirleri kimin eseri? Gül Şiirleri kitabının yazarı kimdir? Gül Şiirleri konusu ve anafikri nedir? Gül Şiirleri kitabı ne anlatıyor? Gül Şiirleri kitabının yazarı İskender Pala kimdir? İşte Gül Şiirleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: İskender Pala
Tasarımcı: Utku Lomlu
Yayın Evi: Kapı Yayınları
İSBN: 9789758950331
Sayfa Sayısı: 118
Gül Şiirleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Gül!.. Şarkın ateş renkli çiçeği!
Mazlume; bir güle taktığım ad.
Sen her çağda yeniden doğar, her bahçede yeniden açarsın mazlume, yanmak ve yakmak için. Yanışta mısın mazlume ve seni yandırmak için yarışta mı sefiller?
Yanmaktan yakmaya an bulunmuyor mu gülüm?... Sen bana mı benziyorsun mazlume?!.. Gel ağlaşalım... Mazlume!.. Gel ağlaşalım...
Mazlume!.. De bana, kim çizdi yüreğini derin acılarla?!.. Kim savurdu yapraklarını?!.. Kim düşürdü başından destarını?!..
Bir bülbül yanmasın mı? Dalına konmasın mı? Aşkına kanmasın mı mazlume, adını anmasın mı? Eleminle kuruyunca can evi, gazele dönmesin mi?!..
(Tanıtım Yazısından)
Gül Şiirleri Alıntıları - Sözleri
- Gerek ağla gerekse gül cihan fariğdur ey bülbül! Kimine ateş olur gül, kimine Gülistan ateş.. ~Necati Bey
- Ezmeğe mâdâm ki var niyyetin Gonca büyütmekle nedir hikmetin Ey insan! Madem ki sonunda ezmeye kalkışacaksın,o halde gonca büyütmekle ne anlıyorsun?!..
- Gül gül dedi bülbül güle gül gülmedi gitti Bülbül güle gül bülbüle yâr olmadı gitti Laedrî
- Vurdular, durmadan dinlenmeden...Örslere konuldu başlarımız, hakikat vurdular dinlenmeden durmadan. Ağlattılar ağladıkça biz... Çeliğe su verelim diye ağladıkça ağlattılar bizi... Heyhat! Tutturamadık kıvamını suyun, isabet ettiremedik gözyaşlarımızın damlalarını çeliğe ve ilk çalışta kırıldı kılıçlarımızın kara keçeleri. Yenildik, yorulduk, yığılıp kaldık çıkmaz sokaklarda. Bütün sorularımızın cevapları cevapsız kaldı; bütün hayallerimizin hayali hayal oldu. Tel tel arzulara mahkum edildi nefislerimiz ve ruhlarımız, tül tül alevlerde yandı. Gizemli bilinmezliklerimizin iksirlerini gizli dünyalara gizlediler bizden.
- İnsanlar, Allah'ın gülü dikenli yarattığından şikayet edeceklerine,dikenler arasında gül yarattığına şükretmelidirler.
- "Âh-ı âşıktır seni hüsnünden âgâh eyleyen Na'ra-i bülbülden olur her seher bîdâr gül" Ey gül yanaklı sevgili! Sana, kendindeki güzelliği hissettiren, âşıklarının umutsuz âhlarıdır. Hani gül de, her seher bülbülün feryadı ile uyanır ya!..
- "Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin Bülbül hamûş, havz tehî, gülsitân harâb" Dünyanın öyle bir mevsimine geldik ki, adına bahar diyorlar ama ne hikmetse bülbül susmuş, havuzda su çekilmiş ve gül bahçesi de çiğnenmiş..."
- "Eyle redd ağyârı kim dillerde makbûl olasın" Ey Sevgili! Senin sevgine lâyık olmayan kendini bilmezleri yanından uzaklaştır ki gönüllerde itibar bulasın.
- "Ey bülbül-i nâlende, gül vaslını hâhende Gül vaslı mukarrerdir, sa'y eyle bu gülşende" Ey inleyişlerle yaşayan bülbül! Ey güle kavuşmayı arzulayan! Bu gülistanda azimle çalışmaya devam et sen, elbet erersin vuslatına gülün.
- Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin Bülbül hamûş, havz tehî, Gülistan harab Dünyanın öyle bir mevsimine geldik ki adına bahar diyorlar ama ne hikmetse bülbül susmuş, havuzda su çekilmiş ve Gül Bahçesi de çiğnenmiş
- Gel ey, konuşurken dudaklarına tebessümler karışan!.. Gel ey, yüzüne üzgünlerin üzüntüsünü dağıtmak yaraşan!.. Gel ey, ateş-i aşkına yanmak için âşıkları birbiriyle yarışan!..
- "Aceb mi bir gül için zahm-ı harını çeksek Zamân ola bu çemende dikenle söyleşiriz" Bir gül umarak diken yaralarına katlansak, bunda şaşılacak ne var!.. Çünkü öyle zamanlar oluyor ki gülün hatırına bu çemende nice dikenlerle söyleşiyoruz.
- "Bir gül, dalında durduğu müddetçe tazedir Bir gül, çelenge girdiği gün bir cenazedir." Faruk Nafiz
- "Bülbül yerine eller sürünse de, gül yağı ve gül suyu gülden bir yadigârdır insanlığa."
- "Gül ile bülbülü sordum, o gonca güldü dedi Benim gibi sana yok, senin gibi hezâr bana"
Gül Şiirleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"İnsanlar,Allah'ın gülü dikenli yarattığından şikayet edeceklerine, dikenler arasında gül yarattığına şükretmelidirler." Gülün gönül bahçemizde tahtına oturması dileğiyle.. (Fuat)
İskender Pala'nın mükemmel bir önsöz ile Türk Edebiyatında , divan şiirlerinde , Cumhuriyet sonrası şiirlerde .... Bir çok ismini duyduğumuz Üstad şairlerin , yazarların. Fuzuli , Nedim ,Bâki, Nâbi, Nâili, Necati Bey , Yunus Emre ,Recep Garip , Mehmet Akif Ersoy gibi isimlerin "gül" adına yazdıkları şarkı , manzume , şiir, ilahilerden oluşmuş beş bölümlük bir eser. Mevlana ; "Eğer Gül'ün vasıflarının şerhini devamlı, durmadan söylesem, yüzlerce kıyamet geçer de o yine bitmez."buyurmuş. Gül adına bulunan eserlerin çokluğunu vurgulayarak. Eski dilde güle "çiçek "derlermiş . Bütün çiçeklerin adıymış gül. Lale de menekşe de nilüfer de....ve baharın bir diğer ismi gül mevsimiymiş . Ve tabi sevgilinin yüzü , yanağı , ağzı ve kulağı ile gülün münasebetini unutmayalım. Gül , bülbül , sevgili diye diyeeee kitap bitti. Ohh misss , içimiz dışımız gül oldu , artık gül kokusu alıyorum etraftan. :D Artık tüm çiçeklere de gül diyeceğim.;) Artık gül görünce güleceğim (zaten gülüyordum ) ;) Artık gül görünce bülbülü arayacağım. Ve bir alıntı bırakim ; İnsanlar , Allah'ın gülü dikenli yarattığından şikayet edeceklerine, dikenler arasında gül yarattığına şükretmelidirler. (Hûdayinabit)
Kitap, 5 Bölümden oluşuyor. 1.Bölüm-Divan Şiiri 2.Bölüm-Tekke Şiiri 3.Bölüm-Saz Şiiri 4.Bölüm-Cumhuriyet Sonrası Türk Şiiri 5.Bölüm-Serbest Şiir Yani geçmişten bugüne Gül'e dair yazılan şiirleri bu kitapta bulabilirsiniz. Her bölümde beğendiğim şiirler oldu ama Divan şiiri bölümü bir b'aşka. Bir kelimeye bin anlam yüklenen, okudukça daha çok anlamlanan en güzel bölümdü. Kitap ilerledikçe farklılaşıyor şiirlerle dünyaya ve güle bakış açınız. Biraz da hüzünlendim açıkçası. Özümüzden ne kadar da uzaklaşmışız ne kadar da basitleştirmişiz hissettiklerimizi ve kelimelerimizi. Bunu çok net bir şekilde anlıyorsunuz okurken. Muhasebe yapıyorsunuz içten içe. Neyse ki serbest şiir bölümünde de hayran olunacak güzel şiirler var hâlâ. Kitaplığınızda bulunması gereken güzel bir eser ve son olarak diyorum ki: Gül'e dair güzellikler Kütüphanenizi şereflendirmeliler. Şiirli günler... (Rukiye)
Kitabın Yazarı İskender Pala Kimdir?
İskender Pala, 8 Haziran 1958 tarihinde Uşak‘ta Kayaağılı köyünde doğmuştur. Uşak Cumhuriyet ilkokulunda okudu. Kütahya Lisesi’nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Lisans tez çalışması Câmiu’n-Nezâir’dir. Yine İstanbul Üniversitesi’nde “Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı” konusunda Doktora çalışması yaptı. 1983 yılında Doktorasını tamamladı.
1983 yılında Divan edebiyatı dalında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi‘nde doçent ve 1998 yılında Kültür Üniversitesi‘nde profesör oldu. Ortaokul ve liseler için Türkçe ve Edebiyat ders kitapları yazdı. Denemeler, hikayeler, fıkralar ve edebiyat araştırmacısı olarak çeşitli ansiklopedi ve dergilerde bilimsel ve edebi makaleler yayımladı. Düzenlediği Divan Edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından takip edildi.
1979-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji seminer kütüphane memurluğu yaptı. Hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli sebeplerden dolayı askerlik mesleğini tercih eden İskender Pala, öğretmen subay olarak 1982 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına girdi. 14 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1996 yılında TSK‘dan ihraç edildi.
1982-1984 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Lisesi Komutanlığı’nda teğmen, 1984-1986 yılları arasında Üsteğmen olarak görev yaptı.
1986-1987 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde part-time Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi olarak çalıştı.
1987-1994 yılları arasında Yüzbaşı olarak, Dz.K.K.lığı Tarihi Deniz Arşivi kuruluş ve faaliyetleri görevinde çalıştı.
1994-1996 yılları arasında Tarihi Deniz Arşiv Araştırmaları ve Dz.K.K.lığı yayın faaliyetlerinin yürütülmesi görevinde çalıştı.
1996-1997 yılları arasında Öğretim yılı, MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Eski Türk Edebiyatı öğretim üyesi ve İSAM redakte kurulu üyeliği yaptı.
1997 yılında Öğretim yılında İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Uşak Üniversitesi öğretim üyesidir.
İskender Pala, 1980 yılında F. Hülya Avcı ile evlendi. Hilye Banu, Elif Dilasa adında iki kızı, Alperen Ahmet adında bir oğlu vardır.
Ödülleri :
1989 – Türkiye Yazarlar Birliği dil ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)
1990 – AKDTYK Türk Dil Kurumu ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)
1996 – Türkiye Yazarlar Birliği inceleme ödülü, (Şairlerin Dilinden)
2001 – Aydınlar Ocağı Kayseri Şb. Yılın Edebiyat Adamı ödülü,
2001 – YTB Uşak Halk Kahramanı ödülü,
2003 – “Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk” Yılın Romanı Ödülü
2013 – Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü,
Türk Patent Enstitüsü Marka Ödülü
İskender Pala Kitapları - Eserleri
- Şah ve Sultan
- Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
- Od
- Kitab-ı Aşk
- Aşkname
- Aşina Güzeller
- Ah Mine'l-Aşk
- ... Ve Gazel Yeniden
- Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
- Atasözleri
- Ayine
- Katre-i Matem
- Boğaziçi'ndeki Mücevher
- Divan Edebiyatı
- Divane Güzeller
- Dört Güzeller - Toprak, Su, Hava, Ateş
- Düşte Kalan
- Efsane Güzeller
- Gözgü
- Gül Şiirleri
- Güldeste
- İki Darbe Arasında
- Hayriyye
- İki Dirhem Bir Çekirdek
- Kadılar Kitabı
- Kahve Molası
- Kırk Ambar
- Kırk Güzeller Çeşmesi
- Kırkıncı Kapı
- Kudemanın Kırk Atlısı
- Leyla ile Mecnun
- Mir'at
- Muhteşem Şair Muhibbi
- Müstesna Güzeller
- Perişan Gazeller
- Perî-şan Güzeller
- Su Kasidesi
- Şair Fatih: Avni
- Şairlerin Dilinden
- Şiirler Şairler Meclisler
- Şir-i Kadim
- Tavan Arası
- Akademik Divan Şiiri Araştırmaları
- Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
- Aşka Dair
- Mevlana
- Efsane
- Hoş Sadâ
- Kırklar Meclisi
- Lale Devri
- Mihmandar
- İstanbulcunun Sandığı
- Bülbülün Kırk Şarkısı
- Şahane Gazeller 1
- Üstatlar konuşuyor
- Fetih ve Fatih
- Nurundandır Bütün Nurlar
- Mesela
- İstanbul Bir Rüya
- Karun ve Anarşist
- Şahane Gazeller 2
- Şahane Gazeller 3
- Uzmanlar Konuşuyor
- Barbarossa
- Tarihimiz Konuşuyor
- Türk Dili ve Kompozisyon
- Yunus Emre
- Şahane Gazeller 1- Fuzuli
- Nabi
- Naili
- Namık Kemal'in Tarihi Biyografileri
- Necati
- Nedim
- Nef'i
- Şeyh Galip
- Aşkî
- Baki
- Fatih Sultan Mehmet
- Fatih'in Şiirleri
- Abum Rabum
- İtiraf
- Kalp
- Akşam Yıldızı
- Şiirin Sultanları
- Ortaöğretim için Divan Şiiri
- Ahmed Paşa
- Jennifer’ın Düğünü
- Darbe: Kan ve Sultan
- Aşk Bir Zamanlar
- Neyzen Tevfik
- Vali Hanım
- Süleyman
- Leyla ile Mecnun
- Nizamülmülk
- Kılıçarslan
- Kervan
- Düşte Kalan
- Güldeste
- Mevlanâ Celaleddin
- Ah Mine'l Aşk
- A-71
- Şehir ve Kültür İstanbul
İskender Pala Alıntıları - Sözleri
- Aşk da, âşıklık da en güzel meslektir bize. Ve Sevgili'nin yüzü yoksa eğer gözümüzde, aşk da haramdır bize, âşıklık da. (Mevlana)
- "Sevgilinin Mahallesinde âşık kavgası hiç eksik olmaz,hatta sevgilinin Mahallesinin köpekleri onların kanları ile beslenir." (Şir-i Kadim)
- Hak kulundan intikamın yine abdiyle alır Bilmeyen ilm-i ledünni anı kul yaptı sanır (Şiirler Şairler Meclisler)
- İlk aşk günahı cennette işlenmiş, onun için aşk cennet duygusudur. Aşk cennetten çıkarıldığı için insana bu kadar fedakarlık yaptırır. (Ortaöğretim için Divan Şiiri)
- Mutluluğun zevki paylaşılarak çıkar küçüğüm, lakin üzüntü tek başına yaşanır. (Abum Rabum)
- Mezarlık bir ibrethanedir. İnsanı duaya sevk eden esrarlı sessizliklerin en muhteşem mabedidir o. (Tavan Arası)
- Âşıkın ciğeri yandıkça, gözü yaş (su) döker. (Ah Mine'l Aşk)
- Göz... Savaşı başlatan haberci. Bakış... Elde olmayan kader; ilahi kaza. Ve Aşk... Kalple göz arasında kutlu bir hadise... (Kitab-ı Aşk)
- Dilberin eziyeti, rakibin düşmanlığı, ayrılığın ateşi ve gönlün zafiyeti... Meğer Allah beni bunca türlü dert için yaratmış. (Şiirin Sultanları)
- 21. Derecelenme ve zıtlıklar olmayınca âlem yıkılır. Nitekim cahil de âlimin yerini tutamaz. 22. Su, ateşin yaptığı işi yapamadığı gibi; toprak da rüzgarın görevini yere getiremez. 23. Demirin işini altın beceremez; tuzun tadını ve çeşnisini de mücevher veremez. 24. Elin yaptığını ayak başaramaz; kalem de kılıcın çıktığı makama ulaşamaz. 25. Gözün yaptığını kulak yapamadığı gibi fare, akıl edip de zehiri düşünemez. 26. Çiftçinin yerini kuyumcu tutamaz, dülger de ayakabıcının işinden anlamaz. 27. Efendinin işini nasıl köle bilmezse, sultan da halkın işini bilemez. 28. Sıcak soğuğun yaptığını yapamazken; kuru hiç yaşın sonunu bilebilir mi? 29. Gölge güneşin eserini ne anlasın? İçki de Cemşit'in neşesini anlamaz ki zaten.. 30. İşte her şeyin bir zıddı vardır. Artık yaratılışındaki kabiliyet ölçüsünde bunu anlayıp hisseni al. (Hayriyye)
- Mihr-ü mah ister cemalinden zekat Failatün Failatün Failat.. (Ey sevgili! Güneş ile ay (bile, sana hayranlıklarından dolayı) güzelliğinin zekatını isterler.) (Hoş Sadâ)
- Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu NÂ Bî (Nabi)
- Dahi mecâz u hakîkat ne olduğunu bilmez Hevâ-yı aşk sanır bir dil-i harâbım var |Nailî Benim, aşka tutulduğunu zanneden harabeye dönmüş bir kalbim var ki henüz neyin mecaz, neyin gerçek aşk olduğunu bile bilmiyor. (Şahane Gazeller 2)
- Kişi kalbinde olanı Allah'tan başkasına bildirmeye mecbur değildir. (Kervan)
- Geçmiş zamanın puslu hatıralarıdır kimlikler giydiren ruhlarımıza ve geçmiş zamanlar neşeli ve sevinçleriyle, hüzünleri ve acılarıyla en çok tavan arasında saklanırlar. (Tavan Arası)
- Hamdım, piştim, yandım... (Mevlana)
- Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele Devleti çerh-i deni verdi kamu mübtezele Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hezele İşimiz kaldı heman merhamet-i Lemyezele İkbali / Cihangir (Şiirin Sultanları)
- Ölüm... Acı olduğu kadar mecbur, ürkütücü olduğu kadar alışılmış, aykırı görüldüğü denli doğal ve kovulmak istendiğince kucaklanmış. Hayatla birlikte var; insanla birlikte yok. (Mir'at)
- gel, yine gel, ne olursan ol yine gel (Mevlanâ Celaleddin)
- Sevmek, tanımakla başlar. (Müstesna Güzeller)