Gurebahane-i Laklakan - Ahmet Haşim Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gurebahane-i Laklakan kimin eseri? Gurebahane-i Laklakan kitabının yazarı kimdir? Gurebahane-i Laklakan konusu ve anafikri nedir? Gurebahane-i Laklakan kitabı ne anlatıyor? Gurebahane-i Laklakan kitabının yazarı Ahmet Haşim kimdir? İşte Gurebahane-i Laklakan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Haşim
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786257070362
Sayfa Sayısı: 96
Gurebahane-i Laklakan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ahmet Haşim’in 1921-1927 yılları arasında çeşitli gazete ve dergilerde çıkan yazıları arasından seçilen 29 denemenin yer aldığı Gurebahane-i Laklakan 1928 yılı Eylül ayında yayımlanmıştır. Alaturka ve alafranga saat sistemlerinden modaya, kadın ve erkeğin bedensel estetiklerinden sonbahar şiirlerinin değerlendirilmesine kadar çok farklı konuları ele alan denemelerin ortak yanı son derece usta bir kalemin, her cümlede fark edilen yazıya hâkimiyeti ve üslupta gizli olağanüstü ince alaycılığıdır.
Gurebahane-i Laklakan Alıntıları - Sözleri
- Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdiki zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.
- "Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz."
- "Sevmeyi bilmeyen ölmeyi bilmez; savaş sevginin tamamlayıcısıdır."
Gurebahane-i Laklakan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Merhaba. Okuduğum ilk Ahmet Haşim kitabı olduğunu belirteyim öncelikle. 1887 de Bağdat da doğan yazar, edebiyatımız da daha çok şair kimliği ile biliniyor. 1928 de yazdığı bu deneme kitabı 29 denemeden oluşuyor. Ahmet Haşim tam bir sanat insanı desem onu tanımlayacak en doğru cümle olur. Kitabı okuduğunuz da edebiyattan mimariye, heykelden biyolojiye, sinemadan soytarılığa kadar birçok sanat dalından bir şeyler bulacaksınız. Ahmet Haşim bazen eleştirmiş bazen övmüş. Birlikte okuduğum Zeynep hanımın bir sözünü yazayım buraya da. "Ahmet Haşim benimle konuştu/tartıştı bu kitapta, ama üslubunu çizgisini hiç bozmadan yaptı bunu" Kitabı okurken bir söyleşi dinliyor gibisiniz. Karşınızda bilgili bir adam ve ona sorulan sorular karşısında verdiği değerli cevaplar. Buraya kadar her yazdığım şey maddi idi şimdi işin manevi kısmına geçeyim. Başta dedim ya Ahmet Haşim şair diye. Bunu size hissettiriyor. Aman Allahım öyle betimlemeler var ki. Okurken nutkum tutuldu. Hayran kaldım. Birkaçını alıntı olarak paylaştım. Hemen hemen hepsini de aklıma yazdım. Türk edebiyatımız da böyle değerli yazarlar olması bizim için gurur sebebi. Tavsiye edeceğim bir kitap oldu. Saygılarımla. (Samet çay)
Kitap içerisinde 30 deneme yer alan yaklaşık yüz yıl önce yazılmış bir eser. Okuması kolay olmayan bir kitap. Her ne kadar sayfa altlarında verilen açıklamalarla metin anlaşılır hale getirilmeye çalışılmışsa da ilerleyen sayfalarda tekrar aynı kelime ve cümle gruplarını görmek tekrardan neydi bunun anlamı dememize sebep oluyor. Denemelerin büyük çoğunluğu aynı düzeyde en sevdiğim şu diyebileceğim bir ölçekte denemeye rastlayamadım kitaba ismini veren deneme de dahil. Ama buna rağmen satır aralarında o dönemden bu döneme ışık tutabilecek ve felsefi anlamda insanı düşündürecek ve evet çok haklısın dedirtecek cümle birikimleri de mevcut. Keşke tarih denen örgüde çok ta uzun bir süre sayılmayacak bir sürede iki üç kuşak ötedeki atalarımızla aynı dili konuşup okuyabilseydik. Bu durum çok acı. Özellikle edebi dilde bukadar farklılık bana göre dilimizin de istila altında olduğu anlamına gelir. (Kitap.o.kurdu)
Ahmet Haşim, edebiyatımızda nesrinden ziyade şiirleriyle tanınmaktadır. "Çoğunlukla zekice, bazen de ironik biçimde kurgulanmış Haşim'in nesri gerçekten güzeldir." "ince, zarif, nükteli, sanatlı, işlenmiş, kadife gibi yumuşak ve açılmış çiçekler gibi olgun nesrini övmek için ne söylense azdır." Bu kitapta birbirinden oldukça farklı konularda dile getirilen fikirlerin tıpkı yazarın şiirlerinde olduğu gibi içeriğinden çok dile getiriliş tarzındaki zarafete, kullandığı muhteşem metaforlara, eşsiz tasvirlere, içinden geleni yalın, eşsiz bir dille yazdığı satırlara eşlik etmek muhteşem bir duyguydu. 29 kısa hikayeden oluşan 84 sayfalık incecik kitabın bir çok yerini çizdim. Muhteşem bir eserdi mutlaka okuyun gönülden tavsiyemdir. (Derya Sezgin)
Kitabın Yazarı Ahmet Haşim Kimdir?
Ahmed Haşim (1884, Bağdat - 4 Haziran 1933, Kadıköy, İstanbul), sembolizmin öncülerinden Türk şair.
Hayatı
Bağdat'ta doğmuştur. Babası mülkiye kaymakamlarından ve Bağdat'ın eski ve bilinen ailelerinden biri olan Alusizadelere mensup Ahmet Hikmet Bey; annesi ise yine Bağdat'ın ileri gelenlerinden Kahyazadeler'in kızı Sara Hanım'dır. Meşhur tefsir alimi Mahmud el Alusi Ahmet Haşim'in babasının dedesidir. Babasının Arabistan vilâyetlerindeki memuriyetleri sebebiyle düzensiz bir ilkokul tahsili gördü. Aynı sebepten dil olarak da sadeceArapçayı öğrendi. Annesinin ölümü üzerine 12 yaşında babasıyla birlikte İstanbul'a geldi. 1897'de Galatasaray Sultanisi'ne yatılı olarak verildi. 1907'de mezun olunca Reji İdaresine memur olarak girdi. Bir taraftan da Mekteb-i Hukuk'a devam etti. I. Dünya Savaşı'ndaki askerliği (1914 - 1918) sırasında Çanakkale Cephesinde bulundu. Ayrıca Anadolu'nun çeşitli yerlerini görme fırsatı buldu. 1924'te Paris'e, 1932'de de hastalığı sebebiyle Frankfurt'a gitti. Çeşitli yerlerde memur olarak çalışan Ahmet Hâşim, daha çok öğretmenlik yaptı. Sanâyi-i Nefise Mektebi'nde (Güzel Sanatlar Akademisi) mitoloji dersleri hocalığı ve Mülkiye Mektebi'ndeki Fransızca öğretmenliği görevlerine ölünceye kadar devam etti.
Hâşim'in sanat ve edebiyata ilgisi Galatasaray Sultanisi'nde başlar. Bilinen ilk manzumesi "Leyâl-i Aşkım" 1901'de "Mecmua-i Edebiyye"de yayınlandı. Bu dönemde Muallim Naci, Abdülhak Hâmid, Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin'in tesiri altında kaldı. Son sınıfta iken Fransız şiirini ve sembolistleri tanıdı. Bundan sonra kendi şahsiyetini gösterdi ve ilk şiirlerini kitaplarına almadı. 1905 - 1908 yılları arasında yazdığı ve Piyâle kitabına aldığı "Şi'r-i Kamer" serisindeki şiirleri hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve büyük telkin kabiliyeti ile dikkat çekti ve beğenildi. 1909'da kurulan Fecr-i Âti'ye girdi. "Edebiyatı ideolojinin değil, estetiğin emrine vermek" prensibinden hareket eden Fecr-i Âti grubunun yayın organı Servet-i Fünûn dergisinde şiirler yayınladı ve Servet-i Fünûn - Edebiyat-ı Cedide - topluluğuna yapılan hücumlara makaleleriyle katıldı. 1911'de yayınlanan Göl Saatleri adlı şiirleriyle haklı bir şöhret kazandı. Fecr-i Ati dağıldıktan sonra siyasi ve edebi akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı.
Dış dünya gözlemlerini kendi prizmasından geçirerek anlatır; sonbahar, akşam kızıllığı ve karamsarlık önemli temalardır. Ahmet Haşim fıkraları, denemeleri ve gezi yazılarıyla da önemli bir yazardır. Düz yazılarında dili sade ve oldukça başarılıdır.
Ahmet Haşim Kitapları - Eserleri
- Bize Göre
- Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları
- Gurebahane-i Laklakan
- Bütün Şiirleri
- Frankfurt Seyahatnamesi
- Piyâle
- Göl Saatleri
- Üç Eser: Bize Göre - Gurabahane-i Laklakan - Frankfurt Seyahatnamesi
- Piyale - Göl Saatleri
- Bize Göre - Frankfurt Seyahatnamesi
- Gurabahane-i Laklakan - Diğer Yazıları
- Bütün Yazıları (Cep Boy)
- Paris, Frankfurt... Yahut Hiç!
- Bütün Kitapları
- Eserlerinden Seçmeler
- Savrulmada Gül
- Bize Göre ve İkdam'daki Diğer Yazıları
- Frankfurt Seyahatnamesi - Mektuplar - Mülakatlar
- Bir Seyahatin Notları
- Karanlıkta Beyaz Kuşlar
- En Güzel Aşk Şiirleri
- Şairlerin En Garibi Öldü
Ahmet Haşim Alıntıları - Sözleri
- "Bir giryeli ses, belki kadın, belki de erkek Söyler gecenin şi'rine bir aşk, bir âhenk..." (Piyâle)
- "Acılar gece çözülür." (Frankfurt Seyahatnamesi)
- -Desene: Şu çarkları su ile dönen dünya, eski zaman işi bir degirmenden hâlâ farklı değil! (Bize Göre - Frankfurt Seyahatnamesi)
- Sevimli ev... bugün altında aşkı bekliyorum... (Göl Saatleri)
- Müslüman gününün başlangıcını şafağın parıltıları ve sonunu akşamın ışıkları tayin ederdi. (Bütün Yazıları (Cep Boy))
- HAVUZ Akşam yine toplandı derinde... Cânân gülüyor eski yerinde; Cânân ki gündüzleri gelmez, Akşam görünür havz üzerinde, Mehtâb kemer tâze belinde, Üstünde semâ gizli bir örtü, Yıldızlar onun güldür elinde... *** Cânân: Sevgili Havz: Havuz Mehtâb: Ay ışığı Kemer: Kuşak Tâze: Genç, bozulmamış Semâ: Gök (Savrulmada Gül)
- "Zannedilir ki ufuklarımızın ötesi, bambaşka alemlerin eşiğidir." (Bize Göre)
- Sihrin o kadar nâfiz olur fikr ü hayâle, Her şey değişir titreyerek hüsn-i muhâle. (Piyâle)
- Neşeye hâkim değildik, kederi kendimizden uzaklaştıracak hiçbir kuvvetimiz yoktu. (Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları)
- Almanya "profesör" ve "doktor" denilen acayip bir insan cinsinin vatanıdır. (Frankfurt Seyahatnamesi)
- Karanlık, ölümün bir parçasıdır, onun için dinlendiricidir. (Eserlerinden Seçmeler)
- İnsan her şeyden evvel kendi kendisinin esiridir. (Bize Göre ve İkdam'daki Diğer Yazıları)
- Nereden geldiği ve nasıl başladığı meçhul bir kürk modası, İstanbul'un hemen bütün kadın tabakalarını yayıldı. Bu moda, dedelerimizin ve ninelerimizin bildiğimiz kürkünü çevirip sırta geçirmek ve kurt veya goril gibi, iri cüsseli bir hayvana benzemek tuhaflığından ibarettir. ...Tırnaklarını uzatıp sivrilten ve vücudunu baştan başa tüylü göstermek isteyen kadın, belli ki insandan başka bir hayvana benzemek için uğraşıyor. Kadınlarda bu insan şeklinden uzaklaşma meylinin sebepleri ne olsa gerek? (Üç Eser: Bize Göre - Gurabahane-i Laklakan - Frankfurt Seyahatnamesi)
- Bu yol, bu yol, bu derin yol ki dâimâ mümted Bu yol uzun ve benim dizlerim eğildi; gözüm Kapandı. Da'vet-i yeldâyla titriyor rûhum; Bırak ve git beni mevt-i leylâle tevdî et. (Eserlerinden Seçmeler)
- ...hakiki kır, sert toprakla sert insanın boğuştuğu âlemdir. (Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları)
- Yüreğimde daima kanayan bir yara halinde kalacak (Bize Göre)
- Rabbim! Her zevki tatmin edecek ve ismi yine "sanat ve edebiyat" olacak olan hacer-i felsefîyi nasıl bulmalı? (Bize Göre ve İkdam'daki Diğer Yazıları)
- En eski edebiyattan en yenisine değin, her dilde, şiirin konusu eş (zevce) değil, sevgilidir (maşuka). Düşler ve benzetmeler hep sevgilinin süzgün gözleri ve karanlık kirpikleri etrafında pervaneler gibi uçuşur. Kahramanı eş ve konusu evlilik olan hikayeden daha tatsız ne olabilir ? (Bize Göre)
- Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam; Üstümde sema kavs-i mutalsam! Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Bütün Şiirleri)
- Hayat ne güzel! Onu sonsuz bir iştiha ile seviyorum. Fakat hissediyorum ki ileride, hakkım olduğu kadar hayattan zevk almama insanlar mani olacak. İnsanlar, tabiatın serbest akışını değiştirmişler, saadet ve felaketi büyük talih ve keder kanunlarının mecralarından ayırmışlar ve köy sularını istedikleri gibi paylaşan mütegallibe tarzında, zevki ve kederi aralarında keyiflerine göre dağıtmışlar. Tatlı hava, renkli ziya, gök, deniz, ağaç, çimen, ateşli kadın bakışı, yakıcı şiir ve sarhoş edici musiki ile benim aramda yarın karanlık bir kaya gibi dikilecek olan insan beni şimdiden ürkütüyor. Ben onu nasıl yumuşatacağım ve kendi lehime çevirebileceğim? (Frankfurt Seyahatnamesi)