Güzelliğin Tarihi - Umberto Eco Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Güzelliğin Tarihi kimin eseri? Güzelliğin Tarihi kitabının yazarı kimdir? Güzelliğin Tarihi konusu ve anafikri nedir? Güzelliğin Tarihi kitabı ne anlatıyor? Güzelliğin Tarihi kitabının yazarı Umberto Eco kimdir? İşte Güzelliğin Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Umberto Eco
Çevirmen: Kadriye Göksel
Orijinal Adı: Storia Della Bellezza
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786050905717
Sayfa Sayısı: 438
Güzelliğin Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Güzellik nedir? Sanat, zevk, moda nedir? Güzellik mantık çerçevesinde değerlendirilebilir mi? Güzellik üzerine nesnel saptamalarda bulunulabilir mi? İşte Umberto Eco bütün bu soruların merkezinden başlatıyor büyük keşif gezisini.
Batı kültürünün başyapıtlarını (Milo Venüsü'nü Andy Warhol'un Marilyn'ini, Bosch'un canavarlarını, Botticelli'nin madonnalarını veya Manet'nin odalıklarını göz ardı etmeden) en ince ayrıntısına kadar inceliyor. Güzelliğin farklı yönlerinin kusursuz tanımlamalarını yapıyo; Eski Yunan'dan günümüze doğru çıktığı zaman yolculuğunda okurunu da peşinden sürüklüyor. "Güzellik nedir?" gibi güç bir soruyu cevaplamaya çalışan sanatçılara ve düşünürlere kitabında yer vererek anlatılanları zenginleştiriyor.
Güzelliğin Tarihi bugüne değin kabul görmüş tüm fikirleri geliştirerek Güzelliğin tanımını tekrar tekrar yeniden yapıyor.
(Arka Kapak)
Güzelliğin Tarihi Alıntıları - Sözleri
- Güzelliğin klasik sunumu otantik ve orijinal değerlendirilmiş olsa da güzelliğe günümüz bakış açısıyla bakarak bu orijinal perspektifi anladığımız söylenemez. Geçmişin projeksiyonunda üretilmiş guzellik aslında modern dünyanın gözüyle kurgusaldır.
- “Bir insanda görülen bilgelik kadar güzel bir şey yoktur .” Plotinos
- ''Güzellik; o gerçekten de ilkbahar çiçekleri kadar geçicidir.''
- Ey Jüpiter ,işte bu soylu kadının portresinde senin cisimlenmis kutsallığın!!!
- Sokrates öncesi filozoflarından Kolofonlu Ksenofanes ünlü bir metninde, “Ama sığırların ya da aslanların elleri olsaydı ya da bu ellerle bir işi insanlar gibi yapabilselerdı, hayvanlar tanrıların benzerini çizebilselerdi, atlar tanrılarının at, öküzler öküz gibi çizilmesini, vücutlarının kendi vücutları gibi olmasını isterlerdi."
- ... birbirini etkisizleştiren iki zıt varlık arasından denge fikri, sadece birbirlerine zıt oldukları için uyumlu hale gelen iki karşıtlıktan da kutuplaşma doğar ve bu özellikler görünür ilişkilere taşındığında, ortaya çıkan sonuç simetridir.
- Güzellik, gördüğümüzle ilintili değildir: Sokrates'in çirkinliği dillere destan olmasına rağmen, iç güzelliği yüzünden parıldadığı söylenirdi.
- O halde tragedya,ahlaksal bakımdan ağır başı ve sonu olan,belki bir uzunluğu bulunan bir eylemin taklididir,!!!
- Platon'un dediği gibi, yeryüzündeki her ruh aslında müzikal armoniyle yazılmış bir bestedir.
- Gercek güzelliği ya da çirkinliği aramak gerçek acıyı ya da tatlıyı aramak kadar boştur.
- Nietzsche’ye göre, düzen ve ölçü olarak anlaşılan dingin ahenk, Apolloncu Güzellik’tir. Ne var ki bu Güzellik, aynı zamanda, görünenin ötesinde olsa da belirgin biçimlerde betimlenmeyen, huzursuzluk uyandıran Dionisosçu Güzelliği gözlerden saklamaya çabalayan bir perdedir. Bu, sağduyudan uzak, çoğu kez delilik ve çılgınlıkla tanımlanan, hem neşeli hem de tehlikeli bir Güzellik’tir: bu güzellik ılımlı Attika göğünün Eleusis misterionları, Dionisos ritüelleri gibi karanlık kurban törenleri ve kabul gizemleriyle dolu gece görüntüsüdür. Huzursuz edici gece Güzelliğinin modern çağlara kadar saklı kalması gerekecek, bu dönemden sonra da çağdaş Güzellik ifadelerinin gizli ve yaşamsal kaynağı biçiminde ortaya çıkıp, Klasik dünyanın harika uyumundan öcünü alacaktır.
- "Ne pırlanta, ne zümrüt ne de safir Ya da başka bir değerli taş; Topaz ya da Yemen taşı veya yakut, Ya da kantaşı, ki onun erdemi diğerlerinden fazladır; Ne ametist ne de açık Yakut, En şaşalı şey bile, Sevgilimin güzelliği yanında sönük kalır. Tatlı aşkı ile, Erdemiyle bırakır her şeyi geride Ve ihtişamıyla bir yıldızı andırır Herhangi bir gül ya da çiçekten daha güzel."
- Güzel olan sevilir güzel olmayan sevilmez !!!!
- Bilgelik, yavanlığın karşıtlığıyla parıldar, bilgi, cehaletin karşıtı olarak değerlidir; ışık, karanlığın karşısında güzelliktir ve övgüye layık her şey ötekilerin değersizliğiyle değer kazanır.
Güzelliğin Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Insanın Kutsalı Güzellik: Yazdığım aslında bir inceleme degil çünkü sanat konusun da profesyonel bir bilgiye sahip degilim. Benim bildiğim ufak tefek acemilik dışında bu yüzden kitabı 8 gunde bitirdim. Zorlandım bazı sanat eserleri okurken. Bunda yazarın kendi entelektüelitesini baz alarak dağınık işlemesinin etkisi vardı tabi. Yazar bu kitapta Güzelliğin neligi, tarihini ve tarihsel olarak geçirdiği evreleri yazmış. Sokrat'in erdeminden başlayarak günümüzdeki medyasal güzelliğe kadar konular islemektedir. Konu Bolumler ve konu başlıkları şu sekildedir. Bölüm I. Eski Yunan’da estetik ideali 1.Musalar Korosu 2.Sanatçılara Göre Güzellik 3.Filozoflara Göre Güzellik Bölüm II.Apollon ve Dionisos 1.Delfoi tanrıları 2.Yunanlılardan Nietzsche’ye Bölüm III. Oran ve Uyum olarak Güzellik 1.Sayı ve müzik 2.Mimari oran 3.İnsan vücudu 4.Kozmos ve doğa 5.Diğer Sanatlar 6.Amaca uygunluk 7. Tarih boyunca oran Bölüm IV. Ortaçağ’da ışık ve renkler 1. Işık ve Renkler 2. Işık ve Tanrı 3. Işık, zenginlik ve yoksulluk 4. Süsleme 5. Şiirde ve mistisizmde renkler 6. Gündelik hayatta renkler 7. Renklerin sembolizmi 8. Teologlar ve filozoflar Bölüm V. Canavarların güzelliği 1. Çirkinliğin güzel gösterisi 2. Efsanevi ve “harika” yaratıklar 3. Evrensel sembolizmde Çirkinlik 4. Güzelliğin gereği olarak Çirkinlik 5. Doğal Acayiplik olarak Çirkinlik Bölüm VI. Pastoralden Donda Angelicata’ya 1. Kutsal ve Profan Aşk 2. Soylu Hanımlar ve trubadurlar 3. Sosylu hanımlar ve şövalyeler 4. Ozanlar ve umutsuz aşklar Bölüm VII. XV. ve XVI. yüzyıllarda büyüleyici güzellik 1. Doğanın keşfi ve taklidi 2. Taklit 3. Duyumlarüstü Güzellik 4. Venüsler Bölüm VIII. Soylu Hanımlar ve Kahramanlar 1. Soylu Hanımlar… 2. ve kahramanlar 3. Kullanışlı Güzellik 4. ve şehevi Güzellik Bölüm IX. Zarafetten tedirgin Güzelliğe 1. Öznek ve Değişik bir Güzelliğe Doğru 2. Maniyerizm 3. Bilgi buhranı 4. Melankoli 5. Agudeza,Wit,concettismo 6. Mutlak olana yönelim Bölüm X. Akıl ve Güzellik 1. Güzelliğin diyalektiği 2. Katılık ve kurtuluş 3. Saraylar ve bahçeler 4. Klasikçilik ve yeniklasikçilik 5. Kahramanlar, gövdeler ve harabeler 6. Yeni fikirler,yeni konular 7. Kadınlar ve tutkular 8. Güzelliğin özgür oyunu 9. Acımasız ve karanlık Güzellik Bölüm XI. Yücelik 1. Yeni bir güzellik kavramı 2. Yücelik ulu bir ruhun yansımasıdır. 3. Doğada Yücelik 4. Harabelerin şiirselliği 5. Edebiyatta gotik üslup 6. Edmund Burke 7. Kant’a göre Yücelik Bölüm XII. Romantik Güzellik 1. Romantik Güzellik 2. Romantik Güzellik ve romanesk Güzellik 3. Muğlar “nedir bilmem” güzelliği 4. Romantizm ve başkaldırı 5. Gerçek, mitos ve ironi 6. Kasvetli,grotesk, melankolik 7. Lirik romantizm Bölüm XIII Din olarak güzellik 1. Estetik Din 2. Züppelik 3. İnsan teni,ölüm ve şeytan 4. Sanat için sanat 5. Tersine 6. Sembolizm 7. Estetik mistisizm 8. Nesnelerdeki coşku 9. İzlenim Bölüm XIV. Yeni nesne 1. Victoria Dönemi’nin kullanışlı güzelliği 2. Demir ve cam; yeni güzellik 3. Art nouveau’dan art deco’ya 4. Organik Güzellik 5. Kullanılagelen nesneler: eleştiri, ticarileşme,seri üretim Bölüm XV. Makinelerin Güzelliği 1. Güzel makine mi 2. Ortaçağ makineleri 3. XV. yüzyıldan barok döneme 4. XVIII ve XIX. yüzyıllar 5. XX. yüzyıl Bölüm XVI. Soyut biçimlerden malzemenin derinliklerine 1. “Taşlardaki heykelleri ara” 2. Malzemenin çağdaş değerlendirmesi 3. Ready-made 4. Yeniden üretilen malzemeden sanayi malzemesine, malzemein derinliklerine Bölüm XVII. Medyanın Güzelliği 1. Kışkırtıcı Güzellik mi tüketici Güzellik mi 2. Avangard ya da kışkırtıcı Güzellik 3. Tüketim Güzelliği (Mir'at-ı Cünun)
Arka planı beyaz olan bir yere sadece bir kere resim çizebilirsin. Güzellik kavramı da bana öyle geliyor. Güzelliği tanımlayan şeyler yüzün veya kişiliğin özelinde sınırlı kalıyor. Sadece tek bir sorgulama sadece tek bir kavrayış ve sonunda katı bir inanış… Herkesin güzellik algısı biriciktir. Klasik sanat açısından bu güzellik algısı daha somut ve nettir: Göze hoş gelen güzeldir. Midir? İşte bu soruyu Umberto Eco "Güzelliğin Tarihi" adlı yapıtında detaylıca ele almış. Orta Çağ verimleri üzerinden güzellik anlayışını ortaya koymuş, bunun sanat türlerine nasıl yansıdığını göstermiştir. Güzelliğin felsefesi, matematiği, miti, musikisi, şiiri, resmi… Hepsi için söylenecek her şeyi söylemiş. Eserin dizaynını bol görselle donatması sıkıcı olabilecek konulara dinamizm kazandırmış. Verdiği teorik bilgiyi görsel-bilgi-açıklama üçleminde ele almış. Araştırmalarıma göre Sanatın dili ağırdır önyargısını kıran biri Umberto Eco. Zor anlaşılabilecek orta dünyayı kendi yalın ve özgün diliyle güzelce ele almış ve çoğu kavramı bize akıcı bir şekilde açıklamıştır. Okurken nasıl geçtiğini anlamadığım ve bazı yerlerde kendimi frenlediğim bir yapıttı Güzelliğin Tarihi. Sanat severlerin mutlaka okumasını tavsiye ettiğim kitaplardan biri oldu bile. (Zeynep Mart)
Güzellik, sen duyumsadığım algıladığım kadarsın.: Bu hayata değer verdiren tek şey sonsuz güzelliğin görülmesidir. Tarih sahnesinde güzellikle alakalı karşımıza çıkan ya da gözümüze çarpan kulaklarımızı fısıltılarıyla okşayan Homeros'tur. İlyada destanına göre tarihte bilinen ilk güzellik yarışması MÖ 2000'de bugün Kaz Dağları olarak bilinen İda Dağı'nda yapılmıştır. Yarışmacılar Eris, Hera, Athena ve Afrodit'tir. Güzellerin her biri kendisini seçmesi için Paris'e önerilerde bulunurlar, sonuçta Paris elindeki elmayı Afrodit'e (Venüs) verir. İda dağında gerçekleştiği varsayılan bu yarışmada Paris'in (ve öneride bulunan jürinin) kıstası ne olabilir? Güzellik tanımlanabilir mi ya da belirli sınırlara dayandırılabilir mi? Benim için güzel olan bir başkası için de güzel olabilir mi? Doğru ya da gerçeğin bakış açısıyla (çıkarları da katsak oraya) değişebileceği gibi güzelliğin de bakış açısındaki duvara çarpacağını bilhassa söyleyebiliriz. Güzellik, ''bir canlının, somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren hususiyetidir.'' şeklinde tanımlanmıştır. Bakış açısıyla değişen, bir günün diğer günü temsil edemeyeceği noktada mutasyona uğrayan dünyamızda örneğin Caligula'nın güzel bulduğunu ben bulamayabilirim. O zaman güzellik zamanla da sıkı bir bağ içindedir. (Bu cepte) Dünyanın 7 harikasını harika bulmayan var mı? Elbette var. Özellikle tüm toplumlarda aykırı sesler illa çıkacaktır - ki bu itiraza tabii bile değildir, olması gayet normal. O halde güzellik toplumun çoğu tarafından ya da birçoğu tarafından kabul edilmesiyle bu sıfatı alabilir. Örneğin Eski Yunan filozoflarından Plotinus'un güzelliğin ''ilahi aklın eşya alemindeki ışıltısı'' olarak tanımı çoğu yüzde tatminsizliği çağırır. (Bergson ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ı tenzih ediyoruz) Felsefe bilimi insanı, tanrıyı, anlamı araştırırken güzellik olgusunu da derinden incelemiştir. Her filozofun yolu muhakkak güzelliği sorgulamaktan ya da buna tanım bulmaktan geçmiştir. (istisnalar ...) Yönümüzü Schopenhauer'a çevirdiğimizde Güzelin Metafiziği'nde ilginç bir yaklaşım (önerme de denebilir) sergilemiştir: ''Her şey ancak bizi ilgilendirmediği kadar güzeldir.'' Aslında bu benim mottom. Yani size güzel gelmeyen bu pasaj aslında benim için olabildiğince güzel. Hayatın sınırsızlığını hayal eder misiniz? Etmeyin, çünkü içinde kaybolduğumuz bir Marihuanna çukuru gibidir. İşte bu kadar sınırsızlıkla ilgili olamayız. Ne kadar sekme eklenirse uzantımıza kaldırabileceğimiz yük de o denli artar. O sebeple ilgisizlik müziği bu denli sanat içerir. (geçelim bunu) Kitabı ve diğer düşünürleri - düşünceleri ortak noktada buluşturan ana maddeye gelelim: HAZ! Evet bir olgu, durum, varlık bize haz veriyorsa güzeldir. Bu kısa tanım bakış açısının derinliğindeki sığ bir sığınaktır. Tüm hipotezleri bir meydanda toplayıp sınıflandırır. Estetikle alakalı kaygılar bizi daima güzelliğin saf kucağına attı tarih boyunca. Haz isteği bizi duymaya ve algılamaya itti. ''Platon'un dediği gibi, yeryüzündeki her ruh aslında müzikal armoniyle yazılmış bir bestedir.'' Kitapta yer alan bu kısmı okuduğumda Platon'la birlikte Eco'nun da güzelliğe atfedilen önem sıralamasında müziğin yerini rahatlıkla belirlememe yardım etti. Müziğin tarihi Sümerlere kadar uzanır. Tabletlerde dua şeklinde yazılmış şarkılar. Müzik, duygudurumumuzu ve yaşamla aramızda çekilen o köprüyü en iyi temsil eden sanat olmuştur. Sözlerini anlamadığımız bir müziği dinlerken bile gözlerimizi kapatıyor ya da sonuna kadar açıp gökyüzüne çeviriyorsak güzel olanı ya da çirkin olanı en iyi işleyen hammadde olduğunu anlayabiliyoruz. Sanatların içinde ruhumuza en yakın olanı müzik diyebilir miyiz? Yazılacak söylenecek onca şey var. Tutkularımız, arzularımız, inançlarımız vs. bunların toplandığı noktada tanımlanan ve yaşananları derleyebileceğimiz bir bilgi arkeolojisine ihtiyaç duyuyoruz. Eco bilgi birikimi ve ustalık gerektiren çalışmasıyla dünya edebiyatına deyim yerindeyse hediye etmiş. Kitapta Doğu, İslam kültürü kesinlikle yer almıyor. Bu da getirebileceğim tek eleştiri. Neyse bakış açım beni ancak buraya kadar getirdi. Devamı sizin. Dedalus, (Eco'nun takma ismi) dev bir kütüphane. Yakın zamanda hayata gözlerini yuman hazine. İleride bu kitaba fiyatı ne olursa olsun sahip olacağım. (180,00 TL) Hayatınızdaki güzellikler ''ilkbahar çiçekleri kadar güzel ancak geçici olmasın.'' İyi okumalar. https://www.youtube.com/watch?v=zuh3WyfVL2M&ab_channel=PensiveDreamerIgor (Homeless)
Güzelliğin Tarihi PDF indirme linki var mı?
Umberto Eco - Güzelliğin Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Güzelliğin Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Umberto Eco Kimdir?
Umberto Eco (d. 5 Ocak 1932, Alessandria), İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve düşünür. Takma ismi Dedalus'tur.
Dünya kamuoyunun gündemine Gülün Adı ve Foucault Sarkacı gibi romanlarıyla giren İtalyan yazar, aynı zamanda Orta Çağ estetiği ve göstergebilim dalının ustalarındandır. Eco, 1971'den bu yana Bologna Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaktadır ve yapısalcılık sonrası göstergebilim gelişmelerine önemli katkılarıyla tanınmaktadır. Eco, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Thomasçılık akımı ve bu akımın estetik anlayışı üzerine yaptı. Tarihçi, filozof, Orta Çağ uzmanı, James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış bir yazar. Yazarın ilk romanı Gülün Adı 1980'de yayımlandı. 1962'de Torino Üniversitesi'nde doçent, 1969'da ise Floransa Üniversitesi'nde görsel iletişim dalında profesör oldu. 1971'de Bologna Üniversitesi'ne geçti ve 1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi.
Eco'nun çalışmaları 1960'ların ortasından itibaren avantgarde yapıtlara, kitle kültürüne yönelmiştir. Son dönemlerde ise, güncel olay ve olguları da ele alan çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında edebiyat eleştirileri, tarih ve iletişim yazıları önemli bir yer tutmaktadır. Eco özellikle tarih bilgisiyle süslediği eserlerinde tam bir ustalık gösterir. Özellikle Baudolino adlı eserinde Bizans ve IV. Haçlı Seferi hakkındaki anlatılar sürükleyicidir.
Roland Barthes'tan sonra, "ayrıntıların anlamı" ya da "ayrıntıların sosyolojisi" adı verilen bir anlayışın önemli köşe taşlarından birisi olan Umberto Eco'nun pek çok eseri Türkiye'de yayınlandı.
Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD'den Foreign Policy ve İngiltere'den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünyanın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 2., 2008 yılında 14. sırada yer almıştır.
Umberto Eco Kitapları - Eserleri
- Gülün Adı
- Foucault Sarkacı
- Sıfır Sayı
- Prag Mezarlığı
- Baudolino
- Beş Ahlak Yazısı
- Tez Nasıl Yazılır?
- Yanlış Okumalar
- Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın
- Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti
- Önceki Günün Adası
- Yorum ve Aşırı Yorum
- Somon Balığıyla Yolculuk
- Ortaçağ'ı Düşlemek
- Cecü'nün Yer Cüceleri
- Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi
- Günlük Yaşamdan Sanata
- Düşman Yaratmak
- Genç Bir Romancının İtirafları
- Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik
- Çirkinliğin Tarihi
- Ortaçağ 1
- Güzelliğin Tarihi
- Felsefe Tarihi-1
- Budalalıktan Deliliğe
- Antik Yunan
- Açık Yapıt
- Edebiyata Dair
- Ortaçağ 2
- Antik Yakındoğu
- Efsanevi Yerlerin Tarihi
- Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı
- Popüler Roman Kahramanları
- Ortaçağ 4
- İnanç ya da İnançsızlık
- Devlerin Omuzlarında Milano Dersleri
- Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm
- Nişanlılar
- Ortaçağ 3
- Mimarlık Göstergebilimi
- Esperanto ve Çokdilli Bir Gelecek
- 16. Yüzyıl Rönesans Çağı
- Antik Roma
- Ertelenmiş Kıyamet
- Alımlama Göstergebilimi
- Felsefe Tarihi 3
- Bitkisel Hafıza ve Bibliyofili Üzerine Diğer Yazılar
- Esselər
- Experiences in Translation
- Turning Back the Clock
- Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler
Umberto Eco Alıntıları - Sözleri
- Kendisi gibi zorbalara yardım ediyor, her türlü suçu işliyordu ve bütün bu kötülükleri de kendi zevki için yapıyordu. Size hangi kötülükleri, ne şekilde ve kaç kez yaptığını tam olarak söylemem olanaksız, ama onun nasıl biri olduğunu bugünkü koşullarda soyleyecek olursak, yasadışı örgütlerle uyuşturucu ticareti yapan ve gizli baskınlar düzenleyerek soygunlara karışanı biri olduğunu varsayabiliriz. Ve ayrıca, hakimleri ve devlet çalışanlarını satın aldığından (ki o zamanlar yolsuzluklar almış başını gidiyordu) hiç kimse onu hapse atmayı başaramıyordu. Onu tanımanız için yeterince açıklayıcı oldu mu? (Nişanlılar)
- “Nesnenin güzelliğini belirleyen şey, bilen öznedir.” (Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik)
- "İlk romanımı yazdığım sırada birkaç şey öğrendim. İlki şu: "İlham", sanatsal açıdan saygın görünebilmek için hilebaz yazarların başvurduğu kötü bir kelimedir.Eski bir söz vardır,dehanın yüzde onu ilham,yüzde doksanı terdir,der.Fransız şair Lamartine'in en iyi şiirlerinden birini nasıl yazdığından sıkça söz ettiği söylenir: Bir gece ormanda gezinirken şiirin ani bir ilhamla, aklına eksiksiz geldiğini öne sürermiş.Ölümünden sonra çalışma odasında o şiirin pek çok versiyonunu bulmuşlar,yıllar boyu yazıp yazıp düzeltmiş şiirini. (Genç Bir Romancının İtirafları)
- Hakiki bir şeylerin varlığına olan inanç, insanoğlunun hayatta kalması açısından elzemdir. Eğer birileri bizimle konuşurken doğru veya yanlış konuştuklarından emin olmasak, ortak hayat mümkün olmazdı. Bir kutunun üzerinde "Aspirin" yazıyorsa, striknin içermeyeceğinden de emin olamazdık. (Düşman Yaratmak)
- Bir yapıt, yapıt olarak kaldığı sürece açık bir yapıttır, bunun ötesinde açıklık yalnızca gürültü olur. (Açık Yapıt)
- Sıradan insan, öğrenmeyi reddeder fakat oğlunu okutmaya kararlıdır. (Yanlış Okumalar)
- Ancak modern dünyanın kastettiği anlamda Avrupa’dan söz edebilmek için, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasını ve Romalı barbar krallıkların doğuşunu beklemek gerekecektir. (Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı)
- Kitle insanının başlıca özelliği bilme aşkıdır,bilgiye düşkünlüğüdür. (Yanlış Okumalar)
- Derin bir üzüntü yaşadığınız bir sırada, bir komedi filmi gördüyseniz, kişinin böyle bir durumda eğlenmesinin çok güç olduğunu bilirsiniz; bununla da kalmaz, aynı filmi yıllar sonra yeniden görüp, gene gülmeyebilirsiniz, çünkü her görüntü size ilk deneyiminizdeki üzüntüyü anımsatacaktır. (Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti)
- Aristoteles'e göre hem bireyin hem de şehrin en üstün iyiliği mutluluktur (eudaimonia), mutluluk da insanın kendine özgü yetenekleri mümkün olabilecek en iyi şekilde icra etmesi, yani erdem (aretē) veya mükemmelliktir. İnsan sadece zihne (dianoia) değil, en iyi şekilde uygulanmaya alışılınca karakteri (ēthos) oluşturan yeteneklere de sahip olduğundan, erdemleri zihinsel (zihnin mükemmelliği) ve ahlakidir (karakterin mükemmelliği). (Felsefe Tarihi-1)
- Bu profesyonel çevre kısa süre içinde yeni bir klasisizm akımını teşvik eden elit kültüre dönüşür. XIII ile XIV. yüzyıllar arasında İtalya'nın tamamında rastlanan bu türden sayısız örnek arasında Friedrich döneminde Sicilya'da Pier delle Vigne (1190-1249), Napoli'de Paolo da Perugia (?-1348), Roma'da Landolfo (1250-1331) ve Giovanni Colonna (1298-1343), Toscana'da da Geri d'Arezzo (1270-1339) yer alır. Ancak klasik yazarların yeniden rağbet gördüğünün en önemli göstergeleri, özellikle Alp Dağ larının kuzeyindeki kültürle doğrudan temasla, saygın üniversiteler(Bologna ve Padova) ve zengin kitap koleksiyonlarının (Verona Din Meclis Kütüphanesi ile Pomposa Manastır Kütüphanesi) katkısıyla giderek canlanan Lombardiya-Veneto bölgelerindeki şehir devletlerinde görülür. Özellikle Padova, hakim Lovato Lovati (1241 -1309) ile çevresinin antikçağ ve filoloji alanlarında yürüttüğü araştırmaları temel alan ve hümanizm belirtileri göstermeye başlayan bir estetiğin yayıldığı bir merkez haline gelir. Kısaca antikçağ tutkusu olarak tanımlanabilecek rotayı Lovato belirler; bu sürece unutulmuş metinlerin yeniden keşfe dilip uyarlanması da (Catullus, Lucretius, Martialis, Propertius, Tibullus, Valerius Flaccus'un eserleri, Livius'un IV. kitabı, Horatius'un Carmina'si [Şiirler), Ovidius'un Ibis'i, Seneca'nın trajedileri, Statius'un Silvae eseri), Titus Livius'un kitabesinin ve Padova'nın efsanevi kurucusu Antenor'un mezarının günışığına çıkarılıp gerçekliğinin ka nıtlanması da dahildir. Böylece klasik yazarların taklidi yoluyla, Latin şiirinin yerel dillerdeki şiire üstünlük sağlaması amaçlanır. (Ortaçağ 3)
- ... fiziksel anlamda anı, bir kayıttır, düzeni korunan, deyim yerindeyse dondurulmuş bir organizasyondur. (Açık Yapıt)
- ''...herkesin ödün vermeksizin bize asla bakmamaya ve yokmuşuz gibi davranmaya karar verdikleri bir cemaatte yaşasak ya ölür ya da çıldırırdık.'' (Beş Ahlak Yazısı)
- Vanitas vanitatum .. dixit Eccelesiastes . Vanitas vanitatum et omnia vanitas (Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm)
- Hayvanlar kurtarılmaya değsin diye onları insansılaştırıyor, oyuncaklaştırıyoruz. Kural olarak yabanıl ve etobur olsalar bile, hayatta kalmaları gerektiğini kimse söylemiyor. Hayır, onları sarılabilinir, gülünç, iyi huylu, uysal, bilge ve terbiyeli yaparak saygınlık kazandırıyoruz. (Somon Balığıyla Yolculuk)
- Sık sık, kitaplarımın olduğu bir odaya girer ve onlara sadece bakarım, tekine bile dokunmadan. Ne olduğunu ifade edemeyeceğim bir şey geçer bana. Hem kafa karıştırıcı hem de iç rahatlatıcı bir durumdur. (Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın)
- Günün birinde herkes bir gezegenden ötekine yolculuk yapabilsin diye yıldızları fethetmek istiyorlarmış; çünkü Dünya artık çok sıkışık bir yer haline gelmiş ve kalabalık gitgide artıyormuş. (Cecü'nün Yer Cüceleri)
- "Savaş patlamak üzereydi ,bu durumda pencereyi karartıp radyoya yapışmak mı gerekiyordu ??? ... "Radyonun sesini kıs lütfen yüreğimin atışını duymak istersen " (Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi)
- çünkü her gerçek her kulağa göre değildir (Gülün Adı)
- Gerçekten de, unutmanın iyi olacağı bir şeyin üstünde gereğinden çok düşünüp durmaktansa, elinden gelirse unutmak en iyisi. (Gülün Adı)